22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
gorus@cumhuriyet.com.tr 29 EYLÜL 2021 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Çocuklara verilen din eğitimi ve laiklik FULYA KANTARCIOĞLU denle MEB’in, din eğitim ve öğretimi Anayasaya aykırılığı bir yana, oyun çağındaki küçüklerin, geleceklerini hiçbir ideolojik ya vermek amacıyla doğrudan düzen- EMEKLİ ANAYASA MAHKEMESİ ÜYESİ da dini düşünce ile ipotek altına almadan çocukluklarını özgürce yaşamalarını, geleceğin lemede bulunması ya da bu amacı, Türkiyesi’nde, çağdaş bilim ve aklın öncülüğünde özgür iradeleri ile yer almalarını naokullarından ortaöğreti- anayasanın 136. maddesi uyarınca sağlamak, yarınlarımızı emanet edeceğimiz çocuklarımıza karşı görev olduğu kadar yerine me uzanan süreçte çocukla- görevini “laiklik ilkesi doğrultusun- Ara verilen dini eğitimin sık- getirilmesi gereken önemli bir sorumluluktur. da bütün siyasi görüş ve düşünüşle- lıkla gündeme getirilerek tartışılma- rin dışında kalarak” yapmak zorun- sı, daha fazla gecikmeden çözülme- da olan DİB aracılığıyla gerçekleştir- rekirse bu konuda ayrı bir düzenle- nın ve kötüye kullanılmasının önü- ren bütün faaliyetlerde, çocuğun ya- si gereken önemli bir sorunla kar- me yapılarak sağlanacaktır. Burada- ne geçerek din ve vicdan özgürlü- rarı temel düşüncedir”, 14. maddesi- me yolunu seçmesi anayasaya aykı- şı karşıya olduğumuzu göstermek- ki en önemli husus, her iki halde de ğünün her türlü baskıdan uzak bir nin birinci fıkrasında “Taraf devlet- rıdır. Bu durum çocukların, düşün- tedir. Bu konuda bir değerlendirme anayasa ile devlete verilen görevin, ortamda kullanılmasını sağlamak- ler, çocuğun düşünce, vicdan ve din ce, din ve vicdan özgürlüklerini ihlal yapmadan önce devletin temel ya- doğrudan bir dinin eğitimini içerme- özgürlükleri hakkına saygı gösterir- ettiği gibi, ileride yetişkin oldukla- tır. Laikliğin, ancak belirtilen özel- pısını belirleyen, hak ve özgürlük- diği sadece gözetim ve denetimle sı- ler” ve aynı maddenin ikinci fıkra- rında anayasanın 24. maddesi ile gü- liklerin bir arada bulunmasıyla var lerin sınırını çizen anayasadan yola nırlı olduğunun göz önünde bulun- sında da “Taraf devletler, ana-baba- vence altına alınan serbestçe dinle- olabileceği göz ardı edilerek bun- çıkmak kuşkusuz bizi daha sağlıklı durulmasıdır. nın ve gerekiyorsa yasal vasilerin ço- rini seçme ve inançlarını yaşama ko- ların bir bölümünden vazgeçilmesi bir sonuca ulaştıracaktır. Anayasa, devletin, din eğitimi ve cukların yeteneklerinin gelişmesiy- nusunda sahip oldukları özgürlük- halinde tümüyle ortadan kalkacağı öğretimi konusunda denetim ve gö- le bağdaşır biçimde haklarının kulla- lerini de kullanabilmelerinin önün- bir gerçektir. Laiklik vazgeçilmezdir zetim sınırlarını aşarak, seçimi- nılmasında çocuğa yol gösterme ko- de büyük bir engel oluşturmaktadır. Bilindiği gibi anayasanın 2. mad- Çocuk Haklarına Dair ni bir dinden yana kullanıp doğru- nusundaki hak ve ödevlerine say- Ayrıca çocukların yaşları, bedensel desinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin Sözleşme gı gösterirler” denilmektedir. Sözleş- ve ruhsal gelişimleri ve farklı din ve dan müdahaleci bir rol üstlenmesine demokratik, laik ve sosyal bir hu- düşüncede olanları dikkate alınmak- izin vermemektedir. Aksinin kabu- menin 29. maddesinde ise çocuğun Yukarıda genel hatlarıyla tanım- kuk devleti olduğu belirtilmekte- sızın, dini obje ve semboller üzerin- lü halinde, anayasanın 2. maddesin- zihinsel ve bedensel yeteneklerinin lanan laiklik ilkesini, Cumhuriyetin dir. Bu nitelikler içinde laiklik ilke- den yönlendirilerek eğitime zorlan- de Cumhuriyetin nitelikleri arasında mümkün olduğunca geliştirilmesi- nitelikleri arasında sayan anayasa si, Cumhuriyetin üzerine inşa edil- maları ÇHDS’nin, yukarıda belirtilen sayılan laiklik ilkesinin zedelenmesi ne, insan haklarına ve temel özgür- ve aynı ilkeyi benimseyen 1739 sa- diği dört ana unsurdan en önde ge- çocuğun yararını esas alan 3. mad- kaçınılmaz olur. Oysa laiklik ilkesi- yılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun lüklere saygıya, barış, hoşgörü, cins- lenidir. Çağdaş devlet ve toplum an- desi ve onun, düşünce, vicdan ve din nin anayasanın “Başlangıç” kısmın- 2 ve 12. maddeleri karşısında Mil- ler arası eşitliğe ve özetle insanı var layışında, vazgeçilemez bir yere sa- özgürlükleri hakkına saygı ile zihin- da ve genel olarak hak ve özgürlük- li Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Diya- eden değerlere vurgu yapılarak çocu- hip olan laiklik ilkesi, demokrasi- sel ve bedensel yeteneklerinin geliş- lerin kötüye kullanılmasını yasakla- net İşleri Başkanlığı’nın (DİB) elbirli- ğun eğitimine yönelik amaçlar belir- nin, insan haklarının ve hukuk dev- tirilmesini içeren diğer kurallarıyla yan 14. maddesinde güvence altına ğiyle oluşturdukları çeşitli protokol- tilmektedir. Genel olarak anayasalar- letinin temelidir. Bu önemi nedeniy- da bağdaşmamaktadır. alınmasıyla yetinilmemiş, din ve vic- ler ve bunlara dayanan uygulamalar- da hak ve özgürlüklerden yararlan- le laiklik ilkesinin yaşama geçirilme- dan özgürlüğünün düzenlendiği 24. la anaokullarından başlayarak ilk ve ma bakımından çocuklarla yetişkin- si bağlamında, anayasanın 24. mad- En doğru yol maddesinin son fıkrasında da “Kim- ortaöğretim kurumlarında çocuklara ler arasında fark gözetilmemiş ise de desinin ilk fıkrasında herkesin, vic- Sonuç olarak, belli bir dinin eğiti- se, devletin sosyal, ekonomik, siyasi din eğitim ve öğretimi verilmesi, akıl çocukların, büyüklere göre daha faz- dan, dini inanç ve kanaat hürriyeti- mini vermek amacıyla MEB ve ba- veya hukuki temel düzenini kısmen ve bilimi önceleyen, çağdaş uygarlık la korunmaya gereksinimleri olduğu ne sahip olduğu belirtildikten son- zı dini vakıf ve cemaatlerin de katkı seviyesine ulaşmaktan başka seçe- de olsa din kurallarına dayandırma gerçeğinden yola çıkılarak karşılaşa- ra küçüklerin din eğitim ve öğreti- sağladığı DİB’in ortak düzenlemele- neği bulunmayan toplumun geleceği veya siyasi veya kişisel çıkar yahut bilecekleri hak ihlallerinin önlene- mine dayanak olarak gösterilen dör- riyle gerçekleştirilen uygulamaların, bakımından üzerinde durulması ve nüfuz sağlama amacıyla her ne su- bilmesi ve tehlikelerden korunabil- düncü fıkrasında, “Din ve ahlak eği- çocukların din ve vicdan özgürlükle- düşünülmesi gereken ciddi bir sorun retle olursa olsun, dini veya din duy- meleri için ÇHDS ile özel bir düzen- tim ve öğretimi devletin gözetim ve rini kısıtlayarak sadece bugünlerini oluşturmaktadır. gularını yahut dince kutsal sayılan leme yapılması yoluna gidilmiştir. denetimi altında yapılır. Din kültü- değil, yarınlarını da etkileyecek ol- Ayrıca anayasanın 91. maddesi- şeyleri istismar edemez ve kötüye Anayasaya aykırı rü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğre- ması, laiklik ilkesi temelinde olu- nin, uygulamada kanunlara göre ön- kullanamaz” denilerek bu ilkenin ze- tim kurumlarında okutulan zorunlu Anayasada laiklik ilkesini somut- şan anayasaya aykırılığın boyutla- celik tanıdığı “usulüne göre yürür- delenmesine yol açabilecek her türlü dersler arasında yer alır. Bunun dı- laştıran, din ve vicdan özgürlüğü rının ne denli büyük ölçülere ulaş- lüğe konulmuş temel hak ve özgür- girişim yasaklanmıştır. şındaki din eğitim ve öğretimi ancak lüklere ilişkin milletlerarası anlaş- ile din ve ahlak eğitim ve öğretimi- tığını daha da görünür kılmakta- Laiklik eşittir özgürlük kişilerin kendi isteğine, küçüklerin malar” kapsamında olan ve Türki- ne ilişkin hükümler, ÇHDS’nin ilgili dır. Anayasaya aykırılığı bir yana, de kanuni temsilcisinin talebine bağ- Laiklik ilkesinin, anayasada te- ye tarafından 14 Ekim 1990’da im- kurallarıyla birlikte incelendiğinde, oyun çağındaki küçüklerin, gele- lıdır” denilerek ayrıntılılı bir düzen- mel bir ilke olarak benimsenip ko- zalanan, 27 Ocak 1995 tarihli Res- MEB ile DİB arasında yapılan proto- ceklerini hiçbir ideolojik ya da dini leme yapılmıştır. Görüldüğü gibi fık- rumaya alınmasının nedeni kuş- mi Gazete’de de yayımlanarak yü- kollerle çocuklara anaokullarından düşünce ile ipotek altına almadan ranın ikinci tümcesinde, okutulma- kusuz, çağdaş devlet ve toplum an- rürlüğe giren “Çocuk Haklarına Da- başlayarak dini eğitim verilmesi, on- çocukluklarını özgürce yaşamala- sı zorunlu dersler arasında, “din kül- layışında bu ilkenin vazgeçilemez ir Sözleşme” (ÇHDS) hükümlerinin ların fiziksel ve zihinsel gelişimleri rını, geleceğin Türkiye’sinde, çağ- türü ve ahlak öğretimi”ne yer veri- bir yere sahip olmasıdır. Laiklik il- incelenmesi, bu sorunun başka bir açısından tartışılabilir olduğu kadar, daş bilim ve aklın öncülüğünde öz- lirken izleyen tümcede istek ve tale- kesi, aralarında hiçbir ayrım göze- boyutunun daha bulunduğunu gös- laiklik ilkesi yönünden de ciddi bir gür iradeleri ile yer almalarını sağ- be bağlı olduğu belirtilen “din eğiti- tilmeksizin her türlü inancın ya da termektedir. Sözleşmenin 1. madde- anayasal soruna yol açmaktadır. Bu- lamak yarınlarımızı emanet edece- mi ve öğretimi”nden söz edilmekte- sinde “Bu sözleşme uyarınca çocu- ğimiz çocuklarımıza karşı görev ol- inançsızlığın, serbestçe ifade edi- nun yanı sıra, anayasanın 91. mad- ğa uygulanabilecek olan kanuna gö- duğu kadar yerine getirilmesi gere- dir. Buna göre ilk ve ortaöğretim ku- lip yaşanmasını ve bunlara saygı- desi uyarınca uygulamada kanunla- re daha erken yaşta reşit olma duru- ken önemli bir sorumluluktur. Bu rumlarında okutulacak zorunlu ders- yı güvence altına aldığından, kısa- ra göre önceliği bulunan ÇHDS ile de mu hariç, on sekiz yaşına kadar her ler arasında sadece “din kültürü ve ca “Laiklik eşittir özgürlük” demek uyumsuzluk yarattığı görülmekte- nedenle vakit geçirmeden demok- insan çocuk sayılır”, 3. maddesinde ahlak öğretimi” yer alacak, bunun yanlış olmaz. Çoğulculuğu esas dir. Özellikle belirtmek gerekir ki la- ratik, laik, hukuk devleti olmanın “Kamusal ya da özel sosyal yardım dışındaki “din eğitim ve öğretimi” alan çağdaş, demokratik bir devlet- ik bir devlette yasaların, idarenin tü- gerekleriyle bağdaşmayan, söz ko- ise isteğe bağlı olmak koşuluyla dev- te, laikliğin amacı dinin, devletin kuruluşları, mahkemeler, idari ma- zük, yönetmelik gibi düzenleyici ta- nusu hukuk dışı uygulamalardan letin gözetim ve denetiminde örne- sosyal, ekonomik, siyasi ve hukuki kamlar veya yasama organları tara- sarruflarının ve yargı kararlarının vazgeçilerek anayasal sınırlara dö- ğin kurslar açılması gibi yollarla ge- yapısında etkili ve egemen olması- fından yapılan ve çocukları ilgilendi- kaynağı dini kurallar olamaz. Bu ne- nülmesi, seçilecek en doğru yoldur. AMIRALLERLE TARIH YOLCULUĞU PROF. DR. SALİH ÖZBARAN biri olduğum heyetle, Deniz özlemini çektiğim Yüksek Öğ- mış, imparatorluğun çöküşü- Kuvvetleri Komutanlığı’nı zi- retmen Okulu’nu) ertesi yıl nü izleyen yıllarda emperya- umhuriyet KİTAP’ın 1647. yaret edip iki ciltlik Türk De- bitirmek için seçtiğim “mezu- lizme karşı vatan savunma- C sayısında (9 Eylül 2021) nizcilik Tarihi’nin güzel bas- niyet tezi” hazırlığına giriş- sından sonra Mustafa Kemal Çağdaş Bayraktar’ın “Vardi- kısını gördüğümde sevinmiş, tiğimde danışmanım -yaşa- öncülüğünde kurulan Türki- yadaki sessiz çığlık” ve Yaz- bir elkitabının okuyucuyla mımda apayrı bir yer tutmuş ye Cumhuriyeti’nin bütünlü- gülü Aldoğan’ın “Bir aşk ve buluşacak olmasının kıvan- olan, ne yazık ki 1976 yılın- ğü üzerine titremiş, denizler- direniş öyküsü” yazılarında cını yaşamış, tarihçiliğimde- da 49 yaşında kaybettiğimiz- deki görevleriyle gurur duy- Rengin Gürdeniz’in Mutabı- ki ortak bir çalışmanın bana Prof. Dr. Cengiz Orhonlu’nun muş, vatanlarını çok sevmiş, kız kitabı hakkında yazdık- sağladığı deneyimin sonuç- da teşvikiyle okyanuslara ula- çağdaşlığı yakalamaya çalı- larını okuduktan sonra, de- larına ulaşmıştım. Aşağıdaki şan tarihçiliğe el atmış ol- şan insanlar olarak tanıdım nizcilerle okyanusları ele al- satırlar bir tarihçiyi andığım dum. Sonraki yıllarda Londra amiralleri. Birlikte okuduk, dığımız günleri düşündüm. yıllara ulaştıran süreci dile Üniversitesi’nde doktora ça- konuştuk denizciliğin serü- Bayraktar’ın “bir avuç Cum- getirmektedir. lışmalarım aynı alanda yürü- venlerini, Akdeniz, Karadeniz huriyet kadını” vurgusunu, dü ve doçentlik için konu bü- ve Hint Okyanusu’na dam- Amirallerle Aldoğan’ın “iktidarın bitme- yüdü. İstanbul Başbakanlık ga vurmuş zamanları, Ye- yen kin, nefret ve korkusu”nu paylaştıklarım Osmanlı ve Topkapı Sarayı ar- ni Dünya Haritası ve Deniz- dile getirdiğini gördüm, aşağı- şivlerinde, yurtdışında Lond- cilik Kitabı (Kitab-ı Bahriye) 1962 yılında İstanbul Üni- dakileri yazdım. ra, Lizbon ve Simancas’taki sahibi bilgin, deniz kurdu Pi- versitesi Tarih Bölümü’nü 2009 yılında, dört editörden arşiv ve kütüphanelerde sak- ri Reis’in 80 yaşında yeni fe- (aynı zamanda günümüzde Türk Deniz Gücü Tarihi Sempozyumu lı kaynaklar benim deniz yol- tihler için Hint Okyanusu’na 20-22 Ekim 2008 culuğumda rehberlerim oldu. gönderildiğini, onu başarısız- Kısaca söylemem gerekirse gibi- “namütenahi”dir. Benzer da Hint Okyanusu ve bağlan- lıkla suçlayan Kanuni Sultan yarım yüzyılım böyle geçti. kaynaklara dayansa bile gö- tılarının ele alınabileceğini Süleyman emriyle kellesinin Türk denizcilik tarihi- rüş açıları tarih değerlendir- teklif etmiştim. Önerimin ka- uçurulmasını... ni ilgilendiren konularda, melerinde farklılaşabilir, yeni bul görmesiyle işe başlanmış, Ama 21. yüzyılda “Balyoz” İstanbul’da amiraller ve di- belgelerle daha sağlam temel- dünyaca tanınmış bazı tarih- adı verilen -sonradan yargı- ğer rütbelerdeki denizci su- lere oturtulabilir. çiler İstanbul’a davet edilmiş- nın düzeltmesine karşın- sah- baylarla defalarca birlikte ol- ti. 20-22 Ekim 2008 yılında te bir dava nedeniyle sevdik- Bir sempozyumun dum. Bilgi paylaşımında bu- sempozyum gerçekleştirilmiş- lerinden uzaklaştırılmalarıy- lundum. Kimi zaman fikir bir- çağrıştırdıkları ti. İşte, bahsettiğim fotoğraf la yaşatılan kapkaranlık gün- liğine varamadığımız konular o anı yansıtmaktadır. “Ami- leri/yılları da içi yanarak iz- Aşağıdaki satırlarla yalnız- oldu. Bir akademisyenin tarih rallerin” yüreklendirmeleriy- ledi Türk ulusu. Yakın bir za- ca bir fotoğrafı deşifre ede- meraklılarıyla ya da tarihte li- le tarih zenginlik kazanmış, manda da kendilerini çok ya- rek yazımı bütünleştireceğim. sans hatta lisansüstü düzey- yorum ve yazılımı için ilgili kından ilgilendiren bir ko- Türk Deniz Kuvvetleri Donan- lerde bilgi toplamış subaylar- alan uluslararası kabul göre- nuda görüş açıkladıkları için ma Komutanı Oramiral Sa- la yaşadığı yöntem farklılıkla- cek ayrıntılara ulaşmıştı. sorgulandılar. Gazetelerden yın Metin Ataç ile Gölcük’te rı -doğal olarak- ortaya çıktı. öğrendiğime göre elektronik 2006 yılındaki sempozyum Eksilmeyen vatan Ama onların akademik çalış- kelepçe kararı çıkardılar ba- sırasında yaptığım görüşme- malara verdikleri önem, gös- sevgisi zı amiraller için! Ama onlar, de bir öneride bulunmuştum. terdikleri saygı dolayısıyla, içten inanıyorum ki, ufukla- Mutat sempozyumların sınır- Akdeniz’in, Ege Denizi’nin, tarihi değerlendirmede ortak ra bakan gözleriyle, eksilme- lı alanları ve süreçleri kapsa- Karadeniz’in sularıyla barı- noktaları yakalamaya çalış- yen vatan sevgileriyle sürdü- yan ayrıntılı bilgilere ulaşı- şık yaşamış, Osmanlı fetih- tık. Unutmamak gerekir ki ta- rüyorlar yaşamlarını, pranga- labilecek konular üstüne dü- leriyle ulaşılan deryalarda- rih -Atatürk’ün de ifade ettiği lara “Eyvallah” demeden. zenlenmesini ve bu bağlam- ki tarihini anlamaya çalış-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle