06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 5 MART 2021 CUMA [email protected] OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Anayasanın kaynakları üzerinde önemli bir çalışma Anayasa Mahkemesi’nin bir önceki üyelerinden anayasa hukuku hocası Prof. Dr. Fazıl Sağlam’ın belirttiği gibi bu kitap, “OsmanlıTürk anayasal gelişmelerinin genetik sürecini ilgilendiren ana metinleri toplu halde bir araya getiren bir başvuru kitabıdır.” Bugünlerde yeni bir anayasa yapma girişimi gündemdedir. Bu konuda öneriler ileriye sürülüyor. İşte bu noktada, anayasa hukuku alanında önemli bir çalışma ortaya çıktı. Prof. Dr. Rona Aybay ve Dr. Ahmet Yağlı’nın “Karşılaştırmalı 1982 Anayasası” adını taşıyan kitabı yayımlandı. Prof. Aybay, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden yetişmiş değerli bir kamu hukukçusudur. Uzun yıllar ODTÜ ve Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde hocalık ve yöneticilik yaptı. Şu anda kamu hukuku alanında hocaların hocası konumundadır. Başvuru kitabı BosnaHersek İnsan Hakları Mahkemesi’nde kuruluşundan kapanışına kadar (19962003) uluslararası yargıçlık görevinde bulundu. Anayasa, kamu hukuku ve insan hakları alanında çok ciddi bir birikimi vardır. Aybay’ın bu çalışmasının kökleri 1960’lara kadar gidiyor. Aybay’ın “Karşılaştırmalı 1961 Anayasası” adını taşıyan kitabı 1963 yılında yayımlanmıştı. Yarım asır sonra yayımlanan yeni kitap 1961 Anayasası ile ilgili olarak yazılmış kitabın genişletilmiş, geliştirilmiş ve güncellenmiş bir çalışmasıdır. Anayasa Mahkemesi’nin bir önceki üyelerinden anayasa hukuku hocası Prof. Dr. Fazıl Sağlam’ın belirttiği gibi bu kitap, “OsmanlıTürk anayasal gelişmelerinin genetik sürecini ilgilendiren ana metinleri toplu halde bir araya getiren bir başvuru kitabıdır.” Bu kitap 1876 tarihli “Kanuni Esasi”, 1921, 1924, 1961 ve 1982 anayasalarının maddelerinin ele alınmasından oluşuyor. Bu kitapta yürürlükte bulunan 1982 Anayasası’nın her maddesinin altında, 1876 Kanuni Esasi’den başlayarak günümüze kadar geçmiş tüm anayasaların ilgili maddeleri tarih sırasıyla verilmiştir. Önemli katkı sağlayacaktır Türkiye’de anayasacılığın 200 yılı bulan geçmişi vardır. Anayasa üzerinde çalışacak olanlar bu kitapta geçmiş tüm anayasa düzenlemelerini ve ilgili maddeleri görebilmek olanağını yakalamış oluyor. Anayasa hukukçuları, milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi üyeleri, tüm yargıçlar, tüm anayasa hukuku öğrencileri için çok değerli bir kaynak kitap yaratılmıştır. Değerli sınıf arkadaşım, değerli dost, Prof. Dr. Rona Aybay ve genç hukukçu Dr. Ahmet Yağlı’yı böylesi bilimsel metodolojik bir çalışmayı ortaya koydukları için kutluyorum. Muhalefetin ve çözümün doğrusu PROF. DR. TÜRKKAYA ATAÖV ni gerçek seçeneğe odaklı mı? İçi boş siyaset her türlü muhalefeti de erTürkiye’de ve daha birçok ülkede başlıktaki kavramlaİktidar rın doğrusunun muhalefeti egemen oldususturmak geç şimdiki iktidara benzetir. TBMM’de yasama üstünlüğü tek başına yetersizdir. Hele tarikatlarla aşiretlere hoşgörü demokrasi getirmez. Yabancılar ikisini destekleyerek Osmanlı’yı yıkmışlardı. Şimdi biğu söylenemez. için her şeyi göze Çok gittiğim Hindistan’da kurucu baalabilir. Ama muhalefet de çözümün neoliberalizm ba Nehru’dan ile küreselleşmenin yürürlükte birlikteliğine cephe almakta ri “masa ile kasa”yı da ele geçirdi; öteki de köy enstitülerini kapattırmış, toprak reformunu engellemişti. Tarikatlarla aşiretleri besleyenler demokrasiyi birlikte çökertip diktacılıkta birleştibir iz kalmadı. Çin başkentinde (Moskova’da Kızıl Meydan’da olduğunu görmeli ve önce eksiksiz Atatürkçülüğe sarılmalıdır. ler. Neoliberalizm ile küreselleşme ikilisine kesin karşı çıkmadan varılacak sonuç emperyalizme baş eğmektir. Lenin gibi) giysiler içinde yatan Mao’yu O yolun sonu belli da iki kez gördüm. Kılavuz biBu arada, dolar ve Avro’nun yükselmesi bu le işin alayındaydı. ABD’de Jefferson, Linparaları milyonlar hanesinde istiflemiş olancoln ve FDR’den eser kalmadı. Emperyaları sevindirir. TL’nin değeri düştükçe Türk lizm Afrika’ya neoliberalizm ve küreselleş ürünlerinin maliyeti de düşer; bu da yabancı me maskeleriyle sömürgeciliğe geri döndü. alıcıyı sevindirir. Bizse daha fazlasını alsınlar Orta ve Uzak Asya’da ABD üsleri Çin’in ve diye daha ucuza satarız. ABD ve Avrupa’nın Rusya’nın burnunun dibine girdi. yanı sıra daha birçok ülke kazanır; biz onlara Ülkemize odaklanalım. İktidar, ana muha bağımlı kalmayı sürdürürüz. Ana muhalefet lefet ve iriliufaklı ötekiler “yerli ve milli”, ya ve benzerleri “yargı reformu olursa yabancıya güven gelir ve o güvenle birlikte yabancı para da!” diyorlarsa, neoliberalizm ile küresellik sonunda tüm iktidarları emperyalizme boyun eğmeye zorlayacak, bu kez iktidara bu kaçınılmazlığı sürdürmede işbirliğine soyunan tek adam adayları öne çıkabilecektir. Tarihten ders almalı Yeni kurulmuş bir parti “ilk seçimde iktidarız” diye yürek, yurtseverlik ve ekonomi bilgisi gerektiren bir açıklama yapıyorsa, o ve tüm muhalifler ayrıntılı sözde çağdaş Ricardoculuğun karşısına eksiksiz bir Atatürkçülükle çıkıyorlar mı? Unutmayalım ki Adnan Menderes de siyasete CHP’de atılmıştı. SBF öğrencilerine hiç gerek yokken ateş edildiği gün ben de Mülkiye’deydim. Hiç kimseye bir şey olmaması üzerine yüzü güneş yanığı bir er bana şunu söyledi: “Ateş emri verilince, biz tümümüz yalnız duvarlara ve boş pencerelere nişan aldık.” Bu kavrayış ne yazık ki başbakanla “ateş” buyruğunu savuran yüksek rütbelide yoktu. İktidar muhalefeti susturmak için her şeyi göze alabilir. Ama muhalefet de çözümün neoliberalizm ile küreselleşmenin birlikteliğine cephe almakta olduğunu görmeli ve önce eksiksiz Atatürkçülüğe sarılmalıdır. Adalet devrimi yapan Türkiye’nin dünya ikinciliği ve Kılıçdaroğlu’nun ziyareti Hukukçu olduğu belirtilen bir zat, iktidarın açıkladığı “İnsan Hakları Eylem Planı”nın “Reform değil, devrim” olduğunu söylemiş. Sanıyorum Türkiye’nin son on yılda gösterdiği büyük başarının(!) sonuçlarına işaret etmek için bu ifadeyi kullanmış. Freedom House’un 2020 Raporu, iktidarın İnsan Hakları Eylem Planı ile aynı zamanda yayımlandı. Raporda Türkiye’nin Dünya İkincisi olduğu belirtiliyordu: Bu rapora göre Türkiye son 10 yıl içinde özgürlükler ve demokrasi açısından en büyük gerilemenin görüldüğü ülkeler arasında Mali’den sonra “Dünya İkincisi” olmuş. HHH Türkiye genel sıralamada da 180 ülke arasında 154. olmuş. Bir fikir vermesi açısından bazı ülkelerin yerlerini aşağıda belirttim: 7   Kosta Rika 20 Surinam 23 Namibya 27 Güney Kıbrıs Rum Cumhuriyeti 31   Güney Afrika 38 Burkina Faso 39    Botswana 46 Papua Yeni Gine 47 Senegal 50   Tonga 54 Madagaskar 56 Mauritius 57 Nijer 60 Gürcistan 61 Ermenistan 68 Fildişi Sahili 71 Togo 77   Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 85   Sierra Leone 87   Gambia 103   Kenya 110    Gine 120    Zambia 124    Tanzanya 125    Uganda 126    Zimbabwe 132    Orta Afrika Cumhuriyeti 150    Kongo 151    Bangladeş 154    Türkiye 164    Libya 170    Suudi Arabistan 173    Iran 174    Suriye 180    Kuzey Kore Kılıçdaroğlu’nun ziyareti Dün, Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet gazetesine bir nezaket ziyareti yaptı. Yanında Canan Kaftancıoğlu, Tuncay Özkan, Ahmet Akın, Aykut Erdoğdu, Muammer Keskin vardı. Türkiye’deki siyasal durum ve sorunlar açısından pek çok konu ele alındı. Kendisine özellikle Demokratik Rejim’e ilişkin sorular, fezlekeler ve partiler içindeki son ayrışmalar, kopuşlar ve yeni parti oluşumları soruldu. Her bir soruyu ve yanıtı özetlemeye yerim yetmeyeceği için edindiğim bir genel izlenimi belirtmekle yetineceğim: Kılıçdaroğlu her soruya verdiği yanıtta, bu iktidarın ne yaparsa yapsın gideceğine olan kanısını belirtti. Bu kanısının altında hem Millet İttifakı’na olan güveni hem de gayri resmi Demokrasi Cephesi’nin son tahlilde rejime sahip çıkacağına olan inancı yatıyordu. Fezlekeler konusunda ortaya çıkacak olan farklı tutum ve davranışların da muhalif partiler içinde oynanan oyunların ve yaratılan fırtınaların da dar bölge sistemi dahil, seçim sistemi ile oynamaların da “Demokratik Rejim”in korunması konusundaki geniş ittifakı bozamayacağı kanısındaydı. Dilerim yanılmıyordur! (Not: Bu arada karşılıklı şakalaşmalar bağlamında Canan Kaftancıoğlu’nun kahveyi sade içtiğini ve Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ın bütün çabalarına karşın, Anayasa ve Sözde Adalet Reformu tuzaklarına düşmeyeceğini de öğrendik.) Kupa Kupa Orhan Veli Cumhuriyet Cumhuriyet kadını olmanın sorumluluğu ile Meriç Velidedeoğlu, çeyrek yüzyıldan özenle seçilmiş yazılarının ışığında, adım adım şeriata doğru üstü örtülü gidişin izini sürüyor. Şeriatın gizlenmeye çalışılan ayak seslerini duyuruyor, toplumu uyarıyor. Meriç Velidedeoğlu, AKP iktidarının "dinsel temelli bir dünya görüşü" ile "dünyasal yaşam alanı"nı düzenleme girişimini ele aldığı kitabındason yıllarda pusulasız bir gemi durumuna getirilen Türkiye'nin dev dalgaların ortasına sürülüşünü anlatıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle