08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DİZİ/HABER CEMAATIN SAHIP ÇIKTIĞI ‘KRIPTO YAŞAMLAR’ 9 6 OCAK 2021 ÇARŞAMBA FETÖ talimatlı istifa 1977 yılından itibaren TSK içerisindeki FETÖ yapılanmasına ışık tutan askeri öğrencilerin beyanlarının toplandığı Jandarma raporunda, okullarla ilişiği kesilerek kamuda görevlendiren isimler de dikkat çekiyor. TSK içerisinde tutunmasını sağlayamadıkları öğrencilerin “elinden tutan” cemaat, “kripto” olarak kamuda önemli konumlara getirdiği bu isimleri besledi. Öğrencilere, “Sizi atsalar bile biz sizin tazminatınızı ödeyeceğiz, sizi kolejlerde okutup üniversiteye sokarız, yurtdışına bile göndeririz, bütün masraflarınızı öderiz” garantisi verdiği tespit edilen cemaat abilerinin, öğrencileri çocuk yaşta kazanmaya başladığı görülüyor. Raporda FETÖ tarafından gizlenen elemanlara yer verilen bölümde ise aşağıdaki ifadeler bulunuyor. FETÖ ve raporu ayrıntılar LEYLA KILIÇ 3 Eski AKP Milletvekili Muhammed Çetin, Kuleli Askeri Lisesi’nde öğrenciyken 1982 yılında cemaat üyesi olduğu için okuldan atıldı. 1983 yılında okulda yürütülen “Nurculuk” soruşturması kapsamında okulun disiplin kuruluna ifade veren Cemil Demir isimli öğrenciye irticai faaliyetlere katılmaktan suç yöneltilirken okul komutanı, “Geçen sene Mecidiyeköy ve Üsküdar’daki evlere Ş.Ş. ve A.Y’yi götürdüğünüz, evde hava harp okulu öğrencilerinin de görüldüğü, geçen sene Nurculuk faaliyetlerine katıldığından okuldan çıkarılan Muhammed Çetin ile birlikte birçok defa Üsküdar’daki evde görüldüğünüz... evlere dikkat çekmemek için birer ikişer kişi gittiğiniz, olay ortaya çıktıktan sonra evlere götürdüğünüz öğrencilere, sorulara ‘hayır’ diye cevap vermelerini, evde gördüklerini söylememelerini ikaz ettiğiniz tespit edilmiştir” diyor. Cemil Demir isimli öğrenci okuldan atılırken okul komuMuhammed Çetin tanının bahsettiği Muhammet Çetin, cemaatle yol yürümeyi sürdürerek örgüte üye kazandırmaya devam ediyor. Çetin daha sonra AKP’den milletvekili seçilirken 1725 Aralık sürecinde Fethullah Gülen’in talimatıyla partisinden istifa ettiği bilgisine yer veriliyor. OKULDAN ATILDI, ‘KRİPTO’ OLARAK KONUMLANDIRILDI Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı’nda ve Başbakanlık Sektörel İzleme ve Değerlerdirme Birimi’nde çalışan Ahmet Erdinç Çavuşoğlu da irticai faaliyetler nedeniyle Kuleli Askeri Lisesi’nde öğrenciyken okuldan atıldı. Işıklar Askeri Lisesi’ne gönderilen 6 fotoğrafın içerisinde yer aldığı ve okuldaki diğer öğrencileri cemaat faaliyetlerine çekmek istediğine yer verilen raporda, Çavuşoğlu’nun kod adının “Mahmut” olduğu da belirtiliyor. ‘Alçakça iftira’ Ahmet Erdinç Çavuşoğlu’nun öğrenciyken verdiği ifadesinde, “Atatürkçü” olduğunu vurgulayarak disiplin kurulunda bulunan komutanları etkilemeye çalıştığı görülüyor. “Benim ikinci sınıfın yaz tatilinde Işıklar Askeri Lisesi’nde bir öğrenciyle bir astsubayın evine giderek bir ayine katıldığım iddia ediliyor” diyen Çavuşoğlu, “Ben asla böyle bir olaya karışmadım. Bu olay tamamen namuslu ve şerefli, Atatürkçü çizgiden hiç ayrılmamış bir askeri öğrenciye atılan alçakça iftiradır. Ben tarih boyunca iftiraya uğramış ne ilk ne de son kişiyim. Tarihte Alfred Dreyfus bir Fransız yüzbaşısı iken vatana ihanetle itham edilmiş, müebbet hapse mahkum edilmiş ve 14 yıl hapiste yatmıştır. Ancak 14 yıl sonra Dreyfus’a iftira atan şahıs vicdan azabına daha fazla dayanamayarak intihar etmiştir. Ben kendi duruşumla Dreyfus’unki arasında pek bir fark görmüyorum. O da suçsuzdu ben de” diyerek kendini savunuyor. Okuldan atılan Çavuşoğlu’na FETÖ sahip çıkarak önce Milli Savunma Bakanlığı’nda daha sonra da Başbakanlık Sektörel İzleme ve Değerlerdirme Birimi’nde “kripto” olarak konumlandırdığı görülüyor. 1725 Aralık operasyonunun yıldönümleri, Türkiye çapında yapılan eylemlerle protesto ediliyor. Haftanın yolsuzluk ve rüşvetle mücadele haftası olması isteniyor. ‘ATATÜRK’E DECCAL DIYORLARDI’ FETÖ’nün Kimse Yok mu Derneği Başkanı olarak görev yapan Recep Tanış’ın da Maltepe Askeri Lisesi öğrencisiyken okuldan ilişiği kesildiği raporda yer alıyor. Raporda Tanış, askeri lise öğrencisiyken verdiği ifadede, “Nurculuk” propagandası yaptığı, kod adı olarak “Yavuz” ismini kullandığı ve cemaat üyelerinden talimat aldığı suçlamalarına “iftira” yanıtını verse de okuldan atılıyor. Tanış’ın yürüttüğü cemaat faaliyetlerine ilişkin okulun 3 öğrencisinin de ifadesini alan okul disiplin kurulu, öğrenci Ahmet G., Ahmet Ö. ve Mustafa Y.’ye Tanış’ın inkâr ettiği faaliyetleri sorduğu görülüyor. Gülen’in vaazları Öğrencilerin tamamı Tanış’ın cemaatle ilişiği olduğunu ve kendilerini de cemaate çektiğini anlatırken Mustafa Y. ifadesinden “Seyfi adındaki kişi beni arabayla alırdı. İkinci buluşmamızda Seyfi’nin yanı sıra Recep Tanış da sivil olarak bulunuyordu. Bir eve gittik. Evde yemek yedik, namaz kıldık, atari oynadık. Evde Seyfi bize dini konularda bilgi veriyordu. Video seyrediyorduk. Videoda Fethullah Hoca’nın vaazlarını dinledik. Bir seferinde kurstan tanıdığım Abdullah Hoca geldi. O ders verdi. Hatta o gün Atatürk hakkında küfürlü konuştu. Bize, ‘her biriniz bu devrin Ömerlerisiniz, Alilerisiniz dinimize sahip çıkacaksınız’ demişti. Atatürk’e ‘deccal’ diyorlardı. ‘Bize güvenin konuşmayın, konuşursanız sizi atarlar. Sizi atsalar bile biz sizin tazminatınızı ödeyeceğiz, sizi kolejlerde okutup üniversiteye sokarız, yurt dışına bile göndeririz, bütün masraflarınızı öderiz’ diyerek bizi cemaat içinde tutuyordu” diyor. l B İ T T İ FETÖ’NÜN AVUKATI, BERMAN’IN SEMPOZYUMUNU FINANSE ETTI Jandarmanın raporunda, Maltepe askeri okul öğrencisiyken atılan Cüneyt Yüksel’e de yer verildi. Cemaate, öğrenci kazandıran Yüksel, okuldan atıldıktan sonra da cemaat için çalışmayı sürdürdü. Cemaatin desteği ile avukat olan Yüksel, YükselKarkınKüçük Avukatlık Bürosu’nun ortağı. Halen firari olarak aranan Yüksel, 1725 Aralık operasyonundan 5 ay sonra İstanbul’da düzenlenen ve ABD’deki kumpas davaya bakan ABD New York Güney Bölge Hâkimi Richard Berman’ın katıldığı sempozyumu FETÖ adına finanse etti. 89 Mayıs 2014’te düzenlenen “Adalet ve Hukuk Devleti” konulu sempozyumun otel ve uçak biletlerinin YükselKarkınKüçük (YKK) Avukatlık Ortaklığı tarafından ödendiğine ilişkin faturalarda, Berman’ın da aralarında bulunduğu katılımcıların kaldığı otele 264 bin 869 TL ödendiği tespit edildi. Sempozyumda konuşan Berman da o dönem FETÖ’nün talimatıyla yasadışı dinleme ve teknik takip kararı alan hâkim, savcı ve polis amirlerinin görevden alınmasına tepki göstermiş ve örgüte destek vermişti. 15 Temmuz’un ardından YKK Avukatlık Bürosu’na baskın düzenlenirken Cüneyt Yüksel ve ortakları o tarihten beri firari olarak Londra’da “Londra’nın kalbinde önde gelen bir Türk hukuk firması, Türk hukuk sisteminde 25 yılı aşkın uzmanlık” sloganıyla hizmet veriyor. Haberle ilgili cevap ve düzeltme isteyen avukata yanıt: Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğünün ayrılmaz parçasıdır Hâkimden ders gibi karar SEYHAN AVŞAR OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve OdaTV Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun “Cendere” isimli kitabında anlatılan ve dava dosyasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı ile yüksek yargı mensuplarının müdahalesini anlatan bölümün gazetemizde haber yapılmasının ve Terkoğlu’nun konuyu gazetemizdeki köşesine taşımasının ardından Erdoğan’ın avukatı Mustafa Doğan İnal, ilgili sulh ceza hâkimliğine başvurarak haberle ilgili cevap ve düzeltme metninin gazetemizde yayımlanmasını istedi.Ancak hâkimlik bu talebi reddetti. Hâkim verdiği karara basın ve ifade özgürlüğünün giderek kısıtlandığı bugünlerde ders gibi gerekçeler yazdı. Kararda, ifade özgürlüğünün insanın özgürce, bilgi ve düşünce sahibi Kararda, haberde sarf edilen sözlerin, talep edenin kişilik haklarına zarar niteliğinde olmadığı, yaşanan maddi olaylara dair yorum ve değerlendirmelerle kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla basın özgürlüğü çerçevesinde kaldığı vurgulandı. olabilme, zihninde oluşturduğu düşünceler nedeniye kınanmama olduğuna dikkat çekildi. Bilgi edinme, yayma... Basın özgürlüğünün ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğuna vurgu yapılarak “İnsanların bilgiye ulaşma ve fikir elde edebilme yönündeki en önemli araçlardan olan basının yazılı, görsel ve işitsel araçlarla sunduğu ve kamu hizmetini gerçekleştirme yolunda sahip olduğu özgürlüktür” denildi. “Temel hak ve özgürlükler arasında düşünce ve kanaat açıklama özgürlüğünün önemli bir yeri bulunmaktadır” ifadelerinin kullanıldığı kararda, “Bu özgürlüğün kullanılabilmesinin en önemli ve etkin yollarından birisi basındır. Basın özgürlüğü bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma hakkına sahiptir. Düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğü, onu kullananlar açısından olduğu kadar gerçekleri öğrenme özgürlüğüne sahip kişi ve kitleler açısından da temel hak niteliğindedir. Böylelikle basın özgürlüğü bir yönüyle halkı ilgilendiren haber ve görüşleri iletme özgürlüğüdür. Diğer yönüyle ise bu özgürlük hakkı, bu bilgi ve görüşleri alma hakkıdır. Bu şekilde basın ‘halkın gözcülüğü’ ve ‘kamunun bekçi köpeği görevi’ni yapar. Çoğunlukla özgürlükçü, demokratik toplumlarda düşünceyi açıklama özgürlüğü sadece genel kabul gören ve zararsız veya önemsiz sayılan düşünceler yönünden değil, aynı zamanda halkın bir kısmı tarafından benimsenmeyen, kural dışı, hatta rahatsız edici, endişe verici, sarsıcı düşünceler için de geçerlidir” denildi. Kararda, talep edene yönelik hakaret, iftira, tehdit gibi suç unsuru içerecek içerik olmadığı belirtildi. Söz konusu haberde talep edenin adının kimliğinin açık bir şekilde yer almayıp şeref ve haysiyetine ihlal edici ya da hakkında gerçeğe aykırı yayım yapıldığına ilişkin basın hürriyetinin haber verme sınırlarını aşan sözlerin olmadığı kaydedildi. Kararda haberin, yaşanan maddi olaylara dair yorum ve değerlendirmelerle kamuoyunun bilgilendirmesi amacıyla basın özgürlüğü çerçevesinde kaldığı kaydedildi. l İSTANBUL Kadının başı kesiliyor tık yok.. Başörtüsünde tufan! 2020’yi 2021’e bağlayan temel sorunlarımızdan biri kadın cinayetleri oldu. Bir günde İstanbul, İzmir, Gaziantep ve Malatya’da 4 kadın öldürüldü. Bu cinayetler ne yazık ki iktidarın ve medyanın ortak konusu olmadı. Kimi kanallar cinayetlerin ne kadar dramatik işlendiğini konu etti, o kadar. Oysa yara 2011 yılından bu yana katlanarak büyüyor. 2020’de can veren kadın sayısı 300’ün üzerinde. Kadın örgütlerinin iddiası o ki daha fazla. Kimi illerimizde cinayetler kayda “intihar” olarak geçiyor. AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu cinayetlerle ilgili söylediğine ilişkin arama motoruna başvurduk. İlk haber 29 Ağustos 2019’dan geldi. “Bence idam” demiş. Tek çözümü bu! Biraz derine bakınca Erdoğan’ın 2011’de, “Kadına şiddet abartılıyor” demeciyle 24 Kasım 2014’te, “Kadınla erkek eşit değil” sözü geliyor. Hakkını yemeyelim 7 gün önce Emine Erdoğan konuşmuş, “Her kadın cinayeti kalbimizde yara” demiş. HHH Kadın cinayetlerinin hemen ardından Fikri Sağlar’ın Türkiye’deki devlet yapısının geldiği noktayı değerlendirirken verdiği “türbanlı hâkim” örneği gündeme oturdu. Sağlar, defalarca neyi kastettiğini açıklamış olmasına karşın... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bunun iktidar tarafından nasıl kullanılacağını bildiği için hemen böyle bir tartışmayı şiddetle reddettiğini açıklamasına karşın... AKP yine türbana sarıldı... Bunun pek çok nedeni var... 1 Gerçek konuları örtmek. 2 Halka söyleyecek, tabana verecek bir şey kalmayınca yine gerilim konusu köpürtmek. 3 Türban konusunun bitmemesini sağlamak. 4 CHP’nin bu konuda attığı adımları değersizleştirmek. 5 Yargıyı devreye sokarak konunun daha fazla tartışılmasını sağlayıp CHP’nin içinde ayrışma yaratmak. Sağlar, dün BirGün gazetesindeki köşesinde bir kez daha durduğu yerin altını çizdi. Düşüncesine katılıp katılmamak ayrı ama buradan AKP’nin yargıya dayattığı gibi “nefret suçu” çıkarmak bir AKP klasiği. Yargının o kadar çok sorunu var ki... Bir hâkim düşünün, FETÖ’den yurtdışına kaçarken sınırda yakalanmış. Hapse atmamışlar, kürsüye koymuşlar. O hâkim, Kılıçdaroğlu hakkında açılan tazminat davasına bakıyor! Buyurun! HHH Kadın can derdinde... Kadınların büyük çoğunluğu artık eşitlik istiyor, insanca yaşam istiyor. Bunun bedeli alçakça bir cinayet olabiliyor. Pek çok kadın böyle bir sonla karşılaşma olasılığının yüksekliğine rağmen “hayır” diyebiliyor, “şiddet dolu bir aile düzeninde yokum” diyebiliyor. Kadın cinayetleri bu direnişin acı yüzü. Mülkiyet dağılımı yüzde 90’a 10 kadınların aleyhine... Çalışma yaşamında üçte ikiye üçte bir... Öğretmenlerin yüzde 60’ı kadın ama okullarda yöneticilerin yüzde 90’ı erkek... Kadın daha çok yaşama katılmak istediği için bu sorunlar var. “Kocamdır, döver de severe de” dese sorun yok! Türkiye, AKP iktidarını aştı. Yakın geçmişte türban sıcak bir sorundu, bugün sıcak bir çözüm. Toplum bu çözümle yaşamaya başladı. AKP hâlâ sorun halinde tutmak istiyor. Hatta kendi ayrımcılığını yaratmaya çalışıyor. Kadınların başı kesiliyor, tık yok... Ama konu kadının başının örtüsü olunca kızılca kıyamet! İktidarın alnına yazılması gereken cümle şu: Halkı kinle beslemek, ekmekle beslemekten kolaydır! 10 KENTTE FETÖ OPERASYONU Kara Kuvvetleri için operasyon Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltı kararı çıkardığı 28’i Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda subay, biri sivil 29 kişi için Ankara merkezli 10 kentte operasyon başlatıldı. 22 zanlı yakalandı. FETÖ/PDY terör örgütünün Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na yönelik “mahrem hizmetler” olarak adlandırılan yapılanmasıyla irtibatları olduğu ve Ankara’nın çeşitli semtlerindeki büfe, bakkal, market gibi işyerlerindeki kontörlü hatlardan örgütün “sivil imamları” ile haberleştikleri belirlenen 28 subay ve bir sivil “mahrem imam” hakkında gözaltı kararı alındığı belirtildi. Örgütün mahrem imamının öğretmen olduğu, şüpheliler arasında albay ve binbaşıların da bulunduğu ve şüphelilerden şu ana kadar 22’sinin yakalandığı belirtildi. l ANKARA / Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle