29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 4 OCAK 2021 PAZARTESİ HABER/YORUM Kitle imha silahı “Cumhurbaşkanı” ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’de kurduğu dikta rejimi, medyayı, siyasi partileri, belediyeleri, yargıyı, üniversiteleri, sendikaları, meslek odalarını baskı altına aldığı gibi, demokratik kitle örgütlerinin kılcal damarları sayılan dernekleri de baskı altına almaya başladı. 2021 yılına girmeden önce, AKP, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne, “Kitle İmha Silahlarının Önlenmesine İlişkin Kanun” adı altında bir yasa önerisi sundu ve bu yasanın içeriğiyle ilgisi olmayan derneklere ait düzenlemeleri de “torba yasa” taktiğiyle, noter tasdik makamına dönüştürdüğü TBMM’ye onaylattı. Söz konusu düzenlemeyle, yargı sürecinden bağımsız olarak, İçişleri Bakanlığı’nın kararıyla, derneklerin kapatılmasının, dernek faaliyetlerinin durdurulmasının ve dernek yönetimlerinin değiştirilmesinin yolu açıldı. Yasal düzenlemede, terör, uyuşturucu kaçakçılığı gibi suçlara bulaşmış dernekler ve yöneticileri için bunun geçerli olduğu belirtilmiş olsa da AKP iktidarının kendisine muhalif olan hemen hemen herkesi terörist, casus ve suçlu ilan ettiği bir dönemde, söz konusu yasal düzenlemenin suiistimal edileceğini tahmin etmek zor değildir. Oysa, geçerli olan yasalara göre, bir derneğin veya yöneticisinin herhangi bir suç eylemine karıştığının yargı tarafından karara bağlanması durumunda, derneklere ve yöneticilerine yasal cezalar zaten uygulanabilmektedir. Buna rağmen, yargı kararları atlanarak ve yok sayılarak, idari bir kararla, dernekleri ve yöneticileri cezalandırmak, hangi zihniyetin bir sonucu olabilir?! HHH Bunun da ötesinde, yeni düzenleme, yargı organlarını yok saydığı gibi, derneklerin iç denetim ve bağımsız denetim mekanizmalarını da yok sayarak, derneklerin devlet tarafından her yıl denetlenmesini sağlamaktadır. Oysa dernekler zaten, Dernekler Yasası gereği her yıl, gelirlerini, giderlerini, bankadaki ve kasadaki paralarını, faaliyetlerini, şubelerinin olup olmadığını, ücretli personel çalıştırıp çalıştırmadıklarını, kaç üyelerinin olduğunu, üyelerinin kim olduklarını, üyelerinin adres ve kimlik bilgilerini, taşınmaz mallarının olup olmadığını, yurtdışında bir kurumdan yardım alıp almadığını, yurtdışında bir kuruma yardım edip etmediğini, İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne beyan ediyorlardı. Söz konusu beyanlarda bulunmayanlara zaten ceza uygulanıyordu. Devlet zaten, bir kuşku oluşması durumunda, dernekleri denetleme yetkisine sahipti. Dernekler ayrıca, yine yasa gereği, bir Denetleme Kurulu oluşturmakla yükümlülerdi ve bu kurul derneğin tüm işlerinin yasalara ve mevzuata uygun olup olmadığını denetliyordu; dernekler, yetkili dernek organlarının karar alması durumunda, bağımsız denetleme kurumlarının da derneği denetlemesini sağlayabiliyordu; dernekler yasası gereği yapılması zorunlu olan Genel Kurul toplantılarında da dernek Yönetim Kurulu, tüm üyelere, Kesin Hesap ve Faaliyet Raporu’nda, derneğin tüm mali bilgilerini ve faaliyetlerini aktarıyordu; dernek Denetim Kurulu, raporlarındaki bilgileri tüm üyelere aktarıyordu; üyelerin onaylamaması durumunda, söz konusu raporlar ve yönetim ibra edilmiyordu, yani aklanmıyordu; Genel Kurul sonuçları ayrıca, yasa gereği zorunlu olarak, İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne beyan ediliyordu. HHH Söz konusu yeni yasal düzenlemeyle, derneklerin sadece Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyeleri değil, tüm üyeleri, potansiyel suçlu yerine konmuş, kriminalize edilmiş, ayrıca dernekler birer devlet dairesine dönüştürülmüş, derneklerin özerkliği ve bağımsızlığı ortadan kaldırılmıştır. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, derneklerle ilgili olarak, böyle bir uygulama yoktur. Mevcut dernekler yasası ve ilgili yönetmelikler ve yönergeler bile, birçok Avrupa Birliği ülkesiyle karşılaştırıldığında, derneklerin özerkliğini ve bağımsızlığını ihlal ederken, mevcut yasalar, yönetmelikler ve yönergeler demokratikleştirileceğine, daha da geri bir noktaya gidilmesinin, Avrupa Birliği ile yeni bir sayfanın açılmasıyla uzaktan yakından bir ilişkisinin olmadığı açıktır. “Kitle İmha Silahlarının Önlenmesine İlişkin Kanun” yoluyla, demokratik kitle örgütlerini imha etme yolu açılmıştır! 4 OCAK 2021 SAYI: 34785 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 1A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 71 40 20. l Antalya: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenigöl mh. Serik cad. Havaalanı yolu üzeri no: 38 Antalya Tel : 0242 340 50 40. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:51 08:22 13:14 15:35 17:56 19:22 Ankara 06:34 08:04 12:58 15:22 17:43 19:08 İzmir 06:54 08:22 13:21 15:50 18:11 19:33 Öteden beri “yetmez ama evetçilerle”, o liberal sahte özgürlükçülerle mücadele ettim. Sınırlı sayıda olmalarına karşın büyük patırtı kopardılar, kullanışlıydılar, amaca ulaşıldı. Artık Türkiye “laik, demokratik bir hukuk devleti” değil! Öyleymiş gibi davranmanın anlamı da yok. Burası, adına “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” denen bir yöntemle idare ediliyor. Güçlünün sözünün geçtiği, milyonlarca insanın yazgısının birinin dudakları arasında olduğu ülkede yaşıyoruz. HHH Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan rektörle birlikte kıyamet koptu. Şaşırdım tepkilere. Bu üniversite de yurdumuzun diğer kurumlarından biri değil mi? E, Erdoğan her üniversiteye keyfine göre rektör atadı, kimselerin çıtı çıkmadı, şimdi kopan kıyamet niye? Çünkü orası Boğaziçi Üniversitesi! Yani? Seçkin, dünya ile boy ölçüşen bir yer, “Bu kadar da olmaz” demelerinin nedeni bu! Rahatları bozuldu kimilerinin. Bir ülke çürürken, kendini bundan muaf saymak saçmadır. Elbet her yere dokunulacaktı, öyle de oldu! Erdoğan, ideolojisinin gereğini yapıyor. Akademisyenler, öğrenciler bildiri yayımlamış “Kabul edilemez” diye. Saray duymaz bile o sözleri. Duyarsa inadına “ohhh ohhh” der. Tek adam düzeni böyledir. Yıllarca “laiklik”, “cumhuriyet”, “sınıf”, “sosyalizm” diyenlerle alay edenler, başlarına iş açılınca feryat ediyor. Elbette ben müstahak demiyorum. O üniversitenin en değerli hocalarından Ayşe Buğra’nın eşi Osman Kavala, AİHM kararlarına rağmen hâlâ içerde. Mesele şudur: Nilüfer Göle’lerin hayali gerçekleşmiştir, siyasal İslam bayrağı her yere dikilmiştir. da başarı elde etmek olanaksızdır. Yakında sanat kurumları da aynı sonu yaşayacak. Tüm bu olanAyrıntılar lara “ama vesayetle savaşıyorlar”, “ikNeye şaşırdınız ki? tisadi durum çok iyi” diyerek göz yumanlar elbette suçHHH ludur. Şimdi kalkıp İntikam ilkel duygudur, kena “hepimiz aynı gemideyiz” zırvara çekilip “Hadi bakalım, şimsına katılmamızı bekliyorlar. Hadi siz düşünün” diyecek halimiz yır, o liberal tayfayla aynı gemiyok. Ancak bu olan bitenden ye hiç binmedik. Onlar siyasal ders almak gerekiyor, geç olsa İslamcılarla kol kola girip eğleda! Bu ülkede üniversite yoktur. nirken, birileri hakikati söylüyor12 Eylül 1980’den bu yana böy du. Bizde üniversite yoktu, şimledir. Belli başlı değerli hocadi yarım yamalak olanlar da talar vardır. Kimi bölümlerde, özel mamen iflas ediyor. Tablo hazin. çabayla ayakta duran çalışmaHHH lar yapılmıştır. Ama evrensel an Bilim insanı korkamaz. İşi gelamda üniversite yoktur. Kenan reği hakikati arar, “Bana dokunEvren’e boyun eğenler, bugün mayan yılan bin yaşasın” diyeRTE dönemine şaşmamalıdır. mez, dememelidir. Bazı muhalif Arkadaşları KHK ile kapı önüne kılıklı akademisyenler gençlere konurken susanlar, bugün ata öğüt veriyor: “Siyaseti boş venan rektöre kızmamalıdır. rin, siz kendi işinize bakın, geliÜniversite diye uydurulan şa şin” diye. İşte bu bencilliğin adıhıs mekteplerinden parayı götü dır “liberalizm”! Düzeni yaratan renlere ses etmeyen bilimciler, da bu anlayıştır. Kişinin salt kenbugün kafayı duvara vursa ne dini kurtarması(!) üstüne kurulu çare. Neredeyse her mezraya yapı elbette çöker. Hava kirliyüniversite(!) açılırken susanlar, se, sen de onu solumak zorunboşuna karalar bağlıyor. Akade daysan ne yapacaksın ki? Evmisyen siyasal yaşama doğru ren, 1402’likleri kovunca üniverdan müdahale etmek zorunda siteden, lise hocalarını bir gündır. Hele bizim gibi geri kalmış de akademisyen ilan etmişti de ülkelerde bu kaçınılmazdır. Hu bazılarının gıkı çıkmamıştı. Dukuk katledilirken hangi üniver rum aynıdır. siteden ses çıktı örneğin? SağHHH lık Bakanı salgın sürecini kafaSaray 2023, 2053, 2073 hesına göre yönetirken, hangi üni deflerine hızla koşuyor. Elbetversite bilimsel ölçüyle itiraz et te kendine uygun sanatçı tati? Saray’a gidip el pençe duran rif edecek, ona uyumlu bilimcidekanlara, rektörlere, öğretim ler bulacak. Bunda şaşacak ne üyelerine ne diyeceğiz? Sonuca var? Mesele Cumhuriyet ile kimneden şaşırıyorsunuz? lik bulan, varlığını ona borçlu HHH olan insanların nasıl tutum takıBiz geri kalmış ülkeyiz. Bilim nacaklarıdır. Gün geldi işte, göde, sanatta bireysel çaba dışın relim bakalım! İÇIŞLERI VE MSB’DEN AÇIKLAMA 8 terörist etkisiz hale getirildi İçişleri Bakanlığı, Yıldırım1 Cudi Şehit Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Sıddık Uluocak Operasyonu kapsamında 5 teröristin etkisiz hale getirildiğini belirtti. Milli Savunma Bakanlığı da Barış Pınarı bölgesine sızma girişiminde bulunan 2 PKK/ YPG’li terörist ile Fırat Kalkanı bölgesine saldırı hazırlığındaki 1 PKK/ YPG’li teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi. l ANKARA/Cumhuriyet SORUŞTURMA GENİŞLEYECEK Ankara’da IŞİD operasyonu Irak’taki çatışma bölgelerinde bulunan ve bombalı araç hazırlığı gibi eylemlere yardım ettiği tespit edilen terör örgütü IŞİD mensubu bir terörist, istihbarat ve terör birimlerinin ortak operasyonuyla, Ankara’daki saklandığı evde yakalandı. Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki sorgusunun ardından adli makamlara sevk edilen A.S.A.A. tutuklanarak cezaevine gönderilirken, soruşturmanın genişleyeceği belirtildi. l ANKARA/ Cumhuriyet BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 234 5 678 9 1 2 3 4 5 6789 1/ Mardin yöresinde, haşlanarak hazırlanan ve “ikbebet” de denen içliköfteye verilen ad. 2/ 1 GARBOLOJ İ 1 2 AMER A T EH 2 Gelecek... Üzerinde deney yapılan canlı varlık. 3/ Bireyin kişisel görüşünden bağımsız olan... Adları sıfat yapan bir yapım eki. 4/ Bir ilimiz. 5/ Yunan rakısı... 3 4 5 6 GAVOT ANA AK İ S ET SAKA POT A AL RE İ S 3 4 5 Damarlı ve yarı saydam bir taş. 6/ 7 L İ F U R E B İ 6 Tasavvufun tekkeler çevresinde tarikatlar biçiminde kurumlaşmasına tepki olarak gelişen tasavvuf 8 9 AZAP ALEV HERBOLOJ İ 7 8 anlayışı. 7/ Müzikte üç ya da daha çok sesin bir arada tınlaması... maz... Müslümanlara farz olan 9 Bir nota. 8/ Yerinde duramayan vergi. 3/ Depremleri inceleyen kimse... Toprağın nemi. 9/ Hitit... bilim dalı. 4/ Sodyum elementinin etkisi yaşadıkça sürecek bir iyiAvrupa’da bir başkent. simgesi... Nazilerin politikasında lik ve bağışta bulunan kimse. 7/ YUKARIDAN AŞAĞIYA: Germen ırkından kimselere yakış Tarla sınırı... İffetli, namuslu. 8/ 1/ Kastamonu yöresine özgü, tırılan ad. 5/ Bir salgı bezi doku Buluşma, kavuşma... Bir şeyin esas tavuk ya da hindi eti ve yufkayla sunda gelişen tehlikesiz epitelyum tutulan yüzü. 9/ İlgi eki... Bir ölçü yapılan bir yemek. 2/ Tanrıtanı uru... Uzaklık işareti. 6/ Birine, aygıtının çizelgesi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Ayrıntılar Üç denizde izlenecek strateji Önceki yazımızda jeopolitikçiliğin çıkmazını incelemiştik. Jeopolitik anlayışın bugün açısından en önemli çıkmazı, doğru bir kavram olan Mavi Vatan’da yarattığı sapmadır. Çünkü Mavi Vatan, tıpkı “Kara Vatanımız” gibi, devletin tam egemenlik sağlayabildiği alandır. Mavi Vatan’ı, karasularını aşarak, içine Münhasır Ekonomik Bölgeleri (MEB) dahil ettiğinizde, kavram sapmaya uğrar. Mavi Vatan, mavi işletme bölgesine döner. Çünkü MEB’ler, devletlerin tam egemenlik sağladığı alanlar değil, ekonomik faaliyetler için işletme hakkı elde ettiği bölgelerdir. “Tam egemenlik” alanı olmadığı için de üçüncü ülkelerin MEB ilan edilen alanlarda kimi hakları vardır. MEB’ler Mavi Vatan değildir Mavi Vatan, denizcileşme doktrini olarak doğrudur. Bu denizcileşme deniz kuvvetleri ve Türk deniz ticaret filosunun geliştirilmesinden, gemi inşa sanayisini büyütmeye ve deniz ulaşımının toplam ulaşım içindeki payını artırmaya kadar pek çok alanı kapsar. Mavi Vatan, karacı bir millete, karasularını da “vatan” olarak benimsetmesi bakımından değerli bir kavramdır. Mavi Vatan, Türkiye’nin Akdeniz, Ege ve Karadeniz’deki haklarını ve çıkarlarını savunması anlayışını geliştirmesi nedeniyle önemli bir kavramdır. Fakat, Mavi Vatan’ı MEB’leri dahil ederek 464 bin kilometrekarelik alana çıkarmak hem gerçekçi değildir, hem hukuki değildir, hem de uygulanabilir değildir. Uygulanamadığı da Yunanistan ile Mısır’ın anlaşma yaptığı bölgeye araştırma gemisi gönderilememesinden bellidir. Oysa o bölge ilan edilen Mavi Vatan’ın içindedir. Hem “464 bin kilometrekarelik Mavi Vatan sınırlarımız, misakımilli sınırlarımızdır” deyip hem de o alana araştırma gemisi bile gönderememek, ciddi bir sorundur! Türkiye’yi, Mavi Vatan’ına araştırma gemisi yollayamayan ülke konumuna geriletmiştir. Ege, Türk Yunan konusu kalmalı Öncekigün inceledik: Jeopolitikçi anlayışla, yani Ankara’nın güvenliğini Suriye’deki Afrin’den, Afrin’in güvenliğini İdlib’den, Suriye’deki varlığı Doğu Akdeniz’den, Doğu Akdeniz’deki varlığı Libya’dan koruma anlayışı “sınırsızdır” ve bir çıkmazdır. Peki, ne yapmalı? Türkiye Mavi Vatan’ı olan üç denizde, Akdeniz, Ege ve Karadeniz’de neler yapmalı? 1. Türkiye, kesinlikle Ege konusunu Türk Yunan konusu olarak tutmalıdır. Ege sorununu da Kıbrıs sorunu gibi yanlış çizgi izleyerek bir Türkiye AB sorunu haline getirmek, büyük hata olur. Bu arada AKP hükümetinin Atatürk’le hesaplaşma anlayışının bir yansıması olan “12 Adaların İnönü döneminde Yunanistan’a verildiği” gibi doğru olmayan iddiaları, Yunan tezlerini beslemektedir. ABD’nin Karadeniz planına dikkat 2. NATO’nun kabul edilen Baltık Planı, ABD’nin Ukrayna’yı AB ve NATO’ya dahil etme amacı, ABD ve NATO’nun Bulgaristan ve Romanya üzerinden Karadeniz’e yerleşme hedefi, gerilimi tırmandırıyor. Kanal İstanbul gibi sorunlu bir projede ısrar da Karadeniz’deki dengeleri Türkiye adına olumsuz etkileyecektir. Karadeniz’i de ilgilendiren son gelişme, Türkiye’nin, Rusya’ya karşı caydırıcılık amacıyla kurulan NATO Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Kuvveti’nin komutasını bu yıl devralması oldu. Özetle Karadeniz, ABD’nin yeni dönemde Türk Rus işbirliğini baltalamak üzere zorlayacağı alanların başında olacaktır. ABD’nin bu işteki aracı NATO, zemini de AKP Hükümetinin Rusya karşıtı Kırım politikasıdır… Şam’la barış, Kahire’yle normalleşme ihtiyacı 3. Doğu Akdeniz’deki egemenlik ve enerjipolitik mücadelede Türkiye’nin en büyük zaafı, İhvancı politikalar nedeniyle Ankara’nın müttefiksiz kalmış olmasıdır. Buna rağmen ABD ve AB’nin enerji paylaşımını Ankara’yı dışlayarak sağlayabilmesi mümkün değildir. O nedenle er geç Doğu Akdeniz Konferansı ile bir masa kurulacaktır. Mesele o masaya müttefiksiz oturmamaktır. Ankara Şam’la barışmalı, Kahire’yle normalleşmelidir. Bu, Libya sorununu da Türkiye ve Mısır yararına çözmenin yoludur. Öte yandan Doğu Akdeniz Konferansı’na ABD’nin şirketleri nedeniyle, Fransa’nın da AB nedeniyle katılması durumunda, Ankara Rusya’nın da Doğu Akdeniz Konferansı’nda bulunmasını şart koşmalıdır. Kaldı ki Rusya zaten Suriye nedeniyle artık Doğu Akdeniz’dedir. Sonuç olarak, üç denizdeki hataları sürdürmek, telafi edebilmeyi gün geçtikçe zorlaştıracaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle