03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER [email protected] 7 15 OCAK 2021 CUMA Meclis TRUMP, HAKKINDA İKİ KEZ AZİL KARARI ÇIKAN İLK ABD BAŞKANI OLARAK ÜLKE TARİHİNE GEÇTİ geri adım atmadı ABD’de Temsilciler Meclisi, öfkeli Trump yanlılarının Kongre’yi basmasından bir hafta sonra, 5 kişinin yaşamını kaybettiği olayları kışkırttığı gerekçesiyle ABD Başkanı Donald Trump’ın azledilmesi için verilen teklifi kabul etti. Önergeye 232 “evet,” 197 “hayır” oyu çıktı. Demokratlar’ın çoğunlukta olduğu Temsilciler Meclisi’nde önceki gece yapılan oylamada, Cumhuriyetçi 10 isim de “hükümete karşı isyana teşvik” nedeniyle Trump’ın azledilmesi yönünde oy kullandı. Böylece Trump, 231 yıllık ABD tarihinde, hakkında iki kez azil kararı çıkan, en ağır suçlamayla karşı karİran’dan güç gösterisi ABD’de Trump yönetimi, İsrail ve Riyad destekli Körfez ülkelerinin baskıyı daha da artırma hedefinde olduğu İran’dan dün askeri gözdağı geldi. İran’ın resmi ajansı IRNA, “Güç 99” adı verilen deniz tatbikatının başladığını duyurdu. Umman Denizi’ne açılan Mekran kıyıları ve Hint Okyanusu’nun kuzeyinde tatbikatın yapıldığı belirtildi. DHA’nın haberinde tatbikatta yerli üretimi olduğu belirtilen “Fatih” adlı denizaltıdan torpido atışı da yapıldı. Tatbikat Sözcüsü Amiral Hamza Ali Kavyani, “Ülkenin deniz sınırlarına yapılacak herhangi bir ihlalde, düşman kıyıdan ve denizden seyir füzeleri ile hedef alınacak” dedi. Öte yandan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan dün Moskova’da Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile bir araya geldi. Ortak basın toplantısında Suudi Bakan, “Tahran bağlantılı milis grupların Suriye savaşının çözümünü engellediğini” söyledi. Ayrıca Yemen’de İran destekli Husi cephesini de barış çabalarını engellemekle suçladı. İran donanması Umman Denizi açıklarında tatbikat yaptı. şıya kalan ilk başkan da oldu. Ulusal Muhafızlar’ın koruması ve yeni şiddet olayları tehdidi altında toplanan Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen kararın hayata geçebilmesi için Senato onayı gerekiyor. Ancak Senato Çoğunluk Lideri Mitch McConnell, oylamanın Trump’ın görevi devretmesinden sonraya ertelenebileceğinin sinyalini verdi. Kongre Binası Capitol’deki oylama pek çok açıdan oldukça gergindi. Meclis üyeleri, İç Savaş’tan beri neredeyse hiç görülmeyen bir manzara eşliğinde, Ulusal Muhafız güçleriyle dolu koridorlardan geçerek oturuma geldi. Azil oylaması Demokratlar’la Cumhuriyetçiler arasında karşılıklı suçlamalara sahne oldu. Başkan Yardımcısı Mike Pence’i, Trump’ın görevi bırakması için ikna hamlesinde istediğini elde edemeyen Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, oylama öncesinde, “ülkeye karşı girişilen silahlı kalkışmayı ABD Başkanı’nın teşvik ettiği” iddiasını yineledi. Trump için “gitmesi gerekiyor. Hepimizin sevdiği ulusumuz için açık ve mevcut bir tehlike oluşturuyor” dedi. Gözler Senato’da ABD medyasında, oylamanın hızlı bir şekilde yapılmasının ve Cumhuriyetçiler’in desteğinin, üyelerin Pelosi, azil kararını imzaladı. CUMHURİYETÇİ CEPHEDE BÖLÜNME ABD Başkanı Trump hakkında Temsilciler Meclisi tarafından 2019’da da Ukrayna’dan Biden ve oğluyla ilgili soruşturma başlatmasını talep ederek kanunları çiğnediği gerekçesiyle azledilmesi yönünde karar çıkmış, ancak o dönem Cumhuriyetçiler’in çoğunlukta olduğu Senato’da aklanmıştı. Bu kez ise 10 Cumhuriyetçi üye Demokrat Parti ile birlikte hareket etti. Ayrıca Cumhuriyetçiler’in Meclis oturumunda Trump’ı savunmaktan çok azil kararının “bölünmüşlüğü arttıracağı” gibi gerekçeler sunması dikkat çekti. Öte yandan sonuçta Cumhuriyetçiler’in çoğu Başkan’ın arkasında durmayı tercih etti. Senato’daki kimi Cumhuriyetçiler de bu seçeceği dışlamadıklarının sinyallerini veriyorlar. New York Times gazetesine göre Çoğunluk Lideri Mitch McConnell, Trump’ın azle yaklaşmasından “memnuniyet” duyduğunu ifade etti ve kendisinin henüz karar vermediğini bildirdi. Trump’ın görevden alınması için Demokratlar’ın saflarında yer alan Cumhuriyetçi üyeler şöyle: Liz Cheney, John Katko, David Valadao, Fred Upton, Adam Kinzinger, Tom Rice, Dan Newhouse, Jaime Herrera Beutler, Anthony Gonzalez ve Peter Meijer. Trump’ın 6 Ocak’taki şiddet olaylarıyla ilgili rolüne duyduğu öfkeyi gösterdiği yorumu yapıldı. Seçimlerde hile iddialarını yineleyen Trump’ın destekçilerine seslenmesinin ardından kanlı Kongre baskını olayları yaşanmıştı. Senato’da sürecin nasıl işleyeceği ise henüz netleşmiş değil. Trump’ın suçlu bulunması için Senato’da üçte iki çoğunluk gerekiyor, yani en az 17 Cumhuriyetçi senatörün bu yönde oyu gerekli. Trump, 20 Ocak’ta görevi seçilmiş Başkan Joe Biden’a devredeceği için, bir hafta içerisinde Senato’daki sürecin tamamlanması olası gözükmüyor. McConnell, Senato’nun 19 Ocak’tan önce toplanmayacağını açıkladı. Yeni kurulacak Senato’da çoğunluk, yeni Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in de katılımıyla bir farkla Demokratlar’da olacak. Bu Senato aritmetiği ise Trump’ın görevi bırakmasının ardından da olsa azledilmesinin önünü açabilir. ABD Senatosu Demokrat lideri Chuck Schumer’e göre, Başkan suçlu bulunursa tekrar yarışa girmesini engelleyecek bir karar çıkarmak için ikinci bir oturum söz konusu olabilir. Senato bugüne kadar hiçbir başkanla ilgili görevi bıraktıktan sonra azil oylaması yapmadı. Ayrıca, Biden’ın göreve gelir gelmez kabine üyelerinin onaylanması gibi bir sürece odaklanmayı tercih etmesi de mümkün. Trump: Şiddete yer yok ABD Başkanı Trump, azil kararından sonra yayımlanan ilk videosunda destekçilerine şiddetten uzak durma çağrısı yaparken azil konusuna hiç değinmedi. “Şiddet ve vandalizme ülkemizde yer yok” diye konuştu. Geçiş sürecinde düzeni sağlamak üzere tüm federal kurumlara gerekli tüm kaynakların kullanılması için talimat verdiğini söyledi. Trump’ın Meclis tarafından azledilmesi yönünde ikinci kez karar alınan ilk ABD Başkanı olması sonrası, destekçilerinin olası bir şiddet eylemini engellemek için binlerce Ulusal Muhafız gücü, Kongre binasında görevlendirilmiş durumda. Dinmeyen hükümet krizi... Koalisyonda Renzi depremi İtalya’da eski Başbakan Matteo Renzi’nin liderliğindeki koalisyonun küçük ortağı Itallia Viva (Iv) partisi hükümetten çekilme kararı aldı. Siyasi kriz alevlenirken ülkede ağır koronavirüse ve ekonomik tabloya işaretle kimi cepheden Renzi’ye tepkiler yükseldi. Renzi krizin kendileri tarafından çıkarılmadığını, zaten uzun zamandır var olduğunu savundu. “Gerçeği konuşmak için cesaret gerekiyor. Demokrasi reality show değildir” dedi. Hükümet, Başbakan Giuseppe Conte liderliğindeki M5S, PD, Özgürler ve Eşitler (LeU) ve Iv’nin oluşturduğu koalisyondan oluşuyor. İktidardan bakanlarını çekmesine rağmen Renzi koalisyon hükümetine kapıları tamamen kapatmadı. Bütçe değişikliğine onay vereceklerini belirtti. Eski bakanlar öldürüldü Etiyopya hükümeti, ordu güçlerinin operasyonunda aralarında eski Dışişleri Bakanı Seyoum Mesfin’in de bulunduğu üç Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) yetkilisinin öldürüldüğünü duyurdu. Açıklamada, Mesfin ve diğerlerinin orduya teslim olmayı reddettikleri belirtildi. Seyoum, 1991’den 2010’a kadar Etiyopya Dışişleri Bakanı olarak görev yapmıştı. Öldürülen diğer iki kişinin de eski Federal İşler Bakanı Abay Tsehaye ve eski Parlamento Başkanı Asmelash Woldeselassie olduğu bildirildi. Abiy Ahmed liderliğindeki merkezi hükümet, 28 Kasım’da ayrılıkçı olarak gördüğü, terörle bağlantılı olmakla suçladığı Tigray eyaletinde etkin TPLF’ye karşı geniş çaplı operasyon başlatmıştı. Ordu bölge başkenti Mekelle’nin kontrolünü ele geçirmişti. Çatışmalar nedeniyle on binlerce sivil Sudan’a kaçmış, uluslararası örgütlerden insani kriz uyarıları yapılmıştı. NALAN YAZGAN Lübnan, geçen 23 Kasım’da, Fransa’nın manda yönetiminden kurtularak bağımsızlığını kazanmasının 77. yılını sessiz sedasız kutladı. Yeni tip koronavirüs salgınından dolayı sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu ülkede, bir önceki yıl “Bağımsızlık Günü” sokaklara “thawradevrim” özlemiyle çıkan halk tarafından coşkuyla kutlanmıştı. Yaklaşık bir yıl kadar önce, Lübnan’da kimsenin hayal bile edemeyeceği şekilde her mezhepten, her yaştan, her meslekten kadınlar ve erkekler harekete geçti. Ülkenin kaderini değiştirmek için birleşti. Lidersiz başlayan bu gösteriler zinciri, 17 Ekim 2019’da, o zamanki İletişim Bakanı Muhammed Choucair’in WhatsApp görüşmelerine getirmek istediği vergiye tepki olarak doğdu. Uzun zamandır devam eden ekonomik kriz, un ve benzin kıtlığı, Lübnan Lirası’nın değer kaybı, siyasilerin yolsuzlukları, çürümüş sistem, mezhepçilik, insan kayırma gibi birçok sebebin üstüne vergilerin artırılması bardağı taşıran son damla oldu. Gösterilerin sarstığı, dönemin başbakanı Saad Hariri fazla dayanamayarak eylemlerin başlamasından yaklaşık iki hafta sonra, 29 Ekim 2019’da istifa etti. Aradan geçen sürenin ardından Lübnan dönüp dolaşıp yine Hariri’nin başbakanlığına geri geldi. Hariri’nin lideri olduğu Gelecek Hareketi, Arapça Müstakbel Hareketi, İngilizcede Future Moment diye geçiyor. Lübnan’da Michael J. Fox’ın filminden esinlenerek yapılan espri de “Lebanon is going Back to the Future...” 9 yıl sonra seçim Hatırlatmak gerekirse, Lübnan’da; cumhurbaşkanının Maruni Hıristiyan, başbakanın Sünni Müslüman, meclis başkanının da Şii Müslüman olması gerekiyor. Hariri ailesinin dışında Sünnilere liderlik edebilecek bir alternatif, yoğun uğraşlara rağmen bulunamadı. Muhammed Safadi, Semir Kâtip, Hassan Diab gibi isimler Lübnan siyasetinde tutunamadı. Lübnan’da son genel seçim Mayıs 2018’de yapıldı. Aslında 4 yılda bir seçim yapılması gerekirken, 2009’daki seçimden ancak 9 yıl sonra yapılabildi. Bu seçimlerin sonucunda da 9 ay süren müzakerelerden sonra ancak hükümet kurulabildi. Lübnan’da seçim yapmak da hükümet kurmak da uzun zaman alıyor. Bu da aslında sistemin işlemediğinin bir diğer göstergesi. Saad Hariri’nin en kayda değer özelliği Lübnan eski başbakanlarından Refik Hariri’nin oğlu olması. Politikaya başlaması, ülke yönetiminde aktif rol alması da büyük ölçüde bu yüzden. Ne kadar karizmatik bir lider veya tüm vatandaşlarını kucaklayabilen iyi bir devlet adamı olduğu tartışmaların merkezinde... Lübnan, tipik bir Ortadoğu ülkesi olarak kaderci bir yaklaşımla kurtarıcısını bekliyor. Her dinden ve mezhepten insan, kendi liderini kurtarıcı olarak görüyor ama sadece kendi mezhebinden olanlar için. Tüm ülkeyi kucaklayabilen bir lider henüz bulunamadı. Thawra gösterilerinden sonra bile hâlâ o lider aranmakta ama ortada öyle biri yok... İçteki bu lider arayışı hüsranla sonuçLübnan 2019’da geniş çaplı hükümet karşıtı protestolara sahne oldu. lanınca bazı Lübnanlılar kurtuluşu dışarı bakmakta gördü hatta. 4 Ağustos’taki patlamadan 40 saat sonra Lübnan’a gelen Fransa Cumhurbaşkanı Macron’u bu lider olarak gören ve 10 yıllığına Fransız boyunduruğuna girebilmek için on binlerce imza toplayan Lübnanlılar da var. Kendilerini bu kadar çaresiz hissediyorlar ve kendi yöneticilerine bu kadar kızgın ve güvensizler... Hariri ailesi Saad Hariri’nin babası, Lübnan’ın eski başbakanlarından iş insanı Refik Hariri, 14 Şubat 2005’te bombalı araç ile düzenlenen suikastla hayatını kaybetti. Bu yüzden Lübnan’da 14 Şubat resmi tatildir. Buradan da baba Hariri’nin Lübnan için ne kadar önemli bir figür olduğu görülüyor. Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri ile yakın ilişkileri olan Refik Hariri, Lübnan’ın hatta dünyanın sayılı zenginlerinden biriydi. Halbuki Beyrut’un güneyindeki Sayda şehrinde, çiftçilikle geçinen mütevazı bir ailede dünyaya geldi. Hariri’nin diğer oğlu Baha Hariri’yi de siyasete katılması için teşvik edenler oldu. Saad’ın adının kirlendiği ve Baha’nın siyasete yeni bir yüz olarak enerji vereceğini iddia ettiler. Hatta geçen aylarda Hariri ailesini destekleyen Beyrut’un Sünni mahallelerinden Tariq al Jadid’de; Saad Hariri ve Baha Hariri destekçileri arasında çatışmalarda ölen ve yaralananlar oldu. Hassas dengeler Hükümeti kurma görevinin kime verileceği ile ilgili son istişarelerde Hariri, Maruni Hıristiyanların bir kısmından yeterince destek bulamadığı için ilk turda istediğini alamadı. Semir Caca liderliğindeki Lübnan Güçleri ile Cumhurbaşkanı Michel Aoun’un damadı Cibran Basil liderliğindeki Özgür Yurtsever Hareketi, Hariri’ye tam destek vermedi. Oysa, Özgür Yurtsever Partisi eski lideri ve şu anda cumhurbaşkanlığı görevini sürdüren kayınpederi Aoun, uzun süredir Hizbullah ve Emel ile birlikte hareket ediyor. Hariri hem Hizbullah hem de Emel Hareketi tarafından desteklendi. Ayrıca eski savaş baronlarından ünlü Franjieh ailesinin liderliğini yaptığı Maruni Hıristiyanlardan oluşan Marada Hareketi de Hariri’nin başbakanlığını destekledi. Halihazırda Hassan Nasrallah liderliğindeki Hizbullah, Nebih Berri liderliğindeki Emel Hareketi ve Süleyman Franjieh liderliğindeki Marada Hareketi, Hariri’nin başbakanlığını destekledi. Nasrallah, geçen yıl ekim ayında başlayan gösterilerden sonra da Hariri liderliğindeki kabineye desteğini sürdürdü ve Hariri’nin istifasına kesin bir dille karşı çıktı. Buna gerekçe olarak da hükümetsizliğin Lübnan’a daha fazla zarar vereceği ve kaosu davet edeceği idi. Yukarıda belirttiğimiz gibi Lübnan’da hükümet kurmak uzun zaman alıyor. Büyük umutlarla başlayan “Thawra” hareketi, ne eski sistemi devirme ne de yeni bir alternatif sunabilme konusunda şimdilik kayda değer bir başarıya ulaşamadı. Pandemi süreci de belki değişimlere yol açabilecek gösterilerin yelkenlerindeki rüzgârı neredeyse tamamen kesti. Şimdi de hep aynı siyasetçilerin her zamanki hükümet kurma “gösterilerini” izlemekten öteye gidemiyor Lübnanlılar. DSÖ ekibi Wuhan’a gitti Yeni tip koronavirüste (Covid19) küresel çapta ağır tablo sürerken gözler aşı ve tedavi uygulamalarında. Salgında dünya genelinde vaka sayısı önceki gün itibarıyla 92 milyon 849 bin 799’a, can kaybı ise 1 milyon 988 bin 528’e yükseldi. İyileşenlerin sayısının da 66 milyon 406 bin 573 olduğu bildirildi. Öte yandan uzun süredir beklenen, geçen hafta Pekin tarafından ertelenen Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Çin ziyareti dün başladı. DSÖ’nün uluslararası uzmanlardan oluşan ekibi, virüsün kaynağını araştırmak amacıyla, 2019’un son aylarında ilk kez tespit edildiği Çin’in Wuhan kentine gitti. 15 kişilik heyetten iki isim ise Singapur’dan aktarmalı uçuş öncesinde yapılan virüs testinin pozitif çıkması üzerine Çin’e gidemedi. Diğer 13 bilim insanının ise Wuhan’a varmalarının ardından çalışmalarına başlamadan önce iki haftalık karantina sürecinden geçeceği haberleri gündeme yansıdı. DSÖ, virüsün hayvanlardan insanlara geçişine yönelik süreç konusunda yapılacak incelemelerin gelecekte olası salgınlarla mücadele açısından önemine işaret ediyor. ‘Aşı turizmi!..’ ABD başta olmak üzere kimi ülke salgınla ilgili geç bilgi verme, saklama, ihmal iddialarıyla Pekin yönetimine suçlamalarda bulunuyor. Aynı şekilde DSÖ’ye de salgına karşı yetersiz kalma yönünde çıkışlar dikkat çekiyor. Öte yandan İngiliz Telegraph, “lüks seyahat ve yaşam” şirketi olarak kendini tanıdan Knightsbridge Circle adlı bir firmanın, yılda 25 bin İngiliz poundu (250 bin TL) ödeyen üyelerini aşıya kolay erişilebilen Birleşik Arap Emirlikleri ve Hindistan’a göndermeyi içeren gezi paketi sunduğu iddiasını aktardı. Üyelerin burada aşı yaptırabilecekleri vaadinde bulunduğu savunuldu. Ayrıca Fransa 18 Ocak’tan itibaren, AB dışındaki ülkelerden gelenlerden son 72 saat içinde yapılmış negatif test sonucu isteyeceğini açıkladı. 7 günlük izolasyonun ardından yeniden test yaptırmalarının gerekeceği kaydedildi. ‘PASAPORT’ TARTIŞMASI Covid19 virüsüne karşı bazı ülkelerin, kişilere aşı uygulanıp uygulanmadığı bilgisinin yer aldığı dijital pasaport önerisini masaya getirdikleri haberleri dikkat çekiyor. Reuters, Danimarka’nın aşı olanlara verilecek belgeye yönelik bu tür bir uygulama üzerinde çalıştığını aktardı. Öte yandan Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in de Avrupa Komisyonu’na AB içinde seyahat edeceklere yönelik böyle bir belge oluşturulması için çağrıda bulunduğu savunuldu. Konuyu 21 Ocak’taki AB zirvesinde gündeme getirmeyi hedeflediği kaydedildi. Tartışmalar artarken İngiltere ise dün aşı pasaportu gibi bir planları olmadığı açıklaması yaptı. 3’lü işbirliği vurgusu Pakistan’ın başkenti İslamabad, önceki gün TürkiyePakistanAzerbaycan Dışişleri Bakanları Üçlü Toplantısı’na ev sahipliği yaptı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, iki ülkeden mevkidaşı Şah Mahmud Kureyşi ve Ceyhun Bayramov bir araya gelirken taraflar karşılıklı güvenlik, istikrar ve refahı artırma konusunda işbirliği mesajı verdi. Bu çerçevede, İslamabad Deklarasyonu imzalandı. Çavuşoğlu, Pakistan Başbakanı İmran Han ile de görüştü. Dün de Pakistan’daki temaslarını sürdüren Çavuşoğlu, Sindh eyaletinin Başbakanı Murad Ali Şah’la bir araya geldi. Türkiye’nin Karaçi Başkonsolosluğu binasının inşasında desteklerinden dolayı Şah’a teşekkür etti. “Karaçi, Türk yatırımları için giriş kapısıdır. Ekonomideki tecrübelerimizi aktarmaya hazırız” dedi. Seçim günü ‘internete karartma’ Uganda’da dün halihazırdaki Devlet Başkanı Yoweri Museveni ile rakibi şarkıcı Bobi Wine arasında çekişmeli olacağı belirtilen seçimler için sandık başına gidildi. Muhalif kaynaklar, ülkenin en büyük operatörü MTN’nin telekom operatörlerine hizmetleri askıya alması nedeniyle 46 milyon nüfuslu ülkede internetin kesildiğini belirtti. Eski bir gerilla olan Museveni’ye (76) karşı adaylığını koyan Reggae sanatçısı, gerçek adı Robert Kyagulanyi olan Wine’ın (38), gençlerin ve yoksul kesimlerin desteğini aldığına işaret ediliyor. Wine, altıncı dönem için iktidar arayışındaki Museveni’yi daha önce istifaya çağırmıştı. Geçen yılın sonlarında Wine, yeni tip koronavirüs salgını kısıtlamalarına uymayarak mitingler düzenleme gerekçesiyle bir süreliğine gözaltına alınmıştı. Destekçileri başkent Kampala ve çevresinde meydanlara çıkarken polis sert müdahalede bulundu, kimi gruplarla çatışmalar yaWine şanmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle