26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY 13 15 HAZİRAN 2020 PAZARTESİ ‘Tamam para veriyorsunuz, bugünkü darboğazı atlatıyor ama günün sonunda borç yükseliyor’ Tedbirler sanayicinin borçlarını artırıyor ASO Başkanı Nurettin Özdebir: Reel sektör borçlarının oldukça yüksek olduğu ve borç çevriminin Covid19’un yol açtığı kriz nedeniyle sürdürülmesinin zorlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, pandemiyle birlikte herkesin kendini korumaya aldığını, elindeki likiditeyi, özvarlıklarını korumaya yöneldiğini vurgulayarak, “Birincisi oldu ikincisi olur mu diye insanlar frene basma ihtiyacı duydular” dedi. Özdebir, şu anda olağanüstü bir durum yaşandığını, bunun da olağanüstü tedbirleri gerektirdiğini belirterek “Gidişata göre başka tedbirler de alınacaktır. Verimsiz işletmelerin piyasadan çekilmesine fırsat verilmiyor. Ben oda başkanı olarak üyelerimin hiçbirinin iflas etmesini istemem. Ama doğanın kuralı olan yenilenmenin de yaşanabilmesi lazım” diye konuştu. Özdebir, mevcut durumda, kamunun mal ve hizmet alımları, KDV iadeleri ve indirilecek KDV’den kaynaklanan borçlarına karşılık Hazine’nin alacaklı firmalara ihraç edeceği kuponlarla tamamlayıcı bir ödeme aracı olarak reel sektöre sunulmasını istediklerini söyledi. Kıdem tazminatında bir şekilde orta yolun bulunması ve uzlaşmanın sağlanması gerektiğini kaydeden ASO Başkanı Nurettin Özdebir ile koronavirüsün sanayiciyi nasıl etkilediğini konuştuk. Ani duruş oldu n Sanayici koronavirüse nasıl yakalandı, şu anda ne durumdasınız? 2020’ye gerçekten iyi başlamıştık. Ama marttan itibaren pandemi nedeniyle ekonomilerde ani bir duruş oldu. Çin’de başlayan pandeminin bizi etkileyeceğini gerçekten düşünemedik. Üretimler durdu. Türkiye’deki işletmelerimizin büyük kısmı borçlu. Bu, borçların çevrilmesiyle ilgili sıkıntılar yaratmaya başladı. Satış yapamadığımız için gelirler düştü. Bununla ilgili birtakım tedbirler alındı. Zaten bilançosu bozuk olan işletmelere borçlardan dolayı kredilerin yeniden yapılandırılması ve ek kredi imkânları tanındı. Bankalarımız her ne kadar eskisine göre rahat davransalar da bazı işletmelerimiz bu kredilere ulaşmakta epeyce zorlandılar. n Bankalardan kredi alamama sı kıntıları hâlâ sürüyor mu? Çözmeye çalışıyoruz. Münferit sı kıntılar yaşanıyor. İşletmeler küçüldükçe bu tip sıkıntılar daha fazla oluyor. Mayısın ikinci yarısından başlayarak sanayide bir toparlanma gözlüyoruz. Ancak bazı sektörler ciddi sıkıntıdalar. Tabii ki en önemli mesele finansman, likidite ihtiyacı. Bununla ilgili birtakım daha tedbirlerin alınmasında fayda var. Yatırımcı frene bastı n Bu kadar finansman ihtiyacı sadece borçları çevirmek için mi? Mart ayından önce Ankara’da çok hızlı bir yatırım faaliyeti vardı. OSB’lerdeki arazilerimizin neredeyse tamamını satmıştık ve insanlar inşaatlara başlamıştı. Bununla ilgili talepler de devam ediyordu. Ama pandemiyle herkes kendini korumaya aldı. Elindeki likiditeyi ve özvarlıklarını korumaya yöneldi. Birincisi oldu ikincisi olur mu diye insanlar frene basma ihtiyacı duydular. Ama şimdi yatırımda da yavaş yavaş hareketlenmeler başladı. Krizlere aşılı ülkeyiz n Uluslararası kuruluşlar ekonominin bu yıl ciddi bir küçülme yaşayacağını tahmin ediyor, sizin öngörünüz nedir? Türkiye olarak krizlere aşılı bir ülkeyiz. Bu konuda ciddi bir bağışıklığımız var. ikinci çeyrekte yüzde 58 arasında bir küçülme öngörüyorum. Ama olağanüstü bir şey olmazsa üçüncü ve dördüncü çeyrekte bunu telafi edeceğimizi düşünüyorum. Eğer böyle devam ederse yıl sonunu az da olsa pozitif bir büyümeyle kapatacağımızı düşünüyorum. ASO Başkanı Nurettin Özdebir İŞKUR ile kurslara başlayacağız n İşsizlik rakamlarının da ciddi oranda artacağı söyleniyor, şu anda işten çıkarma yasağı var ama işsizlik ne olur? Her yıl 800 bin kişi de çalışma hayatına giriyor, bunlara da iş yaratmak için yatırımların devam etmesi gerekiyor. Maalesef 2008 yılından başlayan kriz ve ardından Rahip Brunson ile yediğimiz kur şoku ile Türkiye epey sermayesini yitirdi. Arkasından bunun gelmesi insanları korkuttu. Alınan tedbirler de var, kısa çalışma ödeneği hızlı bir şekilde devreye sokuldu. Ücretsiz izin uygulaması, çalışanların işyeriyle bağlarını kopartmaması açısından önemli oldu. İşe dönüşler de yavaş yavaş başladı. Biz de İŞKUR ile firmaların yeni dönemde eleman ihtiyaçlarını karşılamak için mesleki kurslara başlayacağız. n Büyümede sanayinin payı düşüyor, ağırlık inşaatta, son açıklanan paketlerde de bunu görüyoruz, ne diyeceksiniz? Bizi ümitlendiren Hazine ve Maliye Bakanımızla yaptığımız video konferansta bundan sonra sanayinin, üretimin göz önüne alınacağı ve önceliğin oraya verileceği doğrultusundaki sözleri. Bunun bir işareti de ülkemizde üretilen ürünlerin ithalatına Çin’den gelen ürünlerle ilgili gümrük vergilerinde artışlar yapıldı. Bu Türkiye’de üretimin daha ucuz ve rekabetçi olmasını sağlayabilir. KIDEMDE ORTA YOLU BULMALIYIZ Reel sektöre kupon vermeli n Kıdem tazminatıyla ilgili dü n Koronavirüsün başladığı dö ğı kriz nedeniyle sürdürülmesinin Hazine’nin reel sektöre olan zenleme gündemde, sizin orada nemde “Özel sektörün kamudan zorlaştığı bir dönemden geçiyoruz. borçları karşılığında aktaracağı ku ki tutumunuz ne olacak? alacağı 200 milyar TL var” demiş Mevcut durumda, kamunun mal ve ponların özellikleri, reel sektörün Büyük işletmeler bunu iste tiniz bir kupon öneriniz vardı, bu hizmet alımları, KDV iadeleri ve in krizi atlatması amacına yönelik ola miyorlar. Burada kimin neyi tem konuda bir gelişme var mı? dirilecek KDV’den kaynaklanan rak; 3 ay vadeli, 0 faizli, TL’ye çev sil ettiğine iyi bakmak lazım. Bura Maalesef o konuyla ilgili bir ge borçlarına karşılık Hazine’nin ala rilemeyen, yurtiçi finans sektörün da TOBB doğru temsilcilerden biridir ama ufak işletmeleri temsil eden kuruluşların da orada olması gerekiyor. Bizim önce bir Avusturya modeli vardı. Kıdem tazminatında esas olan gün sayısını yüzde 50 aşağıya indirerek bir mutabakat sağlıyorlar, işçi ve işveren temsilcileri hükümet de buna uygun düzenleme yapıyor. Herkesin kıdem tazminatı garanti altına alınmış oluyor lişme yok. Şimdiye kadar alınan caklı firmalara ihraç edeceği kupon de ve üretim sektöründe karşılığı tedbirler işletmelerimizin borçları larla tamamlayıcı bir ödeme aracı olacak. nı artırıyor. Tamam para veriyor olarak reel sektör üretimindeki ya 3 ayın sonunda sanayi firmaları sunuz, bugünkü darboğazı atlatı vaşlamayı frenleyeceğini ve likidi nın ya da finans kuruluşlarının vergi yor ama günün sonunda firmaların teye ulaşacağını değerlendiriyoruz. borçlarını ödemek amacıyla son kul borcu artıyor. Reel sektör borçları n Önerdiğiniz kuponun nasıl lanımını gerçekleştirebileceği, nihai nın oldukça yüksek olduğu ve borç özellikleri olacak? merciin yine Hazine olduğu alterna çevrimi tif bir ödeme aracı olması nin Covid19’un yol MAALESEF IFLASLAR YAŞANACAK dır. Bu kuponlar firmalar arasında mal ve hizmet ve çalıştığı her günün payı çalışan açtı n Ciddi borç çevirme zorlukları Asıl önemli olan şu: Türkiye’nin var alımı amacıyla da adına açılmış bir hesaba yatırılıyor. içinde seri iflaslar olabilir mi? olabilmesi için Türkiye’nin üretim gücü kullanılabi Şu anda işletmelerimizde çalışan Şu anda olağanüstü bir durum, bu da olağanüs nün korunması lazım. lecek. ların bir kısmı sadece kıdem tazminatı haklarını kaybetmemek için tü tedbirleri gerektiriyor. Gidişata göre başka tedbirler de alınacaktır. Biz yaratıcı yıkımı yaşamayan yaşatmayan bir Üst üste taksit ödemeleri kendilerine teklif edilen cazip ekonomi haline dönüştük. Verimsiz işletmelerin piyasadan çe n Sonbaharda krizin derinleşeceğine dönük tahminler ücretli işlere gitmekten vaz kilmesine fırsat verilmiyor. Onların bitkisel hayata devam etmele var, siz ne düşünüyorsunuz? geçiyorlar. Orta yolu bir şe ri kaynak israf etmelerine de sebep oluyor. Ben oda başkanı olarak Üçüncü çeyrekten itibaren piyasa daha hareketli olacak. Bir de kilde bulmamız uzlaşmayı üyelerimin hiçbirinin iflas etmesini istemem. Ama doğanın kuralı olan ertelenen taksit ve vergi ödemeleri de üst üste gelecek. Bunları sağlamamız gerekiyor. yenilenmenin de yaşanabilmesi lazım. Maalesef yaşanacak. karşılayabilecek kadar bir gelişmenin olabilmesi ihtimali biraz zayıf. İş dünyasından Macaristan atağı Ege Genç İnsanları Derneği (EGİAD), “Macaristan’la İş Yapmak” konulu online seminerinde iki ülke arasında yapılabilecek yatırımları masaya yatırdı. Macaristan’la ticaret hacminin son yıllarda 1.8 milyar dolardan 2 milyar 550 milyon dolara çıktığına dikkat çeken Macaristan İhracatı Teşvik Ajansı (HEPA) Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Burak Aktaş, “Macaristan, Türk iş insanlarına 510 milyon nüfuslu bir pazarın kapısını açacak konumda. Türkiye, mutlaka Macaristan’a odaklanmalı” dedi. Etkinliğe, Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi ve Macaristan İstanbul Başkonsolosu da katıldı. l Ekonomi Servisi İKINCI DALGA FENA ÇARPACAK Bilim Akademisi tarafından düzenlenen “Covid19 Salgınının İktisadi moğlu ise “Türkiye gibi ülkelerde ekonomiyi kapattığınızda bunun en büyük Analizi” başlıklı online seminerde, yan maliyeti fakir insanların üzerine geli lış ekonomi politikaları ve bekle yor” dedi. Acemoğlu, şöyle de nen ikinci dalganın ekonomiye Prof. vam etti: “Koronavirüsle mü olası etkileri ortaya kondu. Daron cadelede Türkiye, GSYH’ye Koç ÜniversitesiTürk Sa Acemoğlu: göre en az kaynak ayıran ül nayicileri ve İş İnsanları “Ekonomiyi ke. Çünkü kriz öncesinde Derneği Ekonomik Araştır kapatmanın en yanlış bir para ve mali poli ma Forumu Direktörü Prof. büyük maliyeti tikası izledi. Kriz geldiği za Selva Demiralp, “Zamanından fakirlere.” man da kendini zaten zor du önce ekonominin açılması bü rumda buldu. Türkiye’de özel yük bir sorun. Çok büyük belirsizlik bankalar zaten pandemi öncesi borç ler bizi bekliyor. İkinci dalganın ekono vermeyi bitirmişti. Bütün bu sorumlu mik maliyeti çok yüksek olacak” dedi. luk devlet bankalarındaydı. Gereğinden Massachusetts Teknoloji fazla kamu bankalarıyla giden ekono Enstitüsü’nden (MIT) Prof. Daron Ace mi...” l Ekonomi Servisi Pandemi işsizlerine yuva kredisi verilsin Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, pandemi nedeniyle işsiz kalan ve düğünlerini erteleyen çiftlere sıfır faizli yuva kredisi verilmesini önerdi. Bu çiftlerin yapacağı harcamaların mobilyacıdan beyaz eşyacıya 415 meslek kolunu yakından ilgilendirdiğine dikkat çeken Palandöken, “Evlenmeyi başka bahara erteleyen çok sayıda genç çiftimiz var. Önlerindeki engellerin kalkması ve ekonominin duran çarklarının dönmesi için yeni evlenecek çiftlere sıfır faizli, 6 ay geri ödemesiz ve en az 30 bin TL’den başlayan yuva kurma kredisi verilmeli” diye konuştu. l Ekonomi Servisi İki soru, bir seçenek Ana muhalefet partisi seçimleri kazanabilir mi? İktidar partisi seçimlerle gider mi? Ana muhalefet... CHP son 10 yılda tüm seçimlere aynı lider kadrosuyla girdi, her seferinde kaybetti; toplam oylar içindeki payı uzun yıllardır hep yüzde 2030 aralığında ama esas olarak yüzde 20’ye yakın bir düzeyde seyrediyor. İlginç olan şu ki, iktidar partisinin oylarında bir düşme eğilimi gelişirken, ana muhalefet partisinin oylarında bu eğilime uygun bir yükselme görülmüyor. Yalnızca bunlara bakarak bile, CHP’nin, “çalışma tarzını, politikalarını kendine hedef seçtiği kitleyi ve hatta liderliğini artık değiştirmesi gerekir” önermesi kolaylıkla savunulabilir. Örneğin, ana muhalefet partisi, “kedi ciğere bakar gibi” AKP tabanına bakmak yerine, 20 yaşın dolayındaki gençlerin özgürlük, adalet gibi taleplerine, kültürelestetik duyarlılıklarına hitap etmeyi deneyebilir. Tüm dünyayı sarsan protestolara bakarak “protestonun gücü” hakkında bir fikir edinebilir. Ana muhalefet partisi liderliği, kurduğu bloka dayanarak, gelecek seçimleri kazanabileceğini iddia ediyor. Ancak bu ittifakın, milliyetçilik ve dincilik üzerinden oluşmuş iki zayıf noktası var. İktidar partisi bu zayıf noktaları kolaylıkla istismar edebilir. İktidar Bugün iktidardaki rejim ve onu destekleyen sınıf ve tabakalar (kısacası siyasal İslamın toplumsal yapısı) parlamenter demokrasinin kurallarına sadık bir “siyaset rejimi” içinde hareket etmiyorlar. Bunlar, son 10 yılda devleti kendi gereksinimlerine göre yeniden inşa etme yolunda çok büyük mesafe kat ettiler. Siyasal İslam, bu ülkede yalnızca büyük ekonomik servet değil, aynı zamanda ve daha da önemlisi (çünkü bu servet buna dayalıdır) büyük kültürel ve siyasi “sermaye” (Bourdieu), hatta “insan sermayesi” biriktirdiler. Biraz açarsam, siyasal İslam ve temsilcisi iktidar partisi, bir rant, komisyon, haraç ekonomisi üzerinde yaşıyor. Bu ekonomi, siyasi ve kültürel sermayenin ürünüdür. Siyasi sermaye: Devletin tüm güç merkezlerine yerleştiler, “disiplin ve cezalandırmaşiddet araçlarını” yeniden düzenlediler. Kültürel sermaye: Medya büyük ölçüde ellerinde, olmayanlar büyük baskı altında. Burada dinci entelijansiyanın, Sünni siyasal İslamın “hakikat rejimini”, mitolojilerini anlatmalarına ve yaymalarına, hatta dayatmalarına olanak veren büyük bir alan açıldı. Diyanet İşleri, tarikatlar ve camiler, toplumun yaşamını, ahlakını ve “beden siyasetini”, “estetik rejimini” büyük ölçüde düzenler ve denetler noktaya geldi. İnsan sermayesi: Devlet bürokrasisinden güvenlik güçlerine, Milli Eğitim’e kadar gerçekleşen yeni kadrolaşma, vakıfların, cemaatlerin ve tarikatların takipçileri, maddi manevi insan kaynakları. İktidar partisinin ve onun temsil ettiği toplumsal “hareketin ve davanın” bir genel seçimlerden sonra, tüm bunları kaybetmeyi göze alarak muhalefete çekilebileceklerine inanabilmek için çok büyük bir hayal gücü gerekiyor. İkinci soruya gelirsek... Sokağa çıkarak, meydanlarda toplanarak barışçı yöntemlerle bir şeyleri protesto etmek ya da kimi talepleri dile getirmek parlamenter demokrasilerde vatandaşların en temel haklarından biridir. Eğer sokağa çıktığınızda, sizi provokasyonların, baskı ve terörün beklediğini düşünerek bu hakkınızı kullanmaya korkuyorsanız iyice düşünmeniz gerekir: Nasıl bir rejim altında yaşıyorsunuz? Nasıl bir rejimin dayattığı kuralları kabulleniyorsunuz? Beckett’in, ünlü üçlemesindeki (Molloy, Malone Dies, The Unnamable) bir sözü anımsarsak “Özgür olmayabilir miyiz? Bunu düşünmeye değer!” Ya bu, parlamenter demokrasi olarak nitelenebilecek bir rejim değilse? Bunu düşündükten sonra, geldiğiniz noktada, “Şimdi artık başka türlü davranmak, bu duruma uygun bir çalışma tarzı geliştirmek gerekir” derseniz, tarih size yardımcı olabilir. Tarihte böyle rejimler altında yaşayanların başvurduğu muhalefet ve direniş yöntemlerine bakabilir, etkili olanlarolamayanlar üzerinde düşünmeye başlayabilirsiniz. İktidara ve devleti yönetmeye talip iseniz, diğer bir deyişle “siyaset yapmak” istiyorsanız, iktidar partisinin benimsediği bir maksimi bence siz de benimsemeyi düşünebilirsiniz: “Ya devlet başa ya kuzgun leşe”. Ama elinizi çabuk tutun, tarih sizi beklemez. 65 yaş üzeri mükellefe beyanname için son üç gün Covid19 nedeniyle uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması 1 Haziran itibarıyla kaldırılan işletme sahibi ya da sigortalı 65 yaş ve üzeri mükelleflerin, bu döneme ilişkin beyannamelerini 16 Haziran Salı günü sonuna kadar vermesi gerekiyor. l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle