03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 3 22 MART 2021 PAZARTESİ 200/80 190/120 TARİHTE BUGÜN 230/90 80/00 1963: Yassıada duruşmalarında ana120/40 160/80 250/150 120/20 yasayı ihlal suçundan idama mahkum edilen ancak cezası yaş haddinden müebbete çevrilen eski Cumhurbaşkanı 190/60 20/20 Celal Bayar, rahatsızlığına ilişkin rapor 160/20 90/20 üzerine, tahliye edildi. Bayar’ın serbest 90/10 160/20 bırakılması tepkilere yol açınca ceza180/60 80/40 sının ertelenmesine ilişkin karar 28 200/130 140/10 Mart’ta kaldırıldı. Bayar, gözaltına alın160/90 140/50 ması üzerine 30 Mart’ta başladığı açlık 210/80 170/140 grevini 3 Nisan’da bıraktı. YHT’deki maliyet artışı dış krediler nedeniyle bir yılda katlandı Tren yerine maliyeti uçtu 2020’de TCDD’de bünyesindeki 6 farklı YHT projesinin toplam maliyeti 36 milyar 540 milyon 811 bin TL olarak hesaplanıyordu. 2021’de 6 proje kısmen ya da tamamen revize edilip AYGM’ye devredildi. Projelerin toplam maliyeti 133 milyar 940 bin 658 bin TL’ye çıktı. 6 proje için ortalama artış bir yılda 3.66 kat oldu. ADANAOSMANIYEGAZIANTEP’TE 3 KAT ARTIŞ: 2020’de proje için TCDD bünyesinde 4 milyar 821 milyon 618 bin TL maliyet hesabı yapılırken, 2021’de bir kısmı AYGM’ye devredildi. TCDD’de kalan kısım için 7 milyar 19 milyon 424 bin TL; AYGM’ye devredilen kısım için 8 milyar 763 milyon 32 bin TL maliyet hesabı yapıldı. Projenin toplam maliyeti 2021’de 15.7 milyar TL’ye çıkarken; bir yılda maliyet artışı 3.3 kat oldu. AKSARAYULUKIŞLAYENICE 3.4 KAT ARTTI: 2020’de TCDD bünyesinde KaramanYenice kesimi için 3 milyar 611 milyon 376 bin TL; AksarayUlukışla kesimi için de 1 milyar 430 milyon 285 bin TL olmak üzere toplam maliyet 5 milyar 41 milyon 661 bin TL olarak hesaplanmıştı. 2020’de söz konusu projenin tamamı AYGM’ye devredildi. 2021’de 17 milyar 47 milyon 747 bin TL’ye çıkan projenin maliyeti 3.4 kat arttı. NEŞELİ SAATLER 21 Mart Dünya Down Sendromlular Farkındalık Gününde Kapadokya bölgesinde down sendromlu çocuklar hayatlarında ilk kez sıcak hava balonuna bindiler, etkinliklere katıldılar. l İHA ERDEM SEVGİ CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın; hazırladığı çalışmada, 2020 yatırım programındaki pek çok Yüksek Hızlı Tren (YHT) projesinin 2021’de Devlet Demiryolları’ndan (TCDD) alınıp Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesindeki Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü’ne (AYGM) verilmesiyle maliyetlerin rekor oranda arttığına dikkat çekti. Akın, “Vatandaşın işini, aşını kaybettiği bir dönemde iktidarın; YHT’lerin finansmanını dış kredilerle karşılamayı tercih etmesi projelerin toplam maliyetlerini katladı. Bu artışlar bütçede kara deliğe dönüşecek. 6 farklı projede toplam maliyet 36.5’ten 133.9 milyar TL’ye çıktı. Trenler yerine maliyetler yüksek hızla artıyor. Ortada ya büyük bir beceriksizlik var ya da büyük bir rant” dedi. Akın’ın çalışmasında maliyeti artan YHT projeleri şöyle sıralandı: ANKARAİZMIR 4.3 KAT ARTTI: TCDD bünyesinde 2020’de 7 milyar 125 milyon 69 bin TL maliyetle yer alan projenin 2021’de bir kısmı AYGM’ye devredildi. 2020’de Selçuk hattı için de 1 milyar 928 milyon 203 bin TL maliyet ayrılmıştı. Revize edilen projenin TCDD’de kalan kısmı için 11 milyar 448 milyon 60 bin TL maliyet hesaplanırken, AYGM’ye devredilen kısım için 23 milyar 218 milyon 82 bin TL’si dış kredi olmak üzere 27 milyar 755 milyon 257 bin TL maliyet çıkarıldı. Buna göre 40 milyar TL’yi bulan proje için maliyet 4.3 kat arttı. BANDIRMAOSMANELI 5’E KATLANDI: 2020’de proje için 3 milyar 260 milyon 689 bin TL tutarında maliyet hesabı yapılırken; 2021’de bir kısmı TCDD’de bırakıldı; bir kısmı da AYGM’ye devredildi. TCDD’de kalan kısmı için 2021’de 3 milyar 973 milyon 639 bin TL maliyet; AYGM’ye devredilen kısmı için (10.3 milyar TL’si dış kredi) 12 milyar 619 milyon 99 bin TL maliyet çıkarıldı. Toplam maliyet 16.5 milyar TL’yi bulurken; projenin maliyeti bir yılda 5 kat arttı. YERKÖYKAYSERI PROJESI 3 KAT ARTTI: 2020’de TCDD bünyesinde 3 milyar 22 milyon 817 bin TL maliyetle yer alan projenin tamamı 2021’de AYGM’ye devredildi. 2021 yatırım programında proje için toplam maliyet 9 milyar 127 milyon 877 bin TL olarak revize edildi. Projenin maliyeti bir yılda 3 kat artış gösterdi. GEBZEHALKALI’DA 3.2 KAT ARTIŞ: 2020’de TCDD bünyesinde yatırım programında 11 milyar 340 milyon 754 milyon TL tutarında maliyetle yer alan projenin tamamı 2021’de revize edilerek AYGM’ye devredildi. Projenin maliyeti 36 milyar 186 milyon 523 bin TL’ye çıkarken, maliyet bir yılda 3.2 kat artış gösterdi. Sadece bir farklılık Dünya genelinde 6 milyon, Türkiye’de ise ortalama 70 bin kişinin Down Sendromlu olduğu tahmin ediliyor. SİBEL BAHÇETEPE Türkiye Down Sendromu Derneği Genel Sekreteri Fulya Ekmen, 21 Mart Dünya Down Sendromu Günü nedeniyle bilgiler verdi. Ekmen, down sendromunun 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom bulunması nedeniyle ortaya çıkan bir durum olduğunu anımsatarak “Down Sendromu; zihinsel özel gereksinime, motor ve dil gelişiminde gecikmelere sebep olmaktadır” dedi. Ömür boyu süren eğitimlerle down sendromlu bireylerin akranları ile aynı sınıflarda okuyabildiğini, çalışma hayatına katılabildiğini anlatan Ekmen özetle şunları söyledi: “Covid19 pandemisi özel gereksinimli kişilerin yaşadığı sorunları çok artırdı. Çocuklar uzun süre hiçbir şekilde eğitime erişemedi. Down sendromlu çocukların hayatında eğitimin kesintisiz olması gerekirken bir yıldır eğitimden uzak kalan çocuklar var. Down sendromlu 18 yaş üstü yetişkinlerin Covid19 açısından yüksek risk altında olduğunu, hastalığı ağır geçirme risklerinin diğer kişilere göre çok daha yüksek olduğunu ve 40 yaş üstünde olanların ölüm oranlarının nüfusun kalanına göre çok yüksek olduğunu ortaya koyan bilimsel çalışmalar yayınlandı. Bunun sonucunda Sağlık Bakanlığı’ndan Down Sendromlu yetişkinler için aşı önceliği talebinde bulunduk. Talebimizin acil olarak ele alınmasını ve sonuçlandırılmasını bekliyoruz.” ADALET PEŞINDE Savcı Bozkurt Öldürülen kardeşinin faillerinin yakalanması için adalet yürüyüşüne çıkan Savcı Bozkurt, Gaziantep’ten başladığı yürüyüşünün 12. gününde Ankara’ya ulaştı. Bozkurt, “Sayın Cumhurbaşkanı’yla görüşmek istiyorum bu konuyu. Kardeşimin kamera görüntüleri, raporu mevcut” dedi. Kardeşinin, 2017’de, Şanlıurfa Birecik Jandarma Karakolu önünde husumetli oldukları 5 kişi tarafından sopalı saldırıya uğradığını söyleyen Bozkurt, vurulan kardeşinin 12 gün hastanede yattığını ancak saldıranların tutuklanmadığını kaydetti. Aynı kişilerin 2018’de kardeşinin önünü keserek öldürdüklerini söyleyen Bozkurt, öbür aile fertlerinin ağır yaralandığını, bir kişinin ise saldırıyı üstlendiğini belirtti. l ANKARA / Cumhuriyet Müdüre soruşturma izni Çocuklara cinsel istismar davası SEFA UYAR Ensar Vakfı ile Karaman Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne (KAİMDER) bağlı kayıt dışı yurtlarda, 20122015 yıllarında çok sayıda çocuğun cinsel istismara maruz kalmasında sorumluluğu bulunduğu öne sürülen bir kamu görevlisi hakkında daha soruşturma izni verildi. İçişleri Bakanlığı, denetimlerin layıkıyla yapılmaması gerekçesiyle eski Karaman İl Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Öğretim Kurumları Şube Müdürü Ömer Kılıç hakkında soruşturma izni verdi. İçişleri Bakanlığı; eski Konya Vakıflar bölge müdürleri İbrahim Genç ve İsmail Aktaş, eski Konya Vakıflar Bölge müdür vekilleri Şaban Ekici, Mehmet Özdemir ve Metin Evsen hakkında ise soruşturma izni vermedi. Eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, soruşturma izni verilmeyen kamu görevlileri açısından karara itiraz edeceğini belirtti. Çocuklara cinsel istismarda bulunduğu belirtilen öğretmen Muharrem Büyüktürk, yargılandığı ilk davada 508 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. l ANKARA Gezi Parkı’na bir günde nasıl el koydular... Bir Yunus sözü biliyoruz. “Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi” diyoruz. Çoğu zaman “Mal da yalan mülk de yalan” diye devam ediyor, mistisizme teslim oluyoruz. Kuşkusuz, dünya var olurken bir sahibi yoktu. İnsanlar mülk edinmeyi öğrendiler. Sahip olmaya dayalı bir düzen kurdular. Çit çekilmese de dikenli teller olmasa da gördükleri binalara, boş arazilere “sahibi var” diye baktılar. Demokrasi yavaş işleyen bir düzendir. Konuşma ve uzlaşma, ilerleyişin motorudur. Dikta rejimleri hızlıdır. Bugün düşünür, yarın yaparsınız. Cumadan cumartesiye ardı ardına gelen haberlerden biriydi. “Taksim Gezi Parkı’nın mülkiyeti ‘Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı’na geçti” ifadeleriyle duyuruldu. Merkez Bankası Başkanı’nın ya da İstanbul Sözleşmesi’nin bir kişinin isteğiyle değiştiği günün içinde öğrendik. Tarihi şehrin en kalabalık ve tabii yakın zamandaki en tartışmalı meydanının mülkiyeti bir imzayla değişmişti. Gezi Parkı vakıf değil Kararı ilk duyduğumda ben de herkes gibi önce “Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı kaldı mı” diye düşündüm. Elbette fiilen ortada yoktu. Bu, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün “mazbut vakıf” dediği şeydi. Osmanlı döneminde kurulmuş, kaybolmuştu. Haliyle bugün bir yönetim kurulu ya da tabelası bulunmuyordu. Vakıflar Genel Müdürlüğü, bütün mazbut vakıflar gibi, bu vakfı da resmi olarak temsil ediyordu. Bugünkü kalabalığa bakıp aldanmayın. “Dedeme vermişler de almamış” diyoruz ya… 14811512 yılları arasında imparatorluğu yöneten Sultan Beyazıt döneminde, sadece Gezi Parkı değil, Taksim Meydanı da boş bir araziydi. Hatta yıllarca öyle de kaldı. “Taksim” adını bile 1731 yılında şehrin su ihtiyacını karşılamak için bu koca boşluğa inşa edilen binadan aldı. 19. yüzyıl başına gelindiğinde, bu alana, kapıkulu askerlerinin topçu sınıfı için “Topçu Kışlası” inşa edilmişti. Haliyle çoktan vakıf arazisi niteliğini yitirmişti. Cumhuriyet döneminde de yapılan meydan düzenlemeleriyle bu vakıfsızlık hali sürdü gitti. Çoğu kişi hatırlayacaktır. 2013 yılındaki Gezi Direnişi sırasında, alanla ilgili açıklamaları yapan yönetici Kadir Topbaş’tı. Yani alanın sahibi olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Başkanı. Her şeye el konabilir Peki, nasıl oldu da şehrin en kritik parkı bir anda el değiştirdi? Cuma günü yapılan resmi açıklama, bu dönüşümü, 2008’de yapılan 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 30. maddesine dayandırıyor. Söz konusu madde şöyle: “Vakıf yoluyla meydana gelip de her ne suretle olursa olsun Hazine, belediye, özel idarelerin veya köy tüzelkişiliğinin mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıkları mazbut vakfına devrolunur.” Peki, bu maddeye dayanarak Gezi Parkı belediyeden alınıp Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilebilir mi? Bu sorunun yanıtını İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’a sordum. Yasayı okuduktan sonra söze “vakıf yoluyla meydana gelmek” diye başladı. “Demek ki bu kanunu uygulayabilmeniz için yapının vakıf yoluyla meydana gelmesi gerekir” diye devam etti. Polat “Mesela Beyazıt Camii böyle bir yapıdır, vakfı kurulmuş, varlığını bu iş için harcamış ve yapıyı meydana getirmiş” dedi. Haliyle basit bir soru soruyordu: “Gezi Parkı ‘vakıf yoluyla’ mı meydana geldi?” Mahir Polat devam ediyor: “Yasa aslında şunu söylüyor. Bir cami yaptın, bir medrese yaptın ve bunu vakıf yoluyla yaptın. Sonra bu vakıf zaman içinde dağıldı. Eğer bu yapılar bir kamu kurumunun elindeyse, korumak için mazbut vakfa devredilir.” Peki, bu yasanın uygulaması yeni bir el koyma kültürü mü yaratıyor? Bu yasa ile bir süredir hedef alınan varlıkların olduğu belediyeyi yöneten Polat şöyle söylüyor: “30. madde vakıf arazileriyle ilgili değil. Bugüne ulaşmış tarihi binalarla ilgili. Vakıf arsaları konuymuş gibi manipüle ediliyor. Arsadan söz edip onu 310 yıl sonraki binaya, onu da 130 yıl sonra yapılmış bir parka bağlıyorlar. Tarihi İstanbul’un neredeyse dörtte üçü vakıfla ilişkili toprak, arazi, mülktür. Bu şekilde kamu kurumlarının elindeki hemen hemen tüm binaları Vakıflar Genel Müdürlüğü alabilir. Her arsanın, her binanın, her yapının tarihi bir belgede bir vakıfla ilişkisini görebilirsiniz, arayıp bulabilirsiniz. Dolayısıyla bu maddeyi böyle uygularlarsa alamayacakları yer yok.” Yasanın özüne aykırı Görünen o ki mevcut yasa kötüye kullanılarak bir el değiştirme geleneği oluşuyor. Mahir Polat anlatıyor: “Biliyorsunuz, daha önce Galata Kulesi’ne de bu kapsamda el kondu. Ben orada da anlattım. ‘Galata Kulesi vakıf yoluyla meydana gelmemiştir, bu maddeden faydalanamaz’ dedim. Neden? Çünkü Galata Kulesi’ni Cenevizliler yaptı. Bu kadar basit bir bilgiyi manipüle edip ‘bu bir zamanlar vakıftı öyleyse el değiştirsin’ diyorlar.” Vakıflar, Osmanlı düzeninin en önemli kurumlarından biriydi. Mülkiyet, bireyin olmaktan çıkıyor, kamuya yönelik bir amaç için kullanılıyordu. Vakıf mallarını korumak için çıkarılan yasanın da aslında bir özü var: Vakıf kültür varlığı olan tarihi eserleri korumak. İki şart var: Bir, vakıf yoluyla meydana gelecek. İki, vakıf kültür varlığı olacak. Mahir Polat, alınan kararın öze aykırı olduğunu söylüyor: “Vakıf yoluyla meydana gelmiş şey Gezi Parkı’nda nedir? Vakıflar Genel Müdürlüğü Topçu Kışlası’nı işaret ediyor. Peki, Topçu Kışlası Sultan Beyazıt’ın yaptığı bir yapı mıydı? Hayır, kışla 19. yüzyılda yapıldı. Sultan Selim’in bir devlet kurumu olarak yaptırdığı binadır. Vakıf değildir, askeri binadır. Sultan Beyazıt’tan üç asır sonra yapılmış, vakıf niteliği de olmayan, bugün de ortada olmayan bir binaya dayanarak nasıl bu araziyi alıp Sultan Beyazıt Vakfı’na devredeceksiniz?” Her şey bir günde oldu “1914 tarihli bir belgenin fotokopisine dayanarak bunu yapıyorlar. Belgede özetle diyor ki ‘Sultan Beyazıt Han Vakfı’ndan gelen topraklar üzerine bu bina (Topçu Kışlası) yapıldı’. Bakın ‘vakıf kültür varlığı’ vardı demiyor, ‘arsası vardı’ diyor. Arsa, kültür varlığı değildir. Arsa arsadır. ‘Vakıf kültür varlığı olma şartına’ uymaz. Ama 2012’de, önce Topçu Kışlası’na dayanarak burayı kültür varlığı ilan ediyorsunuz. Sonra bir zamanlar bu arazinin Sultan Beyazıt Vakfı’nın arsası olduğunu söylüyorsunuz. Sonunda da parkı vakfa devrediyorsunuz. Bu kadar hukuk ve tarih katliamı olmaz.” Öyle anlaşılıyor ki işi kitabına uydurmak için yasa sebep kılınıyor. Her şeyin bir günde yapılması alışkanlığı, sadece Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde değil, her yerde kendisini gösteriyor. Mahir Polat bir günde yaşadıklarını şöyle özetliyor: “Bir günde olmaz böyle bir şey. Bir günde İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü tek sayfa bir yazı yazıyor. Beyoğlu İlçe Tapu Müdürlüğü de sanki o belgeyi bekliyormuş gibi, bir günde ‘tamam’ diyor, onaylıyor. Gezi Parkı’nı bir günde İBB’den alıp Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devrediyor. Bunun emsali yok.” Tarihi korumak için çıkarılmış kanunlar, üstünde ağaçların olduğu bir parkı halktan koparmak için kullanılıyor. Halkın oyuyla seçilmiş bir belediye, tam da şehir meydanı için düzenleme yapacakken, kendisini meydansız buluyor. Aynı zamanda sistem, kendisine yasalarla el koymaya ve yeniden dağıtmaya dayalı bir mülkiyet sistemi inşa ediyor. İnsanın kendi eliyle yaptığı putların esiri olması gibi. Tek kişiye hizmet eden “kutsal yasalar” bir ağaç gölgesine bile “benim” demenize izin vermiyor. Ağaçları dikenler bir gün yasa da yaptığında bütün gölgeler bizim olacak. 3201 MTAERMTMUZ PPEARZŞAERMBE 189 BİN 906 20 BİN 428 965 102 17 BİN 615 36 MILYON 355 BIN 374 30 BIN 61 % 3.2 3 MILYON 13 BIN 122 1568 2 MILYON 825 BIN 187
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle