05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 9 OCAK 2021 CUMARTESİ HABER Yeraltından ferliyenilgili gelgitlerini ruhunda hisseden aydının öncü kurgusudur. Biraz Ahlat Ağacı’nın İdris Öğretmen’i ve Sinan’ı, yeraltından çıkma iradesinden vazgeçip alışmaya başladığı oranda da Tatar Çölü’nün Drogo’sudur. Yine araftır. Notlar Dostoyevski, Yeraltından Notlar’ı 1864’te yayımladı. Yoksul, okumuş ve aydın, ama kamusal sahada tanınma mücadelesinde yenik düşen, geri çekilip kendi yalnızlığına ve hayal dünyasına hapsolduğu yeraltından her çıkma girişiminden sonra buhranları daha da pekişen bir “uyumsuz”, kaybedendir yeraltı insanı. Platform’da Goreng ve Baharat, akışı bozmak için yerin altına inmekteydi; buradaysa yeraltı, akışa müdahaleleri başarısızlıkla sonuçlanan tekil aydının son sığınağıdır. Her çağda haksızlığa uğrayan, eşitlik talebi bastırılan, varlığını tanıtma mücadelesi sekteye uğrayan insanın bir geri çekilme zemini vardır. O zeminin genel adı yeraltıdır öyleyse. Çoğu zaman, o çok katlı apartmanlardaki kutu gibi dairelerimizin işlevi “yeraltı”ndan farklı mıdır? Dostoyevski’nin yapıtında yeraltı, kahramanın peşini yerüstünde de bırakmaz. Kamusal alandaki eşitsiz karşılaşmalarda ona yeraltı canlısı; böcek, sıçan, solucan gibi hissettirirler. Demek ki yerin altını tanımlayan şey, eşitsiz bir yerüstünün varlığıdır. O bakımdan “Notlar”ın derdi, yeraltından çok, yeraltına çekilme, kamusal/sosyal yaşamdan kaçma sonucunu üreten eşitsiz, adaletsiz yerüstü iledir. Öyleyse yeraltından çıkış, sadece yalıtılmış özel alandan kamusal alana çıkışı değil (çünkü eşitsiz alana her çıkış, daha büyük hüsranla yeraltına dönüşü getirmektedir), o eşitsiz kamusal alana eşitlik ve tanınma yönünde bir müdahaleyi de zorunlu kılar. Hannah Arendt, İnsanlık Durumu’nda Vita Activa’dan, aktif yaşamdan söz ederken emek ve iş unsurlarının yanına “eylem”i ekler. İnsanın aktif yaşamı, son tahlilde konuşmak ve eylemek ile kurulur. Ancak bu hem konuşmanın mümkün olduğu hem de özneleşmenin eşitler arası bir düzleme taşınabildiği özgür bir kamusal alanı gerektirir. Nitekim yeraltı aydınının yerüstündeki karşılaşmaları da uzun konuşmalara, eşit tanınırlık ve saygı için bireysel mücadeleye/eyleme sahne olur. Konuşmanın ve eylemin özgürleşmediği, öznelerin eşit tanınma mücadelesinin izinde bir kamusal alanın yokluğunda ise yeraltı yine kabuğumuza dönüşecektir (Bunun olası sonucuna Kafka’da değineceğiz). Bu durumda “Notlar”daki kahraman, bir eylemsizliğin, yenilgiyi kabullenmiş aydının son temsili değil; yeraltından çıkmak ve eşit bir özne olarak kamusal alanı kurmak isteyen ve bu mücadelenin zaÜç karşılaşmanın yönü “Notlar”ın yeraltına sığınan yoksul aydınının kamusal alanda eşitlik ve saygı görme yolunda üç ana karşılaşması vardır. İlki bir bilardo salonunda başlar ve ayrıcalıklı sınıfın görünür olduğu Neva Caddesi’nde biter. Tanınmak, eşit tavır görmek için yanıp tutuşur; bir kavgada subay tarafından camdan fırlatılan kişi gibi olmak ister önce. Kavganın olduğu salona girer ama subay onu yok sayar. Bunun üzerine günlerce Neva Caddesi’ne gider, subayın karşısına çıkar. Ancak her karşılaşmada subaya yol verir. Subay ise hiç çekilmez. Sonunda bir gün subaya yol vermez ve omuz omuza çarpışırlar: “Bir santim bile yana çekilmedim, onunla tam bir eşitlik içinde geçtim gittim! ... Amacıma erişmiş, bir adım bile yana çekilmeden, herkesin gözü önünde kendimi onunla aynı düzeye çıkararak onurumu kurtarmıştım ya!” Bamteli: Herkesin gözü önünde (kamusal) ve eşit biçimde var olmak. Dert yerüstüyledir. Yeraltı, bu gerçekleşmediğinde sığınaktır. Marshall Berman, Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor’da bu sahne için şöyle der: “Mesele, alt sınıfların düşünmeyi, yeni bir yolda yürümeyi, sokakta yeni bir varlık ve güç göstermeyi öğrenmeleridir.” Bunlar elbette ilk denemelerdir, yenilgiler olacaktır. İkinci karşılaşması (eşitlik arayışı), kendisinden daha akıllı ve eğitimli olmayan ama ayrıcalıklı sınıfa terfi etmiş okul arkadaşlarıyladır. Üçüncüsü ise borçlandırılmış bir genç kızın bedenini satmak zorunda bırakıldığı düzenle ahlaki bir tartışmayı başlattığı sahnede Liza iledir. Artık Neva Caddesi’nde değil, “kaygılı bir sürü işçinin, esnafın, her türlü yayanın doldurduğu” caddelerde gezmektedir. Kamusal karşılaşmaların ilk ikisi, ayrıcalıklı sınıf tarafından tanınma mücadelesine odaklanır, sonuncusu ise ayrıcalıklı sınıftan “halka doğru” giden bir özdeşliğe yönelir. Bu evrim çizgisi tesadüf olmasa gerektir. Ezilenler arasında bir kolektif ittifak için elbette zaman vardır; ama soyut, buhranlı yeraltı sığınağından çıkış ve eşit kamusallık için mücadele; ekonomik, sosyal ya da siyasal eşitsizliklerden rahatsız tekil bireyin kendi başına kazanabileceği bir gündem değildir. Yeraltına sığınan aydının ayrıcalıklı sınıflara karşı gelişen tüm öfkelerin eşitlik, saygı ve tanınma mücadelesinden bir ortak irade çıkarmaya çalışması dışında şansı var mıdır? Yeraltından Notlar’ın zor zamanların tekil, buhranlı aydınına, çağımıza gönderdiği mesaj belki de budur. ZİRAAT BANKASI, ‘VERGI CENNETI’NDE KURULU BİR ŞİRKETE 1 MİLYAR 636 MİLYON DOLAR KREDİ VERMİŞ ‘Virgin’ BOMBASI Sayıştay’ın Ziraat Bankası’na ilişkin 2019 yılı denetim raporunda çarpıcı tespitlere yer verildi. Rapora göre, Ziraat Bankası “vergi cenneti” olarak bilinen Virgin Adaları’nda kurulu bir şirkete 2014 yılında 1 milyar 636 milyon dolar kredi verdi. CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “İktidar yerli ve milli olsaydı, çiftçinin bankası olan Ziraat Bankası’nı, vergi cennetlerinde kurulmuş tek bir firmaya 1 milyar 600 milyon dolarlık kredi kullandırmasına izin verir miydi? Bunu biz söylemiyoruz. Sayıştay’ın denetim raporları söylüyor” dedi. Öztrak’ın açıklamasından sonra açıklama yapan Ziraat Bankası “Çukurova grubuna Turkcell için 2014 yılında verilen kredinin Ekim 2020’de tahsil edildiğini” açıkladı. ‘Cüzi bir miktar geri ödendi’ “Kredi, firmanın başka bir firmaya olan mevcut borçlarının işlem masrafları ile birlikte yeniden finansmanı amacıyla verilmiş olup, 3 yıl ödemesiz toplam 10 yıl vadeli olarak kullandırılmıştır” denilen raporda, buna karşın borcun sadece 17.5 milyon dolarlık cüzi bir miktarının ödendiği belirtildi. Raporda, “Mart 2020 tarihi itibarıyla kredinin gecikmiş son üç yıllık anapara taksiti ve faizleri tutarı toplamı 726 milyon 572 bin 712 dolar seviyesine çıkmıştır. 15.05.2020 itibari ile kredi anapara ve faiz ödemelerine ilişkin 654 gün vadesi geçmiş ödenmesi gereken tutarların bulunduğu banka bilgi işlem kayıtlarından görülmüştür” denildi. Öztrak: 12 milyar TL CHP Sözcüsü Öztrak dün düzenlediği basın toplantısında Sayıştay raporuna değinerek iktidarı eleştirdi. Öztrak, yerlilik ve millilik edebiyatı yapanların, yerlilik ve millilikten haberdar olmadığını belirterek “Kredi bugünkü kurla yaklaşık 12 milyar Türk Lirası ediyor” dedi. CHP milletvekili Deniz Yavuzyılmaz da krediyi veren Ziraat Bankası’nın genel müdürünün aynı zamanda krediyi alan şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunu belirtti. Banka: Tahsil edildi Dün akşam saatlerinde yazılı bir açıklama yapan Ziraat Bankası, kredinin Çukurova Grubu’na, Turkcell İletişim AŞ’deki dolaylı hissedarlığı münasebeti ile Türk ortaklığının devam edebilmesi amacıyla verildiğini ve Ekim 2020 tarihinde tahsil edildiğini belirtti. l İSTANBUL / Cumhuriyet Boğaziçi Üniversitesi’nde direniş bir sonraki aşamaya taşındı Kesintisiz eylem başladı 21 ÖĞRENCI DAHA SERBEST Protestolarda gözaltına alınan 45 öğrenciden Emniyet’teki işlemleri tamamlanan 21’i daha adliyeye sevk edildi. Öğrenciler sağlık kontrolünün ardından “2911 Sayılı Kanun’a muhalefet” ve “görevli memura mukavemet” suçlamasıyla Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na götürüldü. Alınan ifadelerinin ardından 21 öğrenci adli kontrol şartıyla serbest bı Gözaltında bulunan arkadaşlarının serbest bırakılmasını isteyen bir grup rakıldı. Önceki gün adliye öğrenci adliye önünde eylem yaptı. Öğrenciler “Tekrar ediyoruz: Korkmuye sevk edilen 24 öğrenci yoruz. Yasaklarınızla sindiremediğiniz gençlik, gözaltılarla yılmayacak. Arserbest bırakılmıştı. kadaşlarımız özgürleşecek, kayyım rektörler üniversiteden gidecek” dedi. DESTEK EYLEMİ ÖNCESİNDE 30 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI Ankara’da sert müdahale Öğrenciler, Güvenpark’ta yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. YTÜ VE EĞITIM SEN’DEN DESTEK Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) öğrencileri Beşiktaş’taki YTÜ kampusunda Boğaziçi’ne destek eylemi yaptı. Yapılan ortak açıklamada “Bilimsel bilginin üretim alanı olan, demokratik ve özerk bir yapıya sahip olması gereken üniversitelere yönelik gerçekleşen bu uygulamalar, üniversitelerin akademik özerkliğini, bilimsel özgürlüğünü ve demokratik yapısını zedelemektedir” dedi. Eğitim Sen Boğaziçi Üniversitesi İşyeri Temsilciliği de dün “Atanmış rektör istemiyoruz!” pankartıyla Boğaziçi öğrencilerine ve akademisyenlerine destek verdi. Ankara’da Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine destek olmak için yapılacak eylem öncesinde 30 kişi gözaltına alındı. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine destek olmak için Ankara’daki öğrenciler, saat 14.00’te Güvenpark’ta basın açıklaması yapacaklarını duyurdu. Ancak açıklama öncesinde bazı öğrenciler evlerinin önünden gözaltına alındı. İddiaya göre, eyleme katılacağını söyleyen Ş.P. ve D.Ö. isimli öğrencilerin evinin önünde bekleyen polis GBT yapmak istedi ve daha sonra her iki öğrenci de gözaltına alındı. Buna karşın bazı öğrenciler Güvenpark’ta bir araya geldi. Toplanan gruba polis ve çevik kuvvet ekipleri “korona” gerekçesiyle müdahale etti. Polis ve öğrenciler arasında çıkan arbedede 30 kişi gözaltına alındı. l ANKARA Tencere AKP’li Melih Bulu’nun rektör olarak atanmasına karşı başlatıtavalı lan protestolar dün akşam 21.00 itibarıyla sokağa çıkma yasağının başlamasıyla birlikte evlerde eylem de sürdü. Boğaziçi Üniversitesi’nin bulunduğu Sarıyer’deki Hisarüstü Mahallesi’nde yaşayan yurttaşlar dün akşam sokağa çıkma kısıtlamasının başlaması itibarıyla evlerinin balkonlarından ve pencerelerinden, tencereyle ve tavayla ses çıkararak, ışık açıp kapatarak üniversiteye Melih Bulu’nun rektör atanmasını protesto ederek öğrencilere dayanışmada bulundu. AKP’li Melih Bulu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından rektör olarak atanmasına tepki gösteren Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, rektörün istifa etmesi ve rektörün demokratik bir seçimle belirlenmesi talebiyle kesintisiz nöbet eylemi başlattı. Boğaziçili akademisyenler dün de Güney Kampus Meydanı’nda protesto eylemi düzenledi. Akademisyenler rektör Melih Bulu’yu rektörlük binasına sırtlarını dönerek protesto etti. Boğaziçi Üniversitesi’nin ilkelerini hatırlatan akademisyenler, Rektör Bulu’nun atamasının bu ilkelerle bağdaşmadığını ifade etti. Geçen gün yapılan eyleme göre katılımın daha kitlesel olması dikkat çekti. Eyleme Boğaziçili öğrenciler de alkışlarla destek verdi. Eylemde sık sık “Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” sloganı atıldı. Eylemde yapılan açıklamada, “Bu durum 2016’dan bu yana ağırlaşarak sürmekte olan, rektör seçimlerini ortadan kaldıran antidemokratik uygulamaların bir devamıdır. Üniversitemizin akademik özerkliğini, bilimsel özgürlüğünü ve demokratik değerlerini açıkça ihlal eden bu uygulamayı kabul etmiyoruz” denildi. Seçim sandığı kuruldu Üniversite senatosunun 2012 yılında kabul ettiği ilkelerden vazgeçilmeyeceğinin belirtildiği açıklamada ilkeler şöyle sıralandı: “Üniversitelerin herhangi bir kişi ya da kuruluşun etki veya baskısına maruz kalmaması ve siyaset aracı olarak kullanılmaması, bilimsel ve toplumsal gelişim açısından vazgeçilmezdir. Rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, bölüm başkanı gibi akademik yöneticiler atamayla değil, seçimle belirlenmelidir.” Bu arada kampus binasında bir araya gelen öğrenciler ise temsili seçim sandığı kurdu. Öğrenciler, “Boğaziçi Üniversitesi rektörü demokratik bir seçimle belirlenmelidir” dedi. Erdoğan’a yanıt Öğrenciler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Arkadaşlar ben neden öğrencilerle görüşeyim. Öğrenciler bu işin içinde değil. Bu işin içinde teröristler var” ifadelerine de yanıt verdi. “Biz öğrenciyiz” sloganları atan öğrenciler adına yapılan açıklamada, “Buradan devlet kademelerine, belediyelere, üniversitelere, STK’lere kayyım atamak isteyenlere sesleniyoruz. Yaşasın öğrenci dayanışması” denildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet DAYANIŞMA C’e borçluyuz. C’i yaşatacağız. CUMHURIYET’E SEVDALI BIR GRUP BANDIRMA’LI (BANDIRMA/BALIKESIR) DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyorum. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yorum. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayım. AHMET BALCI Diş Hekimi Çanakkale DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. CHP BANDIRMA BELEDİYESİ MECLİS GRUBU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle