09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 14 EYLÜL 2020 PAZARTESİ Kültür etkinliklerinin ‘salgına önlem’ gerekçesiyle iptal edilmesi büyük tepki topladı KEDI TEFTIŞTE Deneme sahneleri önemlidir Tiyatroda 20. yüzyıl başından itibaren görülen yenilenmenin en önemli kaynaklarından biri, belki de birincisi Rus tiyatrosuydu. Açılan çığırda yaratıcı sanatçıların bir araya geldikleri stüdyolar, “deneme sahneleri” büyük rol oynamıştı. Yüzyıl başı Rus tiyatrosunun bir köprü gibi üzerinde yükseldiği iki farklı kemeri oluşturan Meyerhold ve Stanislavski’nin 1905 yılında birlikte yaptıkları çalışma bu anlamda önemli derslerle doludur. Meyerhold’un tiyatro yaşamı 1898’de, Moskova Sanat Tiyatrosu’nda başlamıştı. Martı’da Treplev, Venedik Taciri’nde Aragon Prensi gibi önemli rollerde oynayan Meyerhold 1902’de Sanat Tiyatrosu’ndan ayrılmış ve kendi özgün yolunu aramaya başlamıştı. TiyatroStüdyo (1905) Rusya’da 1905 yılı yeni bir çağın her alanda kapıları zorlamaya başladığı bir dönüm noktasıydı. Bu durum tiyatro alanında da karşılığını bulmuş, “Yeni Dram” akımına uygun yeni biçim arayışları gündeme gelmişti. O sırada Stanislavski önemli bir adım attı ve Meyerhold’u Moskova’ya çağırıp birlikte bir stüdyo kurmayı önerdi. Bu stüdyo, yeni biçim arayışlarını farklı disiplinlerden sanatçıların katılımıyla yürütmeyi amaçlayacaktı. Ticari kaygılar da güden bir girişim değil, tiyatroya idealistçe yaklaşımın ürünü olacak bir “denemeyanılma sahnesi” söz konusuydu. TiyatroStüdyo adı verilen bu oluşumun bünyesinde yazarlar, dekoratörler, tiyatro tarihçileri, ressamlar, yönetmenler ve oyuncular Meyerhold’un yönetiminde, Stanislavski’nin de gözetiminde çeşitli denemeler yaptılar. 1905 ayaklanmalarıyla gelen kaos ortamı içinde çok uzun süre yaşayamamasına ve hazırladığı tek temsil olan Tintagiles’n Ölümü’nü seyirciye bile sunamamasına karşın (sadece sınırlı sayıda eleştirmene ve sanatçıya yönelik bir genel prova sergilenebilmişti), TiyatroStüdyo Rus tiyatrosundaki yenilenmenin köşe taşlarından biri oldu ve kalıcı izler bıraktı. En önemlisi de çeşitli disiplinlerden sanatçıların bir araya gelerek denemeler yaptıkları stüdyo anlayışını yerleştirdi ve bu birikim Rus tiyatrosunun ilerideki atılımının arka planını hazırladı. Konvansiyon tiyatrosu ve deneme sahneleri Meyerhold daha sonraki dönemlerde Rusya’nın en büyük kurumsal sahneleri olan St. Petersburg’daki Çarlık Tiyatroları’nda (Aleksandrinski ve Marinski tiyatroları) çalışırken, yenilikçi arayışlarını da özellikle stüdyo sahnelerde yaptığı denemelerle sürdürdü. Örneğin Rus tiyatrosunda gericiliğin iyice egemen olduğu bir dönemde, 1912’nin ilkbahar ve yaz aylarında aralarında Blok ve Sapunov’un da yer aldığı bir yazarlar, ressamlar, müzisyenler ve oyuncular grubuyla birlikte Finlandiya’da kiraladıkları bir gazinotiyatroda Cervantes’in bir ara oyununu çalıştılar. Çıkış noktası 19. yüzyıl gerçekçi roman geleneğinin tiyatrodaki izdüşümünün aranması olan Stanislavski ve Moskova Sanat Tiyatrosu yaklaşımının karşısında; yaşamın aslına uygun kopyaları yerine sahnesel karşılıklarının bulunmasını, gerçekliğin sahneye özgü bir dille ve seyirciye tiyatroda olduğunu unutturmaya çalışmadan yeniden üretilmesini, sahne ile seyirciyi ortak çağrışımlarda buluşturmayı öneren Meyerhold’un “konvansiyon tiyatrosu” bu temeller üzerinde yükseldi. Deneme sahneleri tiyatro sanatının çeşitli sorunlarla boğuştuğu günümüzde de büyük önem taşıyor. Vizyon sahibi yöneticiler, tiyatro tarihine de bakarak bu yönde ilerlemek isteyen yaratıcı sanatçıların yolunu açmalıdır; bu konuda, fazla uzağa gitmeden, modern Türk tiyatrosunun kurucusu Muhsin Ertuğrul’u örnek almak zaten yeterli olacaktır. Dünya tiyatrosunu yakından takip eden, Ekim Devrimi’nden sonra Rusya’ya gidip özellikle de Meyerhold’un çalışmalarından çok etkilenen Muhsin Ertuğrul’un Beklan Algan’a verdiği destekle, yanan Tepebaşı Dram Tiyatrosu’nun marangozhanesinde açılan Tepebaşı Deneme Sahnesi ve “Bir gün burada bir deneme sahnesi kurulur” diye satın aldığı arazide kurulan Devlet Tiyatroları’nın İrfan Şahinbaş Sahnesi gibi iki örnek henüz unutulmamıştır herhalde… Bu anlamda, genç oyuncularla sahneye koyduğum Nâzım Hikmet’in “Kuvayi Milliye Destanı” ile açılan İzmir Büyükşehir Belediyesi Deneme Sahnesi’ni önemli buluyorum. Yolu açık olsun… Fringe’de ücretsiz çevrimiçi atölyeler Bu yıl 21 27 Eylül tarihleri arasında çevrimiçi olarak düzenlenecek 2. İstanbul Fringe Festival’in atölye programı açıklandı. Programda Türkiye’den ve yurtdışından festivale katılan ekiplerin yönetiminde 4’ü Zoom üzerinden çevrimiçi olarak, biri ise fiziksel olarak yapılacak ücretsiz 5 atölye yer alıyor. Sınırlı sayıda katılım olacak tüm atölyelere katılım için fringeistanbul.com üzerinden kayıt yapılabiliyor. Istanbul Fringe Festival 2020 Online, resmi sponsoru CarrefourSA ve destek sponsorları +1 ve BMI’ın katkılarıyla YouTube, Zoom, WhatsApp ve diğer sosyal medya mecralarında ücretsiz olarak düzenlenecek. Sanatçılardan Fişekhane’de yeni bir kültür ORHUN ATMIŞ sanat mekânı ‘kırmızı’ protesto oluşuyor ‘ÖZEL TIYATROLAR ÇÖKÜŞTE!’ Tiyatro Kooperatifi’nden ise bütün bu iptaller yaşanırken sert bir açıklama yapıldı. “Özel tiyatrolar çöküşte” başlıklı açıklamada, “Sağlık Bakanlığı’nca belirtilen tüm tedbir koşullarına uyulmasına rağmen; yayımlanan genelgeyle yasaklanan düğün, kına gecesi, nişan, nikâh, sünnet düğünü vb. eğlencelere, ‘tiyatro’ etkinliklerinin de salt eğlence olarak görülüp dahil edilmesi bizleri derinden yaralamıştır” denildi. Ayrıca, çözüm üretilmesi çağrısı yapıldı ve şu önerileri yineledi: 1) Salgın dönemine özel acil bir yardım fonu oluşturularak var olan krizin hafifletilmesi, 2) Sahne sanatlarının ayakta kalması için gereken maddi koşulların oluşturulması, 3) Var olan sahnelerin ayakta kalabilmesi ve seyirciyle buluşabilmesi için salonlarda standardın oluşturulması. Tiyatrocu Sumru Yavrucuk da oyunların sosyal mesafeli izlendiğini kanıtlayan bir fotoğraf paylaşarak “Oyun izleme mesafesi budur! Neden bu yasak? Mesafeniz bize anlaşılan” sözleriyle karara tepki gösterdi. İçişleri Bakanlığı’nin aldığı koronavirüs önlemleri doğrultusunda yine kül Ceylan Ertem “Pandemi’nin hayatımızı etkilemeyeceği, sanatın öncelendi lerinde çalışan emekçiler, zorlu bir kış mevsimi bekliyor. Sanat çevreleri pandeminin başından bu yana dev tür sanat etkinlikleri iptal edildi. ği ve ‘yangında öncelik letten yeterli desteği göremediklerini Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı ön li kurtarılacaklar’ listesine dile getiriyordu. lemler doğrultusunda sınırlı sayıda alındığı, hakkaniyetli bir yakın gele katılımcıyla düzenlenen, açık havada cekte buluşmak umuduyla, hoşçaka ‘Anlaşılan mesafeniz bize’ sosyal mesafeli olarak yapılan tiyat lın. ‘Sahnede Yeniden Buluşuyoruz’ Organizasyon sektöründe çalı ro, konser, sinema gibi etkinliklerin projesi sonlandı” ifadeleri kullanıldı. şanlar ve sanatçılar bu şartlar altın hepsi yarıda kaldı. Salgın nedeniyle İstanbul Caz Festivali’nin pan da bırakılmalarına profilleri geçim sıkıntısı çeken, büyük zorluk demi nedeniyle sınırlı sayı ni 7 günlüğüne kırmızı lar yaşayan sanatçılarla birlikte, bu da, sanatçılara destek ol ya çevirerek tepki gös etkinlikler sayesinde çalışıp para ka mak amacıyla açık ha teriyor. Müzik dünya zanan sahne arkası emekçilerini de vada düzenlediği 13 ve sından Şevval Sam, şimdi yine zor bir dönem bekliyor. 14 Eylül tarihli konser Burhan Şeşen, Cey Her gün işe toplu taşımayla gitmek ler de yapılamayacak. lan Ertem, BaBa Zu zorunda kalan, evden çalışma fırsa Bütün bunların yanı sı La, sinema dünyasın tı olmayan, salgının en çok etkilediği ra birçok konser, tiyatsınıflara yönelik pek bir önlem alın ro, sinema vb. etkinlik Engin Alkan dan yönetmenler Tolga Karaçelik, Kıvanç mazken, yine ilk sıralarda akla kül ler iptal edilmeye devam Sezer profil resimleri tür sanat etkinliklerinin sonlandı ediyor. Ancak sinemalarda ni kırmızı renge boyadı. rılmasının gelmesi sanatçı filmler vizyona giriyor. Kapa Tiyatrocu Sumru Yavrucuk da ların ve sanatseverlerin lı alanlarda yapılan etkinlik oyunların sosyal mesafeli izlendiği büyük tepkisini çekti. lerle ilgili bir genelge ol ni kanıtlayan bir fotoğraf paylaşarak UNIQ, açık hava madığı için örneğin Zor “Oyun izleme mesafesi budur! Ne sahnesini pandemi lu PSM’de ekim ayında den bu yasak? Mesafeniz bize anlaşı de sıkıntı yaşayan ti başlayacak kapalı etkin lan” sözleriyle karara tepki gösterdi. yatroculara destek ol likler için şu an bir iptal Engin Alkan’ın “Sanat emekçilerinin mak için ücretsiz aç durumu yok. Ancak Amfi mücbir sebeplerden doğan anaya mıştı. 7 Eylül’de başlayan, 30 Eylül’de son Şevval Sam kısmında yapılacak sine sa ile güvence altına alınmış çalışma ma etkinlikleri iptal edildi. haklarından mahrumiyetlerini çözü lanması planlanan “Sah Hava şartlarının el verdi me kavuşturmak devletin sorumlu nede Yeniden Buluşuyoruz” ği sürece açık havada yapılan kül luğudur. Görmezden gelinemez” me etkinlikleri 5 gün bile süremedi. tür sanat etkinlikleri bile iptal edi sajını da birçok tiyatrocu profilinde AN Yapım’dan yapılan açıklamada, lirken, sanatçılar ve sanat etkinlik paylaştı. İstanbul’un 16 milyon nüfusuna yetecek, doyuracak kadar kültür sanat mekânı olmadığı malum. Hele Atatürk Kültür Merkezi’nin devreden çıkmasıyla birlikte İDOB, Devlet Opera ve Balesi, yani opera, bale, klasik müzik konserleri salon bulmakta çok zorlandı, Süreyya Opera’sı çok güzel, çok şık ama Asya yakasında ve çok küçük. Sanatçılar oradan buraya savrulur oldu. Zorlu PSM soluk aldıran bir merkez oldu neyse ki. Ama asıl sorun Ataköy, Bakırköy ve Zeytinburnu’nda yeni yapılan konutlar ve bu bölgenin Yunus Emre gibi bir iki küçük salonla sınırlı kalmasıydı. Yalıhan projelerine, bu bölgeyi konuta boğduğu için sıcak bakmadığımı itiraf etmeliyim. İstanbul’un çok büyük bir konut fazlası var ama yarısı satılmış ve içinde oturmaya başladıklarına göre demek hâlâ lüks konut iş yapıyor. Beni ilgilendiren kısmı buradaki eski Fişekhane’nin bir kültür sanat merkezi haline dönüştürüleceği projesiydi ki pandemi koşullarının getirdiği zorluklara rağmen emin adımlarla ilerliyor. Sonunda burayı “teftiş etmeye” gittim! Mekân özenle restore edilmiş, büyük emek verilmiş. Büyük gösteri salonunda genelde Erdal Beşikçioğlu’nun tiyatrosu yer alacak. Ali Güreli İstanbul Contemporary’nin koleksiyonlarıyla Cocoon ismini verdiği galeride bir sergi açmış. Burası da sürekli olacak. Mekânın güzelliği açık hava alanlarının çok olması, özellikle güzel havalarda konserler ve etkinlikler yapılabilir, ki şimdiden İDOB burada Kolaj ismini verdikleri bir bale gösterisi gerçekleştirdi bile. Bir başka güzelliği ticari faaliyet için AVM değil, caddeler ve dükkanlar olması. İki çok isim yapmış lokantanın biri açılmış bile. Gurmeler yaşadı. Benim için iyi olan ise metro ve Marmaray’la ulaşımın çok kolay olması. Yani Sokak Kedisi özel araç kullanmadan gidip gelebilir! Kimse kültür sanatsız, sanatçılar da izleyicisiz kalmasın. Maskesiz ödüller... 77. Venedik Film Festivali son buldu Azra Deniz Okyay, “Hayaletler” filmiyle Uluslararası Eleştirmenler Haftası bölümünde en iyi film seçilerek Büyük Ödül’ün sahibi oldu. Genç Türk sinemasının yeni başarısı Son on yıl içinde genç Türk sinemasının en iyi tanıtıldığı ve ödüllendirildiği etkinlik olan Venedik’te, bu yıl Azra Deniz Okyay, “Hayaletler” ile ilk ve ikinci filmlerden oluşan “35. Eleştirmenlerin Haftası” yan bölümündeki yedi film arasında yapılan değerlendirmede birinci seçilerek bu başarıların süregeldiğinin habercisi oldu. Yönetmenin ilk uzun filmi olan “Hayaletler”, festivalin tüm seçkilerinde yer alan ilk filmlerin aday olduğu ve üç kişilik ayrı bir “İlk Yapıt” (Opera Prima) jürisinin belirlediği Geleceğin Aslan’ı ödülünün de adayıydı. Sonuçta, bu jürinin kısa listesine girdiğini tahmin ettiğim Azra Deniz Okyay yerine, “Ufuklar” yan bölümünde sunulan “Listen” adlı filmin Portekizli kadın yönetmeni Ana Rocha de Sousa (1978), Cannes’daki Altın Kamera’nın eşi olan bu önemli ödülü kazandı. Geleceğin Aslanı ödülünü, 2010 yılında Seren Yüce “Çoğunluk”, 2012’de de Ali Aydın “Küf” ile almışlardı. Bu çok beklenen, arzulanan, heyecan doğuran, sıkı denetim altında gerçekleşen, eşi benzeri görülmemiş tuhaf festival, sonunda noktalandı. Cumartesi gecesi, başkanları Cate Blanchett’in yanında sahneye çıkan jüri üyeleri Matt Dillon, Veronika Franz, Joanna Hogg, Nicola Lagioia, Christian Petzold ve Ludivine Sagnier, özdenetimin yüksek olduğu bu ortamda beklenen, kolayca öngörülen dengeli ödül listesinin maskesini çıkarıverdiler, o kadar. Böylece, ne hayalet ne canlı, hem gerçek hem de sanal bir Mostra, şimdilik kazasız belasız noktalanmış oldu. Altı çizilmesi gereken en önemli başarı bu... Amerikan sinemasının ağır toplarının, önceki yıllara oranla çok az olması ve yıldız oyuncuların büyük bölümünün Lido yolculuğuna çıkamamaları nedeniyle, sinema düzeyinin düşük olduğunu ileri süren yapay zekâlı kimi maskelilerin sesinin gür çıktığı bir ortamda, jürinin de alabildiğine dengeli, diplomatik kararlar almak zorunda kalacağı ortadaydı. Büyük stüdyolar dışında gerçekleştirilen, Hollywood yapımı düzeyli bir geniş kitle sineması örneği olan “Nomadland”, Mostra’nın simgesi Altın Aslan için biçilmiş kaftandı. Kazanacağı, festival daha başlamadan ilan edilmişti zaten! Üstelik, konusuyla ilginç, biçimiyle de çekici olan bu filmin yönetmeni, 1982 Pekin doğumlu Chloé Zhao, eğitimini tamamladığı ABD’ye yerleşmiş Asya kökenli bir genç kadın sanatçı kimliğiyle de, kâğıt üzerinde ideal bir adaydı!.. Ayrıca, filmin başoyuncusu ve ortak yapımcısı olan meden kabul ederek, basından, bu yasa ğa uymaları rica ediyordu! Neden mi? Salonlarını sadece yerel si nemaseverlere açma kararı alan, (pro fesyonel katılımcıların sanal ortamda iz lemek zorunda olduğu, bu güzün ikin ci tuhaf etkinliği) Toronto Festivali’nde, “Nomadland”ın ilk gösterimi, o gün Venedik’te hava karardıktan sonra baş Chloe Zhao layacaktı da ondan! Filme ilişkin olumlu/olumsuz görüşle rin, Kuzey Amerika prömiye ri öncesi kafa karıştırmasın dan, yüksek beklenti basın cını düşürmesinden çekini liyordu! Sorgulanması gerekirken En iyi filme verilen Altın Aslan ödülünü, “Nomadland” filmiyle kazanan yö daha sıkı sarıldığımız bu tür kötü ve zararlı alışkanlıklar netmen Chloe Zhao salgın nedeniyle dan nasıl kurtulacağız? Venedik’e gelemedi. Onun yerine fil Yine de, tüm olağandışı ko min yapımcısı Disney’den David Ro şullara karşın, eski alışkanlık mani, ödülü teslim aldı. David Romani ları simgeleyen büyük ağacın, Venedik’te ormanı tümden giz Frances McDormand gibi yetenekli ve leyemediğini de vurgulamak gerekiyor: Jü saygın bir adın jenerikte yer alması, ar rinin, gerçekçi ve dengeli değerlendirmeler tı bir avantaj değil miydi? Kısacası, Al sonucu aldığı kararlar, Hint, İtalyan, İran, tın Aslan’ı bulabilmek için, “üstün yapay Japon ve Rus sinemalarının özgün örnek zekâlı sinemasever robot”a danışmaya lerini de ön plana çıkarıyordu. bile ihtiyaç kalmamıştı... Gönül isterdi ki festival seçkilerinde yer Asıl önemli olan, içeriği ve biçimiyle, alan bütün filmler, internet üzerinde, tüm filmin nasıl karşılandığı; yaratıcı sinema dünyadaki sinemaseverlere simgesel bir sı tanımının neresinde yer aldığıydı kuş ücretle, belirli bir süre boyunca sunulsun... kusuz. Ancak, filmle ilgili düşünce ve gö Hatta, bazı “zor” sanat filmleri, bu rüşlerimi dile getirmem mümkün değil. farklı sanal sunum çerçevesinde, normal Çünkü festivalin son günü programla dağıtım ağına oranla daha yüksek ge nan Altın Aslan’ı izleyemeyenler arasın lir bile elde edebilirlerdi! Ancak, dev ya dayım! Kaldı ki, cuma sabahı Lido Ada pımcı, satıcı ve dağıtımcıların, özellik sında “Nomadland”ı görebilenler, akşam le de Covid19 salgını sırasında abonele saat 23’e kadar ağızlarını ve kalemlerini ri artan platformların, bu tür bir girişimi tutmak zorunda kalmışlardı! hemen engelleyeceklerinden de kuşkum Toronto Festivali’nin başvurusu üzeri yok. Olsa olsa, bağımsız küçük yapımcı ne, Mostra yönetimi, kısa süreli ambar lar böyle bir atılımda bulunabilirler; o da, go isteğini gösterim saatlerini değiştir birleşebilirlerse!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle