06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 5 MART 2021 CUMA AHBAP ARTIK PROJE ÜRETECEK ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK AHBAP Derneği’nin başkanı sanatçı Haluk Levent, yeni projeler ve ödüller ile yine gündemde... Telefon ile ulaştığımız Haluk Levent, AHBAP’ın artık proje üreteceğini söyledi. İlk kez gazetemize açıklama yapan Haluk Levent, “Yeni dönemde çok önemli ve yeni projelere imza atacağız. İlk üniversitelerle yeni proje üretip kamuoyuna sunacağız. Özellikle çevre, orman ve göç konusunda yapacağımız istatislikler ve çalışmalar var. Bilime, teknolojiye, sanata meraklı gençleri yetiştireceğiz” diyor. Haluk Levent ve AHBAP’a, Yüksek İnsani Değerler Ödülü... Haluk Levent Üsküdar Üniversitesi Senatosu tarafından belirlenen isimlere takdim edilen Yüksek İnsani Değerler Ödülleri’nin 6’ncısı sahiplerini buldu. Bireysel olarak başladığı sosyal sorumluluk çalışmalarına kurduğu AHBAP Derneği ile devam eden sanatçı Haluk Levent’e Yüksek İnsani Değerler Ödülü verildi. Yoğun programı nedeniyle törene katılamayan Haluk Levent adına ödülü AHBAP Derneği İstanbul Şehir Başkanı Buse Vurucu aldı. AHBAP Derneği Başkanı Haluk Levent, ödülle ilgili duygularını çektiği video ile paylaştı. Levent, mesajında “Üsküdar Üniversitesi’nin değerli öğretim üyeleri, öğrencileri ve gönül verenleri ve yöneticileri... Hepinize sevgilerimi sunuyorum. Hep bir koşuşturmacadayım. Bu ödül benim için anlamlı. Çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. AHBAP’ın şu an aktif olarak 74 şehir 65 üniversitede 30 bine yakın gönüllüyle eğitim, insanlık, yardımlaşma, çevre olmak üzere 8 farklı grupta çalışmalarına devam ettiğini kaydeden Buse Vurucu, “Pandemi öncesinde sahada gerçekleştiriyorduk etkinliklerimizi, şehirlerimizde ahbaplarımız yüz yüze etkinlikler gerçekleştiriyorlardı. Ama tam bir senedir ne yazık ki pandemi sebebiyle etkinliklerimizi online ortamda gerçekleştiriyoruz. Yardımlaşma görevlerimiz olsun, Ahbaplarımızın kişisel gelişimleri için organize ettiğimiz etkinlikler, seminerler olsun hepsini online ortamda gerçekleştiriyoruz. Hiç ara vermedik ve ara vermeden devam edeceğimizin sözünü size burada da verebilirim. 2017 yılında sevgi ve gerçeğin peşindeyiz diyerek çıktığımız bu yolda hayatına dokunduğumuz kişilerin yüzündeki tebessümü görmek bizleri çok mutlu ediyor” dedi. l Kültür Servisi Tiyatro sanatçısı Cemal Ustaoğlu, kurduğu masal okulu ile geçmişi bugüne taşıyor Masallar hepimiz için... ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK “Anneannemizden, babaannemizden, halarumlama ve eleştirme yeteneklerinin gelişimine, arkadaşlarıyla empati kularımızdan, teyzelerimiz rabilmesine kadar çok geden, annemizden ve baba niş bir alanda çocukları mızdan dinlediğimiz ma geliştirir. Pandemi süresalların, hikâyelerin, ma cinde çalışmalarım durdu. nilerin, türkülerimizin ta Hiç kimseden destek alarifsiz zenginliği ile başladı madım” diyor. çocukluk yıllarımız” diyor Ustaoğlu yetişkinler için Cemal Ustaoğlu... de meddah gösterisi hazırTiyatro sanatçısı Ustaoğ lıyor. “Onu da her ay serlu, kurduğu giliyordum masal okuama şu an bu lu ile geçmida imkânsız” şi bugüne tadiyor sanatşıyor. çı... Kim maÖzel göstesal dinlemerilerinde yeyi sevmez tişkinler için ki bütün çode masal ancuklar sever latan Ustaoğama büyüklu, “Tüm bu lerin de mayaşam tecrüsalları çok bem gösterdi sevdiğini ki sadece çosöyleyen sacuklarımız denatçı, pandeğil, yetişkinlemi sürecinCemal Ustaoğlu rin de masalde masal anların büyülü latmaya çevdünyasına ihrimiçi devam ediyor. Us tiyacı var. Masal okulu ile taoğlu, “Son bir yıldır pro herkese kapılarımı açıyofesyonel anlamda hiçbir iş rum” deyip ekliyor: “Büyapamadım. Oysa okullar yüklere içinde sevda olan la, belediyelerle, kurum eski İstanbul masalları anlarla çalışmalar yapıyor latmayı seviyorum. Bundum. Sekiz yıldır çocuk lar sevda temalı her yüzlara masal anlatıyorum. yıldan masallar. Yeni seÖzellikle okulöncesi ço zonda udi bir sanatçımızla cuklar uzmanlık alanım birlikte, ‘İstanbul üzerine’ diyebilirim. 35 yıllık tiyat adlı bir gösteri çalışıyoruz. ro oyuncusuyum. Kendi İçinde İstanbul’la ilgili öyçocuğum yok ama çocuk küler, masallar, şiirler ve ları çok seviyorum. Masal şarkılar olacak.” lar, çocukların gelişiminde Ustaoğlu’nun masallarıçok önemli yer tutar. Keli na Instagram ve YouTube me dağarcığından, kendi hesapları üzerinden ulaşani ifade edebilmesine, yo bilirsiniz. Polonyalı Kornelia Binicewicz, ‘Bir Damla Talih’ projesinde İsrail ve Türkiye’nin kültür ve sanat aracılığıyla birbirinden nasıl etkilendiğini gösteriyor. İki ülke arasında müzik yolculuğu “Beyoğlu’nda Gezersin”, “Çadırımın Üstüne”, “Çayelinden Öteye”, “Dil Yarası” gibi Türk popüler müzik tarihine geçmiş şarkıların hepsinin İsrail müziğinde de bir karşılığı var. 2015’te kadınların ürettiği yerel müziORHUN ği araştırmak üzeATMIŞ re Türkiye’ye yerleşen Polonyalı Kornelia Binicewicz, müzikler aracılığıyla iki ülke arasındaki büyüleyici tarihsel bağlantılar, esinlenmeler ve uyarlamaların hikâyesini anlatıyor. Binicewicz, bu kapsamda “Bir Damla Talih” isimli projeyi hayata geçirdi. Projenin konusu sadece müzik değil, şarkılar aracılığıyla anlatılan bir hikâye. Bu yüzden “Bir Damla Talih” üç bileşenden oluşuyor: müzik, hikâye ve kapak görseli. Albüm iki bölüm halinde yayımlanıyor: Aranjmanlar ve Kaynaklar. Bu da dijital dünyada analog müzik deneyimine bir bakış sağlıyor. Binicewicz, aynı zamanda bir DJ, müzik koleksiyoneri, hikâye anlatıcısı, yazar ve müzik küratörü. Tüm dünyadaki 60, 70 ve 80’lerin kayıtlarını araştırdığını söylerken, Akdeniz Bölgesi’nin her zaman favorisi olduğunu dile getiriyor. “Bir Damla Talih” projesi de bu kayıtları araştırma sırasında ortaya çıkmış, şöyle anlatıyor: “İsrail ve Türkiye’den müzikleri arşivlerken şarkıların birbirleriyle çok benzer olduklarını, bazen tamamen aynı olduklarını fark ettim. Bu çarpıcı benzerliğin ardındaki sosyal ve kültürel süreçleri anlamaya karar verdim. ‘Bir Damla Talih’i yaratarak birbirimizi anlamayı ve iki farklı ülkedeki insanların kültürel bağlantılarını insanlara göstermeyi amaçladım. ‘Bir Damla Talih’, insanlar ve kültürlerin aracılığına dayanan çok katmanlı bir küratöryel çalışma. Müzik, bilgi konusunda güçlü bir kaynak, aynı zamanda bir kimliği oluşturmak ve yeniden tanımlamak için de dinamik bir araç. İnsanları bir araya getirmek için de en iyi yol.” ‘Büyüleyici bir seyahat’ Araştırmacının projesini Spotify üzerinden dinleyebiliyorsunuz, iki ayrı şarkı listesi var. Biri, yalnızca iki ülkeden aynı şarkıları kendi dillerinde seslendiren kadın müzisyenler. Burada, Ajda Pekkan, Zerrin Özer, Ofra Haza ve Zehava Ben gibi sanatçıların şarkılarını içeriyor. Diğer listede ise Zeki Müren’den Arif Susam’a birçok ismin şarkıları mevcut. Soundcloud sitesinde ise derleme olarak iki mixtape var. Binicewicz, “Proje konuyu sadece müzik olarak göstermiyor. Ayrıca bir metin, podcast ve Itamar Makover tarafından yaratılan güzel bir sanatsal çalışma da var. Konuyu derin bir şekilde çok farklı yollardan keşfedebilirsiniz. İnsanın ve müziğin hikâyesinin önemli olduğuna inanıyorum, insanın müziği dinlemesini etkilemenin yanında ayrıca algımızda yeni alanlar açıyor. Projede müziğin Türkiye ve İsrail arasında nasıl yolculuk ettiğini göstermeye ve sosyal, kültürel ve politik olarak anlamını sunmaya çalıştım. Büyüleyici bir seyahat” diye konuşuyor. Projenin hikâyesini web sitesinden de takip edebilirsiniz: https://www.ladiesonrecords.com/copyofadropofluck1 Polonyalı bir müzik araştırmacısı ve antropolog olan Kornelia Binicewicz, aynı zamanda eski plak şirketleriyle (Elenor, Türküola, Uzelli, Şah Plak) çalışarak müzik derlemelerinin küratörlüğünü üstlendi (“Turkish Ladies. Female Singers from Turkey 1974 1987” / Sony Müzik Türkiye). Türkiye’de saykodelik! Konu Türkiye’deki saykodelik müziğe gelince Polonyalı araştırmacı heyecanını gizleyemiyor. 2015’te Türkiye’ye taşınma nedeni olarak da bu müziği araştırmayı gösteriyor. Binicewicz, “70’lerdeki Anadolu Rock müzisyeni kadın şarkıcıları öğrenmek istedim. Bu müzik türünü aşırı ilginç buluyorum. İstanbul’da uzun süre kalışım sayesinde Türkiye’nin müzik açısından sunabileceği çok şey olduğunu anladım. Çoğu yabancı için Anadolu saykodelik müziği ilgilendikleri tek şey oluyor. Ama bu türün kökeni halk müziğine, türkülere, âşık geleneğine, hatta arabeske dayanıyor ve bu bağlantı onu çok derin kılıyor. Batı müziğinden ilham ve elektrikli enstrümanlarla kaynaşma müziğe harika bir dokunuş katıyor. Ama benim görüşüme göre Anadolu’nun kendi ruhu türün en heyecan verici yanı” diye konuşuyor. İBB’den Dragos arkeolojik kazı alanına ziyaret İBB BİMTAŞ Kültürel Miras Koruma Müdürü Tolga Yılmaz ve Kartal Belediyesi heyeti, Geç Roma ve Erken Bizans dönemine ait hamam, kilise ve mezarların bulunduğu Dragos arkeolojik kazı alanını ziyaret ederek incelemelerde bulundu. Kartal Belediyesi Başkan Yardımcısı Adem Uçar, incelemeden sonra yaptığı konuşmada, Kartal Belediyesi’nin kazı çalışmaları sonrasında ortaya çıkarılan Dragos arkeolojik kazı alanının, kent tarihi için önemine dikkat çekerek “Bugün, İBB BİMTAŞ Kültürel Miras Koruma Müdürü Tolga Yılmaz ve heyetini Dragos kazı alanında misafir ediyoruz. İncelemelerden sonra misafirlerimize tarihi alan ile ilgili bilgi verdik. Kartal’ın ve İstanbul’un tarihi ve kent hafızası için çok önemli bir alandayız. Misafirlerimizle beraber burayı nasıl koruyup gelecek kuşaklara aktarabilir ve aynı zamanda nasıl cazibe merkezi haline getirebiliriz, bunu konuştuk. Kartal Belediyesi olarak Kartallının tarihine ve kültürüne sahip çıkmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Atatürk Kültür Merkezi Kısaltılmış adıyla AKM (Atatürk Kültür Merkezi) yıllarca eylemsiz kılınmış, nasıl olduysa, toplumda sanatsallık duygusunu geliştiren bu kültür yuvasının daha da genişletilerek yenilenmesine geçilmiştir. Bu bile ülkelerin ancak kültürce kalkınırlarsa çağdaş uygarlıkta yerlerini alacaklarını doğrulamaya yeter. Cumhuriyet döneminin toplumsalsiyasalkültürellaikliközgürlük atılımlarının her gün biraz daha tırpanlandığı, Atatürk adını unutturmak için sürekli fırsat kollandığı bir dönemde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Artık Atatürk Kültür Merkezi (AKM) demiyorum, biz orayı opera binası olarak hazırladık” yolundaki açıklaması, ışık yayan umut kapılarını bir kez daha kapatmıştır. Oysa Atatürk adının üniversitelerde, okullarda, yüzlerce kitapta yer aldığı gibi sanatsal kurumlarda da sürdürülmesi, başta Cumhurbaşkanı, yurdumuzda özgürce yaşayan yurttaşların onuru sayılmalıdır. Gençliğe emanet Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin öyküsü olan Söylev’inin sonunda; Türk varlığını, TBMM’yi oluşturan üyelere, hatta orduya, toplumun herhangi bir kesimine değil, yürekleri yurdu bayındır kılma bilinciyle atan gençliğe emanet etmiştir. Şu olasılıkları sıralayarak gençlerin nelerle karşılaşabileceklerini de anımsatarak: “Zorla ya da aldatıcı düzenler kurarak sevgili yurdunun bütün kaleleri alınmış, bütün gemi yapım yerleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesine eylemli olarak girilmiş olabilir. Bütün bu durumdan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, yurtta yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sapkınlık ve üstelik hainlik içinde bulunabilirler. Dahası, böyleleri kişisel çıkarlarını yurduna girip yayılmış olan düşmanların siyasal erekleriyle birleştirebilirler. Ulus yoksulluk ve sıkıntı içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir.” Erdemli sözler Atatürk’ün özdeyiş değeri taşıyan sözlerinin özünü kavrama erdemine erenler, Türkiye’nin gelişim tarihini baştan sona bir kez daha okumuş olur. Orada, tek cümleyle, Cumhuriyete erişimizin, yurdumuzun geleceğini gençliğe emanet etmesinin özeti yazılıdır: “Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların bedelidir.” Atatürk’ün, neredeyse her sözünün içeriğinde kültürümüzden izler vardır. Bunun en belirgin kaynağı “10’uncu Yıl Söylevi”dir. Şu inançlı sözleri okuyan her yurtseverin içi titrer: “Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Türk milletinin yürümekte olduğu yükselme ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet bilimdir. Türk milletini tarihi bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir.” Umut Sanatsal kurumlardan Atatürk adını silmek, aydınlanma ışığını söndürmektir. Bugün onun sonsuzluk yerinde oturan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; en başta, Atatürk’ün geleceğe yönelik sözlerini yeniden okuyarak, yetkin insanların görüşlerini özellikle 1998 yılından bu yana İstanbul Opera ve Balesi’nde solist olarak yer alan Ermeni asıllı Tavityan’ın şu düşüncesini değerlendirerek erken verdiği kararını gündeminden çıkaracağını umuyorum: “Atatürk Kültür Merkezi isminin değiştirilmesi için bir sebep göremiyorum. Bütün diğer kimliklerini bir kenara bıraktığımızda bile modern anlamda opera ve balenin Türkiye’de kurumsal bir kimlikle inşasını sağlamış, oluşumuna yol açmış bir kişi olarak bile ele alındığında Atatürk adının eskisi gibi kullanılmasının doğal bir karar olacağını düşünüyorum.” DasDas Akademi’de çevrimiçi seminerler DasDas Akademi, Tarabya Kültür Akademisi ile yeni bir projeye imza attı. DasDas Akademi çevrimiçi seminer serisi 7 Mart Pazar günü başlayacak. Altı hafta boyunca her pazar Tarabya Kültür Akademisi’nin geçmiş dönem sanatçıları, seminer katılımcılarıyla çevrimiçi olarak bir araya gelerek birikimlerini paylaşacak ve katılımcıların sorularını yanıtlayacaklar. Seminerlerin ilk haftasında; 7 Mart günü saat 17.00’de oyuncu, oyun yazarı ve yönetmen Judith Rosmair “CURTAIN CALL!” “Oyunu Temelinde Kurgusal Otobiyografi ve Prodüksiyon” başlığı altında oyuncuları kendi hikâyelerini ve prodüksiyonlarını hayata geçirme ve geliştirme konusunda cesaretlendirecek. DasDas Akademi Online Seminerleri’nin biletleri: www.mobilet.com’da satışta. Ayrıntılı bilgi için: dasdas.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle