02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YEŞİL SAYFA tekı diğer volkanik patlamalara göre oldukça sıradan bir tabloydu. Yüksek basınçlı gazlar bir sübap (ventil) bulup püskürdüklerinde meydana gelen ani basınç düşmesi, yanardağın derınliklerindeki magma kütlesinin yukarı doğru "köpürmesine" neden oluyordu. Püskürme öncesinde magma içinde çözülmüş olarak bulunan gazlar açığa çıkan 100 milyon megavvatlıktnuazzam termik enerjinin taşıyıcılarıydı. Bu varsayımı ilk kez ortaya atan kışi Fransız Volkonolog Haroun Tazieff olmuştu. Tazieff, 30 yıl kadar önce volkanik gazların saf hallerıni araştırmaya girişti. Volkanik gazları, çatlaklara soktuğu asal metalden yapılmış birkaç metrelik sondalar yardımıyla havası boşaltılmış ampullere doldurdu. Gazların çıkış anındaki sıcaklığının 12OO°C olması ve gaz kanşımının yüzde 3 oranında aşırı sıcak su buharından oluşması, bunların enerjisi hakkında fikir veriyordu. Çünkü fiziksel açıdan aşırı sıcak su buharı, çok güçlü bir enerji taşıyıcısıydı. Kimyasal yönden bu gazlar bir karışım meydana getirmekteydi: Su buharı dışında, gazlarda % 20 oranında karbondioksit, % 8 kükürtdioksit, % 0.5 oranında ise çürük yumurta kokusundan tanıdığımız hidrojensülfür (H2S) ve °/o 0.4 oranında hidroklorik asit (HCI Tuzruhu) söz konusu karışımda bulunmaktaydı. Volkanlar ve doğal hava kirlenmesi Yeryüzünün derinliklerinden çıkan zehirli volkanik gazlar hava kirliliğine katkıda bulunuyor. Yanardağ patlamalarının tarih boyunca binlerce kişinin ölümüne yol açmasına karşın bu yörelerin günümüzde bile yoğun bir nüfusa sahip olması şaşırtıcı bir olgu. Çeviri: îsmail Murat yaz mevsimiI nin son günleriydi. Sakin günlerinde bir taş ocağına benzeyen Etna'nın kuzeydoğu kraterinde 60 metre yüksekliğinde bir cüruf yığını peydah Yerin altından gelen yakıcı soluk Ozon tabakasındaki delik büyüyor 1986 lanmıştı. Tepesi kesik bir koniye benzeyen yıgının ortasındaki delikten hemen her yıl olduğu gibi lav püskürüyordu. Etna'nın bu küçük çaplı olağan faaliyeti yöre halkını pek tedirgin etmıyordu. "Lav turizmi" açısından görülmeye değer ve tehlikesiz bir gösteriydi bu doğa olayı. Turistlerı gezdiren dağcı rehberlerin keyfi yerindeydi. 24 Eylül 1986 sabahı beklenmedik bir gelişme oldu; kraterin üstündeki bu mini volkan, yerinde derin bir delik bırakarak kayboldu. Volkanologların tahminine göre cüruf konisini yerinde tutan güç, yalnızca altındaki gazların basıncıydı. Bu doğal bacanın, içine dolan cürufla tıkanmasını sonucunda, yüksek basınçlı gazlar yeni çıkış yolları aramaya başladı; ar tık krater duvarındaki çatlaklardan volkanik gazlar sızıyordu. Gaz basıncının daha artmasıyla, bu sefer bacayı tıkayan cüruf dışarı püskürtüldü, gazla birlikte lav parçaları da fırlıyordu, kraterin çevresindeki lav fıskiyelerinin görkemi ise her zaman rastlanabilecek bir görüntü değildi. Doğal gösteri Deprem uzmanlanna göre, yanardağın içinde gittikçe yükselen fokurtulu magmanın şiddeti, sismograflardan anlaşılıyordu. 24 eylül akşamına doğru lav fıskiyelori birkaç yüz metre çapındaki kraterin tümünü kaplamakla kalmamış, 20 dakika boyunca yüz metrelik bir yüksekliğe erişmişti. Turistleri sevindiren bu doğal gösteri ktsa sürede kilometrelerce çapında bir alanı etkileyen bir alev yağmuruna dönüşmüştü. Toz ve külden oluşan dev bulutlar ortalığı karartmıştı. Olayın estetik yüceliği bir yana bırakılacak olursa, volkanologların gözüntde böyle bir yanardağ patlaması, tarih Etna yanardağının tehlikesız lav puskürtmosi, turistler içın guzel bir şov, ama çevre kiı'ıfy insan sağlığını tehdit edlyor. Çevre sağlığı yönünden en önemli sorun volkanik kökenli kükürtdioksit gazıydı. Kükürtdioksit (SO2) su buharıyla birleşerek önce sülfit asidini (H2SO4) meydana getiriyor, atmosfere püskürtüldüğünde ise yeniden oksitlenip sülfürik aside dönüşerek bir asit yağmuruna yol açıyor. Atmosfere 50 mikrometrelik (10 6 metre) tanecikler halinde püskürtülen kükürt biieşikleri yıllar boyu atmosferde kalabilmekte. Etna volkanının bir saatte çıkardığı gaz miktarına yukarıdaki oranları uyguladığımızda, atmosfere karışan kükürtdioksit 60 tona ulaşıyor. Bunun yanı sıra yaklaşık 20 ton hidroklorik asit açığa çıkmakta. Krater yakınında ter döken turistler, asitlerin yakıcı etkisini yüzlerinde ve gözlerinde hissetmekteler. Atmosferin ozon tabakası da bu kükürtlü bileşiklerden olumsuz yönde etkilenmekte; kükürtlü bileşikler klorlu ve florlu hidrokarbonlarla birlikte ozon tabakasındaki deliği her yıl biraz daha büyütmekteler. Yıne de volkanlardan çıkan kükürt, insan eliyle atmosfere verilen miktarın sadece onda biri. Volkanik etkinliğin tarımı olumlu yönde etkilediği, volkanların bu zararlı kimyasal etkilerinin anlaşılmasından çok önce bilinmekteydi. Bin yıllardır insan toplulukları dünyanın dört bir yanında alev denizlerinde boğulmak riskıni göze alarak bu volkanların dibine yerleşmekteydi. Volkanların püskürttüğü toz ve küller bitkilerin gereksinim duyduğu bütün minerallerı içerdiğinden, volkanik patlamalar sonucunda tarıma elverişli ve çok verimli bir toprak katmanı oluşmaktaydı. Ayrıca yüksek volkanik dağlara carpan yağmur bulutları yoğunlaşarak bolgenin daha fazla yağış almasına neden olmaktaydı. Kısacası uygun bir tarla tarımı ıçin gereklı tüm koşullar mevcuttu. Volkanik patlamaların her seferinde binlerce can kaybına neden olması bu verimli topraklardaki nüfus yoğunlaşmasının bir sonucuydu. Anlaşılan, verimli bir ürün elde etme kaygısı, yanıp kül olma korkusuna üstün geliyordu. D (Blld der Wlssenschaft)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle