04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 7 ŞUBAT 2021 PAZAR HABER ALES’TE EN YÜKSEK PUANI ALAN ÖĞRENCİLERE EN DÜŞÜK PUAN VERİLDİ Lezbiyen mezbiyen... Size ne? AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki gün önce, partisinin Adıyaman, Edirne, Erzurum, İzmir, Kırşehir, Mersin ve Osmaniye 6. Olağan İl Kadın Kolları kongrelerine canlı bağlantıyla katıldı. Ve lafı yine döndürüp dolaştırıp cinsel yönelime getirerek şu cümleleri kurdu: “Türkiye olarak bugüne kadar maruz kaldığımız saldırılara karşı koyup geleceğimize güvenle bakabilmemizi, aile yapımızın sağlamlığına borçluyuz. Ailenin direği annedir, anne. Bu lezbiyenlerin mezbiyenlerin söylediklerine filan takılmayalım. Biz analarımıza bakalım.” Öncelikle, lezbiyenlerin annelik duygusundan yoksun olunduğuna dair hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Kadın, yaradılış gereği zaten annelik içgüdüsüne sahiptir. Bu duygu, kimi heteroseksüel kadında fazla gelişmemişken, lezbiyen bir kadında daha gelişmiş olabilir. Üstelik günümüzde bilimin kaydettiği aşamalarla, lezbiyen bir kadının anne olması da pekâlâ mümkün. 21. yüzyılda bu gerçekleri bilmemek cehalettir. Bilinmesine karşın yine de söyleniyorsa amaç başkadır. Öyleyse bazı sorular sormak gerekir: “Ailenin temel direği anneler” ise onları öldürülmekten korumalı değil mi? O zaman niye kadına yönelik şiddete karşı en etkili yol olan İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak istiyorsunuz? Niye gözaltında kaybolan yakınlarının akıbetini sormak için toplanan Cumartesi Anneleri’ne biber gazıyla, şiddetle saldırılıyor? Niye 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde geleneksel yürüyüşe katılan anneler yerlerde sürükleniyor? Kadın istihdamında OECD sonuncusu Türkiye Sanki kadınların varlık nedeni sürekli çocuk doğurmakmış gibi sürekli “en az 3 çocuk” baskısı yaratmanın amacı nedir? Kadın, ister doğurur ister doğurmaz. Annelik, birilerinin siparişiyle yaşanabilecek bir duygu değildir. Hazır olan, isteyen, olanakları olan, çocuk sahibi olur. Ama bana sorarsanız, dünyada insan nüfusu zaten aşırı artmış durumda. O bir yana, birilerinin inancına göre “çocuğun kısmeti ve bereketiyle hayata gözlerini açtığı” düşüncesi, insanların açlıktan kendini yaktığı bir ülkede hiç gerçekçi değil. Aynı konuşmada, “Öğretmenlerin yüzde 60’ı, üniversitelerdeki akademik kadroların ve yargı mensuplarının yarıya yakını, kamudaki toplam istihdamın yüzde 40’ı kadınlardan oluşuyor. Kadınların işgücüne katılımı yüzde 31’i geçti” dedi Erdoğan. Oysa DİSK’e bağlı Genelİş Araştırma Dairesi’nin 2020 Kamu İstihdam Raporu’na göre Türkiye’de kadınların kamu sektöründe istihdam oranı yüzde 25.31, erkeklerin ise istihdam oranı yüzde 74.69. OECD ülkelerinin ortalamasında kadınların kamu sektöründe istihdam oranı yüzde 60, erkeklerin yüzde 40 iken, Türkiye bu oranlarla OECD sonuncusu. Neden acaba? En az üç çocuk doğurması istenilen kadın eve hapis olmasın? Yoksa işsizlik tavan yaptığından iş bulması olanaksız olmasın? Yetişkinler arasındaki rızaya dayalı ilişkiyi bırakın, taciz ve tecavüzlere bakın Erdoğan’ın konuşması, aslında başından sonuna hayret vericiydi. Bir ara, “Kadınların siyasete ve sosyal hayata katılımı noktasındaki en büyük kazanımlarının altında hep AK Parti’nin imzası bulunuyor” dedi. Oysa gerçek hiç de öyle değil. Kadınların siyasete ve sosyal hayata katılımı için en büyük kazanımların altında Mustafa Kemal Atatürk’ün ve elbette kadın mücadelesinin imzası var. 1926 yılında Medeni Kanun’un kabulüyle kişiler hukuku, aile, miras, eşya hukuku ilişkilerinde dini hukuk yerine laik hukuk kabul edildi. AKP’nin övgüyle andığı Osmanlı döneminde her alanda erkeklerin gerisinde tutulan kadının, yasal açıdan erkek ile eşit kılınmasının yolu o tarihte açıldı. İnsanın dinlerken ağzı açık kalıyor ama “Biz kadını gerçek anlamda haklarına, özgürlüklerine kazandırmak için çalıştık” bile dedi Erdoğan... Kadınların erkek şiddeti yüzünden sokakta, evde, her yerde katledildiği, tecavüzcülerin korunduğu, “iyi halden” indirim aldığı, serbest kalarak toplumu terörize etmeye devam ettiği bir döneme imza attı AKP. AKP hükümetine ve kadrolarına bir kez daha hatırlatmak gerek: Kadın ya da erkek, insanların cinsel yönelimleri nedeniyle aşağılanması, özgürlüklere en büyük saygısızlıktır ve bu ayrımcılık anayasal suçtur. “Lezbiyen mezbiyen”, “LGBTİ+ sapıkları” diyerek insanların cinsel yönelimine karışmayın. Yetişkinler arasındaki karşılıklı rızaya dayalı cinsel hayat hakkında yargıda bulunmaktan vazgeçin. Tarikat ve cemaatlerde, Kuran kurslarında, evlerde ya da sokaklarda, çocuklara ve kadınlara cinsel tacizde bulunup tecavüz eden sapıkları cezalandırın. Söylemleriniz 21. yüzyıla değil, 12. yüzyıla ait! İlahiyat dekanından tehdit Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Cevdet Kılıç, sosyal medya hesabından, Boğaziçi Üniversitesi’ne AKP’li Melih Bulu’nun atanmasına tepki gösteren öğrencileri hedef alarak, “Bizim zaten abdestimiz var. Siz, bir ayı geçti eylem yapıyorsunuz ya. Biz eylem falan yapmayız. Biz gece vakti işi bitirir, ertesi gün işe gideriz” paylaşımında bulundu. Kılıç’ın paylaşımının altına, “Emir bekliyoruz” yorumları da yapılırken, Kılıç öğrencilerden Şeyma Altundal’ı da hedef aldı. l ANKARA/Cumhuriyet Mülakat skandala dönüştü ÇAĞATAN AKYOL Gaziantep Üniversitesi’nde Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı’nda (ALES) en yüksek puanı alan öğrencilere mülakatta en düşük puan verildi. Şahinbey Belediyesi CHP’li meclis üyesi Hasan Şencan, rektör Arif Özaydın’a seslenerek “Bu mağdur edilen gençlerin umudunu, emeğini, geleceğini çalarak büyük kötülük yapıyorsunuz” dedi. Alınacak öğrenci listesinin önceden hazırlandığı ileri sürüldü. Gaziantep Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İnşaat Mühendisliği Mekanik Anabilim Dalı’nın baGaziantep Üniversitesi’nde yüksek lisans mülakat sınavında, 12 öğrenciye 90 puan, 8 öğrenciye 95 puan verildi. Öğrencilerin listesinin önceden hazırlandığı iddia edildi. har dönemi yüksek lisans mülakatları 25 Ocak tarihinde “Zoom” uygulaması üzerinden online olarak yapıldı. Sonuçlar 29 Ocak’ta açıklandı, buna göre asil olarak yerleşen 12 öğrenciye mülakatta 90 puan verildi. Mülakata katılan 6 öğrenciye 10 puan, 2 öğrenciye de 5 puan verildi. ‘Listeler hazırdı’ iddiası Bölümdeki akademisyenlerin, mülakattan önce yüksek lisansa hak kazanacak öğrencilerin listesini hazırladığı iddia edildi. Yüksek lisans için mülakata katılanlar arasında 88.4433 puanla en yüksek ALES puanına sahip olan Alperen Kaçmaz’a 5 puan verilmesi dikkat çekti. Yedekte yer alan Kaçmaz, yüksek lisans yapmaya hak kazanamadı. Cumhuriyet’e konuşan Alperen Kaçmaz, asil listeye yerleşen tüm öğrencilere 90 puan verildiğine dikkat çekerek “Nasıl olur da 12 öğrenci aynı puanı alabilir? Hepsi mi aynı cevabı verdi?” dedi. Geçen dönem mülakatın olmadığını, sadece ALES ve okul puanıyla yerleştirme yapıldığını anımsatan Kaçmaz, bu dönem için mülakatın getirildiğine işaret etti. Hidrolik anabilim dalı yüksek lisans mülakat sonuçlarına göre ise ikinci en yüksek ALES puanını alan bir öğrenciye 2 puan verildi. Aynı mülakat sonuçlarına göre 8 öğrenciye 95, 9 öğrenciye 20 puan verildi. Şahinbey Belediyesi’nin CHP’li meclis üyesi Hasan Şencan, üniversitenin rektörü Prof. Arif Özaydın’ı istifaya çağırdı. Şencan, “Bilim yuvaları iktidar hamasetliği yapılacak yerler değildir. Ahlak çok önemlidir” dedi. Erdoğan’a açık mektup yayımlayan Boğaziçi Dayanışması, protestoların süreceğini belirtti Siz padişah, biz tebaa değiliz ‘SANSÜR KABUL EDİLEMEZ’ ALTUN IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN TWITTER’A KIZDI! Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Twitter’ın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve LGBTİ+’lara yönelik “şiddet içerikli” paylaşımlarına kısıtlama getirmesine tepki gösterdi. Altun, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Sosyal medya platformlarının her geçen gün siyaset kurumunun ve millet temsilcilerinin sesini kısarak toplumları kuşattığına şahit oluyoruz. Demokrasinin özü olan halk iradesinin ve halk temsilcilerinin böylesine fütursuzca bir sansüre maruz kalması kabul edilemez” dedi. Kendisiyle ilgili haberlere erişim engeli getirdiği bilinen Altun’un paylaşımına çok sayıda sosyal medya kullanıcısından tepki geldi. Altun, mesajında “Toplumları ifsat etmek, milli ve manevi değerleri yok sayarak her türlü gayri ahlaki hareketi meşru göstermek, marjinal grupların eylemlerini toplumların geneline isnat ederek dünyayı ‘sanal kaotiklik’ illüzyonuna mahkum etmek ne yazık ki bu platformların misyonu haline gelmiştir” diyerek sosyal medyayı eleştirdi. Altun, sosyal medya platformlarının “küresel sömürü düzeninin bir faaliyet kolu” olduğunu da savunarak “Bu keyfiliğin ve cüretin sonu tüm değerlerin bir bir silindiği ve zihinlerin yalanlarla tutsak edildiği bir dünyadır” ifadelerini kullandı. l İç Politika İzmir’de çıplak arama iddiası İzmir’de 5 Şubat’ta yapılan Boğaziçi Üniversitesi ile dayanışma eyleminde gözaltına alınan 26 kişi mahkemeye sevk edildi. Mahkeme, 6 kişiyi adli kontrol şartı ile 20 kişiyi ise koşulsuz serbest bıraktı. Gözaltında iki kişinin çıplak aramaya maruz bırakıldığını iddia eden Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi “Suç duyurusunda bulunduk. Yapılan işkencelerin takipçisi olacağız” açıklamasını yaptı. İzmir Valiliği çıplak arama iddiasını yalanladı. Adana’da Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından önceki gün düzenlenen eylemde gözaltına alınan 10 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANDI BOĞAZIÇI’NE 2 YENI FAKÜLTE Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla AKP’li rektör Melih Bulu’ya yönelik tepkilerin sürdüğü Boğaziçi Üniversitesi’ne iki yeni fakülte açılacak. Resmi Gazete’de yer alan 3519 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Boğaziçi Üniversitesi’nde hukuk fakültesi ve iletişim fakültesi kuruldu. Aynı kararla 13 üniversiteye 16 yeni fakülte, enstitü ve yüksekokul kurulurken 7 üniversitedeki 16 enstitü ve yüksekokul da kapatıldı. ‘Truva atı olacak’ Rektör Prof. Dr. Melih Bulu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Boğaziçi Üniversitesi’ne hukuk ve iletişim fakültesi kurulması kararına ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Bulu, “İletişim ve hukuk fakültelerinin Boğaziçi’ne farklı perspektifler ve zenginlikler katacağına inanıyorum” dedi. Prof. Dr. Yaman Akdeniz, Boğaziçi Üniversitesi’nde kurulan iletişim ve hukuk fakültelerinin ana amacının “Truva atı görevi yapmak” olacağını söyledi. Akdeniz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Rektörü meşru kılmak için gerekli kadrolar bu fakülteler üzerinden verilecek. Gelecek yeni isimler, rektör yardımcılığı ve vekâleten ‘görevini ihmal eden’ fakülte dekanlarının da yerine atanacak. Öğrenci alımı en erken 20222023 akademik yılının olabileceği de dikkate alındığında ana amaç, yeni rektör çevresinde kadrolaşmanın sağlanması olacak. Boğaziçi Senatosu bu fakültelerin açılması için geçmişte karar aldı mı? Senato kararı olmadan YÖK’ün kapısını çalamazsınız. Bu, damdan düşmüş bir düğün hediyesine maalesef çok benziyor.” l İç Politika Avrupa’dan destek Fransa’nın başkenti Paris’te Sor‘Özge Elvan’ın 2 gündür ifadesi alınmıyor’ bonne Üniversitesi öğrencileri Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin gözaltına alınmasını ve tutuklanmasını protesto etti. Almanya’nın Berlin ve Nürnberg, Belçika’nın Brüksel, İspanya’nın Barselona kentlerinde dün destek gösterileri düzenlendi. l İZMİR/Cumhuriyet, Haber Merkezi Gezi Direnişi eylemlerinde polis tarafından öldürülen Berkin Elvan’ın kardeşi Gamze Elvan, 4 Şubat’ta Kadıköy’de gözaltına alınan Özge Elvan’ın ifadesinin hâlâ alınmadığını belirterek “Bu keyfi gözaltı bir an önce sonlandırılmalı” dedi. Birleşik Mücadele Güçleri’nin 4 Şubat’ta Kadıköy’de yapmak istediği açıklamaya izin vermeyen polis çok sayıda kişiyi gözaltına almıştı. Eyleme katılanlar arasında bulunmayan Özge Elvan, polis tarafından eylem alanından uzakta durdurulup, alana götürülerek gözaltına alındı. Ek gözaltı kararı çıkarılan ve saatlerce avukatıyla görüştürülmeyen Elvan’a yöneltilen suçlamanın ne olduğu bilinmiyor. l Haber Merkezi 11 ÜNIVERSITEYE YENİ REKTÖR İBB’den çalışma arkadaşını atadı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 üniversiteye daha rektör atadı. Ataması yapılan rektörler arasında ise dikkat çeken bir isim yer aldı. Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı 1994 yılında çalışma arkadaşı olan Namık Ak’ı Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’ne rektör olarak atadı. Ak’ın 2004 yerel seçimlerinde AKP’den Konya merkez Selçuklu ilçesi belediye başkan aday adayı olduğu ortaya çıktı. Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut, Ardahan Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Mehmet Biber, Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin, Batman Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. İdris Demir, Bitlis Eren Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, Gümüşhane Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Halil İbrahim Zeybek, Hakkâri Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Ömer Pakiş, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Namık Ak, Kırklareli Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Bülent Şengörür, Kilis 7 Aralık Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Mustafa Doğan Karacoşkun ve Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Turgay Uzun atandı. l İç Politika AKP’li Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atamasına tepkiler sürerken Boğaziçi Dayanışması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a mektup yazarak “Siz padişah değilsiniz, biz de tebaanız değiliz” dedi. Boğaziçi Dayanışması’nın Twitter hesabından “Günlerdir bizleri aracı kanallarla hedef gösteren 12. Cumhurbaşkanı’na Açık Mektubumuzdur” ifadeleriyle paylaşılan mektupta, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TÜRGEV aracılığıyla “el altından” Boğaziçili öğrencilerle görüşme talebi anlatıldı. Mektupta, “Şimdi de bizimle basın aracılığıyla tartışmaya çalışıyorsunuz. Biz aracıları sevmiyoruz, doğrudan ve herkese açık bir şekilde konuşmayı tercih ediyoruz” ifadeleri yer aldı. ‘Yasal ama meşru değil’ Taleplerin yer aldığı mektupta şunlar kaydedildi: “Öğrencileri, öğretim üyelerini hiçe sayarak bir kayyım atadınız. Yaptığınız yasal mı? Evet, yasal ama meşru değil. Bu atama, toplumda içinde zerre kadar adalet kırıntısı taşıyanı isyan ettirecek bir atama! Üstüne üstlük, bir gece yarısı kararıyla daha; hocası, öğrencisi, emekçisi tüm kurumu sindirmek adına fakülteler açıyor, dekanlar atıyorsunuz. Üniversitemizi kendi siyasi militanlarınızla doldurma çabanız, içine düştüğünüz siyasi krizin göstergesidir. Bizler için ‘Yürekleri yetiyorsa’ diye başlayan bir cümle kurmuşsunuz. Cumhurbaşkanını istifaya çağırmak bir anayasal hak mıdır? Evet! O halde anayasal hakkı kullanmak ne zamandan bir cesaret sorunu oldu? Bizi size koşulsuz itaat edenlerle karıştırmayın... Bizim hiçbir dokunulmazlığımız yok! Sizse 19 senedir bir dokunulmazlık zırhının altında esip gürlüyorsunuz. Melih Bulu o koltukta oturduğu sürece protestomuzu sürdüreceğiz. Biz demokratik hak ve özgürlükleri gasp edilenlerin yanındayız! Bu topraklarda ezilenleri kürsülerden bağırıp tehdit ederek, hedef göstererek susturamayacağınızı anlamanız dileğiyle.” Öğrencilerin mektubuna aralarında Dokuz Eylül, Özyeğin ve Pamukkale Üniversitesi’nin de olduğu birçok üniversiteden destek geldi. Elektronik kelepçe Bulu’yu protesto ettikleri için gözaltına alınan, çıkarıldıkları mahkemece haklarında ev hapsi kararı verilen öğrencilerin bazılarına dün elektronik kelepçe takıldı. Öğrenciler, ayaklarındaki kelepçenin fotoğrafını sosyal medyadan #Dayanışmayakelepçevurulamaz etiketiyle paylaştı. Öte yandan Çağdaş Hukukçular Derneği’nin (ÇHD) aktardığına göre, savcılık 2 Şubat Kadıköy eyleminden sonra gözaltına alınan 6 kişiden biri hakkında ev hapsi, 5’i hakkında tutuklama talep etti. l İSTANBUL ‘GURUR DUYUYORUZ’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hedef aldığı Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ayşe Buğra’nın yayıncısı İletişim Yayınları, “Buğra’nın eserlerini yayımlamaktan gurur duyuyoruz” dedi. İletişim Yayınları, eşi Osman Kavala üzerinden hedef alınan Buğra için sosyal medya hesabından “Bilimsel çalışmaları, ülkemizde iktisadi düşünce ve sosyal politika alanının temel kaynaklarıdır” mesajı yayımladı. TEPELI IÇIN ADALET ISTENDI Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 828’incisini düzenledi. Sosyal medya üzerinden yapılan bu haftaki eylemlerinde Cumartesi Anneleri, 1980 yılında kaybedilen öğretmen Maksut Tepeli için adalet istedi. Yapılan açıklamada, dosyanın zamanaşımına uğradığı hatırlatılarak “Uluslararası hukuka göre insanlığa karşı suçlar yönünden zamanaşımı süresi uygulanamaz. İç hukukta zamanaşımını haklı göstermek için gerekçeler ileri sürülemez” denildi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle