27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr 7 3 MAYIS 2021 PAZARTESİ Kuzey Kore’den ‘ABD’yi çok vahim durumda bırakırız’ yanıtı geldi BidenKim restleşmesi ABD Başkanı Joe Biden’ın Pyonyang yönetiminin nükleer programına yönelik “Amerikan güvenliği ve dünyanın güvenliğine ciddi tehditler oluşturuyor” sözlerine Kuzey Kore, “ABD’yi çok vahim durumda bırakacak yanıt veririz” sözleriyle karşılık verdi. Kuzey Kore Dışişleri Bakanlığı, Washington’dan gelen açıklamaların Biden’ın “düşmanca bir politika” izlemeyi sürdüreceğini gösterdiğini bildirdi. ABD Başkanı Joe Biden’ın Kongre’de, görev başındaki 100 günü dolayısıyla yaptığı konuşmada “Kuzey Kore ve İran’ın nükleer programlarının “Amerikan güvenliği ve dünyanın güvenliğine” ciddi tehditler oluşturuyor” ifadesini kullanmıştı. Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki de önceki yönetimlerin Kuzey Kore’yi nükleer silah programından vazgeçirme çabalarının sonuçsuz kaldığını, Biden’ın bu deneyimlerden dersler çıkardığını söylemişti. Psaki, ABD’nin bir yandan diplomasi olanaklarını araştırırken, bir yandan da Biden’ın, “Amerikan ve dünya güvenliği için tehdit oluşturuyor” açıklamaları Pyonyyang yönetimi Kuzey Kore’yi kızdırdı. lemez” olduğu bildirildi. Kim Jongun yönetimindeki Kuzey Kore, Biden yönetimini kendilerine düşmanca siyaset yürütmekle suçladı. Kuzey Kore Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, ABD Başkanı Joe Biden’ın politikalarının “saldırgan” olABD ve müttefiklerinin güvenduğu ifade edilerek, liğini gözetecek “pratik adım“ABD’yi çok vahim durumda bılar” atacağını sözlerine eklemiş rakacak yanıt veririz” denildi. ti. Psaki “Politikamız büyük bir pazarlığa odaklanmayacak ya da ‘Kabul edilemez bir gaf’ stratejik sabra dayanmayacak” Washington yönetimi, şubat ifadelerini kullanmış, bunun ye ayı ortasından beri Kuzey Korine ABD’nin bir yandan “kalib re ile diplomatik temas kurmare edilmiş bir yaklaşım” benim ya çalıştığını söylüyor. Wasseyeceğini kaydetmişti. hington, Kuzey Kore’nin geçen Kuzey Kore Dışişleri Bakanlı ay kıza menzilli füze denemeğından dün yapılan açıklamada sine de sert tepki göstermemişBiden’ın ifadelerinin “kabul edi ti. Pyongyang yönetimi şimdiye kadar Biden’ı ABD’in yeni başkanı olarak tanımadı. Biden’ın selefi Donald Trump, Kim’le doğrudan temas kuran ilk ABD Başkanı olmuştu. Kuzey Kore Dışişleri Bakanlığı ABD Temsilcisi Kwon Jong Gun, Biden’ın Kongre’deki konuşmasının ‘kabul edilemez ve büyük bir gaf’ olduğunu ifade etti. Kuzey Kore medyasına konuşan Gun, “Biden’ın ifadeleri, ABD’nin yarım yüzyıldan fazla süredir yaptığı gibi Kuzey Kore’ye yönelik düşmanca politikayı uygulamaya devam etme niyetini açıkça yansıtıyor” dedi. Öte yandan, Biden geçen hafta Kuzey Kore’nin nükleer programının küresel güvenliğe “ciddi bir tehdit” olduğunu ifade ederek, Beyaz Saray’ın Kuzey Kore’ye karşı “kalibre edilmiş” bir yaklaşım benimseyeceğini belirtmişti. ABD’de yayımlanan Washington Post gazetesi, Beyaz Saray’ın çok yakında Kuzey Kore’deki insan hakları durumuyla ilgili özel bir temsilci atamayı planladığını yazmıştı. Hafter sahneden inmiyor Libya Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih’in doğuda etkin olan güçlerin başındaki Hafter ile görüştüğü bildirildi. Salih’in ofisinden yapılan Ulusal Birlik Hükümeti Başkan Yardımcısı Ramazan Bucenah’ın da katıldığı toplantıda ülkedeki son gelişmelerin ele alındığı belirtildi ancak daha fazla ayrıntı verilmedi. Hafter ile Salih arasındaki görüşme, Dibeybe hükümetinin ve Muhammed ElMenfi başkanlığındaki Başkanlık Konseyi’nin göreve başlamasından bu yana ilan edilen ilk görüşme sayılıyor. Diğer taraftan Menfi, Tobruk’ta Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi ve Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Jan Kubis ile bir araya gelerek gecikmeden ateşkes anlaşmasının tam olarak uygulanmasını hızlandırmanın yollarını ve güven inşa edilmesi için atılması gereken bir adım olarak sahil yolunun açılmasının yollarını gözden geçirdi. Biden Mossad’la ‘ayaküstü’ buluştu ABD Başkanı Joe Biden’ın, İsrail Dış İstihbarat Servisi (Mossad) Başkanı Yossi Cohen ile geçen Cuma günü Washington’da bir araya geldiği bildirildi. İsrailli üst düzey yetkililerden oluşan bir heyet, İran’ın nükleer programını ele almak üzere Washington’da temaslarını sürdürürken, Cohen’in ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’la görüşmesi sırasında, Biden’ın da toplantıya “uğradığı” bildirildi. İsrail basını, görüşmenin önceden planlanmadığını, Biden’ın İsrail’de 45 kişinin ölümüne yol açan izdihamda hayatını kaybedenler için “taziyelerini iletmek üzere ayaküstü uğradığını” yazdı. İran, yaptırımların kalkmasını bekliyor Bu arada Tahran’dan, Washington’ın İran’ın petrol ve bankacılık sektörlerine karşı uyguladığı yaptırımları kaldırmasının beklendiği mesajı geldi. İran devlet medyasına göre İran’ın üst düzey nükleer müzakerecisi Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Erakçi “İran’ın petrol ve doğalgaz veya otomotiv endüstrisi, finans, bankacılık ve liman yaptırımlarını içeren enerji sektörüne yönelik yaptırımlar, şimdiye kadar varılan anlaşmalara göre kaldırılmalıdır” ifadesini kullandı. Erakçi ayrıntıya girmezken, “İki tarafın da tutumları yaklaşana ve İran’ın talepleri karşılana kadar müzakerelerin süreceğini” kaydetti. Açıklamayla ilgili görüşleri sorulan Washington yönetiminden ise müzakerelerin “belirsiz bir noktada” olduğu yanıtı geldi. ABD’de Başkan Biden yönetimi, 2018’de Donald Trump yönetiminin çekildiği ve “nükleer anlaşma” olarak bilinen Kapsamlı Ortak Eylem Planı’na geri dönmek istiyor. Dün yapılan eylemlerde açılan ateşte 5 kişi hayatını kaybetti Myanmar ve Tayvan, yine cunta karşıtı eylemlere sahne oldu. Myanmar’ın ‘bahar devrimi’nde kan döküldü Myanmar’da ordu, günlerdir düzenlenen en büyük demokrasi yanlısı gösterilerde, eylemcilerin üzerine ateş açtı. Ülkede üç ay önce cuntanın yönetimi ele geçirmesini protesto için yapılan eylemlerde en az 5 kişi hayatını kaybetti. Dün hem Myanmar’da hem de başka ülkelerdeki Myanmarlılar “Küresel Myanmar bahar devrimi” adı verelen gösteriler için sokaklardaydı. “Myanmar halkının birliğinin sesiyle dünyayı sallayın’’ çağrısıyla, yer yer Budist rahiplerin önderliğinde, ticaret merkezi Yangon, ülkenin ikinci büyük kenti Mandalay dahil çeşitli kentler gösterilere sahne oldu. Ülkedeki farklı haber kuruluşlarından aktarılanlara göre, Wetlet kasabasında iki kişi güvenlik güçleri tarafından vuruldu ve Shan eyaletindeki farklı yerlerde iki kişi öldürüldü. Dünyanın en büyük yeşim madeninin bulunduğu Hpakant’ta bir kişinin öldürüldüğü bildirildi. Seçimle iş başına gelen Aung San Suu Kyi yönetimini 1 Şubat’ta deviren generallerin karşısındaki tek sorun protestolar değil. Kuzeydeki ücra bölgelerde etnik azınlıklar arasında da isyan dalgası yayılıyor. Birleşmiş Milletler, olaylar yüzünden geçen üç ayda on binlerce kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığını bildirdi. Bazı yerlerde sivillerin ellerine geçirdikleri her şeyi silah olarak kullanarak güvenlik güçleriyle çatıştığı belirtiliyor. Merkez bölgelerde de askeri tesislerle polis tesisleri gizemli roket saldırılarıyla patlamaların hedefi oluyor. YPG/PKK, lobi firmasıyla anlaştı Terör örgütü PKK’nın Suriye uzantısı YPG’nin, ABD’nin başkenti Washington’da ilk kez bir lobi firmasıyla anlaşma yaptığı bildirildi. AA’nın verdiği ABD’deki lobi çalışmalarına ilişkin haberleri derleyen “Foreign Lobby” adlı sitede yer alan habere göre, YPG/ PKK, “Jim Dornan Strategies” adlı firmayla 30 Nisan’dan geçerli olmak üzere anlaştı. Habere göre, anlaşmada adı “Kürt Savunma Güçleri/YPG SDF” şeklinde geçen YPG/PKK, Washington’da “DEAŞ terör örgütüyle mücadelesine” ilişkin lobi çalışmalarını, Cumhuriyetçilere yakın söz konusu firma üzerinden yürütecek. Anlaşma detaylarının yer almadığı haberde, PYD’nin siyasi kolu Suriye Demokratik Konseyi (SDC) adlı yapılanmanın da geçen yaz Washington’da “AF International” adlı lobi firmasıyla bir anlaşma yaptığı kaydedildi. Çinliler, salgına karşın 1 Mayıs tatili nedeniyle Çin Seddi’ne akın etti. HINDISTAN TÜKENIYOR Fauci “savaştaymış gibi” dedi kapanma önerdi. Vaka sayısının 400 bini aştığı, son 24 saat içinde de resmi açıklamalara göre 3 bin 689 kişinin yaşamını yitirdiği Hindistan’da ölü sayısı 216 bine ulaştı. Ülkenin bazı kentlerinde ölenlerin yakıldığı krematoryumlarda yer kalmadığı açıklandı. Uluslararası yardımların da çare olmadığı ülkenin en çok etkilenen bölgelerinden biri olan Yeni Delhi’de kapatma süresi bir hafta daha uzatılırken Odisha eyaleti de kapatmaya gitti. Hindistan’daki durum hakkında görüşlerini Indian Express gazetesine açıklayan Beyaz Saray Sağlık Danışmanı Anthony Fauci geçici olarak tam kapanma önerdiği Hindistan’da acilen geçici hastaneler kurulması gerektiğini de belirterek “Bunu bazı açılardan savaş gibi düşünmelisiniz. Düşman virüstür. Demek düşmanın nerede olduğunu biliyorsunuz, bu nedenle mücadeleyi bir savaş zamanı mücadelesi gibi sürdürürdüm” dedi. ABD’li yetkili, Çin’in bir yıl önce tamamen kapandığını da hatırlattı. Nijerya’dan Türkiye’den gelişlere yasak Nijerya, Türkiye, Hindistan ve Brezilya’dan gelenlere ülkeye giriş yasağı getirdi. Nijerya bu üç ülkede koronavirüs vakalarının artışı üzerine bu kararı aldığını açıkladı. VELIAHT PRENS’TEN RADIKAL YORUMLAR: Ahirete ilişkin Suudi Veliaht Prensi Bin Selman. cezalar devletin işi değildir Kadınların yanlarında erkek olmadan otomobil kullanmaları ve Medine’deki Peygamber Camii’ne kadın askerler atanması gibi Riyad polıtıkası acısından “radikal” olarak yorumlanan adımların Suudi Arabistan’da şimdi de “devletdin ilişkisi” konuşuluyor. Veliaht Prens Muhammed bin Selman ülkesinin yönetiminin “belirli bir fıkıh ekolüne veya Muhammed bin Abdulvehhab dahil herhangi bir şahsa bağlı olmadığını” vurguladı. Abdülvehhab, ülkenin resmi mezhebi olan Vahhabiliğin kurucusu. Şark ul Awsat’ın haberine göre Veliaht Prens Muhammed bin Selman kendisiyle yapılan bir röportajda hükümetin gerçek olan hadisleri gerçek olmayandan ayırması gerektiğini belirterek “öbür dünyaya ait cezalar devletin işi değildir” dedi. Selman “Allah bir şeyi haram kıldığında (yasakladığında) ve bunun ahirette cezası olduğunu vaat ettiğinde, insan olarak bizlere bu haram davranışı cezalandırmamızı emretmemiştir. Bu haramın cezasını kıyamet gününe ve ahirete bırakmıştır” ifadelerini kullandı. Veliaht Prens, devletin Vahhabilik ekolüne bağlı kalıp kalmayacağına ilişkin bir soruya da “Kendimizi sadece belirli bir ekole/ mezhebe veya dünyaya adadığımızda insanları ilahlaştırmış oluruz. Şeyh Muhammed Bin Abdulvehhab, mezarından çıkıp bizi onun metinlerine bağlı kaldığımızı, aklımızı içtihada kapattığımızı ve onu tanrılaştırdığımızı ya da aşırı övdüğümüzü görse buna itiraz ederdi. Dinin hükümleri konusunda kendimizi bir ekole veya belirli bir kişiye bağlayamayız. Her fetva, zamana, yere ve anlayışa göredir” yanıtını verdi. Dünyadan kopmayan bir devlet Yeni Suudi Arabistan’ın temelleri olarak kurmayı hedeflediği devlet sistemlerinden de söz eden Veliaht Prens, dini değerlerine bağlı kalan, ancak dünyadan da kopmayan bir devlet olacaklarını da belirterek “Tekerleği yeniden icat etmiyoruz, tüm dünya insan hayatını düzenlemek için şeffaf sistemler ve açık yasalar üzerinde çalışıyor” diyen Bin Selman “rolümüz, ülkede Kur’anı Kerim ve sünnet ile çelişmeyen, çıkarlarımıza ters düşmeyen, vatandaşın güvenliğini ve çıkarlarını koruyan, ülkenin kalkınmasına ve refahına yardımcı olan yasalar çıkarmaktır. Yasalar aynı zamanda uluslararası alanda kabul görmüş prosedürlere göre çıkarılır” ifadelerini kullandı. “Muhafazakâr ideolojiyle bir yere varılamaz” diyen Prens’in “bugün, ülkeye yatırım ve turist çekemiyoruz. Aşırılık yanlısı ideolojinin varlığıyla ilerleyemiyoruz” sözleri dikkat çekti. İRAN ILE SUUDI ARABISTAN’I PROJELERI UZLAŞTIRACAK İngiliz Financial Times gazetesinin İran ile Suudi yine aynı dönemde ülkesinin “İran’la savaş istemeArabistan yetkilileri arasındiğini” açıkladığını hatırda Irak aracılığıyla dolaylı latalım. Bu karşılıklı gerigörüşmeler yapıldığı haberinden kısa bir süre sonra MUSTAFA K. ERDEMOL lim azaltan ifadelerin daha düşük tonda tekrarı da zaSuudi Veliaht Prensi Muman zaman oldu. hammed bin Selman’ın (MbS) “İran bir komşu devlet ve biz kendisiyle iyi ilişkiler kurma ar‘Vizyon’ Projeleri düzeltecek zusundayız” açıklaması iki ülke arasında hemen olmasa da yakın bir gelecekte doğrudan görüşmelerin yapılabileceği olasılığını güçlendiriyor. Gerçekleşmesi durumunda bu pek de büyük bir sürpriz olmayacak, çünkü iki ülkenin ilişkiler tarihinde gerginlik de oldu yakınlaşmalar da. Bu kez, öncekilerden daha güçlü bir biçimde iyiye gidiş olasılığı var. Akşamdan sabaha olacak değil elbette ama artık sanki “uzlaşma”nın zamanı gelmiş gibi. Suudi Arabistan, malum, güvenliğini ABD ile dostluğa bağlamış, devasa askeri harcamalarına hayli güvenen bir ülke. Bölgesel yaklaşımları benimsemiş olan İran ise, bulunduğu coğrafyanın sınırlarını da aşan bir etkiye sahip. İki ülke, başta Suriye olmak üzere, Irak, Lübnan, Bahreyn nihayet Yemen krizlerinde karşı karşıya geldiler sürekli. Özellikle Yemen iki ülke için ciddi bir zemin kazanma ya da kaybetmeme mücadelesi verdikleri bir ülke durumunda. Ama bu aralarında görüşme zemini oluşma fırsatı da veriyor bir açıdan. Tabii, her yönden bağlı olduğu ABD varken, Suudi Arabistan’ın İran’la bir “normalleşme” yaşaİlişkilerin düzelmesinin her iki ülkeye kazandıracağı yararlar var. Her şeyden önce birbirleriyle didişmeye harcadıkları onca zamanı hazırladıkları iki büyük proje ile uğraşmaya harcayacaklar. Suudi Arabistan, 2015 yılından bu yana, petrole olan bağımlılığını azaltacak çalışmalar içinde. Bunun en bilineni Vizyon 2030 adlı mega proje. Öyle ki bu projeye yabancı sermaye çekme amacıyla Suudi yöneticiler, başta MbS olmak üzere, nüfusun büyük bir bölümünün 30 yaşın altında olduğu ülkede tutucu yapıyı değiştirmek için adımlar da attılar. Projenin başka türlü sürdürülme şansı yok çünkü. Daha az haberdarız ama İran’ın da gelecek 20 yıllık bir dönemi hedefleyen Ulusal Vizyon adlı bir projesi mevcut. Ülke bu projeyle siyasal, sosyal, ekonomik alanlarda bir atılım yapmaya hazırlanıyor. Her iki ülkenin de bunları sağlıklı bir biçimde yaşama geçirmeleri için istikrara ihtiyaçları var. Bir işbirliği bile gerektirebilir bu iki proje. Bunun farkına varıldığı içindir ki bir süredir iki ülke yöneticilerinin birbirlerine yönelik kullandığı dil (Yemen başta olmak üzere rekabet edilen alanlarda karşılıklı suçlamalar hâlâ yapılsa da) yumuşamış durumda. Tabii bu anında değişebilir de, çünkü iki ülkede de özellikle İran’da siyasi otoriteyi etkisizleştiren tutucu kesimBatılı ülkeler, nükleer anlaşmaya dönüş konusunu görüşmek üzere İranlı yetkililerle Viyana’da bir araya geldiler. ler var. İki ülkenin iç dinamikleri dışında başta ABD olmak üzere önemli aktörlerde de her iki ülkenin proması zor gibi geliyor. Ancak buna rağmen İran ile Suudi Arabistan üst düzey yetkililerinin yakın zamanlarda yaptığı açılamalar ciddi bir zemin yoklaması olarak düşünülmeli. İki yıl önce İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevat Zarif’in “komşularımızın güvenliğinin güvenliğimiz, bölgemizdeki istikrarın da istikrarımız olduğuna inanıyoruz. Umarım Suudi Arabistan da aynı duyguya sahiptir, umarım bu sorunları çözmek için bizimle görüşürler. İran ile Suudi Arabistan arasında düşmanlık için hiçbir sebep yok” sözleri her zaman ifade edilecek sözler değil. Burada İran tarafından açık bir beklenti var. Ayrıca Zarif’in sözleri elbette bağlayıcıdır. Eski Suudi Dışişleri Bakanı Adil Cubeyr’in de jesinden zarar görecekleri inancı egemen olursa, ilişkiler daha da sertleşebilir elbette ama görünen o ki, iki ülke eninde sonunda normalleşmeyi bulacak. En azından bunu deneyecekler. Milyarlarca dolar harcayarak ciddi bir yük altına giren, düşünün harcamaları karşılamak için ülkenin neredeyse her şeyi olan devlet kuruluşu Aramco’nun hisselerini satışa çıkaran Suudi Arabistan silaha, savunmaya daha fazla para harcayacak durumda olmayacak bir süre sonra. Yaptırımlar altında yıllarca zorluk çeken İran için de aynısı geçerli. Suudi Vizyon 2030’u için de İran Ulusal Vizyon’u için de istikrar şart. O nedenle iki ülke arasında gerçekleşecek bir görüşme hiç de sürpriz olmayacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle