27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ 3 1 HAZİRAN 2020 PAZARTESİ 220/1 2 0 270/1 8 0 260/1 4 0 210/1 3 0 260/1 1 0 240/8 0 210/7 0 190/1 1 0 250/1 4 0 280/1 4 0 250/1 1 0 240/1 5 0 240/9 0 250/1 7 0 260/1 2 0 150/9 0 270/1 3 0 320/1 5 0 250/1 2 0 250/1 3 0 230/1 4 0 250/1 8 0 TARİHTE BUGÜN 1952: Berlin ikiye bölündü. 1959: Nikaragua devriminin başlangıcı. 1980: CNN yayın hayatına başladı. 1990: George H. W. Bush ve Mihail Gorbaçov, kimyasal silah üretimine son veren antlaşmayı imzaladı. İBB Bilimsel Danışma Kurulu, normalleşme sürecindeki çelişkilere dikkat çekti: Süreç terse dönebilir 31 MAYIS PAZAR 35 BİN 600 839 25 989 2 MILYON 39 BIN 194 163 BIN 942 4 BIN 540 287 648 127 BIN 973 PROF. DR. DEMİRCAN: İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Bilimsel Danışma Kurulu, koronavirüs salgınında gelinen noktayı ve normalleşme sürecinde alınacak tedbirleri masaya yatırdı. Normalleşme sürecindeki çelişkiye dikkat çeken kurul “AVM’ler açılırken; park, bahçeler açılmıyor. Kreşler açılıyor ama 18 yaş altının sokağa çıkması halen yasak. İkinci dalga ekim ayı gibi gelebilir. Şu an en zorlu süreç başladı” açıklaması yaptı. Normalleşme sürecinin, özellikle İstanbul’da maske ve fiziksel mesafe kural ihlallerini beraberinde getirebileceğine vurgu yapıldı. Önceki gün telekonferansla gerçekleştirilen toplantıda şu tespit ve önerilerde bulunuldu: “İstanbul dışındaki bir YÜZDE 50 DOLULUK UYGULAMASI SÜRECEK Kurul, 18 Mayıs tarihli İstanbul Valiliği genelgesine uygun olarak toplu ulaşımda yüzde 50 doluluk uygulamasının sürdürüleceğini ve maske zorunluluğuna devam edileceğini kaydetti. Danışma Kurulu’nun değerlendirmesi nin ardından İBB, park bahçeleri, oyun alanlarını, tuvaletleri, İSPARK’ları, yüzde 50 kuralına uyulması şartıyla kütüphaneleri, açık alanları açacak. Beltur, sosyal tesis, kafe ve lokantalar ise ikinci aşamada değerlendirilecek. çok ilde kontrol edilebilir bir vaka sayısı mevcuttu ancak İstanbul’dan gidenler nedeniyle hasta sayılarında kısmi artış oldu. Eylül, ekim ayında ise tatil bölgeleri için ciddi bir sıkıntı yaşanması bekleniyor. Son dönemde artan bir sosyalleşme var. Artan sosyalleşme ve kural ihlalleri nedeniyle şu ana kadar iyi giden durum tersine dönebilir. Normalleş me sürecinde çelişkili kararlar bulunuyor. AVM’ler açılırken; park, bahçeler açılmıyor. Kreşler açılıyor ama 18 yaş altının sokağa çıkması halen yasak. İstanbul’da bir rahatlama söz konusu. Fiziksel mesafeye uyulmuyor. İkinci dalga ekim ayı gibi gelebilir. Şu an en zorlu süreç başladı. Evden çalışma sistemi bir süre daha devam etmeli.” l İç Politika Alternatif ilaçlarımız var Sağlık Bakanlığı koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Demircan, koronavirüs tedavisinde kullanılan ‘hidroksiklorokin’ ilacının kalp rahatsızlığına neden olduğu gerekçesiyle Fransa’da yasaklanmasıyla ilgili “Ya hastanede dozunu azaltarak kullanacağız ya da alternatif ilaçlarımızı önereceğiz” dedi. Demircan, “Antibiyotikle birlikte verdiğimiz hastaların önce EKG’lerini çektik. Sıkıntı olursa ilacın ya dozunu azalttık ya da kesip başka ilaçlarla değiştirdik” dedi. Demircan son kararın bilim kurulunda alınacağını söyledi. l DHA Ertelenen asker terhisleri başladı Koronavirüs tedbirleri kapsamında nisan ayındaki terhisleri 1 ay ertelenen askerler, dün sabah itibarıyla terhis olmaya başladı. Türkiye’nin dört bir yanından tahliye olan askerler otobüslerle memleketlerine gönderildi. Farklı şehirlerde askerlik yapan ve İstanbul’da yaşayanlar 15 Temmuz Demokrasi Otogarı önüne getirildi. Otogarlarda büyük bir yoğunluk yaşandı. PROF. DR. TANK: Veriler eylülde bitecek diyor Ankara Üniversitesi (AÜ) Uygulamalı Bilimler Fakültesi Aktüerya Bilimleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Tank, bilimsel araştırma projesi kapsamında tüm ülkelerin koronavirüs verilerini analiz etti ve bu verileri Türkiye’dekilerle karşılaştırdı. Simülasyona göre salgın Türkiye’de başladığı tarih olan 11 Mart’tan 180 gün sonra yok olacak. Salgının sönümlenme aşamasına geçtiğine işaret eden Tank, “1 Ağustos itibarıyla 56 vaka tespit edilmesini bekliyoruz. Eğer kişisel önlemlerimizi değiştirirsek bu rakamlara yansıyacaktır, değişiklik olabilir” dedi. l DHA PROF. DR. ÇELİK: Sonbaharda seyri belirsiz Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik, virüsün yaz aylarında sıcak ortamda yok olduğunu ancak insan vücudunda yaşadığını söyledi. Çelik, vakalardaki sayıdan ziyade yoğun bakıma alınan hasta sayısında da azalış olduğunu vurguladı. Çelik, yaz aylarında vaka sayısının alt düzeyde seyredeceğini ve sonbaharda neyle karşılaşılacağının tam olarak bilinmediğini ve bu yüzden dikkatli olunması gerektiğini söyledi. l AA Eczacıya saldırı İstanbul Sarıyer’de Eczacı Banu Güneş, nöbet sırasında bir kişinin saldırısına uğradı. İstanbul Eczacı Odası, “Artık yeter! Yetkilileri bir kez daha gereğini yapmaya davet ediyoruz” açıklamasını yaptı. Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Eczacı Nurten Saydan, İçişleri Bakanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü’nü göreve çağırdı. l Haber Merkezi Polis şehit oldu Bursa’da, iki grup arasında çıkan silahlı çatışmada Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli polis memuru Erman Özcan şehit oldu, 5 kişi yaralandı. İki yaralının durumu ağır. l DHA Evden çalışan birçok kişi uzun bir aradan sonra işbaşı yapacak İşe başlayacaklara uyarı BAKAN FAHRETTİN KOCA AÇIKLADI: Dilek Akçabelen Dilek hemşire DIRENIYOR Koronavirüse yakalandığı için 34 haftalık bebeği sezaryenle alınan 30 yaşındaki hemşire Dilek Akçabelen’in öldüğü yönündeki haberleri Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yalanladı. Koca, Akçabelen’in durumunun ciddi olduğunu ama hayatta olduğunu açıkladı. Akçabelen’in sağlık durumuna ilişkin Medical Park Florya Hastanesi’nden yapılan açıklamada “Dilek Akçabelen isimli hastamızda yeni gelişen önemli büyüklükte beyin ödemi ve beyin kanaması oluşmasına rağmen, beyin ölümü gerçekleşmemiştir. Hastamızın tedavisi ECMO (extra corporeal membrane oxygenation) olarak adlandırılan meka nik dolaşım destek sistemine bağlı olarak devam etmektedir. Hastamız için şimdiye kadar olduğu gibi bugün de tüm gayretimizi göstermeye devam etmekteyiz” denildi. İzin kampanyası Öte yandan Dilek hemşirenin yaşadığı süreç kamu ya da özel sektörde çalışan gebe personelin durumlarının ne olacağı sorusunu da gündeme getirdi. Sosyal medyada “Hamilelere idari izin” etiketiyle kampanya başlatıldı. Bazı sosyal medya kullanıcıları ise idari iznin özel sektörde çalışan gebe personel için de geçerli olması gerektiğini yazdı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Yeni tip koronavirüs (Kovid19) salgını kapsamında kontrollü sosyal hayata geçilmesiyle evden çalışan birçok kişi uzun bir aradan sonra bugün işbaşı yapacak. İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selma Karabey, tamamen virüsü alt etmiş gibi normal yaşama dönmenin çok başka tehlikeleri getirebileceğine dikkati çekti. Karabey, “Fiziksel mekânlar geniş ve uygunsa, yani 10 metrekareye maksimum 2 kişi düşecek şekilde ayarlanmalı. Büyüklük yeterli değilse, o zaman bütün çalışanları aynı ayna işbaşı yaptırmak doğru bir politika olmaz. Dönüşümlü olarak insanları göreve çağırmak, bir kısmının yine dönüşümlü olarak uzaktan çalışmaya devam etmesi uygundur. Çalışanları gün aşırı çalıştırıp herkesi aynı anda ofise toplamamak çok daha sağlıklı bir geçiş olur. Bu toplu taşıma üzerindeki yükü de çok azaltır buralarda gerekli olan fiziksel mesafe kurallarına uyulmuş olur” dedi. Hijyen önemli Yaz aylarında maske kullanımının çok konforlu olmayacağını belirten Prof. Dr. Karabey, “O yüzden bol bol ortamları havalandırmak, cam, kapı açmak son derece değerli. Maske ve fiziksel mesafe dışında alınabilecek bir diğer önlem de el temizliği. Ellerin sık sık yıkanması, yıkanamadığı durumlarda da kolonya ya da alkol bazlı el antiseptiği bulundurulması son derece önemli. Bunları yaptığımız takdirde bu geçiş dönemini minimum hasarla atlatabiliriz” dedi. l AA Ecdadın suskun ezanları Hatırlamak bazen hiç bitmeyen bir veda gibi. Hele insan yoklukta varlığı yaşamaya çalışıyorsa... Bir Fransız belgeseli, ölen balıkçıların ardından eşlerinin yasını tutan dulları kameraya çekiyor. Ne garip, yatağın aynı tarafında yatmaya devam ediyorlar. Sanki kocaları halen yataktaymış gibi sınırı geçmiyorlar. Sevginin ardında bıraktığı boşlukta onu yaşatmayı sürdürüyorlar. Sultanahmet’te 70 yaşını aşmış bir hamal görüp de artık kimsenin hatırlamadığı bir adresi sordunuz mu? Size düşünmeden tarif edip ardından da “hanı hamala, evi bakkala, ormanı çakala soracaksın” dedi ise kastettiğim odur. Adı İbrahim Güleç. Neredeyse 60 sene, yani kendini bildiğinden beri Babıâli’de hamallık yapar. Yeniler bilmeyebilir. 18. yüzyılda devletin merkezi haline gelen Babıâli’ye 19. yüzyılda Türk basını yerleşti. Kural tanımaz piyasa düzeninin Sultanahmet’e otelleri, gazeteciliğe ise plazaları uygun görmesiyle Babıâli düzeni yıkıldı. Yayıncılık ise can çekişmeye devam etti. “Babı Âli’de Gün Batımı” kitabı, Yaşar Kemal’in de Rıfat Ilgaz’ın da dost bildiği bir hamalın gözünden çöküşü anlatıyor. Namazları bitirip ezanları susturdular Sorsanız muhafaza ediyoruz, muhafazakârız derler. Güleç’i okuyunca “emin misiniz” diyoruz: “Bir de Osmanlı/Başbakanlık Arşivi’nin hicranlı hikâyesi var. Arşiv Babıâli’nin son nefesiydi. Onun da bilinmez bir elin gayretkeşliğiyle nefesini kestiler, Babıâli’den söküp çıkardılar. (...) Hiç olmazsa yerine yayıncılar için, kitabevleri için bir kültür varlığı inşa edilebilirdi. Ama onu da yapmadılar. Yıkıp yerine ‘Devlet Arşivleri Revize İnşaatı’ adı altında beş yıldızlı bir otel dikiverdiler. Bunu da ‘iktidarımız süresince kültürde gereken noktaya gelemedik’ diye hayıflanan AK Parti’nin idaresi altındaki İstanbul İl Özel İdaresi yaptı maalesef.” İbrahim Güleç, yaşam tarzı ve dünya görüşü ile iktidardaki partinin mazisinin içinden gelmiş. Ama inşaat yapmak için hiçbir değer bilmeyen düzenin Babıâli’yi ve tabii Sultanahmet’i ne hale düşürdüğünü içi acıyarak izliyor. Evi de Sultanahmet’te olan Güleç’ten, Ayasofya için eylemler yapanların iş Sultanahmet Camii’nde namaz kılmaya gelince ortalıkta olmadığını öğreniyoruz: “Sultanahmed’e gelince, caminin kubbesi martı yuvası olmuş, avlusu turist yığınlarıyla dolup taşmaya başlamış, evleri otelleşmiş, yaşam özümüzü terk ederek yozlaşmış bir mekân olarak yaşamını devam ettirmekte. Düşünün ki, böyle bir camide 67 kişi sabah namazı kılıyor. Mahalle camileri ise çoğu zaman sabah namazına kapalı. Ezan bile okunmuyor. O yüzden Sultanahmed ve civarını üzüntü ve gamlı bir şekilde yaşıyoruz. Emek veren ecdadın kemikleri sızladıkça bizlere de yazıklar olsun!” Camiyi yıkıp otopark yaptılar Bizdeki tarikatların geneli Nakşibendiliğin Halidi kolundandır. Çoğunluğu Gümüşhanevi Tekkesi’nden çıkmadır. Damat İbrahim Paşa’nın eşi Fatma Sultan’ın Babıâli’nin karşısında 18. yüzyılın ilk yarısında inşa ettirdiği Fatma Sultan Camii’nin de 19. yüzyılın ikinci yarısından itiba ren camiyi merkez alan tekkenin de yerinde yeller esiyor. Hamal İbrahim Güleç anlatıyor: “Ben İstanbul’a geldiğimde kalıntı vardı orada. Hatta yarım şekilde minaresi duruyordu. Etrafında barakalar vardı. İçlerinde bekârlar kalıyordu. (...) Orada çalışanlara ‘nerede kalıyorsun’ diye sorulduğunda ‘Kırık Minare’ derlerdi. O minare ve civarı, yani eski cami ve caminin etrafında medrese varmış. O medrese devrin uleması Gümüşhanevi Hazretleri’nin kaldığı mekân, hâlâ defterdarlığın önündeki sokağın ismi Gümüşhanevi Sokak’tır. Şimdi o tabelayı da kaldırmışlar...” İstanbul kültür mirasını en iyi bilenlerden Semavi Eyice de Güleç’i doğruluyor: “1950 yıllarında Türkiye Anıtlar Derneği’ne ihya ettirilecek camiler listesine Fatma Sultan Camii de alınmıştı. Fakat bu tasarı gerçekleşmeden 19561957 yıllarında ‘imar’ adı altında yapılan yıkımlarda cami de birkaç gün içinde yıkılıp ortadan kaldırılmıştır. Sonraları caminin arsası Defterdarlık tarafından alınarak otopark ve yeşil alan halinde düzenlenmiştir.” Yaşanan yangınlara rağmen kalıntıları duran camiyi yıkan muhafazakârların ne kadar kâr ettiğini bilmiyoruz. Necip Fazıl ve Rıfat Ilgaz İbrahim Güleç, MTTB’nin de aralarında olduğu sağ kuruluşlarda çok vakit geçirmiş. Ama Babıâli onun her görüşten yayınla, yazarla ilişkiye sokmuş. Necip Fazıl’ı ağzından çıkan hakaretlerle, emekçilere karşı kötü tavırlarıyla hatırlıyor. “Asrın balı idi ama bazen iğnesi benim gibi adamın canını acıtıyor” diyor. Öte yandan en samimi olduğu yazar Rıfat Ilgaz. Onun Sirkeci’de Selahattin’in Yeri’nde yazdıklarını teslim alan İbrahiç Güleç; dizdirdiğini, bastırdığını, ciltlettiğini ve dağıtıma kadar taşıdığını anlatıyor. Hakkını almaya gelince de kavga hep Rıfat Ilgaz’ın fazla para vermeye çalışmasından çıkıyor. Ilgaz’ın kurduğu Çınar Yayınları’nın logosunun fikir babasının Hamal İbrahim Güleç olduğunu öğreniyoruz. Kurucusu Garbis Fikri’den sonra İnkılap Yayınevi’ni yöneten oğlu Nazar Fikri’yi de şöyle anlatıyor: “Bir gün matbaanın arka bölümünde yere kâğıt serdim, üzerinde namaz kılıyordum. Bunu Nazar Bey görmüş. Matbaanın müdürü olan Erdoğan Saygılı Abi’ye ‘Erdoğan, İbrahim yerde namaz kılıyor, ona namaz kılacak yer yaptır’ demiş. Nazar Bey, Ermeni olduğu halde hem İslam dinine hem bana büyük saygısı vardı.” Hamal taşları söküldü Sahiden bizim muhafazakârlar neyi muhafaza ettiler? Şimdi korona sebebiyle kargocuları konuşuyoruz ya. Hatırlarım, tarihi hanların önünde ortası oturmaktan çukurlaşmış koca taşlar olurdu. Neden bilmezdim. Öğreniyoruz ki onlar bir zamanlar “hamallar dinlensin diye vakfedilmiş” dinlenme taşlarıymış. Babıâli’yi otel cennetine çevirenler o taşları “çirkin görüntü” diye söküp atmış. Binaların üzerine güvercinler yuva yapsın diye yerler hazırlanırken, bizimkiler güvercin konup pisletmesin diye dikenli teller döşemiş. Biliyorum, insanlığın karıncaları bir gün kendi kaderini kendi elleriyle yazacak. O gün, hatırlamak artık acı vermeyecek. ŞEHIR HASTANELERI ‘Bakanlığa devredilsin’ Şehir hastanelerinde kiracı olan Sağlık Bakanlığı’nın, ev sahibi şirketlere 2020’nin ilk 4 ayında 1.483 milyar TL kira ve 1.037 milyar TL hizmet bedeli olmak üzere toplam 2.5 milyar TL ödediği belirtildi. Dr. Ergün Demir ve Dr. Güray Kılıç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “14 yıllık rüyam” dediği şehir hastanelerinin devletin sırtında bir kambur haline geldiğini savunarak “Şehir hastaneleri bir an önce kamulaştırılarak Sağlık Bakanlığı’na devredilmelidir” görüşünü dile getirdi. Sağlık Bakanlığı ile yapımcı konsorsiyum arasındaki sözleşmeye göre 25 yıl ödeme yapılacağı anımsatılan açıklamada, “Gelecekte toplumun ne kadar büyük bir maliyetle karşı karşıya bırakıldığı daha iyi anlaşılacaktır” denildi. Şehir hastanelerinin yatak kapasitesi kazandırmadığı öne sürülen açıklamada, “Açılan 10 şehir hastanesi için 30 devlet hastanesi kapatıldı” denildi.l Haber Merkezi SAVCILIĞA BAŞVURU ‘İstismara’ tepki yağdı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı YouTube’da çocuk istismarını konu alan animasyon filmleri yayımlayan kanallar için harekete geçerek savcılığa başvurdu. YouTube’da “Gerçek Hikâyeler, Hikâyem Bitmedi, İşte Benim Hikâyem, Hayatın Penceresi” gibi kanalların, “Annem başka biri için ailemizi terk etti”, “Eski sevgilimi yeniden kazanmak için hamileymiş gibi davrandım”, “15 yaşında hamile kaldım”, “16 yaşında baba oldum” gibi ifadelerin kullanıldığıyayınlar yaptığı ortaya çıktı. Yurttaşlar ‘#cocukistismarıyoutubeda’ etiketiyle tepki gösterdi. Bakanlık tepkiler üzerine yaptığı açıklamada, “Söz konusu içeriklerin çocuklarımız tarafından izlenmesi psikososyal yönden gelişimlerini olumsuz yönde etkileyeceğinden, erişimin engellenmesi için ilgili kurumlar ile iletişime geçilmiş ve savcılığa başvuruda bulunulmuştur” denildi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle