19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY 7 1 HAZİRAN 2020 PAZARTESİ Swap, Türkiye’nin döviz ihtiyacını kalıcı olarak karşılayacak bir araç değil, kurlar üzerinde baskı sürecek DÖVIZ BULMAK ZOR Prof. Dr. Yalçın Karatepe: Ortalama bir vatandaş sabah kalktığında ilk olarak Resmi Gazete’ye “acaba bugün ne karar almış” diye bakıyorsa o ülkenin öngörülebilirliği kalmamış demektir. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Yalçın Karatepe, yurttaşın TL’ye güvenmediğine işaret ederek “Şimdi vergi uygulayarak döviz ve altın almanın maliyetini piyasa fiyatından yüzde 1 daha pahalı hale getirmek caydırıcı olur mu? Olmaz. Bunun yol açacağı en büyük risk, vergiden kaçınmak isteyenlerin işlemlerini kuyumcu vb. yerler üzerinden yaparak paralarını kayıt dışına çıkarmak olacaktır” dedi. Türkiye yeni bir ekonomik model açıklamadan önce demokrasi, ifade özgürlüğü, denetleme, eğitim sistemi gibi alanlarda mesafe kat etmesi gerektiğine işaret eden Karatepe, mevcut yönetim modeliyle ülkede sağlam bir ekonomi politikası üretmenin mümkün olmadığına dikkat çekti. Türkiye’nin dövize ihtiyacı olduğunu, ancak para bulmasının kolay olmayacağına işaret eden Prof. Dr. Yalçın Karatepe ile koronavirüsün ekonomiye etkilerini ve Türkiye’nin son dönemlerdeki swap girişimlerini konuştuk. Umut görünmüyor n Son dönemde İngiltere, Japonya, Katar ya da diğer ülkelerle swap görüşmeleri gündemde Türkiye swap dışında dolar bulamaz mı? Türkiye ekonomisinin önemli gündem maddelerinden birisi de döviz ihtiyacıdır. Gelecek bir yıl içerisinde yaklaşık 170 milyar dolar dış borç ödemesi söz konusu. Dövizi ya kazanırsınız ya sermaye girişi ile bulursunuz ya da birilerinden borç alırsınız. İhracatın ve turizm gelirlerinin bu sene pek parlak olacağını söylemek mümkün değil. Dolayısıyla döviz kazandıran faaliyetlerimizde pek umut var görünmüyor. İthalatın da artış hızı yükseliyor. Ülkeden yabancı sermaye çıkışı devam ediyor. Türkiye’nin acilen bir yerlerden döviz bulması gerekiyor. Maalesef gelişmekte olan ülkelere olan yatırımcı ilgisinin bu dönemde düşmüş olması, Türkiye gibi ekonomik göstergeleri zaten bozuk olan bir ülkeyi daha fazla olumsuz etkiliyor. Para bulmamız kolay olmuyor. Swap kurtuluş olmayacak n Swap görüşmelerinden olumlu sonuç çıktığında Türkiye’nin döviz sorunu çözülmüş olacak mı? Ülkede döviz ihtiyacını karşılamak üzere swap anlaşmalarının yapılmasının bir çözüm olacağı algısı oluşturuldu. Bu yanlış bir algıdır. Çünkü merkez bankaları arasında yapılan swap’lar bir finansman modeli değil, kısa vadeli nakit akışı yönetimi aracıdır. Türkiye ABD, Japonya, İngiltere gibi ülkelerin merkez bankalarıyla bir anlaşma yapamadı. Yapması da pek mümkün görünmüyor. Sadece Katar ile bir anlaşma yapıldı ve swap tutarı 10 milyar dolar daha artırılarak 15 milyar dolara çıkarıldı. Aslında Katar’dan gelen para Katar Riyali. Katar ile olan dış ticaret hacmimizi dikkate aldığımızda, buradan gelen riyallerin Türkiye’nin döviz ihtiyacını karşılamak için önemli bir kaynak sağladığını söyleyemeyiz. Swap, Türkiye’nin döviz ihtiyacını kalıcı olarak karşılayacak bir araç değildir. Bu nedenle kurlar üzerindeki baskı devam etmektedir. OĞUZHAN BURAK Prof. Dr. Yalçın Karatepe GERÇEKLERIN FARKINDA DEĞILLER n Türkiye’nin ekonomide ana sorunu dolar kuru gibi yansıtılıyor, sizce ekonomik sorun yumağının temelinde neler var? Dolar kurunun seviyesi yıllarca uygulanan yanlış politikaların bir sonucudur. Türkiye ekonomisine ve Türk Lirası’na olan güven kalmadı. Verimli olmayan alanlara yapılan yatırımlar, yüksek iç ve dış borç, artan işsizlik, yüksek seyreden enflasyon, dalgalı seyreden büyüme gibi göstergelerin yanında ekonomi yönetiminin, ülke ekonomisinin gerçeklerinin farkında olmaması ve bu gerçekleri kabullenmek yerine sürekli başkalarını kendi yanlışlarından sorumlu tutmaları temel sorunumuz olmaya devam ediyor. Mevcut yönetim anlayışı sadece ekonomik göstergelerin bozulmasına yol açmıyor, aynı zamanda demokratik bir ülkede olması gereken hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, denge ve denetleme mekanizmaları gibi şeyleri de ortadan kaldırdığı için Türkiye’nin yatırım yapılabilir bir ülke olmaktan çıkmasına yol açıyor. Ortalama bir vatandaş sabah kalktığında ilk olarak Resmi Gazete’ye “acaba bugün ne karar almış” diye bakıyorsa, o ülkenin öngörülebilirliği kalmamış demektir. Çok sayıda iflas olacak n Koronavirüs salgının ekonomik boyutu ne kadar derin olacak, nasıl bir bedel ödeyeceğiz? Türkiye ekonomisi, koronavirüs dönemine çok bozuk olan ekonomik göstergelerle girdi. Yüksek işsizlik, enflasyon, sermaye çıkışı, kötü seyreden ekonomik büyüme, artmış olan riskler vs. Şimdi göstergeler çok daha fazla bozulmaya başladı. Türkiye ikinci çeyrekte çok yüksek bir küçülme yaşayacak. Ülkede çok sayıda işyerinin çok zorda olduğunu biliyoruz. Bunun sonucu olarak yüksek sayıda iflasların olması şaşırtıcı olmayacak. İşletmelerin pek çoğu bu dönemi atlatamayacak. TOPARLANMA ZAMAN ALACAK Şu an işsizlik oranı yüzde 30 n Yıl sonu ekonomik büyüme ve Ancak TÜİK’in verilerinde bu oranla bu zamana kadar alınan tedbirler n Bu dönemi 1929’daki Büyük işsizlik rakamları ne olur? rı görmeyeceğiz. İşsizliğin Cumhuri yeterli mi? Buhran’a benzetenler var, siz ne İşsizlik, Türkiye’nin en temel eko yet tarihinde gördüğümüz en yüksek Salgın döneminde yaşanan eko diyeceksiniz? Daha önce yaşanan krizler eko nomik politikaların bir sonucu iken bu kriz bir salgın nedeniyle yaşanıyor. Şimdi krizin üçüncü evresine giriyoruz. Bu da mevcut borçların bu koşullarda nasıl çevrileceği sorunu. Dünyanın toplam borç stoku 250 trilyon doların üzerinde. Toplam borcun yaklaşık yüzde 30’u gelişmekte olan ülkelere ait ve bu ülkeler sermayeye erişme imkânı bulamıyor. nomik sorunudur. Vatandaşların önemli bir kısmı işgücüne dahil bile edilmiyor. “İş aramayan ancak iş olursa çalışmaya hazır” olarak tanımladıklarını eklediğimizde kriz öncesi dönemde geniş tanımlı işsizliğin yüzde 20’nin üzerinde olduğunu görürüz. Bunun üstüne bir de kapatılan işyerleri, düşen üretim vb. nedeniyle işini kaybedenleri de eklediğimizde şu an ülkede işsizlik oranının yüzde 30’lar civarında olduğunu tah seviyelere ulaştığını söyleyebiliriz. 2020’de Türkiye ekonomisinin yüzde 5 civarında küçüleceği pek çok kurum tarafından tahmin ediliyor. Bu kaçınılmaz bir durum. Ama sorun, istihdam tarafında çok daha büyük olacaktır. Destekler yetersiz Milyonlarca insan belediyelerden ve diğer kurumlardan aldıkları destekler ile hayatta kalmaya çalıyor. Ve çoğu nun hiçbir umudu yok. nomik sorunlara çözüm olarak açıklanan paketler yetersiz. Desteği şimdi 250 milyar olarak duyuruyorlar. Doğrudan gelir desteği olarak 5 milyon aileye bir defaya mahsus verdikleri 1000 liranın dışında (toplam 5 milyar lira eder) başka bir destek yoktur. Geri kalanı vergi ve SGK ödemelerinin ötelenmesi, bankalardan kredi kullanılması vs. Bu aslında borcun ötelenmesi anlamına geliyor. Peki, ileride bu artan borçlar ve ötelenen ver Salgın kontrol altına alınsa bi min ediyorum. n Salgına karşı giler nasıl ödenecek? Ayrıca bir de kı le ekonomik aktivitenin toparlanması zaman alacak. Üretim alanla Paranız TL’de ise kaybediyorsunuz sa çalışma ödeneği ve “ücretsiz izne çıkarılanlara” yapılan ödemeleri de rında sosyal mesafenin korunmaya devam etmesi, hem kapasiteyi hem de yeni yatırımları olumsuz etkile n Döviz ve altın işlemlerinde vergi oranlarının artırılması ne anlama geliyor? TL faizlerin reel anlamda negatif olduğunu görüyoruz. Paranızı TL’de tuttuğunuzda değeri aza “destek” olarak açıklıyorlar. Oysa bu amaçla ödenen paralar İşsizlik Fonu kaynaklarından kullanılıyor. meye devam edecek. Bu neden Döviz alımlarında uygulanan vergi 5 lıyor. Vatandaş da haklı olarak döviz, al n Sizce Türkiye nasıl bir ekonomi le dünya ekonomisinin salgın ön kat artırılarak binde 2’den yüzde 1’e yük tın gibi araçları yatırım alternatifi olarak modeli tasarlamalı? cesi döneme gelmesi dahi bir seltildi. Bir de daha önce olmayan altın alım görüp parasını oraya yatırıyor. Çünkü vatan Türkiye yeni bir ekonomik mo kaç yıl alacak. Ekonomik kri larını kambiyo mevzuatı kapsamına dahil ede daş TL’ye güvenmiyor. Şimdi vergi uygulaya del açıklamadan önce demokrasi, zin yıllara yayılacağı, gelirde rek ona da yüzde 1 vergi uygulamaya başladılar. rak döviz ve altın almanın maliyetini piyasa fiya ifade özgürlüğü, denetleme, eği bir artış olmayacağı ve yük Bu kararın amacı vatandaşın altın ve dövize olan tından yüzde 1 daha pahalı hale getirmek caydı tim sistemi gibi alanlarda me sek işsizliğin devam edeceğini tahmin etmek zor olmayacak. ilgisini azaltmaya çalışmak ve TL cinsi varlıklara yöneltmektir. Ancak sonuç vermesi mümkün değil. Çünkü şu anda TL mevduatlara ödenen faiz oranını enflasyon ile birlikte değerlendirdiğimizde aslında rıcı olur mu? Olmaz. Bunun yol açacağı en büyük risk vergiden kaçınmak isteyenlerin işlemlerini kuyumcu vb. yerler üzerinden yaparak paralarını kayıt dışına çıkarmak olacaktır. safe kat etmelidir. Mevcut yönetim modeliyle ülkede sağlam bir ekonomi politikası üretmek mümkün değildir. SunExpress de iç hat uçuşlarına başlıyor Türk Hava Yolları ve Pegasus’tan sonra SunExpress de iç hat uçuşlarına başlıyor. Antalya’dan Adana’ya haftada 5, Diyarbakır’a haftada 4, Gaziantep, Trabzon ve Van’a haftada 2, Samsun ve Kayseri’ye haftada 1 kez uçuş başlatacak olan SunExpress, İzmir’den Antalya dışında toplamda 11 Anadolu kentine sefer düzenleyecek. Seyahat edecek yolcuların, alınan hijyen ve sosyal mesafe önlemleri nedeniyle daha erken gelmeleri tavsiye ediliyor. Yatlar da hazır Bu arada Yat Turizmi Derneği Başkanı Begüm Doğulu da yat seferlerinin bugün başlayacağını belirtti. Doğulu, yurtdışı turlarıyla başlanacağını, yurtdışı turlarının da bir an önce açılmasını istedi. l Ekonomi Servisi Yan sanayide ‘kıyım’ sinyali Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği’nin (TAY nu itibarıyla yüzde 25’in üzerinde ciro kaybı yaşayacaklarını ön SAD) dördüncü “Koronavirüs Et gördü. Öte yandan, yıl sonunda ki Araştırması”nın sonuçları, yan vergi öncesi kârlılıklarına iliş sanayide işçi kıyımları yaşanaca kin düşüş oranı yüzde 40 ve üze ğını ortaya koydu. rinde hesaplanırken yüzde Buna göre, iş kaybı ne 11’i ise zarar edecekleri deniyle çalışan sayısında azalmaya gidilebileceğini dile getiren sektör temsilcileri, sene sonuna kadar mavi yaka çalışanlarında yaklaşık yüzde 15, beyaz yaka Tedarik sanayisi iş kaybı nedeniyle çalışan sayısında yüzde 15 azalmaya gidecek. ni belirtti. 4 Üyelerin yüzde 59’u, 21 Haziran’a kadar kısmi çalışma düzenini sürdüreceğini belirtirken, sosyal mesafeli normal çalış çalışanlarında ise yüzde 9 ma düzeninin ise haziran azalma olabileceğini belirtti. da yüzde 40’ın üzerine çıkma Anketten çıkan diğer sonuçlar sı bekleniyor. şöyle: 4 Tedarik sanayicileri mayıs Yüzde 55 ciro kaybı ayında yüzde 50 civarında olan üretim hacimlerinin, haziran ayı 4 Her iki TAYSAD üyesinden ile birlikte yüzde 60’ların üzeri biri, nisan ayında yüzde 55’ten ne çıkacağını tahmin etti. fazla ciro kaybı yaşadığını di 4 Kısa çalışma ödeneğinin le getirdi. Ankete katılan teda uzatılması talep ediliyor. rik sanayicilerinin yarısı, yıl so l Ekonomi Servisi Şekib Avdagiç İş dünyasında acil normalleşme Türkiye, bugünden itibaren normalleşme sürecine başlıyor. Şehirlerarası seyahat sınırlaması kalkarken işyerlerinde de normal mesaiye geçiliyor. Lokantalar, yatlar, oteller, kreşler, kafeler, pastane ve çay bahçesi gibi işletmeler de kapılarını açmaya hazırlanıyor. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, normalleşme süreciyle bugünden itibaren birçok esnaf ve sanatkârın ticari faaliyetlerine kaldığı yerden devam edeceğini belirtti. İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç de “Yılın ikinci yarısını hijyen kalkanı ile ‘virüs geçirmez’ yapmak bizim elimizde. Covid19’u kendimizi izole ederek değil, virüsü izole ederek yeneceğiz” dedi. Avdagiç, “Elimiz işimizde, gözümüz sağlık tedbirlerinde olacak” diye konuştu. Amerika yanıyor Georgia’da üç beyaz, bir siyah gencin öldürdüler. Üç gün sonra Minneapolis’te bir beyaz polis, George Floyd isminde bir siyah adamı sokak ortasında boğarak öldürdü. Irkçılık saldırılarının, Covid19 salgınının, büyük işsizlik ve yoksullaşmanın basıncı altında, Trump’ın dengesiz açıklamalarının etkisiyle adeta bir “buhar kazanına” dönüşen ABD toplumu patladı. Protesto gösterileri cuma ve cumartesi, Detroit, New York, Seattle, Los Angeles, Washington olmak üzere otuzdan fazla kenti etkisi altına aldı: Polisle, cop, biber gazı ve plastik mermiyle saldırdı; bir polis karakolu, çok sayıda polis aracı yandı, binaların camları kırıldı, kimi dükkânlar yağmalandı. Yoldan geçen bir arabadan açılan ateşle bir gösterici öldü. Beyaz Saray adeta kuşatma altındaydı. Çok sayıda yaralı ve tutuklu var. Trump, protesto gösterilerine katılanlar için “haydutlar” dedi, 1960’ların bir ırkçı polis müdürü “yağma başlarsa kurşunlar da başlar” ifadelerini kullandı, göstericileri tehdit etti: Eğer “Beyaz Saray’ın bahçesine girerseniz size vahşi köpekler, gizli servis görevlileri çok etkili silahlarla saldıracaklar!” ‘Yeni Faşizm’ Trump, başkan olduğundan bu yana ABD’de bir “Yeni Faşizm süreci” yaşanıyor. Dört yıl önce Trump, çok açık bir ırkçı, dinci, şiddeti yücelten, LGBTİ, kadın düşmanı, iklim krizini inkâr eden, rakibi Hillary Clinton’a yönelik hakaretlerle yürütülen, “Amerika’yı yeniden büyük yapmak” derken kimi yabancı liderleri, örneğin Merkel’i “deli kadın” sözleriyle aşağılayan bir gündemle seçildi. O zaman birçok “sağduyulu” gözlemci, “Trump, Beyaz Saray’a yerleşince bürokrasinin elinde normalleşir” diyerek avunuyordu. Hitler, iktidara geldiğinde genç Viktor Klemperer’e (o dönem yazılmış güncesi çok önemlidir) babasının, “Merak etme, bu ülkenin güçlü kurumları var” dediğini anımsatanlara iyi gözle bakılmıyordu. Trump, Beyaz Saray’a yerleştikten sonra kampanyasında açıkladığı programı uygulamaya başladı. Finanskapitalin vergileri daha da indirildi, borsalar yükselmeye başladı. Trump, Meksika sınırına duvar, yasadışı göçmenleri çocuklarından ayıran tecrit kampları yaptırdı, Müslümanların ülkeye girmesini önlemeye çalıştı, uluslararası ilişkilerde milliyetçi ve saldırgan tutum benimsedi. ABD, silahsızlanmayla, iklim kriziyle mücadeleyle ilgili uluslararası anlaşmalardan çıkmaya başladı. ABD ile Çin arasında rekabet giderek sertleşti, bir ticaret savaşı başladı. Trump, Beyaz Saray’daki bağımsız, deneyimli bürokratları, danışmanları tasfiye etti. Başsavcılığa, Yüksek Hâkimler Kurulu’na, İstihbarat Konseyi’nin başına, “maşa” gibi kullanabileceği adamları getirdi, Cumhuriyetçi Parti’yi kontrol altına aldı. Hakkında açılan meclis soruşturmasını sabote ederek yasama organını zayıflattı. Trump ve adamları, devletin tepesine ve önemli merkezlerine yerleştiler. Antifaşist direniş Bunlar olurken Trump, ülkede ırkçı, faşist, çoğu silahlı milis gücü olmaya aday grupları yüreklendirecek konuşmalar yaptı, onları destekledi, saçma sapan komplo teorilerini Twitter’den paylaştı. Trump’la birlikte ABD’de, toplum ve devlet düzeyinde bir “Yeni Faşizm” süreci başladı. Trump’ın kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerini kazanması halinde süreç hızlanacak. Daha şimdiden Trump, Demokrat Parti’nin çok büyük hileler yapmaya hazırlandığını iddia ediyor. Bu iddialar onun, kaybetse bile Beyaz Saray’ı terk etmek istemeyeceğini, direneceğini, taraftarlarını, gerekirse bu yönde eylemler için hazırlamaya başladığını düşündürüyor. Kimi yorumcular, “darbe” gibi ilk anda fantezi gibi gelen olasılıklardan söz ediyorlar. Yaklaşan başkanlık seçimleri “Yeni Faşizmin” geleceği açısından son derecede önemli. Trump bu seçimlere, çok kötü yönetilen bir virüs salgını ve derin ekonomik kriz içinde gidiyor; kaybetme olasılığı giderek artıyor. ABD toplumu, hem olağanüstü zamanlardan geçiyor hem de bir “Yeni Faşizm” süreci yaşıyor. Bu ikisini bir araya koyunca da “her şey olabilir” demek gerekiyor. Son toplumsal olayları da özellikle siyah işçi sınıfının, işsizlerin, yoksulların, dışlanmışların, ırkçılığa karşı bir tepkisi olmaktan öte, “Yeni Faşizmin” yükselme sürecine, bu karanlık olasılıklara karşı bir direniş refleksi olarak görmek gerekiyor. KISA... KISA... l Kurumlar vergisi beyannamesi için bugün son gün: Kurumlar vergisi mükelleflerinin, geçen yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerini bugün gün sonuna kadar vermesi gerekiyor. l Lokantacılar saatten muaf olmak istiyor: İçişleri Bakanlığı’nın önceki gün yayımlanan genelgesinde lokanta, restoran, kafe gibi işletmeler için kapanış saatinin 22.00 olarak belirlendiğini anımsatan Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Başkanı Aykut Yenice, “Lokantacılar olarak saat uygulamasından muaf olmak istiyoruz. Hiç değilse saat 24.00’e kadar açık olmak bile bir nebze bizi rahatlatır” dedi. l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle