08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 10 OCAK 2021 PAZAR HABER Yoksa bu kalkışma da Biden için ‘Tanrı’nın bir lütfu’ mu? ABD’de neler oluyor? Herkes bunu soruyor. Kongre binasının Trump yandaşlarınca işgal edilmesi, böyle bir eylem ilk kez olmasa da 2021’de de yaşanmasının Amerikalıları şoke etmesini anlamak zor değil. Çünkü yaşanan bir sivil darbe girişimidir. Yüzyıllardır dünyanın her yerinde darbe düzenleyen ya da destekleyen Amerika’nın, kendi başkentinde siyasi sistemin merkezi Kongre binasında olanlar, çoğu kişi için beklenmedik bir olaydı. “Muz cumhuriyeti” diye küçümsedikleri ülkelerde darbe yapanlar, kendi başkentlerinde olanlara inanamadı. Mesela Irak’ta kitle imha silahları yalanıyla milyonlarca insanın öldürülmesine yol açan George W. Bush, Kongre baskını için, “Bu ancak muz cumhuriyetlerinde olur!” diyerek olayı kınadı. Kenya’daki günlük Nation gazetesi de “Şimdi muz cumhuriyeti kim?” diye manşet attı. Aslında Trumpizm’in bu noktaya varabileceğini öngörmek zor değildi. Nitekim Der Spiegel dergisinin Haziran 2020 sayısının kapak görselinde, Beyaz Saray’daki odasında elinde yanan bir kibrit çöpü ile oturan Trump resmedilirken, pencerelerin gerisinde alevler içindeki Washington DC’de polisle çatışan gruplar görülüyordu. Ve dergi geleceği şu manşetle haber veriyordu: “Ateş şeytanı: Bir başkan ülkesini ateşe veriyor.” İşgali körükleyen Trump yalnız mıydı? 2016’da ABD’deki uyuyan ırkçı hücreleri harekete geçirerek iktidara gelen ve dört yıl boyunca ırkçı sağın desteğiyle popülist bir politika izleyen Trump, son çare olarak fanatik grupları şiddete yöneltti. George Floyd’un bir polis tarafından korkunç bir şekilde katledilmesinden sonra tüm ülke yangın yerine döndüğünde de seçim gezilerinde de yaptığı tek şey, kendi başarısızlıklarını gizlemek için toplumu kutuplaştırarak nefret yaymaktı. Yeniden seçilmek için umut bağladığı tek yöntem buydu. Attığı tweet’lerde de verdiği röportajlarda da stratejisi tamamen bunun üzerine kuruluydu. Kongre’nin basılmasını bilerek, isteyerek Trump organize etti. Belli ki bu organizasyonda yalnız da değildi. İçeri girmenin son derece zor olduğu resmi bir binaya kostümlerle ve Konfederasyon bayrağıyla dalıp ortalığı terörize etmek, ancak Hollywood filminde olur diyeceğim ama onda bile bu kadar kolay gerçekleşmez. Çok açık ki, 6 Ocak’taki olaylar sırasında güvenlik kuvvetleri, Trump yandaşlarına gereken müdahaleyi uzun süre yapmadı, grupların binaya girmesini izledi. O zaman soru şu: Başkan Yardımcısı Mike Pence, önde gelen Beyaz Saray yetkilileri ve Cumhuriyetçi Parti’nin önemli isimlerinin bile bu olay nedeniyle istifa ettiği düşünülecek olursa, Trump’ın kendi çevresinden gelebilecek böyle bir tepkiyi hesaplayamamış olması mümkün mü? Bu durumda insan düşünüyor. Acaba Trump kendi adamları tarafından kandırıldı mı? Trump’ın azli ve yargılanması gündemde İster darbe densin, ister işgal ya da kalkışma, utanç verici Kongre baskınının da 11 Eylül 2001 saldırıları gibi önceden Amerikan gizli servisleri tarafından öngörülememesi ya da bilinmemesi olanaklı değil. Bina içine girişin ne kadar kolay olduğunu da düşününce, bu olayın Trump’a vereceği zarar hesaplanarak uzun süre müdahale edilmediğini söylemek yanlış olmaz. 20 Ocak’ta görevi devralacak Biden’ın önündeki en önemli sorun, Amerikan toplumundaki aşırı kutuplaşma, yükselen ırkçı sağ ve zarar gören demokratik hukuk devleti imajı. Trump gitse bile Trumpizm’in ortadan kalkmayacağını görenler, kanlı Kongre işgali sonrasında hem toplumdaki birliği güçlendirme adına önemli bir adım attı hem de Trump’ın 2024 adaylığının önünü tıkamak için büyük bir adım attı. Trump’ın başkanlığının sona ermesine 10 gün kalsa da azledilmesi ve yargılanması gündemde. Normal koşullarda olmayacak gelişmeler, Kongre baskını sonrasında mümkün hale geldi. Kim bilir belki bu kalkışma da Biden için “Tanrı’nın bir lütfudur…” Fahrettin Altun kutlarken öğüt verdi! Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” nedeniyle yayımladığı mesajda, “Basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti kavramlarının, terör örgütlerinin propagandasını yapma, vatandaşlarımız arasında ayrımcılık, nifak ve nefret tohumları serpme ya da vesayet ve darbe dönemlerini yüceltme gibi ifsat edici emeller için kalkan olarak kullanılmasına, herkesten önce ‘hakikat temsilcisi’ olan gazetecilerin müsaade etmemesi gerekmektedir” demesi dikkat çekti. “Ülkemizde basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti alanı da 20 yıl öncesiyle kıyaslanamayacak ölçüde genişletilmiş ve güvence altına alınmıştır” diyen Altun, vakıflara ait araziye yaptırdığı çardak ve şöminenin yıkılmasına yönelik haber yaptığı için Cumhuriyet’e dava açıp Basın İlan Kurumu aracılığıyla gözdağı vermeye çalışmıştı. l ANKARA / Cumhuriyet Eski Saray Başdanışmanı Tanrıverdi’nin şirketi, suikast tekniği ve gayri nizami harp hizmeti veriyor SADAT’tan gladyo eğitimi AKP yönetiminin son günlerde çeşitli olayları bahane ederek “darbe senaryoları” üretmesine karşın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski başdanışmanı, emekli general Adnan Tanrıverdi’nin Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret IŞIK KANSU Şirketi (SADAT), resmi sitesinden “suikast tekniği” ve “gayri nizami harp” hizmetleri verdiğini duyurdu. Adnan Tanrıverdi, şirketin kurulduğu dönemde, SADAT’ı, AKP hükümetinde yer alan yetkililerin isteği üzerine kurduklarını açıklamıştı. 2012 yılında TSK’den emekli olmuş 23 subay ve astsubayın kurduğu ve savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren SADAT şirketi, AKP’nin iktidarda olduğu 2012’de İstanbul Valiliği’nden özel güvenlik yetki belgesi aldı. Şirketin kendi belgelerine göre, silahlı kuvvetlerin ve iç güvenlik güçlerinin organizasyonu, stratejik danışmanlık, özel savunma ve güvenlik eğitimleri ile donatım alanlarında hizmet vererek İslam dünyasının kendine yeterli bir askeri güç olmasını amaçlıyor. Baskın ve sabotaj kursu SADAT’ın resmi sitesinde yer alan bilgilere göre, askeri eğitim hizmetleri veriyor. Örneğin; kara harekâtı eğitim programında, yetişmiş eğitimciler tarafından, her kursiyer için tahsis edilen SADAT şirketi, verdiği hizmetleri AKP döneminde aldığı özel güvenlik yetkisi ile yürütüyor... SADAT’ın sitesinde GNH eğitimi özel teçhizat ile arazi ortamında pusu, istihbarat, baskın ve sabotaj, uçakhelikopter yönlendirme eğitimleri veriliyor. Kurs sonunda elde edilecek kabiliyetler arasında “ordu organizasyon şemasında bulunan kademelerin en alttan en üst seviyeye kadar olan birimlerinde uyumlu bir şekilde görev yapabilme” yetisi de bulunuyor. Keskin nişancılık eğitim paketini alanların, tabanca ve piyade tüfeği atış“İslam Birliği olacak mı, olacak. Nasıl olacak, Mehdi Hz. geldiği zaman. Peki, Mehdi ne zaman gelecek? Allah bilir. Peki, bizim bir işimiz yok mu, ortamı hazırlamamız gerekmez mi? İşte ASSAM bunu yapıyor” diyen Tanrıverdi, tepkiler üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştükten sonra başdanışmanlık görevinden istifa etmişti. larında yüzde 60 başarı sağlaması öngörülüyor. Suikast teknikleri Koruma eğitim paketindeki kursiyerlerden de tabanca ve tüfek atışlarında yüzde 60 başarı sağlanıyor ve kurs sonucunda, temel koruma teknikleri ve “suikast teknikleri” konusunda “imkân ve kabiliyetler” pekiştiriliyor. Kurs sonu yapılacak test ve değerlendirmelerde başarılı olan kursiyerlere, kursu takip ettiğini ve başarı durumunu belirten bir “koruma uzmanlığı” sertifikası veriliyor. Gladyo paket programı “Bomba imali”nin de öğretildiği belirtilen tahrip eğitim paketinin yer aldığı programda, ayrıca Gladyo’nun kullandığı teknik olan “gayri nizami harp” eğitimi paketi de bulunuyor. Gayri nizami harp kursunun eğitim içeriği, SADAT’ın programında özetle şöyle yer alıyor: “İstihbarat, mukavemet harekâtı, gerilla harekâtı, kurtarmakaçırma harekâtı, özel kuvvetler harekâtı, psikolojik harp harekâtı, gayri nizami harp liderliği.” Gayri nizami harp kursunu kazananlar programa göre şu yetenekleri kazanıyorlar: “Sabotaj, baskın, pusu, tahrip, suikast, kurtarma ve kaçırma, tedhiş, sokak hareketleri türü eylemlerde ve gizli etkinliklerden oluşan harekât teknikleri.” İslam devleti istemi SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi, Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı yaptığı dönemde, İstanbul’un başkent, resmi dilin Arapça olduğu bir İslam devleti oluşumu önermişti. Geçmişte Genelkurmay Özel Harp Daire Başkanlığı Lojistik ve Harekât Şube Müdürlüğü görevinde bulunmuş olan Adnan Tanrıverdi’nin kurduğu Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği yöneticileri arasında Akit gazetesi yazarı ve eski AKP Sarıgazi Belde Başkanı Sabri Balaman, geçmişte irticai faaliyetler gerekçesiyle TSK’den uzaklaştırılmış olan Ersan Ergür, Reşat Fidan gibi isimler de yer alıyor. Yakın geçmişte, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, SADAT’ın “Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampları kurduğu”nu gündeme getirmiş, şirket bu savlara karşı çıkmıştı. l ANKARA ZAFER TEMOÇIN ‘AŞIYI ÖNCE CHP’LİLERE YAPALIM, İŞE YARAMAZSA VATAN KURTULUR’ İmamdan skandal paylaşım MEHMET MENEKŞE Tokat Erbaa ilçesi Alacabal Mahallesi Güney Cami imamı Ayhan Keskin, kendisine ait sosyal medya sayfasında CHP’liler hakkında yaptığı paylaşımla bir skandala imza attı. Keskin sayfasında “Aşıyı önce CHP’lilere yapalım işe yararsa millet kurtulur, işe yaramazsa vatan kurtulur” ifadelerini kullandı. Paylaşımı gören CHP Erbaa İlçe Başkanı Hayri Kocaoğlu imam hakkında Erbaa Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Bir din görevlisinin milyonlarca kişinin oy verdiği ana muhalefet partisi hakkında yaptığı paylaşımın kabul edilebilir olmadığını ve imamın bir partinin imamı gibi davrandığını ifade eden Kocaoğlu, “Bu bir nefret söylemidir, ayrımcılıktır, buzdağının görünen kısmıdır. Din üzerinden siyaset yapan AKP’nin gerçek yüzüdür. Bir din görevlisi, bir imamın işi siyaset yapmak, ayrımcılık yapmak mıdır? Herkes haddini, hududunu bilecek, kanunlara, insan haklarına saygılı olacak” dedi. ‘Cesaret alıyorlar’ Kocaoğlu şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’nin yüzde altmışını CHP’li belediyeler yönetiyor. CHP’lilerin ölmesini, yok olmasını isteyen bir zihniyet, inanç olabilir mi? Bu skandal paylaşım ile ilgili suç duyurusunda bulunduk ve takibini yapacağız. Biz bunların nereden cesaret aldıklarını, kime güvendiklerini çok iyi biliyoruz.” IĞNELI FIRÇA CHP, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” nedeniyle hazırladığı 2020 yılı “Basın Özgürlüğü Raporu”nu açıkladı. Çakırözer ‘İktidarın baskısı arttı’ CHP, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” nedeniyle hazırladığı 2020 yılı “Basın Özgürlüğü Raporu”nu açıkladı. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in hazırladığı “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” nedeniyle hazırladığı 2020 yılı “Basın Özgürlüğü Raporu”nda iktidarın Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile Basın İlan Kurumu eliyle televizyon ve gazetelere yönelik ağır yaptırımlar uyguladığı dile getirildi. Raporda, 2020 yılında gazetecilerin en az 479 kez hâkim karşısına çıktığına, 78 gazetecinin gözaltına alındığına, 25 gazetecinin de tutuklandığına dikkat çekildi. Raporda 2 televizyon kanalının 5’er gün karartıldığı, bir başka televizyon kanalının ise 26 günlük yayın hayatına “iktidarın siyasi baskıları sonucu veda etmek zorunda bırakıldığı” belirtildi. Raporda “Basın İlan Kurumu hiçbir hukuki dayanak olmaksızın yerel ve ulusal gazetelere yüzlerce gün resmi ilan kesme cezası verdi. Cumhuriyet gazetesine 2020 yılında 110 gün ilan kesme cezası verildi. Bunun 55 günü kesinleşti ve uygulandı. Cumhuriyet, yaklaşık 1 milyon lira gelir kaybına uğradı. BirGün gazetesine 112 gün ilan kesme cezası verildi. MESLEK ÖRGÜTLERİ: KUTLAMA DEĞİL, MÜCADELE Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) bu yıl da 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde demokratikleşme, çokseslilik, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünden söz edilemediğini belirterek, sansür, işsizlik, düşük ücret, sosyal güvencesizlik, sendikasızlık, gözaltı ve tutuklamaların Çalışan Gazeteciler Günü’nün gündeminin ilk maddelerini oluşturduğunu belirtti. Açıklamada gazetecilerin yüzde 30’unun işsiz olduğu belirtildi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ise “İşsizlik sarmalında 10 Ocak” başlığıyla yayımladığı raporda gazetecilerin sorunlarını gözler önüne serdi. TGS açıklamasında, “10 Ocak’ı uzun yıllardır bir ‘mücadele’ günü olarak tanımlıyoruz. Günümüz Türkiyesi’nde 10 Ocak’ı sadece ‘Çalışan Gazeteciler’ günü olarak tanımlamak oldukça zor. Çünkü sektördeki işsizliğin ülke ortalamasının 2 katı olduğu, güvencesiz ve sendikasız çalışmanın yüzde 90’ı aştığı, 67 gazetecinin cezaevinde olduğu medya sektöründe 10 Ocak, kutlanmayı değil, mücadele edilmeyi gerektiriyor” ifadeleri kullanıldı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Bunun 84 günü uygulandı. Gazete 1.4 milyon lira gelir kaybına uğradı. Sözcü ve Korkusuz gazetelerine 46 gün ilan kesme cezası verildi. Gazetelere uygulanan ilan ambargolarının temel gerekçeleri arasında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un, İstanbul’daki evinde izinsiz inşaat faaliyetine ilişkin haberler de yer aldı. Bu haberler nedeniyle gazetelere sadece ilan cezaları kesilmedi. Gazetelere açılan terör ve tazminat davalarının yanı sıra art arda gönderilen tekzipler de 2020’ye damgasını vurdu” denildi. ‘Basın entübe oldu’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, gazetecilerin baskı, sansür, gözaltılar, işten atılmalar, güvencesizlikle mücadele ettiğini ifade etti. “2020’de basının da entübe olduğunu” söyleyen Ağbaba, paylaştığı raporda, siyasi baskı ve tehditlerin yoğun şekilde arttığını, gazetecilere açılan davalarda rekor artış olduğunu ve gazetecilerin tazminatsız işten atıldığını belirtti. l ANKARA/Cumhuriyet Tanıdık atama! LEYLA KILIÇ Türkiye Varlık Fonu’na 2017’de devredildikten sonra zarar açıklayan ÇAYKUR Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığı’na AKP Rize İl Başkanı İshak Alim’in ağabeyi Yusuf Ziya Alim atandı. Alim, 3 yıldır vekâleten görevi yürütüyordu. Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan yeni atamalar dün Resmi Gazete’de yayımlandı. Konuya ilişkin Cumhuriyet’e konuşan CHP Rize İl Başkanı Saltuk Deniz, uzun süredir vekâletle yönetilen ÇAYKUR’a asaleten bir atama yapılmasını beklediklerini belirterek “Yapılacak atamanın da liyakate dayalı, ÇAYKUR geleneğinden gelen ve bölgeyi tanıyan kişilerden olması gerektiğini savunduk. Ataması yapılan Yusuf Ziya Alim, 3 yıldır vekâleten ÇAYKUR’u yöneten ve kurumun içinden gelen biridir. Atanması doğaldır ve bu atamanın ÇAYKUR’da çok önemli bir değişiklik yaratacağına inanmıyoruz. AKP, Türkiye’yi nasıl yönetiyorsa ÇAYKUR’u da o şekilde yönetmektedir” dedi. Alim’in AKP İl Başkanının ağabeyi olmasına ilişkin Deniz, “Bu etik bir konu olmanın yanı sıSürekli zarar açıklayan ÇAYKUR’da 3 yıldır vekâleten genel müdürlük koltuğunda oturan AKP’li il başkanının ağabeyi asaleten getirildi. ra AKP il başkanının ve il örgütünün sorunudur. Atamanın üzerine gölge düşüp düşmemesine kendileri karar verecektir. Türkiye’de ataması yapılan kişilerin siyasetle kurdukları ilişkiler hepimizin bildiği konulardır. ÇAYKUR da siyasetin gölgesindedir” diye konuştu. Yüce istifa etsin ÇAYKUR’da yönetimsel sorunlarla birlikte işçi ve üretici sorunlarının da artarak devam ettiğini kaydeden Deniz, şöyle konuştu: “Kurumun bankalara olan borcu, katlanan zararı ve stok sorunu da yerini koruyor. Artık ÇAYKUR’a genel müdür atandığına göre AKP’li Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce’nin ÇAYKUR yönetim kurulu üyeliğinden bir an önce istifa etmesi ve Sakarya’nın sorunları ile ilgilenmesi gerekmektedir. Onun yerine ÇAYKUR’da çalışan ve işçilerin temsilcisi olan birinin bu görevi üstlenmesi gerekmektedir.” YENİLENEN ATM İCRAAT SAYILDI AKP Konya Taşkent İlçe Başkanı Mehmet Tok, ilçede yenilenen banka ATM’si nedeniyle AKP Konya Milletvekili Selman Özboyacı’ya teşekkür ederek “İlçemizde Ziraat Bankası’na ait ATM makinesi bugün itibarıyla yenilenmiştir. ATM’nin yenilenmesi aşamasında emeği geçen başta sayın vekilimiz Selman Özboyacı olmak üzere ilçe başkanımız Mehmet Demirgül ve Belediye Başkanımız Osman Arı’ya teşekkür eder şükranlarımı sunarım” ifadelerini kullandı. Fabrika açılmış gibi yapılan duyuru, sosyal medyada esprili paylaşımların yanı sıra AKP’ye yönelik eleştirileri de beraberinde getirdi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle