03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 5 MAYIS 2021 ÇARŞAMBA EKONOMİ Türkiye, sendikal haklar açısından en kötü Avrupa ülkesidir. Pandemiyle baskılar daha da arttı Türkiye kaygılandırıyor IndustriALL Avrupa Genel Sekreteri Luc Triangle: Türkiye, sendikal haklar açısından en kötü Avrupa ülkesidir. Pandemiyle Türkiye’deki örgütlenme özgürlüğü karşıtı uygulamaların, işçilerin sağlıklarına, hatta hayatlarına bile mal olduğunu söyleyebiliriz. likleri veya genç işçilerin yaşamları üzerindeki yıkıcı etki ile ilgili olarak önemli sıkıntılar yaşandı. Küresel Sanayi İşçileri Sendikası (IndustriALL) Avrupa Genel Sekreteri Luc Triangle, Türkiye’deki durumun oldukça kaygı verici olduğuna dikkat çekerek “İşçiler, işlerini ve gelirlerini kaybederek yoksulluk içinde yaşamaya mahkum ediliyor” dedi. Pandemide maalesef Türkiye’de işçilere verilen gelir desteğinin neredeyse yok denecek düzeyde, işçilerin temel gıdalarını alabilecekleri bir miktarın bile altında olduğunu vurguladı. “Bizim için oldukça endişe verici olan bir diğer gelişme ise Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi oldu” diyen Luc Triangle ile pandemi döneminde sendikal çalışmalar üzerindeki baskıları ve Türkiye’deki işçilerin durumunu konuştuk. n Pandemi, işçi ve sendikal hakları nasıl etkiledi? Ne tür hak gaspları yaşandı? Örgütlenme, toplu pazarlık yapma ve toplu eylemde bulunmaya yönelik temel işçi hakları, Avrupa genelinde ve küresel olarak saldırı altındadır. Bu kabul edilemez ve bu temel hakları savunmak ve genişletmek için tüm üyelerimizle ortak mücadele vermeye çalışıyoruz. Pandemi, toplumlarımızdaki eşitsizlikleri açığa çıkardı ve pekiştirdi. Aşılara erişim, muazzam servet eşitsizTemel gıdayı bile alamıyorlar n Türkiye’de milyonlarca işçi ücretsiz izinde ve günlük 50 lirayla yaşam mücadelesi veriyor. Diğer ülkelerde böyle bir yoksullaşmaya tanık oluyor musunuz? Avrupa’da birçok hükümet, Türkiye’deki kısa çalışma ödeneğine benzer bir gelir destek programı hayata geçirdi; birçok ülkede bu destekler yeterli olmaktan uzaktılar ancak yine de önemli bir gelir desteğiydi. Ama maalesef Türkiye’de verilen gelir desteği neredeyse yok denecek düzeyde, işçilerin temel gıdalarını alabilecekleri bir miktarın bile altında. Bu kabul edilemez. Ancak biliyorum ki örgütlü işyerlerinde sendikalar, özellikle de bizim metal işkolundaki üye sendikalarımız, işverenleri, ücretlerin kısa çalışma ödeneğinden sonra eksik kalan kısmını tamamlamaya zorlandılar. Böylelikle örgütlü işyerlerinde işçilerin herhangi bir ücret geliri kaybı olmamış oldu. Bu, sendikalı olmanın, örgütlü olmanın faydalarından birisi. Özellikle de pandemi döneminde işçilerin hem sağlıklarını hem de gelirlerini korumaları için bu daha da önemli bir hal aldı. Benzer şekilde Avrupa’da da örgütlü işçiler gelirlerini bir ölçüde koruyabildiler ancak maalesef toplumun güvencesiz kesimleri mesela şimdi kendi hesabına çalışanlar olarak sınıflandırılan ama parça başı işlerde çalışan kişiler bu gelir destek programlarından faydalanamadılar; diğer yandan ise yakın gelecekte iş kayıpları yaşanması riski var. Luc Triangle Birlik ve dayanışma şart n Türkiye’de işsiz sayısının 10 milyonu aşacağı söyleniyor. Nasıl görüyorsunuz Türkiye’de çalışanların durumunu? Türkiye’deki durum oldukça kaygı verici, işçiler işlerini ve gelirlerini kaybederek yoksulluk içinde yaşamaya mahkum ediliyor. Sendikalar, işçileri örgütleyerek seslerinin kamusal tartışmalarda hükümet tarafından duyulmasını sağlamak konusunda hayati bir role sahip. Türkiye’deki sendikal hareketin birbiri ile işbirliği önemlidir, aynı zamanda Türkiye sendika hareketi ile Avrupa sendika hareketinin işbirliği de önemlidir. Hep beraber biz Avrupa’da, Türkiye de dahil milyonlarca işçiyi temsil ediyoruz. Birlik ve dayanışma bizim daha iyi yaşam koşulları için cevabımızdır. n Normalleşme döneminde işçileri nasıl bir gelecek bekliyor? Pandemi, gerek iklim eylemi gerekse dijitalleşme nedeniyle birçok endüstriyel sektördeki mevcut yapısal değişiklikleri hızlandırdı. Gerekli siyasi iradeyle daha sürdürülebilir endüstriyel toparlanmayı destekleyebilecek yenilikçi endüstriyel politikaların geliştirilmesi için potansiyel fırsatlar da var. Etkilenen işçiler için adil geçiş olmadan sürdürülebilir bir geçiş veya iyileşme olmayacağı her zamankinden daha açık. Piyasaların görünmez elinin bir efsaneden ibaret olduğu ortaya çıktı ve güçlü sanayi stratejilerine duyulan ihtiyaç ortak bir politika hedefi haline geldi. Bilhassa iklim değişikliğine yönelik ortak bir eylem planı oluşturulması ve bu yolda işçilerin korunması için piyasa güçlerine müdahale edilmesi gerekiyor. Kâr artışı bir skandaldır n Bu dönemde hükümetlerin çalışanlara ne tür destekler vermesi gerekiyordu? Covid19 döneminde şirketlerin, hissedarların dağıttıkları kâr paylarının arttığını gördük. Daha önce hiçbir yıl, hiç böyle kâr elde edilmemişti. Bu bir skandaldır. Bu kriz döneminde dünyanın en zenginleri olan kişiler, krizi daha da fazla zenginleşmek için kullandılar. Ülkeler arasındaki eşitsizlik ve adaletsizlik büyüdükçe büyüyor. Bu nedenle hükümetleri daha adil bir vergi politikası ile diğer yandan ise işçileri işten çıkaran veya ücretsiz izne gönderen şirketlerin hissedarlarına kâr payı ödemesine izin vermeme konusunda zorlamalıyız. Her gün hak ihlali şikâyeti geliyor n Koronavirüs döneminde Türkiye’de toplusözleşme, uyuşmazlık görüşmeleri ve greve ilişkin süreçler durduruldu. Ne diyeceksiniz? Salgından önce bile Türkiye, ILO, AB ve biz dahil birçok kuruluş tarafından sürekli eleştirilere maruz kaldı. Neredeyse her gün Türkiye’deki üye sendikalarımızın birinden sendika hakları ihlalleri hakkında bir bilgi alıyoruz. Türkiye, sendikal haklar açısından en kötü Avrupa ülkesidir. Pandemi, sendika karşıtı baskıları daha da kötüleştirdi. Özellikle pandemi sırasında işçilerin işyerinde karşılaştıkları zorluklar düşünüldüğünde, Türkiye’deki bu örgütlenme özgürlüğü karşıtı uygulamaların işçilerin sağlıklarına hatta hayatlarına bile mal olduğunu söyleyebiliriz. Bizim için oldukça endişe verici olan bir diğer gelişme ise Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi oldu. n Tabii kadınlar daha korunmasız hale geldi. Türkiye’den üye kuruluşlarımızla hemen hemen her gün temas halindeyim ve ne yazık ki sendikal haklara yönelik saldırıların yanı sıra Türkiye’de kadın haklarına yönelik saldırılardan da sıklıkla bahsediyorlar. Türkiye hükümetinin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi değil, aksine gündelik hayatta sözleşmenin gerekliliklerini yaşama geçirmesi gerekiyor. Bizler Türkiye hükümetinin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek bozulan imajını düzeltmek için ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesi’ni imzalamayı tartıştığını duyuyoruz. Açık söylemek gerekirse bu da kabul edilemez ve buna kimseyi ikna edemezler. Her iki sözleşme de çok önemli uluslararası hukuk araçlarıdır ve her iki sözleşmenin de görevleri farklıdır. Beklentimiz, hem İstanbul Sözleşmesi’nin hem ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesi’nin kabul edilmesidir. Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerine saygı duyan sorumlu bir ülke olarak görülmesi için İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını hızla geri çekmesi gerekiyor. T.C. İSTANBUL 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NDEN / BAŞKANLIĞI’NDAN DOSYA NO: 2018/1 Esas KARAR NO: 2021/181 Hakaret suçundan Mahkememizin yukarıda Esas sayılı dosyasında sanık olan Farzalı ve Sakina oğlu, İran 21/03/1964 doğumlu, İran uyruklu MEHDİ SHABANI hakkında mahkememizin16/03/2021 tarihli ilamı ile5237 Sayılı TCK’nın 66/1e ve 67. Maddelerinde öngörülen 8 yıllık olağan zamanaşımı süresine tabii olduğu ve CMK 223/8 maddesi gereğince sonuç olarak DÜŞÜRÜLMESİNE karar verilmiş olup, söz konusu hükmün ve katılan vekilinin istinaf dilekeçesinin tüm araştırmalara rağmen tebligata yarar açık adresinin tespit edilememesi nedeniyle sanığa tebliğ edilemediğinden; 1 7201 sayılı Tebligat Kanununun 29. maddesi gereğince hüküm özetininve katılan vekili AV. Ahmet ÖZEL’in istinaf delikçesininİLANEN TEBLİĞİNE, 2 İlan tarihinden itibaren 15 gün sonra kararın tebliğ edilmiş sayılacağına, bu tarihden itibaren 7 gün içinde mahkememize verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt katibinebeyanda bulunmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolunun açık olduğu, belirtilen sürede istinaf edilmediği takdirde hükmün kesinleşeceği,İLAN OLUNUR. . 03.05.2021 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1369129) T.C. ISPARTA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLAN VE DAVA DİLEKÇESİNİN TEBLİĞİ DUYURUSU ESAS NO: 2021/34 Esas Davacı Isparta Belediye Başkanlığı tarafından aşağıda esas numarası yazılı davalı sütununda ismi belirtilen kişi hakkında açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının verilen tensip ara kararı gereğince; DAVA DİLEKÇESİNİN ÖZETİ; Davacı Isparta Belediye Başkanlığı vekili aşağıda parsel, maliki ve kamulaştırma miktarı gösterilen taşınmazın tapuda davalı adına kayıtlı olduğunu 2942 sayılı kanunun 4650 sayılı Kanun ile değişik 8. Ve 10. Maddeleri gereğince Kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi ile tespit edilen bu bedelin ödenmesi karşılığında taşınmazın kamulaştırılan kısmının tapu kayıtlarının Isparta Belediye Başkanlığı adına tescili talep edilmiş olup; a) 2942 Sayılı Kanunun 10. Maddesi gereğince mahkemenizce yapılacak tebliğ gününden itibaren kendilerine tebligat yapılamayanlara tebliğ yerine geçmek üzere kamulaştırılan taşınmaz üzerine hak iddia edenlerin ilan tarihinden itibaren 30 gün içinde idari yargıda iptal ve maddi hatalara karşı da adli yargıda düzeltme davası açmaları, b)Belirtilen sürede kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların dava açtıkları ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını belgelendirmedikleri takdirde kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malın ısparta Belediye Başkanlığı adına tescil edileceği; c) Mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedelinin hak sahibi adına Vakıfbank Isparta Şube Müdürlüğüne yatırılacağı; d) Konuyu taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delillerini ilan tarihinden itibaren 10 gün içerisinde mahkememize bildirmeleri gereği;3Hak sahiplerinin belirtilen gün ve saatte geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmediği ve kendilerini vekille temsil ettirmedikleri takdirde yargılamaya yokluklarında devam edileceği ve karar verileceği hususu 7201 Sayılı Kanunun 28 ve 2942 sayılı Kanunun değişik 10. Maddesi gereğince tüm davalılara davetiye yerine geçmek üzere dava dilekçesinin özeti ile kamulaştırma işlemi ile bilgileri ilanen tebliğ olunur. 29/04/2021 Dava konusu yer: Isparta ili Merkez ilçesi, Gülcü Mah., 75 Ada 49 Parsel Davalılar:Ayşe Gül, Emine Cordal, Fatime Yıldız, Hasan Tulum, Hatice Gül, Ünzile Göçmen Duruşma tarihi saati: 10/06/2021 günüsaat 11:15 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1369156) T.C. İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Sayı:2021/24 Esas Davacı, CİHAN ÖZKAN ile Davalı, NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ arasında mahkememizde görülmekte olan Nüfus (Ad Ve Soyadı Düzeltilmesi İstemli) davası nedeniyle; Antalya İli, Muratpaşa İlçesi, Altındağ Mh/Köy, Cilt No:111, Hane No:177, BSN:3’te nüfusa kayıtlı, Halit Aslan ve Nilhan oğlu, 31/01/1985 doğumlu, 10906681944 T.C kimlik nolu CİHAN ÖZKAN’nın isim hanesinin”CİHAN ASLAN” olarak değiştirilmesine,29/04/2021 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1369049) Dalkavukluğa övgü Dalkavuğun sözcük anlamı; dal çıplak, kavuk çuhadan yapılmış üzerine sarık sarılan başlık, sarıksız kavuk giyendir. Dalkavuk, değişmeli, mecazen, kendisine çıkar sağlayacağını beklediği kişiyi, aşırı hayranlık gösterisiyle süslü, abartılı sözcüklerle öven, yaltaklanarak, göze girerek çıkar sağlamayı amaçlayan kişidir. Dalkavukluk, meslek olarak özne değişikliğiyle uzun süreli yapıldığı gibi değişik kişilere özel olarak da geçici süreli icra edilmektedir. Dalkavukluk, aleni sözlü yapıldığı gibi araştırma, bilimsel inceleme, rapor, anket sonuçları alalamasıyla, makyajlı bilanço, hormonlu istatistikler yoluyla daha rafine, örtülü olarak da icra edilmektedir. Her meslekte olduğu gibi dalkavuklukta da başarı, kişisel nitelikler, beceri, ustalık gerektirir. Kıvraklık, esneklik, övgü düzülecek kişinin isteklerini, zaaflarını, beklentilerini seziş, övgü sözcükleri seçmede yaratıcılık, takkiye, olayları hoşnut edecek şekilde sunma, sadakat, biat gösterisiyle kendini önemsetme, övgüyü çevreye benimsetme, tepkilere alınganlık göstermeme, etik değerleri önemsememe, mesleğin başarısı için gerekli özelliklerdir. Övülen kişide konumuna göre liderlik, devlet adamlığı, yöneticilik, girişimcilik, yaratıcılık yetenekleri artamları bulunduğu, vazgeçilmezliği sanısı, zehabı doğurmasıyla, dalkavukla övülen kişi arasında zorunlu yaşam birlikteliği oluşmaktadır. Ortak yaşam bozulduğunda da aralarında öç almak duygusu, gizli düşmanlık doğmaktadır. Dalkavukluğun düzenli iş, meslek olarak icrası, X’uncu yüzyıl Gazneli Mahmut dönemine değin uzanmaktadır. Dalkavukluk yaygın olarak İslam dünyasında meslek olarak icra edilmiş, tarihin en ünlü dalkavukları Doğu saraylarında yetişmiş, meslek olarak kuralları, teknikleri, hizmet karşığı sağlanacak çıkar tarifesi belirlenmiştir. Osmanlı saraylarında dalkavukluk genellikle takma isimlerle icra edilmiştir. Saray dışı dalkavukluğun tarifesi, gösterilen beceri ve hünere, hizmetin kalitesine göre 20 paradan başlayarak 600 paraya kadar yükselen tutarlarda belirlenmiştir. Saray dalkavukluğunun çıkar tarifesi hakkında doğru açık bilgi bulunmamaktadır. Getiri yüksekliği dalkavukluğun meslek olarak icrasına olanak vermiştir. Günümüzde de dalkavukluk, siyaset, bürokrasi, akademik, iş yaşamında, toplum hayatının hemen her alanında, gelişen tekniklerden de yararlanarak yaygın biçimde sürmektedir. Alanına göre ihsan, bahşiş, ödün, gösterilen hünerin, becerinin, hizmetin kalitesine göre değişmektedir. Siyasal alanda milletvekilliği, PM üyeliği, belediye başkanlığı, meclis üyeliği olmaktadır. Bürokraside, büyükelçilik, yüksek yargı organlarına üyelik, valilik, yönetim kurulu üyeliği ödü olabilmektedir. Akademik yaşamda rektörlük, dekanlık, bölüm başkanlığı hizmetin karşılığı olmaktadır. İş yaşamında dalkavukluk, prim, ikramiye, müdürlük, CEO’luk ödül olmaktadır. İş yaşamında firmalar, gösterdikleri övgü desteği karşılığı, ihale, teşvik, kredi kolaylığı, vergi silinmesi gibi ödün almaktadırlar. Medyada ilan, reklam desteği, yüksek ücret, genel yayın yönetmenliği hizmet karşılığı olmaktadır. Mesleğin sürebilmesi için karşılığının cömertçe doyurucu olması gerekir. Dalkavuklukla soytarılığı birbirinden ayırmak gerekir. Soytarı, şaklabanlıkla, nüktelerle, gülünç hareketlerle, öykülerle eğlendirir. Soytarının, Batı saraylarında kralın sofrasında yeri vardır. Sarayın eğlence fonundan nemalandırılır. Soytarıların görevlerini aşarak devlet işlerine, saray entrikalarına karışmaları, çizmeden yukarı çıkmaları, saray soytarılığının sonu olmuştur. Soytarılık, XV’inci yüzyılda Beyazıt II döneminde Osmanlı saraylarına da girmiş, Tanzimat Fermanı ile de sonlandırılmıştır. Soytarılık, dalkavukluk ayrı meslekler olarak icra edilmeli, aynı kişide bileşimi yapılmamalıdır. Dalkavukluğun en tehlikelisi, halk dalkavukluğudur. Dalkavukluk, toplumu körleştirir, yanlış yollara yönlendirir, davranışlarda, seçimlerde sağduyunun, sağ görünün kaybolmasına yol açar, iyiye gidişi engeller. Kalkınma yalnız kişinin gelirinin artması değil, değer yargılarının, davranış biçiminin, bakış açısının, beğenilerinin değişmesi, yaşam kalitesinin yükselmesidir. Halk dalkavukluğu, gelişmeyi, kalkınmayı da engellemektedir. Dalkavukluk yalnız kalkınmayı değil, demokratik, toplum yararını gözeten düzenin kurulmasını da önlemektedir. Dalkavukluk, iyilerin dışlanmasına, liyakatsizliğin yaygınlaşmasına, koltuk yapışkanlığına yol açarak topluma zarar vermektedir. Dalkavuk, kötü yönlendirici, tehlikeli kılavuzdur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle