05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 20 MART 2021 CUMARTESİ YORUM/HABER Devleti Denetleyen Danıştay’a Bakınız Danıştay 8. Dairesi, “doğru, çalışkan, yurtsever ve iyi insan olmayı” öğütleyen Öğrenci Andı’nın okunmamasına ilişkin idari işlemi iptal etmişti. Günün esintisine göre iş yapmakla tanınan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bu kararı temyiz etti. Sonuç: “Çözüm süreci” denen şey sırasında kaldırılan ant, okullarda yine yasaklandı. Yasaklamaya neden olan kararı veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun üyelerini gözden geçirirseniz, çoğunluğunun AKP dönemi atamaları ile Danıştay’da koltuk edindiklerini görürsünüz. Bir kısmı da Saray’a çok yakın. Örnek verelim: Kurul üyesi Ömer Civri, Ankara İdare Mahkemesi Başkanı’yken 2018’de Danıştay üyeliğine atandı. AKP’ye yakın hukukçuların oluşturduğu Yargıda Birlik Derneği üyesi. Dernek yöneticileri, zaman zaman Saray’a giderek AKP Genel Başkanı ile görüşüyorlar. 2020 başında gerçekleşen görüşmede, dernek yöneticileri, “Yargıda Birlik Derneği ailesi olarak hüsnü kabullerinden dolayı” Saray’daki AKP’liye şükranlarını sundular. Kurul üyesi Ali Ürker, Saray’a en yakın Danıştay üyelerinden. Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde, 2013’te Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü’ne getirildi. Erdoğan Saray’a çıkınca, Ali Ürker’i 2014’te kendi eliyle Danıştay üyeliğine atadı. Ürker, geçen yıl başında, AKP’nin çok önem verdiği bir yere, mühürsüz oylarla rejim değişikliğini kabul ettiren Yüksek Seçim Kurulu’nun üyeliğine de seçildi. Civri ve Ürker’in bir önemli özellikleri de Ayasofya’yı ibadete açan Danıştay 10. Dairesi kararının altında imzalarının bulunması. Kurul üyesi Ali Kazan, AKP iktidarı döneminde ulusal bayramların yasaklanması ile ilgili yönetmeliğin iptali için açılan davada, yasağın sürmesine ilişkin karar veren Danıştay üyelerinden. Kazan, Gülen casusluk örgütüne bağlı Kimse Yok mu Derneği’nin izinsiz yardım toplama yetkisini iptal eden Bakanlar Kurulu kararının yürütmesini durduran heyetin de içindeydi. Kurul üyesi Bilal Çalışkan, Biga İmam Hatip Lisesi mezunu ve AKP dönemi bürokratlarından. Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı yaptı. Kendilerini “faydalı salak”, “aldatılmış” ya da “sazan” olarak nitelemeyi çok seven yetmez ama evetçilerin de büyük desteğiyle gerçekleşen “adalet reformu”nun gelip dayandığı yer bellidir: Devletin kurucusu Atatürk’ün resmi, devleti denetleyen Danıştay tarafından devlet nişanlarından silinebiliyor! Devlet aygıtı, Cumhuriyetle sorunu olanların yönetiminde içten içe çürütülmektedir. Bu çürütme, rejim değişikliğinin de ötesinde çok derin sorunlara yol açabilecek bir gidişin göstergesidir. Fırdöndü Oportünizm ya da yararcılık, “dön baba dön” diye de tanımlanabilir. 4 parmaklı “rabia” işaretiyle gönül ve de düşünce bağları içinde bulundukları İhvancıları da topun ağzına koydular. Mısır basınından sızan bilgilere bakılırsa, “ampül”cü ortakları, Türkiye’ye sığınan Müslüman Kardeşler’ine sırt çevirmek üzereler. Batı’nın masasında çevrilen fırdöndü oyununda “Hepsini ver” geldi çünkü. Günaydın Anayasa Mahkemesi Raportörlüğü’nden ayrıldıktan hemen sonra şıp diye AKP milletvekili seçilen Osman Can, “AKP’nin devlet aklını yok ettiğini” söylemiş. Günaydın! Onu, Anayasa Mahkemesi’ne AKP’nin “özgürlükleri genişletmeyi hedeflediğini” öne süren raporunu hazırlarken düşünecekti... Danıştay’ın okullarda Andımız’ın okunmasına ve devlet nişanlarındaki Ataçizgiden gelip, geçen günlerde CHP’ye katılan Cihangir İslam’ın, dün de gazetetürk kabartmasına ilişkin kararmizde yer alan Andımız ve ları gündemde yerini koruyor. Anıtkabir’le ilgili sözleridir. Bu tartışma üzerinden de farklı Cihangir İslam’ın Andımız’a saflaşmalar yaşanıyor. Örneğin; ilişkin sözlerinin benzerini, CHP, İYİ Parti ve MHP, Andımız DEVA Partisi İstanbul İl BaşSoldaki ve sağdaki ve Atatürk konusunda hassaslar. Kararları eleştiriyorlar. AKP kan Yardımcısı Beytullah Aksoy da söylemiş, sonra bilinç bulanıklığı    ve HDP ise kararları destekliyorlar. Yani, Millet ve Cumhur ittifakları arasındaki ayrışmadan da görevinden istifa etmiştir. Bu iki siyasetçi gibi düşünenler; liberaller, liberal farklı olarak, bu konuda, ittifaksolcular, etnikçiler, mezhepların içinde ayrışma yaşanıyor. ti yönetimleri, program ve tüzüçiler, siyasal İslamcılar araHDP’nin kapatılması konusunda ğü önemsemezler. Ayak bağı ola sında çoktur. Nitekim Andımız koise Millet İttifakı’nın iki büyük orta rak görürler. O nedenle, uzun yıllar nusundaki tutum açısından AKP, ğı, farklı düşünüyorlar. Konuyu tar bir partide milletvekilliği, bakan Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve tışalım... lık, genel sekreterlik, genel başkan DEVA Partisi, yani Milli Görüş köBilimde, toplum bilimlerinde, yardımcılığı, merkez yönetim ku kenli partiler ile HDP, aynı çizgide dilde, siyasette kavramsal bilinç rulu üyeliği, hatta genel başkanbuluşmuştur. Bu buluşma; feodaönemlidir. Bir kavramdan neyi an lık yaptıktan, genel başkan ada lizmin, etnikçi, mezhepçi siyasetin, lıyoruz? Hepimiz aynı anlamı mı çı yı olduktan sonra, başka partiulus devlet, ulusal kimlik, yurttaşkarıyoruz? Yoksa farklı anlamları ye, rakip partiye giden çok siya lık karşıtlığında ortaklaştığının kamı? İşte bunlar yaşamsal sorular setçi vardır ülkemizde. Yıldırım nıtıdır. Bu yönleriyle de emperyadır. Kavramsal bilinç; ideolojik ber Akbulut’tan Ertuğrul Günay’a, lizmin hizmetindedirler zaten. Feoraklık ve politik tutarlılık açısından Mehmet Bekaroğlu’ndan Hadalizm artığı kimlikleri, ortaçağ kabelirleyicidir. Mesela; ırk, etnisite, luk Özdalga’ya, Ahmet lıntısı aidiyetleri savunmak, sınıf similliyet, millet ile kastedilen nedir? Bunların tanımı, anlamı üzerinde zihinsel berraklık yoksa siyasi mücadele zordur.    Dahası var. Bir siyasal partide siyaset yapmanın belli kuralları vardır. İdeolojik ve politik düzlemde partinin programı; örgütsel işleyiş ve üye hukuku bazında partinin tüzüğü bağlayıcıdır. ÇiğnenDavutoğlu’ndan Ali Babacan’a, İsmail Cem’den Mustafa Sarıgül’e çokturlar. Bugün AKP’de, HAS Parti ve Demokrat Parti’nin eski genel başkanları dahil, eski ANAP’lı, DYP’li, CHP’li, MHP’li, HDP’li çok siyasetçi vardır.   Yurttaşlık bilinci ve ulusal kimlikle sorunu olanlar yasetini değil, kimlik siyasetini öne çıkarmak, emperyalizmin ihtiyaçlarıyla uyumludur. O nedenle, Türkiye’nin çözmesi gereken önemli sorunlardan biri de şudur: Siyasetin sağını, emperyalizmin ve siyasal İslamcılığın hâkimiyetinden; solunu liberalizmin, etnikçiliğin ve mezhepçiliğin vesayetinden kurtarmak. Ulusal bilinci, memeleri gerekir. Oysa ülkemizSiyasi anlamda buna son öryurttaşlığı ve sınıf temelli siyaseti de sıklıkla görüldüğü üzere, par nek, CHP’ye çok uzak bir siyasi güçlendirmek. Çıplak aramaya ilk iddianame TUĞBA ÖZER Gezi Direnişi sırasında gözaltına alınarak çıplak aramaya maruz bırakılan Mücella Yapıcı’nın 8 yıl önceki şikâyeti iddianameye dönüştürüldü. İddianame, gözaltında çıplak arama uygulamasının ilk kez, üstelik işkence suçlamasıyla hazırlanması nedeniyle sembolik önem taşıyor. Çıplak arama tartışmaları gündemde yerini korurken, yargıdan konuyla ilgili önemli bir adım geldi. Eski Mimarlar Odası Başkanı, Yüksek Mimar Mücella Yapıcı, 8 Temmuz 2013’te Taksim Dayanışma Platformu’nun temsilcileri ile birlikte gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde dört gün gözaltında tutulan ve çıplak aramaya maruz kalan Yapıcı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu, 8 yıl önce konuyla ilgili tutanak tutmuştu. İlk kez işkence kapsamında İddianamenin hazrılanmasının 8 yıl sürdüğünü hatırlatan Eyüboğlu, “Gözaltında çıplak arama ilk kez bir iddianameye girdi. Cezaevlerinde çıplak arama uygulamasının Türkiye’de raporlara konu olduğunu biliyoruz, hatta AİHM kararları var. Gözaltında çıplak arama sürekli olarak gündemde olsa da yargılama konusu olmuyordu şimdiye kadar. Bu nedenle önemli ancak hangi maddenen yargılama konusu olduğu da önemli. Bu iddianamede TCK’nin 94’üncü maddesinde yer alan işkence suçlamasına konu oldu. Yani işkence ve çıplak aramanın aynı iddianamede yan yana gelmesi de kıymetli. Açıldığı zaman haksız arama gibi çok önemli olmayan maddelerden açılıyordu” dedi. AKP’li Özlem Zengin’in sözlerini de hatırlattığımız Eyüboğlu, “Çıplak arama yoktur deyince gerçek değişmiyor. 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nde gözaltılara bir avukat olarak eşlik ettim ve orada da çıplak arama yaşandı. Ondan önce de Boğaziçi protestolarında LGBTİ+’lara uygulanmasına tanıklık ettim. Özlem Zengin’in sözlerinin hiçbir önemi yok” diye konuştu. Eyüboğlu son olarak, “Beraat ya da etkisiz cezalar çıkarsa çıplak arama bu sistematikliğiyle devam edecek. Davaya sahip çıkılmalı” dedi. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 234 5 678 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Antalya’da, “tabiat parkı” kapsamına 1 K İ R İ Z M A O 1 alınan bir şelale. 2/ Silifke ilçesinde antik bir kent... Bir hükümdara vergi 2 OKAP İ REN 3 L A L F L AMA 2 veren halk. 3/ Bir geminin, başka bir 4 P L E T A F E T 3 gemiye ya da iskeleye değecek kadar 5 A P İ S K A V yanaşması... Elli şiniklik tahıl ölçeği. 6 C U E R O T İ K 4/ Çeşitli biçim ve büyüklükte maşa ya 7 I S I R A N L A 4 5 da kıskaç. 5/ Kazaklara özgü, iki boynuzdan oluşan üflemeli bir çalgı... Halk dilinde muharrem ayına verilen ad. 6/ 8 9 ER F İ REZ ATK I KARA 6 7 Sodyum elementinin simgesi... Hükme bağlanarak kesinleşmiş suç. 7/ “Misket limonu” da detay yöresine özgü, et ve 8 nen, acı sulu küçük limon cinsi... Seçenek. 8/ Tembel, buğdayla 9 miskin... Bir renk. 9/ Mısır’ın plaka kodu... Teniste, yapılan bir oyuncuların uzun süreli karşılıklı vuruşlarından olu yemek. 6/ şan seriye verilen ad. Olumsuzluk YUKARIDAN AŞAĞIYA: belirten bir önek... Geçmiş şey, geçmişte olan olay. 7/ 1/ Manisa’nın Salihli ilçesinde bir kaplıca. 2/ Sınır Van Gölü’nde, “Adır” da denen küçük bir ada... H.R. nişanı... Otlayan hayvan sürüsü. 3/ Bir yolun yokuş Gürpınar’ın bir romanı. 8/ Bursa yöresine özgü bir bölümü... Saadet. 4/ Giysilerde kimi yerlerden içeriye peynir cinsi... Aldatma işi, hile. 9/ Bir gıda maddesi... doğru daraltılarak dikilmiş bölüm. 5/ Endüstri... Ha Bir tür otomobil yarışı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] 20 MART 2021 SAYI: 34860 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 11A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 1199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 711 40 20. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 05:36 07:01 13:17 16:41 19:23 20:42 Ankara 05:22 06:45 13:01 16:26 19:07 20:25 İzmir 05:47 07:08 13:24 16:49 19:30 20:46 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] HDP iddianamesindeki tehlikeli ölçü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın 609 sayfalık HDP’yi kapatma iddianamesinin en önemli savı şu: “HDP, Abdullah Öcalan’ın projesidir, PKK’nin partisidir.” Kuşkusuz doğru ama eksik bir doğru... Pek çok gazeteci yazdı: HDP, İmralı’da doğrudan Öcalan’ın talimatıyla kuruldu. Öcalan, “devlet görevlilerinin” önünde BDP yöneticilerine HDP’yi kurma talimatı verdi. Ve başta, Selahattin Demirtaş HDP projesine karşıydı. Kuşkusuz iddianameye de giren HDP’nin İmralı’da kurulduğu olgusu, kapatılmak istenen bir partinin, iktidarın ve devletin bilgisi ve gözünün önünde kurulduğu gerçeğini ortaya koyuyor. HDP, Hakan Fidan projesidir Ancak mesele aslında bundan öte. 2013’te yazmıştım: HDP, bir FidanÖcalan projesidir diye. Öcalan, kendisini 21 Temmuz 2013’te ziyaret eden Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan’la PKK ve BDP’ye şu mesajı gönderdi: “Gidin tartışın benim önerimi; bir kısmınız orada, bir kısmınız burada olmasın, yerel seçimde BDP’li milletvekilleri HDP’ye geçsin.” Ancak Selahattin Demirtaş HDP projesine karşıydı ve 1 Ağustos 2013’te şu mesajı verdi: “Doğu’da BDP ile gireceğimiz kesin ama Batı’da BDP mi olur, HDP mi olur, henüz kararlaştırmadık.” Yani Öcalan, “Hepiniz HDP’ye geçin ve HDP’yle seçime girin” diye talimat veriyordu ancak direnmekte olan Selahattin Demirtaş, “Seçimlere Doğu’da BDP, Batı’da HDP ile girilmeli” orta yolunu zorluyordu! Peki, Hakan Fidan ve elbette Tayyip Erdoğan neden Öcalan’dan bir yıl önce kurulan ama kenarda tutulan HDP’yi sahaya sürmesini istiyordu? O dönemin siyasi açıklamaları incelenince görülecektir: HDP projesi, aslında Erdoğan’ın Gezi’yi (Haziran Halk Hareketini) bölme, etkisizleştirme ve Türk solunu havuzlama projesiydi! Milli meselede devletten yana olmama ölçüsü Ancak bugün asıl yazmak istediğim başka. İddianamedeki çok büyük bir tehlikeye dikkat çekmek istiyorum. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın HDP’nin kapatılması yönündeki savlarından biri de şu: “HDP, milli meselelerde devletin yanında yer almadı.” Bu, oldukça vahim ve tehlikeli bir ölçüdür. Çünkü bu ölçü bir kez uygulandı mı, bu her muhalif parti için kapatma nedeni olur. Dahası meslek odalarının, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin kapatılması ve kalan demokrasinin de toptan ortadan kaldırılması sonucunu doğurur. Bir meselenin milli mesele olup olmadığına kim karar verecek? Bu iddianame gösteriyor ki iktidar karar verecek, savcı da o ölçüye göre işlem yapacak! Ki aslında iktidar bunu fiilen uyguluyor: Geçen aylarda RTÜK, TELE1’e “milli politikalara aykırı yayın yapmak” iddiasıyla ceza vermişti! İktidarın dış politikası milli dış politika mı? AKP’nin 18 yıllık iktidarında nelerin milli mesele haline getirildiği, nelerin beka ilan edildiği ortada. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP Genel Başkanı olarak çıktığı miting kürsüsünden seçmene “Ya Binali Yıldırım’a ya Sisi’ye oy vereceksiniz” diyordu örneğin. Daha somut konular üzerinden örnekler verirsek, AKP’nin Suriye politikasına karşı olmak da bu durumda bir savcı için “milli meselede devletin yanında olmamak” anlamına gelir! Hatta öyle manzaralar olur ki içinden savcıların çıkabilmesi mümkün olmaz. Örneğin Erdoğan, “Ne işi var NATO’nun Libya’da” dediğinde buna destek verenler, bir ay sonra Erdoğan Libya’nın NATO operasyonuna dahil olunca toptan “milli meselede devletin yanında olmama” konumuna yuvarlanırlar. AKP’nin ‘Öcalan’a evet, HDP’ye hayır’ çizgisi Sonuç olarak iktidar, dün doğumunda ebelik yaptığı bir partiyi bugün kapatmak istiyor. Bu, AKP’nin son seçimlere de yansıyan “Öcalan’a evet, HDP’ye hayır” çizgisinin doğal sonucu elbette... Fakat AKPPKK ortaklığının bir olgu olarak Türk siyasetinin üzerinde asılı bulunması ve o sürecin arşivlerdeki pazarlıkları, emin olun önümüzdeki yıllarda daha çok sürprizler doğuracaktır. Son not olarak şunu da belirtelim: HDP tarihi bir fırsatı tepti. Kendisine Batı’da verilen oylardan, PKK terörüne karşı olduğu halde HDP’ye oy veren Türklerin desteğinden dersler çıkarmadı. Bu da en çok birlik isteyen Kürtlere zarar verdi, veriyor...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle