23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 7 ŞUBAT 2021 PAZAR HABER/YORUM Kel başa şimşir tarak: Yeni anayasa Yüksek politikadan hiç anlamam ama 3 darbe yaşamış bir dinozor olduğumdan durup dururken acayip sorular sorarım. Şimdi de öyle yapıyorum: Sevgili arkadaşlarım, bu yeni anayasa yapma fikri kimden çıktı? Yüksek politika bilmiyorsam da arada takip ederim, efendim bu muhteşem fikir önce iktidarın ortaklarından birinin başı altından çıktı. Bu kişi, MHP’nin değişmez başkanı, derin devletin sevgili kulu Devlet Bahçeli. Bu fikri ortaya atan adam, üç gün önce Boğaziçi öğrencileri için şöyle dedi: “Sırtlarını ajanlara ve karanlık çevrelere dayamış olanlar evlat değil, başı ezilmesi gereken zehirli yılanlardır.” Şimdi binlerce annebabanın evlatlarına “başları ezilmesi gereken zehirli yılanlar” benzetmesi yapan birinin ortaya attığı yeni anayasa yapma fikri, tüm partiler tarafından, bırakın partileri milyonlarca yurttaş tarafından nasıl benimsenebilir? Dinozor olduğum için hafızam kuvvetlidir, Mücadele Dergisi aşağıda paylaştığım afişin resmi Sayı 11, İzmir. kırk yıldır milliyetçilerin ve dincilerin hiç değişmediğinin, aksine giderek azgınlaştığının ispatıdır. HDP’nin üst düzey yöneticilerinin yeni anayasa fikrine sıcak baktıklarını görünce tepem iyice attı. Kısaca şöyle diyorlar: “Partiler bir araya gelsinler, samimiyetle demokratik bir anayasa yapalım.” Eh yani bu ülkenin İçişleri Bakanı bakın neler söylüyor: “Bizim geçmişimizde LGBTİ+ gibi şeyler var mıdır, var da biz mi bilmiyoruz? Bunları Türkiye’yi parçalamak için dış güçler destekliyor. Bu toprakların en büyük gücü İslamdır.” Önce İçişleri Bakanımıza bir yanıt vereyim: Padişahların başucu kitabı Bahname’yi okuması yeter. Şimdi böyle bir İçişleri Bakanı’nın olduğu bir yerde demokratik, eşitlikçi bir anayasa yapılabilir mi? Ben mi fazla şüpheciyim? 21 Mart’ta 2013 yılında Diyarbakır’da Nevruz kutlaması vardı ve devletin izniyle Abdullah Öcalan’ın bildirisi okunacaktı. Oradaydım, bir milyona yakın insan güneşli bir günde nevruz alanında toplanmışlardı. Beni Abdullah Öcalan bildirisinden çok, insanlar etkilemişti. Röportaj yaptığım bir kadın; eşi dağda yeni ölmüştü, iki çocukla birlikte kayınbabasında kalıyordu ve umutluydu, çocuklarının geleceğinden umutluydu. Bir başka yaşlı adam; torunu tarladayken seken bir kurşunla ölmüştü ve bana şöyle seslenmişti: “Bağışlamayı hep birlikte öğreneceğiz.” Nevruzun ertesinde Güneydoğu değişmeye başladı, yurtdışındaki insanlar topraklarına geri dönüp üretime geçti, türkü barlarda Kürtçe, Türkçe türküler söylendi ve sonra birileri özerk bölgeler ilan etti. Devlet ne yaptı, uyduruk hendekleri bahane ederek Cizre’de, Diyarbakır Sur’da, Silopi’de onlarca genci öldürdü. Yaşlıları da! Yeni anayasayı bu iktidar mı yapacak, yapmayın! Bakın bu iktidar apartman tepelerine keskin nişancı yerleştirmesini fazlasıyla sever. Ben onları ilk kez Silopi’de bir apartmanın tepesinde görmüştüm, tanınmamak için şemsiyeyle dolaşan yol göstericimiz: “O keskin nişancı var ya şimdi senin elindeki kuş dövmesini bile görüyor.” Gerçekten korkmuştum, şimdi bu keskin nişancıları Boğaziçi Üniversitesi’nin yakınlarındaki apartmanların tepesine yerleştirdiler. O keskin nişancılar tek bir emirle gencecik çocukları öldürebilirler. Tıpkı Cizre’de yaptıkları gibi. Şimdi bu iktidar mı demokratik, eşitlikçi bir anayasa yapacak? Ben uzun zamandır kendimi kandırmaktan vazgeçtim. Tamam, başımızı aşağı eğmeyeceğiz ama kuru umut da karın doyurmuyor. Elbette bu yüzyılda ülkemize demokratik, eşitlikçi, kurumlara saygılı bir anayasa yakışır. Bu yatak odamıza, yediğimiz içtiğimize karışan tek adamlığın bitmesi, Meclis’in yeniden işlev kazanması, hukuk kurallarının işlemesi anlamına gelir ki ben bu iktidarın böyle bir anayasaya asla izin vermeyeceğini düşünüyorum. Ben mi ne diyorum? Edip Cansever imdadıma yetişiyor: “Dağılmış pazaryerlerine benziyor şimdi istasyonlar/Ve dağılmış pazaryerlerine memleket” ve insanlar çürük de olsa çocuklarına elma yedirmek için tezgâhların altında canlarını dişlerine takıp çürük elmaları toplamaya çalışıyor.. 7 ŞUBAT 2021 SAYI: 34819 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 11A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 1199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 711 40 20. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:35 08:02 13:23 16:09 18:35 19:56 Ankara 06:19 07:44 13:08 15:55 18:21 19:41 İzmir 06:41 08:04 13:31 16:21 18:47 20:05 Kadıköy Moda Caddesi’ndeki Tarihçi Kitabevi, maskesiz ve sosyal mesafesiz yaşamanın mümkün olduğu o güzelim zamanlarda, her cumartesi bir yazarın kalburüstü okurlarla, seçkin aydınlarla buluştuğu sımsıcak bir mekândır. Onu, Tarihçi Kitabevi’ndeki ilk söyleşim sırasında tanıdım. Zekâ ışık mıdır? Zekânın ışığı var mıdır? Henüz 100 yaşındaydı! Ve alabildiğine muzip gözleri ışıl ışıl, zekâ saçıyordu. Dev, cüceyi dinlemeye gelmişti. Egom şişeceğine büzüştü. Çok duygulanmıştım. Ahbap olduk. Ondan ilk eposta’yı aldığımda, 101 yaşındaydı: 28 Temmuz 2018 Sevgili Kırıkkanat, Adsız Gemi’deki* Küp felsefesi paragrafını Cumhuriyet’te yayımlamana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Kuzgun yavrusunu sevimli bulurmuş. Ben de bu paragrafı öyle seviyorum. Sen de onu seçmişsin. Nasıl sevindim, bilemezsin. Sen bin yaşa emi. Beş bin yaşa, milyon yaşa. İşte bu kadar. Bir küp dolusu sevgi ile. Cahit Kayra Yobazlığın bitmeyen hırsı İkinci iletisini gönderdiğinde, 102 yaşına yeni basmıştı. Sosyal medyada onun deyişiyle mürteciler tarafından linç ediliyor, irtica işbirlikçisi sözde milliyetçilerden ölüm tehditleri alıyordum: 19 Mart 2019 Sevgili Kırıkkanat Moda Yaş günümün kutlaması için gönderdiğiniz tatlı mesajınız ve bu arada zengin iltifatlarınız beni nasıl mutlu etti, kimse anlayamaz. Bu yaşta Mine Kırıkkanat gibi bir insanın bu davranışı, yaşlı ve yorgun gönlümü hoş etti. Siz de iyi ki varsınız ve bin yaşayın. yazdı. Tek satır. Son iletisiydi: 4 Haziran 2019 Sevgili Mine Kırıkkanat. Kim ne halt ederse etsin. Biz seni seviyoruz. Cahit Kayra Onunla 2020’nin Bin vefa, bir veda ilk yarısındaki karantina sürecinde telefonla konuşmaya, sonrasında ortak O arada sizin öykünüz var. Ne bidostumuz, şiir simçim bir çalkantı içinde yaşamakta ol yacısı Melih Sezer’in Yeni Moda duğumuzun tipik bir sayfası. Ben da Eczanesi’nde rastlaşıp sohbet etmeyanma, direnme gücüm olduğuna ye devam ettik. İkinci dalgada tekinanıyorum. Bu yaşa gelmiş olmama rar eve kapandı. Ve sanırım, Cahit güvenerek. Ama öyle olmuyor. Tür Kayra’nın olağanüstü belleğini takiye bulanık bir değişim yaşıyor, ken şıyan olağandışı gövdesinin hakdine geliyor derken anlamsız bir sa kından, ne Covid ne yaş ama salgın pıklık içine yuvarlanıp gidiyor ve o dolayısıyla kapana kısılmışlık duyguçalkantıda Mine Kırıkkanat tehditler su geldi. alıyor. Bizim içimizdeki cehalet, yobazlık ve iyiliğe, güzelliğe karşı düş Hamhalat milliyetçilik manlık hırsı, Tanzimat’ta sönmedi, Türkiye’nin en iyi tiyatro yazarı, Meşrutiyet’te sönmedi. Mustafa Ke dünyamızdan bir kuyrukluyıldız gibi mal geldi, söndü sandık ve üstüngeçen ve Cahit Kayra’nın yarı yaşına den yıllar geçti, Mine Kırıkkanat teh bile erişemeden yitirdiğimiz Memet dit ediliyor. Baydur da ona hayrandı. 28 Mayıs Hayır, bunlar geçecek. Bizim ta2000 tarihli Cumhuriyet gazetesinde rihimiz durup durup bunları pişişöyle yazmıştı: Cahit Kayra’nın Sevr rip önümüze koyuyor, ama Büyük Dosyası**, önemini hiç yitirmeyecek Kurtarıcı’nın dediği gibi akıp giden bir konu üstüne. Bağımsızlık. Onur. medeniyet sellerinin içinde boğulma Bağımlılık. Onursuzluk. Bu ve benzeri ya, mahvolmaya mahkumlar. O gün kavramlar üstüne enfes bir inceleme. leri göreceğiz. Bizim hamhalat milliyetçi ve AtaAma ben, biz Tarihçi Kitabevi mü türkçülerimizin düşün dünyasını aşan davimleri hepimiz sizi özledik. bir zekânın kaleminden çıkmış, belŞu seçim dağdağası geçsin. Bu gesel bir başeser. Bu güzelim kitakez geleceğiniz günü kutlayacağız. bı, satır altlarını çizerek okurken Sayın Sevgiler, selamlar ve en iyi dileklerle. Kayra’ya içimden yüksek sesle teşekCahit Kayra kür ettim, yüzlerce kez. Okullarımızda Evde kal kapanı ders kitabı olarak okutulması gerek. Can kardeşim Memet, bu yazıdan Aradan iki ay geçmiş, uğradığım bir yıl sonra aramızdan ayrıldı. Sahlinç bitmiyor, ümmi ve milli irticai nelendiğini göremediği son oyunu odakların öfkesi dinmiyordu. Yine Lozan’ı*** yayımlamadan önce Cahit Kayra’ya okutmuştu. Gerisin geriye, Sevr’e Kayra, Sevr Dosyası’nın konuya giriş bölümünde şöyle der: Bir büyük adam Türkiye’yi göçüp gittiği çukurun dibinden çıkarırken ülkenin sorunlarını ve geleceğini düşünmüş, Batı dünyasını şaşırtan, düşündüren Cumhuriyet Türkiyesi’ni kurmuştu. Yıllar geçti. Bugünlere geldik. Hem gülünecek hem de ağlanacak hallere düştük. Dünya sürekli atılımlar ve değişimler peşinde. Türkiye ise sarıklı, cüppeli din tacirleri ile okumuş Cumhuriyet ve Atatürk karşıtlarının, Doğulu, Batılı düşmanlarının elbirliği yaptığı bir yıkıcı kampanyanın estirdiği fırtınalarda savrulmaktadır. 1920’lerde Türkiye’yi Sevr batağına getirenler ülkeyi bugün de o batağa geriletmeye çalışmaktadırlar. Acıklı olan şey, bunca tehlikeli yollardan bugüne kadar gelmiş Türk halkının bu olumsuz gelişmeye karşı yetersiz tepki göstermesi, olan bitenleri duyarsızlıkla karşılamasıdır. Bu duyarsızlık, düşünen Türk insanını zaman zaman umutsuzluk kıyılarına kadar getiriyor. Nereye kadar gerileme... Bu sorunun yanıtı da bellidir. Sevr’e kadar. Sevr Antlaşması denilen ve Türkiye’nin kanına ekmek doğramayı amaçlayan bir skandal antlaşmasının kurmak istediği yüz karası düzene kadar. Hoşça kal koca çınar. Uğurlar olsun Cahit Kayra. Umarım bir gün aziz hatıranıza, “İhaneti Sevr’e kadar gerilemeden durdurduk!” müjdesi verebilirim. * C.K. roman/Tarihçi Kitabevi, 2017. ** C.K. inceleme/Tarihçi Kitabevi, 2. Baskı 2016. *** M.B. tiyatro/İletişim, 2003. Sadece pazarları da yazsanız, derdiniz güncel, hatta saatçil olanı yazmak. Ha Boğaziçi Üniversitesi ha Kanalist Üniversitesi. İkisi de denize nazır! En acil haberler de çoğu Hem Kanalist daha değerli. kez Resmi Gazete’de. Çevresi Katarlılar ile yerli milli İktidarın gece yarısı ne yaakrabayı taallukatın. pacağı belli olmuyor: H “...Suriye’de (Çobanbey/ Halep) Tıp Fakültesi ile Çobanbey Sağlık HizmetleAileye verdiği önemi biliyoHer taşın altı Katar ruz. Ama konu siyaset ise gözü bir şey görmüyor. ri Meslek Okulu kurulmasına Osman Kavala’nın eşi Prokarar verilmiştir.” Reyiz mesajı aldı. Bir buçuk asırfesör Ayşe Buğra için “KavaHalep’i aldık da haberimiz mi ol lık bir üniversiteyi yola sokmak ko la denen kişinin provokatörlerin aramadı? lay değil. Önce söylem ve altyapı sındaki karısı” diyor. Kendinden yaHeyecanlanıp TV’lere el atıyorsu hazırlığı şarttı. na değilse kadının adı yok. nuz. Operasyon falan yok. Sürpriz bir biçimde, “Boğaz’ın Öğrencilere de önce terörist de“Halep’te Tıp Fakültesi Kararı”nın potansiyel tehdit ve tehlikesini” or mişti. Sonra biraz yumuşar gibi altındaki imzaya bakıyorsunuz: taya attı. yaptı. Bu kez de LGBT’nin açılımı “T.C. Orduları Başkomutanı Yeni bir kanal şart, diyordu. ile yüklendi. Recep Tayyip Erdoğan” yazmıyor. Trakya ikiye bölünerek, hem iki “Lezbiyenlerin söylediklerine taSadece “Cumhurbaşkanı R.T. tane Boğaziçimiz hem de üç tane kılmayalım!” Erdoğan” ibaresi var. İstanbulumuz olacaktı. Böylece ilk kez “lezbiyen” sözÇok şükür, fetih, ilhak milhak Bu arada kavuşan sayısız rancüğünü cümle içinde kullanan bir yok yani. ta avantaya lavantaya kavuşmuş cumhurbaşkanı olarak LBGT tarihiAyasofya Camii Kebiri şimdiolacaktı. ne geçti. lik yeter. Sessiz sedasız düğmeye baBöylece, kendilerine Zaten Boğaziçi Üniversitesi bile sılmıştı bile. Tüm çevre arazilerin “Muhafazakâr LGBT” ve “AK tam ele geçirilmiş değil. Katar’a ve hısım akrabaya satıldığı LGBT” diyen ve seçim döneminde H ortaya çıktı. Reyiz’den hüsnü kabul gördüğünü Resmi Gazete, Reyiz’in adrenaliArtık Boğaziçi’nin en nadide ara söyleyen kesimleri de mutlu etmiş nin tavan yaptığının kanıtı: zisine konuşlanmış üniversiteyi hale oldu. (28.6.2015 Cumhuriyet) Muhalefet Melih Bulu ile uğraşa yola sokmanın zamanı geliyordu. Reklamın kötüsü olmaz. dursun, bir kalemde 11 üniversiteBulunmaz Hint kumaşı Melih BuH ye, 11 rektör birden atamış bile. lu bu amaçla bulundu. Körkütük bir LGBT “düşmanlığı” Bulu’lar, “hüdayinabit” değil. Belli Öğrencinin ve hocalarının ağzı AKP ile Katar’ın arasını açabilir. ki “gel bili bili” denerek kim bilir ne torba değil ki büzesin! 2022 FIFA Dünya Kupası, vaatlerle yetiştiriliyor. “Bulu’nun tek misyonu var; üni Katar’da yapılıyor. Katar, LGBT’nin H versite arazisini bir vakfa devregökkuşağı bayraklarının sahada Boğaziçi ile ilgili ilk uyarı, yıllar mek.” korner direklerinde sallanmasını kaönce Binali Yıldırım’dan gelmişti: Haftalardır, tam bir “şuyuu vuku bul etti. Ayrıca devlet olarak alkol “Mühendislik okumak için Boğa undan beter hali” yaşanıyor. kullanımına izin verileceğini açıkladı ziçi Üniversitesi’ne kayıt yaptırmaÖnceki gece, millet aşı maşı ile ve “Her dinden, her cinsel yönelimya gittim. meşgulken Bulu’ya, iki fakülte (hu den ve ırktan taraftarın ağırlanacaBahçede çimenlere yayılmış kız kuk iletişim) birden kurulup teslim ğının” güvencesini verdi. lı erkekli öğrencileri görünce kayıt ediliyor. Yani parsel parsel kadro ve Katar’da eşcinsel “erkek” için 5 yaptırmaktan vazgeçtim.” parsel parsel arazi. yıl hapis cezası var. Nedenini de saf ve bakir bir ErSonraki hamle sürpriz olmayacak: Kadınlar arasında ise suç değil. zincanlı candanlığı ile itiraf etmişti: Birçok üniversite gibi Boğaziçi de (Wikipedia). “Burada okursam, yoldan çıkarım.” ikiye belki üçe bölünecek. Reyiz, Katar ile arasını bozmak H Azeriler buna “ayır buyur siya istemiyorsa, lezbiyenler hakkında Bu, Reyiz’e bir “yol” tüyosu idi. seti” diyorlar. daha dikkatli konuşmalı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com FETÖ devlete böyle sızmış OHAL Komisyonu, FETÖ’ye ait hazırladığı 2020 raporunda, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in “devletin tüm kılcallarına sızma” hedefi ve talimatı doğrultusunda, örgütün başta mülkiye, adliye, askeriye ve emniyeti ele geçirmeye yönelik faaliyetlerinin detaylarına yer verildi. AA’nın haberine göre, raporda, “FETÖ’nün, usulsüz yollarla ele geçirdiği soruları KPSS ve kurum sınavlarına hazırlık evlerinde kendi mensuplarına verdiği ve bu kişilerin de kamu kurumlarına girdikleri hususu adli işlemler sonucu elde edilen bilgilerden anlaşılmaktadır” değerlendirmesi paylaşıldı. FETÖ’nün, “KPSS ve kurum sınavlarına hazırlık evleri” oluşturduğu kaydedilen raporda, bu evlerdeki örgüt mensuplarının öncellikle KPSS’ye, bu sınavdan yeterli puan alanları da kaymakamlık, uzmanlık, müfettişlik gibi mesleklere hazırlamaya çalıştığı vurgulandı. Raporda, itirafçı örgüt mensuplarının 2009, 2010, 2011 ve 2012 yılı KPSS sorularının sınav hazırlık evlerinde kendilerine verildiğini, sınavda soruların tamamını çözmemeleri, çözüyormuş gibi kitapçık üzerinde karalama yaparak cevaplanması gerektiği şeklinde uyarıldıklarını beyan ettikleri anlatıldı. Raporda örgütün YDS ve ALES sınav sorularını da sızdırdığı belirtildi. l ANKARA ‘Türkiye’nin Patriot alma fırsatı vardı’ ABD hükümeti Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S400 hava savunma sisteminden vazgeçmesi yönündeki çağrılarını sürdürüyor. Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby S400’lere işaretle, “Bu konudaki duruşumuz değişmedi” dedi. Kirby, “Son 10 yılda Türkiye’nin ABD’den Patriot savunma sistemi almak için çok sayıda fırsatı olduğunu ancak bunun yerine Rusya’ya gelir, erişim ve nüfuz sağlayan S400’leri satın almayı tercih ettiğini” savundu. Kirby, S400’lerin “ABD ve NATO müttefiki olarak taahhütleri ile uyuşmadığını” kaydetti. Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığı, müttefik ülkeleri Rusya’dan silah almamaları konusunda uyararak aksi durumun yeni yaptırımlara neden olacağını açıkladı. Hellas Journal gazetesine verdiği yanıtta sözcü, Başkan Joe Biden’ın “Türkiye’nin uluslararası hukuk ve NATO’ya olan taahhütlerine uymayan davranışlarını dile getirmeye söz verdiğini” hatırlattı. l Dış Haberler Almanya’da Türk baba ve kızına polis şiddeti Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki Ennepetal beldesinde yaşayan Yasemin Başöngen (17) ile babası Cemil Başöngen (50), polis şiddeti sonucu hastanelik oldu. Çorumlu Cemil Başöngen, “Lünen’de kızım arkadaşıyla tartışmış ve polisi aramışlar. Kızım aşağı indi diye iki polis kızımı devirip yere indirdiler. Ben ayırmaya çalışırken başka bir polis duvara fırlattı, üzerime çıkıp yumrukladı, bilincimi yitirdim. Terk kelepçelendim” dedi. Beş gün iş göremez raporu aldığını söyleyen Başöngen “Kızımı hastanelik ettiler, ayrıca ‘şişko’ diye dalga geçip ‘seni öldürürüz’ diye tehdit etmişler” ifadelerini kullandı. l AA Mücadeleyi sürdürüyoruz! Desteğinizi bekliyoruz. Bilgi hattı: 0312 231 1923
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle