25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 5 29 TEMMUZ 2020 ÇARŞAMBA Kurultay sonucunda PM’de yaşanan değişiklikler, CHP MYK’yi de etkileyecek MYK’de değişim zamanı CHP’nin 37. olağan kurultayında Tuncay Özkan, Yıldırım Kaya, Ünal Çeviköz ve Aykut Erdoğdu’nun Parti Meclisi’ne (PM) girememesi Merkez Yönetim Kurulu’nun (MYK) yapısını da değiştirecek. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeni dönemde Selin Sayek Böke’ye MYK’de yer vereceği konuşuluyor. Basınla İlişkiler ve Kurumsal İletişim için Ali Öztunç, Eğitim MAHMUT Politikaları için ise Yunus LICALI Emre’nin ismi dillendiriliyor. Bülent Tezcan ve Ahmet Akın’a da MYK’de görev verilebileceği ifade ediliyor. MYK’de görevlendirmelerin bayram öncesi yapılabileceği iddia ediliyor. Kurultayın ardından delegenin tercihiyle yeniden şekillenen PM’de Tuncay Özkan, Yıldırım Kaya, Ünal Çeviköz ve Aykut Erdoğdu’nun yer almaması CHP kurultayının ardından PM’de önemli değişiklikler oldu. Bu nedenle MYK’nin hem üye sayısının hem de mevcut üyelerinin değişebileceği kulislerde konuşuluyor. MYK’de değişimi de beraberinde getirecek. MYK’nin hem üye sayısının hem de mevcut üyelerinin değişebileceği konusunda farklı görüşler bulunuyor. Üye sayısı azaltılabilir MYK bünyesinde oluşturulan genel başkan yardımcılıklarında üye sayısının azaltılabileceği dile getiriliyor. Bu kapsamda mevcut olan 18 üyenin 15’e ya da 12’ye inebileceği iddia ediliyor. Böylece bazı üyelik alanlarının birleştirilebileceği ifade ediliyor. Parti içinde Kılıçdaroğlu’nun MYK’de kadın üye sayısının artmasını istediği bu kapsamda MYK’de 4 olan mevcut kadın üye sayısının artabileceği konuşuluyor. Bu kapsamda PM’ye giremeyen Ünal Çeviköz’den boşalan Dış İlişkiler için Selin Sayek Böke’nin ismi öne çıkıyor. Aykut Erdoğdu’dan boşalan Sosyal Politikalar için de Böke konuşulan isimler arasında. Yıldırım Kaya’dan boşalan Eğitim Politikaları için Yunus Emre ya da Lale Karabıyık’ın adı geçiyor. Tuncay Özkan’dan boşalan Basınla İlişkiler için Ali Öztunç’un ismi öne çıkıyor. Muharrem Erkek’in vekâleten yürüttüğü Genel Sekreterlik görevine asaleten atanacağı ya da Hukuk İşleri’ne devam edeceği belirtilirken; Hukuk İşleri için Zeynel Emre’nin de ismi dile getiriliyor. Gamze Akkuş İlgezdi’nin Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na devam edeceği belirtilirken; Fethi Açıkel’in de Bilim Sanat Kültür Platformu’ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini sürdürmesi bekleniyor. Kurultayda PM’ye giren ve Kılıçdaroğlu’nun Başdanışmanı olan Ahmet Akın’a MYK’de görev verilebileceği dile getiriliyor. Bülent Tezcan’ın ismi de yeni MYK için öne çıkıyor. Kurultayda PM’ye giren 7 genç isimden birine de MYK’de görev verilmesi bekleniyor. Bu kapsamda Gençlik Politikaları alanı için görevlendirme yapılması bekleniyor. PM seçimlerine resmi itiraz süresinin tamamlanmasıyla yapılacak ilk toplantının ardından MYK’nin netleşmesi beklenirken, kulislerde Kılıçdaroğlu’nun resmi itiraz süresinin bitiminin hemen ardından MYK’de görevlendirmeleri yapabileceği de iddia ediliyor. Bu kapsamda MYK’deki görevlendirmelerin bugün ya da yarın açıklanabileceği ifade ediliyor. l ANKARA CHP lideri Kılıçdaroğlu, Atatürk’e lanet okuyan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’a yüklendi: Koltuğu kirletiyorsunuz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın haddini aşan bir açıklama yaptığını sonra da bunu düzeltmeye çalıştığını belirterek “O koltuğun kendisine paye vereceğini sanıyorlar. Sadece ve sadece; siz o koltuğu kirletiyorsunuz” diye konuştu. CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında şunları dile getirdi: n İntikam alıyorlar: Osman Kavala 1001 gün oldu içeride. Kavala’dan intikam alıyorsunuz. Tıpkı Selahattin (Demirtaş) Bey gibi. Sanıyorlar ki bunlar “Biz ettik siz etmeyin” diyecekler. Niye desinler, bunlar suçlu değil ki. Müyesser Yıldız, Barış Pehlivan neden hapiste? Doğruları yazdılar diye. Murat Ağırel ne yaptı, yolsuzlukları yazdı. Hülya Kılıç aynı şekilde hapiste tutuluyor. Kalemini satmayan hiçbir gazeteci zorun karşısında diz çökmez. n Evet diyen dostumuz: İşsizlik, yoksulluk vardı yenmek zorundayız. Adaletsizlik, liyakatsizlik vardı, bunları ortadan kaldırmak zorundayız. Bunları dostlarımızla gerçekleştireceğiz. Dostlarımızla deyince o cenahta titreme meydana geldi. “Vay efendim kim dostlarınız?” Bizim ortaya koyduğumuz 13 maddeye “evet” diyen herkes bizim dostumuzdur. n Yeni anayasa yapacağız: İlk hedef, yeni bir anayasa. Ayrıca TBMM’de öyle gece yarısı kanunları olmayacak. Parlamenter sistemde milletin çıkarı ne gerektiriyorsa tartışılacak. Bütün tarafları zorunlu olarak davet edeceksin. Kanun sivil toplum, meslek örgütleri ve uzmanların ortak görüşleri ile çıkacak. n O koltuğa layık değilsiniz: İstanbul işgal edildiğinde İngiliz Muhipler Cemiyeti kuruluyor. Mustafa Kemal için idam fermanı çıkarılıyor. Rıfat Börekçi de dönemin Diyanet İşleri Başkanı Milli Kurtuluş Savaşı’nın kahramanlarından biri. Tarihi bilmeden kin ve öfkeyle belli koltuklara oturursanız kendi tarihinizi reddedip yabancıların dayattığı tarihi gerçekmiş gibi öğrenip bunu bulunduğunuz koltukta ifade ederseniz, siz liyakatli, erdemli bir kişi değilsiniz. O koltuğa layık değilsiniz. Öyle bir konuşma yapacaksınız ki; haddinizi aştığınızı sonra bileceksiniz, sonra geri almak için çaba harcayacaksınız. Liyakatli, bilgili, birikimli, erdemli, dürüst değilsin sen. Atatürk’ün TBMM’yi açış konuşması var. 13 Ağustos 1923 “Yunan orduları İzmir’e saldırdı. (...) Her gün Ayasofya’ya haç asıp gözdağı vermeleriyle hassas duygularımız incindi.” Bu beylerin haberi var mı bundan? Onlar ne yapıyorlardı? Bu duygularını ifade eden Atatürk’ün idamına karar veriyorlardı. n Olmasaydı ezan okunmazdı: O kişi bilmeli; Atatürk ve arkadaşları olmasaydı bugün o camilerin hiçbirisinde 5 vakit ezan okunmazdı. O koltuğa oturuyorsanız o koltuğun tarihini, Mili Kurtuluş Savaşı’nın hangi koşullarda verildiğini bileceksiniz. Tarih bilmeyen, yalan yanlış rivayetlerle profesör unvanı alıp belli koltuklara gelen kişilerin Türkiye’ye ihanet ettiklerini hepimiz bilmeliyiz. Lanet sözcüğünü bir din adamının kullanması asla doğru değildir. “Ölenlerin arkasından dua okunur.” E okusaydın o zaman. Elinden tutan, ağzını kapatan mı vardı? O koltuğun kendisine paye vereceğini sanıyorlar. Siz o koltuğu kirletiyorsunuz. l ANKARA/Cumhuriyet ‘KÜRT SORUNUNU ÇÖZECEĞİME SÖZ VERİYORUM’ CHP lideri Kılıçdaroğlu partisinin kurultayının ardından ilk grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu Kürt sorunu konusunda “40 yıldır bir Kürt sorunu tartışılıyor. 40 yıldır bir sorun neden çözülmez? Sorumlusu kimdir? Manav mı, şoför mü, devlet memuru mu, esnaf mı, işsiz olan mı? 40 yıldır on binlerce kişi hayatını kaybetti ve siyasi otorite bu sorunu çözmedi. Şimdi Batı’nın egemen güçleri bu sorunu Türkiye aleyhine bir manivela olarak kullanıyor. Sorumlusu iktidar olup bu sorunu çözmeyenlerdir. Ama buradan, CHP Genel Başkanı olarak bu sorunu demokratik standartlar içinde Türkiye’nin bağımsızlığı çerçevesinde çözeceğime söz veriyorum. 40 yıldır çözemediniz, biz çözeceğiz” dedi. Kemal Kılıçdaroğlu GAZETECİ İSMAİL SAYMAZ: Alternatif liste Kaftancıoğlu’ndan CHP’de geçen hafta sonu yapılan 37. olağan kurultayın ardından tartışmalar sürüyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Benim listem dışında isim alınmış ne yapmaya çalışıyorlar” yönündeki tepkisine neden olan alternatif listenin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve ekibi tarafından hazırlandığı ortaya çıktı. Haber Global televizyonunda canlı yayında konuşan gazeteci İsmail Saymaz, “Hedef iktidar anahtar listesi”nin Kaftancıoğlu tarafından hazırlandığını belirterek “Canan Hanım ile liste konusunda görüştüm. Listenin kendileri tarafından hazırlandığını söyledi. ‘Bu listede Yıldırım Kaya ve Tuncay Özkan yok. Çünkü girmelerini istemedim. Seçilmemeleri için elimden geleni yaptım. Aykut Erdoğdu listemizdeydi ancak seçtiremedik’ dedi. Bu liste İstanbul İl Örgütü tarafından yazılmış” diye konuştu. İddialar üzerine telefonla ulaşmaya çalıştığımız Kaftancıoğlu ise kurultay üzerine daha fazla konuşmak istemediğini söyledi. ‘Bir ekibin sözcüsü gibi’ Eski PM üyesi Yıldırım Kaya ise Kaftancıoğlu’nun sözlerine tepki göstererek “Canan Hanım bir ekibin sözcülüğüne soyunmuş gibi. 1356 delegenin kendi iradesi ile oy kullandığını düşünüyorum. Kimse tek adamlığa heves etme sin. Ülke ne çekiyorsa tek adamlılıktan çekiyor. Tartışmalar artık geride kaldı. Bize ve Canan Hanıma düşen 13 maddelik beyannameye sahip çıkmak. Koltuktan güç alan değil koltuğa güç veren siyaset yapmak önemli” dedi. CHP kulislerinde konuşulan ve geçen cumartesi günü İstanbul delegelerine yemek verdiği sırada Kaftancıoğlu’ndan gelen telefonla delegelerin salonu terk ettiği yönündeki iddialar için ise Kaya, “Bunlar gerçeği yansıtmıyor. Ne ben yemek verdim ne de böyle bir telefon olayı yaşandı. Sadece 45 arkadaşla çay içtik. Yemek vererek oy istemek benim adıma saygısızlık olurdu” ifadelerini kullandı. l İç Politika AKŞENER PARTİSİNİN GRUP TOPLANTISINDA KONUŞTU: Atatürk’e düşman olan Türke dost olmaz İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Atatürk’e lanet okuyan Diyanet Başkanı Ali Erbaş’a tepki göstererek “Tarihte Atatürk’e düşman olup da Türke dost olan çıkmamıştır. Yazıklar olsun size” dedi. Akşener, İstanbul Sözleşmesi için de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrı yaparak “İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etmek yerine uygulamaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı. Meral Akşener, partisinin haftalık grup toplantısında konuştu. Salgın önlemleri kapsamında 14 gün Ankara’da karantinada olduğunu anlatan Akşener, Ayasofya’nın ibadete açıldığı gün çok istese de programlara katılamadığını söyledi. Ayasofya’nın siyasete alet edildiğini ifade eden Akşener, “Dönemin Başbakanı önce Sultanahmet’i doldurun diyor. Bugün o iktidar Ayasofya’yı biz açtık diye övünüyor. Yine bir riyakârlık, yine vatandaşı değil, kendini düşünme hesabı. İlk günden beri Meral Akşener dedik ki Ayasofya’yı ibadete açın, siyaseti kapatın” ifadelerini kullandı. ‘Sevr’i yırtanla gurur duy’ Erbaş’ın hutbedeki sözlerine dikkat çeken Akşener, “Böylesine güzel bir günde bile düşmanlık etmekten geri durmadılar. Alparslan da bizimdir Fatih de bizimdir, Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bizimdir. Hastanede koşa koşa ziyarete gittiği niz ‘Keşke Yunan kazansaydı’ diyen fesliden feyz alacağınıza Sevr’i yırtıp atanlarla gurur duyun. Göreve geldiğinden bu yana İstiklal Harbi kahramanlarına bir hayır duayı çok gören Ali Erbaş, şimdi de lanet okuyor. Tarihte Atatürk’e düşman olup da Türk’e dost olan çıkmamıştır. Yazıklar olsun size” dedi. Akşener İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin tartışmalarla ilgili de şöyle konuştu: “Sayın Erdoğan’ın ender yaptığı işlerden biri olan İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etmek yerine uygulamaya çalışmaya davet ediyorum. Bir avuç ahlaksızın hayallerini gerçekleştirmek adına kadınlarımızı mağdur etmenize izin vermeyeceğiz. Bir avuç özgüvensizin egolarını eylemek uğruna İstanbul Sözleşmesi’ni feda etmenize izin vermeyeceğiz. Çünkü İstanbul Sözleşmesi yaşatır.” Grup toplantısının sonunda ise Aşık Mahzuni Şerif’in oğlu Emrah Mahzuni’ye rozet takıldı. l ANKARA/Cumhuriyet MHP lideri Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun sözlerine tepki gösterdi ‘Masum gösterme çabası garabet halidir’ MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamalara tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun grup konuşmasının “hezeyanname bildirisi, skandal belgesi, zillet ve hezimet beyannamesi” olduğunu ileri süren Bahçeli, “Kılıçdaroğlu’nun terörist Demirtaş’ı masum gösterme çabası tam bir garabet halidir. Osman Kavala’nın suçsuzluğunu iddia etmesi akıl tutulması, ah lak yoksunluğudur” dedi. Bahçeli şu ifadeleri kullandı: “Artık teröristler yoldaş, bölücüler candaş, Türkiye düşmanları kandaş mertebesine gelmiştir. Kılıçdaroğlu’nun sicili zifiri karanlık dostlarıyla ağız birliği ederek Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerine saldırması yanlış ve yozlaşmış bir siyaset örneğidir. Bugünkü CHP’nin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le hiçbir bağı ve bağlantısı kalmamıştır.” l ANKARA/Cumhuriyet Mustafa Necati Evi önerisine ret CHP’nin, Cumhuriyetin ilk Milli Eğitim Bakanlarından Mustafa Necati’ye ait tarihi eve, şeriat çağrıları yapan ve Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e firavun diyen Nuri Pakdil’in adının verilmesiyle ilgili Meclis’te verdiği araştırma önergesi, AKP ve MHP’lilerin oylarıyla reddedildi. Önergeye ilişkin söz alan CHP’li Uğur Bayraktutan, “Mustafa Necati’nin ailesi, adının yaşatılması şartıyla burayı verdi. Burası Atatürk’ün arkadaşı olan, Cumhuriyet devriminin bir kah ramanının evi. Mustafa Necati’nin adının iadesini yapın” dedi. AKP’li Hüseyin Yayman ise kültür evinin adını AKP’nin verdiğini savunarak, evin tabelasının Nuri Pakdil olarak değiştirilmesine karşın “Tabela hâlâ Mustafa Necati Evi olarak durmaktadır” iddiasını dile getirdi. Bayraktutan, kültür evinin adını AKP’nin vermediğini söyleyerek, isim değişikliğinin geri alınması isteğini yineledi. Teklif AKP ve MHP’lilerin oylarıyla reddedildi. l ANKARA/Cumhuriyet Eşitlik tantanası Yüzyıldır artan çabalarla eşitlik meselesini kavramsal olarak çözmüş gibi görünen... İnsan haklarının, hayvan haklarının peşine düşen... Kadın sorunlarından, çocuk meselelerine kadar uygarlığı uygarlıktan çıkaran tüm adaletsizlikleri ortadan kaldırmaya çalışan... Bunun için ulusal ve uluslararası kanunlar, sözleşmeler, bildirgeler hazırlayan... Farklılıklar arasındaki dengeyi sağlamak için geleneklerine, inançlarına, heveslerine zincir vurmaya gayret eden insanlığın sık sık tökezlediği... Ve her tökezlemeden korkunç sonuçlarla çıktığı eşitlik meselesinde... Sadece kadınlarla erkekler değil; Siyahlar beyazlarla... Yoksullar zenginlerle... Hayvanlar insanlarla... Neden eşit değildir? Bunu düşünmeye başladığınız anda soracağınız sorular ve vereceğiniz cevaplar tehlikelidir. Çünkü sorun fiziksel eşitsizlikte değil, değer eşitsizliğinde yatar. Savunduğumuz ve önemli zannettiğimiz değerler, eşitsizliğe korkunç tuzaklar kurar. Sadece kadınla erkeğin değil, bir Amerikalıyla bir Suriyelinin de asla birbiriyle eşit olmadığını hepimiz biliriz. Ve buna itiraz etmeyiz. Aksine, onları eşitsizleyen değerleri biz kendimiz inşa ederiz. Bunun üzerine düşünmek dengelerimizi bozar. Çünkü belirlenmiş değerleri altüst etmek hem zahmetlidir hem de tehlikeli. Yıkılacak yapının altında kalmaktan korkarız. O yüzden hayati soruları pek fazla sormayız. Bütün çocuklar eşittir, bunu bilir, bunu savunuruz ama... Bizim elinden tutarak kaldırımda yürüdüğümüz küçük çocukla, aynı kaldırımda dilenen küçük çocuk gerçekten eşit midir? Daha da korkuncu... denk midir? Devlet için, insanlık için, hatta bizim için? Dağlarda birbiriyle çatışıp ölen gençlerin daha 20 yaşında bile olmaması ve annelerinin artlarından farklı dillerde aynı çığlıkları atması... onları neden eşitlemez? Bunların neden eşit olmadığını, aynı değeri taşımadığını düşünmek için tüm kültürel ve dini değerlerimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekir. Ve değer verdiğimiz pek çok şeyi çöpe atmak, vermediklerimizi de o çöpten çıkarmak... Yıkmak, yıkarken yıkılmak ve bambaşka bir ateşten yeniden doğmak gerekir. Kadını, erkeği ve iktidarı bambaşka cümlelerle tanımlamamız gerekir. Bunların hiçbirini yapamayız. Çünkü maddi ve dini değerlerimizi baştan sona kâr ve zarar üzerinden belirleriz. Bu yüzden her koşulda önce kötülüğün kapısında eşelenir ve kendimizden utanmayı hep erteleriz. Bugün birileri hâlâ kadınlarla erkeklerin eşit olmadığı konusunda ısrar ediyor ve buna gerekçe olarak fiziksel farklılıkları öne sürüyorlarsa... Bunun nedeni eşitlik ve denklik kavramları hakkında düşünmek zorunda hiç kalmamalarıdır. Sormaları gereken soruları hiç sormamalarıdır. Kolayca bulabilecekleri cevapları hiç aramamalarıdır. HHH Tüm uygarlıklarını mutlak iktidar fikri üzerine inşa etmiş bir insanlığın, kadına ve erkeğe ya da siyaha ve beyaza, yoksula ve zengine, o çocuğa ve bu çocuğa, hayvana ve insana aynı değeri verebileceği noktaya varmasına... Görünüşe bakılırsa, daha binlerce yıl daha var. Her çağda değişik sömürü biçimlerini onaylayarak birtakım insanlar ya da canlılar arasındaki mutlak eşitsizliği çeşitli kültürel bahanelerle ayakta tutan içselleştirilmiş ahlaksızlığa başkaldırmadıkça... Denklik fikrine varmak çok zor. Kadını erkek şiddetinden kurtarmaksa... imkânsız. PANDEMİ BAŞARI ANKETİ İmamoğlu birinci Soyer ikinci sırada SONAR Araştırma şirketi koronavirüs salgını döneminde, maddi yardımın yanı sıra başlattıkları kampanyalarla halka destek olan belediye başkanlarının başarısını ölçmek için anket yaptı. Türkiye genelinde en başarılı belediye başkanı yüzde 58.3 oy oranıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olurken, ikinci sırada 57.6 oy ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer yer aldı. Araştırmada Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen üçüncü, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş dördüncü, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek beşinci oldu. l İZMİR/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle