06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 11 5 NİSAN 2021 PAZARTESİ AKP’nin Meclis’e sunduğu teklif ile işçinin hastalandığında aldığı ödenek düşürülüyor Rapor parasına tırpan MUSTAFA ÇAKIR AKP’nin Meclis’e sunduğu “torba tekliften” işçinin parasına tırpan çıktı. Teklif yasalaşırsa emekçinin hastalandığında alacağı geçici iş göremezlik ödeneği düşürülecek. AKP’nin teklifi ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nda geçici iş göremezlik ödeneği ile ilgili önemli bir değişiklik yapılıyor. İşçiler arasında “rapor parası” olarak da bilinen geçici iş göremezlik ödeneği, işçinin iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinden kaynaklı işe gelememe durumlarında gelir kaybı yaşamaması için SGK tarafından yapılan ödeme anlamına geliyor. Bu ödeme miktarı hesaplanırken de işçinin son 3 ay içerisindeki kazancının ortalamasına bakılıyor. Hastalanan işçiye günlük ücretinin üçte ikisi kadar geçici iş göremezlik ödeneği veriliyor. Günlük 150 TL alan bir işçiye hastalandığında SGK günlük 100 TL geçici iş göremezlik ödeneği veriyor. Örneğin nisan ayında hastalanan bir işçinin günlük ücreti tespit edilirken, ocakşubat ve mart ayı ücret ortalamasına bakılarak günlük ücret belirleniyor. AKP’nin Meclis’e sunduğu torba teklife göre bundan böyle bu ödenek veya gelirler hesaplanırken ödeneğe esas tutulacak günlük kazanç son 12 aylık ücrete göre hesaplanacak. Örneğin asgari ücretle çalışan bir işçi Nisan 2021’de hasta olursa ona ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği günlük tutarı 2021’de geçerli olan asgari ücret dikkate alınarak hesaplanacak. 2021’de brüt asgari ücret 3 bin 577 TL, günlük asgari ücret de 120 TL. Günlük ücretin üçte ikisi olan geçici iş göremezlik ödeneği 80 TL. Eğer düzenleme yasalaşırsa ödenek 65.4 TL’ye düşecek. Sınırlama da var Sendika uzmanları 2019’da 3 milyon 383 bin 911 çalışanın geçici iş göremezlik ödeneği aldığına dikkat çekerek, “SGK toplam 27 milyon 680 bin 750 günlük geçici iş göremezlik ödeneği ödemiş. Ödeneğin günlük tutarı 20 TL azaltılırsa işçinin cebine toplam 553 milyon 615 bin lira daha az para girecek anlamına gelir” bilgisini verdi. Uzmanlar, “İşçi hastalandığında 5 bin lira alsa da ödenek asgari ücretten hesaplanıyor. Eğer peşine düşülecekse bunların peşine düşülsün. Bu şekilde SGK’nin açıkları kapatılmak isteniyorsa, bu çözüm olmaz” değerlendirmesini yaptı. Teklif ile iş göremezliğin başladığı tarihten önceki son 1 yıl içerisinde 180 günden az kısa vadeli prim bildirilmiş olanlara yapılacak ödemeye de sınırlama getiriliyor. l ANKARA Ramazan ayında paket servise geçilmesiyle restoranların yüzde 95’i kapanacak Paket servis kurtarmaz ALI CAN POLAT İHLAL REKORU KİMYADA Rekabet ihlaline 2 milyar lira ceza Rekabet Kurumu, yeni tip koronavirüs salgınının gölgesinde geçen 2020 yılına ilişkin raporunu yayımladı. Rapora göre geçen yıl teşebbüslere rekabet ihlali nedeniyle 1 milyar 964 milyon 45 bin 143 lira idari para cezası verildi. Cezaların sektörel dağılımına bakıldığında, ilk sırayı 1 milyar 524 milyon lirayla kimya ve madencilik sektörünün aldığı görüldü. Bu sektörü, 295 milyon lirayla bilişim teknolojileri izledi. Diğer öne çıkan sektör ise 95.8 milyon lirayla banka, sermaye piyasası, finans ve sigorta hizmetleri oldu. Lojistik, depolama ve posta sektörüne 73.5 milyon lira, ormancılık ve ahşaba dayalı endüstriler sektörüne de 5.8 milyon lira ceza kesildi. l Ekonomi Servisi TÜRİB’E ArGe İZNİ Tarımda yüksek teknoloji kullanılacak Türkiye Ürün İhtisas Borsası’nın (TÜRİB) ArGe merkezi başvurusu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylandı. TÜRİB, Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun çerçevesinde ArGe merkezi belgesi almak için 18 Ocak 2021’de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na başvuruda bulundu. Başvuru 23 Mart’ta bakanlık tarafından karara bağlandı. TÜRİB ArGe Merkezi, finans ve yazılım teknolojileri alanlarında yüksek teknolojili ürünler üreterek tarım sektörünün etkinliğini ve verimini artırmayı, bunların ticarileştirilmesi için çalışmayı ve nitelikli insan kaynağının istihdamına imkân sağlamayı hedefliyor. l Ekonomi Servisi Restoran ve kafelerin Ramazan ayında tamamen kapatılarak paket servise mahkum kalmasına tepkiler artıyor. Paket servisin kurtarıcı gibi gösterilmesine karşı çıkan sektör temsilcileri, “Sektörün sadece yüzde 3’lük kesimi paket servis ile var olabiliyor. En fazla yüzde 5’e çıkar. Yüzde 95 kapanmak zorunda kalacak” diyor. Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) Başkanı Kaya Demirer, paket servis ile restoran işletmeciliğin aynı şey olmadığını belirterek şunları söyledi: “Paket servisin sektörümüzde o kadar büyük bir payı ve katkısı yok. Yani ramazanla birlikte paket servis yoğunluğu yüzde 30 artış gösterir ama pastanın tamamına baktığımızda ancak yüzde 5’ini oluşturabiliyor.” Restoran ve kafeler kapalıyken paket servis hizmeti vermenin işletmecileri kurtarmayacağını belirten Demirer, “Bütün işi paket servis yapmak olan işletmeler kazançlı çıkabilirler ama bizim gibi işletmecilerin işi restorancılık, biz bütün yatırımımızı mekânımızın dolu olması üzerine yaptık. Şimdi mekânlarımızda yüzde 50 sınırı varken dahi para kazanamayız. Paket servislerin sektörün kurtarıcısı gibi lanse edilmesi çok yanlıştır” dedi. “Türkiye genelinde 100 bin restoran ruhsatlı işletme varken bunların yalnızca 5 bini paket servis hizmeti verebiliyor. İKI AYDA 1561 IFLAS CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Ramazan ayında restoran ve lokantaları kapatılması kararı ile 1 milyondan fazla kişinin açlığa terk edildiğini belirterek, “Esnaf iflas dalgasının içinde. Sadece ocak ve şubat aylarında yemeiçme sektöründe faaliyet gösteren 1561 işletme ve firma sahibi işyerini kapatmak zorunda kaldı” dedi. CHP’li Ağbaba, ramazanda kapatılma kararı ile yemeiçme sektörünün zor duruma girdiğini kaydederek, “Ticaret Sicil gazetesi verilerine göre bu sektörlerde hizmet veren 495 işyeri ocak ayında, 1066 işyeri ise şubat ayında kapandı. Sadece iki ayda yemeiçme sektöründeki 1561 işletme iflas etti. Ramazanda esnafa yeteri kadar destek verilmemesi durumunda, hem iflaslar artacak hem de buna bağlı olarak işsizlik korkunç boyutlara ulaşacak” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet Yüzde 10 istihdam kaybı Ramazan yasakları ile birlikte kısa çalışma ödeneğinin sona ermesinin de sektörde büyük bir istihdam kaybına sebep olacağını aktaran Demirer, “İlk etapta yüzde 10’luk bir istihdam kaybı ön görüyoruz. Bayramdan sonra da kısıtlamalara devam etmek zorunda kalırsak bu oranın çok çok üstünü görebiliriz” diye konuştu. ‘Avrupa olmadan turizm olmaz’ Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Başkanı Firuz Bağlıkaya, turizm sektörü olarak Avrupa ülkelerinin alacağı kararları beklediklerini açıkladı. Bağlıkaya “Biz turizmciler için Avrupa olmadan turizm olmaz” dedi. Bağlıkaya, 120 seyahat acentesi temsilcisi bir araya gelerek turizmdeki gelişmeleri değerlendirdi. Avrupa’da seyahat yasaklarının biteceğini umut ettiklerini belirten Bağlıkaya, seyahat yasaklarıyla ilgili bu hafta İngiltere’nin karar vereceğini hatırlattı. Bağlıkaya şunları söyledi: “İngiltere’den sonra Avrupa Birliği’nin genelinde Almanya başta olmak üzere seyahatlerle ilgili prosedürler art arda açıklanacak. Umarım seyahat ile ilgili ciddi bir kısıtlama gelmez. Çünkü o bölgeler bizim için çok hayati bölgeler. Rusya, Ukrayna eski Bağımsız Devletler Topluluğu (BDP) ülkeleri olmasına rağmen biz turizmciler özellikle çok iyi bilir ki Avrupa olmadan turizm olmaz” dedi. l Ekonomi Servisi Demokrasi çürüyor… İngiltere’de Boris Johnson başbakan olduğundan bu yana demokrasi çürüyor, “süreç olarak faşizm” ilerliyor. Brexit ve sonrası Boris, Muhafazakâr Parti’nin başkanlığına, “Avrupa Araştırma Grubu” olarak bilinen (ırkçı, milliyetçi, ekonomide sınırsız serbestlik yanlısı) bir grubun desteğiyle geldi. Bu grup adeta “Atlantik kıyısında yeni bir Singapur” yaratmayı planlıyordu. Türkiye’deki “Osmanlı restorasyonu”, Trump’ın “Yeniden büyük yapma” fantezileri gibi bir şey... Boris, 24 Haziran 2019’da Muhafazakâr Parti başkanı ve başbakan oldu. Brexit sürecini denetimsiz yürütebilmek amacıyla, 28 Ağustos’ta parlamentoyu beş hafta askıya alma girişimi (Yüksek Mahkeme durdurdu), başlayan sürecin ilk habercisiydi. Boris, ülkeyi “Brexit’i halledelim” sloganıyla Aralık 2019’da genel seçimlere götürdü, gerileyen sanayi dallarındaki işçi sınıfının muhafazakâr duyarlılıklarını ırkçı, milliyetçi bir söylemle besleyerek seçimleri kazandı; Brexit, Aralık 2020’de gerçekleşti. “Fantezi” gerçekleşirken, tersine dönmeye, Birleşik Krallık’ın birliğini tehdit eden siyasi, kültürel süreçler, İskoçya ve Kuzey İrlanda’da güçlenmeye başladı. Brexit, ekonomi, finans ve ticaret alanında yeni ve büyük sorunlar yarattı; Boris’e oy veren bölgelerdeki demir çelik gibi geleneksel sanayilerin yok olma sürecini hızlandırdı. Covid19 krizi, Boris’in karasızlıkları, onu iktidara taşıyan kadroların, ekonominin kapanmasına direnişleri krizi daha da derinleştirdi. Yeni tepkiler… Yeni istikrarsızlıklar döneminin ilk işareti, Brexit sürecinde ülke, çıkmak ve kalmak isteyenler arasında tam ortadan bölünmüş durumdayken geldi. Nisan 2019’da, çevreci “Yok Olma İsyanı” (Extinction Rebellion), büyük protesto gösterileriyle Londra’da Piccadilly Circus, Oxford Circus, Marble Arch, Waterloo Bridge ve Parlamento Meydanı gibi merkezleri işgal etti, polisle çatıştı. İkinci işaret, ABD’de George Floyd’un beyaz polisler tarafından öldürülmesinin ardından hızla yükselen “Siyah Yaşamlar Önemlidir” hareketinin İngiltere’deki yankılarıydı. Bu yankıların tetiklediği ırkçılığa karşı kitlesel hareketler, kent meydanları köleci, sömürgeci askerlerin siyasetçilerin heykelleriyle dolu İngiltere’de tüm emperyalist geçmişle hesaplaşmayı, düzenin “yapısal ırkçılığını”, “yapısal ırkçılığın” kökenlerini, siyasi gündemin ilk sıralarına taşıdı. Üçüncü işaret, 2017’de ABD’de başlayan ve kadınların mücadelesine yeni bir enerji katan “Me Too” hareketinin 2018’in ortalarından itibaren İngiltere’de, kadınlara yönelik şiddet olaylarına, okullardaki “pornografi ve tecavüz kültürünün” etkilerine ilişkin tartışmaları canlandırdı. Sarah Everard adlı genç kadının bir polis tarafından kaçırılarak öldürülmesi, bardağı taşıran son damla oldu. Londra’da kadınlar, “Artık Yeter” sloganıyla yine meydanlardaydı. Süreç olarak faşizmin izleri Boris hükümeti, 2020 başında, Covid19 nedeniyle meclisten “olağanüstü hal” yetkileri aldı ve geçen hafta bu yetkileri 6 ay daha uzattı. Covid önlemleri bağlamında, gösteri, yürüyüş ve toplantı hakları kısıtlanırken polis “Artık Yeter” eylemini şiddetle saldırdı. Polisin uyguladığı orantısız şiddet, basında yaygın biçimde görüntülendi. Ancak Boris hükümetinin cevabı, polisin toplantılara, “aşırı gürültü”, “aşırı huzursuzluk yaratma”, “birilerinin çalışmasını önleme” gibi bulanık gerekçelerle müdahale etme yetkisini genişleten bir yasayı meclise getirmek oldu. Bu kez, “Yasayı öldür” sloganı ile patlak veren yaygın protesto gösterileri, ülkenin çeşitli kentlerinde gündemin merkezine oturdu. Bu sırada, hükümet göçmenlik yasalarının kapsamını, radikal biçimde daraltmaya hazırlanıyordu. Hükümetin “Siyah Yaşamlar Önemlidir” hareketi bağlamında hazırlattığı yeni bir rapor, “ülkede artık yapısal ırkçılık olmadığını” iddia ediyor. Raporu hazırlayan komisyonun başkanı Tony Swell’in, (siyah bir akademisyen) “kölecilik yalnızca kâr ve baskı değildi, başka bir hikâye de var” sözleriyle olumlu yanları da olabileceğine ilişkin sözleri muhafazakâr hükümetin “ırkçılıkla ilgili söylemi” değiştirme, ırkçılığa karşı tepkileri susturma çabalarının geldiği noktayı gösteriyor ve süreç olarak faşizm, demokrasiyi çürüterek ilerlemeye devam ediyordu. TÜRKIYE’NIN SÜVEYŞ DESTEĞI MEMNUN ETTI İhracatçı Mısır’dan umutlu Süveyş Kanalı’nda 23 Mart’ta karaya oturan ve 6 gün boyunca gemi trafiğini durduran Ever Given gemisinin 29 Mart’ta kurtarılmasının ardından geçişler yeniden başlamıştı. Mısır Süveyş Kanalı İdaresi Başkanlığı, kanaldaki tıkanıklık süresince oluşan gemi trafiğindeki birikintinin sona erdiğini açıkladı. TürkMısır İş Adamları Derneği (TÜMİAD) Başkanı Atilla Ataseven ise Türkiye’nin Süveyş Kanalı’ndaki olayda Mısır’a yardım teklifi götüren ilk ülkelerden olmasının memnuniyetle karşılandığını belirtti. Ataseven çoğu Mısırlı olmak üzere 733 şirketi temsil ettiklerini belirterek, “TürkiyeMısır arasında 5 milyar dolarlık ticaret var. Bu rakamlar yetersiz. Gerekli anlaşmalar yapılırsa ticaret hacmini 10 milyar dolar ve üzerine çıkarabiliriz” dedi. l Ekonomi Servisi Sıfır bürokrasili ‘kolay noktalar’ İhracatta transit işlemlerini kolaylaştıracak “Kolay İhracat Noktaları” projesi hayata geçti. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, bu projeyle güvenliği üst seviyede tutarak ihracatta transit prosedürlerini önemli ölçüde azalttıklarını açıkladı. Kolay İhracat Noktaları ile ihracat yüklerinin hedef pazarlara daha kolay şekilde ulaştırılmasını mümkün hale getirdiklerini anlatan Pekcan, “Daha düşük maliyetle ihracat yükü taşınmasının ve yük konsolidasyonu yapabilmesinin önünü açarak operasyonel kolaylıklar sağladık” dedi. l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle