09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 11 21 EYLÜL 2020 PAZARTESİ Bu kadar fütursuz kredi genişlemesi bankalara tahsili gecikmiş alacak olarak yansıyacak İLK GÜNAH IŞLENDI Kerim Rota: Krizden çıkış için kısa vadede mahcup faiz artışlarından, dövizi dövizle tutma hevesinden vazgeçilmeli. Tabii gerçek anlamda demokrasi ve bağımsız yargı olmadıkça diğerleri geçici pansuman olacaktır. Eski Hazineci, bankacı ve Gelecek Partisi Hazine ve Maliye Politikaları İzleme Kurulu Başkan Yardımcısı Kerim Rota, Hazine’nin döviz cinsinden iç borcunun iki yılda sıfırdan 38 milyar dolara yükseldiğini buna literatürde ilk günah denildiğini vurgulayarak “Bunu yapmanız için ya gerçekten çok çaresiz ya da çok bilgisiz olmanız gerekiyor” dedi. Rota, Türkiye’nin Kredi Garanti Fonu (KGF) gibi önemli bir silahı ihtiyacı olmayan 2017’de heba ettiğini vurgulayarak batık krediler konusunda ise “Özellikle tüketici ve esnaf kredilerinde ana para ödemeleri ekim ayında başlayacak. Cirolarda ciddi bir artış göremedik, bunların ödemelerinde ciddi sıkıntı olacağı kesin” uyarısını yaptı. “Kurlardaki yüksek oynaklık, yüksek enflasyon, yüksek faizler, yüksek işsizlik iki yıldır hızlanarak devam ediyor. Bunun ne kadar sürdürülebileceği sorusunun cevabı “milletin fakirleşmeye ne kadar dayanacağıyla ilgili” diyen Kerim Rota ile ekonomideki son gelişmeleri konuştuk. lı olduğumuzu biz de onların tüm imkânlara sahip olduklarını söyler dururuz. 20 yıl önce 30 yıl önce işe giren biri kaç lira alıyordu bugünkü karşılığı ne? Türkiye yaşadığı yüksek enflasyonlar ve parasından atılan sıfırlar nedeniyle “finansal hafıza”sını yitirmiş bir ülke. Gördüm ki 2002 2008’de 30’lu yaşlarda kariyerlerine başlayanların ev, araba sahibi olmaları şimdiki kuşağa göre daha mümkünmüş. O dönemde kariyerinin 5. yılındaki Sinem, 1011 aylık maaşıyla sıfır araba alma imkânına sahip iken, şimdi 5 yıllık kariyeri olan Sinem’in aynı araba için 4 yıl Eski nesil daha şanslı n Geçenlerde Barış ile Sinem’in orta direk olma hayali ile ilgili bir makale yazdınız. Gelirlerinin yıllar içinde ne kadar düştüğünü gördük, çalışması gerekiyor. Türkiye kişi başı gelir 12 bin 500 dolarlardan bu yıl sonunda 8 bin 300 dolara düşmüş olacak. Çok kan kaybetmiş durumdayız. eski kuşaklar daha mı şanslıymış? 19601970’li nesil ile 19801990’lı nesil arasında sürekli bir tartışma vardı, 8090’lı nesil bizim şans38 MILYAR DOLAR CEBIMIZDEN ÇIKACAK n Bahsettiğiniz hatalardan ders alınmamış ama... Hedeflenmesi gereken şuydu: Sürdürülebilir düşük enflasyon, sürdürülebilir düşük faiz ve sürdürülebilir büyüme. Bunların başından “sürdürüleKGF silahı boşuna kullanıldı n Pandemi ile bazı sorunlar daha görünür hale geldi. Bu noktaya nasıl geldik? Türkiye’nin hataları saymakla bitmez. Darbe girişiminden sonra Türkiye’deki büyüme dinamiklerinde bir yavaşlama oldu. 2016 sonunda büyümenin yüzde 3’lere düşmesi ve 2017’de referandum olması nedeniyle KGF vasıtasıyla ciddi bir kredi balonu şişirildi. KGF gibi çok önemli bir silah, ekonomik olarak çok da ihtiyacımız olmayan bir dönemde kullanıldı. Pandemide çok etkili olaDÖVIZLE OYNAMAYIN n Yüksek kur, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik, düşük büyüme bunlarla yaşamaya mı alışacağız? Kurlardaki yüksek oynaklık, yüksek enflasyon, yüksek faizler, yüksek işsizlik iki yıldır hızlanarak devam ediyor. Bu da fakirleşmek demek. Bunun ne kadar sürdürülebileceği sorusunun cevabı milletin bu fakirleşmeye ne kadar süre dayanacağıyla ilgili. n Çıkış reçetesi ne olur? Krizden çıkış için kısa vadede ve dövizi dövizle tutma hevesinden acilen vazgeçmeli. Bankacılık sistemine ve özerk kurumlara müdahaleye son verilmeli ve buralara liyakatli kişiler atanmalı. Gerçekçi bir bütçe revizyonu yapılmalı. Orta vadeli plan hâlâ ortaya konmuş değil. Devletin nerede ne kadar tasarruf edeceği ortaya konulmalı. Tabii Türkiye’nin gerçek bir demokrasisi ve bağımsız yargısı olmadıkça bu söylediklerimiz kısa vadeli bilir” kelimesini atarsanız düşük faiz, cak bir silah o yıllarda kullanıldı. “mahcup” faiz artışlarından vazgeçil kazanımlar sağlayacak ve geçici pandüşük enflasyon ve büyümeyi 3 aylı2018’de Rahip Brunson kriziyle Türmeli. Kurda seviye belirleme işinden suman olacaktır. ğına başarırsınız. Haziranda aylık yüzde 0.64’ten konut kredisi kullandırıldı. O krediyi kullananlar ve müteahhitler kazandı. Kaybeden ise ileride kamu bankalarının zararını karşılayacak olan halk olacak. n Yani bizim cebimizden, Hazine’den karşılanacak bu paralar? kiye hem kur hem enflasyon şokuyla karşılaştı. 2019 başında yükselen TCMB faizlerine karşın mevduat faizleri suni şekilde baskılandı. TCMB kaynaklarına el atıldı. İhtiyat akçesi bütçeye alındı. Kamu ise hiçbir tasarrufta bulunmadı. Negatif faiz ortamı yaratılzervleri sınırlı, gün gelir biz buradan çıkamayız” düşüncesiyle Türk varlıklarından hızlıca çıktılar. Swap yasakları ve sürekli olarak “dış güçler” söylemi zamanında Türkiye’ye güvenmiş olan yabancıları ülkeden kaçırttı. yar dolar sonrası eksi 30 milyar doların altına düşmüş. Program tanımlı bütçe açığı neredeyse yüzde 6’ya ulaşmış. 2020 sonu enflasyonu büyük olasılıkla yüzde 1112 olacak. İşsizlikte tarihi zirvede Bunların hepsi kamunun borçludı. Yurtiçi tasarruf sahibi adeta döviz Geldiğimiz nokta şu: Merkez yiz. 5.5 milyon 1529 yaş arası “ev luğunu artıran adımlar. Bu da ileride bizim vergilerimizle finanse edileceğini gösteriyor. İki yıl öncesive altın almaya teşvik edildi. Yabancılar da “TCMB’nin döviz reBankası swap sonrası döviz rezerv gencimiz” var. Ekonomide gelinen leri son 1.5 yılda satılan 105 mil nokta içler acısı. ne kadar döviz cinsi iç borçlanma Türkiye’de sıfıra inmişti. Şimdi 38 milyar dolara çıktı. Bunu şimdi vergi SORUNLU KREDILER IÇIN YÜZLEŞME ŞART mükellefi olan veya tüketim yapan herkes ödeyecek. n Hazine’nin yurtiçinden döviz borçlanması ne tür risk getiriyor? Devletlerin yurtiçinde kendi yatırımcısından yabancı para cinsinden borçlanmasına literatürde ‘İlk Günah’ deniliyor. Özellikle gelişen ülkelere “mümkünse yurtdışından kendi paranızla borç bulun” deniyor. Bunu yapamayan ülkeler mecburen yurtdışından döviz cinsi borç alıyor. Ama hiç tavsiye edilmeyen ise “ülke içinden kendi pan Eski bankacısınız, hem yurttaş hem işletmelerin ciddi kredi borcu var, bu kredilerin geri ödenmesinde sıkıntı olacak mı? Mutlaka olacaktır. Özellikle tüketici ve esnaf kredilerinde ana para ödemeleri ekim ayında başlayacak. Cirolarda ciddi bir artış göremedik bunların ödemelerinde ciddi sıkıntı olacağı kesin. Bu kadar hesapsız ve saman alevi gibi sönen bir kredi genişlemesinin bankalara tahsili gecikmiş alacak olarak yansıması muhtemel. n Ne kadarlık batık olabilir? bir soru işareti kalıyor. n 2008 krizinde Türk bankaları ayakta kaldı, şimdi de güçlü mü? Güçlü diyebiliriz. Tabii 2008’deki krizde daha az kredi bakiyesi söz konusuydu. Bu dönemde gelişen ülkelere çok para da gelmiyor. Türkiye’ye hiç gelmiyor. O yüzden buradan çıkmak çok kolay değil. Ben bankacılık rasyolarının sağlam olduğunu düşünüyorum, ancak sorunlarla yüzleşilemediği sürece önlerine bakmaları ve reel sektöre yeni destekler vermeleri de zor. ranızın dışında borç almayın.” Alır Orada maalesef bir şeffaflık yok. Anla n O yüzleşmeyi kim yapacak? sanız ilk günahı işlersiniz. Bunu yapyabilmek için bankacılıkta gerçek anlamda Yüzleşmeyi kredi verenler, kredi alanlar manız için gerçekten ya çok çaretahsili gecikmiş alacakların şeffaf bir şekilde ve devlet yapmalı. Bu üçünün aynı masada siz ya da çok bilgisiz olmanız gereortaya dökülmesi gerekir. Bankaların sağlıklı akılcı rasyonel bir yöntemle işi çözmesi gekiyor. Türkiye’de 1990’larda bu yapıldı. Ama 2002’den sonra durduruldu ve 2012 yılında sıfırlandı. 2018’e kadar kimse bu ilk günahı işlemedi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle agresif şekilde döviz ve altın iç borçlanmasıyla bu miktar neredeyse sıfırdan 38 milyar dolaolduğunu o bagajlardan kurtulduktan sonra rekiyor. Şu anda üç tarafta da böyle bir iradaha net anlamak mümkün. Ama maalesef de görmüyorum. Kredi alanlarda mümkün sürekli “onu erteleyin, bunu da halının altın olduğu kadar sorunu erteleme isteği var, da bırakın” talimatı gelince ortada kocaman devlet zaten sorunları ertelemeyi bir yönetim modeli haline getirmiş durumda, bankalar da buna uyum KIŞI BAŞINA 2 BIN DOLARLIK TAAHHÜT sağlıyorlar. ra geldi. Kamunun döviz açığını ve döviz riskini arttıran bu durum Türk Lirası’nın her yeni değer kaybında çok ciddi bir vergi yükü oluşacağı n Hazine garantili projelerde yaklaşık 150 milyar dolarlık taahhüt söz konusu, bu yükün altından kalkılabilir mi? tapsız projeler yapıldı. Burada kimse gerçek yükümlülükleri bilmiyor. Kişi başına 2 bin dolarlık, vergi mükellefi başına da 1213 bin dolarlık bir taahhüt söz konusu. Bunların fiyatlarının ve anlamına geliyor. Birçok KÖİ ihalesi ve fizibiliteleri Türkiye’nin kişi başı milli gelirinin şartlarının kesinlikle revize edilmesi gerekiyor. Yoksa altından kalkıl2023’te 25 bin dolara ulaşacağı varsayımı ile yapıldı. Çok hesapsız kimayacak bir yük olabilir. Hizmet ihracatına ‘Kolaydestek’ Ticaret Bakanlığı, firmaların desteklere daha kolay ulaşması için hayata geçirdiği “Kolaydestek.gov.tr” uygulamasına “Hizmet ihracatı”nı da ekledi. Kolaydestek’te devlet destekleri, yurtdışında müşteri bulmak ve pazarı öğrenmek, ürün kalitesi ispatına yönelik belge satın almak, müşteriye uygun kredi kullandırmak gibi başlıklarda ihracatçılara rehber olunuyor. Bugüne kadar 336 bini aşkın firma bu siteden faydalandı. Korsan taşımacılık kazancı düşürüyor Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, şoför esnafının kazancını düşüren en önemli sorunlardan birinin korsan taşımacılık olduğunu belirterek, bunun önüne geçilmesi için denetimlerin artırılması gerektiğini vurguladı. Palandöken, yaptığı yazılı açıklamada, izinsiz ve belgesiz yolcu taşımacılığı yapanların, şoför esnafına büyük zarar verdiğine dikkati çekti. Yeni tip koronavirüs (Covid19) salgınıyla korsan yolcu taşımacılığının artış gösterdiğine işaret eden Palandöken, bu kapsamda denetimlerin artırılmasını gerektiğini aktardı. Palandöken, şunları kaydetti: “Son dönemde oldukça zor şartlarda ayakta durmaya çalışan esnafımızın ekmeği bölünüyor. Apartman ve sitelerin posta kutularına broşürler dağıtarak müşteri topluyorlar. Taşımacı esnafımız bu haksız rekabete karşı korunmalı.” l Ekonomi Servisi ‘Kıyamet’ gibi seçimler ABD başkanlık ve senato seçimlerine yaklaşık beş hafta kaldı. Ülke, sıradan bir demokratik pratiğe değil, adeta “iyi ile kötünün son savaşına” hazırlanıyor. ‘Mükemmel fırtınaya’ derken Biden ya da Trump, çok az farkla kazanacak. Her iki taraf da öbürünün hile yapacağına inandığı için, seçim gecesi ve ertesinde bir kriz çıkacak. Şimdilik, bu krizin biçimini, şiddetini, çapını kestirmek zor. Geçen hafta Financial Times’da Edward Luce, “Mükemmel fırtınaya doğru” diyordu. “Mükemmel fırtına” karanlık olasılıklara işaret ediyor. Birincisi, Trump kaybederse, sonuçları kabul etmeyeceğini açıklamıştı. Trump’ın akıl hocalarından, Trump tarafından affedilerek hapisten çıkan Roger Stone’a göre, Trump “seçimleri kaybederse sıkıyönetim ilan etmeli”. İkincisi, Trump taraftarları (türlü faşist gruplar), grupları silahlıydı, şimdi AntiFaşist ve Siyah Yaşamlar Önemlidir hareketinden gruplar da silahlanmaya başladılar. Üçüncüsü, Trump ve Başsavcı William Barr, federal güvenlik güçlerinin aslında Trump’ın emrinde olduğuna inanıyorlar. Trump da bir taraftan toplumsal kutuplaşmayı ırkçı, dinci söylemle, komünizm korkusuyla (ortada komünist yok) alevlendirmeye devam ederken, bu güvenlik güçlerini milis gibi kullanmaya başlamıştı, şimdi de özellikle Demokrat yönetimlerin olduğu bölgelerde sandıkları “korumakla” görevlendirecek. Bunlar da “koruma” adına hem katılıma, hem oy sayımına, müdahale edebilecek. ‘Bu onları faşist yapmaz mı?’ Cumhuriyetçi Parti’nin ünlü devlet başkanlarından Ronald Reagan’ın baş hukuk danışmanı Charles Fried, Trump’a bağlı bu milisler için “bir tek kahverengi üniformaları eksik” diyor. Fried’e göre “Trump ve etrafındakiler kesinlikle ırkçılar, sıradan demokratik ve anayasal kuralları takmıyorlar, kendi çıkarlarının ve hedeflerinin ulusun çıkarı ve hedefi olduğuna inanıyorlar, onları iktidarda tutan her şeyi ulusal çıkar adına mubah görüyorlar”. Fried, “Bu onları faşist yapmaz mı” diye soruyor. Fried, bu tespiti yaptıktan sonra deneyimli bir siyasetçi olarak kolları sıvamış. Fried, Cumhuriyetçi Parti’de Micael Steele gibi bir grup saygın hukukçu ve siyasetçileriyle birlikte, hem Biden’i destekliyor hem de Demokratik Parti’yi destekleyen dayanışma örgütleriyle birlikte davranmaya çalışıyor. Bu işbirliği tüm muhalefeti Geçişin Dürüstlüğü Projesi adlı bir çatı örgütü altında birleştirmeyi amaçlıyor, seçimlerin ertesinde bir darbe girişimi durumunda sokağa dökmek üzere hazırlanıyor. Faşizm tespiti yapanlar, aralarındaki siyasi farkları bir kenara koyup güçlerini birleştirmeye çalışıyorlar. Bu işbirliğine ek olarak, ordunun en üst kademesinden emekli, 12 general ve amiral, Trump’ın ülkeyi böldüğünü, demokrasiyi sabote ettiğini, ahlaksız ve yalancı olduğunu, anayasayı hiçe sayarak diktatör ve kral gibi davrandığını, kendi bekasından başka bir şey düşünmediğini ve ülke için büyük tehlike olduğunu vurgulayan bir açıklama yayımladılar. Her başkanlık seçiminden önce, sonuçları etkileyecek bir “Ekim Sürprizi” spekülasyonu yapılır. Wall Street Journal’dan Gerald Seib’e göre bu kez sürpriz iki hafta erken geldi. Yüksek Mahkeme üyesi Sosyal Demokrat eğilimli, hâkim Ruth Bader Ginsburg’un kansere yenilerek 87 yaşında geçen hafta yaşamını yitirmesi “her şeyi değiştirdi”. Ginsburg’un ölümü Trump’a Yüksek Mahkemeyi, dolayısıyla ABD’de siyasi yaşamı, özel olarak da kadınların, LGBT bireylerin, göçmenlerin haklarını, en muhafazakâr açıdan onyıllar boyunca belirleme fırsatı veriyor. Şimdi, seçimlere bu kadar az kala, “Yerine hemen atama yapılması uygun mu”, “Kim atanacak” gibi sorular siyasi gerginliği daha da artırıyor. Bu “mükemmel fırtınaya”, doğa da küresel ısınma ve iklim krizlerini anımsatarak katılıyor. Covid19 salgınında ikinci dalga başladı. Batı yakasında başta Kaliforniya ve Oregon’u rekor şiddette ve çapta yangınlar kavuruyor. Doğu yakasında tropikal fırtına Sally, Florida ve Miami’de yerleşim merkezlerinde su baskınlarına yol açtı. Kutuplaşma, inanç ve kültür üzerinden şekillendiği için artık kulaklar kapalı: “Trump, Covid tehlikesini ta başından biliyormuş”, “kendi taraftarları için iğrenç insanlar demiş”, “su baskınları yangınlar, küresel ısınmayı kanıtlıyormuş” hiç önemli değil. Önemli olan safları sıklaştırmak!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle