17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

15 AĞUSTOS 2008 CUMA 3 EGE’DEN I Baştarafı 1. Sayfa’da İzmir ve çevresinin gemi yapımı konusunda değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı ‘Tersaneler Tuzla’da sıkışmasın’ Tersanelerin yalnızca İstanbul’da bulunmasının stratejik açıdan da sakıncalı olduğu kaydedilerek, Ege ve Akdeniz bölgelerine yayılmasının yararlı olacağı belirtildi. çeken Timur, yarım bırakılan Mersin Taşucu Tersanesi’nin bir an önce yaşama geçirilmesi gerektiğini söyledi. Timur, tersanelerin Ege ve Akdeniz bölgesine yayılmasının ekonomik ve stratejik açıdan yararlı olacağını bildirdi. Gemi Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Emrah Erginer de, insanların yaşamını kurtarması için tasarlanan filikanın ölümlere neden olmasının ironik bir durum olduğunu söyledi. Tuzla’da yaşanan kazaların bitmesini istediklerini kaydeden Erginer, “10 Ağustos’ta resmi gazetede yayınlanan tersane, tekne imal ve çekek yerlerine işletme izni verilmesine ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmelikle, tersaneler daha sık denetlecek. Tuzla’da sektör sıkışmış durumda. İzmir ve çevresinde uygun alanlar var ancak yatırımcıların gelmesi gerekiyor” dedi. Gemi Sökümcüler Derneği Başkanı Mustafa Erdil de, İzmir ve çevresinde gemi bakım ve onarım bölgesi eksikliği yaşandığını belirterek, buna yönelik girişimlerin bir an önce başlatılması gerektiğini söyledi. SERDAR KIZIK H CRAN ÖZDAMAR Tuzla Tersanesi’nin ölümlü iş kazalarıyla yeniden gündeme gelmesinin ardından, gemi yapımının dar bir alana sıkıştırıldığı, İzmir ve çevresinin bu konuda değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Filika testi sırasında 3 kişinin yaşamını yitirmesiyle gözler yeniden Tuzla Tersanesi’ne çevrildi. Gemi Mühendisleri Odası Genel Başkanı Tansel Timur, filikaların gemi personelinin acil durumda kaçmasını sağlamak amacıyla kullanıldığını belirterek, “Filika, gemiden personelin olağanüstü bir durumda hızla uzaklaşması için kullanılır. Ters düştüğünde bile kendini düzeltir. Ancak bu filikaya baktığımızda kendini düzeltemedi. Testin insanlı ya da insansız yapılacağına ilişkin bir kural yok. Ancak uluslararası denizcilik örgütünün insansız yapılması EKSİKLİK... yönünde tavsiyesi var. Tuzla, gözlerin bu bölge üzerinde olduğu bir yer. Eğer bu testi ben yapsaydım, insan kullanmazdım” dedi. Denizcilik Müsteşarlığı’na Türkiye Tersaneler Master Projesi’nin hazırlandığını anımsatan Timur, bunun bir an önce açıklanması gerektiğini belirtti. Türkiye’nin İstanbul dışında tersanesi bulunmadığını, bunun stratejik açıdan da sakıncalı olduğuna dikkat Ö DEMİŞLİ ÜRETİCİ DERTLİ Karpuzcu da sıkıntılı ÖDEMİŞ (Cumhuriyet) Ödemişli karpuz üreticileri, ürün fiyatının düşük olmasından yakınıyor. Kiraz’a bağlı Karaburç Köyü’nde kurulan karpuz pazarında satış yapan üreticiler, fiyatın düşük olması nedeniyle maliyetleri kurtaramadıklarını belirtti. Karpuz üreticisi İsmail Hakkı Katırcı, karpuzun kilogramının 8 yıl önce 1520 YKr olduğunu kaydederek, ’’Karpuzun kilogramı yine 1517 YKr arasında, ama mazot, gübre, elektrik aldı başını gidiyor. Ektiğimizin hayrını göremiyoruz, masrafımızı karşılayamıyoruz’’ dedi. Üreticilerden Tahsin Tan da “çiftçinin battığını’’ vurgulayarak, gübre fiyatlarının yükseldiğini ve artık çiftçinin kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığını söyledi. Mallarının ipoteklendiğini kaydeden Tan, “1 dönüm yerin 750 YTL maliyeti var, 300400 YTL kazanç var. Bankaya borçlarımız ertelensin, gübre ucuzlasın’’ diye konuştu. Ödemiş Ziraat Odası Başkanı Ahmet Kocaağa, Türkiye genelinde tüm çiftçilerin dertli olduğunu, Ödemişli üreticinin daha dertli olduğunu söyledi. Çiftçinin çok çalışmasına karşın borcunun sürekli arttığını belirten Kocaağa, ’’Karaburç’ta kurulan pazar önceleri çok iyiydi. Ancak Alaşehir, Denizli tarafında tütün eken çiftçinin, kotadan sonra karpuza yönelmesi bu pazarı bitirdi. Bundan 45 yıl önceki karpuz fiyatı neyse şu anda da aynı. Ancak yakıt, gübre parası, elektrik fiyatları çok yükseldi’’ dedi. Çiftçinin sorunlarını çözmek için karpuz suyu üretimi yapılabileceğini kaydeden Kocağa, şunları kaydetti: “Diğer meyvelerin suyu var da karpuzun niye yok? Yöremizde haziran ayında başlayan hasat ekim ayına kadar sürüyor. Buraya bir karpuz suyu fabrikası kurulsa karpuz değer bulur ve üretici kazanır.’’ Yolsuzluk ve yoksulluk diz boyu. Küresel güçler buyuruyor, yerli ortakları uyguluyor. Ülkenin nesi var nesi yok , ipliği pazara düşmüş. Dünyanın en yüksek faizini, en yüksek vergilerini ödüyor Türk halkı. Dünyanın en pahalı akaryakıtını tüketiyor, en pahalı internetini kullanıyor. Öyle ki Erzurum'dan İzmir'e nakliye, ÇinTürkiye hattından daha pahalı neredeyse. Tankla tüfekle değil, yabancıların ekonomi politikalarıyla, bankalarıyla, uluslararası şirketleriyle işgal altındayız adeta. Hadi yasaları bile “onlar çıkarıyor” demeyelim, ama yasalar açık seçik, onların çıkarlarına göre yapılıyor. Üretmeden tüketiyoruz. Borsa diye bir olgu var, küresel gerçekmiş. Alın gerçeği: Borsadaki yabancı payı yüzde 70, bankacılıkta yüzde 40. Yerli hipermarketler bile yabancıların eline geçti. Küresel sermaye, Türkiye'ye bakkalcılık bile yaptırmıyor. Neymiş? Özelleştirme küresel gerçekmiş. Alın size bir gerçek. Bush, ABD limanlarının yabancılara satışını, özelleştirilmesini ulusal çıkarlara aykırı buldu. Almanya’da zarar eden yerel banka West LB'yi en büyük hissedar Alman devleti 8 milyar dolar vererek batmaktan kurtardı. Hani serbest piyasaya göre batan batar, güçlü olan ayakta kalırdı. Her ülke kendi ulusal çıkarlarını koruyor. Batı, Türkiye’ye “Bunlar demode oldu, çağımızın gerçeklerine uymuyor” diyor. Bu iktidar döneminde yabancıların Türkiye'den götürdükleri kar payı, 30 milyar dolarlara yaklaşıyor. Enerjimiz dış kaynaklara bağlı. Elektrikteki altı aylık zam, yüzde 40. Devlet ve özel sektörün dış borçları bir yana, yurttaşların kredi kartı borcu 100 milyar YTL’ye dayanmış. 20 milyon yurttaş, 40 milyon kredi kartı kullanıyor. 600 bin kişi, kart borcunu ödeyemiyor. Yabancılara taşeronluk yaptığımız yetmiyor, şehit cenazelerinin ardı arkası kesilmiyor. Neredeyse rutin oldu “terör örgütünün karayoluna döşetiği mayına çarpan askeri araçta ... şehit daha verdik” anonsları. Ne diyelim? Durmak yok yola devam... [email protected] ‘ÇİFTÇİ BATTI’ BORÇLAR BİTMİYOR Ülkemizde her yıl 5 yaşına kadar 2000 bebek ve çocuk yanlarında sigara içildiği için ölmektedir. TÜRKİYE SİGARAYLA SAVAŞ DERNEĞİ C M Y B C MY B SİGARAYI BIRAKMANIZ İÇİN DAHA KAÇ BİN BEBEK VE ÇOCUK ÖLMELİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle