19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 11 NİSAN 2021 PAZAR YORUM/HABER Yanı başınızdaki gerçek! Bu metin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bir yurttaş mektubu olarak yazılmıştır: “Bir ev düşünün, tek göz oda. Tek göz odanın duvarları rutubetten kararmış. Odada tek bir pencere var, iki gözlü pencerenin bir gözü kalın bir kartonla kaplanmış, diğerinde silinse de temizlenmeyen bir cam var. Odanın bir yanında bir lavabo, bulaşık yıkama yeri niyetine. Hemen altında bir Aygaz tüpü, boş. En büyüğünün yaşı onu geçmeyen dört çocuk, ayaklarında yırtık çoraplar, üstlerinde başkalarının olduğu belli olan hırkalar, bir yer sofrasının çevresinde toplanmış annelerinin onlara birer dilim ekmek vermesini bekliyorlar. Anne kapının hemen önündeki giriş yerinde duruyor. Buradan çocukların onu görmesi mümkün değil ama o çocuklarını görüyor. Yüzlerinde derin bir açlık, annelerinin önüne koyacakları bir dilim ekmeği bekliyorlar. Uzun bir zamandır, ekmek dışında hiçbir şey yemediler. Arada sırada komşuların getirdiği tarhana çorbası dışında. Anne tek tek çocuklarının yüzlerine bakıyor. Onların ilk meme emişlerini anımsıyor, hele küçük oğlan nasıl da asılırdı memeye. Sonra usul usul büyümelerini, söyledikleri ilk ‘anne’ sözcüğünü anımsıyor. Büyük oğlanın okula gideceği gün nasıl da heyecanlı olduğunu, ortancasının ‘ben de okula gideceğim’ diye bir ağıt tutturmasını anımsıyor. Bir zamanlar ufak tefek işler bulan kocasının, bir bayram öncesi her çocuğa bir çift ayakkabı alacak parayı kazanınca, nasıl da sevindiklerini, çocukların ayakkabıyla uyuduklarını, ayakkabıları eskimesin diye çamurlu, tozlu yollarda nasıl da özenle yürüdüklerini anımsıyor. Annenin bugün bir dilim ekmek bekleyen çocuklarına verecek ekmeği yok. İşsizlikten bunalan baba, sabahları erkenden evden çıkıp gidiyor, kahvede kim ona bir bardak çay ısmarlarsa onun masasında akşamı ediyor. Mahalledeki bakkal artık onu ve çocuklarını doyurmaktan bıktı. Küçük oğlan geçen gün kovalandı bakkaldan, bakkal onu çiklet çalarken yakalamıştı. Komşulara gidecek yüzü yok. Onlarda da ekmek azaldı, çoğu bir yıllık tarhanalarını şimdiden bitirdi. Anne çocuklarına bakıyor. Küçük dışında hiçbiri ağlamıyor, anne onların midelerinin kazındığını biliyor ama renk vermiyorlar, uslu uslu annelerini bekliyorlar, birazdan yanlarına gelir, onlara birer dilim ekmekle dört tane zeytin mutlaka getirir. Anneleri onları asla aç koymaz. Öyle görmüşler, öyle bilirler. Anne dalıp gidiyor, artık çocuklarını görmüyor, onların yerinde dört melek var şimdi, bir dilim ekmeğe ihtiyaçları olmayan, dans edip eğlenen, ölümsüz melekler. Onun çocukları birer melek artık, onları Tanrı’ya emanet etti, hiçbir şeyden korkmuyor artık, kapının yanında duran dedelerden kalan eski av tüfeğine uzanıyor eli, yüzünde bir garip gülümseme... Çocuklarına, meleklerine son bir kez bakıp, av tüfeğini kalbine doğru tutuyor ve eli hiç kımıldamadan tetiği çekiyor. Çocuklar tüfek sesiyle bir an birbirlerine bakıp kapıya doğru koşuyorlar, orada anneleri bir kan gölünün içinde yatıyor. Hiç kımıldamadan öylece bakıyorlar ve dışarıdan bir ses duyuluyor, komşulardan biri kapıyı açıyor ve gördükleri karşısında çığlık çığlığa mahallede koşmaya başlıyor. Kötü haber, kahvede oturan babaya ulaşıyor. Baba anlıyor karısının kendini neden öldürdüğünü ve içinden kendisine beddua okuyarak eve doğru koşuyor; koşarken komşulardan birinin kapısı önünde duran gazyağı dolu bidonu alıp eve varır varmaz, hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey söylemeden evi ateşe veriyor. Ev yanarken çocuklar sığındıkları komşudan alevleri seyrediyorlar.” Size bir hikâye anlatmadım. Bu trajedi, kalkınıyor masallarıyla uyutulan insanların yaşadığı Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşandı. Ve ben bir seyyar satıcının kendini yaktığı Tunus’ta birlerce kişinin sokaklara çıktığını anımsadım. Bu gelir adaletsizliği böyle çılgın bir ivmeyle giderse, çevrenizdeki danışmanlar, partiniz için çalışanlar, tarikat üyeleri inanılmaz paralarla lüks içinde yaşamaya devam ederse Türkiye’de de binlerce insan sokaklara dökülecek. Belki ben görmeyeceğim ama dökülecek! O zaman ne din ne de darbe sizi ve çevrenizi kurtarabilir. 11 NİSAN 2021 SAYI: 34882 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 11A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 1199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 711 40 20. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 04:54 06:24 13:10 16:50 19:46 21:10 Ankara 04:42 06:10 12:55 16:34 19:29 20:52 İzmir 05:09 06:35 13:18 16:57 19:51 21:11 Madam Hayganuş, kocası ölünce tarifsiz kederlere gark olmuş. Cenaze töreninden sonra eşinin mezarı başına çöküp ağıt yakmaya başlamış. Komşuları, dostları yaşlı gözlerle onu dinliyorlarmış. “Ah Agop Efendi, ah... Sen ne güzel, ne âlim adam idin... Fransızca bilir idin, İngilizceyi, Alamancayı su gibi konuşur idin... Sen fizikten, kimyadan, edebiyattan çok iyi anlar idin... Şiir bilem yazar idin...” İzleyenler sessizce bekliyor, ama coştukça coşan Hayganuş’un Agop’a düzdüğü övgüler bitmek bilmiyormuş. Sonunda bir komşu dayanamayıp patlamış: “Amma da abarttın Madam Hayganuş! Agop’u hepimiz tanır idik. Rahmetli hiç de anlattığın adam değil idi. Yabancı dil falan bilmez idi. Şiir de yazmaz idi. Çat pat okuması yazması var idi. Hepisi o kadar!” Madam Hayganuş, ağlamayı şıp diye kesmiş. Gururla dikilip “Olsuuun!” demiş. “Heves eder idi!” FETÖ’cülerin delik delik ettiği sözleşme 12 Ekim 2014 tarihinde bu sütunda yayımlanan Hoppa Coğrafya, Hortlak Harita başlıklı yazım, Amerikan füze destroyerleri USS Cole ve USS Donald Cook ile Amerikan istihbarat gemisi Husband Ear ve dahi Fransız istihbarat gemisi Dupuy de Lome’un bayraklarını sallaya sallaya Montrö Antlaşması’nı delip Karadeniz’e çıkışlarını anlatıyor ve şöyle sürüyordu: Oysa daha birkaç yıl önceye kadar Kuzey Deniz Saha Komutanlığımız, Montrö Boğazlar Sözleşmesi gereği Karadeniz’e sahili olmayan ülkelerin savaş gemilerine Karadeniz’e çıkış izni vermiyordu. Şimdi o amirallerin nerede olduklarına bakınız... DiyeKararan vatan ceksiniz ki NATO ülkelerine ait savaş gemilerinin Karadeniz’e girip çıkmalarıyla İran’ın kara parasının ne ilgisi var? “Ne dersek yapacaksın, ne istersek vereceksin!” tümcesinin karşılığı, işte tam da burada, tabak gibi açık. Kabak gibi ortada. Yeni bir soğuk savaşın, yine uç NATO karakoluyuz. Rusya, bir kez daha düşmanımız. İran’a konulan ambargoyu delmeye giderken, Türkiye’yi süzgeç haline getirmek, vallahi kolay değildi. Pes! Alavere dalavere, amiraller hapishaneye Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni deldirmeyen amiraller, 2010’larda FETÖ kumpas davalarıyla peyderpey hapse atılmış ve yukarıdaki yazı yazıldıktan bir ay sonra serbest bırakıldılar, değerli okurlarım. Hapisten çıktıktan sonra emekli, yani her halükârda pasifize edilen aynı amiraller; Montrö’yü savunmaktan caymadıkları için yine bir kumpasa, hazırladıkları bildiri taslağını değiştirip daha imzalar beklenirken yayımlayan hainlerin tuzağına düştüler, gözaltına alındılar, yine mahpuslar. 2010’larda TSK’yi milletin ordusu olmaktan çıkarıp ümmetin ordusuna dönüştürmek üzere yurtsever subaylarından temizleyen FETÖ de başta ABD, NATO devletlerinin oluşturduğu Batı Paktı’nın emirberiydi; bugün aynı amiralleri bildiri kumpasıyla hapse attıran odaklar da Batı Paktı’nın emirberidir. Zaten Montrö Sözleşmesi’ni tartışmaya açan, feshini isteyen her kimse, istisnasız hepsi, aynı yapının paralı ya da “yuları kaptırmış” zorunlu işbirlikçisi, kısaca vatan hainidir. NATO ülkeleri, Montrö Sözleşmesi’nin feshini niçin istiyor? ABD’nin liderliğindeki Batı Paktı, Rusya ile Çin’in başı çektiği Doğu blokunun kapitalist ekonomiye geçişini siyasal kaosun izleyeceğini ve bu kaostan yararlanarak onlara hâkim olacağı hesabını yaptı. Yanıldı. Rusya oligarşik kaosu yendi, Çin zaten hiç kaosa düşmedi ve egemenlik anlamında dizginleri Batı’ya kaptırmadılar. Yaşadığımız dünya, komünist aşılı kapitalistler ve daima kapitalistler arasında yine iki bloklu. Ancak otuz yıla yayılan bu yeni bloklaşma sürecinde, Batı Paktı 2000’deki borsa kriziyle başlayıp yeni piklerle hâlâ süren bir dizi finans krizinin üstesinden gelemedi. Tarihte bilinir ki ekonomik krizleri aşabilmenin son çaresi, savaş ekonomisine geçmektir. ABD ve sopası NATO, 2001’den öteye bu çözümü mevzi savaşlarda aradı, kısmen buldu, ama yetmedi. Şimdi aynı planın 2003’ten öteye özellikle Ortadoğu’da kaydedilen gelişmelere göre hesaplanmış son aşaması, Rusya’yı silkeleyecek bir savaş düzenine geçiliyor. Üs kuşatması altında Röveşata’yı okuyanlar bilir: ABD’nin Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan’da kurduğu askeri üslerle Türkiye’nin batısını bir hilal gibi çevirdiğini; Karadeniz kıyılarımızda kurmak istediği üslerle Rusya kuşatmasının tamamlanacağını son iki yıldır, defalarca yazdım. Batı Paktı’nın Montrö Sözleşmesi’nin feshini istemesi, işte Rusya’ya karşı hazırlanan, Ukrayna üzerinden başlatılacak yıpratma savaşının bir gereği. NATO’nun Karadeniz sularını işgali için Montrö Sözleşmesi’nin feshi gerekiyor. Batı Paktı’nın bu planı başarılı olur mu, olası bir savaşta Rusya yenilir mi, Çin karışmayabilir mi? Çok bilinmezli bir denklem. Ama tutar ya da tutmaz, plan bu ve dünyayı karıştıracağı kesin. Yolsuzluk yularıyla bağlanan Türkiye Bizim yerel sorunumuz, Türkiye’nin nasıl olup da böylesi açık seçik bir oyuna geldiği, niçin Montrö’yü tartışmaya açarak Batı Paktı’nın hizmetine girdiğidir. Cevabı çok açık. Yolsuzluk arsızı muktedirler, yuları Rıza Sarraf bülbül gibi öttüğünden beri ABD yargısına; paçayı gizli zulaların Uzakdoğu ülkelerinde izini sürüp bazılarına da el koyan CIA’ya kaptırdılar. Halk Bankası davası başta, ortalığa saçılacak pek çok dosya Damokles’in kılıcı oldu tepelerinde sallanıyor ve böylece ABD ne isterse, “he” demek zorunda kalıyorlar, bir... Yönetemedikleri Türkiye’nin kaderini başta sığınmacılar, pek çok alanda AB fonlarına bağladıkları için, NATO’nun Avrupa kanadına da “he” demek zorunda kalıyorlar, iki... Arada Mavi Vatan gibi Türkiye’nin egemenliğini kollayan bir doktrin izleyince parmaklarına cetveli yiyip izlenen fikrin babası Cem Gürdeniz’i bile içeri tıkan bu iktidarın “milli” amaçlara hizmet iradesini, ancak Hayganuş’un Agop’u tarifi açıklar: “Heves eder idi!” Doktorlar, Boris Vian’a kalp hastası olduğunu ve kırk yaşına gelmeden öle Erdoğan’a dokunmak ibadettir. Tayyip Bey, Allah’ın tüm vaceğini söylediler. sıflarını üzerinde toplamış bir liFransız yazar, gazeteci, sederdir. narist, oyuncu, çevirmen, mü Erdoğan’ı üzmek, Allah’ı üzzisyen, maden mühendisi o gemektir. ce şöyle düşündü: Tayyip Bey için şükür na“Uykuya harcadığım zamazı kılmalıyız. Güldür güldür Bahçeli manları uyanık geçirirsem, kalan ömrümü iki misline çıkarmış Van depremi Erdoğan’a şükredilmediği için oldu. olurum.” Bu sözleri edenlerin listesi Gündüze de geceye de hakbaşlandığı için kutsal sayılıyor. (Bakaelimizde. kını verdi. Gündüzleri yazdı. Gecele ra Suresi 185) Reyiz, bunları külliyeye çağırıp ri de gece kulüplerinden çıkmaz oldu. Bakara deyince akla ilk gelen de “Şirk koşmaya beni niye alet ediyorKeyfince yaşadı. makara Egemen Bağış. sunuz?” diye kulaklarını çekmek ister“Mezarlarınıza Tüküreceğim” roBendeniz için ramazan müstesse, listeyi kendisine sunmaya hazırız. manını film yaptılar. İlk gösteriminna bir ay. Bu da külliyeye ufak bir ramazan de filmin ortasındayken kalp krizinNew York’ta profesyonel mihman jesti olsun. den öldü. darlık yaptığı dönemden tanıdığım H Kırk yaşına gelmemişti. (19201959) Egemen’e azıcık kıyak yapmak isteVakti zamanında Devlet Bey’e de H miş ve Reyiz’den ricacı olmuştum: bir jest yapmıştım. Covid19’un şakası yok. “Madem, ramazan af ve mağfiİftar sofrasında kahkaha ile gülmeKırkını geçenlere ne mutlu. ret ayı. Bakara Suresi’ni makarasini sağlamıştım. Geçmeyenler ise aşı beklemek ye ya alan Bağış da bağışlanmalıdır.!” Koalisyon döneminde Diyanet’ten rine Boris Vian’ın formülünü uygula (28.5.2017) de sorumlu Başbakan Yardımcıyabilirler. Sağ olsun, bu dileğime sahip çıktı. sı Hüsamettin Özkan, bakanlar kuAma gece hayatı yasak. Affetmekle kalmayıp Çek rulu masasını iftar sofrasına dönüşGeceleri sokağa çıkma şansı bile yok. Cumhuriyeti’ne büyükelçi yaptı. türürdü. Yarından sonra da ramazan başlıyor. Ramazan böyle bir hayırlı ay. Merhum Ecevit ve Devlet Bey’le Bir lokantada keyfince oturup karH birlikte 810 kişilik bir sofra olurdu nıyarık, pilav ve çoban salatası yemek Evet, ramazan nedamet, tövbe ve genellikle. bile yasak. Kuran’daki ifade ile bir istiğfar (pişOruçlar açıldıktan (veya açılmış giRamazan zaten yasaklar ayı. manlığını ikrar edip daha da yapbi yapıldıktan sonra) bir ara HüsametYani bu iktidarın tam işinedişine mam etmem gitmem deme ayıdır. tin Bey takıldı: göre bir ay. Reyiz’in Davos tövbesi gibi) ki tüm “Sayın Tan, sizi öğleyin Meclis lo18 yıldır kamuda yemekhaneler günahkâr iktidar sahipleri için bir ni kantasında görmüşler..” hep onarıma alınıyordu. mettir. Bahçeli pürdikkat kesildi: Bu kez yalansız dolansız kapalı. En affedilmez iki günahtan biri kul “Evet dedim”, “İslamin sünnet sayCovid’in bir yararı da dürüstlük oldu. hakkı, öteki de şirk koşmaktır. (Şirk, dığı sahura kalkamamıştım! Biraz atışH şerik şüreka kökünden bir kavram. tırdım.” Ramazanın sözlük anlamı “kumla Başka tanrı ve tanrılar olduğunu ileÖzkan: “Eeee” dedi. rın kızgın olduğu gün”. ri sürmektir.) “Ee’si şu. İftarı da kaçırırsam büsGerçi artık kumlar değil, hakkı ye“Kul hakkı” sözünü ise sonunda bütün gâvur olmaktan korktum!” nen kullar kızgın. Covid sayesinde Diyanet Başkanı’nın Bahçeli başladı gülmeye. Etiketler, fiyatlar hatta Twitter bile ağzından duyabildik. Koskoca Devlet Bey, kahkaha atakızgın. Dokunanı yakıyor. Ama asıl her hakkın egemeni cak değil ya, efendice, kıskıs ve uzun Ama en çok da Covid kızgın; ciddi Reyiz’den duymaya hasretiz. uzun gülüyordu. ye alınmadığı için. H Gülme bulaşıcıdır, denir ya. Vaka vefat sayısı alarm verip duruyor. Özetle... Sofradaki herkese bulaştı. Ama pek kulak asan yok. Bu ay tövbe etme anlamında, Sırat Son gülmemiz de bu oldu. Böyle bir ramazan işte. Köprüsü’nden önceki son çıkıştır. Seçime yaklaşık iki yıl kala Bahçeli Ramazan ayı, Kuranıkerim, Hz. Şirk koşma günahı işleyenler için “erken seçim” diye tutturdu. Muhammed’e bu ay tebliğ edilmeye de bu ramazan son fırsattır: Sonrası malum.. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] UZMAN ÇAVUŞ ERKAN ERDEM Siirt şehidi toprağa verildi Siirt’in Eruh ilçesinde, terör örgütü PKK’ye yönelik operasyonda şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Erkan Erdem (28) için dün memleketi Niğde’de tören düzenlendi. Niğde’nin Bor ilçesindeki evine getirilen şehidin cenazesi, burada helallik alınmasının ardından Bor Şehitliği’ne götürüldü. Törende şehidin eşi Arzu Erdem, annesi Hatice, ağabeyi Serkan Erdem ve yakınları tabuta sarılarak gözyaşı döktü. Şehidin annesi Hatice Erdem, oğlunun tabutuna sarılıp “Vatan sağ olsun. Böyle bayraklara sarılı mı gelecektin? Kanın yerde kalmayacak kuzum, karlı dağları aştın da Türk bayraklarıyla geldin kuzum” diye ağıt yaktı. İl müftüsü Osman Ayas’ın kıldırdığı cenaze namazının ardından şehidin naaşı Bor Şehitliği’nde toprağa verildi. Törene, şehidin yakınları ile siyasiler, askerler ve çok sayıda yurttaş katıldı. l AA 24 KİŞİ YAKALANDI Tünelden Türkiye’ye girmeye çalıştılar Milli Savunma Bakanlığı (MSB), 3 PKK/YPG’li teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi. Bakanlık ayrıca Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde sınır hattında kazılan tünelden yasadışı olarak Türkiye’ye girmeye çalışan 24 kişilik grubun yakalandığını açıkladı. Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “Barış Pınarı bölgesine taciz ateşi açan ve sızma girişiminde bulunan 3 PKK/YPG’li terörist daha kahraman komandolarımız tarafından etkisiz hale getirildi” denildi. Bir diğer açıklamada da Reyhanlı’daki Bükülmez (şehit er Hüseyin Koroç) Hudut Karakolu’nda görevli güvenlik güçlerinin sınır hattındaki arama tarama faaliyeti sırasında yaklaşık 100 metre uzunluğunda tünel tespit ettiği belirtildi. Tünelden Türkiye’ye sızmaya çalışan 24 kişilik grubun da yakalandığı, tünelin ucunun Suriye’deki Atme çadır kentindeki bir eve çıktığının belirlendiği bildirildi. Terörist sızmalarında kullanılabileceği değerlendirilen tünel kullanılamaz hale getirildi. l ANKARA/Cumhuriyet İL BAŞKAN YARDIMCILARI YARA ALMADI Diyarbakır’da MHP’lileri taşıyan araca silahlı saldırı Diyarbakır Milliyetçi Hareket Partisi il başkan yardımcıları dün silahlı saldırıya uğradı. İddiaya göre, otomobil ile seyir halinde olan MHP il başkan yardımcıları Şevket Toprak ve Ekrem Zazaoğlu’nun aracının önüne kimliği belirsiz bir şahıs atladı. Aracın durmasıyla arkadan birkaç el ateş edildi. Mermiler otomobile isabet ederken, il başkan yardımcıları yara almadan kurtuldu. Haber verilmesi üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Polis, olayla ilgili geniş çapta inceleme başlattı. l İHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle