Katalog

22 19 MAYIS 2021 ÇARŞAMBA KÜLTÜR 19 MAYIS’TA HERKESE AÇIK ÇEVRIMIÇI ETKINLIKLER Dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşlarından JCI (Junior Chamber InternationalUluslararası Genç Liderler ve Girişimciler Derneği) Türkiye Derneği, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda çevrimiçi etkinlikler yapacak. 19 Mayıs kutlamaları kapsamında; n 13.00’te yapılacak açılış sonrasında Türk havacılık tarihine önemli katkılar yapan konuşmacılar Ali İsmet Öztürk, Berna Şen, Çağdaş Türkmen, Gülşah Çeliker ile saat 13.00 14.00 arasında canlı olarak Havacılık Oturumu düzenleyecek. n NBDT Dans Topluluğu kurucusu Niyaz Bildik tarafından harekete teşvik amacıyla saat 14.30 15.00 arasında Özgün Hareket Atölyesi olacak. n Havacılık üzerine şarkılar besteleyen Sırmalı grubu Oğuz Sırmalı ile saat 15.0015.30 arasında kısa bir söyleşi ve müzik yayını canlı olarak izleyiciyle buluşacak. n Türkiye'de sporcu ve sosyal sorumluluk kimlikleri ile tanınan Erman Kunter, Nasuh Mahruki, Bener Erkorur saat 15.3016.45 arasında canlı olarak izlenebilecek. Süpriz video gösterimlerinin de yer alacağı kutlamalar saat 16.45 17.00 kapanış konuşmaları ile tamamlanacak. Canlı yayınlar JCI Türkiye YouTube kanalından izlenebilecek. YAPI KREDI’DE KONUŞMA PROGRAMI Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ta 20 Mayıs Perşembe günü yazar Jean Louis Fournier’nin dünyası konuşulacak. Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam”, “Nereye Gidiyoruz Baba?”, “Dul ve Otopsim” gibi kitaplarıyla ülkemizde bir müdavim kitlesi oluşan yazarın yeni kitabı “Tek Yalnız Ben Değilim”, kısa bir süre önce Ayşe Ece’nin çevirisiyle yayımlandı. Sevin Okyay ve Uğur Vardan, yarın saat 18.00’de yapılacak etkinlikte bu kitaba odaklanarak Fournier'nin dünyasını, yaşlılığı, yalnızlığı konuşacaklar. Konuşma Yapı Kredi Kültür Sanat YouTube kanalından izlenebilir. KOLEKSIYONDAN IKI AYRI SERGI 18 Mayıs Müzeler Haftası’nda yenilenen teşhiriyle açılacak olan Yapı Kredi Müzesi’nin koleksiyonları numismatik ve etnografik olmak üzere iki ayrı bölümde korunuyor. Dolayısıyla yeni teşhirde de müze mekânı iki ana bölümde gezilebiliyor. Müzede farklı dönemlere ait sikkeler, tombaklar, gümüş eşyalar, cep saatleri ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ait eşyalar yeni içerik ve modern bir müze tasarımıyla ziyaretçilere sunuluyor. Müzisyenler Müzisyenler bir araya gelerek, koronavirüs salgını meslektaşları için söyledi sürecinde ekonomik ve psikolojik sıkıntılar yaşayan ve intihar eden 103 müzisyene adanan “Müzik Susmaz” adlı parçayı seslendirdi. Söz ve müziği Özcan Aralarında Niyazi Koyuncu, Şenver’e ait olan parçanın Hüseyin Turan, Selçuk Bal aranjörlüğünü ise Kerem Ulaş cı gibi isimlerin de olduğu bir Dönmez yaptı. çok müzisyen pandemi süreKaroft YouTube kanalında cinde ekonomik ve psikolopaylaşılan “Müzik Susmaz” adjik sıkıntılar yaşayan ancak hiç lı parça, sanatçılar Hüseyin Tudestek alamayan yüz binlerce ran, Selçuk Balcı, Niyazi Kosanatçı için “Müzik Susmaz” yuncu, Özcan Şenver, Hilmi Yaadlı parçayı seslendirdi. Amaç rayıcı, Karoft, Hakan Çağlar, ları müzisyenlerin yaşadığı zor Egemen Yılmaz, Zeda, Ayla Yılluklara karşı güç olabilmek ve maz ve Tuğçe Elmas tarafından farkındalık yaratmak. seslendirildi. Aspendos’ta ‘Bizim Yunus’ sahnelenecek Ankara Devlet Tiyatrosu, "Yunus Emre ve Türkçe Yılı" etkinlikleri kapsamında "Bizim Yunus" adlı oyunu, 23 Mayıs'ta Antalya Aspendos Antik Tiyatrosu'nda sahneleyecek. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, 2021 yılı, Türk dili ve kültürünün en önemli şahsiyetlerinden Yunus Emre'nin ölümünün 700. yılı olması nedeniyle UNESCO tarafından anma ve kutlama yıldönümleri arasına alınmıştı. 30 Ocak’ta Resmi Gazete'de yayımlanan genelgeyle de Cumhurbaşkanlığı tarafından "Yunus Emre ve Türkçe Yılı" olarak ilan edilmişti. Bu kapsamda, Sönmez Atasoy'un yazdığı, Devlet Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Kurt'un yönettiği "Bizim Yunus" adlı oyun, 23 Mayıs Pazar günü saat 21.00'de Antalya Aspendos Antik Tiyatrosu'nda sahnelenecek. l AA Bandırma vapuru Sabancı Vakfı’nın Samsun Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile hayata geçirdiği sanal müze oldu Bandırma Vapuru Sanal Müzesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 102. yılında Sabancı Vakfı ve Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin internet sitelerinde ziyarete açıldı. Sabancı Vakfı, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaştırarak Milli Mücadelenin başlatılmasında en önemli görevi üstlenen Bandırma vapurunu sanal müze haline getirdi. Sabancı Vakfı’nın Samsun Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile hayata geçirdiği Bandırma Vapuru Sanal Müzesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 102. yılında Sabancı Vakfı ve Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin internet sitelerinde ziyarete açıldı. Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, konuyla ilgili açıklamasında şunları kaydetti: “19 Mayıs, bir ulusun kurtuluş mücadelesinin başlangıcı. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının başlattığı bu mücadelenin en önemli sembollerinden biri ise hiç kuşkusuz Bandırma vapuru. Biz de Sabancı Vakfı olarak 2005 yılında müze haline getirilen bu tarihi simgeyi başta gençler olmak üzere herkesin evine getirme hayali ile yola çıktık. Bandırma Vapuru Sanal Müzesi’ni Samsun’a çıkışın 102. yılında Türkiye’ye armağan etmekten büyük mutluluk duyuyoruz.” Bu yıl Atatürk’ü andığımız bu özel günü pandemi koşulları nedeniyle maalesef özlenen kalabalıklarla kutlanamadığını söyleyen Sabancı, "Ancak bu durum bu özel günü coşku, minnet ve birliktelik duygularıyla kutlamamıza engel değil. Bu özel günde gençlerin milli mücadelede çok önemli bir yeri olan Bandırma vapurunu evlerinden gezebilmeleri ve bu bayramın coşkusunu yaşayabilmelerini sağlamak adına bu sanal müzeyi hazırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Atatürk’ün büyük bir güvenle cumhuriyeti emanet ettiği gençliğe bizim de inancımız sonsuz. Onların gücü, zekâsı, çalışma azmi ve yaratıcılığı bizi ülkemizin geleceği için her zaman umutlandırıyor. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımızı en içten dileklerimle kutluyor, bu vesile ile Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını minnet ve saygıyla anıyorum” dedi. ir önemli vesikalar sergileniyor. Sergi salonunda ayrıca Atatürk’e ait orijinal Belçika yapımı Nagant marka beylik tabanca Dolmabahçe Sarayı’nda ve Savarona Yatı’nda giymiş olduğu kıyafetlerin replikaları da yer alıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının Samsun basınına yansımaları, Samsun’da Müze iki gerçekleşalandan oluşuyor tirilen yas törenleri, Atatürk’ün Samsun’da buvefat rapolunan Bandırma ru, vasiyetVapuru Müzesi, namesi ve Gemi Müze alanı ve vasiyetnameAçık Hava Müzesi olnin noter onayı mak üzere iki alandan Cumhuriyet aroluşuyor. Güler Sabancı şivinden alınan suMüzede, Atatürk’ün doğum retlerin de sergilendiği gününü 19 Mayıs olarak kamüzede, ulu önderin yaşamı bobul ettiğine dair belgenin suyunca kaleme aldığı 14 kitaptan reti bulunuyor. Lozan Barış örnekler yer alıyor. Antlaşması’nın 1923 yılı Osman Bandırma vapurunun çıkış lıca orijinal baskısı ise müzenin alanı olan arka güverte kısmınen önemli tarihi belgelerinden da tefriş salonu olarak isimlenbirini oluşturuyor. dirilen bir kamara yer alıyor. Görev talimatnamesi, İngiliz İçerisindebeş heykel bulunan bu Vizesi, Karargâh Heyetini içe kamarada Mustafa Kemal Ataren belgeler üzerinden tarihsel türk ve silah arkadaşlarının bir bir yolculuğun gerçekleştirildi toplantı anı canlandırılıyor. Geği müzede, ayrıca Mustafa Ke mi Kaptanı, Yardımcısı ve katibi mal Paşa’nın Samsun’a vardığını temsilen heykellerinin yer aldıbildiren telgrafı ve Havza, Amas ğı geminin orta bölümünde buya, Erzurum yolculuklarına da lunan Kaptan Köşkü’nde pusula, hız kontrol paneli, denge pusulası gibi pek çok eser bulunuyor. Ön güvertede yer alan ve bir kamara olarak düzenlenen Atatürk’ün Savarona Yatı’ndaki yatak odasına benzer şekilde dizayn edilmiş odada ceviz ağacından üretilmiş 1900’lü yıllara ait sandalye, karyola ve komodinler bulunuyor. Yatak odasının hemen karşı çaprazından inilen alanda geminin ambar kısmı yer alıyor. 35 bin metre kare alana kurulmuş olan Milli Mücadele Parkı ve Açık Hava Müzesi bünyesinde ise Çanakkale Savaşı ve düşmanın İzmir'den denize dökülüşünü temsil eden Türkiye'nin en uzun seramik rölyefleri, Samsun ve çevre ilçelerinden, İstiklal Savaşı’nda kaybettiğimiz 1200 şehidimizin yer aldığı şehitler yazıtı, Milli Mücadele’yi anlatan 10 adet bronz rölyef ve yedi figürlü Milli Kurtuluş Anıtı bulunuyor. Müzede sergilenen fotoğraflar, belgeler ve eserler Sabancı Vakfı tarafından sanal ortama taşınan Bandırma Vapuru Müzesi www.sabancivakfi.org ve www. samsun.bel.tr adreslerinden gezilebiliyor. Bandırma Vapuru Sanal Müze Linki: https://www.sabancivakfi.org/tr/kultursanat/bandirmavapurusanalmuzeturu Atatürk ve ‘İz Bırakan İlkler’ sergisi Ergün Başar Ressam Ergün Başar’ın “Atatürk: İz Bırakan İlkler” temalı dev portrelerden oluşan sergisi bugünden itibaren İzmir Fuar Kültürpark Atlas Pavyonu’nda görülebilecek. Sergi 23 Temmuz’a kadar açık olacak. Başar, sergilerini daha önce 2019’da Ankara Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezi, aynı yıl İstanbul Beşiktaş Deniz Müzesi, 2020’de Eskişehir Odunpazarı Çağdaş Sanatlar Merkezi, yine aynı yıl Resim Heykel Müzesi ve İzmir’de Kültürpark’ta açmıştı. Başar’ın sergilerinde yer alan resimler 260 x 200 cm tuval üzerine yağlıboya, altın varakla çerçevelenmiş oluyor. Başar, sergileriyle alakalı olarak şunları söylüyor: “Ulusal, uluslararası, bu toprakların yetiştirdiği veya bu topraklara gelip Cumhuriyete hizmet etmiş, Türkiyemizin adını dünyaya duyurmuş şahsiyetleri resmetmekteyim. Ben burada Atatürk’e vefa borcumu ödüyorum. Karşılık beklemeden genç neslin bu erdemli, vefakâr, çalışkan şahsiyetlerini görmesi, yaşaması, yaşatması ve düşünebilmelerini sağlamak amacındayım. Bunun için en azından yaşayanlara aramızdan ayrılmadan, gerekli değeri vermek, büstlerini yapmak, belgesellerini gerçekleştirmek, bire bir kayda geçecek şekilde röportajlarını yapmak... vs. bunlar boynumuzun borcudur. Zaten bizim kültürümüzde yaşarken değil de öldükten sonra küllen unutmak vardır. Benim misyonum onları yaşatmak ve geleceğe taşımaktır. Ayrıca sergilenmiş ve sergilenecek bütün dev portreler Eskişehir halkına bağışlanmış olup yakın zamanda yapımı devam eden Ergün Başar Portre Müzesi’nde yerini alacaktır. Bu sergi ile ilgili sonuç; portre ressamı olarak bu önemli şahsiyetlerin portreleri tıpatıp aynısı olması gerek, aksi ise ben böyle görüyorum demek, tam bir başarısızlığı ve hüsranı beraberinde getirir.” Alçakgönüllü sanatçımız Ayşegül Sarıca Piyano tuşlarının derin donanımlı sanatçısı, hanımefendi olduğu kadar alçakgönüllü, Osmanlı terbiyesi kadar Cumhuriyet kültürüne sahip, güler yüzlü görünüşü ardında, sanatını hep ciddiye almış piyanistimiz Ayşegül Sarıca. İki yıl önce Sevda Cenap And Vakfı’nın 2018 Onur Ödülü Altın Madalyası’na değer bulunmuştu. Vakıf, madalya sunduğu her sanatçı için bir de kitap yazdırtır. Bu kez kitabın imzası Serhan Yediğ’ye ait. Yazar, 370 sayfalık kitaba 19. yüzyıla uzanarak başlıyor. Osmanlı’nın son döneminden nazırlarla, sadrazamlarla Sarıca ailesini takdim ediyor. Ardından da Kadıköy ve Moda’nın geçmişini, o semtlerin İstanbul yaşamındaki yerini anlatıyor. Bu kibar piyanistimizin ağaçların tepesinden inmeyen haşarı bir çocuk olduğunu öğreniyoruz. Henüz düzenli konserlerin yapılmadığı, televizyon yayınının başlamadığı, ancak uzunçalardan müzik dinlenebildiği günlerde Ayşegül Hanım notanın arkasını okuyabilme yeteneğiyle, bestecilerin iç dünyasını paylaşmaya başlıyor. İlk hocası Ferdi Ştatzer’den güvenli ve sağlam bir eğitim almış, onun yüreklendirmesiyle Paris’teki eğitimine yelken açmış. Bir şansı da anne ve babasının, onun yeteneğine ve azmine inanması; onunla birlikte Paris’e gidip orada bir ev düzeni kurmaları. Ayşegül ise azimli, severek, isteyerek piyano çalışan, hocalarını dikkatle dinleyen ve her öğrendiğini içinden gelen bir coşkuyla sunan bir çocuk. Paris’te çağın ilk yarısındaki efsane hocaların, Lucette Descaves, Louise ClaviusMarius ve Marguerite Long’un öğrencisi olma şansını elde ediyor. Mezun olunca Avrupa sahnelerine adım atıyor. Fransa dışında ilk konserlerini veriyor, Türkiye’de “Devlet Sanatçısı” oluyor. Eğitimcilik evresi Uzun yıllar yumuşacık tuşesiyle ün yapan Ayşegül Sarıca’nın yaşamına sonraki yıllarda yeni bir evre daha girmiştir: Öğretmenlik. 1983’ten başlayarak, MSGSÜ Devlet Konservatuvarı, İzmir 9 Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ve Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi ustalık sınıflarında dersler verir. Bilkent’te, Dekan Ersin Onay’ın daveti üzerine eski öğrencisi, 35 yıl boyunca onun müziğini paylaşmış dostu, piyanist ve besteci Ali Darmar ile birlikte öğrenci yetiştirmeye başlar. Ardından, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Müzik İleri Araştırmalar Merkezi kurulunca oradan çağrı alır; yüksek lisans ve doktora programlarında yirmi yıl ders verir. Bu arada konserlerini ve resitallerini de ihmal etmez. Şimdilerde genç piyanistlerin elinden tutuyor, onlara kendi birikimini aktarıyor. Ailesine bağlılığı, çocuklarına, torunlarına ayırdığı zaman, eşi Prof. Dr. Nejat Diyarbekirli’nin rahatsızlığında ona gösterdiği “ihtimam” onun her koşulda evinde düzeni korumasının göstergesi. Kaç kuşaktır dedelerden kalma, kendi doğduğu, büyüdüğü Moda’nın ünlü Taşkonağın’a her gün piyanosunu çalışmaya gidiyor. Her gün o binadaki ablasına uğrayıp hatırını soruyor. Ayşegül Sarıca’nın 86 yaşına karşın dinamik yaşamından alınmış kesitlerle, içindeki sevgi, disiplin ve adanmışlık kavramları, kitabın belkemiği. Bir türlü çözülemeyen bir sır vardır Sarıca’nın yaşamında: Neden onca yıldır stüdyoda veya konserlerde canlı olarak hiç kayıt yapmamıştır? Şimdi bu kitabı okuyan gidip onun kayıtlarını arasa piyasada satılan hiçbir şey bulamaz. Kitabın giriş sayfasındaki karekodunu akıllı telefonunuza okutursanız, onun yorumundan Schubert’in Gezgin Fantezi’sini Romantizmin bütün incelikleriyle dinleyebilirsiniz. Ayşegül Hanım’ın, kendine ait yaşamı çok zor anlatmasını, onunla yaptığım nice röportajdan anımsarım. Galiba o tavrı da alçakgönülle ilgilidir. Bu zor kahramanın yaşamöyküsünü, bulduğu tanıklarla, yerli ve yabancı gazete kupürlerindeki bilgilerle böylesine zenginleştiren yazar Serhan Yediğ’i bir kez daha kutluyorum.