23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 15 AĞUSTOS 2020 CUMARTESİ HABER Yüksek Mahkeme, avukatların tahliye talebini reddetti. Adli tıp ‘cezaevinde kalamazlar’ raporu vermişti Tek adam, iki blok, çok parti Yeni sisteme geçince koalisyonlar bitecekti. Hayaller, başkanlık sistemiyle bağlantılı olarak, iki partili düzenin fiilen yerleşmesiydi. İki partili olmasa da iki bloklu düzen yeni ittifaklar sistemi nedeniyle fiilen oluştu. Koalisyonlar ise bitmedi; iktidar paylaşımı açısından pazarlıklar yeni sistemde sahne önünden arkasına, şeffaf alandan gölgeli sahalara taşındı. Diğer yandan gelişmeler parti sayısının, azalmak bir yana, yeni sistemle birlikte daha da artacağına işaret ediyor. Partiler alanındaki bölünmenin artması, yeni partilerin çoğalması siyasal hayatımızda yeni değil. Örneğin 90’larda da çoğunluğu Meclis içinde olmak üzere birçok yeni parti kurulmuştu. Nedeni ise, bilinen, inandırıcılığı aşınan siyasal parti ve aktörlerin kitleler üzerinde istikrarlı, geniş bir hegemonya kurmakta zorlanmalarıydı. Bu da temsil krizini derinleştiriyordu, partilerin sayıca artışı, hızlanan bölünmeler bu tabloyu tamamlıyordu. Nitekim AKP de böyle bir temsil krizinin, kitlelerin mevcut partilere desteğinin/güveninin azalması ortamının üzerine iktidar oldu. Bugün ise partilerin yeniden sayıca artışını doğrudan bu temsil krizi olgusuna bağlamak yeterli görünmüyor. Öyle ya, yeni sisteme geçildiğinden beri, Davutoğlu’nun Gelecek Partisi, Babacan’ın DEVA Partisi sahne aldı. Daha geçenlerde, CHP’den ihraç edilen vekil Öztürk Yılmaz, Yenilik Partisi’ni kurdu. Muharrem İnce’nin sonu partileşmeye kadar gidebilecek bir hareket başlatacağını öğrendik yine bu hafta. Liste bunlarla da sınırlı değil. Emeklilikte yaşa takılan yurttaşların bir bölümü Umut Partisi’ni kurdu daha yeni; kimi Roman yurttaşlar da parti kurma hazırlığında. Bir yandan da Genç Parti, yeniden sahneyi zorlamaya çalışıyor. Niye böyle? Her şeyden önce yeni sistemin temel dayanağı ittifaklar sistemi. İttifaklar sistemine göre Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iki ana adaydan birinin kazanması için, yüzde 1, yüzde 2 oy oranına sahip partiler de parlamenter sistemde sahip oldukları etki gücünden daha fazlasına sahip şimdi. Diğer yandan Meclis seçimlerinde de ittifak düzeni, partilerin yüzde 10 barajına takılmasının önüne geçiyor. İttifaktan bir parti barajı geçerse, hepsi geçmiş sayılıyor. İktidar değil, ittifak hedefli partiler Dolayısıyla irili ufaklı her partinin pazarlık kozu şimdi daha fazla. Tam da bu yüzden farklı kesimler, taleplerini kazanıma dönüştürmek için artık koalisyon pazarlığını seçim sonrasında değil, seçim öncesinde, ittifak masasında yer kapmaya çalışarak veya parti kurmadan, demokratik kamuoyu araçlarıyla, baskı gruplarıyla, medya ya da sivil toplum eliyle değil (zira bunlar yeni otoriter düzende büyük oranda etkisiz), ittifak süreçlerine etki edecek birer araç yaratarak yapma yolunu seçiyorlar. Herkesin gerekçesi de farklı elbette: Hak arayışındaki kesimler, taleplerinin yerine gelmemesinin kızgınlığıyla, iktidar değiştirme gücüne sahip olduklarını gösterebilmek ve kazanım elde etmek için parti kuruyorlar. İktidar gemisinden ayrılanlar, yeni dönemin masasında içinden çıktıkları siyasal geleneğin sandalyesini korumak için parti kuruyorlar. Yüzde 10 barajı ittifak sistemiyle geçersizleşmese, parlamenter sistem sürse Babacan ya da Davutoğlu ayrılıp yeni parti kurmaya yönelir miydi? Emin değilim. Kimisi, kendi partisinin ittifak siyasetini dizginlemek için, kimisi de her iki ittifakla pazarlık yaparak kaybettiği kazanımları yeniden elde etmek için sahneyi zorluyor şimdi. Nedenler farklı olsa da ortak bir yan var. Bununla bitirelim yazıyı. Siyasi partilerin hedefi iktidar olmaktır. İktidar olmak içinse, toplumun en geniş kesimine seslenecek, hemen her konuda çözüm önerecek bir program, bir örgütlenme geliştirmek gerekir. Oysa yeni sistemde kurulan partilerin önceliğinin kendi başlarına iktidar olmaktan çok, ittifak siyasetlerinde yer tutmak olduğu görülüyor. İktidar değil, ittifak hedefli partiler bu ortamda büyüyor. Bu nedenle de tüm yurttaşlar yerine daha dar gruplara seslenen, sayısal temsili küçük olsa da pazarlık kozu yeni sistem sayesinde büyümüş irili ufaklı partilere hazır olmakta yarar var. Sistem giderek tek adamlı, iki bloklu ve çok partili, bölünmüş bir yapıya bürünüyor. İktidarın istediği bu muydu? AKP MHP blokunun Siyasi Partiler ve Seçim Yasası’nda değişiklik yapma hazırlığının bu gelişmelerle de ilgili olduğunu düşünürsek, tahminen bu değildi. Galiba evdeki hesap yine çarşıya uymadı. Müyesser Yıldız için ‘15 dakika sessizlik’ OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın “siyasal ve askeri casusluk” soruşturması kapsamında tutuklanması üzerinden 2 ay geçti. Yıldız’ın sevenleri, tutukluluğunun ikinci ayında ona destek vermek için bugün saat 13.30’da Ankara’da Anayasa Mahkemesi’nin karşısındaki Çankaya Belediyesi Atatürk Parkı’nda buluşacaklarını açıkladı. Yıldız’ın 2 aydır tutuklu olmasını protesto edecek grup, 15 dakika sessizlik içinde bekleyecek. Yıldız’ın dostalarının yaptığı açıklamada, “Siz yoksanız biz çok eksiğiz” denildi. l ANKARA/Cumhuriyet AYM raporu görmedi Timtik ve Ünsal’ın başvurusunu reddeden AYM’nin kararında, “Hastane koşullarının yetersiz olduğunun iddia edilmediği...” belirtildi. Anayasa Mahkemesi (AYM), adil yargılanma talebiyle ölüm orucunda olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın tahliye talepli tedbir başvurusunu reddetti. Mahkeme, ölüm orucunun kritik aşamasında olan iki avukatın sağlığının ciddi bir tehlikede olmadığına hükmetti. Bianet’in haberine göre, AYM’nin kararında, avukatların tutulduğu hastane koşullarının, “Covid19 salgını veya başka bir tıbbi nedenden kaynaklanan vakalara dayanılarak koşullarının yetersiz olduğunun iddia edilmediği” belirtildi. Kararda “Hastanelerde tedavi altında tutulmakta olan başvurucuların sağlık hizmetlerine erişim imkânına sahip oldukları anlaşılmıştır... Sadece tahliyelerine karar verilmemiş olması nedeniyle yaşamlarına ya da maddi veya manevi bütünlüklerine yönelik ciddi bir tehlikenin ortaya çıktığına dair bilgi ya da bulgunun olmadığı anlaşılmıştır” denildi. İstanbul Adli Tıp Kurumu, Timtik ve Ünsal’la ilgili “Hapishanede kalmaları uygun değil” yönünde rapor vermişti. Timtik ile Ünsal, ATK raporuna rağmen tahliye edilmeyerek 30 Temmuz’da hastaneye kaldırılmıştı. l Haber Merkezi BU KUMPASI BITIRIN Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu, dün Ebru Timtik’in kaldırıldığı Bakırköy Sadi Konuk hastanesi önünde bir basın açıklaması yaptı. CHP Milletvekili Ali Şeker ve HDP Milletvetili Hüda Kaya gruba destek verdi. CHP’li Şeker, “İftiracı tanıklar üzerinden, olmayan olaylar üzerinden insanlar yargılanıyor, hüküm giyiyor. Buradan Yargıtay’a seslenmek istiyorum, bir an önce iftiracı tanıklar üzerinde kurulan bu kumpası bitirin, yanlış kararları düzeltin. İnsanlar adalete aç, hastanede tutulurken her an ölüme yaklaşıyorlar” dedi. HDP’li Kaya’da “Bir gün herkes yaptığı adaletsizliğin hesabını verecek” diyerek avukatların serbest bırakılmasını istedi. SEYIRCI MI KALACAKSINIZ? Sanatçılar Girişimi de Ebru Timtik ve Aytunç Ünsal’ın durumuna dikkat çekmek için bir açıklama yaparak “ölümlerine seyirci kalmayın” çağrısında bulundu. Sanatçılar Girişimi Sözcüsü şair yazar Ataol Behramoğlu, yaptığı açıklamada, “Adalet bir ceza infaz kurumuna, bir işkence aygıtına dönüşmüş durumdadır. Herkesin, her kurumun, yapacak bir şeyi, söyleyecek bir çift sözü yok mudur? Bu çocuklara sahip çıkmak, adaletsizliğe karşı sonuç alıcı girişimlerde bulunmak bu kadar mı güç? Sayın Yargıtay üyeleri, genç meslektaşlarınızın ölümlerine seyirci mi kalacaksınız? Dava dosyalarını inceleyerek tahliye kararları vermeniz için insanların son nefeslerini vermeleri mi gerekiyor... Yeter artık. Ebru Timtik ve Aytunç Ünsal ölmesin. Bu adaletsizlikler son bulsun. Bu utanç bu zulüm artık sona ersin. Seyirci kalan herkes suça ortak demektir” dedi. CHP kaynakları, partinin 1645, AKP’nin ise 3 bin sandıkta görevlisi olmadığını açıkladı CHP sandıklara hâkimdi İZDENİZ FİLOSU’NA KATILACAK Uğur Mumcu vapuru denize indi Uğur Mumcu Arabalı Vapuru’nun karadaki çalışmaları tamamlandı. Vapur İstanbul Tuzla Tersanesi’nde düzenlenen törenle denize indirildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi toplu ulaşımda deniz taşımacılığının payını artırmayı ve filoyu modern, çevreci, engelli kullanımına uygun gemilerle genişletmeyi sürdürüyor. Büyükşehir Belediyesi tarafından İZDENİZ’in fi losuna dahil edilmek üzere inşası İstanbul Tuzla Tersanesi’nde Çeliktrans Denizcilik Şirketi tarafın yapılan Uğur Mumcu arabalı vapurunun karadaki çalışmaları tamamlandı. Vapurun denize indirilmesi nedeniyle Tuzla Tersanesi’nde tören düzenlendi. İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Buğra Gökçe, toplu ulaşımda karbon salınımı azaltan raylı ve deniz ulaşımına öncelik verdiklerini anlatarak “Vapurun, ülkenin aydınlanmasında önemli isimlerden, çok kıymetli büyüğümüz Uğur Mumcu’nun adını taşıması bizi ayrıca mutlu ediyor. İnşallah Körfez’e indiği gün Mumcu’nun da ailesiyle bu gururu yaşamak istiyoruz.” Anket sonucu adı İzmirliler tarafından “Uğur Mumcu” olarak belirlenen vapurun inşası denizde sürecek. l İZMİR / Cumhuriyet ERDOĞAN, YUNANİSTAN’A SERT ÇIKTI, MISIR’A MESAJ VERDİ: Mısır ile görüşme yapılıyor ‘Silahlandırılmış adalar’ tepkisi Doğu Akdeniz’de Yunan firkateyni ile yaşanan sıcak temasın ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, kara, deniz ve hava kuvvetleri komutanlarıyla birlikte savaş gemilerinin operasyonlarının yönetildiği Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’nı ziyaret etti. Lozan Antlaşmasına dikkat çeken Akar, “Bu antlaşmaya göre 23 adanın 16’sının gayri askeri statüde olması isteniyor. Bunu iki taraf da imzalamış. 23 adadan 16’sının silahlandırıldığını hepimiz biliyoruz. Bu, tamamen hukuk dışı bir uygulama” dedi. “Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’de uluslararası hukuku tanımaz, sadece kendi çıkarlarını gözeten, bencil, tek yanlı talepleri ve yaklaşımları gerçeklerle bağdaşmadığını” belirten Akar, “Ne tarihte ne günümüzde dünyanın hiçbir yerinde kara suları 6 mil, hava sahası 10 mil olan, hava sahası ve kara suları birbirinden farklı olan bir örnek yok” dedi. Yunanistan ile Mısır arasındaki anlaşmanın hukuki temeli olmadığını belirten Akar “TürkYunan arasındaki problemlerin çözümlenmesinde en önemli aracın diyalog olduğunun altını çizmek istiyorum. Bizim sürekli hukuktan, diyalogdan bahsetmemiz zafiyet değil. Diğer taraftan, Avrupalı bir müttefikimizin binlerce kilometreden gelerek Doğu Akdeniz’deki askeri varlığını güçlendireceğine yönelik açıklaması müttefiklik ruhu ile bağdaşmaz” ifadelerini kullandı. Öte yandan Doğu Akdeniz’de yaşanan sıcak temasa ilişkin uluslararası ajanslara açıklama yapan Yunanistan askeri yetkilileri ‘küçük bir çarpışma’ yaşadığını ve olayın ‘kaza’ olduğunu dile getirdi. l ANKARA/Cumhuriyet Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Doğu Akdeniz’de Yunan firkateyni ile yaşanan “sürtüşme”ye ilişkin AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’le görüştüğünü belirterek “Yunanistan tarafından araştırma gemisi Oruç Reis’e yapılan taciz girişimine Kemal Reis gereken cevabı verdi. En ufak saldırıyı cevapsız bırakmayız” dedi. Erdoğan, İstanbul’da cuma namazı çıkışı soruları yanıtladı. Erdoğan, Yunan firkateyni ile yaşanan gerilime ilişkin “Devam edecek olurlarsa cevabını misliyle alacaklar... Sayın Şansölye Merkel ile de bunu konuştum. Kendisinin de bizden tabii ricası, ‘Yani artık buna da söyleyecek bir şeyimiz yok ama 28’ine kadar, 23’ünden sonra danışmanlarımızın yapacakları çalışmalar muvacehesinde daha sonra bu işi yumuşatıp daha şöyle korumacı bir anlayış içerisinde bir süreci geliştirelim’ dediler. Mutabık kaldık” diye konuştu. Daha önce Mısır yönetimine “darbeci” diyerek sert çıkan Erdoğan, Mısır istihbarat örgütü ile görüşmelerin sürdüğünü söyledi. Erdoğan, “Bu iki halkın birbirine bakışının, Yunan halkıyla aynı olması mümkün değil. Mısır yöneticilerinin farkında olması gerekir” dedi. l İç Politika MAHMUT LICALI Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde 13 bin sandıkta partinin görevlisinin olmadığı ve 4 milyon oyun sokakta bırakıldığı iddiasına karşı CHP, seçim günü bileşenler, ittifaklar ve yapılan işbirlikleriyle görevli bulunmayan sandık sayısının 1645 olduğu bilgisini paylaştı. CHP kaynakları, AKP’nin aynı seçimde 3 bin sandıkta görevlisinin olmadığına dikkat çekerek, iddiaların aksine partinin sandıklara hâkim olduğunu kaydetti. Muharrem İnce, “Bin Günde Memleket Hareketi” adıyla başlattığı hareketi anlattığı toplantıda, CHP’ye yönelik sert eleştiriler yöneltmişti. İnce, 24 Haziran seçimlerinde CHP’nin 13 bin sandıkta görevlisinin bulunmadığı ve buna bağlı olarak 4 milyon oyun sokakta bırakıldığını iddia etmişti. CHP’de önceki gün yapılan yazılı açıklamada söz konusu iddiayla ilgili, “CHP seçim sandıklarına bütün seçim dönemlerinden daha fazla sahip çıkmış CHP kaynakları, Cumhurbaşkanlığı seçiminde sandıkların yüzde 98’ine hâkim olunduğunu açıkladı. tır. Sadece kendisi değil, Millet İttifakı’nı oluşturan siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının desteği ile bu çalışma yürütülmüştür” denilirken, konuyla ilgili başka bir bilgiye yer verilmemişti. Veriler parti kayıtlarında CHP kaynakları, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Türkiye genelinde 188 bin sandık bulunduğu partinin bileşenler, ittifaklar ve yaptığı işbirlikleriyle birlikte sandıkların yüzde 98’ine hâkim olduğunu ifade etti. CHP kaynakları, kamuoyunda tartışılan iddialarla ilgili bütün verilerin partide kayıt altında olduğunu belirtirken, Muharrem İnce’nin de seçimin ardından 2 yıldır partiden bu konuda hiçbir talepte bulunmadığına da dikkat çekti. l ANKARA ACILARINIZI PAYLAŞIYORUZ... Vefat ve başsağlığı ilanlarınız için yaptığınız ödemenin yüzde 20’sini Cumhuriyet Vakfı Burs Fonu’na aktarıyoruz. Bu fondan, yetenekli, ihtiyaç sahibi öğrencilere burs veriyoruz. Acılarınızı paylaşıyoruz. Yakınlarınızın adı bu burslarla yaşasın. www.cumhuriyetvakfi.org.tr ANKARA: 0312 442 30 50 İZMİR: 0232 441 12 20 İSTANBUL: 0212 343 72 74
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle