24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 23 MAYIS 2020 CUMARTESİ PAZAR YAZILARI Çetelerin virüs ateşkesi... Koranavirüs günlerinde uluslararası medya kuruluşlarının “insan hikâyelerini” konu alan haberlerini ta lığındaki kadının çaresiz bakışları ve çete üyesinin yardım pake endüstrisinde çalışan bir arkadaşımın üst üs kip etmeye özen gösteririm. Bu haberler, tini uzatırken sergiledi te iptal olan pro içinde yaşadığım veya yakından tanıdığı ği cılız mağrur hali. Ka jelerin ardından mı düşündüğüm toplumların göz ardı edil meralara doğru yürü söylediği cümle miş, üstü örtülmeye çabalanan arazlarını yen çete üyesinin “Ba nin içeriği de de yansıtır. İzlediğim haberde de aynen öyle rış değil sadece bir sü rinleşiyor. “Uzun oldu. Hikâye sıradan görünmekle birlikte reliğine ateşkes ilan zamandır ilk de çok katmanlı... Kendi dünyalarımız dışında ettik” cümlesini bir lü fa o kadar çok başka hayatlara ne kadar kapalı olduğu tuf gibi sunması ile ha boş vaktim var muz gerçeğine ayna tutacak cinsten. ber sona eriyor. Uzlaşının ardından yardımlar dağıtıldı. ki işsiz insanla “Bu bir mucize” diyor, kameralara gözle “Uyuşturucu, silah rın çaresizliğini, rinin içi parlayarak konuşan din görevlisi. ve fuhuş ticareti” yapan, fidye için adam güvencesizliğini ve hayat mücadelelerin Cape Town’da karantinanın başladığı ilk kaçıran, soygun ve cinayete karışan çe de bir noktada suça karışmalarını anlaya gün, birbirine rakip iki çete liderinin kendi te üyelerinin karantinada kontrol altın biliyorum. Ne demişler, boş zihin şeytanın sini telefonla aradığını söylü da tutulmaları kentteki suç oyun alanıdır!” yor. “Hey Peder, bugüne ka oranlarında ciddi düşüş Tavizsiz devam eden karantinada siga dar senden özel bir ricada bulunmadık ama bu kez fark Güney Afrika (Cape Town) sağlamış. Basına yansıyan haberlere göre, cinayet va ra ve alkollü içecekler temel ihtiyaçtan sayılmıyor ve satışı yasak. Şimdiye kadar lı. Açız, bize yardımın gerekli.” Besin zincirine ulaşmada ELİF GÜNSEL kalarında yüzde 72, darp ve tecavüz vakalarında yasaktan yaklaşık 600 milyon TL vergi kaybına uğrayan hükümet taleplere rağ ilk halkada yer alan çete üye yüzde 85, soygunda yüzde men kararından dönmüyor. Sigara müp lerinin bile açlıktan kırıldığı bir ortamda, 70 azalma yaşanmış. telaları Cederberg dağlarında yetişen Ro çaresiz durumdaki kentin varoşlarında yardımların adilce dağıtımında aksaklıklar ya ‘Boş zihin, şeytanın şanıyor. Çete liderleri, nüfuz alanları için oyun alanıdır’ obois çayını kağıda sararak beyinlerini aldatma yoluna giderken evde alkollü içecek yapma reçeteleri veren internet site de merhametsizce yürüttükleri silahlı ça Güney Afrika, 26 Mart’tan bu yana so leri ziyaretçi akınına uğruyor. tışmalara ara verip yardım dağıtımını bir kağa çıkma yasağı uyguluyor. Devlet Baş Worldometer koronavirüs dünya ista likte organize etmeye karar veriyor. Böy kanı Ramaphosa’nın ilk başlarda mem tistiklerine göre, yaşı 10 ile 30 arasında lelikle hayalini bile kurmaktan çekindikleri nuniyetle karşılanan karantina kararı, sü olan vakalarda ölüm oranı yüzde 0.2, 60 plan, bir anda gerçek oluyor. re uzadıkça yerini tahammülsüzlüğe bıra yaş üstü vakalarda yüzde 0.32, 65 yaş üs Yaşadıkları yoksul bölgede yıllardır terör kıyor. Gugulethu, Nyanga ve Philippi gi tü olan vakalarda ise yüzde 6.4. Güney estiren çete üyelerini kapı eşiklerinde gö bi teneke evlerden oluşan kentin yoksul Afrika’nın erkeklerde ortalama yaşam sü renlerin, tedirgin halde kendilerine uzatı bölgelerinde dip dibe yaşayanları, ağırla resi 60 yaş. Nüfusun sadece yüzde 3’ü 65 lan yardım paketlerini yakalayan elleri. Ne şan ekonomik şartlarda karantina altında yaşın üzerinde. Ülkenin yaş ortalaması 18 olur olmaz diye yarı açık bıraktığı kapı ara tutmak zor. Cape Town’da yıllardır film iken Avrupa kıtası yaş ortalaması ise 42. Karantina koşullarının hafifletilmesini isteyenler, salgında en önemli risk “yaş” ise virüs önlemlerine genç nüfus perspektifinden bakılıp yeniden bir değerlendirilme yapılmasını öneriyor. Keza derinleşen ekonomik kriz, halihazırda yüzde 40 olan genç işsiz probleminin çözümünü zorlaştırıp gelecek beklentilerini daha da köreltiyor. Sürdürülemez yapı 1984 Nobel Barış Ödülü sahibi Güney Afrikalı Desmond Tutu, karantina günlerinde kutlanan Bağımsızlık Günü’nün 26. yıldönümünde yaptığı açıklamada, 1994 yılında ülkesi için hayal ettiği vizyona henüz ulaşılamadığına dikkat çekiyor. Hedeflenen adil toplum seviyesine varılamamasının sorumluluğunu salt salgına yükleyemeyiz diyen Tutu, “Virüs acımasız bir iyilik yaptı artık sürdürülemez olan yapısal sorunları gözler önüne serdi” diyor. Covid19 salgını, başka toplumlara aitmiş gibi görünen kayıtsızlığı, eşitsizliği, yoksulluğu, iyiliği, kötülüğü görünür kılıyor. Dilbilimci ve aktivist yazar Noam Chomsky, “Salgın Sonrası Dünya” söyleşisinde “Koronavirüsün belki de iyi yanı, nasıl bir dünya istediğimiz konusunda insanları düşünmeye teşvik edecek olmasıdır” diyor. Eğer salgından sonra eskisinin yerine konulacak bir “yeni dünya düzeninden” bahsediyorsak bugüne kadar üzerinde fikir birliğine varılamamış evrensel vizyonda, dünya maneviyatının en önemli maddesini merkeze koymaktan başka çare yok. Neredeyse yitirdiğimiz “insan onuru”. elifgunsel@yahoo.com #EvdeKal diyeli 3 ay oldu! New Jersey’de korona günlerinde evlerimizi karantina alanına çevireli üç ay oldu, geçiyor bile. Peki, bu sürede geldiğimiz noktada neler öğrendik, öğrendiklerimizi ne kadar anlayıp anladıklarımızı ne kadar uyguladık... Başta çok önemsenmedi, durumun vehameti tam kavranamadı. Bir Ortaçağ hikâyesi gibi geldi kulağa, çağın vebası... Haber sitelerinde ve günlük hayatta ciddi bir karşılık bulmadı. AfroAmerikan sitelerinde siyahlara bulaşmadığı iddiaları yazarken Türkiye’de kimi doktorlar Türklere bulaşmaz diyordu. Bazı ekonomistler bunun bir komplo olduğunu savunuyordu. Şimdi geri dönüp baktığımızda Çin’deki vakaların yoğunluğundan çok İtalya’daki durumun ABD’nin aklını başına getirdiği görünüyor. Sanal dünyayla nefes Evde kalma dönemini ilk ay yaratıcılığımızı konuşturacağımız verimli zaman açısından bir olanak görmeye çalıştık. Ellerimiz sabunsu ile haşır neşirken evlerimize buram buram kolonya kokuları sindi. Çoklu konferanslar, hayatımızda iş dünyası dışında daha önemli bir görevle ye rini aldı: Okul çalışmaları ve aile sohbetleri. Ev de kalan birçok kişi maske yapımına girişti. Yo ga, pilates, zumba, aerobik ve daha sayamadı ğım beden hareketleri için çoluk çocuk online derslere abone olduk. Online masal okuma ka nalları rekor sayılara ulaştı. Müzik dersleri, ev de yapılan amatör besteler ile YouTu be kanalları coştu. Mutfak me ziyetleri için kadın, er kek sosyal medya hit lerini günbegün artırır olduk. Ekşi mayalı ek meklerden, en akla gelmeyecek pizza çeşitle FATMA ARSAN rine, mantılara, makar nalara... Tüm aile elbirliğiyle en az beşer kilo al dık. Sağlık haberlerini ve kanallarını ezberledik. Vitaminlerin her çeşidini, doğal yollarla nasıl, nereden alacağımızı iyice belledik. İkinci aya girerken zaten biraz sıkılmaya baş lamıştık, sonuna doğru ne kadar sıkıcı olduğu nu iliklerimize kadar öğrendik. Ama yine de yıl madık. Ekşi mayalı ekmeğe henüz başlama mış olanlar hâlâ geç kalmış değillerdi. Ama di ğer yandan da koronadan değilse de şiddetli ge çimsizlikten zarar göreceğimiz zamanlar olmadı değil. Havaların da ısınmasıyla birlikte yavaştan küçük kaçamaklar yapmaya başladık. İkinci ayın sonunda sosyal mesafeyi koruyarak ön bahçe misafir toplantıları, çocukların birlikte koşup eğ lenmelerine izin vermeler başladı. Buna beledi yeler de sessiz kalmadı ve iki aydır kapalı olan parklar açılmaya başlandı. Ancak sadece piknik alanları açık ve maske takılması zorunlu. Ve geldik mayısa. Dondurmacıların önün de kuyruklar, park alanlarında öyle kolayca yer bulunamayan süpermarketler, daha da artan bisiklet turları, koşu yapan insanlar ve tenimi zi yakmaya başlayan güneşle birlikte içimizdeki umutlar da arttı. Yetmedi, uçurtmalar çıktı pi yasaya, mayıs içimize neşeyi getirdi gerçekten de bahar bayramlarıyla birlikte. Piknikler, arka bahçe mangal partileri yavaş yavaş artarken bir yandan da yaz okullarının kapalı kalacağı duyu ruldu New York ve New Jersey’de. Sanal müze gezileri ve uzaktan etkinliklerle çocukların meş gul edileceği yeni düzenlemeler ise ilgi odağı. İkinci dalga kaygısı Mayıs ayına ise “ikinci dalga” uyarıları altında girdik. ABD ve kimi Avrupa ülkelerinde Covid19 ile bağlantılı olabilecek, 215 yaş arasında bazı çocukların Kawasaki hastalığı şüphesiyle tedavi altında olduğu duyuruldu. Virüsün mutasyona uğrayarak daha güçlü geldiği endişeleri arttı. New York ve New Jersey’de insanların yavaş yavaş dışarıya akın ettiği bu dönemde ne yazık ki vaka sayılarında azalma görülmedi ama günlük can kayıpları oranlarında düşüşler var. NORMALLEŞME ÇABASI... Küresel çapta koronavirüs salgınında dün itibarıyla can kaybı 335 bin 191’e, vaka sayısı ise 5 milyon 221 bin 177’ye yükseldi. Kısıtlamaların kademeli olarak hafifletildiği Fransa’da ise önceki gün halk başkent Paris’teki Sen Nehri kıyısını doldurdu. Diplomatı kaçırtan karantina GÜLSEREN TOZKOPARAN JORDAN Ancak umutları boşa çıkar. Arkadaşla rı zar zor izin alarak ona ancak birkaç 2020’nin başından beri dünyanın her parça eşyasını ulaştırabilirler. ülkesinde farklı şekillerde karanti Tiina, 14 gün Bolu’daki yurtta, sıcak na, uygulaması, izole olmak günlük ya suyu olmayan bir odada kaldığını söy şamın olağan bir parçası haline geldi. lüyor. O sürede dışarıya hiçbir şekilde Artık karantina değil karantinada olma çıkamadı. İlk günlerinde bir kez konuş mak haber! Benim anlatacağım bir dip tum daha sonra hiç kimseyle konuş lomat arkadaşımın başına gelen, orta mak istemediği için aramalara cevap ya karışık türünden bir karantina! vermedi, yalnızca kısa mesajlar yazdı. Finlandiya’dan Türkiye’ye gelen Tiina, yurda götürüldükleri ilk gün su son uçak 25 Mart Çarşamba akşamı suz kaldığını anlattı. Akşam olduğu için İstanbul’a indiğinde yolcular güvenlik soracak kimseyi de bulamamış. Sabah sağlık kontrolünden geçirilmiş, apar to kahvaltı getirdiklerinde çat pat Türk par bir otobüse bindirilerek karanlık çesiyle derdini anlatmış, üç saat sonra ta yolculuğa çıkarılmıştır... Otobüsün, suyu gelmiş. Daha sonra anlaşılmış ki içlerinde birisi yabancı olan 25 yolcu aslında her odanın kapısına su bırakılı su vardır. Açıklama Türkçe yapılır, ya yor, o bunu bilmediği için suyunu kapı bancı kadın şaşkındır! Yardımsever sından başkaları almış! bir başka yolcu çat pat da olsa duru Günde 3 öğün yemeğin geldiğini, ka mu İngilizce özetler. Finlandiya’dan, pı önüne bırakılıp haber verildiğini an kızını görmekten gelen o kadınla daha lattı. Bir de günde 2 kez maskeli, eldi sonra yurtta aynı koridoru paylaşırlar venli görevli gelip ateşine bakıyormuş. ve diplomatın karantinadan Yemek dı kalan en sıcak, en güzel anı şında sıcak sı olacaktır o kadın! içecek ve dı Finlandiya’nın Ankara şarıdan alış Büyükelçiliği’nde çalışan Tii veriş imkânı na Hakala Gross, martın ikin olmadığını, ci haftası 1 haftalık izinle ai ilk günlerde lesini görmeye giderken “Dö en çok tirya nüşte pişmiş tavuğun başı kisi olduğu na gelmeyen bir olayın başıma geleceğini bilsem gitmez ya da gitmişken geri dönmez Yurtdışından gelenler için 14 gün yurtlarda karantina uygulandı. kahveyi aradığını, sonra su ısıtıcısı dim” diyor. ve kahvenin Bir karantinadan bir diğerine... gelmesiyle rahatladığını söyledi. Tiina, “Hayatım boyunca dört gün den fazla evde kalmadım, uzun yürü Aslında havaalanında ateşi ölçül yüşleri özledim, bunaldım, hapiste bi müş sağlık kontrolünden geçmiş, her le dışarıya çıkıp temiz hava almaya izin şey normaldir, o yüzden karantinaya vardır, bize o da yoktu, halbuki yurdun götürüleceğini öğrendiğinde şaşırmıştır konumu yürüyüşe uygundu... 14 gün ama yapabileceği fazla bir şey yoktur, uzun zaman, kendimi kötü bir şey ya otobüse biner, kimliğini teslim edip eli pıp cezalandırılmış, hapisteymiş gibi ne verilen kâğıttaki kurallara anlama hissettim” diyor. dan bakar. Gelmeden önce bu ihtimali On dört gün sonra karantina bitiyor! elbette düşünmüş, sormuş, evde kala Tiina mutlu, sonunda çıkacak, evini, bileceği söylendiği için dönmüştür. kedisini özlemiş. Yurttaki herkesi oto Tiina, kısa süreli gittiği için yanında büse bindiriyorlar, ilk durak Ankara AŞ fazla eşyası yoktur, dünyayla tek bağ Tİ Otogar deniliyor. O sırada yine be lantısı cep telefonudur. Karanlıkta var lirsizlikler var, Tiina neler oluyor anla dıkları öğrenci yurdunda internet olma mamış, sorularını cevaplayacak kimse sı büyük nimettir, hemen iş arkadaş yi bulamıyor. O aşamada yardımsever larına ulaşır. Ortada bir yanlış anlaşıl kadın yine devreye giriyor ve Tiina’ya ma olduğundan, kendisinin diplomatik olan biteni açıklıyor. pozisyonundan dolayı evde karantina Ankara’ya ulaştıklarında Tiina, kural ya alınması gerektiğinden ve bu yanlış gereği AŞTİ polisine uğruyor. Polis pa anlaşılmayı büyükelçiliğin düzeltip 12 saportunu alıyor ve 14 gün evde karan gün içinde çıkacağından umutludur. tinada kalması gerektiğini söylüyor! Ti ina, zaten karantinadan geldiğini anlatmaya çalışsa da nafile... Polisin cevabı “O başka şehirdi, bu başka şehir” oluyor! Tiina, gülmekle ağlamak arası karışık duygularla çaresiz kendisini bekleyen arkadaşıyla taksiye atlayıp evine gidiyor. Tesellisi en azından kendi evinde kalacak olması. Deneyimli diplomat, ikinci karantinayı da devirdiğinde bu kez aralıklı sokağa çıkma yasakları başlıyor, yürüyüş yine rafa kalkıyor, işyeri de zaten evden çalışmayı başlatmış, ofise de gidemiyor. Olsun kendi evinde diye avunurken bir bakıyoruz ki Tiina, Finlandiya’ya dönüyor, veda mesajı yazmış! “Daha fazla karantina kaldıramayacağım, izin aldım, dönüyorum, bu zamanda ailemin yanında olmak istiyorum.” Yürüyüş özgürlüğü... İç hat uçuşların bile olmadığı bu zamanda Tiina, bu kez Antalya’dan Finlandiya’ya kalkan ve ülkeye dönecekler için ayarlanmış son uçakla kıl payı ülkesine döndü. Ankara’danAntalya’ya gidebilmek için gereken izinleri aldı, kiraladığı taksiye o yolculuk için iki bin lira ödedi. Finlandiya’da bir süre durdurulan başkente girişçıkış açılmış, izolasyon öneriliyor ama kontrollü dışarıya çıkıp bisiklete binmek, park ve ormanlarda yürüyüş, ayrıca 70 yaş üstüne evde kalmaları tavsiye ediliyormuş. Halk kurallara sıkı bir şekilde uymaktaymış. Şu ana kadar 6 bin 443 vaka, 304 can kaybı olmuş. Arkadaşım Tiina, ne zaman yürüyüşe gitse “ey özgürlük” diye fotoğraf gönderiyor. Karantina sürecinde organizasyon aksaklıklarından yakınan Tiina, en başından beri neden evinde izole olmak yerine yurtta bir odaya kapatıldığını anlamadığını, hem oda hem yemeklerin daha çok ihtiyacı olanlara ayrılmasının daha ekonomik olacağını, ayrıca Finlandiya’da benzer durumlarda yabancılara mutlaka bir tercüman sağlanarak açıklama yapılmasının en doğal insan hakkı olduğunu söylüyor. Tiina’nın tecrübesini başka bir diplomat yaşadı mı bilmiyorum ama yeni atanan Fransız Büyükelçisi yurtta karantinaya girmemek için Ankara’daki görevine başlamayı geciktirmekteymiş! Olan Tiina’ya oldu! Karantinaya dair yeni çıkan genelgede yurtdışından Türkiye’ye gidenlerin artık evlerinde izole olacakları açıklandı. gjtozkoparan@hotmail.com İsveç’te yeni liberalizmle gelen çöküş “Eğer bakımevlerinde yaşlılara oksijen verecek basit aygıtlardan olsay dı, yaşlıların üçte ikisini kurtarabilirdik” diyor Dr. Jon Tallinger ağlamaklı ses to nuyla. Demek, pahalı olmayan, basit bir aygıtla erken müdahale gerekiyordu. Öy leyse yaşlıların ölümüne neden göz yu muldu? Çünkü bu ba sit aygıt yok muş. “Yük sek teknolo ji ülkesi ola rak bu aygıt OSMAN İKİZ ları üretmek bizim için so run değil ama İsveç her türlü ekipmanı Çin’e ısmarlıyormuş meğer. Durumu gö rünce kendime gerekebilir diye pahalı ol mayan bu aygıtı hemen İspanya’dan ge tirttim. Koruyucu maskemiz bile yokmuş. Bu yüzden sağlık elemanlarımızı da kay bettik. Düşmana karşı yetersiz silah ve cephaneyle savaşmak zorunda kaldık ve çok kurban verdik” diyor Dr. Tallinger. Salgında can kaybı 4 bine dayandı. Yarısı daha ilk haftalarda kurban veri len yaşlılar. Bakımevlerinde hızlı yayıl manın, bakıcıların maskesiz dolaşmasın dan kaynaklandığı tahmin ediliyor. Dev letten açıklama yok ama bunun böyle ol duğu aşikâr. Zaten Kuzey İsveç’te basına konuşan bir bakıcının da bu yüzden işi ne son verildi. Sonsuz bir güven duygusu aşılanmış İsveç halkı da gerçekle yüzleş mekten yana değil. Yetkililer üstünkörü açıklamalarla günü geçiştiriyor, halk da özgür dünyasında mutlu yaşamaya de vam ediyor. Birkaç gün önce Londra’dan arkadaşım telefon etti. “12 bin yaşlı öl dü. Kimse müdahale etmedi” diye yakın dı. “Bizde de 2 bin yaşlı öldü” dedim. “Si zinki az” dedi. “Nüfusa oranlayarak he sap et. Bizde daha fazla” dedim. Özelleştirme furyası İsveç, rakamlar ABD’ye göre küçük olsa da ölüm oranı bakımından daha yukarıda. Sonuç şaşırtıcı değil. AB’nin rekabetçi serbest piyasa dayatmasıyla kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi başlayınca bu sürece en hızlı giren İsveç oldu. Sosyal refah devleti budandıkça budandı. Yeni liberalizm formatlı yeni İsveç bu hale geldi. Yeni liberalizmin yaldızlayarak parlattığı AB, özgürlük edebiyatıyla Avrupalılara hayal dünyası vaat edip devletleri hizaya soktu. Avrupa’nın omurgasını oluşturan sosyal demokrat partiler de sıradanlaştı, söyleyecek sözleri kalmadı. AB kurallarıyla demokrasi de dejenere oldu. Demokrasinin yerel yönetimlerle zenginleştirilme edebiyatıyla güç merkezi dağıtıldı. Sağlık hizmetleri bakanlıktan alınarak il yönetimlerine devredildi. Yaşlı bakımevleri de belediyelere. Sonra da özelleştirmeler geldi. Kâr amacıyla yapılan hizmetlerde kalite hızla düştü. Sonuç salgın sırasında ayan beyan ortaya çıktı. Örneğin, bakımevleri belediyenin sorumluluğunda olduğundan sağlık hizmeti göz ardı edilmiş. Kimse basit oksijen aletlerinin yaşlı bakımevlerinde bulundurulması gerektiğini düşünmemiş. Önce ‘ekonomi’ diyorlar İsveç, geçmişte kurduğu sosyal refah devletiyle öyle bir imaj yaratmış ki sanki hiç kimse bu imajın yara almasını istemiyor. Hiç kimse İsveç’te böyle bir felaketin yaşanabileceğini düşünemiyor. Türkiye’den telefon eden arkadaşlarım, durumlarının felaket olduğunu, benim ise İsveç gibi bir yerde güven içinde olduğumdan emin olduklarını söylüyorlar. Dışarıya çıkarken ağzımı kapatacak bir maskemin olmadığından haberleri yok. Eczanelerde termometre bulunmuyor. Ağustosta gelecekmiş. Anlatmak mümkün değil. Ülkeye değil, sisteme bakılması gerektiğini düşünen yok. Üstelik uzman denilen kişiler de böyle düşünebiliyor. Geçen akşam Türk televizyon kanalları arasında dolaşırken İsveç hakkında konuşan bir uzmana rastladım. “Karantina kötü” diyor. İsveç karantinaya başvurmadan, günlük yaşam akışını sürdürerek sürü bağışıklığı için başarılı bir politika uyguluyormuş. Uzman, insandan söz etmiyor. “Ekonomi” diyor başka bir şey demiyor. Uzmanın savunduğu görüşün bir yerlerde yazılmış olduğunu düşünüp internette aradım. Amerikan Foreign Affairs dergisinde yazılmış meğer. Üç profesör ortak makalelerinde, ekonomik yaşamı sürdürmeyi başaran İsveç’i alkışlıyordu. Onlar için de ölen insanlar rakamdan ibaretti. Yeni liberalizmin kolay yenilmeyeceğini anladım. Savunucuları, ölülerin üzerine basarak sistemi savunmaya devam ediyor. Tabii onlar gibi düşünmeyenler de var. ‘İlaç, aşı beklenmeli’ Norveç’in epidemiyolojisti, İsveç’in yanlış yaptığı görüşünde. İnsanları koruyarak aşı, ilaç geliştirilmesini beklemenin doğru olduğunu savunuyor Norveçli uzman. Yakında sınır kapıları açılıp seyahate izin çıkacak ama Norveç, Danimarka ve Finlandiya bütün Avrupa’ya kapıları açarken İsveçlilere kapalı tutacak. Neyse, Foreign Affairs dergisi de 20 Mayıs’ta İsveç’te işlerin hiç de parlak olmadığını anlatan bir yazı yayımladı. Yeni liberalizm iflas etti ama çökeceğinden emin değilim. İnsanlar yeni liberalizmin hedonist yaşam biçimine alıştırılmış. Uyanacak gibi değiller. osman.ikiz@gmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle