30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 5 ŞUBAT 2021 CUMA KÜLTÜR Kutsal dil Dilin, toplumsal yaşamı gerçekleştirirken, bir yandan da düşünceleri, algıyı, gözlemleri yansıtmaya aracı olduğunu ileri süren Manguel, bu yeteneğin hiçbir yaratığa değil, zihinlerde yer eden olayları, düşünceleri, duyguları anlatabilsin diye yalnızca insan soyuna verildiğini savunur. İnsanlığın ilk gelişim dönemlerinde dil, önce sestir, davranıştır, giderek resimlerle, çizimlerle yazıya dönüştürülerek sonsuz kılınmıştır. Bir akademisyen, Kuran’ın Arapça yazılmış olmasından dolayı Arap dilini “kutsal” diye tanımladı. Araplar, din bilimciler açısından böyle bir tanıma elbette yerindedir. Kuran, ezberlenmek için değil, anlamak için vardır. Ama insanımızın kaçta kaçı Kuran’ı Arapçasından okuyup anlayabilecek düzeye gelmiştir? Osmanlı döneminde olduğu gibi Arapçayı, Farsçayı ulusal dil saymak, o dillerle düşünce kitapları, şiirler yazmak, tam tersine ulusların anadillerini geliştireceğine köreltmiştir. Atatürk’ün deyimiyle dil kutsaldır, ama ulusal birlik, her kesim halk arasında toplumsal dayanışma bilinci yaratacak yolda geliştiriliyorsa... Avrupa aydınlanması Martin Luther’in, İncil’i Latinceden Almancaya çevirmesi, Avrupa aydınlanmasının başlangıcı olmuş; adı, tarihe papaz olarak değil, bu çeviriyle Avrupa kültünün temelini atan bir reformcu olarak geçmiştir. Osmanlı’da Arapçayı, Farsçayı anadili gibi kullanan düşünce insanları, şairler yetişmiştir. Ama halkın hiçbirinin yapılanlardan haberi olmamıştır. Örneğin bir anlatı dehası sayılması gereken Evliya Çelebi’yi bile saray çevresinin dışında kimse okumamıştır. Oysa kültür halkın anlayacağı düzeyde geliştirilirse işlevini yerine getirir. Okuma alışkanlığı gelişmiş bir toplum değiliz. Kuran’ın yetkin kişilerce yapılan birçok çevirisi olmasına, gazetelerin bu çevirileri armağan olarak dağıtmasına karşın okunma oranları oldukça düşüktür. Atatürk aydınlanması Atatürk bir yandan çağdaş uygarlığa sağlam adımlar atacak bir devletin kurulmasını gerçekleştirirken, dili Arapçanın, Farsçanın etkisinden kurtarıp toplumsal benliğin oluşmasında Türk Tarih, insanımızın birbirini daha iyi anlayıp kaynaşmasını sağlamada Türk Dil kurumlarını eylemsel kılmıştır. Bir akademisyenin, Arapçayı kutsal sayması, bu dilin konuşulduğu ülkeler için doğru olabilir. Oysa dil, dinselleşmenin değil, ulusallaşmanın, kültür birliğinin temel aracıdır. Atatürk, şu görüşüyle dilsel aydınlanmayı başlatmıştır: “Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” Ulusal dil Atatürk’ün görüşleri açısından değerlendirildiğinde, kutsal olanın, anadilimiz Türkçenin olduğu anlaşılır. Bu bağlamda ne Arapça, İngilizce, Almanca ya da öbür diller, Türk kültürel gelişimde kutsal sayılamaz. Ancak evrensel kültürle bağlantıdan dolayı, üniversitelerde, herhangi bir yabancı dilin öğrenilmesinin önemsendiği, Fransızca, İngilizce, Almanca gibi yaygın diller başta olmak üzere Çince, Japonca, ölmüş bir dil sayılan Sümerce bölümleri bile kurulmuştur. Ulusal dili ülkenin düşünce, duygu, bilim, sanat dili olması yolunda kurumsallaştıran Atatürk, Türk dilinin, Türk ulusu için “kutsal bir hazine” olduğunu ileri sürerek, anadilimizi geliştirecek için Türk Dil Kurumu’nu işlevsel kılmıştır. Ödülünü Başkan Turgay Erdem’den aldı Vildan Külahlı Tanış Turgay Erdem Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği “Yılın Yazarı Fakir Baykurt Öykü Ödülü Yarışması”nda “Uzun Düz Çizgiler” adlı eseriyle birinciliğe değer görülen Vildan Külahlı Tanış, ödülünü Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’den aldı. Vildan Külahlı Tanış’ı başarısından ve yarışmaya olan katkısından dolayı kutlayan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, çalışmalarında da başarılar diledi. Yarışma için Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü’ne teşekkür eden Vildan Külahlı Tanış da Öykü Ödülü’nün kendisi için çok özel olduğunu ifade etti. Evlerinin alt katında bulunan sanat atölyelerinde ebru yapmaya başlayan Sera Çamaş’ın eserleri uluslararası bir sanat fuarı olan Contemporary Venice kapsamında, Palazzo AlbrizziCapello’da sergilenecek. Ülkemizin geleneksel sanatlarından ebru ile çocuk yaşta tanışan Sera Çamaş’ın eserleri, uluslararası bir sanat fuarı olan Contemporary Venice kapsamında, Palazzo AlbrizziCapello’da sergilenecek. Çamaş, yaptığı ebruları ÖZNUR kolaj tekniğiyle bir araya OĞRAŞ ÇOLAK getirerek suyun üstünde yapılan geleneksel bir sanata yeni bir yorum ve çağdaş bakış açısı kazandırıyor. 16 yaşındaki genç sanatçının eserleri 121 Şubat tarihleri arasında sergilenecek. Çamaş ile ebru sanatını konuştuk. n Neden ebru sanatı? Ebru sanatı sizin için ne ifade ediyor? Ebru sanatı, benim annemin Mimar Sinan’da öğrendiği, dedemin emekli olduğunda başladığı sanat dalı. Evimizin altında sanat atölyemiz var, orada ben doğduğumdan beri topraktan ebru boyaları at kılından gül dalından fırçalarla tamamen geleneksel yöntemlerle ebru yapılıyor. Ben 5 yaşımdan beri de dedem ve annemle beraber çoğunlukla çocuklara ‘Dededen Toruna Ebru’ atölyeleri düzenliyoruz. Ebru suyun üzerinde yapılan bir baskı tekniği aslında. Herkes ebruda laleler karanfiller gibi desenler yapıyordu, bana annem de dedem de özel olarak ebru sanatı böyle yapılır diye öğretmedi, dedem daha geleneksel desenleri çalışıyor, annem tamamen başka desenler yapıyor, bense onlardan tekniği görüp kendi yapmak istediklerimi yaptım. İlk başta kediler kuşlar, çocuk suratları yapıyordum, sonra kolajlar yapmaya başladım. Sanırım ebruya büyük yaşta başlayınca insanların kafasında bin yıllık bir sanat olduğu için nasıl olması gerektiğiyle ilgili bir format oluyor ama o bende yoktu, bu da geleneksel bir sanata daha özgürce yaklaşmamı sağladı. n Palazzo AlbrizziCapello’da serYENI NESLIN ‘ebru’daki başarısı Sera Çamaş gi süreçi nasıl gelişti? NY merkezli bir sanat ajansı olan Hubdesign ebrularımı uluslararası platformda temsil ediyor. Pandemi olmasa Londra ve New York’ta ufak bir kişisel sergi planlanıyordu. Pandemi nedeniyle kişisel sergi ertelenince Contemporary Venice ve Canvas London’a başvurduk ve ebrularım sergilenmeye hak kazandı. Yaptığım çalışmaların yurtdışında sergilenecek olması inanılmaz heyecan verici ve güzel bir his. n Daha 16 yaşındasınız ama çocuklar için sosyal sorumluluk projeleri de yapıyorsunuz. Ben zaten dedem ve annemle 5 yaşımdan beri çocuklarla, çoğunlukla da eğitimde dezavantajlı (zannedilen) gruplarla Dededen Toruna Ebru atölyeleri yapıyordum. 13 yaşımda KODA’nın davetiyle Harran’a Dededen Toruna Ebru atölyesi yapmaya gittiğimizde, kolay taşındığı için ukulelemi alıp gittim, çocukların müziğe olan ilgisini görmemle sürdürülen Ülkemizde tüm çocukların nasıl bir eğitim almasını isterdiniz? Çocukların sadece eğitimde değil, tüm konularda eşit haklara sahip olması, ve bizim bunun için çabalamamız gerekiyor. Eğitim özelinde söylemem gerekirse, köylere gidip birleştirilmiş sınıfları ve teknik imkânsızlıkları görünce eğitimde fırsat eşitliği için elinizden geleni yapmak istiyorsunuz. Yapılacak çok şey var ama bizde de yapacak güç var. Herkesin elinden geldiği kadar bir ucundan tutması, hiçbir şey yapamıyorsa sorunla ilgili farkındalık yaratmak için destek vermesi gerektiğini düşünüyorum. bilir müzik eğitimi sağlamak istedim ve Köy Okullarına Müzik projemi başlattım, enstrüman toplayıp gönderdim veya kendim götürüp çocuklara notaları anlattım, klasik müzik dinlettim ve hepsine tek tek ukulele ve org çaldırdım, çocuk koroları kurdum. Ebru doğduğumdan beri doğduğum aile ve ortam sayesinde, müzik de 6 yaşımda konservatuvara girdiğim için benim normal hayatımın parçası gibi ikisi de çok sevdiğim şeyler ve bunlar sayesinde birilerine dokunmak, yüzlerinde ışık yandığını görmek o kadar güzel bir duygu ki sürekli yapmak istiyorsunuz. Sanal Orman da ağaçların kesilmesi ve orman yangınlarına karşı çocuklara ağaçların önemini anlatmak ve büyüklere ağaçların hepimizin olduğunu hatırlatmak için sosyal medyada başlattığım ve 25 bin ağaçlık gerçek bir ormana dönüşen proje. Yani aslında yaptıklarımı proje olarak planlamıyorum, ihtiyaç gördüğüm konuda çözüm için harekete geçiyorum sonradan adı proje oluyor. Ogün Sanlısoy’dan beklenen yeni albüm Ogün Sanlısoy’un yeni albümü “Yaşamaya Devam” bugün dinleyiciyle buluştu. Sony Music etiketiyle tüm dijital platformlarda yayımlanan albümde 11 şarkı yer alıyor. Albümde Ceylan Ertem düetinin yanı sıra müziği Melih Kibar’a, sözleri Çiğdem Talu’ya ait olan “Hep Böyle Kal” şarkısının yeniden yorumu bulunuyor. Sanlısoy, bu albümüyle akustik rock tınılarının geleneksel Türk sazları ile harmanlanmış bir versiyonunu sunuyor. Grogi dikkatleri üzerine çekecek İzmirli rap müzisyeni Grogi, yeni albümü “Ready to Vibe”ı her biri 7 şarkıdan oluşan 3 bölüm halinde yayımlayacağını duyurmuştu. Grogi, bugün ilk bölümü dinleyiciyle buluşturuyor. Büyük bir New York ve Biggie hayranı olduğu bilinen Grogi, Basemode Records, Sony Music etiketiyle yayımlanan albümün ismini, The Notorious B.I.G.’nin “Ready to Die” albümüne saygı tadında belirledi. Albümün bu ilk bölümünde 7 şarkıdan 2’si solo iken, diğer 5 şarkıda ise Grogi’ye Anıl Piyancı, Tahribadı İsyan, Fate Fat, Sehabe, Misha ve Burry Soprano eşlik ediyor. İş Sanat’ta çocuklar için yeni serüvenler İş Sanat’ın her hafta pazar günleri sosyal medya hesapları ve internet sitesinden yayımladığı İş Sanat Masal Tiyatrosu yeni serüvenlerle devam ediyor. 7 Şubat’ta “Oz Büyücüsü”, 14 Şubat’ta “Cüceler ve Ayakkabıcı”, 21 Şubat’ta “Güzel ve Çirkin” ve 28 Şubat’ta “Ağustos Böceği ile Karınca” saat 15.00’ten itibaren yayında olacak. Lerzan Pamir’in yönetmenliğini üstlendiği, Aslı Tandoğan, Anıl Altınöz ve Mert Aydın tarafından canlandırılan masallar çocuklara eğlenceli dakikalar yaşatacak. Ataşehirli çocukların kitap kulübü var Ataşehir Belediyesi bünyesinde iki aydır devam eden Çevrimiçi Çocuk Kitap Kulübü ilgi görmeye devam ediyor. Eğitimci yazar Özge Doğar tarafından yürütülen çalışmada kulüp öğrencileri her hafta bir kitap okuyarak okudukları kitapları aralarında tartışıyorlar. Kitap üzerinden etkinlikler yaparak hayal güçlerini geliştiriyor ve nitelikli okuma ve yazma yöntemlerini öğreniyorlar. Etkinlikte bugüne kadar 12 kitap okundu. Çalışmayı yürüten eğitimciyazar Özge Doğar, “Her çocuk okumayı sever yeter ki doğru yöntemleri uygulayalım. Kitap okumayı seven bir çocuk için zor kavramı aza düşer, hızlı düşünür, olaylar arasında bağ kurma yetisi artar ve belki de çocuklarımıza okumayı sevdirerek birbirini anlayan, empati yeteneği güçlü nesiller yaratabiliriz” diyor. GÜLIZ AYLA’DAN CESUR ŞARKI Söz yazarı ve besteci Güliz Ayla, yepyeni tekli çalışması “Evdekilere Söyle”yi Sony Music etiketiyle müzik severlerin beğenisine sundu. Sözü ve müziği Güliz Ayla’ya ait olan şarkının düzenlemesi ve mix’i aranjör Sabi Saltiel’e, mastering’i ise Will Quinnell’e (Sterling Sound) ait. Şarkı sözlerinde cesur, güçlü ve bir o kadar da eğlenceli bir kadının duygularının anlatıldığı “Evdekilere Söyle”nin video klibinde kendisine 15 kişilik profosyonel dans grubu da eşlik etti. YeniPerform şubat programı belli oldu Dijital sahne YeniPerform, şubat ayında “Terk Edilmiş Kıyılar” “Terk Edilmiş Kıyılar // Negatif Fotoğraflar”, “House of Hundred (Yüzyılın Evi)” ve “Beyaz Kanatlar” oyunlarını izleyici ile buluşturacak. Ferdi Çetin’in yazdığı Yeşim Özsoy’un yönettiği ve Kübra Balcan, Yaman Ceri, Meral Çetinkaya, Banu Fotocan, Ahmet Ayaz Yılmaz’ın rol aldığı “Terk Edilmiş Kıyılar // Negatif Fotoğraflar” bugün, 19 ve den yola çıkarak oluşturduğu hikâyeleri 26 Şubat’ta gösterilecek. Oyun, bir ka ele alıyor. Burak Alıcı’nın yazdığı Özgün dının daha önce hiç gerçekleşmemiş bir Çoban’ın yönettiği ve Berfu Aydoğan, Ayaile yemeğini hayal etmesi üzerine şe Lebriz Berkem, Bahadır Buyruk, Sezodaklanıyor. gi Deniz, Reha Özcan’ın rol aldığı Beyaz Ferdi Çetin ve Yeşim Özsoy’un Kanatlar ise 27 Şubat’ta YeniPerform’da yazdığı Yeşim Özsoy’un tek ki izlenebilecek. Oyun, babasının ölümünşilik performansı “House den sonra eve kapanan Bulut’un, hikâye of Hundred” 12 Şubat Cu anlatıcısı Rüya ile tanışması ve ardınma akşamı dijital sahne dan gelişen olayları konu alıyor. YeniPerde olacak. Yarı otobiyog form, canlı ve kayıtlı videoların yayımrafik, gerçek ile kurgunun landığı bir kanal, dijital bir sahne, atöliç içe geçtiği oyun, ye ve kitabevi alanının yanı sıra söyleşiÖzsoy’un kendi ler yer alıyor. (Biletler: yeniperform.com kişisel tarihin / 05302602524) katılımcılarını bekliyor İstanbul’un önemli kültür ve sanat kurumlarından Beykoz Kundura’nın bu yıl başlattığı sanat ve düşünce programı KunduraLab, performans alanında disiplinler arası ve uluslararası konsept ve pratik geliştirme programı PerformLab ile devam ediyor. Türkiye’den performans alanında işler üretmeye ilgi duyan ve bu alanda deneyimi olan tüm sanatçılara açık olacak PerformLab’in ilk atölyesi için bugün beykozkundura.com adresinde başlayan başvurular 1 Mart’a dek sürecek. Sonuçlar 22 Mart’ta açıklanacak. Farklı alanlardaki pratiklerine performansı da dahil ederek çalışmalarını çeşitlendirmek isteyen sanatçılara yeni yaratım araçları ve perspektifler kazandırmayı amaçlayan PerformLab’e seçilecek 10 sanatçı, 29 Mayıs 6 Haziran 2021 tarihleri arasında yapılacak atölyeye katılımcı olarak davet edilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle