23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 15 NİSAN 2021 PERŞEMBE EMEK ANCAK BU BÖYLE GITMEZ! DİSK 1 Mayıs Bildirisi’nde Kod 29 zulmünden ücretsiz izin dayatmasına taleplerini sıraladı: DİSK, 1 Mayıs Bildirisi’nde tüm çalışanların aşılanması, “Kod 29 zulmüne” son verilmesi, işten çıkarma yasağındaki istisnaların kaldırılması, ücretsiz izin dayatmasına son verilmesi başta olmak üzere birçok talepte bulunurken, “Umut yan yana” vurgusu yaptı. DİSK’in 1 Mayıs Bildirisi’nde ekonomik kriz MUSTAFA ve üzerine gelen Covid19 ÇAKIR salgınıyla zor günler yaşandığına işaret edilerek, “İşçiye, emekçiye tedbir yok, aşı yok! İş yok, gelir güvencesi yok! Sosyal devlet yok, adalet yok! Hakkımızı arayıp sormak istesek hak, hukuk, demokrasi yok! Ancak bu böyle gitmez” denildi. Bildiride şu taleplere yer verildi: 4 Tüm çalışanların derhal aşılanması için salgınla mücadelede şirketlerin çıkarlarının, siyasi hesapların değil, halk sağlığının esas alınması için umut yan yana. 750 lira ek gelir 4 İşten çıkarma yasağının tüm istisnalarının kaldırılması için milyonlarca işçinin haksızhukuksuz biçimde işten atılmasına yol açan Kod29 zulmüne son verilmesi için umut yan yana. 4 Ücretsiz izin dayatmasına son verilmesi için tüm işçilerin en az asgari ücret kadar kısa çalışma ödeneği desteği alabilmesi için umut yan yana. 4 Pandemi süresince asgari ücretin vergi ve kesintilerden muaf tutulması için asgari ücretin brütünün net olarak ödenmesi için, böylece tüm çalışanlara ayda en az 750 TL ek gelir için umut yan yana. 4 İşsizliği azaltmak için, gelir kaybı olmaksızın çalışma süreleri kısaltılmalı, haftalık çalışma süresi 37,5 saate düşürülmelidir. İşsizliğe karşı kamu istihdamı artırılmalıdır. İşsizliğe karşı umut yan yana. 4 Acil olmayan mega projelerin iptal edilmesi, sermayenin vergi ayrıcalıklarının kaldırılması ve böylece pandemide işçilere, emekçilere daha fazla sosyal destek sağlanması için umut yan yana. 4 Örgütlenme, toplusözleşme ve grev hakkı önündeki tüm engellerin kaldırılması için umut yan yana. 4 Covid19 salgını kadınların ev içi işyükünü artırıyor, kadınları işsiz bırakıyor, kadına yönelik şiddeti tırmandırıyor. İstanbul Sözleşmesi ile 6284 Sayılı yasanın etkin şekilde uygulanması için; Uluslararası Çalışma Örgütü’nün İşyerinde Şiddete Karşı 190 sayılı Sözleşmesi’nin onaylanması için umut yan yana. Bildirinin son bölümünde ise “İnsanlığın ve ülkemizin geleceği için, eşitlik, özgürlük, kardeşlik, barış ve demokrasi için, emeğin Türkiyesi ve emeğin dünyası için 1 Mayıs’ta umut yan yana” denildi. l ANKARA 13 MILYONU AŞKIN EMEKLI, BAYRAM IKRAMIYESI ‘MÜJDESINI’ BURUK KARŞILADI Sevindirmeyen zam! Belediye işçisi dönüşümlü iş dedi Belediye çalışanları arasında Covid19 vakalarının hızla arttığına dikkat çeken Genelİş ve Tüm BelSen, Çankaya Belediyesi’nde dönüşümlü esnek çalışma istedi. Çankaya Belediyesi’nde 2021 yılı içerisinde son 3,5 ayda tespit edebildiklerine göre Covid19’a yakalanan çalışan sayısının 439, temaslı sayısının da 230 olduğunu ifade etti. Açıklamada, Çankaya Belediyesi çalışanları olarak dönüşümlü esnek çalışma istedikleri belirtildi. Açıklamalara “Bu süreçte kronik hastalığı olan ve gebe olan arkadaşlarımız hizmetlerine ihtiyaç duyulduğu gerekçesi ile görevlerine çağrılıyorlar. Belediye yönetimi bu riski alıp arkadaşlarımızın sağlığını tehlikeye atamaz. Bu konuda belediye yönetimini göreve çağırıyoruz” görüşü dile getirildi. 67 işçi işlerine geri döndü Aydın’ın Bozdoğan ilçesinde 31 Mart yerel seçimlerinde Belediye başkanı Seçilen Ufuk Altıntaş’ın görevi devraldıktan sonra işine son verdiği 67 kişi mahkeme kararı ile geri döndü. İş mahkemesi sıfatı ile Bozdoğan Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen 3. oturumda mahkeme, çalışanların işe iadesine karar verdi. Belediye İş Sendikası Başkanı Hidayet Yaman, “Belediye Başkanı Ufuk Altıntaş’a bu davaların baştan kazanılacağını söylememize rağmen başkan anlaşılması güç bir inatla bizi dinlemeyip çalışanları işten çıkardı. Bu atılan her bir işçinin resmi alacağı 140 bin lira ise belediye bir o kadar da tazminat ödemek zorunda kalacak. Çalışanlar işine kavuştuğu için mutluyuz ama devletin ve kamunun bu kadar zarara uğramasından dolayı üzgünüz. Bu nedenle bu zararın bizzat başkan tarafından karşılanmasını talep ediyoruz. Bu talebimiz kapsamında da İçişleri Bakanlığı ve Sayıştay müfettişlerini göreve davet ediyoruz” dedi. Sağlık emekçisi şiddete tepkili Öz Sağlıkİş Sendikası Genel Başkanı Devlet Sert, Sivas Numune Hastanesi Acil Servisi’nde görev yapan sağlık çalışanları ile güvenlik görevlilerine yönelik şiddeti kınadı. Sert, “İftar öncesi yaşanan bu terör karşısında etkili tedbirlerin bir an önce alınması gereğini yeniden hatırlatıyoruz. Etkili yaptırımlar gelmediği sürece bu olayların önüne geçmek mümkün olmayacak” değerlendirmesinde bulundu. Öte yandan hastane çalışanlarına saldırıp tıbbi malzemelere zarar veren 9 kişiden 2’si tutuklanırken, 7’si ise adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. En az yarısı çalışmak zorunda kalan emekli, bayramlarda aldığı 1000 liralık ikramiyeye hangi enflasyondan yapılacağı belli olmayan artışa sevinemedi. Büyük çoğunluğunun çalışırken elde ettiği gelir düzeyi düştüğü ve refah seviyesinin ister istemez olumsuz etkilendiği emekli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendilerine verdiği ‘müjdeye’ de pek sevinemedi ne yazık ki... Yılda iki kez olmak üzere her bir bayramda verilen 1000 liralık bayram ikramiyesine enflasyon kadar zam yapılacağı açıklandı. Ancak ülkede gerçekleşen enflasyon bile gerçek enflasyonu yansıtmadığı için emekli ne kadar artış yaşanacağını da tahmin edemedi. Zira çarşıda, pazarda yüzde 30’ları bulan enflasyon TÜİK’e göre yıllık yüzde 16 ama hedeflenen enflasyon, her revizyon döneminde farklılaşarak yüzde 6 ile 9 arasında gidip geliyor. Hal böyle olunca da emeklinin o 1000 bin lira üzerine ne kadar geleceği belli olmayan zamma sevinmesi de pek mümkün olamadı. 14 milyon emekli Emeklilerin durumunu ve sözü edilen ikramiyeyi konuşmak için aradığımız DİSK’e bağlı Emekli Sen Başkanı Cengiz Yavuz, “Biz emekliler yaşamı boyunca çalışan, üreten, alın teri döken, bu ülkeye vergi veren, prim ödeyen ve bu çaba ve emeğin karşılığını emekli olduğunda hak ettiği biçimde alması gereken yurttaşlar olarak geçim sıkıntısı içinde yaşamaya mahkum edilmiş durumdayız. Nitekim Türkiye’de emeklilerin durumuna ilişkin yapılan araştırmalar da aşağıdaki gerçeklikleri ortaya koymaktadır” dedikten sonra şu bilgileri verdi: “Ülkede yaklaşık 14 milyon emekli ve hak sahibi yurttaş bulunuyor. Bu 14 milyon emekCengiz Yavuz CIDDI GELIR UÇURUMU VAR DİSK AR tarafından hazırlanan bir rapora göre, Türkiye’de emekliler arasında uçurum var. Rapora göre 2020 yılı Temmuz ayında Türkiye’de emekli ve hak sahiplerinin ilk yüzde 20’lik dilimi ki bunlar yaklaşık 2 milyon 634 bin kişi, ortalama 762,8 lira emekli aylığı alıyor. İkinci yüzde 20’lik dilimde yer alan 2 milyon 634 bin emekli ve hak sahibini ise ortalama aylık ve geliri 1.252 TL’dir. Üçüncü yüzde 20’lik dilimde yer alanların ortalama aylık ve geliri ise 2.284 lira. Emekli ve hak sahiplerinin dördüncü yüzde 20’lik dilimi 3.068 TL aylık ve gelir elde ederken en üst dilimdeki emekli ve hak sahibinin ortalama aylık ve geliri ise 4.660 liraya ulaşıyor. Türkiye’de emekli aylıkları ve gelirleri arasında büyük bir uçurum var. Avrupa Birliği İstatistik Birimi (Eurostat) verileri Avrupa ülkeleri içinde emekliler arası gelir eşitsizliğin gösteriyor. Emeklilerin harcanabilir fert gelirinin yüzde 20’lik dilimler halinde hesaplanmasına dayanan verilere göre Türkiye emekliler arası gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülke. Türkiye’de en düşük emekli aylık ve geliri alan emeklilerin ilk dilimi ile en yüksek emekli aylığını ve gelirini alanlar arasındaki fark 7.5 kat. linin 5 milyon 902 bini SSK emeklisi, 2 milyonu dul ve yetim hak sahipleri. Ortalama SSK emeklisi aylık ücreti 2.206 lira. Ne yazık ki, 14 milyon emeklinin yaklaşık 8 milyonu açlık sınırı altında ücret alıyor. Yaklaşık bir milyon emekli 1.418 lira ya da altında; 8 milyon 850 bin emekli asgari ücretin altında ücret alıyor. Önümüzde bayram olduğunu hatırlatan Yavuz, pandemide emekliyi koruyacak ekonomik önlemleri almayan iktidarın şimdi müjde diye duyurduğu artışa sevinmelerinin mümkün olmadığını dile getirdi. Milli gelire endeksli Emekli Sen olarak bazı talepleri olduğunu belirten Yavuz, emeklilikte insan onuruna yaraşır bir ücret alınması gerektiğinin altını çizdi. Yavuz’un sıraladığı diğer talepler ise özetle şöyle: 4 Emekli ücretleri enflasyona değil milli gelire endeksli olsun. 4 Emekli ücretleri arasında fark olmasın, intibak yasası çıksın. 4 Emeklilikte yaşa takılanlar için çözüm bulunsun. 4 Sağlık hizmetlerinde katkı payı kaldırılsın, sağlık kamusallaştırılsın. Güvenli bir çevre sağlansın, emeklilerin toplumdan yalıtılması önlensin ve emeklilere ilişkin politikalar emeklilere danışılarak yapılsın. Yavuz söz konusu taleplerin sağlanması için de sendikal hak ve özgürlüklerinin ve toplu sözleşme hakkının tanınması gerektiğinin altını çizdi. Selda Tekman Bursa şube başkanı Türk Metal Sendikası’nın Bursa’da yeni kurulan şubesinin başkanlığına, Bursa Kadın Kolları Sorumlusu Selda Tekman getirildi. Türk Metal Sendikası’ndan yapılan açıklamaya göre, sendikanın Bursa’da yeni bir şubesi kuruldu. Şube başkanlığına da Bursa Kadın Kolları Sorumlusu Selda Tekman getirildi. Yeni görevine ilişkin açıklama yapan Tekman, “Bu görev yalnızca benim için değil, Türk Metal’de örgütlü 20 binin üzerindeki kadın işçi için çok büyük bir onurdur. Yaşamımın 22 yılını sendikal mücadele içinde geçirdim, her kademede görev yaptım, aldığım tüm görevlerde işçi sınıfını temsil etmenin onurunu ve büyük sorumluluğunu yaşadım. Ancak ilk kez bir kadının şube başkanı olmasının onuru çok başka. Bana bu görevi layık gören ülkemizde çağdaş sendikacılığın öncüsü Genel Başkanımız Sayın Pevrul Kavlak’a ve yönetim kurulumuza çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet 22 yıldır sendikal mücadele veren Tekman, “İlk kez kadın şube başkanı olmanın onuru çok başka” dedi. 128 milyar doları iyi savunan bakan mı olacak? CHP’nin döviz rezervlerinde yaşanan erime için başlattığı “128 milyar dolar nerede?” kampanyası çığ gibi büyüyor. Bu kampanyayı muhalefet yürütüyor ama bazı AKP’lilerin kampanyayı fırsat bilip “bakanlık şanslarını artırmaya çalıştıkları” gözleniyor. Kampanyaya karşı savunmaya geçen isimlere bakıldığında, Hazine ve Maliye Bakanlığı için adı geçen isimler olduğu görülüyor. Savunmada öne çıkan Yiğit Bulut’u bir yana bırakırsak, öne çıkan diğer iki isim eski Bakan Nurettin Canikli ile TBMM KİT Komisyonu Başkanı Mustafa Savaş. Ankara kulislerinde Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın bir süredir geri planda kaldığı hatırlatılıp bir türlü yapılamayan kabine değişikliğinde yerini korumasının tehlikeye girdiği konuşuluyor. Naci Ağbal’ın gidişinden sonra piyasaların güvendiği tek isim olarak kalan Elvan’ın da alınması kesinlikle risk oluşturur ama yapılmayacağı anlamına gelmiyor. Söylentilerin dayanaklarından birini bürokraside yapılan değişiklikler oluşturuyor. Ağbal, ardından Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın’ın görevden alınmalarında Berat Albayrak’ın etkisi artık biliniyor. Ziraat Bankası üst yönetiminin, sanki başka bir iktidar gelmiş gibi, hızla ve tümüyle değişimi de siyasi karar olduğunun ispatı görülüyor. Albayrak’ın bürokraside hâkimiyet kurduğunu kaydeden bürokratlar, sıranın bakana gelmiş olabileceği görüşündeler. Albayrak’ın yeniden aynı göreve gelmesini, piyasalarda hızlı bozulma yaşanacağı için mümkün olamayacağı yorumunu yapıyorlar. Lütfi Elvan’ın ise tümüyle Albayrak’ın inisiyatifine girmeyeceği, bu nedenle Albayrak’a yakın bir ismin göreve getirilebileceği konuşuluyor. Bu noktada da Cumhurbaşkanı ve Albayrak’la arasını iyi tutmaya özen gösteren bu iki isim öne çıkıyor. Mustafa Savaş ve Nurettin Canikli’nin CHP’nin başarılı kampanyasını fırsat bilerek, kendilerini Cumhurbaşkanı ve eski bakana kabul ettirebilmek için onlarca tweet atıp öne çıkmaya çalıştıkları yorumları yapılıyor. Çünkü “128 milyar dolar nerede?” kampanyasına ne kadar sert karşı çıkarlarsa, Cumhurbaşkanı ve dönemin sorumlusu Berat Albayrak’ı birlikte savunmuş olacaklar. Bakan Elvan’ın bir iki tweet dışında geçmişe sahip çıkma çabasına girmeyip geri planda kalması da bu söylentileri öne çıkarıyor. Şahsen, Bakan Elvan’ın, “Ağbal örneğinde olduğu gibi kamuoyunda öne çıkıp otorite olarak gözükmesinin sonunu hazırladığı” tezinden yola çıkarak geri planda kaldığını düşünüyorum. ‘Hangi döviz rejimindeyiz?’ Peki, bu isimler Albayrak dönemini savunmak için ne yapıyorlar? Eski Bakan Canikli, Ağbal görevden alındıktan hemen sonra bu kararın doğruluğunu savunan tweet’ler attı. Albayrak’ın olaylı ayrılışı ardından Cumhurbaşkanı’nın Ağbal ve Canikli’yi Saray’da topladığı haberleri hatırlandığında, “Belki o dönemde Ağbal’ın yerine geçebilirim umudu vardı” diye düşünülebilir. 10 Nisan’da adı bakanlık için daha önce geçen Mustafa Savaş’ın tam 24 tweet atarak döviz rezervlerinin aslında erimediğini, normal işlemler yapıldığını açıklamaya çalıştığını gördük. Daha sonra Canikli yeniden sahneye çıktı ve 20 tweet’le karşı kampanyaya katıldı. Canikli de özet olarak döviz satışlarının normal olduğunu, piyasa fiyatlarından satıldığını söylemeye çalışmış. Bürokrasiden gelen iki AKP’li de uzmanlıkları para politikası ve Merkez Bankası olmayan kişiler. O nedenle söyledikleri piyasa ve halkın sorduğu, CHP’nin merak konusu haline getirdiği soruları yanıtlamaya yetmiyor. Bu tweet’lerin ardından Uğur Gürses ve Kerim Rota’nın yayımladıkları yazılar ise asıl sorunu tespit eden, gerekli soruları tekrarlayan yazılar. İktisatçı Haluk Bürümcekçi’nin 2018 yılında başlayarak rezerv erimesine dikkat çeken yazılarını hatırlatan Rota şunları söylüyor: “Bugünlerde iktidara yakın birileri ortaya çıkıp bu rezervlerin ‘cari açığın karşılanması’ için, ‘Türkiye’nin ithalat yapabilmesi’ için, ‘pandemide vatandaşa destek’ için veya ‘vatandaşın döviz talebi’ için satıldığını iddia ediyorlar. Bunun kocaman bir yalan olduğunu baştan yazalım. Bu iddiaları ciddiye alıp üzerinde tartışmak gereksiz olsa da 20032020 arasındaki cari açık verilmeyen tek yıl olan 2019 yılında bu mekanizma ile 33 milyar dolar satıldığını not edelim.” Kur çıpalaması olmayan mevcut rejime sahip hiçbir ülkede Merkez Bankası’nın piyasaya döviz sağlama yükümlülüğü olmadığını, hiçbir ülkenin savaş dışında rezervinin tümünü, hatta fazlasını kullanıma süremeyeceğini kaydeden Rota, “Yıllarca bakanlık yapmış kişilerin Türkiye’de hangi döviz rejiminde olduğunu bile bilemediklerini görüyoruz” dedi. Özet olarak; rezervlerdeki yüksek erime kesin ve nedeni kötü yönetim. Ekonomik mantık yanlışsa, liyakat kalmadıysa, popülizm doruktaysa, yönetimdeki tek kişi ve yakınlarının tek kaygıları varlıklarını sürdürmekse, bu sonuç da kaçınılmaz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle