Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÇEVRE KISA HABER Kazada denize dökülen petrolün besin zincirine vereceği zararlar üzerine... Bayram öztürk Petrol, Boğaz'ı nasıl kirletiyor? Boğaz'daki kazada kesin sayısı bilinmemekle birlikte toplam 150 civannda deniz kuşunun öldüğü tahmin edilmektedir. Su kuşlan arasında petrol kirtiliğinden en fazla etkilenenler batağan ve bahri kuşlarıdır ki bunlar az uçarlar ve iyi yüzerler, karabatak, martı, yelkovan kuşlarıysa iyi uçarlar, dolayısıyla petrol tabakasından daha az etkilenirler. Ancak bu sayı zaman içinde artabilir, zira kuşlarda beslenme ve yüzme ile ilgili uzun süreli arazlar görülebilir. Ingiltere'deki Amarkocadiz kazasında 4572 kuş bireyi, Exon Valdez'de ise 30.000 kuş bireyi ölmüştür. Bu ölümler de kısa ve uzun vadede devam etmiştir. Vücudu kalın tüylerle kaplı olması nedeniyle fok ölümlerini akla getirebilir. Ancak Istanbul Bogazı'nda artık fok habitatı bulunmayet bunlarla beraber yaşayan deniz canlıları içinde tehlike oluşturur. Petrol hidrokarbonlanndan etkilenen ve yaşam işlevini sürdüremediği için dalgalar ve akıntılarla karaya vurmuş alg tüıieri hem Boğaz'da hem de adalar civannda sıkça görülmektedir. Ulve lactuca (deniz marulu), codium vermitara, türleri gibi. Bu alglerden Codiumlan su altında seyredenler, talluslarının ne kadar zarif olduğunu hemen görebilirler. Birçok deniz algleri petrolden kurtulmak için salgı salgılarlar, ancak bu salgı her zaman etkili olmaz. Su yüzeyinde yaşayan ve neuston adı verilen deniz canlıları petrolün ilk yayılması ile tehlike altındadır. Ancak bu organizmalar su yüzeyinde çok ender bulunurlar. Petrol ve petrol türevleri plankton için toksiktir, ayrıca petrol hidrokarbonlarının 50 ngg üzerindeki konsantrasyonları fotosentezi hızlandırırken 50 ngg altında ise alg kültürlerinde tedrici bir azalma görülür. 250 ngg üzerındeki petrol konsantrasyonu Copepodlann beslenmesini yavaşlatır, bazı fıtoplankton türleri, 0,1 ppm konsantrasyonda 24 saat içinde ölürken bazıları da 1 saatte ölmektedir. Çok duyariı türlerde ise 0,01 ppm'de hücre bölünmesi ve büyüme yavaşlamaktadır. Kadınlarda erkek hopmonunun işlevl nsanoğlu, yaşamın gizlerlni araştınrken her şeyi ikili bir ilişki içinde ele almayı uygun bulmuş, dünyayı tutucular/ liberaller; zenginler/yoksullar; kadınlar/ erkekler gibi gruplara bölmüş Kadın ve erkek gruplamasında hormonların rolü üzerinde durularak, erkek androjenlerinin içinde testosteronun, kadınlarda ise östrojenin baskın olduğu vurgulanmtş. Androjen, eski Yunancada "erkeğl erkek yapan" sözcüğünden türetilmiştir; diğer taraftan östrojen de dişilerde "üreme evresini düzenleyen" anlamına gelir. Kadının ve erkeğin kanında, kısıtlı miktaıiarda da olsa, karşı cinsin hormonlan bulunur. Uzun süredir karşı cins hormonlannın kadın ve erkek üzerindeki etkilerini inceleyen bilim adamları, özellikle testosteron ve diğer androjenlerin kadın vücudunda yol açtığı oluşumlar üzerinde duruyorlar. Cinsiyet farkı gözetmeksizin, östrojenin embriyonun (cenin) gelişmesinde çok önemli bir rol oynadığı biliniyor. Ancak testosteron bir lüks olarak görülüyor; erkeklerde cinsel organların biçimlenmesinde etkin olurken kadınlarda zamanla görevini yitirdiğinden, yararsız bir niteliğe bürüyor. Son yıllarda kadın sağlığı üzerinde yoğunlaşan çalışmalar, kadınlığın gelişiminde erkeklik hormonunun etkileri üzerinde odaklanıyor. Bilim adamlan testosteronun kadınlardaki cinsel dürtüyü ne şekilde etkilediğini araştınrken, bu hormonun ileri yaşlarda kadınlarda kas ve kemik sağlığı için gerekli olup olmadığını da inceliyor. Bu çalışmaların sonucunda ortaya çıkan bulgular, doktorian menapoz sonrası te~ davi konusunda ikiye böldü. Kimi doktor menapoz sonrasında azalan östrojen hormonunu takviye ederken bir miktar da testosteron homnonu verllmesinden yana. Ingiliz ve Avusturyalı doktorlar hastalanna düşük dozda testosteron almalarını önerirken Amerikalı doktorlar testosteron hormonu takviyesine pek'sıcak bakmıyorlar, çünkü testosteron hormonunun erkeklerin kadınlara göre daha erken yaşta ölmesine yol açtığını düşünüyoıiar. Bilim adamları ayrıca androjenlerin kadınlarda, erkeklerde görülen kişilik Ozelliklerinin oluşumuna yol açıp açmadığını da araştınyor. Bu özelliklerin başında saldırganlık, inatçıhk ve enerjl yoğunluğu geliyor. Oklohoma Ünlversrtesi Kadın Sağlığı Bölümü profesörlerinden Dr. Robert Wild, "Klasik kadın ve erkek tanımı artık geçerli değil. Kadın ve erkek arasındaki kişilik farklılıklan eskisi gibi belirgin değil." diye konuşuyor. Testosteron erkeklerde testisler tarafından üretiliyor. Böbreküstü bezlerinden adrenal de çok az miktaıiarda testosteron salgılıyor. Kadınlarda kandaki testosteron düzeyi ay içinde çeşitlilik gösterir, büyüme evresinde ise cinsel organlar ve koltuk altı bölgesinde kıllanmaya yol açar. Ne var ki östrojen ve testosteron arasındaki ilişki henüz bilinmiyor. A • • I stanbul Boğazı... Çok şanssız, çünkü sahibi yok ve sadece petrol taşımıyor, sırtlannda gecekonduları, mafya bozuntularını, safra politikacıları, ortalama yöneticileri, cam, rakı, kundura vs. gibi kirletici endüstri tesislerini de taşıyor. Sahibi yok çünkü 2 yılı aşkın süredir Boğaz dibinde yatan koyun gemisi kazasından hiçbir ders alınmadığı ortada. Bir de kazanın ucuz atlatıldığı bildirildi, bence bu hiç de doğru değil, çünkü 10'un üzerinde insan öldü, bunların Türk olmaması neyi değiştirir, nasıl ucuz atlatma bu. Üstelik petrol gibi denizlerde uzun süreli etkileri olan bir madde Karadeniz, Istanbul boğazı ve Marmara Denizi'ne yayıldı. Dünya denizlerine petrol atıkları birçok yoldan taşınır, araştırmalara göre yılda 6.1 milyon ton petrol denizlere karışmaktadır. Bunun % 31 .VI nehirler vasıtaşıyla, % 13.1'i lağımlarla, % 21.8'i tanker yıkama işleriyle, % 9.8'i doğal sızmalarla, % 9.8'i atmosferden (fallout), % 1.3'ü petrol araştırmalarıyla, % 3.3'ü tanker kazalarıyla, % 9.8'i ise diğer taşımacılık faaliyetleriyle denize ulaşmaktadır. Denize dökülen petrol önce yayılmaya başlar, suyun soğuk olması yayılma hızını azaltır, ama ilk 10 saat yayılmanın yüksek olduğu dönemdir ve suda sürüklenme başlar, sürüklenme rüzgâr, dalga ve akıntılarla devam ederek buharlaşma görülür, hidrokarbonlarda moleküler ağırlık azaldıkça uçuculuk da artar, başlangıçtan 10100 saat içinde de katran oluşumu başlayarak deniz dibine çökme görülür. Çökme petrolün özgül ağıritğının artışıyla oluşur. Deniz dibine çöken petrol darja sonra dip akıntılan ve dalgalarla kıyılara vuracaktır. : Petrolün midyeye etkisi öte yandan, petrol ürünlerinin midye ve istiridye başta olmak üzere süzerek beslenen organizmalar su ortamında süspanse hale gelen petrol türevlerini vücutlannda biriktirdiklerinde tadları bozulmakta ve satılmamaları halinde önemli ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bentik bölgede yaşayan bu organizmalarda "Biyolojik Stres Sendromu" olarak tanımlanan ve vücutlannda uzun süre devam eden metabolik faaliyet azalmalan görülür, (örneğin kabuklan açmada zorianma, zaafıyet gibi). Bahklar ise petrol kiriiliğinden daha az etkilenirler. Zira petrol kirliliği rastlanan bölgeyi terk eden balık türlerinde kitlesel ölümler görülmemektedir. Ancak balıklarda görülen ölümler petrol bulaşması sonucu solungaçlann deformasyonunda açığa çıkar, yine suda toksik değere ulaşan petrol, balıklar tarafından vücutlanna alındığmda ölebiliıier. Şüphesiz balık yumurta ve larvaları içinde petrol ve türevleri toksik etki gösterir. Bu etkide önemli olan petrolün yayılma alanında bulunan deniz canlılannın türleri ve bu türlerin üreme ve beslenme stratejileridir. Kısaca petrol kirliliği denizdeki besin zincirinin ilk halkasından başlayarak en üst basamağa kadar etkili olur. ömeğin, su yüzüne yakın petrol ve türevleri güneş ışığının suya girişini engelleyerek fotosenteze mani olurlar, dolayısıyla fitoplanktonlann gelişmeleri engellenebilir. Bu olgu ise fitoplanktonzooplankton balıkmemeli olarak giden besin zincirinde bozulmalara neden olur. Bu olgu kısa ve uzun süreli ekolojik değişimlerin habercisidir. Petrolün cinsine göre zarar Denizlerde bakterioplanktonlann bazıları (28 bakteri genusu, 12 maya. 30 flagellath fungus) petrolü karbon kaynağı olarak kullanırlar. Bu deniz mikroorganizmaları daha çok kronik kirlenme olan bölgelerde görülerek fotooksidasyona da katkıda bulunurlar. Dissolüsyon denilen petrolün su kolonuna geçişi ise son aşamadır deniz suyunda süren bu biyokimyasal işlemler deniz suyunun fiziksel ve kimyasal özelliğine ve petrolün cinsine bağlı olarak gelişir. Denizlerde petrol artıkları konusundaki araştırmalara özellikle 1978'de Ingiltere kıyılarına dökülen 223.000 ton petrol ve 1989'da 35.000 ton petrolün yayılmasıyla başlanılmıştır. Ayrıca bunların dışında irili ufaklı petrol kazalan da bulunmaktadır. Bu hatıriatıcı bilgilerden sonra, Istanbul Boğazı'ndaki durumu inceleyelim; Istanbul Boğaz'ına dökülen 18.600 (resmi verisi) ile 27.000 (Greenpeace veri) ton arasındaki ham petrolün suya yayılması kısa ve uzun süreli ekolojik etkiler meydana getirir. Aslında kısa süreli etkiler özellikle su kuşlarında görülür, kuşlar kanatlannın petrole bulanması ve yem arayışlan nedeniyle ölürler. maktadır. Günümüzde fok habitatlannın yerinde lokantalar, limanlar ve binalar bulunmaktadır. Televizyonda da gösterilen yunus ölümlerinin nedeni ise sanıldığının aksine petrol kazası değil, kalkan ve mersin balığı ağlarına takılmalandır. Böyle ölümlere çoğunlukla Mutur (phocoena phocoe.ıa) olmak üzere, Tirtak (delphinus delphis) ve Afalina (tursiops truncatus)'ta rastlanabilir. Ama bu, memeli deniz canlılannın petrol tabakasından etkilenmediği anlamına gelmez. özellikle Karadeniz ağzı hem sonbahar hem de ilkbaharda yunus türlerinin beslenme alanıdır. önümüzdeki yıllarda besin (başta balık) koşuluna bağlı olarak da daha az gözlemlenip daha fazla ağa takılması beklenmektedir (besin azlığı nedeniyle). Deniz ortamında özellikle kıyısal bölgede yaşayan canlı organizmalann varlığı hayati öneme sahiptir. Çünkü kıyısal bölgede yaşayan (0200 m.) organizmalann bitkisel olanlan (algler veya yüksek bitkiler) denızlerin akciğerleridir ve oksijen üretimine katkıda bulunurlar. Diğer yandan birçok organizma için avlanma, üreme, bannma ortamı oluştururlar. Örnegin kıyılarda yaşayan yosunlar (algler) başta yengeçler ve karidesler olmak üzere birçok canlıya yaşam ortamı niteliğindedir. Bu nedenle petrolle kirlenmiş kıyılarda alg populasyonlanndaki ölüm, azalma veya zaafi 37612