22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 19 HAZİRAN 2020 CUMA EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER FETÖ’cülerin işten attığı Tantekin, hukuk mücadelesini kazandı ancak iade edilmedi Yasaksız olmuyor mu? Adam tren yolculuğuna çıkacak, karısından son talimatları alıyor. Kadın her bir şeyi teker teker tembihledikten sonra ekliyor: Az daha unutuyordum, bir de biletine iyi bak, son vagon olmasın; kazalarda en tehlikelisi son vagonlar. Adam bu uyarı üzerine saf saf soruyor: Peki, madem bu kadar tehlikeli, son vagonları neden kaldırmıyorlar? Malum bizde ne zaman bir tehlike, sakınca ya da sorun söz konusu olsa hemen ya iptal kararı verilir ya da yasaklama. “Yassah hemşerim!”in anlam ve önemini çözemeden Türkiye’yi okuyamazsınız. Gerçekten yasakçı kafa en büyük sorunlarımızdan biri. Bununla birlikte, son zamanlarda yaşadıklarımız bizi yasaklar istemeye zorlayacak gibi görünüyor. HHH Koronavirüs salgını yüzünden konan yasakların büyük ölçüde kaldırılması üzerine vaka sayısı birden arttı. 900’lere kadar inmiş olan vaka sayısı “normalleşme” üzerine 1500’e çıkınca, uzmanlar endişelerini dile getirdiler. Her ikisi de pandemi olayı üzerine oluşturulan Bilim Kurulu’nun üyeleri olan Prof. Dr. Tevfik Özlü ile Prof. Dr. Hasan Tezer, 1500 rakamının alarm olduğunu, 2 bin düzeyine ulaşılması halinde bazı yasakların yeniden ele alınmasının gündeme geleceğini açıkladılar. Çarşamba günü toplanan Bilim Kurulu’nun uyarısı üzerine, İstanbul, Ankara ve Bursa’da maskesiz sokağa çıkma yasağı konuldu. Peki, yasaklar döneminde elde edilen sonuçlar tatminkâr mı? Yapılan araştırmalar, Türkiye’nin vaka sayısında mutlak rakamlar sıralamasında 11. sırada, ölüm sayısında mutlak rakamlarda 17. sırada yer aldığını gösteriyor. Nüfusa oranla vaka sayısında sıralamanın 41. basamağında yer alan Türkiye, nüfusa oranla ölüm sayısında ise 51. sırada bulunuyor. ABD, İtalya ve Fransa gibi ülkelerle karşılaştırıldığımızda bütün çarpıklık ve aksaklıklarına, bayram günü köprü geçişlerini bedava yaparken, aynı anda da sokağa çıkma yasağı ilan etmedeki komikliğe rağmen durumun pek de fena olmadığını söylemek mümkündür. Ama şu anda, elde ettiğimiz sonuçları yitirmek tehlikesiyle karşı karşıyayız. Hemen belirteyim, bu durumda olan yalnız biz değiliz; birçok ülkede yasakların kalkmasından sonra, vaka sayısının yükselmesi ilk tedbirlere yeniden dönülmesi olasılığını doğurdu. Zaten yasaklar kalkarken de endişeler dile getirilmişti. Ama salgının zorunlu kıldığı yasakların sürmesi, sosyal ve ekonomik açıdan üstesinden gelinmesi güç, büyük sıkıntılara neden olacaktı. Her yerde aynı olan bu durumu en iyi, kâğıt toplayıcı bir çocuk şöyle dile getiriyordu: Ne yapalım açlıktan ölmek yerine koronadan ölürüz! HHH Ama alarm zillerinin böylesine çalması kader değil, herkes uygulaması çok da güç olmayan maske mesafe hijyen kurallarına uysaydı, böyle bir tehlike oluşmayabilirdi. Ama gazetelerden, TV ekranlarından görüyoruz ki kuralları hiçe sayanlar gırla. İnsanlar göz göre göre kendilerini tehlikeye atan bu fütursuzluğu nasıl yapıyor? Galiba neden sonuç ilişkisinin yadsınması demek olan “bir şey olmaz”cılık, durumun baş nedeni. Onun bir özel türü olan “başkalarına olur, benim başıma gelmez” yanılgısı da vurdumduymazlığı şahlandırıyor. Bütün dünyada çevre sorunlarında da durum aynı. İnsan türünün sonunu getirebilecek yaşamsal tehlikeye karşın, önlem alınmıyor, alınamıyor. Homo sapiens, bu kadar zekâsına, bilimdeki buluşlara, çok gelişmiş bir teknojiye egemen olmasına karşın, kendi kendini yok edecek davranışlardan, yasaklar olmadıkça vazgeçemiyor. İşin kötüsü, tehlikeyi doğuran da yasağı getiren de son irdelemede aynı güç olduğundan iş daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Ne dersiniz, yoksa Homo sapiens sanıldığı kadar akıllı değil mi? Bozdağ beraat etti “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bil diriyi imzaladığı için yargılanan akademisyen Yrd. Doç. Dr. Lütfiye Bozdağ, Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yargılama kararının ardından yargıç karşısına çıktı. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada mahkeme Bozdağ hakkında beraat kararı verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Gevaş’ta saldırı Van’ın AKP’li Gevaş Belediye Başkanı Mu rat Sezer, ilçede kilit taşı üretim fabrikasını gezdiği sırada, T.S’nin bıçaklı saldırısına uğradı. Sezer, saldırıyı küçük sıyrıklarla atlatırken, şoförü Ünal Çelebi’nin ağır yaralı olduğu belirtildi. l İç Politika Yarım kalan hukuk zaferi Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nda yer gösterici olarak çalışırken OHAL kapsamında iş anlaşma sı feshedilen Gülsinem Tantekin (33) 4 yıldır verdiği hukuk mücadelesi ni kazandı. Hakkındaki soruşturma da takipsizlik kararı veri len, açılan davayı da ka zanan Tantekin işe iade kararına karşın işine dö nemiyor. ZEHRA Atılmasında imzası ÖZDİLEK olan bazı kişilerin FETÖ soruşturması kapsamın da görevinden uzaklaştırıldığını be lirten Tantekin, “2016 yılından be ri işsizim. Davayı kazanmama karşın yine de işe alınmadım. 7 kişilik aile de tek çalışan bendim. Babam mev simlik işçi. Diğer işten atılanlar işi ne geri döndü. Benim kadro hakkım Atılmasında imzası olan bazı kişilerin FETÖ soruşturmasıyla görevinden uzaklaştırıldığını belirten Tantekin, “2016 yılından beri işsizim. Davayı kazanmama karşın yine de işe alınmadım. 7 kişilik ailede tek çalışan bendim” dedi. olmasına rağmen almadılar. Bir gün işime döneceğime inanıyorum. İşimi seviyorum ve ihtiyacım var” dedi. İşe iadesi İstinaf Mahkemesi tarafından da onaylanan Tantekin, “İşe dönmek için valiliğe başvurmak is tedim ama kabul etmediler. İki kere soruşturma geçirdim. Hiçbir örgütle bağlantım olmadığına dair takipsizlik kararları çıktı. Buradaki Devlet Tiyatrosu, işime iade etmezken, beni İstanbul’a çağırdı. Benim burada ai lem var ve asgari ücretle geçinmem imkânsız. İyi niyetli bir davranış yok ortada” dedi. ‘Yargı beni suçsuz buldu’ Tantekin 4 yıllık süreçte çok sıkıntı çektiğini, psikolojisinin bozulduğunu dile getirerek şöyle devam etti: “O dönem insanların bakış açısı çok farklıydı. Hiçbir şekilde iş bulamadım çünkü sigorta kodum 36’ydı. Kültür Turizm Bakanlığı, CİMER, Kamu Denetçiliği ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne de yazdım. Bir sonuç alamadım. Babam inşaatlarda çalışıyor evimiz kira. Üç kardeşim okuyor. Ülkenin yargısı beni suçsuz buldu. Ben neden işime dönemiyorum? Gerçekten benim işe ihtiyacım var. Bir şekilde işime döneceğime inancım tam.” l İSTANBUL Eski Bakan Kılıç’ın davasına bakan İYİ Partili Bahşi’nin hâkim olan eşinin yeri değiştirildi REDDI HÂKIM YETMEDI TÖRENE 68 KUŞAĞINDAN BİRÇOK İSİM KATILDI KURTULUŞ ARI Hamdi Gezmiş uğurlandı Türkiye devrimci hareketinin ve 68 kuşağının sembol isimlerinden Deniz Gezmiş’in kardeşi Hamdi Gezmiş (68) dün Üsküdar’daki Selimiye Camisi’nde yapılan törenin ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda annesi Mukaddes Gezmiş’in kabrinin yanında toprağa verildi. Hamdi Gezmiş, geçen mart ayında beyin kanaması geçirmiş ve yoğun bakıma alınmıştı. Cenaze törenine, CHP İstanbul İl Baş kanı Canan Kaftancıoğlu, HDP milletvekili Musa Piroğlu, EMEP MYK Üyesi Levent Tüzel ve SOL Parti adına Alper Taş, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, İBB Başkanvekili Hüseyin Aksu, Yönetmen Baran Seyhan, sanatçı Mazlum Çimen, şairyazar Sunay Akın, ressam Bedri Baykam ve 68 kuşağının birçok temsilcisi katıldı. Cenaze namazında hel lallik isteyen imam, “Deniz ağabeyimize yüce Rabbim gani gani rahmet eylesin. Hamdi ağabeyimizi kendilerine komşu eylesin” diyerek dua etti. Deniz Gezmiş, idamından önce babasına yazdığı son mektubunda kardeşi Hamdi Gezmiş’in bilim adamı olmasını istemişti. Hamdi Gezmiş, İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İktisat Maliye Bölümü’nü bitirdi. l Haber Merkezi İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi’nin hâkim eşi Sabahat Bahşi’nin görev yeri değiştirildi. Hâkim Bahşi, eski Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın taraf olduğu bir davanın hâkimliğini yapıyordu. Kılıç, reddi hâkim talebinde bulunmuştu. İYİ Parti milletvekili Feridun Bahşi’nin hâkim eşi Sabahat Bahşi, Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nden Bölge Adliye Mahkemesi üyeliğine atandı. Gazete Duvar’da yer alan habere göre, atamaya tepki gösteren Feridun Bahşi, değişikliğin arka planında eşinin, eski Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın taraf olduğu bir davanın hâkimliğini yapması olduğunu savundu. Sabahat Bahşi’nin ataması yapılmadan 3 gün önce AKP İstanbul Milletvekili olan eski Bakan Çağatay Kılıç’ın reddi hâkim talebinde bulunduğunu ifade eden Bahşi, reddi hakim gerekçesinde kendisinin siyasi kimliği üzerinden hâkim olan eşinin tarafsızlığının ve objektifliğinin tartışmaya açılmak istendiğini kaydetti. Bahşi, “Eşimin emekliliğine az kalmış. Sadece ufak bir tazminat davasının sonucunu etkilemek için önce reddi hâkim talebi, sonra da görev yeri değişikliği. Hukuksuzluk bitmiyor. 37 yıllık başarılı bir hâkim olan eşim, benim siyasi kimliğim üzerinden tartışmaya açılmak isteniyor. Oysa eşim, davalı tarafları dahi tanımıyordu. Adalet Bakanı Gül’den randevu istedim ama alamadım” dedi. DEVA PARTİSİ LİDERİ BABACAN: Çözüm, güçlendirilmiş parlamenter sistem DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, TV5 kanalında yayımlanan “Kulis Ankara” programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin parlamenter sisteme ihtiyacı olduğunu belirten Babacan, “Başkanlık sistemi geldiğinden beri Türkiye’de çalışan sayısı 3 milyon 185 bin kişi azaldı. Türkiye kan kaybediyor. Başkanlık sistemi denedik ve olmayacağını gördük. Bu deneyimden sonra artık Türkiye için en ideal sistemi bulmak için arayışa geçmemiz gerekiyor. O da, bizim hep savunduğumuz gibi güçlendirilmiş bir parlamenter sistemdir” dedi. İktidara olan desteğin azaldığını söyleyen Babacan, “Daha İstanbul’un, Ankara’nın, Antalya’nın hatırası çok taze, Adana, Mersin kaybedilmiş, yerel yönetimlerde büyük şehirlerde en önemli illerde seçim kaybedilmiş. İktidarın erken seçime gidecek özgüveni bulunmuyor” ifadelerini kullandı. l İç Politika Bakan Soylu, gazeteci Saygı Öztürk’ü hedef aldı Öztürk: Kalemimi satmam İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AKP Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun eşi Ali Ayvazoğlu’nun kamudaki dikkat çeken “yükseliş” öyküsünü yazan gazeteci Saygı Öztürk’ü hedef aldı. Sosyal medya hesabından Öztürk için hakaretva Soylu ri nitelemelerde bulunan Soylu, “Öztürk’ün bu yazısı namussuzluktur. Bahar Hanım ahlaklı, faziletli bir kadındır. Ali Bey’e minnettarız. Trabzon turizmini ayağa kaldırdı. Bugünden sonra bu namus düşmanını kim muhatap alırsa, gözümde aynı namussuzluğun ortağıdır, haysiyet celladıdır” ifadelerini kullandı. Öztürk ise dün akşam katıldığı canlı yayında Soylu’ya yanıt verirken gözyaşlarını tutamadı. Öztürk, “Gaze tecilik yapmaya devam edeceğim. Çok üzüldüm. Bir bakanının bir gazeteciye böyle dememesi lazım. Gazeteciler bunu hak etmiyor. Benim namusumu tartacak bakanın olmaması lazım. Ben kalemiÖztürk mi satmam” dedi. Türkiye Gazeteciler Sendikası Soylu’ya tepki göstererek, “Haber hoşunuza gitmedi diye gazeteciye hakaret edemezsiniz. Haddinizi bilin” yanıtını verdi. CHP’li Engin Özkoç, Soylu’ya “Mafya babası gibi konuşuyor” tepkisini gösterdi. Soylu ise akşam saatlerinde yine Öztürk’ü hedef alarak, “Haysiyet cellatlığı yaptın. Şimdi de yalan söylüyorsun. Seni Türkiye’nin namuslu insanlarına şikâyet ediyorum” paylaşımını yaptı. l İç Politika AVUKATLAR IÇIN EYLEM Adil yargılanma talebiyle ölüm orucunda olan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’a destek vermek için Savunmaya Özgürlük Platformu tarafından dün İstanbul Adliyesi önünde eylem yapıldı. ÇHD ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi avukatların derhal serbest bırakılmasının istendiği eylemde yetkililere, “Ebru ve Aytaç yaşasın” çağrısı yapıldı. Meslektaşlarının yargılanmasında hiçbir hu kuk kuralına uyulmadığının tanığı olduklarını söyleyen Avukat Nagehan Avçil, “İlk duruşmalarının sonunda avukat olmaları gerekçesiyle tahliye edildiklerinde oradaydık. 10 saat sonra tutuklandıklarında gerekçe yine aynıydı. Gerekçe; avukat olmaları” diye konuştu. Timtik’in ölüm orucunun 167’inci, Ünsal’ın ise 136’ncı gününde olduğunu anımsatan Avçil, “Her ikisi de çok zayıfladı, ancak adalete olan inançları zayıflamadı” dedi. l İSTANBUL HAMİLE KADINA SALDIRMIŞLARDI Baklavacı kardeşlere hapis cezası Pendik’te hamile kadının bulunduğu araca saldırdıkları gerekçesiyle yargılanan, Hasan ve Hüseyin Sel’in hapis cezasına çarptırılmasına hükmedildi. İstanbul Pendik’te, 6 Temmuz 2019’da Yunus Emre Bahçıvan’ın kullandığı ve 7 aylık hamile eşi Ayfer Bahçıvan’ın da içinde bulunduğu aracın önünü keserek, aracın dikiz aynasını kıran ve camlarını kırmaya çalışan, 20’şer yıla kadar hapis ile cezalandırılmaları istenen baklava zincirleri sahipleri Hasan Sel ve Hüseyin Sel’in yargılandığı dava dün İstanbul Anadolu 59. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, Sel kardeşleri, “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan 4’er yıl 2’şer ay, “Ulaşım araçlarının kaçırılması ve alıkonulması” suçundan da 10’ar ay hapis cezasına çarptırdı. Sanıkların “Ulaşım araçlarının kaçırılması ve alıkonulması” suçundan aldıkları ceza ise ertelendi. l DHA YARGIÇLAR SENDİKASI’NDAN AÇIKLAMA Yaz kararnamesine ‘sürgün’ tepkisi Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) 2020 Yaz Kararnamesi’yle 4 bin 628 yagıç ve cumhuriyet savcısının görev yeri değiştirildi. Yargıçlar Sendikası, kararname ile sendika üyesi yargıç ve savcıların isteği dışında yerlerinin değiştirildiğini belirterek tepki gösterdi. Uygulamayı “sürgün” olarak değerlendiren Yargıçlar Sendikası’nın yazılı açıklamasında ayrıntılar yer aldı. Yargıçlar Sendikası’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Adli yargıda 4163, idari yargıda 465 olmak üzere toplam 4628 yargıç ve cumhuriyet savcısının görev yaptıkları yerler değiştirilmiştir. Sendikamız Genel Sekreteri İbrahim Fikri Talman da bu kararnameye dahil edilenler arasında yer almıştır. Mesleğinin son yılında, yargı bağımsızlığı mücadelesini veren YARSAV ve Yargıçlar Sendikası’nın yönetim kadrolarında yıllarca emek veren, herkesin hukukçu kimliği ile ilgili övgü dolu sözlerini sonuna kadar hak etmiş bir yargıç olarak İstanbul Anadolu Adliyesi yargıçlığından Van’a sürgün edilmiştir. Yine aralarında sendikamız üyesi olan yargıçlar da olmak üzere pek çok kişinin istek dışı kıdem ve liyakatlarına uygun olmayan yerlere gönderildiği görülmüştür. Sendika genel sekreterimizin mesleki kıdemi, başarı durumu, eski ve yeni görev yerleri kıyaslandığında bu atama işleminin esasen bir sürgün olduğu her türlü izahtan varestedir” denildi. İlk kez türbanlı başsavcı Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 2020 yaz kararnamesiyle ilk kez türbanlı bir kadın başsavcı olarak atandı. Nazilli Savcısı Tuba Ersöz, Konya’nın Beyşehir ilçesi başsavcılığına getirildi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle