27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMI DOLAR [email protected] AVRO STERLIN FAİZ TASARIM: SERPİL ÜNAY BORSA 9 20 HAZİRAN 2020 CUMARTESİ ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 6.8670 1.4 kuruş 7.6950 1 kuruş 8.5240 2 kuruş 8.94 Sabit 113.612 1118 puan 2577.22 20.88 lira 382.48 2.26 lira Taşerondan ‘kadro’ya geçirilen işçilere KHK ile uygulanan ‘sabit zam’da süre doluyor ‘Yüzde 4’ çilesi bitiyor 400 bin işçinin 2.5 yıldır mahkum edildikleri yüzde 4’lük sabit zammın süresi 30 Haziran’da doluyor. Genelİş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan, “özgür sözleşme” talep etti. Hükümetin, kamu ve belediyelerde çalışan taşeron işçileri “kadro”ya alması sonrası yaşanan “sabit zam” çilesinde ilk süre doluyor. Salgın nedeniyle sözleş me süreçleri uzatılmazsa belediyelerle masaya oturulacak. 4 Hükümet, 24 MUSTAFA Aralık 2017’de ÇAKIR yayımlandı ğı 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 1 Nisan 2018 itibarıyla kamudaki taşeron işçileri kadroya, belediyelerdeki taşeron işçileri de belediye şirketlerine geçirdi. Ancak işçilerin ücretleri Yüksek Hakem Kurulu’nun (YHK) bağıtladığı sözleşmelere endekslendi. Bu nedenle 1 milyon işçi 2.5 yıldır 6 ayda bir yüzde 4 zam aldı. Bu işçiler enflasyon farkı ve ikramiye de verilmedi. 4 YHK’nin bağıtladığı sözleşmelerin süresi ise belediye şirketlerine geçirilen işçiler için 30 Haziran’da, kamuda kadroya geçirilen işçiler için de 31 Ekim’de doluyor. Uzatma yetkisi 4 Ayrıca bu işçiler ciddi bir işkolu sorunu da yaşıyor. Çünkü KHK ile bu işçiler taşeronda çalışırken hangi işkolunda iseler geçirildikleri kadrolarda da aynı işkolunda devam ettiler. Örneğin belediye şirketleri “genel işler” işkolunda bulunmasına karşın işçiler, büro, enerji, güvenlik gibi farklı işkollarında bulunmaya devam ettiler. Bu nedenle de bu işçiler çalıştıkları asıl işverenin işkolunda bulunan toplu iş sözleşmelerinden yararlanamadı. Aynı işyerinde aynı işverene bağlı işçiler arasında ayrım ortaya çıktı. 4 Bugün gelinen noktada Remzi Çalışkan DİSK Genelİş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan, yeni bir uzatmayı kabul etmeyeceklerini belirtti. belediyelerde örgütlü bulunan sendikalar harekete geçti. Bu işçiler için sözleşme süreci 1 Temmuz’da başlayacak. Belediyelerde örgütlü bulunan sendikalar daha önce sözleşme imzaladıkları yerlerde yetki başvurusunda bulundu. İlk defa sözleşme imzalanacak belediye şirketleri için de 1 Temmuz’dan sonra yetki başvurusu yapacaklar. 4 Ancak salgın nedeniyle toplu iş süreçleri 3 ay uzatıldı. Bu nedenle bakanlığın bu başvurulara 17 Temmuz’dan itibaren yanıt vermesi bekleniyor. Ayrıca Cumhurbaşkanının bu süreyi 3 ay daha uzatma yetkisi var. ‘Hak ihlali olur’ DİSK Genelİş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan, ülkede her şeyin normalleştirilmeye çalışıldığı bu dönemde salgın süresince bile çalışmaya zorlanan işçi sı nıfının sendikal haklarını 3 ay daha ötelemenin ciddi bir hak ihlali olacağını vurguladı. Tüm işçilerin özgür toplu iş sözleşmesi haklarına bir an önce kavuşmasını isteyen Çalışkan, belediye şirketlerinde bulunan ve farklı işkollarında gözüken işçilerin de 1 Temmuz itibarıyla “genel işler” işkoluna aktarılması gerektiğini, aksi halde yasaya aykırılık oluşacağını da vurguladı. l ANKARA İşçi çıkarma sinyali Türkiye ‘pahalı otomobil’de Avrupa’da sekizinci sırada TÜİK’in “Satınalma Gücü Paritesi (Hanehalkı Nihai Tüketim Harcamaları), 2019” raporuna göre, Türkiye 47 puanlık “tüketim mal ve hizmetleri fiyat düzeyi endeksi” ile 27 AB üyesi dahil 37 Avrupa ülkesi arasında “en ucuz” ülke oldu. “En pahalı” ülke ise 162 puanla İsviçre. Fiyat düzeyi endeksi, ülkelerin ulusal para birimlerinin karşılaştırmalı döviz kuruna göre alım gücünü gösteriyor. Endeksin 100’den büyük olması ortalamaya göre pahalılığı, küçük olması ucuzluğu ifade ediyor. Buna göre, örneğin 27 AB ülkesi genelinde 100 Avro (AB27=100) karşılığı satın alı nan aynı mal ve hizmet sepeti, Türkiye’de 47 Avro karşılığı TL ile alınabiliyor. Genel endekste 37’nci olan Türkiye, alt tüketim kalemlerinde farklı yerlerde. Örneğin Türkiye, içinde motorlu araç, motosiklet ve bisikletin olduğu “kişisel ulaşım araçları”nda 106 puanlık endeks değeri ile sekizinci sırada yer aldı. Finlandiya aynı puanla yedinci. Türkiye “giyim”de 37, “gıda ve alkolsüz içecek”de 34, “alkollü içecek ve tütün”de 32, “tüketici elektroniği”nde 25 ve “lokanta ve oteller”de 34’üncü sırada yer aldı. l Ekonomi Servisi Güvenilir alışveriş siteleri arttı Ostim Sanayici ve İşinsanları Derneği Başkanı (OSİAD) Süleyman Ekinci, İşsizlik Sigortası Fonu’na ilişkin işveren katkı payının iki katına çıkarılmasını öngören düzenlemenin işgücü maliyetlerini yükselteceğini belirterek “Düzenleme kabul edilirse işverenler, işçi çıkarmak zorunda kalabilir ya da kaçak işçi çalıştırma yoluna gidebilir” uyarısında bulundu. Ekinci, İstihdam Kalkanı Paketi’nde İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki işveren payının iki katına çıkarılmasının öngörülmesine karşı yazılı açıklama yaptı. İşveren ve işçi payındaki artışın yasalaşması durumunda, istihdam kayıplarının yaşanacağını, kayıt dışılığın yaygınlaşacağını, dolayısıyla çalışma barışının bozulacağını söyleyen Ekinci, “İşletmeler kendi varlıklarını devam ettirip ettirmemenin endişesini yaşıyor” dedi. Destek paketlerinin borçlanmayı artırdığını, ödemelerin ertelenmesi nedeniyle sonbaharda KOBİ’lerin daha büyük zorluklarla karşılaşabileceğini vurgulayan Ekinci, şöy İşsizlik sigortası işveren payını iki katına çıkaracak düzenlemeye tepki büyük. İşverenin yükünü artıracağı, işçi çıkarmaya yol açacağı ve üretimi düşüreceği vurgulanıyor. SANAYICI ENDIŞELI: ÜRETIMI FRENLER Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Başkanı Memiş Kütükcü, İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki işveren payının artırılmasını öngören düzenlemenin sanayi üretimini tedirgin ettiğini vurgulayarak, kanun değişikliği hazırlığından vazgeçilmesini istedi. Normalleşme süreci ile birlikte OSB’lerde toparlanma sürecinin başladığına dikkat çeken Kütükcü, yapılmak istenen düzenlemeyle işverenin yükünün artacağını ve sanayi üretimini frenleyeceği ni vurguladı. Kütükcü’nün verdiği bilgiye göre, organize sanayi bölgeleri ülkenin sanayi üretiminin yüzde 34’ünü, istihdamın da yüzde 36’sını gerçekleştiriyor. “Yaraların sarılmaya çalışıldığı dönemde yapılması istenen bu düzenleme, sanayi üretimine ve istihdama olumsuz yansıyacaktır. Biz üretim kararlılığı gösteriyoruz. Devletimizin de bu konuda hassasiyet göstermesini ve bu kanun hazırlığından vazgeçmesini talep ediyoruz.” l Ekonomi Servisi le devam etti: “İşçi ve işveren kesimi salgının ortaya çıkardığı ağır tahribatın altından kalkmaya çalışırken işgücü maliyetlerini artıracak bir düzenlemenin gündeme gelme sini şaşkınlıkla karşılıyoruz. Hükümetimizin, çalışma barışının korunması açısından bu niyetinden vazgeçmesini umuyor ve talep ediyoruz” dedi. l ANKARA Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Ri Türkiye’de internetten alışveriş ortalamasının düşük olma fat Hisarcıklıoğlu, ocak ayın sının en büyük sebebinin gü da “güven damgası” alan 6 on ven eksikliği olduğuna dikkat line alışveriş sitesinin 18’e çeken Hisarcıklıoğlu, Ticaret yükseldiğini bildirdi. Bu Bakanlığı ile başlattıkları firmalar şöyle sıralan “güven damgası” uygu dı: Gitti Gidiyor, Hep lamasıyla bu sorunu siburada, Modani çözmeye çalıştıkları sa, PTTEM Teknoloji nı kaydetti. “Gönül ra ve Elektronik Hizmet hatlığıyla’ sloganımızla ler, Sahibinden, Pega Rifat Hisarcıklıoğlu kampanyamızı başlatı sus Hava Taşımacılığı, yor ve tüketicilerimize Trendyol, Sefamerve, Sarar, Ar gönül rahatlığıyla bu sitelerden çelik, Beko, Farmasi, Migros, alışveriş yapabilirsiniz diyoruz” Sigortam.net, Avansas, Avan diye konuştu. saspro, N11 ve Ebebek. l Ekonomi Servisi Bütçeden ArGe yerinde saydı TÜİK, dün “Merkezi Yönetim Bütçesinden ArGe Faaliyetleri için Ayrılan Ödenek ve Harcamalar, 2020” raporunu açıklandı. Bu bütçe üzerinden yapılan hesaplamaya göre 2019’da ArGe faaliyetleri için bir önceki yıla göre yüzde 14.6 artışla 14 milyar 924 milyon TL harcama yapıldı. Bu sonuca göre 2019 yılı merkezi yönetim bütçesinden ArGe faaliyetleri için gerçekleştirilen harcamaların gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) içerisindeki oranı yüzde 0.35 oldu. Bu oran 2018 yılında da yüzde 0.35’ti. Ayrıca bu oran 2009 yılında yüzde 0.39’a kadar çıkmıştı. Geçen yıl merkezi yönetim bütçesinden en çok ArGe harcaması yüzde 43.6 ile genel üniversite fonlarından finanse edilen genel bilgi gelişimi için yapıldı. Bunu yüzde 18.7 ile savunma, yüzde 10.6 ile endüstriyel üretim ve teknoloji, yüzde 7.1 ile diğer kaynaklardan finanse edilen genel bilgi gelişimi ve yüzde 5.1 ile ulaşım, telekom ve diğer altyapılar takip etti. l Ekonomi Servisi ‘Kurulan şirket’ yüzde 48.5 azaldı Ekonomideki sıkıntılara eklenen salgın, ticari hayatı etkilemeye devam ediyor. TOBB’nin dün açıkladığı verilere göre, geçen mayıs ayında kurulan şirket sayısı 2019’un aynı ayına kıyasla yüzde 48.5 azalarak 3 bin 438 adet oldu. Buna karşın Nisan 2020’ye göre yüzde 22.2 artış oldu. Kapanan şir ket sayısı da geçen yılı aynı ayına göre yüzde 41.6 azalarak 513 adet oldu. Ancak önceki aya göre yüzde 23.3 artış görüldü. Ayrıca yılın ilk 5 ayında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla kurulan şirket sayısı yüzde 3.5 azalarak 34 bin 159, kapanan şirket sayısı da yüzde 3.4 azalarak 4 bin 634 adet oldu. ‘Yeni tedarik zincirinde ülkemizin şansı büyük’ Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Levent Çakıroğlu, stratejilerini ve hazırlıklarını bir süredir belirsizlik ve değişim temaları içinde yapmaya devam ettiklerini, bu süreçte Koç ailesi ile her gün konuşarak gelişmeleri değerlendirdiklerini anlattı. Çakıroğlu, “Ömer Koç ile sürekli beraber çalışıyoruz ama bu dönem Levent Çakıroğlu de Rahmi Bey Koç ile de her gün konuşarak gelişmeleri değerlendirdik, desteklerini aldık. Karşılıklı moral anlamında çok kritik ve önemliydi” dedi. Pandemi sonrası Türkiye’nin önünde bir fırsat penceresi olduğunu düşünen Çakıroğlu, şöyle devam etti: “Başta Avrupa olmak üzere çok büyük pazarların ortasında yer alıyoruz. Girişimci yapımız, genç nüfusumuz ve kaliteli işgücümüz var. Bunlarla yeni tedarik zinciri mimarisinde Türkiye çok önemli bir rol oynayabilir.” l Ekonomi Servisi ‘Fındıkta yine aynı oyun’ CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel, “Fındıkta her sezonki oyun tekrar sahneye konuldu. Mart ile mayıs aralığında 26 TL’ye kadar çıkan fındık fiyatı yurtdışındaki kartel, onun yerli işbirlikçileri ile bugün 20 TL’ye kadar düşürüldü” dedi. Benzer durumu geçen yılda yaşattıklarına dikkat çeken Adıgüzel, “Oyun, ilk başta sahte rekolte açıklamasıyla başladı. Önce dünya kabuklu yemiş konseyi INC, geçen günlerde henüz sahada çalışma yapılmamışken 620 bin ton diye bir rekolte açıkladı. Halbuki 550 bin tondan fazla rekolte beklenmemektedir” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Yabancılar satıp gidiyor, döviz ihtiyacı daha da büyüyor Bir süredir kısa vadeli yatırımlarını geri çeken yabancılar, Türkiye’de yaptıkları doğrudan yatırımlardan da geri çekilmeye başladı. Telia Company’nin Turkcell’deki hisselerini piyasa fiyatının çok altında satıp gitmesinin ardında, yabancıların Türkiye’den çıkış eğiliminin artmasının önemli rol oynadığı belirtiliyor. Tasarrufları kıt olan, dışa bağımlığı devam eden Türkiye, son dönem uyguladığı politikalar sonucunda gerekli döviz kaynağını bulmakta iyice zorlanmaya başladı. Yabancıların satıp gitme eğilimi güçlendikçe ülke ekonomisinin döviz ihtiyacı da artıyor. Kaynak açığını karşılamak için Türkiye’nin içeride ve dışarıda, nereden bulursa ve maliyetine bakmadan yüklü borçlanmalara ihtiyaç duyacağı bir döneme girildiğine kesin gözüyle bakabiliriz. Son olarak Turkcell’deki Türkiye Varlık Fonu (TVF) operasyonu sonrasında fonun yaklaşık 2 milyar dolarlık kaynak ihtiyacı ortaya çıkacak. Telia’ya 530 milyon dolar ödeyecek olan TVF’nin, detayları belli olmamakla birlikte, Ziraat Bankası’na da Çukurova hisselerinin bedeli olarak 1.6 milyar dolar ödemesi gerekecek. Gerçi aldığı hisselerin bir bölümünü Rus LetterOne şirketine satacak ama buradan elde edeceği gelirin 300 milyon dolar seviyesinde kalması bekleniyor. Ziraat Bankası’na döviz vermese bile, 1.6 milyar dolarlık Çukurova kredisini kapatabilmesi için bunun karşılığı TL vermesi gerekecek. İşte bu ihtiyaçların öne çıkmasıyla, önceki gece uluslararası ajanslar TVF’nin 2 milyar dolarlık dış borçlanmaya çıkacağını duyurdular ama sonradan bu haberlerin kesildiğini gördük. Bu operasyonda birçok dikkat çekici yön var ama “Telia’nın 4.7 milyar dolarlık piyasa değerine rağmen, neden 2.2 milyar dolar civarında bir değer üzerinden hisselerini satmaya razı olduğu” ayrıca merak konusu. Telia, bir süredir şirket politikaları gereği çekilmek istediğini açıklıyordu, ancak bu fiyata razı olacağı hiç düşünülmüyordu. Ekonomi yönetiminin son dönemde sık sık uyguladığı “kol bükme” anlamına gelen, kendilerinin “kapı arkası diplomasi” dediği yöntemlere bu operasyonda başvurup başvurmadıkları bilinmiyor. TVF yetkilileri Telia’nın hissesinin değerinin, dolaylı hisse olması nedeniyle doğrudan hisse kadar olmadığını, Telia’nın ortaklık sürecinde döviz bazında yüzde 5’lik yıllık ortalama kârla şimdiye kadar kârlı çıktığını anlatıyorlar. Ne bu gerekçeler, ne de Telia’nın çıkma isteği tek başına bu düşük fiyata razı olmasını açıklamıyor ama asıl nedenleri şimdilik bilmediğimiz kesin. Borçlanmanın artması kaçınılmaz Bu arada kulislerde birçok yabancı şirketin fırsat bulduklarında Türkiye’den ayrılma istekleri olduğunu sık sık duyuyoruz. Sadece bankacılık kesiminde 23 bankanın bu yönde planlar yaptığı uzun zamandır söyleniyordu, son günlerde bu söylentiler daha da artmış durumda. Buna karşılık yabancı sermayenin tümüyle Türkiye’den vazgeçtiğini söylemek ise şu aşamada mümkün değil. Verilecek teşvikler, imtiyazlar ve yaratılacak fırsatlara bağlı olarak, hem doğrudan hem sıcak para dediğimiz kısa vadeli portföy yatırımı Türkiye’ye gelebilir. Ancak nette yabancıların çıkışının devam edeceği bir süreç yaşayacağımızı söylemek iddialı olmaz. Merkez Bankası’nın dün açıkladığı nisan ayına ilişkin “Uluslararası Yatırım Pozisyonu” verilerinde yabancı çıkışı açıkça görünüyor. Nisandan bu yana da yabancıların hem Hazine kâğıtlarında hem borsada çıkışı devam etti. Verilere nisanda, geçen yıl sonuna kıyasla Türkiye’nin yurtdışı varlıkları yüzde 10.9 azalışla 225.8 milyar dolara, yükümlülükleri de yüzde 8.1 düşüşle 550.2 milyar dolara geriledi, aradaki fark 324.4 milyar dolara indi. Doğrudan yatırımlar ilk 4 ayda, kurların da etkisiyle, yüzde 9.5 düşüşle 145.0 milyar dolara gerilerken portföy yatırımları yüzde 14.8 azalışla 115.7 milyar dolar oldu. Bu dönemde yurtdışı yerleşiklerin hisse senedi stoku yüzde 32 azalarak 22.2 milyar dolar, yurtdışı yerleşiklerin mülkiyetindeki DİBS stoku yüzde 45.6 gerileyerek 8.4 milyar dolara indi. Aynı dönemde yurtdışı yerleşiklerin yurtiçi yerleşik bankalardaki yabancı para mevduatı yüzde 7.5 azalarak 32.2 milyar dolara geriledi. Ekonomi yönetimi, TL faizini ve döviz kurlarını bastırarak kontrol etmeye çalışıyor, bu arada kamu bankaları kanalıyla kredileri patlatarak ekonomik aktiviteyi artırmaya çalışıyor. Bunun ancak kısa dönemlik bir tedbir olabileceği, vakit kazanayım derken yükü daha da artırdıklarını, bu yılı atlatsak bile önümüzdeki yıla gelecek riski büyüttüklerini görmemeleri mümkün değil. Güven verecek rasyonel ekonomik politikalara dönülmeden, yaşadığımız dönemi kazasız atlatma şansımız çok azalıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle