09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 21 EYLÜL 2020 PAZARTESİ HABER Hakkında 2016’da FETÖ soruşturması açılan Milli Eğitim Müdürü Töre’ye dokunulamıyor Hepsi gitti, bir o kaldı! SEFA UYAR Okul müdürlerine mobbing uyguladığı iddiaları ile gündeme gelen ve Muğla Olgunlaşma Enstitüsü Müdür Vekili Hüdayi Baş’ın yaşamını yitirmesi nedeniyle hakkında “taksirle ölüme sebebiyet vermek” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulan Muğla İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre hakkında, 2016’da FETÖ soruşturması açıldığı ortaya çıktı. Muğla Olgunlaşma Enstitüsü Müdür Vekili Baş, 8 Eylül’de geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirmişti. Baş’ın kalp krizi geçirmesinin arkasında, İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre tarafından, enstitüye sınavla alınacak kişilerin listesinde usulsüzlük yapmadığı için “istifa et” baskısına maruz kalmasının olduğu belirtilmişti. Milli Eğitim BakanHAPİS CEZALARI ALDILAR Teşekkür yemeğinde, dönemin Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Mustafa Birincioğlu, İl Emniyet Müdürü Ahmet Turan ve Aydın Gönüllü Eğitimciler Derneği Başkanı Şenol Tayfun da bulundu. Turan 2018’de, Birincioğlu ise 2019’da FETÖ’den hapis cezası aldı. Daha önce ilçe milli eğitim müdürlüğü görevinde de bulunan ve FETÖ’nün Aydın İl Milli Eğitim imamı olduğu öne sürülen Tayfun ise FETÖ kapsamında tutuklu yargılandıktan sonra tahliye edildi. Yemeğe katılanlar arasında yer alan ve Türkçe Olimpiyatları’nı organize ettiği kaydedilen iş insanı Şahin İlgi’nin firari olduğu belirtilirken, suikasta uğrayan Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’u öldüren Mevlüt Mert Altıntaş’ın eğitim masraflarının İlgi tarafından karşılandığı kaydedildi. İlgi’nin, 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görevlendirileceği iddia edildi. l ANKARA lığı, söz konusu sınava ilişkin soruşturma başlatırken, Töre hakkında “taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan suç duyurusunda bulunuldu. Öte yandan Töre hakkında, 2016’da, FETÖ/PDY kapsamında soruşturma açıldığı ortaya çıktı. 3 defa yer değiştirdi Aydın İl Milli Eğitim Müdürlüğü yaptığı sırada hakkında açılan soruşturmanın devam ettiği belirtilen Töre, soruşturmanın ardından, 2017’de, Sakarya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne tayin oldu. 2018’de Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne atanan Töre, aynı yıl Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne geçti. Öte yandan, Töre’nin eşi hakkında da FETÖ/PDY soruşturması yürütüldüğü, soruşturma kapsamında “kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği” öğrenildi. ‘Tarihi fırsat’ Edinilen bilgilere göre Töre, 2013’te, Aydın’da düzenlenen FETÖ organizasyonu Türkçe Olimpiyatları için çağrıda bulundu. 16 Mayıs 2013’te, olimpiyatlar için düzenlenen tanıtım toplantısına katılan Töre, 22 Mayıs’ta ise 16 ilçe milli eğitim müdürü ile bir araya geldi. Burada konuşan Töre, olimpiyatlara ilişkin, “Bütün Aydın’ın sahip çıkması gerekir. Bu tarihi fırsatı kaçırmamalı” ifadelerini kullandı. Töre, olimpiyatların ardından, 30 Temmuz 2013’te düzenlenen teşekkür yemeğine de katıldı. CHP’li Budak, salgın nedeniyle sektörün zararda olduğuna dikkat çekerek, hükümeti uyardı: THY arpalık gibi kullanılıyor MUSTAFA ÇAKIR Salgınla birlikte seyahat kısıtlamaları ve alınan önlemler havayolu şirketlerini de zorluyor. Türk Hava Yolları (THY) için acil önlem alınmasını isteyen CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, “Gelişmiş ülkeler havayolu şirketlerine destek vererek ayakta tutmaya çalışırken iktidar, yaklaşık 90 yıllık geçmişi bulunan en büyük marka değerimiz THY için tedbir almak bir yana, kurumu adeta arpalık gibi kullanıyor” dedi. CHP’li Budak, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) salgın nedeniyle uluslararası havayolu şirketlerinin gelirlerinin yarı yarıya azaldığını, 2020 sonunda 84 milyar dolarlık rekor net zarar yazılacağını tahmin ettiklerini açıkladığını anımsatan Budak, kuruluşun bu yılın her gününün sektöre 230 milyon dolar zarara mal olduğunu duyurduğuna dikkat çekti. Önde gelen havayolu şirketlerinin durumuna bakıldığında, Fransa, Hollanda, Belçika gibi birçok ülkede, hükümetin zor durumdaki havacılık sektörü için milyarlarca Avro destek paketleri açıkladığını vurgulayan Budak, Varlık Fonu’na devredilen THY’nin ise yılın ilk altı ayında 4 milyar 257 milyon TL zarar ettiğini, döviz kurlarındaki artıştan en fazla nasibini alan kuruluşların başında gelen THY’nin ayrıca 30 Haziran 2020 tarihi itibarıyla 9.2 milyar dolarlık döviz açığı bulunduğunu da bildirdi. Budak, şöyle devam etti: “THY adeta türbülansa girmişken THY yönetimi ciddi tedbir almak bir yana, liyakat dışı atamalarla THY’yi arpalık gibi kullanma peşindedir. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) sundukları faaliyet raporunda pandemiye ilişkin aldıkları önlemler ‘Salgının etkisinin süresi ve büyüklüğüyle ilgili farklı senaryolar ve eylem planları üzerinde çalışılmaktadır’ cümlesiyle geçiştiriliyor. Nedir bu eylem planları, biz de bilmek istiyoruz. Çünkü acil önlem alınmazsa 90 yıllık havacılık tecrübesi tehlikeye girecek.” ‘Eylem planları nedir?’ Budak, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay’a da şu soruları yöneltti: “KAP’a bildirilen THY Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu’nda, Covid19 salgınına yönelik tedbirlere ilişkin, ‘yeni finansman imkânlarını değerlendirerek likidite seviyesini güçlü tutacak önlemler alınmaktadır’ ifadesi bulunmaktadır. Bu önlemler nelerdir? Yine aynı raporda ‘Salgının etkisinin süresi ve büyüklüğüyle ilgili farklı senaryolar ve eylem planları üzerine çalışılmaktadır’ ifadesiyle bahsedilen eylem planları nelerdir? Bu senaryolardan hangileri hayata geçirilmiştir? Türkiye’nin en önemli marka değeri ve sivil havacılığının sembolü olan THY’nin içinde bulunduğu dar boğazdan kurtulması için Varlık Fonu bünyesinde hangi kararlar alınmıştır? Havacılık sektörü deneyimi bulunmayan üst düzey yönetici atamalarının yönetim performansını olumsuz yönde etkilemesine karşı ne tür önlemler alınmaktadır?” l ANKARA Kanal İstanbul yürüyüşüne ‘milli güvenlik’ engeli Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu’nun Kanal İstanbul’a tepki için organize ettiği Yeniköy yürüyüşü “milli güvenlik, kamu düzeni ve genel ahlak gerekçeleriyle” polis tarafından yasaklandı. Kadıköy’de yapılan basın açıklamasında iki kişi gözaltına alındı. Koordinasyon “#RantKanalınıDurdurmakİçinYürüyoruz” sloganı ile Kanal İstanbul güzergâhı üzerinde bulunan Yeniköy’den Karaburun’a yürüyüş yapma kararı aldı. Yürüyüşe katılmak için dün sabah Şişli, Küçükçekmece, Kadıköy ve Avcılar’da belirlenen buluşma noktalarına giden yurttaşlar polisin engeli ile karşılaştı. Vatandaşları yürüyüşün başlayacağı noktaya götürecek olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait araçlar buluşma noktalarında ‘eksik evrak’ gerekçesiyle bağlandı. Ardından yürüyüşün İçişleri Bakanlığı’nın kararıyla engellendiği duyuruldu. Koordinasyon üyeleri yürüyüşün yapılacağı köylerde yaşayan yurttaşların da jandarma tarafından tehdit edildiğini belirtti. Koordinasyondan yapılan açıklamada yürüyüşün pandeminin yanı sıra “milli güvenlik, kamu düzeni ve genel ahlak” gibi gerekçelerle engellendiği belirtildi. ‘Ranta izin vermeyeceğiz’ Buluşma noktalarında yasak kararına tepki için yapılan açıklamalarda ise şöyle denildi: “Rant Kanalı’nı yapmak isteyenler; Yeniköy, Karaburun gibi bölgede yer alan tüm köylerde verimli tarım arazilerini, önemli su kaynaklarını, meralarını, Kuzey Ormanlarını, kıyılarını yok etmek istiyorlar. Ülkede pandemi var sağlık sorunu var. Rant kanalı yerine yaşamı savunanlar engelleniyor. Ayasofya’da 300 bin kişi bir araya gelirken pandemi yok muydu? Pandemi bahane, rant şahane. İstanbullular olarak, vatandaşın evine el konulmasına, susuz kalmaya, ormanların yok olmasına izin vermeyeceğiz.” Kadıköy’de yapılan açıklama sonrası ise iki kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar daha sonra serbest bırakıldı. Yürüyüşe katılımları engellenen yurttaşlar daha sonra Kadıköy Süreyya Operası önünde toplandı. Burada yapılan açıklamada, “Rant kanalı’na değil sağlığa, eğitime bütçe istiyoruz. Salgın koşullarında rant kanalı diye ısrar edenler bugün bizleri engellese de mücadelemiz haklıdır. Engellemeleriniz bizi yıldıramaz” denildi. l Haber Merkezi Musa Anter katledildiği yerde anıldı Gazeteciyazar Musa Anter, Diyarbakır Seyrantepe semtinde 28 yıl önce suikasta kurban gittiği sokakta anıldı. Anmaya Anter’in oğlu Dicle Anter, HDP milletvekilleri ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Dicle Anter, babasının kaleminin yerde kalmadığını belirterek, “Anter’in tohumları yeşerdi, büyüdü ve onun yolundan gidiyor. Öğrencileri çoğaldı, hatta her geçen gün çoğalmaya devam ediyor. Bugün ne kadar gazeteci tutuklanmışsa, onun yerine yeni yeni gazeteciler geliyor. Bu, bir gelenek haline geldi. Bizler değerlerimizin kalemlerini yerde bırakmayacağız” ifadelerini kullandı. Yapılan konuşmalarından ardından Musa Anter’in vurulduğu yere karanfiller bırakıldı. JİTEM elemanlarının “Biz yaptık” itiraflarına rağmen 28 yıldır faillerin bulunmadığını, aksine korunduğunu dile getiren HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise “72 yaşında bir bilgeye kıyıldı. 28 yıl sonra diye konuştu. Anter’in Mardin’in ilçesi Nusaybin’e bağlı Akarsu mahallesinde bulunan mezarı başında da bir anma töreni düzenlendi. l Haber Merkezi CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU: Esnaf kendi çıkarını savunacakları seçmeli CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tarihi Kemeraltı’nda faaliyet gösteren 17 esnafla video konferans toplantısında bir araya geldi. Görüşmede, Kemeraltı esnafı, pandemi sürecinde yaşadıkları zorlukları aktardı. Esnafın Ahi Evran kültürünü yeterince içselleştiremediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bunun sorumlusu esnaf değil, siyasetçiler. Çünkü siyasetçiler Türkiye’yi öyle bir noktaya getirdi ki komşumuzun kimliğini, yaşam tarzını sorgulamaya başladık” dedi. Kılıçdaroğlu esnafa meslek odalarına kendi haklarını savunan güçlü profilleri seçmeleri tavsiyesinde bulundu. l ANKARA/Cumhuriyet SIIRT’TE PKK’DEN EYP’LI TUZAK Siirt’in Eruh ilçesine bağlı Çetinkol köyü yakınlarında PKK’li teröristlerce yola önceden tuzaklanan el yapımı patlayıcı (EYP), güvenlik korucusunun dün akşam saatlerinde sivil otomobiliyle geçişi sırasında infilak etti. Patlamayla birlikte araçta hasar oluşurken, ölen ya da yaralanan olmadı. İhbarla bölgeye sevk edilen güvenlik güçleri, teröristleri etkisiz hale getirmek için operasyon başlattı. Güvenlik korucusu ise tedbir amaçlı Eruh Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. l DHA MESUT YILMAZ’IN SAĞLIĞI Berna Yılmaz: Yoğun bakımda değil Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın önceki gece “yoğun bakım tedavisi gördüğü sırada yaşamını yitirdiği” iddiaları, Ankara’daki siyaset kulislerini de karıştırdı. Yılmaz’ın sağlık durumuyla ilgili eşi Berna Yılmaz’dan açıklama geldi. Yılmaz, “eşinin yoğun bakımda olduğu ve yaşamını yitirdiği” iddialarını yalanlayarak, “Yoğun bakımda değil, tedavisi sürüyor” dedi. Mesut Yılmaz’ın geçen yılın ocak ayında yaptırdığı sağlık kontrolünde akciğerinde tümöre rastlanmış, operasyonla tümör temizlenmişti. Mayıs 2020’de “beyin sapında tümör” saptanan Yılmaz, ameliyat sonrası tedavi görüyor. l ANKARA/Cumhuriyet Atatürk fenomeni... Fenomen; olagandışı, akıl erdirilmesi güç, ulaşılması zor, karmaşık yapılar, olaylar, kişilikler. “Atatürk fenomeni” onun içindir ki hâlâ tartışılır, anlaşılmaya çalışılır, tanımlanması kolay değildir. Oysa Atatürk, kendisini çok açık anlatmıştır: “Benim karakterim bağımsızlıktır.” “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” “Ehveni şer, şerlerin en kötüsüdür.” “Öğretmenler; sizler fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştiriniz.” “Ey Türk Gençliği, Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” “Ordular; İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri.” Atatürk budur, bunlardır, fazlasıdır, hep ileride olandır, asla yenilgiyi kabul etmeyendir. Neyi tartışıyorsunuz? Gazi Mustafa Kemal kurtarıcıdır da Atatürk kurucu olarak daha mı geridedir? Gazi Mustafa Kemal’e “evet” de, Atatürk’e “Ama canım, çok da acele etmiş” mi? Evet, Atatürk acele etmiş. İyi ki acele etmiş. Kendisinden sonra kendi yaptıklarının yapılmasının nasıl zorlaşacağını bilmiş de acele etmiş. Atatürk dil devrimini yapmış, Latin harfleri devrimini yapmış, takvimi, saati uygar dünya ile birleştirmiş, yaptığı devrimleri kurumlaştırmış. Türk Dil Kurumu’nu, Türk Tarih Kurumu’nu kurmuş. Kıyafet devrimi yapmış, fes, külah, sarık yerine şapkayı koymuş. Atatürk iyi ki acele etmiş. Sağlığında bütün bunları yapmış. Sonrasında sizler bir Köy Enstitülerini bile koruyamadınız. Kuran’ı Türk diline çevirtti. Şimdi bugünün yobazları bunu bile günah ilan etmeye çalışıyor. Siz neyi tartışıyorsunuz? Atatürk bugün de bu ülkenin uygarlık sembolüdür. Onun kaybı bu ülkenin travmasıdır. Onun kaybı bu ülkenin travmasıdır... Atatürk’ün kaybı, bu ülkenin gerçek bir travması oldu. Ülke kaybettiği Ata’sına, kurtarıcısına, kurucusuna, onu yenik bir ülkenin enkazından “muzaffer yeni devlet”ine kavuşturan eşsiz liderine ağladı. 10 Kasım 1938 günü ben Kandıra’da ilkokul öğrencisiydim (doğum tarihim 1930). O gün bütün öğretmenler hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. Babam okulun başöğretmeniydi. Ağlamıyordu ama çok üzgündü. Düşünceliydi. O gün Atatürk’ü içime yerleştirdiğimi yıllar sonra anladım. Yıllar sonra ölümsüzlüğün ne olduğunu anladım. Yaşadığım yıllar bana pek çok ölünün soluk alıp verdiğini ama gerçekte yaşamadıklarını gösterdi. Pek çok ölü, soluk alıp veriyor, yürüyüp geziyor ama yaşamıyorlardı. Oysa, yüzlerce yıl yaşayanlar vardı: Jean Jack Rousseau yaşıyordu, Montaigne yaşıyordu. Shakespeare yaşıyordu. Dostoyevski yaşıyordu. Binlerce yıl yaşayanlar vardı: Sokrates yaşıyordu, Epiktetos yaşıyordu, Demokrit yaşıyordu. Ölümün ve ölümsüzlüğün ne olduğunu yıllar boyunca öğrendim. Atatürk, daha da ötesine geçmişti, milyonlarca insanın içinde yaşıyordu. İşte bu, ölümsüzlüğün mucizesidir. Biz, Atatürk’ü travmadan ölümsüzlüğe taşıyarak hem onu yaşattık hem de kendimizi var ettik. Bizim var oluşumuza anlam verişimiz, insancıl bir sevgiyle barışçıl bir uygarlığın yolcusu olmamız Atatürk mucizesiyle olmuştur. Ölümsüzlüğün travması kimlerin? İşte, Atatürk karşıtları da bu ölümsüzlüğün travmasını yaşıyor. Kızıyorlar, köpürüyorlar, ağızlarına geleni söylüyorlar ama efendileri gene gidip istemese de Anıtkabir’e çelenk koyup bir şeyler yazıyor. Milleti ümmete çevirme peşindekiler ne yapsalar istediklerinin olamadığını görüp öfkeleniyorlar. Laik Atatürk Cumhuriyeti’ni bir İslam Devleti’ne çevirme çabaları olmuyor, olamıyor. Atatürk’ün ölümsüzlüğü dinci çevrelerin travmasıdır. Neden yenemediklerini anlamadıkları için de mayalanmış kinleriyle saldırıp duruyorlar. Ama tarihin takvimi onlara değil, Atatürk yolunun uygarlarına çalışıyor. Türkiye bir Ortadoğu ülkesi olmayacak. İhvancı İslam siyaseti ile girdikleri çıkmazın yalnızlığında daha bir süre yalpalayacaklar. Ama ne yapsalar kazanan onlar olmayacak. Atatürk, yattığı yerden onları bir kez daha yenecek. Bizler içimizdeki Atatürk’le kazanacağız. Budur...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle