07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 23 MART 2021 SALI HABER Boğaziçi’nde altı günlük boykot başladı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne AKP’li Melih Bulu’nun atanmasına karşı protestolar devam ederken, eylemlerde gözaltına alınan altı öğrencinin tutukluluğu devam ediyor. Boğaziçili öğrenciler dün “Arkadaşlarımız yoksa biz de yokuz” diyerek altı günlük boykota başladı. Öğrenciler üniversitenin online yapılan derslerine katılarak “Hocam biz derse girmiyoruz” diyerek yaşanan süreci protesto etti. Daha sonra öğrenciler üniversitenin Güney Kampus Meydanı’nda bir araya gelerek şarkılarla, forumlarla direniş festivalini başlattı. Boğaziçi Üniversitesi’nde akademisyenlerin eylemleri dün de devam etti. Akademisyenler bir kez daha rektörlük binasına sırtlarını dönerek Bulu’nun rektör olmasını protesto etti. Üç öğrenci tahliye edildi Kadıköy’de 2 Şubat günü düzenlenen protesto eylemine katıldıkları gerekçesiyle tutuklanan Necmettin Erdem, Akın Karakuş ve Koral Hacıbeyoğlu dün tahliye edildi. Recep Acar ve Yunus Emre Karaca’nın ev hapisleri kaldırılırken, Ömer Şengel, Anıl Akyüz, Şilan Delipalta’nın tutuklulukları sürüyor. Tutuklu öğrencilerden Murat Can Demirci ise 5 Mart’ta adli kontrol şartı ile serbest bırakılmıştı. YÖK ‘geçit yok’ dedi ama Marmara Üniversitesi’nde ‘adrese teslim’ ilan verildi Yine kişiye özel ÇAĞATAN AKYOL Yüksek Öğretim Kurumları’nın (YÖK) önceki hafta “adrese teslim” kadrolara karşı önlem adımı atmasına rağmen Marmara Üniversitesi’nde çıkarılan ilanlarda bir çalışma alanına işaret edilen şartlar sıralandı. Marmara Üniversitesi, fen edebiyat fakültesine bir profesör, iki doktora öğretim üyesi ve iktisat fakültesine bir doçent almak üzere ilana çıktı. Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümü Klinik Psikoloji Ana Bilim Dalı’nda profesör kadrosu ilanındaki şartlar arasında “Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, majör depresyonda antioksidatif enzim aktivitesi konularında bilimsel çalışmaları olmak. Son beş yılda klinik psikoloji alanında ders vermiş olmak” yer aldı. Deneysel Psikoloji Ana Bilim Dalı’nda doktora öğretim üyesi ilanında “Beyin görüntüleme, nörorehabilitasyon ve nörobilim alanında deneysel çalışmalar yapmış olmak” şartı dikkat çekerken Sosyal Psikoloji Ana Bilim Dalı’nın doktora öğretim üyesi ilanında “Üstün zekâlı çocuklar ve ebeveynleri, irade, duygu kontrolü alanlarında bilimsel çalışmaları bulunmak” şartında da bir çalışma alanına işaret edildi. İktisat Fakültesi İktisat Tarihi Ana Bilim Dalı’nın doçent kadrosuna alınacak kişide ise “Yüksek lisans ve doktorasını iktisat tarihi bilim dalında yapmış olmak, doçentlik unvanını iktisat tarihi alanından almış olmak, Osmanlı İktisat Zihniyeti konusunda bilimsel yayınlar yapmış olmak, iktisat tarihi ve Osmanlı iktisat tarihi konularında ders verme tecrübesine sahip olmak” şartları sıralandı. YÖK, önceki hafta kişiye özel ilanlara karşı “İlana başvuru koşulu olarak adayların lisansüstü tez veya uzmanlık tezi adlarının bir kısmı veya tamamı yazılamayacağı gibi ilanda sadece belirli bir adayı tanımlayan özel şartlara yer verilemez” açıklamasında bulunmuştu. Marmara Üniversitesi’nin ilanlarındaki tüm şartlarda özellikle bir alanla ilgili bir çalışmaya işaret edilmesi, iki kadro ilanında ders verme tecrübesi şartı aranırken diğerlerinde bu hususun göz ardı edilmesi adrese teslim kadro şüphesi oluşturdu. GENEL MÜDÜRLÜK: Mazbut vakfın hakkını koruduk Vakıflar Genel Müdürlüğü, Taksim Gezi Parkı’nın mülkiyetinin Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı’na devredilmesine ilişkin “Vakıflar Genel Müdürlüğü kuruluş amacı ve görevini yerine getirerek yönetim ve temsilini yaptığı mazbut vakıfların haklarını korumaktadır” açıklamasını yaptı. Genel müdürlükten yapılan yazılı açıklamada, Osmanlı Sultanı Beyazıt’ın, 1505’te, vakfiyesinde İstanbul’da bulunan cami, medrese, mektep ve imaretten oluşan külliyesi için çok sayıda dükkân, ev, bostan, mera, arazi ve arsa vakfettiği, bunların önemli bir bölümünün Beyoğlu, Şişli ve Galata bölgesinde yer aldığı belirtildi. Osmanlı döneminde yürürlükte olan vakıf yasalarına göre vakıf kurucusu veya mütevellilerinin bu yerleri işlettiği aktarılan açıklamada, “Bu bağlamda, 3. Selim döneminde bahsi geçen taşınmazlar mukataaya bağlanarak belli bir zemin kira karşılığı ödenerek taşınmazın üzerine kışla, talimhane, mescit ve çeşmeden oluşan müştemilat yapılmıştır. Topçular Kışlası olarak uzun süre hizmet verilen bu binalar, daha sonra işlevini kaybetmiştir. O dönemde yürürlükte olan Ahkamü’lEvkaf’a göre vakfına geçmesi gerekirken taşınmazlar belediye mülkiyetine geçmiştir” denildi. Çalışmalarda kayıtların incelendiği ve söz konusu taşınmazların Sultan Beyazıt Hanı Veli Vakfı’na ait taşınmazlardan olduğunun tespit edildiği kaydedilen açıklamada, “Vakıflar Genel Müdürlüğü kuruluş amacı ve görevini yerine getirerek, yönetim ve temsilini yaptığı mazbut (kuruluşları Osmanlı ve Selçuklu’ya dayanan ve günümüzde yöneticisi kalmayan) vakıfların haklarını korumaktadır” denildi. l ANKARA / Cumhuriyet MİMARLAR ODASI: Yahudi Mahallesi yıkım tehdidi altında Mimarlar Odası Ankara Şubesi, tarihi Yahudi Mahallesi’nin ve Ulus Tarihi Kent Merkezi’nin kentsel dönüşüm adı altında yıkım tehdidi altında olduğunu bildirdi. Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Yahudi Mahallesi’nde kuşku uyandıran yangınlar, Kayabaşındaki yıkımlar, Ulus Tarihi Kent Merkezi’ni çok kültürlülüğünden, Cumhuriyet değerlerinden arındırarak TOKİ kimlikli rant alanına dönüştürecek kentsel dönüşümlerin bir parçasıdır” dedi. Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne çağrı yapan Candan, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluk alanında olan yerlerde sürece neden müdahil olmasını istedi. l ANKARA / Cumhuriyet İBB, GEZİ PARKI’NIN MÜLKİYETİNİ ALMAK İÇİN HAREKETE GEÇİYOR İmamoğlu: Dava açıyoruz İzmir’de “Kentlerde Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesi”ne katılan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Gezi Parkı’nın devri ile ilgili dava açacaklarını söyledi. Mülkiyeti belediyeden alınan Taksim Gezi Parkı’nın Sultan Beyazıt Vakfı’na devredilmesiyle ilgili açıklama yapan İmamoğlu, “Çok trajikomik. Davamızı başlatıyorum” dedi. İmamoğlu, “Vakıflarla ilgili kanunun 30. maddesine dayanılarak yapılmış bir hamle. Ama o kanun da aslında o kadar net yazılmış ki; ‘Vakıf eliyle yapılan’ diye tarifleniyor. Geçmişte vakıf eliyle yapılan, eğer bugün İl Özel İdaresi’nde, belediyede ya da kamunun herhangi bir kurumunda mülkiyet olarak duruyorsa, bunun Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devri, diye tanımlanmış kanun. Ama bunun Gezi Parkı ile uyan hiçbir tarafı yok. Burası Gezi Parkı, kültür varlığı değil. Kanun, kültür varlıkları ile ilgili. Gezi Parkı’nda 100 sene önce bir Topçu Kışlası yapılmış. Ama o Topçu Kışlası, Selim zamanında yapılmış. Beyazıt Han Hazretleri Vakfı ile alakalı değil” dedi. Devrin, uydurma ve mesnetsiz bir kararla yapıldığını dile getiren İmamoğlu, “Böyle uydurma, mesnetsiz kararla İstanbul halkına ait güzel bir parkın, akşamdan sabaha bir kararla, bir yazıyla, bekler gibi hazır halde, tapuyu da Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil edilmesi, İstanbulluya karşı hiçbir kural dinlemeksizin, kendi bildiğini yapmaya çalışan bir aklın sonucu. Elbette biz, mücadelemizi hukuken veriyoruz, vereceğiz. Buna bir mülkiyet davası açıyoruz. İstanbul halkı lehine bir karar çıkacağını umut ediyorum, davamızı başlatıyorum” diye konuştu. ‘Bir avuç insanın aklı’ İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilmesine de değinen İmamoğlu, “Kadını koruyan, cinsiyet eşitliğini topluma aktaran, anlatan ve bunu himayesi altına alan sözleşmenin bertaraf edilmesini bir avuç insanın aklı olarak görüyorum. Bütün İstanbul, bütün Türkiye buna karşı. Böyle bir sözleşmeyi bertaraf ettikten sonra bence en büyük dersi, bunu bertaraf edenlere kadınlar verecektir” dedi. l İZMİR / Cumhuriyet Hevesinizi de aldıysanız parkımızı geri verir misiniz? İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Sözcüsü Murat Ongun ile Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Gezi Parkı’nın mülkiyetinin Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı’na devredilmesiyle ilgili açıklamasını değerlendirdi. Ongun, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Gezi Parkı’nın vakıf kültür varlığı olmadığını ve 2. Bayezid tarafından yapılmadığını siz de belirttiğinize göre hevesinizi de aldıysanız parkımızı geri verir misiniz?” açıklamasını yaptı. Polat ise “Vakıf yoluyla meydana gelmemiş ve vakıf kültür varlığı olmayan parkı neye dayanarak aldınız” sorusunu yöneltti. l Haber Merkezi Gece yarısı ne oldu da bu operasyon ülkeye çekildi? Ülke yanıyor ben de Suriye yazacağım diye anons ediyorum, yahu bu ülkede ne yazacağına ilişkin bir günlük bile olsa bir öngörüsü olabilir mi insanların. Yarını programlayabilir mi? Finans işleriyle uğraşıyorsa, mesela yarın dolar satayım, TL’ye döneyim, nasıl olsa bir istikrar sağlandı, paramı TL’ye mevduat faizine yatırayım, diyebilir mi? Dün bunu diyenler, dolarını bozdurup TL’ye dönenler ayvayı yedi. Öyle bir yakalandı ve tuzağa düşürüldü ki yeniden parasını operasyon öncesi değerine yükseltebilmek için finans cambazlıkları yapmak zorunda kalacak; doluya koyacak, boşa koyacak hiçbiri olmayacak. Aynı şekilde ev, araba vb. gibi yatırım planlayanlar da ayvayı yedi. Hayallerini şöyle bilinmeyen bir geleceğe doğru iteleyebilirler... 16 milyar dolara mı operasyon? Son dört ay içinde 16 milyarın üzerinde ülkeye giren dış yatırımcı/sıcak para sahipleri birden ütüldüler. Mesela ortalama 7.20 gibi bozdurduysa dolarını (veya Avro’sunu!) şimdi bakıyor ki TL 9’a vurdu! Dolara dönse milyar zararlarla kapatacak defteri. Yani muazzam ütüldü! Yoksa bu 16 18 milyarlık dış düşmanı finansal olarak yerle bir etmek için mi MB başkanına gece yarısı operasyonu tezgâhlandı! O zaman mesele yok. Ağbal, ülkesi için kahramanlık uğruna feda edildi, muazzam bir savaştayız, gece yarısı baskınıyla hadlerini bildirdik! Ağbal bu madalyayı gururla göğsünde taşıyabilir! Zafer uğruna mağlup! Önemli olan vatan,... Vatan söz konusuysa gerisi teferruattır! Önce Ağbal ile gel gel yaptık düşmana, sonra paralarını iç ederek Türkiye kaç bucakmış gösterdik. Milliyetçiliğin, mukaddesatçılığın işte pür örneklerinden biri, tarihe yazılacak cinsten! Yoksa Saray’a sızma mı oldu? Yukarıda yazılanlara inanmadınız mı? Gayet ciddi ciddi yazmıştım oysa.. Yoksa bu gece yarısı operasyonda, dış düşmanların eli kolu suflesi olabilir mi? Yabancılar bizi kıskanıyorlar, malum, en önemli zamanlarda bize operasyon çekiyorlar... Baktılar ki ekonomi kendini toparlayabilecek, istikrar için tünelin taaa dibinde de olsa bir minik umut ışığı sanki görünüyor; ülkenin bu yıl yüzde 6.5 büyüyeceği haberleri yayılıyor; gizli operasyon mu çektiler yoksa?! Yılanın başını küçükken ezeceksin! Ekonomik istikrarı için minik bir ışık göründüyse eğer, hemen ezip söndüreceksin ki Türkiye başını kaldırmasın. Yabancı emperyalist güçler postalla başımıza basmış gibi mi oldular?! Bunlar ülkeyi çökertmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyor olabilirler. Şüphe şüphedir! Ben vatansever bir insanım, komplo teorisi gibi görünse de MİT harekete geçmeli ve bu operasyonun gerisini berisini, girdisini çıktısını araştırmalı, Saray ile yapılan tüm haberleşmeleri incelemeli, derim. Cumhurbaşkanı’na bu gece yarısı operasyonunu kimin tavsiye ettiğini merak edenler var. Kimisi Yeni Şafak ve Sabah gibi gazetelerin manşetlerini gösteriyor, yoksa oralara mı bir sızıntı oldu ve manşetlerle Saray aldatıldı? Pek çok konuda olduğu gibi.. Bunu bildikleri için gizliden gizliye neler karıştırdılar? Niye konuşmazlar! Cumhurbaşkanı’nın kendiliğinden, bu kadar önemli yakıcı ve çökertici kararı tek başına verdiğine inanmayanlar çoğunluktadır halkımız arasında: Yoo, imkânsız, o yapmamıştır! İbrahim Kalın mı önerdi, Fahrettin Altun mu, yoksa Nurettin Canikli mi? Yoksa Jöleli mi? Öyle şey yapmazlar biliyorum! Ben, Saray’a bu operasyon fikrini sızdıran yabancı istihbarat örgütleri varsa, onları merak ediyorum.. Saray’la, kimle ilişki içindelerdi? Canikli kendi adına mı açıklama yaptı, yoksa bu operasyonu aklamak için mi topa girdi? Bilinmezlikler diz boyu! Bazen incir çekirdeği kadar önemli konularda ortalığı yıkan açıklamalardan geri kalmayan Altun ve Kalın, ülkeyi dipsiz uçuruma iten gece yarısı görevden alma konusunda hiç söyleyecek söz bulamadı mı, konuşmaları gereken bugün, neden susarlar! Konuşup ülkeyi, ekonomiyi rahatlatmaları gerekmiyor mu? Eğer bir dış operasyon varsa, isim vermeseler de olur, lanetlemeleri görevleri değil miydi? Yoksa “milliyetçi economist” Jöleli mi önerdi? Hayır mı? Peki, ekonomi başdanışmanı olarak ortalığa dökülüp neden bi dirhem açıklama yapmaz, yoksa konuşma yasağı mı var!? Olayı dış düşmanların üzerine atabilir! Atsa da rahatlasak! HHH Yahu ne olduğunu açıklayın, ölücem meraktan! VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI KöyKoop eski Başkanı, İstanbul Erbaa Kültür ve Dayanışma Derneği kurucularından, Emekli öğretmengazeteci Mustafa Ağır’ın kardeşi, Fadime Yutalan’ın kıymetli eşi, Mehmet, Müfit, Bülent, Münire ve Sevda’nın biricik babası, NECMİ YURTALAN 23.03.2021 tarihinde vefat etmiştir. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz. AĞIR AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle