17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 15 AĞUSTOS 2020 CUMARTESİ Hocaların hocası, ustaların ustası Müşfik Kenter 8 yıl önce bugün aramızdan ayrılmıştı ÖZLÜYORUZ... Kaygı ve umut Baskıcı düzenlerin virüsü fırsat bilerek egemenliklerini pekiştirdiği, zulümlerini artırdığı dünyanın birçok ülkesin de ve ülkemizde insanların daha da bunal tılması, yazık ki yaşamın temel bir gerçek liği oldu. Bu ince ayarların yapıldığı gerçeklikte Bakırköy Belediye Tiyatroları’nın kapısından içeri girdiğimde daha 20 yaşındaydım. Müşfik Kenter’i görmenin heye gece için Kenter: n Çok duygulandım, benim için bunca yıl sonra ilk kez böyle bir kutlama yapıldı. Benim ruhuma uygun kaygılanmak, hüzünlenmek, korkmak, öfkelenmek her duyarlı insanın hakkı. Yazgülü Aldoğan, Cumhuriyet’teki 6 Ağustos günlü yazısında, Endişe duyuyorum, endişe duyuyorlar! çığlığıyla ve verdi canını bugün hâlâ hissederim. Hoca son derece naif ve sade bir törendi. ği örneklerle bu gerçekliğe ne güzel par ların hocası bir dönem benim de ho Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda mak bastı. cam oldu. Onun başında bulunduğu tiyatroda kü bir sahneye adımın verilmesi büyük bir sürpriz ve onur. ‘Cumhuriyet’imize teşekkür çük roller de yer aldım. n “Haliç Üniversitesi Tiyatro Virüsün ve her alanda yaşananların bu Müşfik Hoca ile röpor Bölümü’nün başkanlığını ve hocalı nalttığı yaz sıcaklarında serinlemenin, yal taj yapmak için karşısına ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK geçtiğimde çoktan yolumu çizmiş ve gazeteci ol muştum. On yıl önce yap tığım röportaj ustanın son röporta jı olmuştu. 8 yıl önce bugün aramız dan ayrılan Müşfik Hoca, şimdi Ken ter Tiyatrosu’nun bugünkü durumu nu görseydi kahrolurdu. ğını sürdüyorum. Hepsiyle ayrı ayrı gurur duyduğum yüzlerce öğrencim var. İnsan olmayı bilmeden, insanı incelemeden sahnede hiçbir şey yapılamaz. Sahne dışında da iyi insan olmak önemli ve üstün bir me ziyet. Öğrencilerime yıllardır bu öğretiyi aşılamaya ça nızlığı, kaygıyı, korkuyu aşmanın, her şeye karşın umudu çoğaltmanın bir yolunun da okumak olduğunu bilmek güzeldir. Gazeteleri okuyorum (yazık ki yazılı basın da zor günler geçiriyor), duyarlı insanların elinde Sözcü’yü, BirGün’ü, Korkusuz’u, Evrensel’i, Yeni Çağ’ı ve en çok Cumhuriyet’i gördükçe seviniyorum. Cumhuriyet, tarihinden aldığı insanlaşma arayışı mirasını her baskıya karşın di Müşfik Hoca’nın klişe sözleri var lıştım ve çalışıyorum. rençle sürdürüyor. Duyarlı insanların kay dır. Sahnede duran öğrencisine, “Köpekbalığı gibi bakma, insan gibi Yıldız Kenter ve Müşfik Kenter “Konken Partisi” adlı oyunda... İyi oyuncu olmalarını istiyorum. İşle gılarını aşmasına katkı olan, duyarsızların kafasına kuşkular, sorular sokan, ga bak” ya da hiçbir öğrencisinin aklından çıkmayan en önemli sözü; “Önce iyi insan ol, sonra iyi bir oyuncu olursun”... Bir gün tiyatroda Müşfik Hoca’ya “Hocam neden bütün öğrencilerinize önce iyi insan olun diyorsunuz” diye sorduğumda, “İyi insan olmazsan hiçbir şey olamazsın” demişti. İyinin ve doğruluğun peşinden ko Ragıp Savaş, Engin Hepileri... Sahneye çıkıp hocalarını anlattılar. Ne kadar zor diye düşünmüştüm. Sonuçta Müşfik Kenter’i anlatıyorsun ve ona bakarak... Katılanlar arasında Yaşar Kemal ve Tarık Akan’ı da unutmamak gerek. O gün 63 yıldır sahnede olmanın heyecanını yaşayan Müşfik Hoca, bu uzun yolculuğa neler sığdırmadı ki; fik Kenter’i Dinliyorum” ve “Aşk Mektupları”yla 63. yılında yeniden sahnede olacağım. n “Nasıl çalışılması gerektiğini ablamdan öğrendim. rini iyi yaptıklarını gördüğüm zaman son derece duygulanıyorum, ağladığım da oluyor. İnsanın emeklerinin karşılığını zeteciliğin anlamını dünyaya gösteren gazetemize teşekkür etmek, duyarlı insanların görevi. Bilgiyi ve gerçeği arama, bulma, aktarma susuzluğu içinde haber yağdıran genç muhabirler; yorumları ve saptamalarıyla usta ya da köşelerinin hakkını veren genç yazarlar, eklerden yazı dizilerine gündeme getirdiği arayışlara, gerçekleştirdiği söyleşilere kadar dolu dolu, gerçeklerle örtüşen bir gazete sunan Cumhuriyet’imizin Genel şan insanlar hayatımızda yolumuza ışık olurlar. Onun mesleğine olan aşkına hep hayran kaldım. “İlk günkü heyecan çok önemli, onu asla yitirmemelisin” derdi. Hangi meslekten olursak olalım, “bu söz kulağımıza küpe olmalı” diye mırıldandığımı hatırlıyorum. Yıl 2010, ekim ayı... Hocaların hocasının 63. sanat yılı kutlaması için herkes Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda buluştu. Salonun neredeyse hepsi öğrencileri... Kimler yok ki: Cüneyt Türel, Tilbe Saran, 28 sinema filmi, reklam filmleri, seslendirmeler, yüzlerce oyun, yüzlerce öğrenci ve tiyatro anıları... Hocaların hocası, ustaların ustası Müşfik Kenter ile “O heyecan hiç bitmeyecek” başlığı altında yaptığım son röportajda 63. sanat yılı kutlamanın heyecanını anlatmıştı bize... Bakın neler söylemişti usta: n “Ne mutlu bana ki bugünlere gelmişim. 63 yıl uzun bir süre, bir insan ömrü neredeyse, ama daha dün gibi...” n “Bir Garip Orhan Veli”, “Müş Kardeşim, ab görmesi, doğ lam, çok iyi bir ru iş yapmışız sanatçı, yönet diye düşünme men; onunla sah si, böyle hisler nede olmaktan her Yıldız Kenter ve yaratması... Bun zaman onur duydum. Müşfik Kenter’in rol dan güzel ne ola İki oyuncu olarak bir aldığı “Çöl Faresi” adlı bilir ki. Gençlerin ti birimizi iyi anlamamız, oyundan bir kare. yatroya ilgisi artıyor. karşılıklı alışverişimizin çok Konservatuvarların tiyatro iyi olması, birbirimizle oynamaktan bölümlerine her yıl daha da arta zevk almamızı sağlıyor, bu duygular rak başvuru yapılıyor. Tiyatroyla uğ seyirciye de yansıyor. raşan biri olarak bundan büyük haz Yunus Emre Sahnesi’nin Müşfik duyuyorum. Arkamızdan gelenlerin Kenter Sahnesi olarak değiştirildiği çok olması beni mutlu ediyor.” Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya başta olmak üzere tüm yönetici ve emek verenleri; şükran size!.. Cehaletin İktidarı Bugünlerde okuduğum, Demokrat Parti’nin Türkiye’yi şeriat felaketine sürükleyen politikalarına karşı “Bu ülkede artık anayasa hukuku öğretimi yapılamaz!” diyerek AÜ Hukuk Fakültesi’ndeki derslerini kesen, şeriata karşı ve kadınların eşitliği konusundaki bilgilendirmeleriyle öne çıkan, 2010’da yitirdiğimiz Prof. Dr. İlhan Arsel’in Cehaletin İktidarı yapıtı (der. Arzu Toker, Kaynak Yayın) bugün yazılmış gibi. Muazzez İlmiye Çığ’ın önsözüyle sunu Bozcaada Caz bu yaz çevrimiçi! Nezaket Erden’in tek kişilik oyunu: ‘Sevgili Arsız Ölüm Dirmit’ lan kitaptaki 1970’lerden beri yazılan makaleler, kültürümüze Arap Milliyetçiliği ve Türkler, Aydın ve “Aydın”, Şeriat İnsan ve Akıl, Şeriat ve Kadın gibi yapıtlar armağan eden bir aydının gerçekleri saptayan, bilgilendiren, uyaran bir çığlığı… Bozcaada Caz Festivali bu yaz çevrimiçi olarak izleyiciyle buluşuyor. Don Camillo’nun BCF Keşif programı içerisindeki festivalin çevrimiçi etkinliklerinde; caz müziği, uluslararası caz festivalleri, kültür ve sanat, çevresel sürdürülebilirlik, gastronomi, adanın tarımı ve endemik bitkileri, erişilebilirlik, adanın tarihi ve kültürü gibi farklı konuları alanında uzman isimlerin eşliğinde ekranlara taşınacak. Program, ağustos ayı boyunca Bozcaada Caz Festivali’nin Instagram, Spotify ve YouTube kanallarında takip edilebilecek. (Ayrıntılı bilgi: bozcaadacazfestivali.com) KAPILAR 7 EKİM’DE AÇILACAK Zorlu PSM yeni sezonda ‘perde’ diyecek Küçük Dünyası Don Camilllo, 1984’te en büyük gülmece ödülü Altın Palmiye’yi alan Giovanni Guareschi’nin Don Camillo ve Şeytan, Don Camillo Çıkmazda, Don Camillo Moskova’da, Don Camillo Hayırsız Oğul gibi birçok dile çevrilip satış rekorları kıran, filmlere çekilen politik gülmece yapıtlarının kahramanı, hazırcevap bir kasaba papazıdır. Dizinin ilk kitabı olan, çok sevdiğim Don Camillo’nun Küçük Dünyası (çev. Müge Çevikoğlu, Bilgi Yayın) için yazar şöyle diyor: “Eğer Don Camillo yüzünden bana kırı Tibet Kilisesi’nde kazı Pandeminin etkilerinden dolayı mekândaki etkinliklerini 13 Mart’ta durduran ve 7’nci sezonunu dijital etkinliklerle tamamlayan Zorlu PSM, 7 Ekim tarihinden itibaren kapılarını yeniden sanatseverlere açacak. Zorlu PSM’nin yeni sezon programında sahne sanatları ağırlıkta olacak. Zorlu PSM Genel Müdürü Mu sını istiyoruz.” Zorlu PSM, ekim ayı programın da pandemiden en çok zarar gören sanat dallarından biri olan tiyatroya ağırlıklı yer verecek. Son zamanların ilgi gören oyunlarından; Bergüzar Korel’in tek kişilik oyunu “Kızlar ve Oğlanlar”, Latife Tekin’in aynı adlı romanından uyarlanan Neza ‘Pencere’ adlı oyunda Esra Bezen Bilgin ve Haluk Bilginer rol alıyor. lan rahipler olursa, kafamda bir şamdan kırabilir; Peppone yüzünden bana kırılan komünistler olursa, sırtımda bir sopa paralayabilir. Ama İsa’nın konuşmaları yüzünden bana kırılan olursa, yapacak hiçbir şey yok; çünkü hikâyelerimde konuşan Hz. İsa değil, benim aklımdaki İsa’dır. Yani benim vicdanımdır.” Bir Yılmaz Uçar vardı çalışmaları başladı Artvin’in sakin şehir (cittaslow) unvanlı Şavşat ilçesindeki yaklaşık 1200 yıllık tarihe sahip olan Tibet Kilisesi’nde arkeolojik kazı çalışmaları başladı. İlçe merkezine 8 kilometre uzaklıktaki Cevizli köyünde bulunan kilisede Tibet Manastırı Temizlik ve Koruma Çalışması projesi adı altından başlanan ka rat Abbas, yeni dönemle ilgili şunları ifade etti: “Sanatseverlere 5 ay boyunca dijital platformlarımızdan ulaşmaya çalıştıysak da kendilerini mekânımızda ağırlamayı özledik. 7 Ekim’de her türlü hijyen ve koruma önlemini almış olarak geri dönüyoruz. Zorlu PSM’ye gelecek sanatseverlerin içinde, sosyal mesafe ve hij ket Erden’in tek kişilik oyunu “Sevgili Arsız Ölüm Dirmit”, Birkan Uz’un yönettiği sahnede Esra Bezen Bilgin, Haluk Bilginer ve Kürşat Demir’in yer aldığı “Pencere”, Fransız roman ve oyun yazarı Florian Zeller’ın gitmek üzerine oyunu Evlat ve Zorlu PSM ve Talimhane Tiyatrosu’nun ortak yapımı “Gerçek”, Berkay Ateş’e 25. Cev dıran, Serkan Salihoğlu’nun yönettiği “Hakikat, Elbet Bir Gün”, Cansel Elçin, Reha Özcan ve Alican Altun’un başrolleri paylaştığı “Çıplak Vatandaşlar”, Molière klasikleri “Cimri” ve “Tartuffe”, 29 Ekim’e özel “Kemal” Turkcell Platinum Sahnesi’nde tiyatroseverlerle bulaşacak. Doğu Demirkol ise tek kişilik gösterisiyle prog İstanbul Düşü, Ağlayan Bebek, Artçı Sarsıntılar, Kanadı Kırık, Yıkım, Galata Köprüsü’ndeki Kamyon adlı öykü, Umut (şiir), Sözü Dudaktan (söyleşi) kitaplarında, Garip Ozan adlı güncesinde, Orhan Kemal biçeminde emekçi insanları anlatan, emekçi, genç yazar kardeşim Yılmaz Uçar’ın (d. 1965) 5 Ağustos’taki ölüm haberiyle sarsıldım. zı çalışmalarıyla ilgili, projede çok farklı üni yen konusunda hiçbir kaygı olmama det Kudret Edebiyat Ödülü’nü kazan ramda yer alıyor. versitelerden, arkeolog, sanat tarihçi, mi mar, konservatör gibi 15 bilim adamının pro jede görev aldığını kaydeden Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Osman Ay [email protected] tekin, “Proje yaklaşık 4 yıl olarak planlandı. Bu tarz yapıların 9. Yüzyılla 12. Yüzyıllar arasında yapıldığını biliyoruz” dedi. Can Güngör ‘Sular Dar’ (Sony) Coşkun Umut Oruç ‘Sun & Labor’ (Neuage Records) Koç Müzesi’nden yeni ziyaretçi kartı Rahmi M. Koç Müzesi, “Müze Dostu” kart uygulaması başlatıyor. Müze Dostu kart ile üyeliğin başladığı tarihten itibaren bir yıl boyunca müzeye ve sergilere sınırsız giriş hakkı tanınıyor. Yılda birer kez olmak üzere Ankara ve Ayvalık Rahmi M. Koç Müzeleri de ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor. Kart sahipleri, ücretsiz müze ziyaretinin yanı sıra yılda bir kez Denizaltı veya Haliç Turu’na ücretsiz katılma hakkı elde ediyor. Kart ile Müze Mağaza, hafta sonu atölyeleri ile yarıyıl ve yaz sanat atölyelerinde de yüzde 10 indirim sağlanıyor. Can Güngör ilk albümü “Silik Düşler”i beş yıl önce çıkarmış; kişisel hikâyelerden oluşan şarkılarında meydan okumuştu yalnızlığına. Aradan geçen beş yıl zarfında single’lar yapmış; yeni bir albümün sinyallerini vermişti. Yeni albüm “Sular Dar” ilkinin devamı değil. Can yeni albümünde önceki çizgisinin dışına çıkmış. “Silik Düşler” iyi bir çıkıştı. Anlaşılıyor ki halen yükselen grafiğini sürdüren bu çıkış tesadüf değilmiş. İlk albümde demolara has bir ruh hali vardı ancak “Sular Dar” daha olgunlaşmış bir müzisyen çıkarıyor karşımıza. Yeni albümün çalgısal seviyesi daha iyi; düzenlemeler daha ustaca. Bu gelişime rağmen Can’ın ulaşacağı zirve bu değil, onun müzikal zenginliğinin daha da artacağının belirtileri var burada. Folk, caz, prog, indie gibi türler arasında gezinen 71 dakikalık albümde tüm beste ve düzenlemeler Can’a ait; 15 şarkıdan oluşan bu üç yılın emeğinde yapımcı kendisi. Enstrümanların da çoğunu kendisi çalıyor. Şiirsel yapısı, melankolik duygu yoğunluğu ile son derece sade bir albüm “Sular Dar”. “Sular Dar” dönem için değil, tüm zamanlar için yapılmış ce sur bir albüm. Can ise tek şarkıda parlama niyetinden uzak, vurkaçlarla yukarıya tırmanmaya çalışan yığından çok uzakta bir müzisyen. İlk albümü “Rhythmospace”i 2017 yılında çıkaran Coşkun Umut Oruç, müzik camiasının şenlikli sosyetesine adım atmamışlardan. Memleketi Antakya, mesleği, tıbbı biyokimya uzmanı; yaşadığı yer Tunceli. İlk albümünden sonra bir kızı olmuş, o günlerde İstanbul’a yerleşmişler ama ailesine, çocuğuna ve müziğe zaman ayıramadığı için, yeniden Tunceli’ye dönmüşler. Kızının varlığı müziğine yansımış Coşkun Umut’un. Albüme kızının isimlerini vermiş: Güneş Emek anlamına gelen “Sun & Labor” koymuş. Coşkun Umut ilk albümde klasik newage, ambient, downtempo ve trance gibi tarzları harmanlarken, yeni albümünde yelpazeyi çeşitlendirmiş. İlk albüm daha Batı formatlı iken, yenisi daha etnik tınılı olmuş. Space temalar yerini dünyadan insan manza ralarına bırakmış. Yedi parçanın hemen hepsin de ayrı özgün çalgılar kullanmış; flüt, santur, hang pan, ud, kalimba gibi... Örneğin kadın sesine benzediği için İran’da yasaklı olan santuru protest amaçla kullanmış. Bası, elektrik gitarı, Roland Juno klavyeyi canlı çalmış; Cubase tabanlı kayıt bilgisayar, Roland TD25 ve KV elektronik davul kullanmış. Etnik aletleri bilgisayarda programlamış, otomasyon ve editler yapmış. Not: Bu albümdeki tüm parçalar yurtdışında derleme albümlere girdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle