25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 5 15 HAZİRAN 2020 PAZARTESİ Karşıdevrim Kurtuluş Savaşı kahramanı Mustafa Necati’nin Ayrıntılar intikam alıyor evine Nuri Pakdil’in adı kondu Kurtuluş Savaşı kahramanı; aydınlanmacı, bilimsel, ulusal eğitime geçişin öncüsü, Cumhuriyet devrimcisi Mustafa Necati’nin, Ankara Mithatpaşa Caddesi’ndeki evi, ha raptı, metruktu, keşlerin eline düşmüş, içinde ateş bile yakılmıştı. Bundan yaklaIŞIK şık 21 yıl önce, 25 KANSU Ocak 1999’da, An kara Kulisi köşemizde, dönemin DSP’li Kültür Bakanı İstemihan Talay’a, Mustafa Necati’nin anısına saygı gereği, evine sahip çıkılması gerektiğini belirterek bir çağrı yapmıştık. Dönemin Kültür Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Danışmanı, iyi insan Ergun Evren olayla yakından ilgilenmiş, Bakan İstemihan Talay, yazının yayımlanmasından birkaç gün sonra müjdeyi vermişti: “Mustafa Necati’nin evini onarıp Pertev Naili Boratav Kütüphanesi ve Halk Kültürünü Geliştirme Merkezi belgeliği yapacağız.” İstemihan Talay, sözünü tuttu, ev kısa sürede onarıldı. Talay’dan sonra gelen DSP’li bakan Suat Çağlayan da 2002 Kasım seçimlerinden kısa bir süre önce, adı ve amacına uygun biçimde kullanılması koşuluyla binanın Türk Tabipleri Birliği’ne 49 yıllığına devredilmesine ilişkin bir protokol imzaladı. AKP iktidara geçince, eve ve Mustafa Necati’nin adına yönelik yıkıcı ve düşmanca tavır başladı. AKP’nin ilk Kültür Bakanı Hüseyin Çelik’in makamına oturur oturmaz yaptığı ilk iş, DSP’li bakanların yaptıkları protokolleri iptal ederek, evi kaderine terk etmek oldu. Kuru fasulyeci devrede AKP’nin Kültür Bakanı Atilla Koç döneminde (2006); Türkiye Lokantacılar, Kebapçılar, Tatlıcılar ve Pastacılar Federasyonu Başkanı Kemal Kadakal, bakanı ziyaret edip “kaybolmaya yüz tutmuş OsmanlıTürk mutfağını tekrar hak ettiği yere taşımak, yöresel yemekleri yapabilmek, aşçılar ve kalfalar yetiştirmek’’ üzere Mustafa Necati Evi’nin kendilerine tahsisini istedi. AKP’li bakan, bu isteği ikiletmedi ve Mustafa Necati Evi’ni EĞİTİMCİ MUSTAFA GAZALCI: Mustafa Necati Müzesi yapılsın Eski CHP Milletvekili, eğitimci Mustafa Gazalcı, kültür ve sanat etkinliklerinde kullanılmak üzere TBMM’ye devredilen binanın 21 Ocak 2018’de biten tahsis sözleşmesinin yenilenmediğini ve yeniden Kültür Bakanlığı’na geçtiğini belirtti. Gazalcı, “Kültür Bakanlığı bu kez de Mustafa Necati Kültür Evi binasına “Kültür ve Turizm Bakanlığı Nuri Pakdil Edebiyat Müzesi” tabelası asmış. Bu, Cumhuriyetin en başarılı en sevilen Milli Eğitim Bakanların danı Mustafa Necati’nin anısına saygısızlıktır. Kültür Bakanlığı Sayın Nuri Pakdil’e müze yapacaksa bunu başka bir yere yapmalıdır. Karar gözden geçirilmeli, Mustafa Necati Kültür Ev’i amacı dışında kullanılmamalıdır. Bina bütünüyle Mustafa Necati Müzesi olabilir. Olmuyorsa yeniden TBMM’ye verilebilir ya da Kültür Bakanlığı’na bağlı çocuk ve gençlik kütüphanesi olarak düzenlenebilir” dedi. l Haber Merkezi kuru fasulyeciye tahsis etti. Binanın üstündeki “Mustafa Necati Evi” tabelası söküp atıldı. Bunun üzerine, başta CHP Milletvekili Mustafa Gazalcı olmak üzere çeşitli öğretmen örgütlerinin yetkilileri ile birlikte önemli bir savaşım verdik ve evin kuru fasulyeciye devredilmesini önledik. Ev, TBMM’ye tahsis edildi. Mustafa Necati’nin adı ve tabelası geri döndü. Ancak, yıkıcı tavır sinsice sürdürülüyordu. Gençliğinde MTTB Başkanlığı yaptığı dönemden başlayarak Cumhuriyet devrimine hep karşı olduğu bilinen İsmail Kahraman, TBMM Başkanlığı döneminde (2016) Kuvayı Milliyeci Mustafa Necati’nin Evi’nde “Yıldız Arşivlerinden Sultan II. Abdülhamit Han ve Dönemi” sergisi açtırdı. En son, yine AKP, Mustafa Necati’nin kendi evinden adını sildi ve “kininin (Cumhuriyet devrimine karşı bir kindir bu) davacısı bir gençlik” isteyen Necip Fazıl ödülü sahibi ve Atatürk’e “firavun” diyen siyasi İslamcı Nuri Pakdil’in adı kondu. Nuri Pakdil ve kozmik oda kumpası Nuri Pakdil’in adı, Ergenekon uydurma soruşturmaları sırasında, tıpkı Nazilerin 1933 Reichstag yangını gibi bir kurgunun içinde geçmişti. Naziler, nasıl kendi çıkardıkları yangını kullanıp tüm muhaliflerinden kurtulmuşlarsa, AKP de Fethullah Gülen cemaatinin casusluk kokan operasyonu aracılığıyla ulusallaik orduyu tasfiye için “Bülent Arınç’a suikast” uydurmasını kullanmıştı. Uydurma kurgu ile Bülent 25.01.1999’da Cumhuriyet Mustafa Necati’nin harap durumdaki evini gündeme taşımıştı. Arınç’a kimi askerlerin suikast hazırlığı içinde oldukları ileri sürülmüş, suikast bahanesiyle casusluk örgütü Fethullah Gülen cemaatinin yetiştirmesi bir hâkim, ülkenin “kozmik odası”na sokulmuştu. Sonuç: Ülkenin çok gizli bilgileri, FETÖ casusluk örgütü kanalıyla uluslararası istihbarat örgütlerine sızdırılmıştı! Konuyla ilgili, Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin yaklaşık 60 sayfalık kararı okunduğunda her şeyin bir kurgu olduğu apaçık ortaya çıkmıştı: Arınç’a suikast hazırlığı gerekçesiyle haklarında soruşturma açılan Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki askeri personel, Çukurambar semtinde Bülent Arınç’ı değil, aynı semtteki Bürümcük Apartmanı’nda oturan İslamcı yazar Nuri Pakdil’i sık sık ziyaret eden Albay Baki Kaya’yı izlemişlerdi! Bülent Arınç’a suikast hazırlığı filan uydurmaydı, yalandı. Bir siyasal İslamcı için Mustafa Necati’nin kendi evinden adını silen AKP’nin son uygulaması, Atatürk ve Cumhuriyet devrimine karşı baskıyla birlikte giderek yükseltilen yıkıcılığın yalnızca bir parçasıdır. Mustafa Necati’nin adı hep korkutmuştur belli çevreleri... Mustafa Necati, İstiklal Mahkemesi savcısı ve başkanıdır, şeriye mahkemelerini kaldırandır, tüm okul programlarını Cumhuriyetin temel ilkelerine göre düzenleyendir, Millet Mektepleri’ni kurup kara cahilliğe savaş açandır, yeni harflerin, yeni rakamların ve ölçülerin benimsenmesi yasalarını hazırlayandır. Kin davacısı karşıdevrim, Mustafa Necati’den intikam almaktadır! Atatürk’ten aldığı gibi... Bank Asya ve FETÖ’nün firari emniyet imamı Osman Hilmi Özdil’in avukatından ‘servet’ çıktı Avukatın hesabında yok yok Bank Asya ve FETÖ’nün firari emniyet imamı Osman Hilmi Özdil’in avukatı Orhan Karakuş, Ankara’da saklandığı evde 19 bin 125 dolar, 19 bin 250 Avro, 100’er gramlık 3 külçe altın, 3 altın bilezik, 1 küçük altın, 1 Cumhuriyet Altını ve 25 tane 1 dolar ile yakalandı. AA’nın haberine göre yaklaşık iki yıldır aranan Karakuş’un ayrıca Bank Asya’da 3 milyon 769 bin 810 liralık hesabı, Ankara’da 2 dairesi, 1 çalışma ofisi, Antalya’da arsa, araba ve eşinin adına 2 kooperatif hissesi olduğu belirlendi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca sorgulanan Karakuş, çıkarıldığı Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklandı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra FETÖ üyeliğinden 8 yıl hapis cezasına çarptırılan avukat Mehmet Rasim Kuseyri’nin yanında staj yapan Karakuş, firari emniyet mahrem imamı Özdil’in 2017’ye kadar avukatlığını üstlenirken, Bank Asya’nın da avukatları arasında yer aldı. 2014’te özel bir bankadaki 2,5 milyon lirasını bir kalemde Bank Asya’ya yatıran Karakuş, bankanın TMSF’ye geçmesiyle bütün parasını çekti. Karakuş’un aile bireylerinin de Bank Asya’da yüklü miktarda hesaplarının bulunduğu MASAK raporuna da yansıdı. Karakuş, örgüt üyesi olmadığını iddia etti. l ANKARA / Cumhuriyet TARLADA HASAT ZAMANI İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Ödemiş ve Tire’ye serptiği, kaybolmaya yüz tutmuş karakılçık buğdayı boy verdi. Her iki ilçede ilk hasada katılan Soyer, çiftçilere hükümetin açıklayacağı taban fiyatın iki katına alım garantisi verdi. l İZMİR / Cumhuriyet Soyer SOYER EN BEĞENILEN BAŞKAN Metropoll araştırma şirketinin Türkiye genelinde yaptığı araştırmaya göre, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kendi illerinde en çok beğenilen belediye başkanları arasında birinci oldu. Soyer, yüzde 78.2 oy alırken; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 61.8; Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş 51.9 oranına ulaştı. BAHÇELI’YE HAKARET DAVASINDA BERAAT VEREN 4 YARGICA SORUŞTURMA HSK’den Bahçeli’ye koruma ALİCAN ULUDAĞ Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Birinci Dairesi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında “dönek”, “fırıldak”, “AKP stepnesi” diyen kişi hakkında açılan davada beraat kararı veren yerel mahkeme hâkimi ile kararı onayan Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi Başkan ve 2 üyesi hakkında soruşturma açtı. Antalya 27. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıcı H.M, verdiği beraat kararında “siyasetçilerin diğer vatandaşlara göre sert eleştirilere karşı toleranslı olmaları gerektiğine” vurgu yaptı. Beraat kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından da hukuka uygun bulunarak, onandı. Bunun üzerine Bahçeli’nin avukatı Nizameddin Kocabey, asliye ceza mahkemesi hâakimi ile is tinaf heyetini HSK’ye şikâyet etti. HSK Birinci Dairesi yargıçları, “Yaptıkları işler ve davranışlarla görevlerini doğru ve tarafsız yapamayacağı kanısı uyandırmakla” suçlayarak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’den soruşturma izni istedi. Hâkimler hakkındaki soruşturma Bakan Gül’ün izniyle başladı. Yapılacak soruşturma sonucunda HSK İkinci Dairesi, hâkimlerle ilgili son kararını verecek. l ANKARA Ayrıntılar Sarsıcı manşetler, hayaller, hakikatler! Aykut Küçükkaya yönetiminde Cumhuriyet çok iyi işler yapıyor. Basının giderek sıkıştığı şu günlerde gazetemiz çölde vaha gibi. İktidarın peşine takılmadan, hakiki gündemi izleyen muhabir arkadaşlar ardı ardına yolsuzluk dosyaları yaptılar; dahası, manşetlerle topluma önemli uyarılarda bulunan Küçükkaya, hâlâ bu ülkede ilkelerle muhalefet yapılabileceğini de gösterdi. Son dönemde “aman ittifak bozulmasın” diye eskiden iktidar saflarında yer alan gazetecilere kimseler ses etmezken, Cumhuriyet ölçü koymaya devam ediyor. Cumhuriyet, kalemin namusunu koruyor, sorumlu olduğu yeri bilerek, yani topluma hakikati aktararak görev üsteleniyor. HHH Cuma günü yine önemli konuyu manşete taşıdı Cumhuriyet ve Kılıçdaroğlu’nun sözlerini işaret etti: “Lider değil millet seçsin!” Kurultaya giden CHP’liler bu temenniye inandılar mı, bilemem. İlk sınav grup başkanvekili seçimlerinde olacak. Acaba vekiller genel başkan talimatıyla mı oy kullanacak, yoksa özgür iradeleriyle mi? Yazık ki içeriden gelen kulis bilgileri ilkinin olacağını gösteriyor. Oysa parti içi demokraside samimi olunmazsa, ülkeye dair umut mümkün değildir. HHH Bizde herkes kendine demokrattır. Lafa gelince mangalda kül bırakmayanlar, güç ellerine geçince zalimleşir; şöyle söyleyeyim, herhangi bir vekille kuliste konuşun, size neler anlatır neler. İş kamera önüne gelince, Meclis kürsüsüne ya da parti yönetim kurullarında tavır almaya, dillerini yutarlar. Her seviyede başkan bunu bilir, bu yüzden de oyunu kuralına göre oynar. Kasaba siyaseti sığdır, ilkelerden söz edilmez, koltuk kapmaca oyunudur bu! Meclis’in herhangi bir işlevi yok artık. Fuzuli yer işgal ediyor vekiller, halkın parasına yazık. Yeniden kazanmak lazım Meclis güvenini; bunun ilk aşaması millet iradesini yansıtmaktır. Halk her zaman doğru seçim yapmayabilir. Lakin er ya da geç süzgeç görevi üstlenir. İki dudak arasına sıkışan tercihlerden daha sağlıklıdır. Üstelik halkla sorumluluk paylaşmak liderin elini güçlendirir, rakiplerine karşı daha sağlam durur. Oysa çeşitli çıkar ilişkileriyle konum edinmiş kimseler, yani siyasi tüccarlar, kolay yer değiştirir. HHH Geçen gün bir gazete son de rece tehlikeli manşetle çıktı: “HDP kapatılsın” diyordu bir grup imzacı. HDP Türkiye’nin üçüncü partisidir. Üstelik seçim sistemi nedeniyle baraj aşılsın diye pek çok CHP’liden oy almıştır. Aynı biçimde örneğin İstanbul’un kazanılmasında önemli rolü olmuştur. Parti kapatmaların ne denli tehlikeli olduğunu, maliyetini biliyoruz. Şunu unutmayın; Gezi çok şeyi değiştirdi. Gezi’de şu dendi: “Bize Taksim’de bunu yapanlar, kim bilir Diyarbakır’da ne yapar!” İnsanlar tanışarak yakınlaşır. Kimsenin Mustafa Kemal’i bu türden demokrasi dışı taleplere alet etme hakkı yoktur. HHH Geçen hafta iki AKP’li herkesin bildiği sırrı açığa çıkardı. Birincisi şuydu; “Darbeci Kemalistlerle FETÖ’cüleri birbirine kırdırarak iktidarımızı güçlendirdik” dendi. Diyen ardından istifa etti ama söz ortada duruyor. Diğeri de Metiner’den geldi: “Gökçek Ankara’yı parsel parsel sattığı için görevden alındı.” Artık itiraflar geliyor, baskıyla dikiş tutmuyor. Soru şu: “AKP kurtuluş savaşı veriyor, yanında durmak lazım” diyen kimi eski askerler ve bazı kuyrukçular ne diyecekler acaba? Gökçek ve benzerleriyle ilgili soruşturmalar ne zaman başlatılacak acaba? O parsellerden kimler faydalandı acep? Hani bir siyasi partiyi kapattırmaya çalışıyorlar ya, farkından olmadan FETÖ’cülerle yan yana düşmesinler! HHH Başbuğ’un ifadeye çağrılması, Ayasofya tartışması derken iktidar elinde ne varsa sahaya sürerek yeniden güçlenmek istiyor. İktisadi çöküş erimeye neden oluyor. Bu durumu doğru tahlil etmek, geleceği planlamak için kurultaylar önemli fırsattır. Her parti salgın günleri ardından ne söyleyeceğine, bunu kimlerle yapacağına karar vermek için süreci iyi okumalı, kullanmalıdır. Peki, durum böyle mi acaba? Kişisel çıkarların dışında neyi tartışıyor partiler? Hadi sağcılar öteden beri böyle, lidere iman eder, ya kendini solda konumlandıranlar ne diyecek bu hususta? Elbette ön seçim önemlidir. Ancak kişileri seçmek çok da önemli değildir. Mesele şudur: Hangi ilkelerle yola çıkılacak, dünya dönüşürken ne yapılacak? Bizde yaşanan bataklık güreşidir. NOT: Bekçi tartışması son derece değerli ve boyutludur. Üstüne yazmayı düşünüyorum. Bu ülkenin belki tek gündem maddesi olmalı, o da “salgın cehalet!” İYİ Partili Özdağ’a hakaret Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, Düzce Çilimli’de müftülük yapan damadı ve görevi gereği siyaset yapması yasak olan Muhammed Likoğlu, sosyal medyadan İYİ Partili Ümit Özdağ’ı hedef aldı. Diyanet’in Cumhuriyet Bayramı’nda anma mesajı yayımlamaması üzerine Özdağ, “Cumhuri yetimizin kuruluşunu ve Atatürk’ü anmayan Diyanet İşleri Başkanı, sen Rıfat Börekçi’nin makamına ihanet ediyorsun” demişti. Likoğlu, “Vekil olmuş ama adam olamamış cahil. Börekçi, Diyanet Başkanı iken aynı zamanda Ankara CHP İl Başkanı. Diyanet İşleri Başkanlığı ile derdin ne” dedi. l İç Politika ANIŞ Toplumsal Kurtuluş Dergisi’nin Fransa Temsilcisi (19891992), Hüzünlü Şarkılar Sokağı, Maktul İle Maktule kitaplarının yazarı, Filistin Davası’nın kadim savunucusu, Türkiye devrimci hareketinin dayanışmacı, özverili yürüyüşçüsü, son nefesine kadar sosyalizme adanmış bir yaşamın dirençli, alçakgönüllü, sessiz militanı, “HEYBETLİ YOLDAŞIMIZ” ALPER YALMAN (7 Kasım 195813 Haziran 2020) tedavisini gördüğü sinsi hastalık sonucu yitirdik… Heybetli Yoldaş, Hüzünlü sesini, mücadeleci ruhunu, gülümsemeni U N U T M A Y A C A Ğ I Z! Toplumsal Kurtuluşçu Yoldaşları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle