05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 5 9 OCAK 2021 CUMARTESİ ENSAR VAKFI, GENÇLERI AVRUPA FIRSATLARI VE FAALIYETLERI HAKKINDA BILGILENDIRECEK ENSAR, AB KAPISI OLDU Ensar Vakfı’nın “Gençlik Fısıltıları” projesi de 31 bin 760 Avro hibe ile desteklenmişti. SEFA UYAR İktidara yakınlığı ile bilinen Ensar Vakfı, gençler için eğitim ve gençlik alanlarındaki Avrupa fırsatları ve gençlerin Avrupa faaliyetlerine katılımı hakkında bilgi sağlayan Avrupa Bilgi Ağı olan Eurodesk’in Türkiye’deki temas noktalarından biri oldu. Vakıf, Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Türkiye Ulusal Ajansı tarafından yetkilendirildiğini belirtti. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kazım Uysal, Diyanet’in de desteği ile geçen ekim ayında düzenlenen konferansta, “Son yüz yılda, Batılılaşma adına İslami olan değerlerden büyük oranda uzaklaştık” ifadeleri ile Batı’yı hedef almıştı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da 3 Ocak’ta yaptığı açıklama ile “Batı merkezli kurulan yeni dünya düzeninde insanın hayatın anlamını, varoluşun gayesini ve güzel ahlakı kaybettiğini” savunmuştu. Ancak bu süreçte Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Kendimizi başka yerlerde değil, Avrupa’da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın Avrupa çıkışını yapmasından kısa bir süre sonra iktidara yakınlığı ile bilinen Ensar Vakfı, “gençler için eğitim ve gençlik alanlarındaki Avrupa fırsatları ve gençlerin Avrupa faaliyetlerine katılımı hakkında bilgi sağlayan Avrupa Bilgi Ağı olan Eurodesk” ile işbirliğine gittiğini duyurdu. Ensar Vakfı, Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Türkiye Ulusal Ajansı’nın “Eurodesk temas noktası olarak gençlere ve gençlere hizmet edenlere Avrupa fırsatları hakkında bilgi vermekle yetkilendirdiğini” açıkladı. Vakıftan yapılan açıklamada, “Ensar Vakfı’nın, Eurodesk Temas Noktası olarak gençleri Avrupa fırsat ve faaliyetleri hakkında bilgilendireceği; eğitim, sosyal ve kariyer hayatlarına katma değer katacak çeşitli proje ve etkinlikler ile danışanlarını bir araya getirerek hizmetlerine devam edeceği” kaydedildi. Ensar Vakfı Eurodesk Temas Noktası’nın hizmetlerinin ise temel olarak “soru yanıtlama, eğitim ve konferanslar düzenleme, destek verme” başlıklarını içerdiği aktarıldı. Kamu ile yan yana 35 Avrupa ülkesinde faaliyet gösteren Eurodesk, 2008’den itibaren Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Türkiye Ulusal Ajansı bünyesinde faaliyet gösteriyor. Eurodesk’in Türkiye’nin 58 ilinde 140 temas noktası bulunuyor. Büyük çoğunluğunu valilik, il ve ilçe milli eğitim müdürlüğü, belediye ve üniversite gibi kamu kurumlarının oluşturduğu temas noktaları arasında Ensar Vakfı’nın yanı sıra gençlik ve spor dernekleri ile Türk Kızılay İzmir Şubesi ile Eskişehir Şubesi de yer alıyor. Ensar Vakfı’nın “Gençlik Fısıltıları” projesi de ağustos ayında, yine Türkiye Ulusal Ajansı tarafından AB programları kapsamında verilen hibeden yararlanmış ve proje, 31 bin 760 Avro hibe ile desteklenmişti. l ANKARA ERDOĞAN CAMİ ÇIKIŞI, BAKAN SOYLU KIŞLADA KONUŞTU Hedef, Kaftancıoğlu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi’ne üniversite dışından AKP’li Prof. Dr. Melih Bulu’nun atanmasına yönelik protestolara destek veren CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu için “Kendisi DHKPC militanıdır” ifadesini kullandı. Askeri törende konuşan İçişleri Bakanı Soylu da Kaftancıoğlu’nu hedef altı. Üsküdar’daki Ömer Öztürk Camii’nde cuma namazını kıldıktan sonra gazetecilere açıklamalarda bulunarak sorularını yanıtlayan Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki protestolara ilişkin soruyu verdiği yanıtta Kaftancıoğlu’nu hedef aldı. Erdoğan, “Öğrenciler önce bir defa bu işin içinde değil. Bu işin içinde olan teröristler var. Ne yazık ki öğrencilikle alakası olmayan işte CHP’nin bakıyorsunuz İstanbul İl Başkanı orada. Zaten kendisi bir DHKPC militanıdır” iddiasında bulundu. Melih Bulu’nun yasalara uygun olarak atandığını söyleyen Erdoğan, “Melih Bey’in orada çok çok başarılı olacağına inanıyorum” dedi. Soylu: Ne işi var? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise İzmir Foça Jandarma Uzman Erbaş Komando Temel Kursu mezuniyet töreninde isim vermeden Kaftancıoğlu’nu hedef aldı. Burada konuşan Soylu, “Buradan sormak istiyorum, bir siyasi parti il başkanının, üniversitedeki bir rektör atamasında oranın önüne terörle iltisaklı militanlarıyla beraber gelenlerin içerisinde ne işi var?” dedi. Gazeteci Can Ataklı’yı da eleştiren Soylu, isim vermeden “gazeteci bozuntusu” ifadesini kullandı. Ziyaretler sürecek Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu üyesi Oğuzhan Asiltürk’e yaptığı ziyaretin sorulması üzerine de “Sayın Bahçeli ile yaptığımız görüşme bildiğiniz gibi mutat. Aramızdaki Cumhur İttifakı’nın yarınlara devamı için birlikberaberliğimizi teyit ediyoruz. Sayın Asiltürk ile geçmişte beraber olduğum büyüğümdür. Bu ziyaretim hem bir nezaket ziyareti hem de ittifak meselesinde, seçim ittifakı mı olur ya da geleceğe yönelik terörle mücadelede her türlü desteğin bizim yanımızda olması lazım. Bizim bir yalnızlığı hissetmememiz lazım. Buna benzer görüşmeleri bundan sonra da yapacağım” dedi. KAFTANCIOĞLU: BİR TÜRLÜ HAZMEDEMEDİ Bakan Soylu’ya sosyal medya üzerinden yanıt veren Kaftancıoğlu, “CHP ve CHP’li il başkanları illerindeki tüm kesimlerin sorunlarıyla ilgilenir, takipçisi olur ve haklı mücadelenin yanında yer alırlar... Kıskanmayın ne olur, çalışın sizin de bizler gibi il başkanlarınız olur” dedi. Daha sonra açıklama yapan Kaftancıoğlu, Millet İttifakı ile girilen İstanbul seçimlerinde büyük başarı elde edildiğini anımsatarak “Bu başarıyı bir türlü hazmedemeyen AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından, sistematik saldırı altında, asılsız suçlamalara, dayanaksız, delilsiz ceza davalarına ve hakaretlere maruz kalmaktayım. Bugün de DHKPC militanı olduğum savsatasında bulunmuştur. Bu saçma suçlamasına ilişkin elinde hangi delili varsa derhal kamuoyuna açıklamak zorundadır... Terör ve terör örgütleri ile hiçbir zaman işim olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır” dedi. Kaftancoğlu, tüm yasal haklarını kullanacağını belirtti. Hariri Kaslowski Erdoğan, Hariri ve Kaslowski ile görüştü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lübnan’da hükümeti kurmakla görevlendirilen Saad Hariri’yi kabul etti. Erdoğan’ın, Saad Hariri ile Vahdettin Köşkü’nde baş başa görüştüğü öğrenildi. Görüşmede siyasi, ekonomik, ticari ve kültürel alanlarda Türkiye ile Lübnan ilişkilerini geliştirecek hususlar ele alındı. Öte yandan Erdoğan, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski’yi de Vahdettin Köşkü’nde kabul etti. Görüşme basına kapalı yapıldı. l AA ERDOĞAN’IN ZİYARETLERİ TARTIŞILIYOR Yeni muhalefet inşası mı? SELDA GÜNEYSU Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Saadet Partisi (SP) Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret etmesi, kulislerde “Erdoğan yeni dönem için sözünü ettiği yerli ve milli muhalefeti inşa etmeye mi çalışıyor” sorusunu beraberinde getirdi. Erdoğan’ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi evinde ziyaret etmesinin hemen ardından yeni yılın ikinci ziyaretini Asiltürk’e yapması, kulislerde yeni bir tartışmanın kapısını araladı. Asiltürk’ün, yakın çevresine ziyarete ilişkin “Erdoğan, Milli Görüş içinden çıkmış ve uzun yıllar kendisiyle görüş alışverişinde bulunmuş bir lider. Ziyaret, nezaket ziyareti olmakla birlikte eski dostluklara da bir atıf” dediği belirtiliyor. Asiltürk’ün, Necmettin Erbakan’dan sonra Milli Görüş hareketi içinde “önemli bir yere sahip olduğu” da değerlendirilirken kulislerde, bu ziyaretin asıl amacının “yerli ve milli muhalefeti inşa etmek olduğu” konuşuluyor. Erdoğan, yeni yıldan hemen önce “yerli ve milli muhalefetin kendi hükümetleri döneminde nasip olacağını” ifade etmişti. Birleştirme çabası Kulislerde, iktidarın adım atmayı hedeflediği demokrasi, hukuk ve ekonomi alanındaki reform hareketleri için “muhalefetin desteğine de ihtiyaç duyabileceği” ifade ediliyor. Muhalefet, Asiltürk’e yapılan ziyareti, “Yerli ve milli muhalefet için ilk hamle” olarak değerlendirirken Erdoğan’ın reform çalışmaları kapsamında gerekirse İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener başta olmak üzere, SP lideri Temel Karamollaoğlu ile de görüşebileceği kaydediliyor. Asiltürk ziyaretinin ayrıca “Erdoğan’ın kamuoyuna ‘Yerli ve milli muhalefet çabası içinde olanlarla görüşmeye her türlü hazırız’ mesajını da vermek istediği şeklinde yorumlanmalı” olarak değerlendirilirken iktidar cephesinin bundan sonraki hamlesinin de “muhalefeti, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ekseninde birleştirme hamlesinin olacağına” dikkat çekiliyor. l ANKARA EKREM İMAMOĞLU CAMİ AÇILIŞINI YAPTI Müftüden ilginç tavır İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün ilçe belediye başkanlığı döneminde inşasına başlanan Beylikdüzü İbrahim Cevahir Camii’nin açılışını yaptı. Açılış töreninde konuşan İmamoğlu, “Camilerimiz birleşmenin ve buluşmanın odağıdır. Milli Kurtuluş Savaşı’nı camilerde hareketlenerek, yollara dökülerek kazandık. Maneviyat içerir. İçine siyaset, giremez” dedi. İlçe müftüsünün davetli olduğu halde ilk ibadete gelmediği bilgiAçılışı İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, iş insanı Hamdi Cevahir ile birlikte yaptı. sini paylaşan İmamoğlu, “Bu benim ilk yaşadığım şey değil. Cami yaparken, taziye evi yaparken, müftülük yaparken nasıl engellendiğimizi, yüce Allah biliyor, ben biliyorum, kullar da biliyor. Benim inancımı temsil eden herkesin, hiç kimsenin siyaset ile zerre ilgisi olamaz” dedi. l İç Politika FETÖ ILE ILGILI SÖZLERI SAVCILIKTA AKP’li Cahit Özkan’a FETÖ’den suç duyurusu Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) avukatları, AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan’ın, FETÖ ile ilgili söz ve davranışları hakkında, “suçu ve suçluyu övme” ve “Silahlı ‘FETÖ’ üyeliği” suçlarını işlediği gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. HKP avukatları tarafından savcılığa verilen suç duyurusunda, Cahit Özkan’ın FETÖ’nün ErgenekonBalyoz kumpasını savunduğu hatırlatıldı. “Geçen zamanın bunu unutturması hukuken kabul edilebilir olmadığı gibi müsnet suçun tabi olduğu zamanaşımı süresi de dolmamıştır” denilerek Özkan’ın Balyoz kumpasında Fenerbahçe Orduevi’nde FETÖ’nün bildirisini okuduğu belirtildi. Eylemin avukatlık sınırlarının çok dışında olduğu savunularak Özkan’ın katıldığı bir programda “Cemaat bir terör örgütü değildir” sözüne de dikkat çekildi. “Özkan’ın ‘Ben bilmiyordum, kandırıldım’ deme şansını yoktur” denildi. l Haber Merkezi Boğaziçi Şıngır Mıngır Salah Birsel, Boğaziçi’nin geçmişte kalan güzelliklerini, tarihi eserlerini, sakinlerini ve Boğaz’da yaşanan tarihi olayları ayrıntılı bir şekilde aktardığı eserini bugünlerde kaleme alacak olsa herhalde adını da “Boğaziçi Şıngır Mıngır” yerine “Boğaziçi Şangır Şungur” ya da “Boğaziçi Tangır Tungur” koyardı belki de. Hatta Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atama yöntemine ve gerek atanan rektörün gerekse onu savunmak isteyen kesimin açıklamalarına bakıp “Boğaziçi Dangıl Dungul”u da münasip bulabilirdi. Türkiye’nin yüz akı iki üniversitesi ODTÜ ve Boğaziçi Üniversitesi, sağın, özellikle de siyasal İslamın öteden beri hedefi oldu. Bütün enerjilerini bu iki üniversiteye hükmetme, akademik kadrosu ile öğrencilerini hizaya getirmeye harcadılar. Bu kafaya göre bu iki üniversite “elitist” ve anarşi yuvasıydı. Öğrenci eylemlerinin en yoğun olduğu 1968’de bile bu iki üniversitede yaşanan boykot, işgal ve öğrenci eylemleri diğer üniversitelerde olandan daha fazla değildi. 1971’de Robert Kolej’in devletleştirilmesi sonucu kurulan Boğaziçi Üniversitesi, öğrenci eylemlerinin en az görüldüğü üniversite olarak kayıtlara geçmiştir. 1970’li yıllarda Boğaziçi Üniversitesi Öğrenci Derneği, Marksist solun hâkim olduğu diğer üniversitelerin tersine hep sosyal demokratların yönettiği bir dernek olmuştur. Peki, sağın ve siyasal İslamın bu iki üniversite ile derdi ne ola ki? En önemli nedeni kediciğer meselesi. Buraya girmeye hak kazanan çocuklar sizin çocuklarınızdan çok daha zeki olduğundan değil, ortaöğretimde aldıkları formasyon ve emeklerinin karşılığında ODTÜ ve Boğaziçi öğrencisi olabiliyorlar. Boğaziçi de ‘kılıç hakkı’ mı? Bir diğer nedeni, gerek akademik kadrosu gerekse öğrencilerinin özgürlükçü bir zihin dünyasına sahip olmaları. Bu özgürlükçü eğitim sistemi bu kesim için zaten yeterince sinir bozucu. AKP iktidarı, YÖK eliyle bu iki üniversite dışında kalan gerek kamu gerekse birçok vakıf üniversitesini KİT gibi yönetme anlayışını yerleştireli çok oldu. Bu üniversitelerde istediği partiliyi rektör, dekan, bölüm başkanı yaptığı yetmezmiş gibi ABD’deki thinkthank kuruluşlarına özenerek kurdurduğu ve kamu paralarıyla fonladığı üfürükten düşünce kulüplerindeki trollerine akademik unvan dağıttı. Televizyondaki tartışma programlardaki konuşmalarına bakarak zekâ düzeyini kolayca ölçümleyebileceğiniz bu tiplerin isimlerinin önünde Prof., Doç. ya da Dr. unvanlarının hangi ünversitelerden verildiğine baktığınızda durum anlaşılıyor zaten. Ama bu onları kesmiyor anlaşılan. Boğaziçi ya da ODTÜ’yü de diğer üniversiteler gibi arpalık olarak kullanma amacı var. Başka bir amaçları da seküler kesimin bilim yuvaları olarak gördükleri bu üniversiteleri fetih yoluyla kendilerini tatmin arzusu olabilir. Ayasofya gibi buraları da “kılıç hakkı” olarak görüyorlar herhalde. Binaları fethetmek kolay da kafaları ve gönülleri fethetmek sandıkları kadar kolay değil. Atamayı yapan Cumhurbaşkanı’nın kişisel belleğinde unutamadığı bir olayın da bunda katkısı olabilir. İBB Başkanlığı döneminde 12 Mayıs 1994 tarihinde davet edildiği bir konferansta, laiklik karşıtı sözleri nedeniyle öğrenciler tarafından protesto edilmişti. Anlaşılan bu olayı unutmamış Erdoğan. Sizden daha milli ve yerlidir Öğrenciler ve öğretim üyeleri hiçbir şiddete başvurmadan demokratik protesto hakkını kullanmalarına rağmen terörist gibi evleri basılarak, dövülerek gözaltına alındılar. 1991 yılında Zonguldak’ta maden işçilerinin ölümü üzerine öğrenciler maden işçileri ile dayanışma adına rektörlük binasını bile işgal etmişlerdi de ne kapıya kelepçe takılmış ne bir öğrenci gözaltına alınmıştı. Rektör Bulu’nun açıklamaları ise hayli eğlendirici. Kendisini öğrencilere sevdireceğim diye Metalica dinlediğini söyledi ya, koptum. Sanki bu üniversite öğrencileri homojen bir kafa ve ruh yapısına sahip ve hepsi aynı müziği dinliyor. Boğaziçi Folklor Klübü, üniversitenin en faal kulübü oldu yıllar yılı. Halkoyunları, halk müziği ve Türk müziği koroları çok başarılıydı. Halk müziği korosunu Ruhi Su yönetti uzun süre. Bu kulübün 19622015 yılları arasında yayımladığı “Folklora Doğru” dergisi halkbilimine önemli katkılar sundu. Şu anda Kardeş Türküler diye hayli popüler olan grup, bu üniversitede kuruldu ve ilk adı “Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu”ydu. Ünlü besteci Melih Kibar bu üniversiteden mezundur. Başarıları ile ulusça övündüğümüz Nuri Bilge Ceylan üniversitenin fotoğraf kulübünün üyesidir. Hani millilik ve yerlilik kavramını çok seviyorsunuz ya. Hatırlatayım dedim. Rektör Bulu öğrencilere şirin gözükmek için büyük çaba sarf ediyor. Üniversitenin geleneksel “bira partisi” günü geldiğinde bakalım nasıl bir tavır alacak? Bu parti ayran partisine dönüşecek mi? HAC SEMPOZYUMU DÜZENLENİYOR Diyanet İşleri, ‘şeytan taşlama vaktini’ tartışacak SEFA UYAR Diyanet İşleri Başkanlığı, 13 Nisan tarihleri arasında “Değişen ve Gelişen Şartlar Bağlamında Hac” başlığı ile uluslararası sempozyum düzenleneceğini duyurdu. Sempozyum için “Mükellefiyet şartları bağlamında hac”, “Sağlık problemleri açısından hac”, “Hac uygulamalarında ictihadi farklılıklar, ruhsatlar ve organizasyona yansımaları”, “Hazreti Peygamber’den günümüze hac ibadetinin tarihsel süreci”, “Haccın sosyolojik, psikolojik ve kültürel boyutları”, “Dünyada ve ülkemizde hac eğitim ve irşat faaliyetleri”, “Diğer ülkelerin hac organizasyonlarının değerlendirilmesi” ve “Diyanet İşleri Başkanlığı hac organizasyonun değerlendirilmesi” başlıkları olmak üzere 8 ana konu belirlendi. Bu konuların alt başlıkları arasında ise eğitimden sağlığa, tarihten psikolojiye kadar farklı disiplinleri ilgilendiren başlıklar yer aldı. Bunlar arasında “Buluğ çağına gelmemiş çocuğun haccı”, “Mahremiyet bağlamında kadınlar ile ilgili hususları”, “Vekalet ile hac”, “Salgın döneminde hac ve alınan tedbirlerin değerlendirilmesi”, “Şeytan taşlamanın vakti”, “Kadınlarla ilgili uygulamalar”, “Medine’de kalış süresi”, “Hz. Peygamber ve dört halife dönemi”, “Hac ibadetinin insan psikolojisine etkileri” ve “Hac dönüşü sonrası eğitim faaliyetleri” gibi başlıklar dikkat çekti. Giderler karşılanabilecek Sempozyumun dili Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak belirlenirken, Ankara’da gerçekleştirileceği ancak salgının gidişatına göre çevrimiçi olarak da yapılabileceği belirtildi. Sempozyumda tebliğ sunacakların ulaşım, konaklama ve ağırlama giderlerinin ise “gerektiğinde” Diyanet tarafından karşılanacağı aktarıldı. Sempozyum için üniversiteler de devreye girdi. Uşak, Iğdır, Düzce, Gazi ve Çanakkale Onsekiz Mart üniversiteleri de üniversitelerinin internet sitelerinden sempozyum çağrısını öğrenci ve akademisyenler ile paylaştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle