09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 6 EYLÜL 2020 PAZAR Tunceli Dokuzkaya köylüleri artık hasretini çektikleri topraklarına dönmek istiyor 28 yıldır yasaklı köy Tunceli’nin Nazımiye ilçesine bağlı Dokuzkaya (Markasor) köyü, 1992 yılında boşaltıldı. Tari hinde elektrik ve telefonla hiç tanış mayan Dokuzkaya köyüne Pülümür Çayı’ndan ulaşımını sağlayan köp rü de yıkıldı. Tüzelkişiliği düşürülen ve Büyükyurt (Hakis) köyüne bağlanan Dokuzkaya, yaklaşık 30 KAYHAN AYHAN yıldır yasaklı. Türk şiirinin önem li isimlerinden Cemal Süreya’nın atalarının da Dokuzkaya’da yaşadığını söyleyen köylüler, yasağın sona ermesi ve köy lerine yerleşebilmek için yetkilile re çağrıda bulundu. Köylerine sadece özel izinle günübirlik olarak gidebil diklerini ifade eden köylülerden kimi yıllardır gidemediği atalarının mezar larını ziyaret ederken kimi de ayakta kalan ev duvarlarına sarılarak hasret gidermeye çalışıyor. Change.org üzerinden yasağın kalk ması için imza kampanyası da başla tan köylülerden tiyatro sanatçısı Yıl mazcan Sare köyde doğuyup büyüyen lerden. 13 yaşlarında İstanbul’a git mek zorunda kalan Sare, doğduğu top raklara dönmek için özlem çekiyor. Okuma yazma oranı yüksek olan köyden uzay mühendisi ve milletve kili de çıktığını belirten Sare, köyleri nin bu yasak döneminde yerlebir ol duğunu söyleyerek, “Ağaçlar kuru muş, bahçeler kurumuş, evler yer le bir olmuş. Ceviz ağaçlarıyla kap lı bir köydü. Asırlık ceviz ağaçları mız kurudu. Her köylünün buradan elde ettiği bir gelir kaybı var. Kuş se si bile duyamazsınız. Mezarlıklar bi Güvenlik gerekçesiyle 1992 yılında boşaltılan köye özel izinle girilebiliyor. Atalarının mezarlarını ziyaret edip, ayakta kalan ev duvarlarına sarılarak hasret gidermeye çalışan köylüler, yasağın sona ermesi ve köylerine yerleşebilmek için yetkililere çağrıda bulundu. Yılmazcan Sare Eski hali Son hali le kaybolmuş. İster istemez insan kötü oluyor. Çocukluğunun geçtiği, anılarının olduğu, yaşamının en iyi yerinde duran yerin yerlebir olması çok üzücü” dedi. Köyün karşısında güvenlik kulesinin yapıldığını ve bu durumun da güvenlik gerekçesini ortadan kaldırdığını kaydeden Sare, “Yasağın bir an önce kaldırılmasını istiyoruz. Bu konuda 15’e yakın sanatçımız da yasağın sonlanmasını talep ediyor. Kendi köyümüzde ya şamak istiyoruz. Bu zamanda bu yasağın sürmesi kabul edilebilir bir şey değil. Biz topraklarımıza dönmek istiyoruz. İnsanlarımız, öldüklerinde buraya gömülmek istiyor” ifadelerini kullandı. CUMARTESİ ANNELERİ EYLEMİNDE 806. HAFTA ‘Adalet istemekten vazgeçmeyiz! Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 806’ncısını gerçekleştirdi. Bu haftaki eylem de koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesapla rı üzerinden canlı yapıldı. Cumartesi Anneleri, bu haftaki açıklamalarında 12 Eylül 1994’te gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Kenan Bilgin’in akıbetini sordu. Yetkilileri göreve çağıran Cumartesi Anneleri, “Kenan Bilgin’in gözaltında kaybedilişinin 26. yılında bir kez daha adli ve siyasi makamları göreve çağırıyoruz: AİHM kararları devlet açısından bağlayıcıdır. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uymaması, hukukun üstünlüğü ilkesini ağır biçimde ihlal etmesi demektir. Bu ihlale son verin; Kenan Bilgin’in gözaltında işkence ile öldürülmesi ve bedeninin kaybedilmesi ile ilgili etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini sağlama görevinizi yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin Kenan Bilgin için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 107 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” dedi. l Haber Merkezi 3 GRUP YARIŞACAK İDO’da seçim günü Türkiye’nin en büyük diş hekimleri odalarından İstanbul Dişhekimleri Odası’nın (İDO) 18’inci Genel Kurulu dün İTÜ Maçka Sosyal Tesisleri’nde yapıldı. Dişhekimleri, koronavirüs tedbirleri kapsamında bugün saat 09.0017.00 arasında Nişantaşı Nuri Akın Anadolu Lisesi’nde sandık başına giderek yeni yönetimi belirleyecek. Seçimlerde mevcut yönetimde olan Birlik Grubu ile İdealist Dişhekimleri Grubu ve Önce Dişhekimi Grubu adı altında üç farklı grup yarışacak. Seçim öncesi, odanın geçmiş dönem başkanları bir bildiri yayımlayarak meslektaşlarına “Seçime gel, oyuna, odana sahip çık” çağrısı yaptı. Prof. Dr. Gülümser Koçak, Celal Korkut Yıldırım, Kazmir Pamir, Ali Özden Uçansu, Prof. Dr. Taner Yücel, Rıfat Yüzbaşıoğlu, Kadir Gökmen Öğüt, Prof. Dr. Serdar Çintan, A. Murat Ersoy ve Prof. Dr.Turhan Atalay imzalı ortak bildiride özetle şu ifadelere yer verildi: “Başardıklarımızın yanında başaramadıklarımız da oldu. Ancak bir arada olmanın birlikteliğimize yararını her zaman gördük, deneyimledik. Odamız bu hafta sonu kritik bir seçime gidiyor. Siyasi iktidar, meslek odalarının kurumsal yapısını bozmaya, parçalayıp etkisizleştirmeye, birlikteliğimizi zayıflatmaya yönelik adımlar atmaya çalışıyor. Cumhuriyetin, demokrasinin, laiklik ilkesinin, katılımcılık ve çoğulculuğun tartışmasız değerler olduğuna inanan biz, sizi 6 Eylül Pazar günü (bugün) bu ilkelere ve odamıza sahip çıkmaya davet ediyoruz. Özellikle genç meslektaşlarımıza da seslenmek istiyoruz. Yaşadığımız sorunları biliyoruz. Bu sorunları çözmenin ilk adımı demokratik katılımcılık ve mücadeledir. Sorunlarımıza sahip çıkıp, ses verirsek; yıkılmayacak engelin, aşılmayacak sorunun olmadığını göreceğiz. Kendimiz için, mesleğimiz için oy verelim.” l Haber Merkezi Salgın nedeniyle zor bir dönemden geçen tekstil sektörü destek bekliyor ‘Türkiye büyük fırsat kaçırdı’ ALİ AYAROĞLU Zonguldak’ta 350 kişiyi istihdam edecek yatırım planladıklarını açıklayan Eko Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Özcan Sümer, koronavirüs salgını nedeniyle zor bir dönemden geçen sektörün destek beklediğini dile getirdi. Maske üretimi konusunda yanlış kararlar alındığını savunan Sümer, “Süreci sağlıklı yürütmüş olsaydık Türkiye için büyük bir fırsattı. Türkiye büyük bir fırsat kaçırdı” dedi. İstanbul, Zonguldak ve Bursa’da 6 tekstil fabrikası bulunan Eko Tekstil’in Yönetim Kurulu Başkanı Özcan Sümer, “Pandemi dö Sümer neminde tesislerde çok sıkı önlemler aldık ve çok yoğun çalıştık. Maske kumaşı petrole bağlı, dolar ikiye katladı. Maskenin kumaşı nın ihracatı serbest, maske ve koruyucu ekipman ithalatı yasak. Kumaşın ihracatı yasak olmalıydı, hazırgiyim serbest olmalıydı. Biz hazırlamış olduğumuz raporları kamuoyuna yansıtamadık. Süreci sağlıklı yürütmüş olsaydık Türkiye için büyük bir fırsattı. Türkiye büyük bir fırsat kaçırdı. En büyük maske üreten ülke Almanya. Pandemi dönemi gösterdi ki, Avrupa’ya en yakın tekstil üreticisi ülke Türkiye. Enflasyonun altındaki bir kur artışı bizim canımızı çok yaktı. Dinamik, hızlı, çalışkan bir sektörümüz var. Para politikasından kaynaklanan şokları yaşadık. Sürecin iyi yürütülememesi nedeniy le önemli bir fırsatı ülke olarak kaçırdık” dedi. Madene alternatif sektör tekstildir Zonguldak bölgesinde yeni yatırımlar hedeflediklerini belirten Sümer, “Özellikle Kilimli ve Çatalağzı bölgesinde 350 kişiyi istihdam etmeyi planlamıştık. Salgın nedeniyle bu yatırımı gerçekleştiremedik. Normale döndüğümüzde mutlaka bunu gerçekleştireceğiz. Zonguldak bölgesinde madene alternatif bir sektör tekstildir. Pandemi olmasaydı şimdi biz Zonguldak’ta 2. fabrikayı açmış olacaktık” dedi. l ZONGULDAK SAKARYA VALISI ARADI Fındık işçilerine saldırıda 3 gözaltı Mardin Mazıdağı’ndan Sakarya’ya giden 16 fındık işçisine, işveren ve köylülerin saldırması iddialarıyla ilgili 3 kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Sakarya’da saldırıya maruz kalan işçi yakınlarından Hamdin Demir, Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım’ın kendilerini aradığını ve olaya ilişkin 3 kişinin gözaltına alındığını söylediğini paylaştı. Öte yandan, evlerine dönen işçiler, İlçe Jandarma Komutanlığı’na çağrıldı. İşçiler, Mardin Barosu avukatları ile birlikte gruplar halinde İlçe Jandarma Komutanlığı’na gitti. HDP’den tepki HDP Emek Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Şaziye Köse, işçilerin Kürt oldukları için ırkçı saldırıya uğradıklarını iddia ederek dün HDP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Köse, “Bu saldırıda bir erkeğin, çocuklu bir genç kadına attığı tokat aslında toplumun geldiği noktayı çok net ve berrak bir biçimde göstermektedir” dedi. l İç Politika ‘Bize hükmedin... Ama önce anlayın babaa!’ Salgın sürecinden en çok eğitim etkilendi. Bunun iki nedeni var: Okul çağındaki çocukların ve gençlerin toplu halde sınıflarda bulunmasının zorlukları, iktidarın önceliğinin eğitim olmaması. İkinci şıkkı siyasal bir yaklaşımla dile getirmiyoruz. Bu ayrı bir yazı konusu... Türkiye’nin üçte biri öğrenci. 19 milyon temel eğitim ve lise, 8 milyon üniversite öğrencisi eylül ayına belirsizlikle girdi. Yüz yüze eğitim ne zaman başlayacak belli değil. Her aile gibi biz de belirsizlikleri aşmaya çalışıyoruz. Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ikinci sınıfa giden kızımız Yağmur’un, her şartta okulu tamamlayacak bir yol bulacağını düşünüyoruz. Yedinci sınıftaki oğlumuz Deniz ise şimdiden eğitime başka bir gözle bakıyor. Ailecek “Uzaktan eğitim yeterli olmayacak, yüz yüze öğretmen mi planlayalım” diye konuşurken aramıza giriyor: Yazık paranıza! 2008 doğumlu, 12 yaşında ama ısrarla 13 olduğunu iddia ediyor. HHH Geçen gün, “Oğlum gel baş başa okulu, geleceği konuşalım” dedim. Çıktık... Yürüme mesafesinde oturabileceğimiz yerler var. Deniz önde ben arkada, seçeceği yere doğru gidiyoruz. Derken, taksi çevirdi. Nereye demeye kalmadan, “Baba beni arkadaşlarınla oturduğun restorana götür” dedi. “Tamam evlat” dedim, “Egemenlik sende!” Arkadaşlarla gittiğimizde nereyi gösterirlerse oraya otururduk. Yine bir yer gösterdiler ama Deniz, “Orası olmaz” dedi, seçtiği yere oturduk. Öncelikle öğrenmeyi öğrenmek gerektiğinden, okumanın öneminden söz ederken araya girdi: “Baba bana 18 yaşına kadar hükmetme hakkınız var. Edin ama önce anlayın...” Konuşma ağırlığı ona geçti: “Bilgisayarı yasakladım, interneti kıstımla bu iş olmaz... Ben bilimi sevmeyi Barış Özcan’dan öğrendim... Onun videoları bana hitap ediyor... Son zamanlarda beni en çok etkileyen YouTube kanalı da Neo Toprak... Her şeye iyi laf sokuyor baba... Hugola’yı izlerim ama çok dikkatli takip etmem... Bak Ruhi Çenet’i takip ediyorum...” Araya girdim: Dur oğlum, bunların kiminin adını duydum, kiminin duymadım... Nedir bu YouTube dünyası? Devam etti: “Görsellik baba görsellik... Siz çölde falan büyümüşsünüz. Bizde her şey görsel efektlerle. İçerik üretimi önemli. YouTube’da zararlı şeyler de var, iyi şeyler de. Sen arayıp iyiyi bulucan... Türkiye’de iyi içerik hırsızlığı var. Alıyorlar yabancıdan kopyala gitsin... Ama dünyada en çok izlenen video da bize ait. Sihirli içecekler falan. Bir de (küçümseyerek) çocuklar için üretilenler var, ben onları aştım tabii...” Sohbeti rayına sokmaya çalıştım: Ama oğlum okul şart. Hayatında okul nerede? Biraz durakladı, “Loading baba” dedi, ekledi: “Anladın dimi, yükleme yapıyorum.” Yüklemeyi tamamladıktan sonra “Bak baba” dedi, devam etti: “Okul mesela burası... Şu çevremizdeki insanlardan öğrendiklerimiz. İşte YouTube videolar da çok zengin... Okullar YouTube’u yok sayarak bir yere varamaz. Okullar da görsel eğitime geçsin. Ben öğretmenleri ikiye ayırıyorum; çocuğu olanlar, olmayanlar. Olanlar bizi anlıyor... Bize robot ezberi yaptırmayın...” Robot ezberi ne? “Anladın işte baba... Koy içine beş, on, on beş bilgiyi tekrarlasın dursun...” HHH Dört saatlik sohbetimiz bu zeminde devam etti... Eve geldiğimizde vakit hayli ilerlemişti. “Şu telefonu kapatayım” dedi. Japonya’dan takip ettiği kanallar varmış. Onlar en çok uyarıyı Türkiye saatiyle 03.00 sıralarında gönderiyormuş, o yüzden kapatmak şartmış. Şu günlerde Adana Hürriyet Mahallesi çok ilgisini çekiyormuş... Prof. Haluk Yavuzer kitaplarında, “çocuklarla iyi diyalog kurun ama anneyseniz annelik, babaysanız babalık konumu dışına çıkmayın, arkadaş olmaya girişmeyin, olmaz” uyarısı yapıyor. Deniz’le bunu da dikkate alarak diyalog kuruyorum ama dozunu ayarlamak kolay değil. Yatmak üzereyken seslendi: “Baba be, elinden bi bardak su içelim...” Antalya’da büyük işsizlik dalgası Turizm kenti Antalya’da son bir yılda işini kaybeden kişi sayısı 142 bin ile büyük bir işsizlik dalgası oluşturdu. CHP Milletvekili Çetin Osman Budak, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde “Sosyal Güvenlik Kurumu’nun haziran ayı verilerine göre, son bir yılda Antalya’da işini kaybeden kişi sayısı 142 bin ve bu sayı, Türkiye’nin 57 ilinde çalışan kişi sayısından daha fazla. Antalya’yı tarihinde görülmeyen bir işsizlik dalgası vurdu” dedi. l BÜLENT ECEVİT/ANTALYA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle