Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GELECEK BİLİMSÖYL EŞİ Fakirlere karşı zenginlerin başkaldırısı Parçalanmış bir Çin, canlı bilgisayarlar, taşınabilir nükleer sîlahlar ve yoksullara para vermek istemeyen zengin bölgelerin başkaldırısı. Alvin Toffler'in geleceği büyüleyici ve kaygı verici. Fakat öngörülerinin en şaşırtıcı yönü ise çok inandırıcı olması. 1965 yılında "Horizon" dergisinin sayfalarında, New Yorklu genç entelektüel Alvin Toffler, sürekli değişime, geleneklere başvuruların kaybolmasına, çağdaş yaşamın artan hızlanışına eşlik eden kaygı ve karışıklık duygusunu betimlemek ıçin "Gelecek Şoku" deyimini yaratıyordu. Kolektif düşleme düşünceyı ele geçirir. Toffler eşi Heidi ile birlikte "Gelecek Şoku" (1987), "Üçüncü Dalga" (1988) ve "Yeni Güçler" (1991) adlı kitaplarını yazar. En son yayımladığı kitap ise "Savaş ve Karşı Savaş"tır ve güvensizlikten söz eder. Espresso gazetesinin kendisiyle yaptığı söyleşiyi sunuyoruz. • Sayın Toffler, gelecek bugünün gerçeğinden daha sarsıntılı sürprizler hazııiıyor mu? Çin'i inceledikçe, bize çok önemli sorunlar çıkaracağının farkına varıyorum. Bugün tüm dünyanın ekonomik refahı AsyaPasifik ve dolayısıyla Çin'ın üretkenlik artışına bağlı. Çin mucizesinin verdiği sarhoşluk öyle kı iktisatçılar, polıtikacılar ve finansmancılar ıçin, bu geniş ülkenin 2020 yılından önce süper bir güç olacağını söylemek artık olağan hale geldi. Asya'daki ekonomik patlama eşi benzeri olmayan bir yatırım akımının meyvesidir. Eğer Çin'de önemli askeri ve siyası gerginlikler olursa, yatırım musluğu hemen kapanır. Çin kalkındıkça da bu gerılimler kaçınılmaz olmaktadır. "Üçüncü dalga"nın ikincil bir etkisi nükleer teknolojinin bugünkü "atom kulübü" sınırlarının dışına yayılması rıskidir. Belki de egemen ülkelerin sınırları dışında. Bilgi merkezıleşmekten çıktıkça (mikro bilgisayar sayesınde), bunu kötüye kullanmak isteyenlerı dışlamak zor olacaktır. Nükleer yayılma yavaşlatılabilir. Bölünebilir maddelere erişim zorlaştırılabilir, ama atomik, kimyasal ya da bakteriyolojik becerinin yayılmasını kimse önleyemez. Er geç birisi atom bombasını kullanacaktır. • Bu insanın tüylerini diken diken yapıyor.. Evet... Istesek de istemesek de büyük gerginlikler dönemine giriyoruz. Gelen "üçüncü dalga" sanayi devrimine benzer bir etki yapacak. Uygarlığın temelleri sarsılacaktır. Sonuçlarını düşünce biçimi, ailesel yapılar ve medya sistemleri üzerinde göreceğız. Ve hatta savaş üzerinde. Çünkü böyle genişlikteki bir dönüşüm çatışma yaratacaktır. Yüzyıl önce ABD'de ortaya çıkan yığınsal üretim savaşa neden oldu ve endüstriyel Kuzey tarımsal Güney'i ele geçirdi. Japonya'da da modernciler feodalleri Meiji devrimiyle yendiler. • Savaş alanında en belirgin değişikllk ne olacaktır? Bilginin kaba gücü yenmesi. Körfez savaşı sırasında ilk ilkel örneğini akıllı bombalarla gördük. Akıllı silahların yapımına ulaşmak için bir adım atmak yeterli. • Gelecekteki bir savaşın gerekçeleri neler olabilir? Tecimsel piyasaların kapanması. Kirletici sanayi ülkeleri ile doğayı kurtarmak isteyen sanayıleşmeyi aşmış ülkeler arasındaki anlaşmazlıklar. Sanayi casusluğuna karşı önlemler. Son bir örnek; GATT'da kültürün dışlanması konusunda tartışma. Birkaç yıl önce film ve TV programlarının Avrupa ve ABD arasında anlaşmazlık yaratacağı söylenseydı, herkes gülerdi. Bilgi üzerine kurulu evrensel ekonominin ortaya çıkmasıyla, entelektüel iyeliğin serbest dolaşımı sorunu bir ölüm kalım savaşıdır. olmayacak, özellıkle şıirde. Ama günlük uygulamalarda yeterli olacak. Sınır ötesı kültürü pompalayan uyduları düşündüğümde, bunların yayını alan ülkelerin dilinde otomatik çeviri yapacağına inanıyorum. Bir köktencı Farsça konuşsa da, Italyanca ya da Fransızca "cıhat" seslerini duyabiliriz. • Dinin rolü ne olacak? Yüksek teknolojili din ya da Tann, bilgisayar'ın doğuşunu mu göreceğız? Dinden bağımsızlaşma hızlanacak mı? Dinden bağımsızlaşma dediğimiz olay feodal dini geleneğe karşı olarak • Ingilizce evrensel bir dil olacak mıdır? Umberto Eco'nun dediği gibi, geleceğin mesleği çeviricilik midir? Ben evrensel dile inanmıyorum. Çeviri gerekliliğı daha fazla olacak kuşkusuz. Ama meslek seçimi yapmakta olan bir genç olsaydım, Eco'nun öngörülerine inanmazdım. Çünkü çevıri işi otomatikleşecek. Nedenı yine ekonomik. Japonlar sadece 125 mılyon kişinin aynı dili konuştuğu bir kültürün parçası olmanın sınırlarını anladılar. Otomatik çeviri kolay Alvin Toffler ile söyleşi doğdu ve sanayi uygarlığının amentüsü oldu. Bu uygarhk sarsıldığına göre, dinden bağımsızlaşma da her yönden saldırıya uğrayacak. Eskı amentünün yenıden çıkması yerine, yenı mezheplerin, "newage" dinlerin çoktanrılı (pagan) dinlerın çoğalışını göreceğiz. Birincı ve ikinci dalga uygarlıklarda entelektüel ya da dinsel tek bir düzeni zorunlu kılmak olanaklı ıken, 500 TV kanalının olduğu, çok farklılaşrmş bir ışgücünün bulunduğu çokbiçımlı ailesel yapıların ve ıletışım sistemlerinin aşırı olduğu bir toplumda bu olanaksızdır. Dolayısıyla, büyük dınler mezhep. mikrodınlere bölünecektir ya da hiyerarşik bağlar gevşeyecektir ve aynı kilise içinde dinsel çeşitlılik görülecektir. • Elektronik dünya demokrasi sorununu ortaya çıkarmıyor mu? ABD'de, milyarder Ross Perot politikaya attldı ve ülkeye seslenmek istediğinde TV'nin en çok seyredildiği zamanda kendine yarım saat satın alıyor. Italya'da Başbakan aynı anda TV tekelini tutan kişi... Bu soruna kımse çözüm bulamadı. Bilgi toplumunda, medyanın politika uzerinde büyük bir ağırlığı var. Çünkü gundemi belirlediğı gıbı tartışmanın hızını da belırliyor. Fakat medyanın yıldız sunucularını kım seçti? Hiç kımse. Ikilem şu; eğer bunları düzenlemek istersek, demokrasiyi sustururuz. Eger istediklerıni yapmalarına izin verırsek, demokrasıyi patronlarına teslım ederiz. Tehlike oyle kı bu durumu Weırnar Cumhuriyetı ile karşılaştırmaktan utanç duymuyorum. Önemli devrimsel karışıklıklar zamanında, polıtık sıstemler lıneer olmamaya başlıyor, yani küçük bir itışkakışın önemli sonuçları olabilir ya da kuçük gruplar önemli güçlere sahıp olabılirler. • Ne yapmalı? Gemiyi mi terk etmeli? Hayır. Çünkü ilgınç bir gelişme de ortaya çıkıyor. Dune kadar medyadan konuşulduğunda, otomatik olarak kitlesel medya söz konusuydu. Buna karşın, bugün medya kitlesel olmaktan çıkıyor, etkıleşimli oluyor. Yanı mıkro medya söz konusu. Bunun en guzel örneği Internet, tüm elektronik ağların babası. Patron yok, merkezi yönetim yok. Medyalar çogaldıkça, denetımını sağlamak zorlaşacak. Bu belki demokrasinin bir güvencesi değil ama yeni sivil bir toplumun ayak seslerı. • Şimdiye kadar "üçüncü dalga" nın gelişiyle çıkacak çatışmalar40911