Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DEPREM ARAŞTIRMALARI 38*50 3/30 Eglm atımlı rtormal faylar Oofifultu atımlı laylat Eg«n«n gcntştao» yönu GoHer Şekil 2: Göller bölgesi ve yakın dolaylarında normal faylar denetiminde gelişmiş çöküntü (graben) ve yükselti (horst) alanları Şekil 1: Güneybatı Türkiye'nin ana tektonik yapılartnı gösterir yalınlaştırılmış harita Türkiye, depremsellik açısından son derece riskli bir bölgededir. Bırçok bölgede halen aktif olan ve potansiyel deprem tehlikesi içeren kırıklar vardır. Türkiye birbirinden farklı özellıkler taşıyan üç tektonik bölgeye ayrılmaktadır (3). Bunlardan ilki, Doğu Anadolu Sıkışma Bölgesi olup, genelde yüksek sıradağlar ve sıkışma sonucu gelişen kırık hatlarıyla temsil edilmektedir. Orta Anadolu'yu içine alan, ikinci bölge ise başlıca KD (Kuzey Doğu), GB (Güney Batı), KBGD doğrultulu değişik hitelik ve uzunluktaki faylarla bölünmüş bir mozayiği andırmaktadır. Daha batıya gittiğimizde, bu kez doğudaki jeolojik yapının tam tersi bir oluşum mekanizmasıyla gelişmiş normal fay türünde kırıktarla temsil edilen üçüncü bölge yer almaktadır. Bu bölge "Ege HorstGraben Sistemi" olarak adlandırılmakta ve çoğun DB, KBGD ve KDGB gidişli fay (kırık) sitstemleri ile karakterize edilmektedir. Göller Bölgesi olara bilinen ve kabaca Denizli, Burdur, Isparta, Afyon arasında yer alan bölge, jeolojik anlamda Ege HorstGraben sisteminin doğu uzantısını oluşturur. Türkiye'nin batı kesimini karakterize eden Ege HorstGraben sistemi, Miyosen sırasında oluşmaya başlamış, son 5 milyon yıldır da etkinliğini sürdüren açılma türü bir tektonik rejim denetimi altında gelişimini sürdürmektedir. Bu sistem, çoğunlukla DB, bazen de KBGD ve KDGB gidişli eğitim ve verev atımlı normal faylarla karakterize edilir. (4) (Şekil 1). Bu tür normal faylanmaların büyük ölçüde ve çok sayıda geliştiği bölgede, değişik şekil ve büyüklükte çöküntü havzaları (grabenler) Göller Bölgesi'nin sismotektonik özellikleri ve yükseltiler (horstlar) oluşmuştur. Ege bölgesine genel olarak baktığımızda, Gediz Irmağı vadisi, Büyük ve Küçük Menderes ırmaklarının vadileri birer çöküntü alanına, yani grabenlere karşılık gelirken; Manisa Dağı, Çaldağ, Dibek Dağı, Bozdağ gibi yerler ise yükseltilere, yani horstlara karşılık gelmektedir. Graben adı verilen çukurların iç kısımları çok genç, kalın ve gevşek yapılı (henüz pekişmemiş sedimanlarla (eski ve yeni alüvyonlar) doludur. Iki yani normal faylarla sınırlanmış dar ve uzun çukurluklar şeklinde izlenen grabenlere Ege bölgesinde birçok yerde rastlanır. Dinar ve yöresi de Ege bölgesinin doğu uzantısında iyi gelişmiş, diri (aktif) bir horstgraben sistemidir. Göller bölgesi HorstGraben sistemi olarak adlandırılan bu alan başlıca KDGB gidişli Çıvril Acıgöl, Burdur, Sandıklı, Dombayova, Haydarlı, SenirkentHoyran ve KBGD gidişli Dinar, Beyşehir, Akşehir çöküntü alanları (grabenleri ile onlar arasında yer alan yükseltilerden (horstlardan) oluşur ve bu yapıları sınırlayan kenar fayiarı sismik bakımından aktiftir (Şekil 2). Dinar depremi ve nedeni 1995 tarihinde saat 17.57'de en yüksek değere ulaşan Dinar depremi 6.0 büyüklüğünde (magnitüdünde) olup, deprem sonucu yaklaşık 90 kişi yaşamını yitirmiş, 250 civarında insan yaralanmış, 4000'e yakın bina hasar görmüş, binlerce insan evsiz kalmıştır. Deprem sonrasında da bölgede 100'ün üzerinde artçıl deprem kaydedilmiştir. Dinar ve yöresinin jeolojik yapısı incelendiğinde, bu bölgenin birbiriyle yaklaşık dik açı ile kesişen iki fay takımı ile karakte Daha önce başlayan, ancak 1 Ekim rıze edildiği görülür. Bunlardan birinci takım yaklaşık KDGB gidişli olup, bunlar Çivril, Acıgöl ve Burdur grabenlerini sınırlar. İkinci fay takımı ise KBGD gidişli Dinar Fayı olup, bu fay da Dinar çöküntüsünü (grabenini) KD kinarı boyunca sınırlamaktadır. Fayların bulunduğu yerler deformasyon enerjisinin kolayca biriktiğı ve serbestlediği zamanda depremlere yol açtığı bölgelerdir. Uzun dönemler boyunca kayaçlar içerisinde biriken bu elastik deformasyon enerjisi kayaçların kırılma direncini aşan değere ulaştığında yerkabuğunun kırılmasıyla açığa çıkmakta ve sismik dalgalar şeklinde yaytlarak depremleri meydana getirmektedir. Dinar ilçesi yakın çevresinde, farklı doğrultuya sahip iki ana fay bulunmaktadır. Bunlardan ilki KBGD gidişli olan ve Dinar'ın güneydoğusundan başlayıp, Dinar'ın DKD kenarından ve içinden geçerek daha kuzeybatıdaki Çivril ilçesine kadar devam eden, yaklaşık 7080 km uzunluğundaki eğim atımlı normal faydır. Güneybatı yönüne ortalama 60° ile eğimli olan bu kırık, daha önce öztürk (1982) ve Koçyiğit (1984) tarafından haritalanmış ve Oinar fayı olarak adlandırılmıştır (5,6). Dığer bir kırık ise, kuzeyden Dombayovası'ndan başlayıp, güneyde Keçiborlu'ya kadar uzanan ve yaklaşık KG yer yer KDGB gidişli olan faydır. Dinar ilçesi, Dinar fayı olarak adlanmış olan kırığın güneybatı bloğu üzerinde yer almaktadır (5). 1 Ekim 1995 Dinar depreminin odak çözümlemesi (Fault Mechanism Solution yapıldığında, depremin derinliğinin 33 km, merkezinin ise Dinar'ın yaklaşık 9 km güneybatısındaki Başmakçı yolu kenarında uzanan, Ikizhöyük sırtı civarında yer aldığı görülür. Elde edilen saha ve aletsel veriler bırlikte değerendirilip, açılma ve sıkışma değerleri yorumlandığında, depreme Dinar'ın kuzeydoğusundan ve kısmen içinden geçen KBGD doğrultulu, güneybatıya eğimli Dinar fayı boyunca oluşan hareketin yolaçtığı kolayca anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle basında speküle edildiği gibi depreme yeni bir fay değil, daha önceden varlığı bilinen ve aktif hale geçen Dinar fayı nedendir. Ana depremin hemen ertesinde (pazartesi, salı, cuma ve cumartesi günleri), yaklaşık 40 km çapında bir alanda yapılan arazi incelemeleri sonucunda, yıkımın, genelde Dinar ilçesini merkez kabul eden yaklaşık 2025 km çaplı bir daire içinde yoğunlaştığı, en fazla yıkımın ise Dinar fayının hareket eden bloğu üzerindeki Dinar ilçesi ve güneyinde gerçekleştiği gözlenmiştir. Buna karşın, Dinar fayının hareket etmeyen bloğu üzerinde yer alan yerleşim alanlarında ise hiç hasar gözlenmemiştir (Şekil 3). Bölgede yapılan incelemeler sonucunda deprem sonrası oluşan yüzey kırıklarının ise Dinar'ın 5 km kuzeybatısında (ÇivrilDinar yolunun doğusunda ve yer yer onu keser şekilde) ve KBGD doğrultulu Dinar fayına yaklaşık 1030 m uzaklıkta ve onun düşen bloğu üzerinde oluştuğu saptanmıştır. Bu yüzey kırığı yer yer 50 cm'ye varan çökmeler, 80 cm'ye varan açılmalar göstermekte olup, Dinar fayına paralel şekilde 13 km kadar izlenip haritalanmıştır. Deprem sonrası yıkıma bakıldığında ise, yıkımın Dinar içinde belli bir hat boyunca ovaya yakın kısımlarda yoğunlaştığı, daha doğuya doğru ise hasarın yoğunluğunun azaldığı veya hiç olmadığı gözlenmektedir. Bu durum, eğim atımlı normal bir fay özelliğinde olan ve Dinar'ın DKD kenarına yakın yerinden ve içinden geçen Dinar fayının tavan bloğunun (BGB blok) aşağı doğru çöktüğünü, DKD'da kalan taban bloğuLütfen sayfayı çeviriniz 44811