29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 13 4 OCAK 2021 PAZARTESİ Artan fiyatlar ithalatla terbiye edildi. Tüccarın insafına bırakılan çiftçi yine yoksullaştı Çiftçi ipotek altında Kredi kullanmazsa üretim yapamayacak hale getirilen çiftçinin, şimdi de traktörünü, hayvanını haczetmeye başladılar. Hacizlerin 3 ay ertelenmesi ise yeterli değil. Ana paranın 5 yıla kadar ötelenmesi talep ediliyor. Bankalara olan 128.7 milyar TL’lik borcuyla yeni yıla giren çiftalamayan, sürekli artan üretim maliyetlerini karşılayamayan çiftçimizin, ipotekli çinin, batık kredi miktarı malları üzerinde Tarım Kreise 5 milyar TL’ye dayandı. GAMZE di Kooperatifleri haciz işleTMMOB Ziraat MühenBAL mine başladı” dedi. disler Odası (ZMO) BaşKısa dönemli faiz ertelekanı Baki Remzi Suiçmez, “Öz melerinin ya da haciz işlemlesermayesi yetersiz olan çiftçi, rinin 3 ay ertelenmesi çiftçinin uzun yıllardır uygulanan yanlış borç batağında yaşadığı kısırtarım politikaları sonucu bugün döngüyü aşabilmesi için yeterdışarıdan kredi kullanamazli olmadığının altını çizen Suiçsa üretim yapamayacak duru mez, “Çözüm, özellikle takiptema geldi” dedi. Çiftçinin banka ki çiftçi borçlarının derhal yalar dışında kooperatifler ve özel pılandırılması, borç faizlerinin sektöre olan toplam borcunun silinmesi, aldığı yıl koşulları ise 180 milyar TL’ye ulaştığına üzerinden ana para ödemeleridikkat çeken Suiçmez, “Çiftçile nin 5 yıla kadar ötelenmesidir” rimizin 128 milyar TL krediye karşılık 200225 milyar TL civarında teminat göstermesi sonucu traktörü, hayvanı, evi, arsası üzerine ipotek konuldu. Amasya’da traktörüne, Kars’ta hayvanına icra gelen çiftçilerimiz var” dedi. Henüz 4 gün önce, Tarım Kredi Kooperatifi’ne olan borcu nedeniyle koyunlarını, ineklerini satmak zorunda kalan Malatyalı bir çiftçi, traktörü de satışa çıdiye konuştu. Çarşı pazarda yüzde 80’i bulan zamlar, 2021’de de devam edecek Üretici yoksullaştı Son 10 yılda mazottaki fiyat artışın yüzde 216, gübrelerden PAHALILIK SÜRECEK ürede yüzde 292, DAP’ta yüzTarımda de 262 olurken, ürün fiyatlakriz yılı Ç rındaki artışların çok daha düşük düzeyde kaldığına vurgu yapan Z Suiçmez, üreticinin MO Başkanı Baki Remzi Suiçmez, “Pandemi sürecinin beliriftçi yeni yıla ödeyemediği borçlarıyla girerken, yurttaş da 2021’i yıllık yüzde 21’i aşan gıda enflasyonuyla karşıladı. Bu oran, TÜİK’ten değil de çardöngü haline geldiğini, fahiş gıda zamlarına rağmen üreticinin neden kazanamadığını şöyle anlattı: “Yeterli kazanç sağlayamayan çiftçi üretimden çekiliyor. Bu, tarım ürünlerinin fiyatını artıran bir sorun. Bu kez yoksullaştığına dik sizliği ve ülkemizde yaşanan şı pazardaki net zamlarla he ürün ucuzlasın diye ithalat yapılıyor. Bu da kat çekti. Zaten yeciddi kuraklık sorununun da saplandığında yıllık gıda fiyatları aşağı çekemeyince gümrük verkarılınca çaresizlikten ağlamıştı. Borç faizleri silinsin Çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası borçlarının yeniden yapılandırılması ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmediğine dikkat çeken Suiçmez, “Çiftçi kuruluşu olan Tarım Kredi Kooperatifleri, maalesef bankaların üzerinde faiz ile kredi verip, mazot dahil temel girdileri daha pahalıya satıyor. Pandemi sürecinde yeterli desteği zamanında tersiz olan tarımsal etkisiyle 2021 yılı genel ekono zamları yüzde 80’i buluyor. destekler de zama mi ve de tarım sektörü için kriz Tarımsal üretim maliyetlenında ödenmiyor. 2006’da AKP’nin kendi çıkardığı Tarım Kanunu’na göre, çiftçiye veyılı olmaya devam edecek” dedi. 2020’de yapılmaya devam eden hatalardan birinin ithalat politikası olduğuna vurgu yapan Suiçmez, “Buğday, arpa, mısır gibi pek çok üründe gümrük vergileri düşürinde dışa bağımlı olunduğu ve bu konuda çiftçiye destek olunmadığı için, bu yıl da benzer maliyet artışlarının sürmesi, pahalılığın derilmesi gereken rüldü ya da sıfırlandı. Gıda fi vam etmesi bekleniyor. Bu destek 2019 ve 2020’de en az 43 milyar TL olmalıyken, 2019’da 16.1 milyar TL, 2020’de 22 milyar ödendi. yatları yükseldi diye gümrük vergisi düşürülür veya sıfırlanırsa tarımda dışalım artar ve Türkiye açık TL pazar haline geği lir” dedi. taş, yıl ayrıca, alarm veren kuraklık nedeniyle tarımdaki krizin derinleşmesi öngörülüyor. Türkiye Ziraatçılar Derne(TZD) Başkanı Hüsetin Demirgıda enflasyonunun nasıl kısırgileri sıfırlanıyor. Bu durum karşısında ithal ürünle rekabet edemeyen üreticilerin üretimden çekilmesi hızlanıyor ve döngü böyle devam edip gidiyor. Öte yandan, gıda fiyatlarındaki fahiş zamlardan üreticinin hiçbir kârı yok. Çiftçi, ürününü çoğunlukla mal ettiğinden düşüğe satmak zorunda kalıyor. Çünkü çiftçi, aracı tüccarların ya da büyük marketlerin insafına bırakıldı. Bu yüzden bir tarım ürününün, tarladan alındığı fiyatla markette satıldığı fiyat yüzde 100 zamlı. Tüm bunlar tarımı bırakan çiftçilerin artmasına, yine aynı sorunların tekrarlanmasına yol açıyor.” Meltem Bakiler Şahin MELTEM BAKİLER ŞAHİN İnternet kullanımı yüzde 60 arttı Uzaktan eğitim ve evden çalışma, telefon ve internet kullanımlarını zirveye taşıdı. Pandemi döneminde özellikle EBA’nın da etkisiyle sabit internet veri kullanımı yüzde 60, işyerinde ise yüzde 20 artış gösterdi. Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin, bu dönemde kullanımların artmasından dolayı kampanyalarla müşterilerine yardımcı olduklarını söyledi. Vodafone Business olarak, işletmelerin iş süreçlerini kesintisiz şekilde sürdürmelerine destek verdiklerini anlatan Şahin, “Çözümlerimizden son 1 yılda 1.2 milyon kurumsal müşteri yararlandı. Vodafone’un Red Business tarifesini kullanan işletmeler ise bir yılda 7 milyon TL’nin üzerinde fayda sağladı”dedi. Vodafone Business Dijital KOBİ Eğitim Platformu’nu da eylül ayında KOBİ’lerin hizmetine sunduklarını kaydeden Şahin, “100’e yakın eğitimin ücretsiz verildiği platformdan 114 binden fazla KOBİ yararlandı. eticaret ve dijital pazarlama en çok tercih edilen kategorileri oldu” dedi. l Ekonomi Servisi ÜÇ KADINA FIRSAT Eczacıbaşı’ndan kadın yönetici atağı Eczacıbaşı Topluluğu, sürdürülebilir bir gelecek için kadınlara her alanda fırsat eşitliğine önem verdiğini belirterek üç pozisyona kadın yönetici atadığını açıkladı. Topluluğun insan kaynakları grup başkanlığı görevine, daha önce insan kaynakları direktörü olarak görev yapan Eylem Özgür, hukuk başdanışmanlığı görevine halen hukuk danışmanı olarak görev yapan Ayşe Dirik ve Eczacıbaşı İlaç Pazarlama Genel Müdürlüğü’ne de daha önce aynı kuruluşta pazarlama ve satış direktörü olarak görev yapan Müge Satır getirildi. l Ekonomi Servisi ‘Büyük Madenci Yürüyüşü’nün 30’uncu yıldönümü Türkiye’nin en büyük işçi hareketlerinden biri olarak tarihe geçen maden işçisinin “Büyük Ankara Yürüyüşü”nün üzerinden 30 yıl geçti. 1990’da, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ve Maden Tetkik Arama (MTA) işyerlerinde çalışan işçileri kapsayan toplusözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamayınca Şemsi Denizer önderliğindeki Genel Maden İşçileri Sendikası grev kararı almıştı. 4 Ocak 1991’de 100 binden fazla kişi “Gemileri yaktık, geri dönüş yok” sloganıyla Ankara yollarına dökülmüştü. 30. yıla ilişkin açıklama yapan Genel Maden İşçileri Sendikası Başkanı Hakan Yeşil, ZonguldakAnkara yürüyüşünün, ülkedeki işçi sınıfının sesini tüm dünyada yankılandığı demokratik bir eylem olduğunu belirtti. l ZONGULDAK/Cumhuriyet Tüketiciyi Koruma Derneği köprü ve otoyollardaki zamma tepkili Zamlar geri çekilsin Tüketiciyi Koruma Derneği, dövize endeksli köprü ve otoyollara yapılan ortalama yüzde 25 zamma tepki gösterdi. Zamların geri çekilmesini isteyen Tüketiciyi Koruma Derneği Genel Başkanı Aziz Koçal, “83 milyon tüketici adına soruyoruz: Köprü ve otoyollarda verilen hangi hizmetlerin girdilerine fahiş artış gelmiştir de yüksek oranda zam yaptınız?” dedi. Hani dolarla işimiz yoktu Yeni yıla girerken otoyol ve köprü geçiş ücretlerine yaklaşık yüzde 25 oranında zam yapıldı. Bir otomobilin geçiş ücreti 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde 10.50 TL’den 13.25 TL’ye, Osmangazi Köprüsü’nde 117.90 TL’den 147.50 TL’ye yükseldi. “Yeni yıla girerken; harçlar, vergiTESK: İCRALAR DURDURULSUN Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, hem zamlara hem de salgından etkilenen esnafa elektrik ve doğalgaz borcu nedeniyle gelen icralara tepki gösterdi. İcraların durdurulması gerektiğini söyleyen Palandöken, zamların geri çekilmesini istedi. Salgın sürecinde geliri düşen fakat borçları ve ödemeleri devam eden esnaf ve sanatkârlara elektrik ve doğalgaz faturalarından dolayı gelen icraların durdurulması gerektiğini vurgulayan Palandöken, “Kira, telefon, sosyal güvenlik primi, kredi borçları gibi birçok kalemde borcu olan esnafımız bu şekilde mağdur edilmemeli” dedi. ler, doğalgaz, elektrik köprüler, otoyollar gibi yapılan zamlar nedeniyle alım gücü düşen vatandaşın dayanma gücü kalmamıştır” diyen Koçal, şunları söyledi: n Zam gerekçesi olarak dolar kur farklı kaynaklı olduğunun kamuoyuna yansıması bir garabettir. Hani dolarla işimiz yoktu? n Ulaşım sağlanması için gerekli altyapı olan yol, köprü ve tünel gibi hizmetlerin bir kamu hizmeti olarak verilmesi gerekmektedir. n Özelleştirme veya yap işlet devret modelinden vazgeçilmeli, geçiş garantileri kaldırılarak Türk Lirası’na çevrilmeli, ulaşım hizmeti ücretsiz sağlanmalıdır. l Ekonomi Servisi TEB Genel Müdürü Leblebici’ye göre olağanüstü dönemden çıkış ikinci yarıda ÖNGÖRÜLEBILIRLIK ARTMALI Türkiye Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici, 2021’in başında bankaların Merkez Bankası’na bağımlılığının bir süre daha devam edeceğini ve yüksek faiz ortamının ilk altı ayda etkili olacağını belirterek “Ancak yılın ikinci yarısıyla birlikte olağanüstü dönemden çıkılacak” dedi. 2020’nin sadece Türkiye için değil, tüm dünya için olağandışı bir yıl olduğunu belirten TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, 2021’e ilişkin öngörülerini şöyle sıraladı: n Bankacılık sektörü için kredilerin risk maliyeti ve aktif kalitesinin ön planda olacağı, sürdürülebilir büyümeye odaklanılan bir yıl olacak. Sektörde Türk Lirası’na doğru bir yönelim olacak. n Bankaların Merkez Bankasına bağımlılığı bir süre devam edecek. Ancak yılın ikinci yarısıyla birlikte olağanüstü dönemden çıkarak Merkez Bankası fonlamasına daha az ihtiyaç duyulacak bir döneme girebileceğimizi öngörüyorum. n 2021’in ilk yarısında yüksek faiz ortamı devam edecektir. Artan faizler kârlılıkları etkileyecek. n Tüketici tarafında ise daha çok ertelenen talepler gündeme gelecek. Talebin daha öncelikli ihtiyaçlara yöneleceği söylenebilir. n Ekonomide üçüncü çeyrekte yaşanılan ivmenin daha dengeli ve sağlıklı bir versiyonu 2021’in ikinci çeyreği itibarıyla görülebilecek. n Özellikle öngörülebilirlik arttıkça şirketler tarafında yatırımlar yeniden canlanacaktır. l Ekonomi Servisi Ümit Leblebici Sanatçıyı beklerken Cumhurbaşkanı, “Türkiye, bizim dönemimizde” diyor “kültür, sanat, müzik, edebiyatta da prangalarından kurtuldu.” (Feyzi Açıkalın). Geçen hafta “yandaşlara” kültür sanat ödülleri dağıtırken, artık nasıl bir sanatçı beklediğini de açıkladı. Bir yere kadar Aslında, Cumhurbaşkanı’nın beklentisini anlıyorum, ama bir yere kadar. Sonra, zor sorularla karşılaşıyorum. Bu zorluk, Cumhurbaşkanı’nın deyişiyle “sanat teorilerinin çöktüğü, sanat ortamının değişime uğradığı bir çağda yaşıyor” olmamızdan mı kaynaklanıyor? Bu “çöken teorilere” ve “prangalarından kurtulan” Türkiye’de oluşan yeni seçeneklere bir iki örnek verebilseydi belki… Cumhurbaşkanı’nın beklediği sanatçıya ilişkin, “Önce kendisi olacak, dünyanın iyiliği için üretecek, eseriyle zulme ve adaletsizliğe karşı mücadele edecek; müzikteki evrensel anlayışı değiştirecek, icat ettiği bir sanat formuyla adını sanat tarihine yazdıracak; üslubuyla herkesi peşinden sürükleyecek; gündemi izlemeyecek, gündemi verecektir; performansıyla rekorlar kitabına girecek, tarzıyla sanat modası oluşturacaktır; ait olduğu milleti hor görüp şikâyet etmek yerine kendi sanatını üretecektir, muhalefetini sanatıyla gösterecektir” sözleri de ilginç. Zira beklentide, Cumhurbaşkanı’nın, “tarz”, “üslup”, “form”, “moda”, “performans” gibi kavramları, sanat teorilerine aşina olanlara garip gelecek biçimde kullanmasından öte bir durum var: Cumhurbaşkanı en azından üç açıdan, modernist, hatta “avantgarde” bir sanatçı “bekliyor”. (1) Bu sanatçı için, sanat ve siyaset iç içedir: Zulme ve adaletsizliğe karşı, muhalefetini sanatıyla gösterecek. (2) Bu sanatçı, “egemen sanat rejimini” aşacaktır: Evrensel bir anlayışı değiştirecek, geleceğin sanat kuramlarının payandalarını da temellendirecek. (3) Bu sanatçı muhalif bir “kamusal entelektüeldir”: Gündemi belirleyecek, insanları peşinden sürükleyecektir. Bu, siyasette “angaje”, egemen “sanat rejiminin” sınırlarını zorlayan, yapıtlarıyla olanı değil, doğmakta olanı gösterebilen sanatçılar çoktan geldiler. Cumhuriyetin tarihine bakmak yeterlidir. Ve gelmeye de devam edecekler, ama siyasal İslamın içinden çıkarak değil. ‘Kendisi olmak’ mı dediniz? Cumhurbaşkanı, hem bu sanatçının öncelikle “kendisi”, diğer bir değişle “otantik” olmasını istiyor, hem de “ait olduğu milleti hor görüp şikâyet etmeyerek” kendi sanatını üretmesini... Bu konuşmayı kim yazdıysa o, bu noktada Cumhurbaşkanı’nı tam anlamıyla bir “bilişsel uyumsuzluk” (cognitive dissonance) içine itmiş. Biricisi, “otantik” olma “sorunu”, Siyasal İslama, sıkı kurallarla betimlenmiş bir kutsalın takipçilerine ait değildir. İkincisi, hemen akla Kierkegaard ve Heiddeger’ı, yukarıda saydığım üç özelliği birden taşıyan J.P. Sartre’ı getiriyor: Otantik olma sorunu şöyle başlıyor: İnsan, kendisinden önce kurulmuş bir dilin, bu dil ile yorumlanmış bir “dünyanın” içine doğuyor. Ya bu dünyayı pasif biçimde kabullenerek içine karışıp gidecektir ki bu, yukarıdaki üç özellikle asla uyuşmaz. Ya da bu dünyayı kabullenmek zorunda olmadığına karar verecek bu dünyaya karşı duracaktır. Bu ikinci durumda sanatçı, dili istediği gibi kullanacak, bundan sonra yalnızca eleştirisinin süzgecinden geçireceği değerleri ve “şey”leri benimseyecektir. Geri kalanı hor görmek, eleştirmek, şikâyet etmek, aklına uygun gelmeyen geleneklere sırtını dönmek onun özgür bir birey, “otantik” bir “sanatçı” olarak yaşam pratiği, hatta ayrıcalığıdır. Siyasal İslamın liderini, bu konuşmayı yazarak, “bilişsel uyumsuzluğa” itenlerin, sanat teorilerinin evriminden haberi olduğu şüphelidir. Sanatta “moda” olmaz, “otantik” olması beklenen sanatçı, “rekorlar kitabına” girmeye çalışan bir sporcu değildir; ünlü olmak, devletin himayesine sığınmak gibi arzusu da yoktur; kendi özgürlük arzusuyla, “otantik” olma çabasının etkisi altında üretir. Sanat “teorileri” çökmezler. Yeni yapıtlar bu teorilerin açıklayıcılığı dışına çıktıkça, teorilerin evrimi devam eder. Kafka’dan ödünç alırsak: “Umut var, ama onun için değil.” Cumhurbaşkanı’nın “beklediği sanatçı” gelmeyecek. Gelen sanatçı, siyaset yapacak (iktidar ve devletten uzak duracak, ürünün metalaşmasıyla ilgilenmeyecek), gerekirse slogan atacak, polemik yapacak, tam anlamıyla özgürlük paradigması içinde üretecektir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle