22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 20 MART 2021 CUMARTESİ KÜLTÜR 32 ödülden sonra ödül verecek EMEL SEÇEN Ödüllü Toprak filminin yönetmeni Sevgi Almanya’nın en büyük ödülü 54. HOF Film Festivali’nde ilk bağımsız, uzun metraj filHirschhäuser, Münih’de yapılacak Unified Filmmakers Kısa Film Festivali’ne jüri üyesi seçildi. mi “Toprak” ile büyük ödüle layık görülen yönetmen Sevgi Hirschhäuser, 32 ödülden sonra Almanya’da düzenlenen Unified Filmmakers Kısa Film Festivali’ne jüri üyesi seçildi. Sevgi Hirschhäuser tarihlerinde Münih’de çevrimiçi olarak yapılacak. Her yıl küresel ve sosyal açıdan önemli bir konuya dikkat çekmeyi hedefleyen festivalin bu yılki teması Filmfest Münich 2021 Festival COVID19 salgını. direktörü, yapımcı Florian Deyle ve festi Sevgi Hirschhäuser, ödül üzerine val direktörü, yapımcı Patricia Mestanza “İlk kez jüri üyesi olacağım, jüriye seta büyük ödül kazanmış olmam. Toprak ile kazandığımız uluslararası ödüllerden sonra Florian Deyle ve Patricia MestanzaNiemi, bu sene festival jürisinde olmam için davet etti. Film yapımına başka bir pencereden bakma fırsatı tanıdıkları için zevkle kabul ettim. En iyi film için yarışırkenki heyeNiemi’nin düzenlediği Unified Filmmakers çilme sebebim hem güven hem ödül canım şimdi de en iyi film ödülünü kaKısa Film Festivali, 1 Mayıs31 Temmuz lü yönetmen ve Almanya’da genç yaş zananı seçerken olacak. Film yapmak zaten heyecanlı bir serüven. Bu sefer başka bir perspektif kazanarak yeni film hikâyelerini keşfetme, film yapımcıları ile tanışma ve birlikte iletişim ağını genişletme fırsatım olacak. Uluslararası bir jüride herkesin gelişimime katacak deneyimleri olduğuna inanıyorum. Ayrıca dünyanın her yerinden film yapımcıları sunum yapabilecekleri için onların heyecanına ortak olacağım” diyerek duygularını açıkladı. Para ödülü ile de ödüllendirilecek filmler, dünya çapında bir festival turuna çıkacak ve tüm kıtalardaki ortak festivallerde gösterilecek. Festival için son başvuru tarihi 31 Mart. Ekin Beril’den ‘Körkütük’ Genç müzisyen Ekin Beril, söz ve müziği kendisine ait, düzenlemesini Playjoy ile birlikte yaptıkları yeni şarkısı “Körkütük”ü Universal Music Türkiye etiketiyle yayımladı. Elektronik müzik harmanıyla dikkatleri üzeriEkin Beril ne çeken Beril, yeni teklisi “Körkütük”ün şarkı sözleri ve melodisiyle duygusal yanını dinleyicilere sunuyor. Bengisu’dan üçte üç! Müziği ile ABD’den Türkiye’ye uzanan Bengisu, yeni teklisi “Bu Gece”yi Sony Music Türkiye etiketiyle müzikseverlerin beğenisine sundu. Sezen Aksu Onno Tunç imzası taşıyan ve ilk kez 1984 yılında Sezen Aksu tarafından seslendirilen “Bu Gece”yi yeniden yorumlayarak dinleyicilerle buluşturan Bengisu, “12 ayda 12 şarkı hedefimizin üçüncü şarkısı daha önce çok fazla cover’lanmamış ama hem sözleri hem bestesiyle dinleyene huzur veren bir şarkı. Böyle bir orkestrayla ‘Bu Gece’yi yeniden dinleyici ile buluşturabilmek benim için büyük bir lütuf” dedi. Anıl Piyancı’dan beklenen albüm geldi Son yılların çok sevilen ve dinlenen rap sanatçılarından Anıl Piyancı, 20 parçalık stüdyo albümü olan ve yeni doğan kızının adını taşıyan “İzmir”i Universal Music Türkiye etiketiyle yayımladı. “İzmir” için birçok sanatçıyla birlikte çalışan Anıl Piyancı Anıl Piyancı’nın Contra ile birlikte kaydettiği “Sushi”, albümün öne çıkan parçalarından. Albümde, daha önce dinleyicilere sunulan 6 şarkı “Aklımı Kaçırdım”, “Döndüm Durdum”, “Düş”, “En Büyüğü”, “Yürüyoruz Yana Yana” ve Cem Adrian’la ortak çalışma “Ölüm ile Yaşam” da bulunuyor. Çıkış parçası ise “Yetmiyor”. ‘Tutsak’ı yorumladılar Müzisyen Ceren Gündoğdu ve ünlü oyuncu Özgür Çevik, Sezen Aksu’dan “Tutsak” adlı şarkıyı yeniden yorumladı. Şarkı, Avrupa Müzik markasıyla müzikseverlerle buluşuyor. Daha önce Broadway’in en uzun soluklu 15 eserinden biri olan “Damdaki Kemancı” müzikalinde partner olarak yer alan ikili, bu şarkıda da aralarındaki uyumu son derece hissettiriyor. Özgür Çevik Ceren Gündoğdu Matiz, yeni şarkısını ilk kez canlı söylüyor ‘Yeniden’ bir Ataşehir Belediyesi Cemal Süreya Etkinlik Merkezi’nde açılan sergi, pandeminin mevcut durumuna eleştirel bir bakış ORHUN başlangıç! sunuyor. ATMIŞ Ataşehir Belediyesi’nin pandemi nedeniyle yaşanan “yeni normal”i, bunun sanata ve sanatçılara yansımasını tartışmaya açtığı “Yeniden” sergisi sanatseverlerin yoğun ilgisiyle karşılandı. 24 Şubat’ta Ataşehir Belediyesi Cemal Süreya Etkinlik Merkezi’nde sanatçıların da katılımıyla açılan sergi, “www.atasehir.bel.tr” ve “kultursanat.atasehir.bel.tr” üzerinden çevrimiçi olarak da gezilebiliyor. Sergi 14 Nisan’a kadar açık olacak. Prof. Dr. Marcus Graf’ın küratörlüğündeki “Yeniden İnsan”, “Yeniden Kent”, “Yeniden Doğa”, “Yeniden İletişim”, “Yeniden Toplum” ve “Yeniden Sanat” düşüncelerinin sanattaki karşılığının ipuçlarını veren sergide; Beyza Boynudelik, Emin Mete Erdoğan, Ferhat Özgür, Filiz Piyale Onat, Gizem Candan, Güler Güçlü, Gülgün Başarır, Hasan Deniz, Murat Germen, Mustafa Duymaz, Saliha Yılmaz, Seydi Murat Koç ve Zafer Akşit’in eserleri sergileniyor. Graf, gazetemize yaptığı değerlendirmede serginin, pandeminin mevcut durumunu eleştirel bir şekilde yansıttığına dikkat çekti. ‘Düşünce Heykelleri’ “Yeniden” sergisine “Düşünce Heykelleri” serisinden ve salgın süresince üretilen iki eseriyle katılan Murat Germen de “Salgın ilk ortaya çıktığında bize önerilen ilk önlemlerden birisi ‘sosyal mesafe’yi korumamız gerektiğiydi. ‘Düşünce Heykelleri’ bu adlandırmayı eleştirir, mesafenin sosyal değil fiziksel olması gerektiğine vurgu yapar, bu tür zor zamanları ancak sosyal dayanışma ile atlatabileceğimizi hatırKüratör Graf, sergiyle ilgili “Katılan 13 çağdaş sanatçı, daha iyi bir ‘yeni normal’ yaratmanın hümanist yollarını bulmak için sanatın önemini ortaya koyuyor” diyor. latır. Sanatçılar zaten kapanarak çalışmayı severler, salgının gerektirdiği içe kapanma bu yüzden sanatçıları üretim açısından çok etkilemedi diye düşünüyorum. Lakin, bireysel ve kurumsal anlamda desteğin azaldığını, sanatçının iyice güvencesiz bir döneme girdiğini, sadece eser satarak yaşayabilen sanatçıların çok azaldığını, ek bir iş yapmadan var olunamayacağını söylemek olası” değerlendirmesini yaptı. ‘Örnek bir sergi’ Sergide yer alan isimlerden Filiz Piyale Onat da pandemi nedeniyle içinde bulunulan zor koşulların herkesi psikolojik olarak yıprattığını hatırlatarak “Bir sanatçı olarak atölyemden, bir akademisyen olarak da üniversiteden ayrı kalmak benim için zor oldu. Sanatın dijitalleştiği bir dönemden geçiyoruz. Bu bağlamda müzeler, galeriler ve birçok sanat kurumunun çevrimiçi sergi sistemine geçişi, sanatçıların ve sanatseverlerin sanattan kopmadan etkileşim içerisinde olmalarını sağladı. ‘Yeniden’ sergisinin, tüm detaylarına kadar düşünülmüş, hem taşıdığı anlam hem de düzenlenme şekli bakımından pandemi şartları için örnek bir sergi olduğunu düşünüyorum. Sergide yer alan eserim, Frederic Chopin’in yaşamı boyunca yayımladığı 18 noktürn ile aynı ismi taşıyan 18 resimden oluşan serinin bir parçası” diye konuştu. ÜNLÜ SANATÇILAR DENEYIMLERINI PAYLAŞIYOR Leo Lunatic Institut français Türkiye’nin Aralık 2020’de başladığı ve ilgi gören “Masterclass” serisinde alanlarında başarı kazanmış konuklar, mesleki deneyim ve bilgilerini aktarmaya devam ediyor. 24 Mart saat 19.00’da Zoom üzerinden yapılacak Masterclass’a Fransız land art sanatçısı Saype ve Türk street art sanatçısı Leo Lunatic konuk olacak. Saype, Ekim 2020 tarihinde İstanbul’un üç farklı noktasında “Beyond Walls” projesi kapsamında dev freskler yapmıştı. Leo Lunatic’in kızgın pandası ise İstanbul’un farklı semtlerinde görülebiliyor. Bu etkinlikte sanatçılar, bilgi ve deneyimlerini izleyicilerle paylaşacak. ‘Altın Ödül’ü Türk şirket kazandı Çin televizyon kanalı için hazırladığı marka ve jenerik çalışması, Türk şirket Dreambox’a dünya medya devlerinin de yarıştığı uluslararası yarışmada “Altın Ödül” kazandırdı. Kuzey Amerika, Latin Amerika, Avrupa, Birleşik Krallık, Afrika, Asya, Hindistan ve AvustralyaYeni Zelanda olmak üzere sekiz bölgedeki çalışmaları değerlendiren uluslararası yarışmada Türkiye’den Dreambox ajansı, sekizinci kez ödül alarak başarıya imza attı. Dreambox, Çin’in global hedef kitleye hitap eden kanalı CGTN’nin hafta içi her gün yayımlanan “Culture Express” programı için yaptığı jenerik ve branding çalışması ile “Promax Asia Altın Ödülü”nün sahibi oldu. ‘Ağır’ geçse de günler Gündem kırıp dökse de dünyadan, yurdumuzdan, insandan umut kesemeyiz. Nâzım Hikmet, “Yaşamaya Dair”de “Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin” derken böyle günlerden söz etmiş ve eklemişti: “Biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına.” Kırıp geçiren tablo Bir haftanın bıraktığı izlere bakalım: 12 Mart 1921’de Ulusal Meclis’in kabul ettiği, “Korkma!” diye başlayan İstiklal Marşımız, bir ulusun bağımsızlık kararlılığının göstergesiydi. 12 Mart 1971 darbesi, bu kararlılığa düşmanlığın bir simgesi olarak belleğimizde. 68’in şair delikanlısı, son şiir kitabının adı Canım Acıyor olan Bahrem Yıldız’ı geçen yıl, sinemamıza Karanlıkta Uyananlar’ı armağan eden Ertem Göreç’i bu yıl kaybettik. 13 Mart’ta geçen yıl Nihal Yeğinobalı aramızdan ayrılmıştı. Anadolu’nun tüm tarihsel süreçlerini belgelere dayanarak ve toplumcu gerçekçi yöntemle yazdığı romanlarında işleyen, Arinna’nın Gölgesi, Bade Harap, Azap Ortakları, Yitik Ülkü, Toprak Acıkınca, Gözbağı, İmparator, Kördüğüm, Kilittaşı, Zor Oyunu gibi romanlarında Anadolu’nun en eski tarihinden başlayarak hemen her dönemine ışık tutan, Hocaefendi’de sümüklü vaizi din tüccarlığı ekseninde anlatan, 68 kuşağının en sevdiği romancılardan Erol Toy ışıklarda uyusun. Can, sağlık, eğitim… Güvenpark katliamı (13 Mart 2016), başkentimizin kalbinden taşların sökülmesiydi. 36 canın kanı, doymak bilmez eski zaman tanrılarının aldığı kurbanlar gibi diktatörlüğe gidişin ırmağına aktı. İstanbul’un işgaline karşı 1919’da yurt savunma hareketine dönüşen (Bkz. Tıbbiyeli Hikmet, Suat Çağlayan) 14 Mart Tıp Bayramı’nın öznesi olan sağlıkçılarımız, küresel salgın koşullarında özünü yoğunlaştırarak, canlarıyla bedel ödeyerek, toplumun sağlığını, insan onurunu koruma mücadelesi vererek hüzünle yaşıyor bayramını. “Candan açtık cehle karşı bir savaş.../ Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun” marşıyla geleceği dokuyan öğretmenlerin 16 Mart Bayramı, Danıştay’ın Andımız’ı yasaklayan, Reşit Galip’i de (Bkz. Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip, Dr. Niyazi Altunya) yaralayan kararının tuz biber ekmesiyle daha da buruktu. Beyazıt Katliamı’nın (1978) karanlığı da girmişti öğretmenlerin bayramına. Andımız ve hukuk Ankara CUMOK anımsattı Ahmet Taner Kışlalı’nın Cumhuriyet’teki (19 Kasım 1998) bugüne ışık tutan yazısını: “Yirmiyi aşkın etnik kökenden insan... Ta Hititlerden bu yana uzanan, binlerce yıllık bir kültürel etkileşim ve birikim... İşte Anadolu gerçeği bu! Irklar da karışmış, kültürler de... Ve o karışıma, daha on ikinci yüzyıldan başlayarak Batılılar ‘Türk’ adını takmışlar. Atatürk de, bin yıllık ortak yaşamın ‘ortak ürünleri’ üzerinde, çağdaş bir ulus devlet kurmuş. Atatürk’ün ulusçuluğu ve ulusalcılığı da, işte bu yurtseverlik olgusu üzerinde yükseliyor. Ulusal kimliğimiz, bir etnik kesimin kimliği değil. Hititlerden bu yana uzanan bir sürecin ürünü. Bir sentezin kimliği!.. ‘Ulus devlet’ ölmedi! Ama ulus devleti özellikle de Anadolu’daki ulus devleti kendi çıkarları önündeki en büyük engel olarak gören bazı ‘büyük’ dostlarımızın bu emelleri de ölmedi!” Danıştay’ın belediyelerle ilgili kararı, dokunulmazlığa dokunma ve parti kapatma davası da eklenince görülüyor ki hukuk, eğitim, onur, “can paramparça!” Ve umut Emperyalizme ilk tokat olan, Dağlarca’nın “Yeni Türkiye’nin önsözüdür” dediği 18 Mart 1915’te Çanakkale’den o günlerin karanlık tablosuna doğan umuttu o “Sarışın kurt…” Nasıldı “Yaşamaya Dair”in son dizeleri: “Şimdiden çekilecek acısı bunun, duyulacak mahzunluğu şimdiden. Böylesine sevilecek bu dünya ‘Yaşadım’ diyebilmen için.” +1FEST sahnesinde bu akşam Mabel Matiz yer alacak. Matiz, geçen günlerde sevenleriyle buluşturduğu yeni şarkısı “Kahrettim”i de ilk kez canlı seslendirecek. @artibir InsMabel Matiz tagram hesabı üzerinden yayımlanan “+1 FEST”, şubat ve mart ayı boyunca 6 hafta sonu düzenleyeceği konserleri sürdürüyor. Konser, saat 22.00’de başlayacak. Gürbüz’ün yeni teklisi Taha Gürbüz, geçen şubat ayında dinleyicilerle buluşan “Hasbelkader”in ardından önümüzdeki aylarda yayımlanacak EP’de (kısa albüm) yer alacak ikinci şarkısı “Kukumav Kuşları”nı müzikseverlerin beğenisine sundu. Retro synth seslerin duyulduğu, sade gitar eşlikleriyle dans ritminin buluştuğu şarkı, tüm dijital platformlarda yerini aldı. muratbeser@muratbeser.com Ceyda Özbaşarel ‘Madtime Stories’ (Things & Records) Yıllarca o mekân senin, bu mekân benim kafa dengi müzisyen Başak Yavuz ile “Bi Şarkım Var” projesini hayata geçirirken tanımıştım; vokal ve piyano öğretmeni, besteci, şarkıcı Ceyda Özbaşarel’i. Zarif, şairane, yalnızken çoğaldığı gibi kalabalık içinde de yalnız kalabilen nahif ruhlu bir karakterdi. İlk solo albümü “Madtime Stories”teki bestelerine kulak verdiğimde emin oldum ki karakteri ile müziği arasında hiç mesafe yokmuş. Ana teması yalnızlık olan, tamamı kendi bestesi, dokuz romantik ve hüzünlü şarkıdan oluşan bir albüm bu. Ceyda’nın insan hikâyelerini şarkılaştırma alışkanlığı, sırtını eskiye yaslıyor. Ceyda’nın içinde bir de depresif, melankolik bir dünya var, dışarıya yansıyanın dengesi babından. İçindeki dünyayı şarkı yazarak yaşayanlardan. Müzisyen tercihleri ruhen iyi anlaştıklarından yana olmuş. Tuşlu çalgılarda Adem Gülşen, trompette Barış Doğukan Yazıcı, trombonda Taşkın Akarsu, gitarda Emre Tankal, kontrbasta Enver Muhamedi, davulda Derin Bayhan, ukulele ve ıslıkta Başak Yavuz var. Ancak dil tercihi (biri dışında) ritmik yapı, prozodi ve atmosfer münasebetiyle İngilizce. Sıradaki albümlerde temennimiz, Ceyda’nın bu güzel müziğini daha fazla Türkçe dinlemekten mahrum kalmamak olsun... Deniz Taşar ‘Pişman Olunmayan Dünler’ Deniz Taşar 2016 yılında “Uykuda Bir Bulut” adında bir kısaçalar (EP) çıkarmış, sadece caza değil, onu soul, R&B ve triphop ile buluşturan modern konseptlere yelken açmıştı. Sonradan çıkardığı üç single ve bilhassa ilk solo albümü “Pişman Olunmayan Dünler” maceranın devamı. Bu münasebetle yeni albümüne sadece caz demek yeterli olmaz, zira içinde hiphop’tan alternatif elektropop’a uzanan çizgisel bir zenginlik var. EP ile albümün arasındaki en büyük müzikal fark, tuşlu çalgılarda Barış Mert Peker’in yerini (beş şarkının düzenlemesini yapan) Adem Gülşen’in alması. Davulda Ekin Cengizkan, gitarda Cenk Erdoğan, trompette Şenova Ülker, altoda Serhan Erkol’un varlığı ayrı güç katarken, kaliteli bir müzisyen kalabalığı da dikkat çekiyor. “P.O.D.” Deniz’in 2015 ile 2020 yılları arasında yazdığı yedi parçadan oluşuyor. Geçmiş hikâyelerini bir arayış olarak gören genç bir kadının duygusu yoğun, açısı kişisel albümü, adının çağrıştırdığı üzere iyi bir geçmiş muhasebesi, şarkı içeriği açısından. Genel havasından ayrıksı oluşuna karşın bu albümde Deniz’in geleceğine en iyi direksiyon olacak parçalardan biri “Kutu”. Dününden pişman olmayanlar yarınından da olmaz; şayet bu güzellikte üretmeye devam ederlerse...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle