23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 22 HAZİRAN 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET HABER Ayrıntılar İçişleri Bakanı, Saygı Öztürk olayı ve özgür basın sorunu! Oyları hızla düşen AKP’nin acil düşman gereksinimi olduğunu biliyoruz. Tüm iktidar dönemini rant dağıtmak ve “biz” ile “öteki” üstüne kuran AKP, salgın ardından doğan büyük iktisadi çöküşü gizlemeye çalışıyor. CHP hep kullanışlı düşman! Ancak artık yetmiyor. Ayasofya türü sahte gündemler de pek tutmuyor. Milliyetçi, dinci söylem bir yere dek idare ediyor, fazlası ters tepiyor. Şimdi çıkıp: “Türbanlı bacımıza Kabataş’ta neler yaptılar” demenin karşılığı yok! Artık başörtülü kadınlar mağdur değil, şimdi Başak Demirtaş, Canan Kaftancıoğlu, Nevşin Mengü, Berna Laçin ve benzerleri o durumda. Roller değişti. HHH Geçen hafta deneyimli gazeteci Saygı Öztürk önemli bir habere imza attı. Trabzon’da hızla yükselen bir işçinin öyküsüydü! Elbette her insan yetenekleri, çalışkanlığı ile yükselebilir. Ancak basamakları tırmanın kişinin eşi milletvekiliydi. Buz gibi haberdir bu. Çok tartışılan liyakat meselesine güzel örnek, tipik nepotizm durumu! Öztürk, sanırım yazının heyecanıyla özel yaşama dair kimseyi ilgilendirmeyen bir cümle koydu. Bunun kasıtlı olduğunu sanmıyorum. Ancak İçişleri Bakanı meseleyi buradan alıp, sosyal medyadan çok sert, tehdit diliyle tepki verdi. Her şeyden önce Bakan’ın konumu gereği böyle bir hakkı yoktur. Eğer eleştiri yapmak istiyorsa da dil bu olamaz. Kaldı ki elinde kalem dışında güç olmayan Saygı Öztürk’e, tüm devlet olanaklarına sahip bakan böyle davranırsa, süreçte bunu talimat sayan birileri “gereğini(!)” yapabilir. Gazetecileri meslektaşları, okuyucular/izleyiciler eleştirir, değerlendirir. Ortada suç varsa mahkemeler görevlidir. Ayrıca tekzip etmek mümkündür yazılanları. AKP’nin elinde nasıl olanaklar bulunduğunu biliyoruz. Yanıt hakkı konusunda sıkıntı çekeceklerini sanmam. Ayrıca Müyesser Yıldız için de benzer tutumda oldu bakan. Eğer devleti yönetenler kendilerini yargı yerine koyarsa, bu işin sonu sanılandan çok daha kötü olur. Özgür basına, hukuka herkesin gereksinimi var. HHH Görünen o ki, basın daha da baskı altına alınacak. Artık “merkez medya”dan söz etmek söz konusu değil. İktidar doğrudan medya sahibi, bir de yanaşmalar var. Küçük muhalif kesim haysiyet cellatlığı ile ezilmek isteniyor. İktidarın hukuka aykırı yöntemleriyle başka hesaplar da görülüyor elbette. Muhalefetin de rantı var. Burada da koltuk kapmaca oyunu oynanıyor. Etik ölçülere, meslek ilkelerine dikkat etmek gerekir. Karşınızdakinin dilini kullandığınız an, onunla yan yana düşersiniz. Bakın yeni yasasıyla birlikte “ahlak bekçiliği” dönemi başlayacak. Eğer basın çalışanları özel hayatın gizliliğine özen göstermezse sapla saman karışır, bu bekçilerle benzer konuma düşülür. Farkında olmadan düzen beslenir. Diyeceğim, her konuda kamu yararına bakmak, hakikati söylemek esastır. Gazetecinin gücü buradan gelir. Bir avuç basın patronunun nasıl esir alınmaya çalışıldığını biliyoruz. Doğru tutum takınmak güçtür, o yüzden ince eleyip sık dokumak gerek. Bu dönem iftira, yalan, hakaret gırla gidecek. HHH Baroların anlamlı yürüyüşü hepimize güç vermeli. Yukarıda saydığım tüm hukuksuzluklar karşısında elimizde kalan bağımsız tek kurum barolardır. Eğer yandaş başkanlarını da alaşağı etmeyi başarırlarsa, demokrasi yoluyla değişimi de göstermiş olacaklar. Benzer bir durum HDP’nin yürüyüşünde gerçekleşiyor. Silah yok, yağma yok, kavga yok, demokrasi için yürüyen insanlar var. Bunu anlamlı buluyorum. Şiddet olmadığı müddetçe sokaklar insanlara ifade özgürlüğü sunar. Bu yolla gerginlikler azalır. Kendini ifade eden insan ülkesine, demokrasiye bağlanır. Ha, gerilimden beslenenler bu yolu seçer mi? O ayrı mesele… HHH “Basın Özgürlüğü” sorunu yeni değil, geçen zamanda çok tartışıldı, hiç şimdiki kadar ürkütücü boyuta gelmemişti. İşlevi gereği ne kadar sessizleşirse o kadar iyi geliyor iktidarlara. Basın sahipleri de korkudan siniyor, kolay teslim oluyor. Yalnız unutmamak gerekir ki basın güç kaybettikçe, tek taraflı oldukça, küçük yayın organlarının itibarı artıyor. İnsanlar çok bağıranı değil, doğru söyleyeni arayıp buluyor. Bir diğer önemli sorun da “otosansür” meselesi. Gazeteciler, yayın yaptığı kuruluşlar o kadar ağır cezalara mahkum oluyor ki, elde olmadan zarar gelmesin diye ihtiyatlı davranıyorlar. Hukuk olmayınca, kişiler böyle durumu idare etmek istiyor. Bir ölçüye kadar süreçte alıştık bu türden durumlara. Yalnız alışamadığımız bir durum var, o da çalışanların kendini patron yerine koymasıdır. Bir gazetecinin “Biz devlet televizyonu değiliz, özel teşebbüsüz” demesi ürkütücüdür. Meslek ilkelerini tanımamak, gazeteci bağımsızlığını ayaklar altına almak demektir. Gazeteci, patron kim olursa olsun kamu görevi yapar, hakikati arar! HHH Saygı Öztürk’ün küçük yol kazasını fırsata çevirmeye çalışan Soylu, yanlış yapıyor. DP başkanı olduğu günleri anımsamalı. Yarın iktidar değişir, kendisi yine siyaset yapmak ister, bu kez ona mikrofon tutacak kimse bulamaz. Gerçi biz yine tutarız, halk adına! GELECEĞE Ayrıntılar AYDINLANMA ÇINARLARI İLHAN Ayrıntılar SELÇUK taşınan miras VETURHAN SELÇUK’U ÖZLEMLE ANDIK Aydınlanmanın iki çınarı, gazetemiz başyazarı İlhan Selçuk ve gazetemiz çizeri, duayen karikatürist Turhan Selçuk’u 10. ölüm yıldönümlerinde özlem ve saygıyla andık. Törende konuşan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya, “İlhan ve Turhan ağabeylerin huzurunda tüm Cumhuriyet emekçileri adına söz veriyorum. Onların ilkelerinden bir milim dahi sapmadan her gün Türkiye’nin en iyi gazetesini çıkaracağız. Atatürk Cumhuriyeti’nin var olması, yaşaması için de bu gazetede mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. Anma töreni Gazetemizin başyazarı İlhan Selçuk’un 10. ölüm yıldönümünde, İlhan ve Turhan Selçuk’un Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde bulunan Aydınlar Mezarlığı’ndaki gömütleri başında dün anma töreni düzenlendi. Törene CHP Nevşehir Milletvekili Faruk Sarıaslan, Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, Hacıbektaş Belediye Başkanı Arif Yoldaş Altıok, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya, Cumhuriyet Vakfı Genel Saymanı İrfan Hüseyin Yıldız, Yenigün Haber Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi Adnan Arslan, Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Sertaç Eş, gazetemiz yazarı Miyase İlknur, Turhan Selçuk’un kızı Aslı Selçuk, eski Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz, eski Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu ve Cumhuriyet Okurları (CUMOK) katıldı. ‘Sıkıntılı bir dönem’ Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başlayan törende konuşan Hacıbektaş Belediye Başkanı Arif Yoldaş Altıok, koronavirüs salgını nedeniyle istemeden dar kapsamlı bir anma etkinliği yapıldığını belirterek gelecek yıl yapılacak anma etkinliği için şimdiden çalışmalara başladıklarını söyledi. Altıok, “Ülkemiz çok zor ve sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Gazetecilerin tutuklandığı, tehdit edildiği, gazetelerin kapatılmaya çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz ve şunu çok iyi anlıyoru: İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk gibi değerlerin tam anlaşılmadığı ve anlatılamadığı bir süreçten geçtiğimiz için çok üzgünüm” diye konuştu. Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya’nın yaptığı konuşmanın ardından İlhan ve Turhan Selçuk kardeşlerin gömütlerine çiçekler bırakıldı ve “Karanlıktan Aydınlığa İnsanlık Müzesi” gezildi. Anma töreni, lokma ikramıyla sona erdi. İLHAN SELÇUK TURHAN SELÇUK DÜŞÜNCELERI YAŞAYACAK CHPNevşehir milletvekili Faruk Sarıaslan da gençlik yıllarının Selçuk kardeşlerin eserlerini okuyarak geçtiğini belirterek “Türkiye gerçekten karanlık günlerden geçiyor. Korkmadık, korkmayacağız. İlhan ağabeyler, Turhan ağabeyler gibi insanların düşüncelerini bu döneme aktaracağız. Yaşatmaya devam edeceğiz. Kimse şüphe etmesin, Türkiye çok karanlık dönemlerden geçti. Mustafa Kemal gibi önderler çıkardı. Bu ülkeye hiç bir şey olmaz” diye konuştu. Kırşehir Belediye Başka nı Selahattin Ekicioğlu ise “İlhan ve Selçuk kardeşler Atatürk ilkelerinin yılmaz savunucularıydı. Bu ilkeler doğrultusunda bedel ödediler. Bu bedeli de Cumhuriyet’in var olması için ödediler. Biz de onlardan kalan bayrağı ileriye taşıyarak Türkiye Cumhuriyeti’nin, Atatürk ilkelerinin, demokrasinin, hukuğun var olması için hep birlikte o ilkeler doğrultusunda ilerleyeceğiz” dedi. ‘İzleri silinemez’ Turhan Selçuk’un kızı Aslı Selçuk, “Onlar yaşamları süresince haksızlıklara karşı hep birlikte yürüdüler. Bıraktıkları izler öylesine güçlü ki hiçbir zaman silinemez. Günümüzde daha da artarak vahşi kapitalizm, acımasızlık, vicdansızlık, dünyayı sardı. Şunu çok merak ediyorum: İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk son 10 yılı nasıl değerlendirirdi? Onları gerçekten çok özlüyorum” diye konuştu. BÜYÜK MUTLULUK Cumhuriyet Vakfı Genel Saymanı İrfan Hüseyin Yıldız da “Vakıf başkanımız Alev Coşkun’un saygı ve sevgilerini iletiyorum. İlhan ve Turhan Selçuk kardeşler fikirleriyle yön verdiler. Ne mutlu bana ki ben onların muhabbetlerine katıldım, fikirlerini dinledim. Benim fikir babamdı onlar. Bugün Babalar Günü’nde burada onların huzurunda olmak büyük bir mutluluk” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi Zonguldak’ta anma 99yıllık zafer Zonguldak’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 99. yıldönümü dün etkinliklerle kutlandı. Öte yandan Uzun Mehmet de 1829 yılında Zonguldak’ta taşkömürünü buluşunun 191. yılında törenle anıldı. Valilik önünde düzenlenen törene katılan Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan, “Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk vilayeti olan Zonguldak 99 yıl önce bugün Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından Fransız işgalinden kurtarılmıştır. Zonguldak’ın bu günlere gelmesinde en büyük pay, 8 Kasım 1829’da taşkömürünü bulan Uzun Mehmet gelmektedir. Ereğli Kestaneci köyünde yaşayan Uzun Mehmet’in taşkömürünü bulmasıyla kentimiz süreç içerisinde sanayi kenti kimliğini kazanmıştır” dedi. Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Kazım Eroğlu da madenciliğin bölgenin sosyolojisini, demografik yapısını ve kültürünü şekillendirdiğini anlattı. Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Hakan Yeşil ise koronavirüs nedeniyle çalışanların sağlıklarını korumak adına üretime ara vermek durumunda kaldıklarını hatırlatarak “İşçi sağlığını, iş güvenliğini her şeyden önde tutarak önlemleri en üst seviyede alarak ülkemiz ve milletimiz adına üretmeye devam ediyoruz” dedi. l İHA / AA ‘MİLLET İRADESİ’Nİ VURGULAYAN AMASYA GENELGESİ’NİN 101. YILI Kurtuluş manifestosu! MEHMET MENEKŞE Milli Mücadele’nin bağımsızlık ateşinin yakıldığı, Kurtuluş Savaşı’nın yol haritasının belirlendiği Amasya Genelgesi’nin üzerinden 101 yıl geçti. Mustafa Kemal Atatürk’ün Amasya’ya geldiği gün olan 12 Haziran ile Amasya Genelgesi’ni yayımladığı 22 Haziran tarihleri arası yaklaşık 35 yıldır Amasya Uluslararası Atatürk Kültür ve Sanat Haftası olarak kutlanıyordu. Koronavirüs nedeniyle ilk kez bu yıl sosyal ve kültürel etkinlikler yapılamadı. Amasya Genelgesi ile beraber ilk kez millet iradesinin dile getirildiğini vurgulayan CHP Amasya İl Başkanı Turgay Sevindi, “Dünya emperyalist devletleri krallıklarla, diktatörlüklerle idare edilirken Amasya Tamimi ‘Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır’ maddesi ile Türk milletinin kendi kararını vererek Cumhuriyet idaresi ile kendi kaderini çizebileceğinin ifadesi olan bir manifestodur. Hem de öyle bir manifestodur ki, emperyalizme, işgale karşı verilen savaş sonrası elde edilen idealler, demokrasi anlayışı, özgürlük anlayışı tüm milletlere ışık tutmuştur” dedi. ‘Oyuna gelmeyeceğiz’ Sevindi, şunları kaydetti: “Amasya Genelgesi’nin özüne, ruhuna karşı darbecilerin, cemaatlerin, tarikatların, emperyalistlerin, teslimiyetçilerin, işbirlikçilerin, cumhuriyetimizin ilkelerine milliyetçiliğe, devrimciliğe, halkçılığa, laikliğe ihanet edenlerin oyununa gelmeyeceğiz. Demokrasinin denetim mekanizması olan yasama, yürütme ve yargının siyasallaşmasına, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin vasıfsızlaştırılmasına, yetkilerinin kişi ve kuruluşlara devredilmesine, milletin kendi kaderini kendisinin seçmesinin ve kendi kendini yönetme hakkının elinden alınarak bir kişiye, bir makama verilmesine müsaade etmeyeceğiz. Laik, demokratik, sosyal, hukuk devletimizi, özgürlükçü, parlamenter cumhuriyetimizi kurucu irade Mustafa Kemal Atatürk’ten aldığımız yetki ile sonuna kadar koruyup, çocuklarımıza en değerli miras olarak bırakacağız.” l AMASYA DÜNYAYA VERILEN EN GÜÇLÜ MESAJ Amasya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Songül Keçeci Kurt, Amasya Genelgesi ile dünyaya güçlü bir mesaj verildiğini belirtti. Kurt,“Amasya Tamimi, tarihimizde çok önemli bir yere sahip. Özellikle Kurtuluş Savaşı’nın amacının, gerekçesinin, yönteminin belirlenmesi, sonrasında izlenecek yol haritasının çıkarılması adına öneme sahip” dedi. Genelgede, milletin artık kendi kaderini belirleyeceğinin vurgulandığını anlatan Kurt, şunları söyledi: “ Artık İstanbul’daki hükümetin görevini yapamadığı, milletin kaderinde rol alamayacağı herkes tarafından anlaşılıyor. Bu genelge vasıtasıyla hem milli kuvvetleri etkin hale getirmek hem de milletin iradesini güçlü kılmak adına çok önemli kararlar alınıyor. Bir diğer önemli nokta da padişahın üzerine düşen görevlerini yerine getiremediğini ilan etmek.” l AA 100. ATATÜRK’ÜN ESKIŞEHIR’E GELIŞI yıldönümü Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Eskişehir’e gelişinin 100’üncü yıldönümü nedeniyle dün tören yapıldı. Valilik Meydanı’nda düzenlenen tören, Atatürk Anıtı’na çelenk konulmasıyla başladı. Daha sonra saygı duruşunda bulunulan tö rende, İstiklal Marşı okundu. Törene, Eskişehir Valisi Erol Ayyıldız, Büyükşehir Belediye Başkan vekili Nuray Akçasoy, Garnizon Komutanı Orgeneral Atilla Gülan, İl Emniyet Müdürü Engin Dinç, İl Jandarma Komutanı Albay İlhan Şen katıldı. l İHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle