24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 16 MAYIS 2020 CUMARTESİ TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER/YORUM Neden Meslek Odaları? Saray’ın yeni atağı, meslek odalarını ele geçirmek. Niye? Bir örnekle açıklayalım: Saray, geçen mart ayı sonunda bir kararname çıkardı ve 1956’da Atom Enerjisi Komisyonu olarak yapılandırılmış Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ve Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü (BOREN) ile daha iki yıl önce kurulan Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü’nü (NATEN) kapattı. Bunların hepsini, yeni oluşturulan Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu’na (TENMAK) bağladı. Kararnameyi inceleyen TMMOB’ye bağlı Fizik, Kimya ve Maden Mühedisleri odaları, yeni kurulan enstitünün başkan ve yürütme kuruluna verilen yetkilerin sınırsız ve denetimsiz olduğunu saptadılar. Kurumdaki birimlerin yönetim ve çalışma ilkeleri ile çalışanlarının görev yetki ve sorumluluklarının yasa ile düzenlenmediği için kararnamenin anayasaya aykırı olduğunu belirlediler. 64 yıllık TAEK’in kapatılmasıyla, yıllara dayanan uzmanlığın, kamusal birikim ve deneyimin, kurumsal hafızanın yok edildiğine dikkat çektiler. Türkiye’nin en önemli maden kaynağı olduğu için “Türk altını” diye adlandırılan bor ile ilgili kurumun yok edilmesiyle de ileride bor minerallerine dayalı oluşturulması olası bir teknoloji geliştirme merkezinin önünün kesildiğini vurguladılar ve şu sonuca vardılar: “Kararname, ülkemizde kamu örgütlenmesinin plansız ve hedefsiz bir biçimde yapılandığını, ülkenin günübirlik politikalar ve kararlarla yönetildiğini bir kez daha göstermiştir. Alınan yanlış kararlar ile köklü kurumlar, asırlık birikimler ve deneyimler yok edilmiş, kamu kuruluşları kamusal hizmet anlayışından uzaklaştırılarak ihaleci birimler haline getirilmiştir.” Buradaki sihirli sözcük “ihalecilik”tir. AKP’nin yaşam kaynağı yani. Yazının başındaki “Niye” sorusuna geri dönüp yanıtı verelim: Saray, meslek odalarını, halkın çıkarlarına, malına ve geleceğine sahip çıktıkları için ele geçirmek istiyor. Ya da başka anlatımla, yandaşların mamasının kesilmemesi için… Darbe Geliyor! Ağızlarında dolandırdıkları darbe sözlerinin aslı astarının olmadığını, bu söylentiyi uyduranlar kendileri de biliyor, ama yine de gökteki yıldıza kement atıyorlar… İçindeyiz, biliyoruz, yaşamın gerçekleri apaçık ortada: DİSK’in hesabına göre, salgın nedeniyle martnisanmayıs aylarında yaşanacak iş/istihdam yitimi yaklaşık 7 ile 8 milyon olacak. Dar tanımlı iş ve istihdam yitiği 12 milyona, geniş tanımlı işsizlik ise 1516 milyona ulaşacak! Damadın direksiyonda olduğu ekonominin istihdam yaratma kapasitesi günden güne zayıflıyor. Benzin kullanan azalmasına karşın, bir ayda benzine 5 kez zam geldi. Etin kilosu 100 liraya doğru tırmandı. Tencereler boş, kaynamıyor... Bu demektir ki ilk seçimde yurttaştan AKP’ye öyle bir darbe geliyor ki, yerel seçimlerdeki şamar yanında hiç kalır. Saray düzeni gitti gider, dahi gider… Sonra ver elini demokratik parlamenter sistem… AKP dersen, Turgut Özal’ın ANAP’ına döner. Bitpazarına düşer de, kuruş etmez… 16 MAYIS 2020 SAYI: 34555 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 03:51 05:38 13:05 17:01 20:23 22:02 Ankara 03:42 05:26 12:50 16:44 20:04 21:41 İzmir 04:12 05:52 13:13 17:04 20:24 21:56 İktidar, üzerinde durmasa da, ciddiye almasa da, görmezden gelse de, kamuoyunda tartışılmasını istemese de Ege Denizi’nde Türkiye’ye ait 18 ada ve 2 kayalığın, 2004 yılından beri Yunanistan tarafından işgal edildiği biliniyor. Bu konuda en çok çabalayan ve kamuoyu oluşturmaya çalışan isim, eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri Ümit Yalım. İşgal altındaki adalar konusunda farklı düşünenler İşin doğrusu ne? Belirtmekte yarar var. Ege Denizi’ndeki mevcut durum, Londra, Atina, Lozan ve Paris antlaşmaları ile saptanmıştır. Antlaşmalarda, “Şu hattın geri sinde kalan ada, adacık ve ka yalıklar Yunanistan’a aittir” gi İşgal altındaki adalar bi bir madde yoktur. Lozan ve Paris antlaşmaları, isim vere ve Türkiye’nin rek, hangi adanın, hangi devlete ait olduğunu hükme bağlamıştır. Türkiye’nin, ismi veril ise adaların aidiyetinin belirsiz olduğunu, Türkiye’ye ait olduğu yö şanssızlığı miş, aidiyeti belli adalar konusunda itirazı yoktur. nünde kesin bir antlaşma olmadı Antlaşmalarla, isim verilerek ğını öne sürüyorlar. Fakat daya rını istiyor. Yunanistan’a bırakılan adalar nakları zayıf. İkincisi, konuyu önemsemeyen, da Yunanistan’ın antlaşma koşulla İşgal altındaki Türk adaları soru gereğini yapmayan iktidarın bu yan rına uymasını beklemek, Türkiye’nin nu, birkaç gün önce bir kez daha lış tutumunu daha yüksek sesle eleş hakkıdır. Özellikle silahlardan arındır gündeme geldi. Getiren, CHP Ge tirmek yerine, iktidar ve Dışişleri ile ma, silahsızlandırma konusunda Yu nel Başkan Yardımcısı Ünal Çevi aynı çizgide buluşuyor nanistan, antlaşmalara uymamaktadır. köz oldu. Fakat Çeviköz, partisinin Üçüncüsü, partisinin işgal altında Yunanistan’ın antlaşmaları işine gel şimdiye dek izlediği çizginin tam ter ki adalar konusunda, şimdiye dek iz diği gibi yorumlaması, bazılarına say si bir çıkış yaptı. CHP milletvekillerin lediği siyaseti yok sayıyor. Tersini gı göstermesi, bazılarını yok sayma den, Ege adalarıyla ilgili soru önerge savunuyor. CHP Genel Başkanı’nın, sı, bazılarını delmesi, bazılarını es si vermemelerini istedi. Milletvekille adaların Yunanistan tarafından işgal netmesi, bazılarını tartışmaya açma rine yolladığı bilgi notunda, “Bu ko edildiği yönündeki demeçlerini, mil sı kabul edilemez. Bir antlaşma varsa, nuda soru önergesi vermemiz iktida letvekillerinin bu konudaki açıklama tüm tarafların, tüm maddelere uyma rı sıkıştırmaktan çok, bizi zor durum larını boşa düşürüyor. Böylesi mil ları esastır.    da bırakabilecek bir durum oluşturur” li bir meselede, şahsi bakışını orta Türkiye, herhangi bir antlaşma ile dedi. Dışişleri Bakanlığı’nın Ege ada ya koymanın ötesinde, partisinin yıl Yunanistan’a verilmeyen ada, ada ları konusundaki önergelere uluslara lardır savunduklarının tersini savu cık ve kayalıklarda; aidiyeti Türkiye’de rası hukuk çerçevesinde Türkiye’nin nup, partisini kamuoyu önünde zor olan ada, adacık ve kayalıklarda durumuna zarar vermemesi için ya durumda bırakıyor. Kendisinden ön Yunanistan’ın fiili durum yaratmasına, nıt vermeyeceğini söyledi. Çeviköz, ce CHP’de milletvekili olarak görev asker çıkarmasına, yerleşime açma “Adacık ve kayalıklar konusunda ba yapan, kendisi gibi Hariciye kökenli sına karşıdır. Yunanistan’ın 18 ada ve sındaki birtakım demeçler veya daya olan, Şükrü Elekdağ, Onur Öymen, 2 kayalığı işgal etmesine Türkiye’nin naksız iddialar üzerinden hareket et Osman Korutürk, Prof. Dr. Hüseyin sessiz kalması, Yunanistan’a hamle mek belki kısa vadede birtakım çev Pazarcı gibi isimlerin, yaklaşımını ve avantajı vermektedir. Karasuları, kıta relerde heyecan yaratabilir; ancak or çabasını da yadsımış oluyor. sahanlığı, münhasır ekonomik bölge ta ve uzun vadede ne CHP ne Tür Dördüncüsü, geçmişte, hiçbir ant konusundaki yayılmacı emellerini ce kiye için kazançlı olur. Bu nedenle, laşma ile Yunanistan’a verilmemiş saretlendirmektedir. uluslararası mahkeme kararlarına da olan Kardak Adası’na, Yunanistan’ın Türkiye’nin şanssızlığı şudur: “Va yalı olması gereken argümanları ile asker çıkarıp, fiili durum yaratıp, iş tan toprağı kutsaldır, kaderine terk ri sürerken ortak menfaatları düşüne gal etme girişimine karşı, Türkiye’nin edilemez” diyen Atatürk’ün kurdu rek hareket etmemiz, daha doğru bir attığı askeri adımın haklılığını, doğru ğu Türkiye, günümüzde, en temel ko yaklaşım olur” diye yazdı. luğunu ve meşruluğunu gölgeliyor. nularda bile milli hassasiyetini, mil Çeviköz’ün yaklaşımı yanlış. Ne Beşincisi, bu yeni görüş, partinin let olarak milli çizgide mücadele et denlerini sıralayalım. yetkili organlarında tartışılmış, uz me kabiliyetini yitirmiştir maalesef. Muhalefet niçin tutum değiştirdi? Birincisi, Çeviköz, Ege adalarıyla ilgili sorunun, “işgal” yerine, gerekirse “adaların silahsızlandırılması” bağlamında ele alınmasını öneriyor. Bu sözüyle adaları peşinen Yunanistan’a bırakıyor. Müzakereler yoluyla, silahsızlandırılmala laşılmış, parti görüşü olarak benimsenmiş midir? Öyle ise tutum değişikliğinin sebebi nedir? Şimdiye dek, Türkiye’nin savunduğu görüşü benimseyen CHP, niçin tavır değiştirmiştir? Neden iktidarın bu konudaki yanlış siyasetiyle uyumlu olma ihtiyacı duymuştur? Açıklama, içte ve dışta belli merkezlere mesaj vermek için mi yapılmıştır?     Atatürk’ü yok sayan sözde komünistlerin, Atatürk’e hakaret edip “Milli Mücadele’de keşke Yunan galip gelseydi” diyen ve yüksek kabul gören kimi muhafazakârların etkisi fazladır. Yunanistan’da ise iktidar ve muhalefet, komünist parti ve kilise, medya ve üniversiteler, hele de Türkiye karşısında, aralarındaki tüm ayrımları bir kenara atıp, aynı çizgide buluşmaktadır. Samsun Valiliği, anıta çelenk bırakılmasına virüsü gerekçe göstererek izin vermedi Atatürk’ü anmaya izin yok SARP SAĞKAL Samsun Valiliği, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli Mücadele’yi başlatmak için Samsun’a çıkışının 101. yılında sivil toplum kuruluşlarının Atatürk Anıtı’na çelenk bırakmasını koronavirüs tedbirlerini gerekçe göstererek izin vermedi. Karara tepki gösteren Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Örgütlenme Sekreteri Hasan Kütük, “AVM’leri açıyorsunuz, fabrikalarda işyerlerinde emekçileri yeterince özen göstermeden çalıştırıyorsunuz ama anmaya izin vermiyorsunuz” dedi. Birleşik Kamu İş Konfederasyonu, CHP Samsun İl Başkanlığı, ADD, Samsunspor Kulübü, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Samsun Lions Kulübü ve Samsun BİLNET okulları koronavirüs tedbirlerine uygun olarak sınırlı sayıda üyeleriyle Atatürk Anıtı’na çelenk bırakmak istedi. Ancak Samsun Valili ği, koronavirüs önlemleri kapsamında alınan sokağa çıkma yasağını gerekçe göstererek kurumlara izin vermedi. Duruma tepki gösteren Kütük, şunları kaydetti: “Sanıyorum bu virüs gerekçe gösterilerek siyasi iktidar her süreci kendine göre avantaja dönüştürme çabasında. Orada Valilik izin verse de vermese de Samsun Atatürk’ün mücadeleyi başlattığı yerdir. Bizim sorumluluğumuz Atatürk’ün emanetine sahip çıkmaktır.” l ANKARA ÖĞRETIM ÜYESI AKIT TV’DE AVRUPA KONSEYİ’NDEN ÇAĞRI: ÇOCUK ISTISMARINI SAVUNDU KAVALA DERHAL BIRAKILMALI İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Muttalip Kutluk Özgüven, “İstediğiniz doktora sorun, 1217 yaş arası çocuk doğurmak için en ideal yaş” dedi. Skandal yayınlarla gündeme gelen Akit TV’de konuşan Özgüven, “13 yaşında, hem aklen hem vücuden belli bir noktaya gelmiş bir insana sen ‘10 yıl çocuk doğurmayacaksın, kadınlığını yaşamayacaksın’ diyorsun. Süper kadın diye bir ırk var. Ve bu da 1316 yaş arasında... Hadi biraz büyütelim 1217 olsun” ifadelerini kullandı. Sosyal medyada Özgüven’e ve Akit TV’ye tepki yağdı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu “Gazi Üniversitesi dekanı nasıl istifa ettiyse Özgüven de öyle gidecek. Üniversitelerde kadın, çocuk düşmanlarına yer yok! Çocuk istismarını aklatmayacağız” ifadelerini kullandı. Özgüven’i kınayan İstanbul Aydın Üniversitesi hukuki süreç başlatıldığını açıkladı. l Haber Merkezi Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) Türkiye gözlemcileri Thomas Hammarberg ve John Howell ile birlikte Avrupa Konseyi raportörü Alexandra Lou is imzasıyla yayımlanan açıklamada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Osman Kavala hakkında kesinleşen hak ihlali kararı sonrası Kavala’nın derhal serbest bırakılması için Türkiye’ye çağrı yaptı. Covid19 salgınına vurgu yapılan açıklamada, “Türkiye makamlarını Kavala Kavala’yı derhal serbest bırakmaya ve AİHM kararını uygulamaya çağırıyoruz. Kavala’nın bırakılması önemlidir çünkü, o da, erken ve şartlı tahliyelere izin veren yasanın dışında bırakılması nedeniyle Covid19 tehdidiyle karşı karşıya. Bu bizim için derin bir endişe konusu” ifadeleri kullanıldı. l Haber Merkezi BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Bir haritayla ilgili çeşitli bilgileri içeren küçük çerçeve... Bir gıda maddesi. 2/ Oyunda cezalı çocuk... Spor salonları ve stadyumlar için kullanılan bir sözcük. 3/ Yerinde yapılan ve beğenilen davranış... Bir olayın ya da zamanın hemen sonrası. 4/ “Yahudi baklası, tirmis” gibi adlar da verilen ve nohuta benzer meyveleri kaynatıldıktan sonra yenen bitki. 5/ Sodyum elementinin simgesi... Eski Mısır’da güneş tanrısı... Enis Batur’un bir şiir kitabı. 6/ Ermenistan’ın para birimi... Bir renk. 7/ Tarla. 8/ Fazla bön, avanak... Eyerin ön ve arkasındaki çıkıntılı bölüm. 9/ Hastanelerde her hastanın gündelik yemek ve ilacının yazıldığı kâğıt... Bir gösterme sıfatı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Söylence... Mısır’ın plaka imi. 2/ 1 234 5 678 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 K A L AM I Ş Ç 1 2 3 4 A ŞUR T EMA T İ N S I VAĞ ANA FOR T A 2 3 5 FA EL FAN 4 6 O İ N İ TAF 5 7 8 R OM T A RO T A L ME S İ R E 6 9 EĞ İ R LAL 7 8 Nine... Boğa güreşi yapılan alan. 3/ El, kol ve baş ile yapılan an 9 lamlı işaret... Topuk, ökçe. 4/ Yağ ve hurma ile yapılan bir tür helva. 5/ işi, hile. 7/ Marmara Denizi’nde turis Olumsuzluk belirten bir önek... Rad tik bir ada. 8/ Nâzım Hikmet’in bir yum elementinin simgesi... Afrika’da tiyatro oyunu... Antalya’nın bir ilçesi. bir ırmak. 6/ Komedi ile trajedi ara 9/ Altılı ganyanın 5. ayağına verilen sında yer alan sahne yapıtı... Aldatma ad... Pasta hamuru. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Ankara’nın tehlikeli manevraları ABD Başkanı Donald Trump ilginç bir açıklama yaptı: “F35’lerin ana gövdesi Türkiye’de üretiliyor ve Türkiye’den gönderiliyor. Şimdi Erdoğan ile iyi ilişkilerimiz var, ama ya olmasa ne olacak? ‘Size F35 parçalarını vermiyoruz’ deseler ne yapacağız?” (14.5.2020). İlginçliği şundan: ABD, Türkiye’nin Rusya’dan S400 füze savunma sistemi almasına tepki olarak Türkiye’ye F35’leri vermiyor. Üstelik dördünün parası ödenmişken! Dahası, “2020 Nisanı’nda S400’ler çalıştırılacak” kararlılığı nedeniyle Türkiye’nin 2020 Martı’nda F35 üretim programından çıkarılacağını da ilan etmişlerdi. Bir ortak üretim olan F35’lerin 12 parçasını Türkiye üretiyor çünkü… Nitekim F35 Programı Direktörü Korg. Eric Fick, Kasım 2019’da ABD Senatosu’nun sorularını yanıtlarken şöyle demişti: “Halen 12 parça için arayışımız devam ediyor. Türkiye’nin F35 programından resmi olarak 2020 yılının mart ayında çıkmasını bekliyoruz ancak bu tarihe kadar alternatif arayışlarımız sürecek.” Bu durumda ya ABD o 12 parçanın üretimine bir seçenek bulamadı ya da yeni bir durum nedeniyle Türkiye F35 parçalarını üretmeyi sürdürüyor. S400 ertelemesi Kuşkusuz burada önemli bir durum, S400’lerin çalıştırılacağı kesin tarih olarak ilan edilen 2020 Nisanı’nın geçmesi ve Ankara’nın yaptığı erteleme açıklamasıdır. Önce 20 Nisan’da Reuters’e konuşan bir Türk yetkili S400’lerin çalıştırılmasının virüs salgını nedeniyle ertelendiğini duyurmuştu, ardından da Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield ve ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ile birlikte 30 Nisan’da katıldığı Atlantic Council panelinde bu durumu teyit etmişti: “Koronavirüs nedeniyle S400’lerde bir erteleme oldu ama süreç planlandığı gibi ilerleyecek.” S400’lerin salgın nedeniyle ertelenmiş olması, pek ikna edici değil. Zira salgında uçaklar uçabildi, radarlar çalışabildi, füzeler fırlatılabildi… Rusya’yla ilişkinin seviyesi Konuyu ilginç kılan bir başka gelişme daha yaşandı: Eski Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, eski NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı emekli Ora. James Stavridis’le birlikte 13 Mayıs’ta, Washington’daki Turkish Heritage Organization’ın düzenlediği “Transatlantik Askeri İttifak’ın Geleceği” başlıklı panele katıldı. Işık’ın iki mesajı öne çıktı: “Rusya’yla ilişkilerimiz stratejik değil, taktikseldir” ve “NATO’nun sadık bir üyesi olmaya devam edeceğiz.” Oysa Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, yanında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan’la birlikte 25 Ağustos 2018’de Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından kabul edildiğinde tarihi bir çıkış yapmıştı: Türkiye, ilk kez Rusya için “stratejik ortak” ifadesini kullanmıştı! Şimdi Akar’ın selefi Işık, ABD’li muhataplarına “ilişkinin aslında stratejik değil, taktiksel olduğunu” anlatıyor! Erdoğan’ın mektubu Şu üç olguyu da alt alta yazmalıyız: 1) Erdoğan, Trump’a 29 Nisan’da bir mektup yazdı ve şunu söyledi: “Suriye ve Libya başta olmak üzere, bölgemizdeki son gelişmeler, TürkABD ittifakının ve işbirliğinin en güçlü şekilde sürdürülmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.” Bu bir nevi “ittifakı sürdürme” niyet mektubuydu! 2) ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey 12 Mayıs’ta yaptığı bir açıklamada “S400 dışında Libya, NATO, KafkasyaKaradeniz bölgesi, Suriye ve Irak gibi diğer pek çok konuda Türkiye ile iyi anlaşıyoruz” dedi. Jeffrey’in şu mesajı da önemliydi: “Suriye’deki askeri varlığımızı devam ettireceğiz. Amacımız Suriye’de savaşı Rusya için ‘çıkmaz’ hale getirmek.” 3) NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg İtalya’nın La Repubblica gazetesine verdiği demeçte “Silah ambargosu, BM tarafından tanınan Serrac hükümeti ile Hafter tarafından idare edilen güçleri aynı kefeye koymaz. Bu nedenle NATO, Trablus hükümetine destek vermeye hazır” dedi (14.5.2020). Aynı gün Erdoğan, Stoltenberg’i telefonla aradı. Görüşmeye dair NATO açıklamasında Stoltenberg’in Erdoğan’a “Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Serrac’ın talebi üzerine, savunma alanında ve güvenlik kurumlarının inşasında Libya’ya yardım etmeye hazır olduklarını” söylediği belirtildi (14.5.2020). Ne yapmalı? Tüm bu olgular ne anlama geliyor? Ankara Washington’la yeni bir sayfa mı açmak istiyor? Yoksa Rusya’yı Suriye ve özellikle Libya’da kendi çizgisine zorlamak için taktik manevralar mı yapıyor? ABD/NATO’dan çare uman çizginin Türkiye’ye zarar verdiği onlarca örnekte deneyimlendi. O nedenle: 1) S400’ler, salgın gibi mazeretler bir kenara bırakılarak hemen çalıştırılmalı. 2) Türkiye’nin Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’daki tablo nedeniyle Rusya’yla ilişkileri taktik değil, kesinlikle stratejik düzeyde olmalı. TBMM PERSONEL TANITIM KARTIMI KAYBETTİM. HÜKÜMSÜZDÜR. SİBEL GÜLDİKEN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle