23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER EDİTÖR: BETÜL BERİŞE dishab@cumhuriyet.com.tr 7 18 HAZİRAN 2020 PERŞEMBE Dışişleri, Maliye bakanları ile MİT Başkanı’nın da bulunduğu bir heyet dün Trablus’a gitti Libya’ya kritik ziyaret Libya’da UUH güçlerinin ilerleyişinin ardından Hafter’i destekleyen Kahire hükümetinden ateşkes çağrısı gelmişti. Türkiye’yi bekleyen riskler İktidar yandaşı bir gazetenin 12 Haziran tarihli manşeti şöyle: Karşı cephe yerle bir. Karşı cephede Hafter’in yanında ana muhalefet partisi CHP’ye de yer verilmiş. İktidar siyasetinde tatmin düzeyi buysa vay halimize... Libya’yı sorgulamayı sürdürelim. Açık kaynaklardaki bilgiler her şeyi açıklıyor. Libya’daki Amerika Libya’da ana hatlarıyla iki grup var. ABD ise her iki sinde de var. Nasıl mı? Bingazi’den başlayalım. Bu kentte konuşlanmış grubun başında bulunan Hafter, iki oğluyla birlikte halen ABD vatandaşı. Kendisi Bingazi’de ancak oğulları; Halid ve Saddam Virginia’da yerleşik. ABD mahkeme kayıtlarına yansıyan bilgilere göre değerleri en az 8 milyon dolar olan 17 taşınmaz ları bulunuyor. Hakkında ABD’de açılan davalar var. Bu Hafter’in ABD aleyhine bir durumu olabilir mi? Geçelim Trablus’a. Trablus’taki Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan hükümet, farklı gruplardan oluşuyor. Bu hükümete meşruiyetini BM veriyor. BM Libya Özel Temsilciliği’ne, daha önce yardımcılık pozis yonundaki ABD’li diplomat Stephanie Turco Williams getirildi. Williams’ın kariyeri ve özellikleri şöyle: Savaş kolejinden seçkin öğrenci olarak mezuniyet, ulu sal güvenlik alanında yüksek lisans, yine Arap araştırmaları konusunda da yüksek lisanslı, Arapçayı ileri düzeyde biliyor. Dışiş lerinde Mağrip Ofisi’ni yönetmiş. BM’ye atanmadan önce Libya Büyükelçiliği Maslahatgüzarı olarak çalışmış. SERTAÇ EŞ Şimdi, tamamı ABD kontrolünde oluşmuş, gelişmiş Trablus merkezli milis ve siyasi grupların bu ülke için halen kontrol altında olduğunu söyleyebilir miyiz? Tabii ki evet. Türkiye destekli Ulusal Uzlaşı Hükümeti (UUH) başka güç lerin etkisine açık mı? Bu soruya da evet. Libya’daki Rusya Moskova “özel firma” olarak niteliyor, ancak Wagner, uluslararası kamuoyunda “Rusya” olarak algılanıyor. Hafta başından beri yerel kaynaklardan gelen bilgiye göre Wagner, Trablus hükümetinin yüklendiği Sirte ve Cufra’nın batı bölgelerini mayınladı. Türkiye destekli güçlerin ilerleyişi de durdu. Batılı analistler, Rusya’ya ilişkin, “Libya’nın doğu ve batı olarak ikiye bölünmesi işlerine geliyor. Yeni stratejik ve ekonomik anlaşmaları böyle daha garanti görüyorlar” değerlendirmesini yapıyor. Şu anda, büyük bölümü doğuda kalmak koşuluyla Libya’da fiilen CufraSirte hattı oluşmuş durumda. Türkiye’yi deniz yetki alanları açısından ilgilendiren bölge ile petrol alanları bu hattın doğusunda bulunuyor. Bu bilgileri, geçen hafta sonu İstanbul’a gelmesi gerekirken “Sirte konusundaki anlaşmazlık” yüzünden gelmeyen Rus bakanlar konusuyla birleştirmek gerek. Umarız Sirte, “Libya’nın Serakib’i” olmaz. İdlib’deki Serakib, uzun çatışmaların ardından Rus birliklerinin girmesi sonucu Esad hükümetinde kalmış, HalepŞam karayolunun kontrolü de el değiştirmişti. İsrail’in tutumuna ilişkin gelişmelere örnek yine ABD’den verilebilir. Bu ülkedeki Yahudi lobisinin düzenlendiği, eski Ankara Büyükelçisinin de bulunduğu toplantılarda hararetle, “ABD’nin Akdeniz’deki çıkarlarının Türkiye ile çatıştığı, ABD’nin Erdoğan’ı engellemesi gerektiği” görüşü dile getirildi. Komşu Tunus, Libya tartışmaları nedeniyle zor bir süreçte; bloklaşma yaşanıyor. Cezayir, Fransa, Almanya’nın temasları, hâlâ Hafter’i bir denge unsuru olarak tutma yönünde. Türkiye’nin askeri gücü yadsınamaz, bunu herkes kabul ediyor. Akdeniz’de hava ve deniz unsurlarının yarı çapı 1000 kilometre olan tatbikatı son örnekti. Askeri güç, işlevini yapıyor ve Akdeniz’de gösterildiği gibi caydırıyor. Çözüm ise kaçınılmaz olarak diplomaside. Libya’da artık sorular, sanki, “Türkiye’nin fazla da çalışmadığı yerden”, diplomasiden gelmeye başladı. Türkiye, daha çok ittifak bulmalı...l ANKARA İç savaşın sürdüğü Libya’da son Heyetin Ulusal Uzlaşı Hükümeti lideri Sarraj dönemde sıcak gelişmeler yaşanırken Dışişleri Bakanı Mevlüt ile görüşmesinde ateşkes ve Türk şirketlerinin Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Libya’ya dönüşü masaya yatırıldı. Bakanı Berat Albayrak, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve MİT Başkanı Hakan Fidan’ın da içinde bulunduğu heyet başkent Trablus’a sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Heyet, dün Ulusal Uzlaşı Hükümeti (UUH) Başbakanı Fayez Sarraj ile bir araya geldi. Görüşmede UUH’nin daha önce reddettiği ateşkes çağrısı ile Türk şirketlerin Libya’ya dönüşünün ele alındığı bildirildi. ile ateşkes konusunu görüş mek için süre istemesi ne deniyle ertelendiği belirtil mişti. Libya’da son dönem de UUH güçlerinin General Halife Hafter öncülüğünde ki Libya Ulusal Ordusu kar UUH ile görüşme nedeniy şısında ilerleyişinden sonle İtalya Dışişleri Bakanı’nın ra Hafter’i destekleyen Mısır ziyaretinin iptal edildiği tarafından ateşkes çağrısı yorumları yapıldı. yapılmış, buna Rusya destek verirken UUH güçleri redrı paylaştı. UUH’den yapılan açık detmişti. Dışişleri Bakanı Mevlüt İtalyan bakana erteleme Çavuşoğlu’nun dün Ankara’da lamada Türk heyetle görüşmede Libya’da yaşanan son gelişmeler ve iki ülke arasındaki işbirliğinin Çavuşoğlu da ateşkesin “ölü doğduğunu” söylemişti. İtalyan mevkidaşı Luigi Di Maio ile görüşeceği duyurulmuştu. Çavuşoğlu ve Di Maio’nun ortak basın toplantısına 1.5 saat kala İtalyan bakanın Ankara ziyaretinin yarına ertelendiği duyuruldu. Bu gelişmenin ardından İtalyan basını, Di Maio’nun ziyaretinin, Çavuşoğlu’nun Trablus’a gitmesi nedeniyle ertelendiğini, İtalyan tarafına ertelemeye ilişkin bilginin sabah saatlerinde verildiği ele alındığı belirtildi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun 14 Haziran’da İstanbul’da Türk mevkidaşlarıyla Libya’da ateşkes ve siyasi süreç konusunu görüşecekleri bir toplantıda bir araya gelecekleri duyurulmuştu. Ancak bu ziyaret son dakikada ertelenmişti. Rus bakanların ziyaretinin, Türkiye’nin Sarraj Ziyaret öncesi toplantı Bakanların kritik Libya ziyareti öncesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Çavuşoğlu, Albayrak, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın ile MİT Başkanı Fidan’ın da katılımıyla sürpriz bir toplantı yapıldı. Erdoğan’ın programında yer almayan önceki ni yazdı. Türkiye’den konuyla il akşamki toplantıda gili resmi açıklama gelmezken UUH, sosyal medya hesabı ANKARAPARİS GERİLİMİ Libya konusunun ele alındığı belirtildi. üzerinden Türk heyetinin Trablus’ta Sarraj ile görüştü NATO Savunma Bakanları zirvesi öncesi Reuters’a açıklama yapan bir Fransa Savunma Bakanlığı yetkilisi, Türk donanmasına ait gemilerin, NATO görevini yürüten Fransız savaş gemilerini taciz ettiğini öne sürdü. ANKARA/ Cumhuriyet ğünü duyurdu ve ziyarete ilişkin fotoğrafla Türkiye’nin son adımları karşısında NATO’nun kafasını kuma gömemeyeceğini söyleyen yetkili, “Birlik içinde karmaşık anlar olabileceğini biliyoruz ama deve kuşu gibi davranıp ortada bir Türkiye sorunu yokmuş gibi yapamayız. Bunu çözmeliyiz” dedi. Fransa’nın açıklamalarına Dışişleri Bakanlığı’ndan “Ülkemizin Libya’ya yönelik tutumuna dair iddiaları, Fransa’nın Libya’ya yönelik karanlık ve izah edilemez politikasının yeni bir göstergesidir” çıkışı yükseldi. Şam’a yaptırım kıskacı Suriye’de 9 yılı aşkındır süren iç savaşta ABD’nin bugüne ka darki en ağır yaptırımları dün devreye girdi. ABD Dışişleri Ba kanı Mike Pompeo, “Sezar Yasa sı” kapsamında içlerinde Devlet Başkanı Beşşar Esad ve eşi Esma Esad’ın da bulunduğu Suriye hü kümetiyle ilişkili 39 kişiye yap tırım uygulanacağını duyurdu. Pompeo, yaptırımların “Esad reji mini, savaşı sürdürmek ve Suriye halkına karşı kitlesel mezalimler de bulunmak için kullandığı gelir den mahrum bırakmak amacıyla yapılan uzun süreli ekonomik ve Suriye Merkez Bankası’nın ABD yaptırımları nedeniyle karaborsada dalgalanmaları engellemek için Suriye Lirası’nın dolar karşısındaki değerini düşürdüğü belirtildi. siyasi baskı kampanyasının baş langıcı” olduğunu söyledi. mi kentlerde ekonomik kriz gerek grubu bir araya getirdiği belirtil Pompeo ayrıca yakın zamanda çeli protestolar düzenlendiği ha di. Rusya’nın Suriye’deki Tarafları Esad’ı destekleyen çok sayıda baş berleri gündeme yansımıştı. Uzlaştırma Merkezi Sözcüsü Ser ka kişi ve kuruluşu hedefleyen ye Suriye’nin kuzeyinde, TSK’nin gey Dmitriyev, Rus askeri polis ni yaptırımların açıklanacağını konuşlu bulunduğu bölgelerde lerin Suriye’de Fırat nehrinin do da vurguladı. “Sezar Yasası” olarak bilinen, tam adıyla “Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası”, 21 Aralık 2019’da ABD Başkanı Donald Trump tarafından imzalanmıştı. Suriye Merkez Bankası ise ABD yaptırımları nedeniyle karaborsada oluşabilecek dalgalanmaları engellemek amacıyla Suriye Lirası’nın dolar karşısındaki değerini düşür de Suriye Lirası’nın değer kaybı gerekçe gösterilerek Türk Lirası’na geçilmişti. Ardından El Kaide bağlantılı Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) kontrolündeki İdlib’de de Türk Lirası’nın tedavüle sokulduğu belirtilmişti. ‘Cihatçı merkezi’ Öte yandan Amerika’nın ğusundaki 300 kilometreden fazla bir mesafe üzerinde devriye görevi gerçekleştirdiğini ifade etti. Uzlaşı açıklaması Rudaw’ın haberine göre ise Suriye Kürt Ulusal Konseyi ve Kürt Ulusal Birliği, ABD arabulucuğunda ilk aşama görüşmelerinin ardından dün ortak bir dü. AFP’nin haberine göre dün iti Sesi’nin yerel kaynaklara dayan açıklama yaptı. Açıklamada, barıyla 1 doların fiyatı, 700’den dırdığı haberinde İdlib’de El Kai “2014 Duhok Anlaşması’nın (Yö 1256 Suriye Lirası’na yükseldi. de bağlantılı bazı grupların, Suri netim, Ortaklık, Güvenlik ve Sa Suriye’nin para birimi, geçen ay ye ordusu ve müttefikleriyle mü vunma) maddeleri her iki heyet yaşanan kur krizi sonucunda yak cadele çalışmalarını koordine et arasındaki görüşmelerin temeli laşık 3 haftalık bir periyodda yüz mek için ortak bir askeri operas olarak kabul edilmiştir. Daha bü de 50 değer kaybetmişti. Ardından yon merkezi kurduğu aktarıldı. yük bir anlaşma ile tüm Suriye aralarında Dürzilerin yaşadığı böl “Kararlı ol” adlı yeni operasyon halkları ve Kürt halkının menfa geler ve cihatçıların hakimiyetinde merkezinin, İdlib’in farklı bölgele atlerini koruyacak ortaklığın ta bulunan İdlib’in de bulunduğu ki rinde faaliyet gösteren beş cihatçı rihi adımı olmuştur” denildi. Kuzey Kore’den asker adımı PyongyangSeul arasında gerilim dinmiyor. Güney Kore Devlet Başkanı Moon Jaein’in ulusal güvenlik danışmanı ve istihbarat şefini Kuzey Kore’ye gönderme talebinde bulunduğu ve diyaloğa dönme çağrısı yaptığı belirtildi. İki ülke arasındaki irtibat bürosunu imha eden Kuzey Kore’nin ise bu talebi reddettiği gündeme yansıdı. Pyongyang, dün sınırda askeri tatbikat yapacağını, eskiden ortak kullanılan sanayi ve turizm bölgelerine asker konuşlandıracağını duyurdu. Kuzey Koreli yetkililer iki ülke arasındaki tampon bölgede boşaltılan kontrol noktalarının yeniden oluşturulacağını ve üzerinde ordu komutanının açıkla Sınırdaki Güney Kore askerlerinin görüntüleri objektiflere yansıdı. malarının yer aldığı el ilanlarının dağıtılacağını da açıkladı. Kuzey Kore lideri Kim Jongun’un kardeşi Kim Yojong da Güney Kore Devlet Başkanı’nı “ABD’nin dalkavuğu” olmakla suçladı. Kuzey ve Güney Kore arasındaki anlaşmaların “Moon’un boynuna ABD dalkavukluğu halkasını geçirmesi nedeniyle” başarısız olduğunu söyledi, “İmzaladığımız anlaşmanın mürekkebi kuramadan, efendisinin baskısıyla Güney KoreABD çalışma grubunu kabul etti” dedi. Temkinli sükunet Tartışmalı Keşmir bölgesinde sınır anlaşmazlığı bulunan Çin ve Hindistan arasında Ladakh’da önceki gün yaşanan çatışmanın ardından dün taraflardan tansiyonu düşürücü açıklamalar geldi. Çatışmada 20 Hindistan askerinin öldüğü duyurulmuştu. Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan “İki taraf, bu konuyu diyalog ve müzakere yoluyla çözmek, sınır bölgesinde durumu yatıştırmak, barış ve huzuru temin etmek için anlaştı” açıklaması yapıldı. Çatışmanın Hint askerlerinin provokas yon ve saldırısı sonrası gerçekleştiği öne sürüldü. “Bir kez daha Hindistan’ın uzlaşmamıza uygun hareket etmesini, sınır bölgesindeki birliklerinin sınırı geçmemesi ve durumu daha karmaşık hale getirebilecek tek taraflı eylem, provokasyonlara girmemesini talep ediyoruz” denildi. Hindistan Başbakanı Narendra Modi ise çatışmada yaşamını yitiren askerlerin “boşuna ölmediğini” belirtti ve “Hindistan barış istiyor ancak kışkırtıldığında yanıt verebilecek kapasitededir” dedi. Koronayla dans K arantina günlerinde ertelenen bir dişçi randevum vardı. “Zamanıdır!” diyerek gittim. Dişçi kapıda beni bir uzaylı gibi karşıladı. Sekreter elime derhal bir çift galoş tutuşturdu. Maskemi muhafaza etmemi ama elimdeki eldivenlerden seri bir şekilde kurtulmam gerektiğini, ellerimi hemen jellememi söyledi. Akabinde içinden ayrı poşetlere konan cep telefonumla, cüzdanımı alabildiğim çantamı, bir naylon torbaya tıkıştırıp çıkışta vermek üzere elimden aldılar. Dişçi koltuğuna oturmadan önce de steril bir paketten çıkardıkları bir ameliyat önlüğünü giymemi ve saçlarımı boneyle örtmemi istediler. Ağzımı berbat bir oksijenli su ile çalkalamamı talep ettikten sonra dişçim nihayet yüzünde koruyucu “siper maskesi” ile yanımda çalışmaya koyuldu. Hazırlık faslı hani biraz daha sürse, Trump’ın önerdiği gibi doğrudan dezenfektan içmemi isteyeceklerdi. Dişçide geçirdiğim parantez, koronavirüs krizinin en koyu, en karanlık günlerini aratmıyordu. Tuhaflık şurada ki, kapıdan dışarı adımınızı attığınızda bu süper gergin, tedbirli ortamdan ışıl ışıl haziran güneşinin göz kamaştırdığı, koruma önlemlerinin neredeyse sıfırlandığı bir dünyaya ışınlanıyorsunuz. Trafik her zamanki gibi yoğun, maske kullananlar artık çoğunluk değil azınlık. Kimsenin sosyal mesafeye özen göstermediği açık havadaki kahveler, restoranlar tamamen dolu ve artık dükkânlar da açık. Hatta bazı butiklerin önünde ufak kuyruklar bile var. Şizofren bir dünyada yaşıyoruz Karantinanın sona erdiği mayıs başından beri artık böyle sürekli şizofren bir dünyada yaşıyoruz. Ya vurdumduymazlığa savruluyoruz, ya “normalleşmenin” “n” sinin olmadığı bir teyakkuz haline ışınlanıyoruz. Makul olan ne biri, ne öteki. Ama koronavirüs zamanlarında makulü aramak abes. İtalya’da son olarak bu hafta başından itibaren uluslararası uçuşlar da açıldı. Roma Fiumicino Havalanı’na marttan bu yana pazartesi günü ilk kez 110 uçak indi. Ama tarihi yolculuğu yapan yolcular, “boarding”den sonra şokşokşok bir sürprizle karşılaştılar. Uçaklarda sosyal mesafenin korunması amacıyla orta koltuğu boş bırakacaklarını ilan eden şirketler, ilk uçuşlarında daha bu sözden U dönüş yapmış; “yolcular nasılsa maske takıyor” mazaretiyle her zamanki balık istifi oturma planlarına geri dönmüşlerdi. Buna karşın uçakta itiş kakışı önlemek amacıyla yolcuların ellerinden el bagajları da alınmıştı... “Normalleşme” adına sade uçuşlar değil, bu hafta başında diskotekler ve gece kulüpleri de açıldı. Bundan böyle düğün, dernek, kongre, fuar ve toplantılar belli kriterlerle serbest olacak. Diskoteklerde dans pistinde çiftler arasında örneğin “en az 1 metrelik mesafe”(!) bırakılacak. Barda yan yana içki içmek de ikinci bir emre kadar yasak olacak. Çin sendromu Tüm bu fantastik açılımlar yaşanırken bir yandan da sürekli “ikinci dalga mı geliyor?” alarmı pompalanıyor. Roma’da San Raffaele Pisana isimli özel bir hastanede çıkan 112 COVID vakası ardından “ilk hastayı” bulmak üzere İtalyan başkentinde geniş çaplı polisiye araştırma başlatıldı. “Yaza girerken virüs gücünü yitirdi” dedikoduları arasında yeni bir salgın merkezinin boy vermesi sinirleri alabildiğine gerdi. San Raffaele olayının Çin’de uçuşların iptal olmasına, okulların kapatılmasına ve Pekin’in tecrit kordonu altına alınmasına yol açan bir genel panik hali ile örtüşmesi insanlarda ister istemez bir “deja vu/ gene mi?” duygusu yaratıyor. Sade Çin’de değil, günlük 3 binin üzerinde rekor vaka artışıyla tekrar gündeme gelen İran ve COVID eğrisinde sert çıkışlar gören İsrail’deki gelişmeler; uluslararası turizmin, uçuşların açıldığı şu sırada tam “şizofreni” duygusunu katlıyor. Repubblica’da okuduğum bir başyazı durumu “Bir türlü sayfayı çeviremiyoruz” diyerek özetliyor ve ardından ilave ediyor: “Bunda şaşacak ne var? Önce de başımızda var olan bir Damokles’in kılıcı sallanıyor... diyebilirsiniz. Şüphesiz ki öyle. Ama kılıç hiçbir zaman bu denli keskin olmadı. Artık hiçbir şeyi programlamak mümkün değil. Zihin öne doğru bir adım attığında, arkadan hemen balyoz gibi bültenler geliyor: ‘Bulaşıcılık katsayısı 1’e yaklaştı’, ‘Pekin’de mahalleler kordon altına alındı’, ‘En kötüsü güz aylarında gelecek’... Bildiğimiz tek şey şu anda hayatta olduğumuz. Bunun ötesinde çok büyük bir belirsizlik içinde debeleniyoruz.” Riyad’ın utanç listesinden çıkarılmasına tepki Yemen’de aralarında çocukların da bulunduğu sivillerin ölümünden sorumlu tutulan Suudi Arabistan, BM’nin çatışmalarda çocuk ihlallerine ilişkin yayımlanan yıllık raporundaki “utanç listesi” olarak da bilinen “kara listeden” çıkarıldı. Karara gerekçe olarak “Yemen’de çocuk ölümleri ve sakatlanmalarında düşüş olması” gösterildi. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden “BM Genel Sekreteri, çocuklara yönelik ciddi ihlaller konusundaki kendi kanıtlarını görmezden gelerek listeye yeni bir utanç ekliyor’’ çıkışı yükseldi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle