19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY 3 10 HAZİRAN 2020 ÇARŞAMBA Mustafa’nın başından kurşun çıktı Osmaniye’de bisikletle evinin bulunduğu mahallede gezerken düşüp yere yığılan 10 yaşındaki Mustafa Şahin öldü. Şahin’in tomografisinde başında tabanca mermisi çekirdeği tespit edildi. Silahı ateşleyen kişinin tespit edilmesi için çalışma başlatıldı. l DHA 310/18 0 330/2 1 0 260/1 9 0 270/1 7 0 320/1 6 0 300/1 2 0 260/1 0 0 290/1 4 0 330/2 0 0 310/1 5 0 320/1 8 0 280/1 3 0 240/1 1 0 270/1 9 0 180/1 2 0 270/1 5 0 210/9 0 270/1 0 0 190/7 0 240/1 4 0 270/2 1 0 300/2 2 0 TARİHTE BUGÜN 1909: Telsizle ilk SOS sinyali. 1927: Gazi Koşusu at yarışı yapıldı. Yarışı Mustafa Kemal Paşa da izledi. 1930: Türkiye ile Yunanistan arasında, ‘’Ahali Mübadelesi Antlaşması’’ imzalandı. İndirim oyunları Eriladaletsisteminden medet umarak savunmasını yapan eşe iyi hal ve tahrik indirimi uygulanmadı. Sanık ikiz bu kez tutmadı bebeklere hamile eşini 19 yerinden ALICAN bıçaklayarak ULUDAĞ öldürmüştü. Genç çift kazada öldü Görgü tanığı: O yol ölüm dairesi gibi Adana’nın Ceyhan ilçesinde yeni aldıkları otomobil ile gezmeye çıkan Çağrı (32) ve Gizem Cesur çifti, otomobilin TIR’ın altına girmesi sonucu hayatını kaybetti. TIR sürücüsü Rauf K. gözaltına alındı. Çiftin bir gün önce aldıkları otomobille Yumurtalık ilçesinden döndükleri, 6 ve 3 yaşında iki çocukları olduğu, otomobili ileride ev alabilmek için yatırım amaçlı aldıkları ortaya çıktı. Çiftin aile dostu olan Mustafa Deniz, otomobiliyle aynı yolda ilerlerken kazayı görüp durduğunu ve sinir krizi geçirdiğini söyledi. O gün tesadüfen bölgeden geçtiklerini kaydeden Deniz, “Geçerken selamlaştık. Sağımdan ilerledi ve gitti. Bir dakika geçmemişti ki bu kaza yaşandı. Kazanın yaşandığı yer bir ölüm dairesi gibi. Ne trafik ışığı var ne de stop lambası. Ayrıca TIR şoförü kontrolsüz bir şekilde yola çıkıyor. Bu insanlar kirada oturuyorlardı ve ev alabilmek için yatırım amaçlı araba aldılar. Akşam da canlarından oldular. Geride iki çocukları yetim ve öksüz kaldı” diye konuştu. l Haber Merkezi Dövdü, serbest kaldı, bıçakladı İstanbul Beşiktaş’ta geçen cumartesi günü eski sevgilisi Ceylan G.’ye (29) şiddet uygulayan Nazir İ. (25), adli makamlarca adli kontrol şartıyla serbest kalmasının ardından önceki akşam Ceylan G.’nin önünü keserek elinden ve boynundan bıçakla yaraladı. Nazir İ. polis ekiplerince olay yerinde tekrar gözaltına alındı. Nazir İ. çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. l DHA Drifte ceza yağdı Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’ne bağlı Sivil Trafik Ekipler Amirliği, İstanbul’da 7 Haziran’da asker uğurlama konvoyundaki bazı araç sürücülerinin trafiği tehlikeye düşürmelerine ve havaya ateş açmalarına ilişkin görüntülerin sosyal medyada yer alması üzerine çalışma başlattı. Görüntüleri inceleyen polis, havaya ateş açan T.D. ile trafiği tehlikeye düşüren araç sürücüleri C.O., M.K., E.Ç., F.A’yı yakaladı. Zanlılara bin ile 8 bin TL arasında değişen para cezaları uygulandı. M.K. ve C.O’nun sürücü belgeleri 60 gün süreyle geri alındı. T.D. ve diğer 4 şüpheli adli işlem için polis merkezine sevk edildi. l AA Manisa’nın Soma ilçesinde, ikiz bebeklere 5 aylık hamile olan Türkan Kulu’yu (26) 7 ve 10 yaşlarındaki iki kızının önünde 19 yerinden bıçaklayarak öldüren imam nikâhlı eşi Zakir Barçin’in (37) yargılandığı davada örnek karar çıktı. Mahkeme, sanık Barçin’i hiçbir iyi hal veya tahrik indirimi uygulamayarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Avukatı İrem Demir, “Aldığımız bu karar hiçbir indirim uygulanmaması ve en yüksek sınırdan ceza verilmesi bakımından tüm kadın cinayeti davaları için emsal teşkil etmektedir” dedi. Kararı değerlendiren avukat İrem Demir, sanığın, Türkan Kulu’nun hamile olduğunu bilmesine rağmen tüm soğukkanlılığı ile bu cinayeti işlediğini belirterek şu açıklamalarda bulundu: “Bizler Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği avukatları olarak soruşturma aşamasından beri olayın takipçileriyiz. Sanık erkek, adalet sisteminden medet umarak haksız tahrik indirimi alabilmek için olay sonrası kendini yaraladığını, bir anlık öfke ile cinayeti işlediğini söyledi ve maktulün erkekliğine hakaret ettiğini beyan etti, maktulü kötü bir anne ve kötü bir eş olarak göstermeye çalıştı. Ancak bugün karar duruşmamız yapıldı, sanık ağırlaştırılmış müebbet cezası aldı hakkında da herhangi bir haksız tahrik indirimi uygulanmadı. Aldığımız bu karar hiçbir indirim uygulanmaması ve en yüksek sınırdan ceza verilmesi bakımından tüm kadın cinayeti davaları için emsal teşkil etmektedir.” l ANKARA 10 yıl önce öldürülen Aykut Alıcı’nın annesi beraatlara isyan etti Oğluna ve adalete hasret SİBEL BAHÇETEPE FETÖ’den yargılandılar Songül Alıcı, “Oğlumun dosyasına bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki hâkimler, savcılar, yazıcılar FETÖ ile yargılandı. Acaba oğlumun davası da mı FETÖ’ye gitti” diye sordu. ‘OĞLUMUN KIYAFETLERINI VERSINLER’ “Bakırköy Adliyesi’nden bir ricam var. Oğlumun elbiselerini bana iade etsinler, onları başıma yastık edeceğim, yaşadığım müddetçe oğlumun kıyafetlerini yastık olarak kullanacağım” diyen Songül Alıcı, “Bana oğlumun kıyafetlerini vermediler. Adalet yoksa oğlumun kıyafetleri neden kirli raflarda çürüsün. Adalet diyorum, sesimi duyun” diye isyan etti. İkitelli’de 14 Ağustos 2010 yılında evinin önünde saçı uzun ve gözünde lens olduğu bahanesiyle bıçaklanarak öldürülen Aykut Alıcı’nın (20) bugün doğum günü. Alıcı, yaşasaydı 30 yaşına basacaktı. Alıcı’nın katil zanlılarının yargılandığı davada Celal Toprak müebbet hapis cezasına çarptırılırken 6 sanık beraat etti. 10 yıldır adalet arayan anne Songül Alıcı, sanıkların birer birer beraat etmesine isyan etti. En son olayın azmettiricisi olarak yargılanan Yavuz İ’nin dosyasını Yargıtay’a taşıyan ancak 3 yıldır bir sonuç alamayan anne Alıcı, “10 yıldır gözümün yaşı dinmedi. Dilekçelere, mahkemelere para vermekten param kalmadı, evimi satılığa çıkardım. Aykut’un anıları ile dolu bir evim var, oturduğum ev. Onu satıyorum, tabela astım, eğer satılırsa avukat tutacağım. Tüm suçlular hak ettikleri cezayı alana kadar mücadelemi sürdüreceğim” dedi. Anne Alıcı, oğlunun öldürüldüğü tarih olan 14 Ağustos’ta da çıplak ayaklarla Ankara’ya “Adalet Yürüyüşü” başlatacağını dile getirdi. Alıcı ailesi beraat kararlarına itiraz etti, dosya halen Yargıtay’da. PIRIL PIRILDI Aybüke Öğretmen katledilişinin 3. yılında anıldı Batman’ın Kozluk ilçesinde 3 yıl önce karne dağıtımının ardından evine dönerken terör örgütü PKK mensuplarının saldırısı sonucu şehit olan müzik öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın (22) dün düzenlenen törenle anıldı. Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın Durmuş ve beraberindekiler, Yalçın’ın 3 yıl önce şehit düştüğü Tepecik Mahallesi’ndeki caddede yere karanfil bıraktı, dua etti. Durmuş, Aybüke Öğretmen’in meslek hayatının ilk karne gününde teröristlerin kurşunlarıyla şehit edildiğini söyledi. Pendik Belediyesi Sanat Aka demisi öğretmenleri de hazırladıkları klipte, Aybüke Yalçın’ın çok sevdiği “Mağusa Limanı” türküsünü seslendirdi. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da Aybüke Öğretmen’i andı. İmamoğlu, “Pırıl pırıl öğretmenimizin adını Şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın Gündüz Çocuk Bakımevi’nde yaşatmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi / İç Politika Kuralları hiçe sayanlar aranıyor İzmir’de, sahillerde ve İzmir Şehirlerarası Otobüs Terminali’nde yapılan denetimlerde, sosyal mesafeye uymayan ve maske takmayan 300 kişiye idari para cezası kesildi. Diğer yandan, Kordonboyu’nda kurallara uymayarak dans edip halay çekenleri belirlemek için çalışma başlatıldığı öğrenildi. l İZMİR / Cumhuriyet ÇEVIK KUVVET KARANTINADA Çorum Emniyet Müdürlüğü’nde Çevik Kuvvet’te görev yapan bir poliste koronavirüs testinin pozitif çıkması üzerine polislere test yapıldı. 11 Çevik Kuvvet polisinde daha koronavirüsü tespit edildiği, çevik kuvvet şubesi polislerinin tamamının evlerinde karantinaya alındığı kaydedildi. l Haber Merkezi Fabrikada 26 işçinin testi pozitif çıktı Gaziantep 4’üncü Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren makarna fabrikasında rahatsızlanan bir işçinin koronavirüs testi pozitif çıktı. Bunun üzerine işçile rin tamamına test yapıldı. 25 işçide daha koronavirüs olduğu tespit edildi. Filyasyon ekipleri, işçilerin temaslı olduğu kişileri belirlemek için çalışma başlattı. l DHA Nefes darlığı ve öksürük sürüyor Koronavirüsün etkilerini araştırmak üzere İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi tarafından 1 ay önce açılan “Covid19 Hastaları İzlem Merkezi” çalışmalarının ilk sonuçları açıklandı. Prof. Dr. Tufan Tükek, “Göğüs ağrısı, nefes darlığı ve ishal problemlerinin de bazı hastalarda devam ettiğini gördük. Kontrollerle kalıcı bir hasar mı yoksa geçici bir bronş ra hatsızlığı mı bakacağız” dedi. Onurdaş Beni onurlandıran bir yazısı için değerli dostum Yılmaz Özdil’e bir teşekkür mesajı yazarken, “Ne mutlu, onurdaşız” cümlesi çıktı kendiliğinden… Onurdaş… Bir başka yerde rastlamamıştım bu sözcüğe. Nitekim şimdi bilgisayarda yazarken altındaki kırmızı çizgi, bilgisayarın da böyle bir sözcük tanımadığını gösteriyor. Aksi kanıtlanmadıkça buluş bana ait demektir! HHH Son zamanlarda, son yıllarda, ülkemizde pek çok kavram değerini yitirdi. Onur bunlardan biri, belki de başta geleni. Onur öncelikle özsaygı demektir. İnsanın kendine saygı duyması, eğilip bükülmemesi, inandığı doğrultuda kararlılıkla yürümesi, söylediğiyle yaptığının birbirini tutması, tükürdüğünü yalamaması vb… Fakat onu kibirle karıştırmamak gerek. Kibirli insan, kendinden başkasına değer vermeyen, özeleştiri yapmasını bilmeyen, bencil, bireyci biridir. İnandığı dava, tuttuğu yol ne olursa olsun, eninde sonunda yalnız kalacak; sonu düş kırıklığı, hüsran, yenilgi, çöküntü olacaktır. Onur kavramının değerini bilen ve yaşayan kişi ise, öncelikle özeleştiri yapmasını bilir. Onurunu korumanın olmazsa olmaz koşuludur bu… Yanı sıra da kendisi için olduğu kadar başkalarının onuru karşısında da duyarlıdır. Kimsenin, düşmanının bile onurunun kırılmasını istemez. Çünkü bir insanın onurunun kırılması, bütün bir insanlığın onurunun kırılması demektir. Günümüzde kaybolan başlıca değer derken, göz önünde tuttuğum da tam olarak budur. Kendisi (ve belki birkaç yakını) dışında kimse için ciddi kaygı duymama özelliği.. Kendini dünyanın, yaşamın odağına koymak. Herkese tepeden bakmak. Bugün ülkemizde, hangi toplumsal sınıf ve tabakadan, hangi konumda, hangi yaşta olursa olsun, pek çok insanımızın böyle bireyci bir savrulma içinde olduğunu düşünüyor, gözlemliyorum. Toplumsal yaşamın hiçbir alanında, ciddi, sağlıklı, sakin, yapıcı bir iletişim olasılığı kalmamış gibi… Böyle bir duruma gelmiş olmanın arkasında da, hangi toplumsal konumda olunursa olunsun, ezilmişlik, aşağılık duygusu vb. türünden psikolojik sorunlar bulunduğundan kuşku duymamak gerekir… HHH Günümüzde özellikle de siyasetteki kirlenme, tepeden tırnağa bütün toplumu zehirliyor. Köşe dönme, arkadan dolaşma, güçlünün önünde yaltaklanıp güçsüzü ezme, yalan, riya, tehdit, göz korkutma, şantaj, iftira türünden sayısız kötülük günlük yaşamlarımızın ayrılmaz parçası olmuş. Yazılı, görsel ve sosyal medya ise büyük çoğunluğuyla bu kötülüklerin mayalanıp üretildiği ortamlara dönüşmüş. Bu nedenle de, böyle bir toplumsal ortamda, bir başka insana, içtenlikle, “onurdaşım” diye seslenebilmek önemlidir… HHH Ait olmakla onur duyduğum 1960 1970 yılları arasında yükselen devrimci gençlik kuşağından olup da bu onuru taşıyamayanların düştükleri hazin durum gözler önündedir. Bu gibilerin, zihinlerinden geçiremeyecekleri, ağızlarına hiç alamayacakları sözcük herhalde onur sözcüğü olacaktır. Birbirlerine “onurdaşım” diye hitap etmek de herhalde akıllarına en son gelebilecek şeydir. Çünkü onurunu lekeletmiş, ayaklar altına aldırmış, konumuzla ilgili olarak söyleyecek olursak, kalemini, yeteneğini, özgür istencini buyruk altına aldırmış insan, itiraf edemese de kendisine ve benzerlerine ilişkin olarak bu onur yitiminin duygusunu taşır… Bu gibiler birbirlerine olsa olsa “çıkardaşım” diye seslenebilirler… Buna karşılık, her türlü sıkıntıyı göz alarak, kimi kez yaşamları pahasına haksızlığa, adaletsizliğe karşı ellerinden geldiğince savaşım vermiş ve vermekte olanların “onurdaş”lığı, insanca bir dayanışmanın ulaşabileceği en yüksek bir aşamadır. SİYAM İKİZLERİ AYRILDI Antalya’da kafadan yapışık dünyaya gelen siyam ikizleri Derman ve Yiğit Evrensel, Cumhurbaşkanlığı’nın girişimleri sonucu İngiltere’de yapılan ameliyatın ardından birbirinden ayrıldı. Anneleriyle aralık ayından bu yana Londra’da bulunan Derman ve Yiğit, bugün yurda getirilecek. Anne Fatma Evrensel de çocuklarının ayrılmasının rüya gibi olduğunu söyledi. l DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle