09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 25 EYLÜL 2020 CUMA HABER Bakanlık, İstanbul Büyükşehir’de yetki tespitini yandaş Hakİş’e bağlı Hizmetİş’e verdi Yasak değil, kararlılık gerek Tarikat ve cemaatlerle ilgili ilginç haberler birbirini izliyor. Prof. Dr. Esergül Balcı’nın 14 Eylül’de Cumhuriyet’te yayımlanan, şu anda Türkiye’de bir milyon çocugun tarikat ve cemaatlerin pençesinde olduğunu belirten söyleşisinin yanı sıra, ehli tarikatten Cüppeli Ahmet’in selefi derneklerinin silahlanarak iç savaş hazırlığı yaptıkları, yetkililer isterlerse bunların 150’sinin adını vermeye hazır olduğunu açıklamasından sonra, önceki gün de İsmail Saymaz Sözcü’deki köşesinde ilginç bir tarikat olayını anlatıyordu. Olay özetle şöyle: İsmail K. ile Ayşe K. evlenirler. İki de kızları olan çiftin arası Ayşe K’nin İsmail Ağa denen tarikata girmesiyle bozulmaya başlar. İsmail K., çarşafa bürünen ve çocuklarını, “günahtır” gerekçesiyle, okula göndermeyen Ayşe K’ye karşı Aralık 2019’da boşanma ve velayet davası açar. Mahkeme çocukların okula gönderilmeyip, medreseye gönderilmesi iddiasını araştırmak için bir hizmet uzmanı görevlendirir. Uzmanın verdiği rapor üzerine de mahkeme, 9 Ocak 2020’deki duruşmada İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ihbarda bulunulmasını ve Ayşe K’nin çocukları okul göndermediğinden velayetin babaya verilmesini kararlaştırır. Buraya kadar her şey iyi gibi görünüyor değil mi? HHH Oysa iş hiç de öyle değil. Her şeyden önce, Milli Eğitim’de İsmail Ağa cemaati çok güçlü ve etkilidir. Çocuğu gittiği medreseden alıp, İsmail Ağa cemaatinin yakından denetlediği MEB’in okuluna göndermek, özde çocuğun tarikat pençesinden tam olarak kurtulması sonucunu doğurmayacaktır. Yalnızca çocuklar, bir İsmail Ağa kuruluşundan bir başkasına transfer olmuş olacaklardır. Kaldı ki o bile sağlanamamıştır. Çocuklar hâlâ tarikat yurdunda kalmaktadırlar. Normal koşullarda, olayı haber alır almaz, çocuğa ulaşıp, okula kaydının yapılmasını sağlaması gereken Milli Eğitim kılını bile kıpırdatmamıştır. Çünkü MEB zaten İsmail Ağa’nın denetimindedir. İsmail Ağa cemaatinin yalnız, MEB’de değil, aynı zamanda Sağlık Bakanlığı’nda da en etkili güç olduğu herkesçe bilinmektedir. Her yerde, devletin erkine ortak olmuş olan tarikat ve cemaatler konusunda ne gibi önlemler alınması gerektiği konusunda şu sıralarda yoğun bir tartışma var. Bu tartışmanın sağlıklı bir sonuca varabilmesi için her şeyden önce iktidarın bugünkü yapısıyla, tarikat ve cemaatlere karşı devleti korumak gibi bir endişesinin olmadığının bilinmesi gerekir. Bu durumda getirilecek olan yasaklayıcı önlemler, devletin değil, tarikatların güdümündeki iktidarın savsaklamasıyla sonuçsuz kalmaya mahkumdur. HHH Tarikatların sivil toplum örgütü olmayıp, sonuna kadar laiklik karşıtlığını sürdürecek birer fesat yuvası olduğu gerçektir. Ama bu gerçeği görmek, yasaklayıcı mevzuatı getirip, sonra kulağının üstüne yatmak demek değildir. Tarikatları yasaklamak, dinin yasaklandığı yalanının ardına sığınmayı seçenlerin ekmeğine yağ sürecektir. O yüzden tarikatları mümkün olduğunca yakından denetlerken, aslında laiklik ilkesini ödünsüz ve kararlı biçimde uygulayarak devletin yakasını tarikatların elinden kurtarmak ve bir daha devlete sızmalarını engelleyecek önlemleri almak gerekir. Türkiye bugünlere, tarikatları eninde sonunda denetleyebileceği aymazlığı içinde olan sağ politikacıların, bunların devlete sızmalarına göz yumup, yardım etmesiyle geldi. Türkiye içine düştüğü bu çukurdan, laiklik uygulaması konusunda halkın kararlı, uyanık demokratik bilinciyle kurtulacaktır. Bunun için de önce içinde bulunduğumuz rübikondan çıkarak, evleviyetle AKP’den kurtulmak gerek. AKP’den kurtulma azmini sağlayacak, bilincin oluşması yolundaki en büyük çabayı da istemeden de olsa bizzat AKP harcamaktadır. Şu diyalektiğin kuralları da amma da garip değil mi? 76 YAŞINDAKİ ALİ BOÇNAK Hasta hükümlü yaşamını yitirdi Kars Patnos L Tipi Cezaevi’nde 3 yıldır tutuklu olan Ali Boçnak (76), dün yaşamını yitirdi. Boçnak’ın böbrek yetmezliğinin yanı sıra birçok hastalığı olduğu öğrenilirken cenazesinin memleketi Kars’ta defnedileceği kaydedildi. Boçnak’a, Kars’ta 2009 yılında “KCK” adı altına başlatılan soruşturma kapsamında 7 yıl 8 ay hapis cezası verilmiş ve ceza 2013 yılında Yargıtay tarafından onanmıştı. Boçnak’ın Kürtçe mevlit okumasının suçlama konusu yapıldığı ileri sürülmüştü. İHD’nin, hasta hükümlüler listesinde yer alan Boçnak’ın yakın tarihte fıtık ameliyatı olduğu ve enfeksiyon kaptığı öne sürülmüştü. İHD, cezaevlerinde 591’i ağır olmak üzere 1546 hasta hükümlü olduğunu açıklamıştı. l Haber Merkezi İBB’ye sendika ablukası TEKMİS’TE YAŞANANLAR DİNİ, AHLAKİ İSTİSMARI ORTAYA KOYDU Zulme ‘zekât’ kılıfı MUSTAFA ÇAKIR Bursa İnegöl’de sendikalı işçilere zorluk çıkaran işveren, sendikalı olmayan ya da sendikadan istifa eden işçilere “zekât” diyerek 2’şer bin lira dağıttı. Sendikalı işçiler ücretsiz izne gönderildi. Bazı işçilere de işyerine getirilip 1 saat çalıştırılıp eve gönderilerek mobbing yapılmaya başlandı. Türkİş’e bağlı TEKSİF Sendikası, Bursa İnegöl’de faaliyet gösteren 400 kişinin çalıştığı Tekmis Tekstil’de yaşananlara dikkat çekti. TEKSİF, işçilerin sendikadan istifaya zorlandıklarını ve bunun için de çeşitli yasadışı yollara başvurulduğuna işaret etti. Yaklaşık 1.5 yıl önce işçilerin, ayda 1520 gün çalıştırılıp eksik maaş aldıkları ve sigorta primleri asgari ücret üzerinden yatırılıp maaşın bir kısmını da elden aldıkları için çareyi sendikalı olmakta bulduklarını anımsatan TEKSİF yetkilileri, sonrasında işverenin fabrikayı kapatacağına dair işyerine yazı astığını ancak sendikasızlaştırmayı başaramadığını belirtti. Salgın istismarı İşverenin sendika üyesi olmayan yaklaşık 100 işçiyi elinde tutmak için işçilere çeşitli ayrıcalıklar tanıdığını bildiren TEKSİF yetkilileri yaşananlar hakkında şu bilgiyi verdi: “İşveren eşit davranma ilkesini ihlal ederek, sendika üyesi işçilerin toplusözleşmeden doğan geriye dönük alacaklarına karşılık sendika üyesi olmayan işçilere zekât adı altında 2 bin TL dağıttı. Geriye dönük alacakların bir hak olduğu, işverenin sadece sendika üyesi olmayan işçilere zekât vermesinin ayrımcılık yarattığı, bunun ahlaken ve dinen de uygun olmadığı iletildi. Ancak işveren salgını istismar ederek bu kez sendika üyesi olanları kısa çalışmaya ve ücretsiz izne göndererek baskı altına almaya çalıştı. Sendikalı bazı işçiler fabrikaya çağırılıp bir saat çalıştırdıktan sonra geri gönderilerek mobbinge maruz bırakıldı.” Baskılara karşın işçilerden sadece 20’sinin sendikadan istifa ettiğini ancak fabrikadaki sendikasız işçilerin koşullarının da ağırlaştırıldığına dikkat çeken sendika yetkilileri, iş güvenliğini uygulamayan işveren hakkında suç duyurusunda bulunduğunu bildirdi. l ANKARA Buket Yazıcı Muhabirimiz Özdilek beraat etti Zehra Özdilek Gazetemiz muhabiri Zehra Özdilek, gizli bir tanığın adını haberde açık yazdığı gerekçesiyle “terörle mücadelede yer almış kişileri hedef göstermek” suçunu işlediği iddiasıyla açılan davadan beraat etti. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya Özdilek ve gazetemiz avukatı Buket Yazıcı katıldı. Duruşma da mütalaasını sunan savcı haberde gizli tanığını ifşa edilmediğini ve eylemin basın özgürlüğü kapsamında kaldığını belirterek Özdilek’in beraatini talep etti. Özdilek, “Mütalaaya katılıyorum. Gizli tanığın ismini benden önce birçok gazete ve internet sitesi yazdı. Yani ben gizli bir şeyi yazarak ifşa etmedim. Zaten ifşa olmuştu” dedi. Avukat Buket Yazıcı da “Öncelikle hak düşürücü neden ile davanın düşürülmesini istiyoruz” dedi. Mahkeme heyeti Özdilek’in haberinin basın ve ifade hürriyeti kapsamına girdiğini belirterek beraatına karar verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ALBAYRAK’IN AVUKATI DİLEKÇE VERDİ Terkoğlu’na suç duyurusu SEYHAN AVŞAR Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, iktidara yakınlığı ile bilinen Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hakİş) içerisinde yaşanan krizin perde arkasını haberleştiren gazetemiz yazarı ve OdaTV Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Albayrak’ın avukatı tarafından adliyeye sunulan dilekçede söz konusu haberde Bakan Albayrak’a “hakaret edildiği”, haberin “halkı Albayrak’a karşı kışkırtmak için yapıldığı” öne sürüldü. Dilekçede soruşturmanın “Kamu görevlisine hakaret” suçundan yürütülmesi istendi. OdaTV’de 17 Eylül’de “Erdoğan’ın Saray’a çağırıp fırçaladığı başkan kim?” başlığıyla yayımlanan haberde Hakİş içerisinde yaşanan krizde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın devreye girdiği ve parti yönetiminden Hakİş ile ilgili gelen şikâyetler üzerine Hakİş Başkanı Mahmut Arslan’ı acil olarak Cumhurbaşkanı Sarayı’na çağırdığı belirtilmişti. Haberde, Berat Albayrak tarafından gündeme getirilen kıdem tazminatı konusunda Hakİş yönetiminin hükümetin karşısında yer alan sendikalar ile birlikte hareket ettiği yorumu yapılırken, Albayrak’ın bu durumu Cumhurbaşkanı’na taşıyarak Hakİş yönetimini şikâyet ettiği iddiasına yer verildi. Bakan Albayrak’ın avukatı Özel’in, suç duyurusu dilekçesinde, “Şüphelinin sorumlusu olduğu kurum siyasi çıkarım elde etmeye çalışmıştır” iddiası yer aldı. l İSTANBUL ALİCAN ULUDAĞ IFADEYE ÇAĞRILDI Yeni Olay TV muhabiri, eski Cumhuriyet çalışanı Alican Uludağ, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı eleştirdiği paylaşımları nedeniyle ifadeye çağrıldı. Uludağ, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı eleştirdiği sosyal medya paylaşımı nedeniyle, “kamu görevlisini hedef gösterme” suçundan önceki gün ifadeye çağrıldı. Hakkında adli kontrol kararı ve yurtdışına da çıkış yasağı kararı verilen Uludağ, her pazartesi karakolda imza verecek. TGS, Sabah gazetesinin Uludağ’ın ifade vermesini “gözaltı” olarak duyurmasına ilişkin ise açıklama yaptı. Açıklamada, “Alican Uludağ’ın gözaltına aldığı haberleri gerçeği yansıtmamaktadır. Uludağ, Ankara Başsavcısı’nın düğünü sonrası Cumhurbaşkanı’nı ziyaret etmesine ilişkin paylaşımları nedeniyle savcılığın daveti üzerine dün (önceki gün) ifade vermiştir” denildi. l ANKARA/Cumhuriyet Belediyeİş Başkanı Nihat Yurdakul, “Bunun adı emek hırsızlığıdır” dedi. Türkİş Başkanı Ergün Atalay, Belediyeİş’e gitti, görüş alışverişinde bulunuldu. CHP’ye kaptırdığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne sürekli engel çıkaran hükümet, bu kez de sendikal alanda tartışma yaratan ve tepki çeken bir karara imza attı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Türkİş’e bağlı Belediyeİş Sendikası’nı 11 ay beklettikten sonra yetki tespitini Hakİş’e bağlı Hizmetİş Sendikası’na MUSTAFA ÇAKIR verdi. Kararın açıkça yasaya aykırı olduğunu vurgulayan Belediyeİş Başkanı Nihat Yurdakul, “Bunun adı emek hırsızlığıdır” dedi. Belediyeİş karara karşı dava açacak. Sendikal mevzuat gereği toplusözleşme süreci sendikaların işyerlerinde yetki tespit başvuruları ile başlıyor. Çoğunluğu sağlayan sendikaya tespitin ardından yetki veriliyor. Sonrasında da yetkiyi alan sendika işveren ile toplusözleşme masasına oturuyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin CHP’ye geçmesinin ardından sendikalar örgütlenme çalışmalarına hız verdi. Belediyeİş Sendikası, İSTON, İSBAK ve büyükşehirde örgütlendi. Çoğunluğu sağladı. Kültür AŞ, İETT, İSFALT ve İSPARK’ta ise Hakİş’e bağlı Hizmetİş Sendikası’nın çoğunluğu bulunuyor. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası gereği, İSTON, İSBAK ve büyükşehirde çoğunluğu sağlayan Belediyeİş Sendikası’na bu işyerlerinde yetki tespitinin verilmesi gerekiyordu. Ancak bu yapılmadı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Belediyeİş’in başvurusunu 11 ay beklettikten sonra farklı bir uygulamaya gitti. Her işletme için ayrı ayrı yetki verilmesi gerekirken, bütün işletmelerin hepsi birlikte değerlendirerek Hakİş’e bağlı Hizmetİş Sendikası’na yetki tespiti verildi. Devamında Hizmetİş, sözleşme için yetki alacak. Hizmetİş Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan, aynı zamanda Hakİş’in de başkanı. ‘Başka yerde örneği yok’ Belediyeİş Sendikası Başkanı Nihat Yurdakul, yasanın açık, net olduğunu, her işletmeye ayrı yetki verilmesi gerektiğini vurguladı. Kuruluşundan bugüne İETT’ye ve diğer işletmelere hep ayrı ayrı yetki verildiğine, ayrı ayrı toplusözleşme imzalandığına işaret eden Yurdakul, bir önceki dönemde de bu uygulamanın devam ettiğine dikkat çekti. Yurdakul’un verdiği bilgiye göre, bakanlık hukuka aykırı kararıyla, kuruluşundan bugüne ayrı toplusözleşme imzalayan İETT’yi, 23 Haziran seçimleri öncesi ayrı ayrı yetki alıp ayrı ayrı toplusözleşme imzalayan İstanbul Büyükşehir, İSPARK, İSTON, İSFALT, İSBAK ve KÜLTÜR A.Ş. işyerlerini aynı yetki tespitine dahil etti. Ankara ve İzmir’de de işletmelere ayrı ayrı yetki verildiğine işaret eden Yurdakul, “Başka hiçbir yerde örneği yok. Bunun ne yasada ne de hukukta karşılığı var. Bu düpedüz vicdansızlıktır. Bunun adı emek hırsızlığıdır. Aylardır gecemizi gündüzümüze kattık, örgütlendik. En küçük yasal boşluğumuz yok” dedi. Atalay Belediyeİş’te Kararın ardından Türkİş Başkanı Ergün Atalay, Belediyeİş’e gitti. Neler yapılabileceği konusunda görüş alışverişinde bulunuldu. “Türkİş yanımızda” diyen Yurdakul, “Bu işçi sınıfına, emeğe yapılan bir saldırıdır. Emekten, doğrudan yana olan herkesin buna karşı çıkması lazım. Yetkiyi kendi adamlarımız dedikleri, kendi sendikamız dedikleri yere veriyorlar. İşverenin, siyasi partinin, iktidarın sendikası mı olur? İşçinin sendikası olur” dedi. Belediyeİş Sendikası’ndan yapılan açıklamada da yetki tespitinin hukuka aykırı bir şekilde Hizmetİş’e verildiği belirtilerek, “Boşuna dememişler, ‘tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi’” ifadesi kullanıldı. l ANKARA TRT EBA TV’DE ORTAOKUL DİN KÜLTÜRÜ DERSİ Şeytan ve cin anlatıldı Koronavirüs salgını nedeniyle TRT EBA TV Ortaokul’da 7’nci sınıf öğrencileri için verilen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde öğrencilere cin ve şeytan anlatıldı. Cinlerin iyisi ve kötüsü olduğu, ateşten yaratıldığı belirtilirken şeytan hakkında ise “İlk asi” denildi. ANKA’nın haberine göre “Görünen ve görünmeyen varlıklar” konulu derste, çocuklara cin hakkında şu bilgiler verildi: “Cinler ateşten yaratılmıştır. Kur’anı Kerim’de Cin Suresi vardır. Cinlerin insanlar gibi iyileri ve kötüleri vardır. Bizler gibi ibadet etmek ve iman etmekten sorumlulardır. Yaptıkları şeyi akıl ve iradeleri ile yaparlar. Gelecek hakkında bilgiye sahip değillerdir. Gaybın bilgisi yalnızca Allah’ın bilebileceği şeydir. Cinlerle sohbet edip, gelecek hakkında bilgi aldığını söyleyenlere inanmayın.” Derste “şeytan” için de şunlar aktarıldı: “Şeytan da cinler gibi ateşten yaratılmıştır. Şeytan Allah’ın huzurundan kovulan ilk asidir. Allah Hz. Adem’i yarattığı zaman orada bulunan melek ve cinlere ona secde etmesini söylemiştir. Bunlar içerisinden şeytan ise ‘Ben ateşten yaratıldım, topraktan yaratılan insana secde edemem’ diyerek Allah’ın emrine asi gelmiştir. Allah’ın huzurundan kovulmuştur. Şeytan’ın yolundan gitmemek için elimizden geleni yapmalıyız. Şeytanın gerçekten iman etmiş kullar üstünde hiçbir galibiyeti yoktur. İnsanlar kendi iradeleriyle tercih ederler ve kötüyü seçtikleri için onun yanında yer alırlar.” Dersin bugünkü konusu melek olacak. Veliler, yaşananlara tepkilerini sosyal medyada dile getirdi. Bir veli “Ben de dinledim. Rahatsız ediciydi” derken eğitimci Can Gürses ise “Online eğitimin hiçbir faydası olmadıysa en azından şunu sağladı: Aileler çocuklarının aldığı eğitimi bizzat deneyimliyor... Ortaokul çocukları ve cinler...” dedi. l Haber Merkezi ANMA Eşim, Annemiz, Anneannemiz, Babaannemiz, Öğretmen FATMA SİCİM’i sonsuzluğa uğurlayalı 12 yıl oldu. Sanki dün gibi… Yüreklerimizde yaşatıyoruz, anılarıyla. Seni Çok Seviyoruz, Işıklar içinde yat. Eşin Salih Sicim, Kızın Sevgin, Oğulların Levent – Bülent, Gelinin Aslı, Damadın Bülent, Torunların Bensu, Duru, Lara
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle