25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
kültür EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET 13 27 NİSAN 2020 PAZARTESİ CHP’den ‘320 milyon TL’lik fon nerede?’ sanatçılar için fon önerisi: MAHMUT LICALI CHPlideri Kılıçdaroğlu, geçen haftalarda tiyatro sanatçılarıyla bir araya gelmiş, görüşmede koronavirüs salgını dolayısıyla başta özel tiyatrolar olmak üzere kültürsanat camiasının yaşadığı sorunlar ele alınmıştı. Edinilen bilgiye göre, söz konusu görüşmede telif harcı adı altında toplanan ve 2017 yılı itibarıyla 320 milyon TL’yi bulan fonun bu süre içerisinde sanat camiasına destek verilmesi için kullanılması önerisi gündeme geldi. Kılıçdaroğlu’nun talimatı üzerine harekete geçen CHP Genel Başkan Yardımcısı İlgezdi, Kültür ve Turizm Bakanı Nuri Ersoy’un yanıtlaması istemiyle söz konusu fonun durumuyla ilgili soru önergesi yöneltti. İlgezdi, korona CHP, koronavirüs salgını nedeniyle zor durumda kalan tiyatro sanatçıları başta olmak üzere kültürsanat camiasına destek verilmesi için 320 milyon TL’yi bulan telif fonunun kullanılmasını önerdi... virüs salgını dolayısıyla çok zor günler geçiren kültürsanat camiası için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda zaten hazır olan bir kaynağın kullanılabileceğini anımsattı. İlgezdi, “Sanat camiası kan ağlarken, 2017 yılı itibarıyla 320 milyon TL biriken özel kopyalama harcı fonundaki para pandemi sürecinde işini kaybeden ve iş yapamayan sanat camiası emekçileri için önemli bir kaynak olacaktır” değerlendirmesinde bulundu. ‘Destek açıklanmadı’ Fikir ve Sanat Eserleri Yasası uyarınca üretilen ya da ithal edilen CD, DVD gi bi medya ürünlerinden yüzde 3 oranında telif harcı olarak kesinti yapıldığını ve bir fonda toplandığını anımsatan CHP’li İlgezdi, Kütür ve Turizm Bakanlığı’nın açıkladığı destek paketlerinin turizm sektörüne yönelik olduğuna işaret ederek, şunları dile getirdi: “Bunun dışında sanat ve sanatçılar ile ilgili bir destek açıklanmamıştır. Sahne sanatları ve müzik sektörü başta olmak üzere sokak sanatçısından, ışıkçısına kadar çok değişik kademelerde çalışanlar, oyuncular, gişeciler, yer göstericiler, sorumlu müdürler, set emekçilerinden oluşan binlerce kişinin hiçbir güvencesi yoktur.” ‘Envanter çıkarıldı mı?’ İlgezdi, 2017 yılından bu yana 3 yıl içinde fonda biriken paranın daha yüksek olduğuna işaret ederek “Bu para diğer dünya ülkeleri gibi sanata destek olunması için kullanılmalı ve sanatçılarımızı, sanat emekçilerimizi şu pandemi günlerinde bir nebze olsun rahatlatmalıdır” dedi. İlgezdi, fonun şu anki tutarının ne kadar olduğu, fondan kimlerin faydalandığı, salgın nedeniyle bugüne kadar kaç özel tiyatronun yararlandığını sorarken, “Pandemi sürecinde işini kaybeden sinema set emekçilerinden, mekânlarda şarkı söyleyenlere, müzik yapanlara kadar mağdur olan sanatçılar için bir envanter tutulmuş mudur” sorusunu da yöneltti. l ANKARA Farklı açılardan doğainsan ilişkisi Tayfun Atay yaklaşık iki yıl önce, 11 Haziran 2018’de “Cumhuriyet”te çıkan yazısında, Pendik’teki evinin bitişiğindeki doğal alana bırakılan hafriyat atıklarıyla ilgili deneyimini paylaşmıştı. İki yıl boyunca atıkları aldırtmak için belediyeye dil döküp durduğunu anlatan Atay şöyle diyordu: “İki yıl geçti, öbekler yerli yerinde... Fakat şimdi ne mi oldu? ‘Belediye Baba’nın erinip de yapamadığını ‘Doğa Ana’ sabırla ve şefkatle yaptı, o çirkin öbeklerin üzerinde yemyeşil otları, hatta ağaçları bitirdi! Mübarek örtüsünü beşeri çirkinliğimizin üzerine cömertçe, olgunlukla serdi. Şimdi birer yeşil tepeciğe dönüşmüş durumda iki yıldır orada duran inşaat atıkları.” İKSV Genel Müdürü Görgün Taner: “Milyonlarca takipçimizle dijitalde buluşuyoruz, etkileşim içinde kalıyoruz. Evde kalan sanatseverlere İKSV hesaplarını takip Yerkabuğunun uğultusu Doğainsan ilişkisine çok sıcak bir açıdan bakan bu yazıyı kesip saklamıştım. Aynı ilişkiyi bambaşka bir açıdan gündeme getiren bir haberi okuyunca hatırladım. Sözünü etti Sonbahardan önce ğim haber, 17 Nisan 2020 tarihli “Herkese Bilim Teknoloji” dergisinde çıktı. Brüksel’deki Belçika Kraliyet Gözlemevi’nden bir sismolog, koronavirüs pandemisi nedeniyle insanlar eve kapanıp insan faaliyetleri azalınca, sismik gürültünün, yani gezegen kabuğunda canlı etkinlik yok! kititreşimlerinuğultusununazaldığınıanlatı etmelerini öneririm” yordu. Gözlemevindeki bir sismometreden elde edilen verilere göre, karantina tedbirleri in san kaynaklı sismik gürültünün üçte bir ora YAZGÜLÜ ALDOĞAN yal medya hesaplarında bu son dö nında azalmasına neden olmuştu. Bu azalma nemde farklı sanat alanlarında dün sayesinde ekipmanların hassasiyetleri artmış, Benim gibi kültür sanat tutkunu olanların uzun yıllardır İstanbul’dan ayrılıp tatile gitmek için İstanbul Kültür Sanat Vakfı, İKSV’nin festivallerinin bitmesini bekleme döneminden ne zaman kavuşulacağını bilememe dönemine geçildi. Koronavirüs, 15 Temmuz kalkışmasından bile beter etkiledi kültür sanat yaşamı Koronavirüs daha ülkemizde görülmemişken, Görgün Taner, Leyla Gencer anısına düzenlenen gecede, sahnede... yada ve Türkiye’deki gelişmeleri de takipçilerimizle paylaşmaya özen gösterdik, yöneticilerimiz internette herkese açılan binlerce seçenek arasından kendi önerilerini, seçkilerini yayımladı. Bu da takipçilerimizi memnun etti ve takipçi sayılarımıza da olumlu yansıdı. Evlerimizde de olsak, dijital mecralarda kültürsa çok küçük depremleri bile algılama kapasiteleri yükselmişti. Haberi okuyunca, özellikle büyük kentlerin gürültü kirliliği aklımdan geçti. Nedense bu kirliliği sadece bizlere, insana yönelik bir tahribat olarak algılamıştım bugüne dek. Oysa gürültü insandoğa ilişkisinde de rol oynayabiliyormuş. Gezegenin atmosferini sera gazlarıyla kapladığımız yetmemiş, yerkabuğunun üzerini de hareketli araçlarımızdan, iş makinelerimizden, fabrikalarımızdan, yarat nı. O zaman bile Caz Festivali’ni kapa natın birleştirici gücüyle sanatsever tığımız yeraltı veya sualtı patlamalarından vb. lı mekânlarda izlemeye devam etmiş lere dokunabilmek en büyük hede oluşan devasa bir gürültü örtüsüyle örtmüşüz. tik! Şimdi biz evlerde karantinada, kül fimiz. İlerleyen süreçte, farklılık ka Atay’ın bitişiğindeki boş arazide “beşeri çir tür sanat dijitalde! Bu kriz, sanatçıla tan içeriklerin bu sonsuz denizde ay kinliğimizin” üzerini doğa örterken, yerkabu rı da, bizim gibi onları izlemeyi, dinle rışacağını düşünüyorum. İzleyiciler ğunun üzerini de biz “beşeri çirkinliğimizle” meyi özleyenleri de, bu işin organizasyonunu yapanları da çok fena kıstırdı. İKSV Genel Müdürü Görgün Taner’le kriz döneminde sanat kültür etkinliklerini konuştuk, tabii ki mail yoluyla, bağışlayın, biraz resmi oluyor böylesi. Pandemi üzerimize çöktü n Krizin bu kadar vahim ve derin olduğunu ilk nasıl fark ettiniz, ilk iptaller nasıl başladı, biraz hatırlayalım, sonra ne gibi projeler geliştirdiniz ve nasıl devam ettiniz? Aslında ilk sinyaller ocak ayında gelmeye başladı ama pandemi esas mart ayında üzerimize çöktü. 11 Mart’tan itibaren kademeli olarak uzaktan çalışmaya geçtik. Ardından hem festivaller hem de diğer faaliyetlerimiz için alternatifler düşünmeye başladık. Salgının Fransa, İtalya ve İspanya’da yayılmasının ardından Türkiye’de de vakalar görülünce önce İstanbul Film Festivali’ni ve Salon İKSV konserlerini, sonra da İstanbul Müzik Festivali’ni erteleme kararı aldık. Şimdi İstanbul Caz Festivali’ni de erteliyoruz. Bizim ilk önceliğimiz çalışanların, izleyicilerin ve sanatçıların sağlığını korumak. İlk önlemleri aldıktan sonra biz de tüm kurumlar gibi dijital mecraların kullanımına ağırlık verdik. Bu dönemlerde hem geriye dönüp bakmak, hem hep ertelediğiniz işleri yapmak için iyi bir zaman; hem de kullanabileceğiniz mecralara uygun üretim nasıl olur diye bakmak mümkün. Daha önce farkında olmadığımız birçok olanağın farkına vardık, özellikle erişim ve üretim konusunda. n İlk işiniz Zeynep Oral’ın da senaryosunu yazdığı ve anlatıcılığını üstlendiği Leyla Gencer belgeseli oldu. Sonra kitaplar, film festivalinin filmlerinin izlemeye açılması, İstan çevrimiçi olanaklarla gerçekleştirildi. bul Bienali gibi işlerinizin seçkileri 1417 Nisan arasında internet üzerin nin yayımlanması geldi. den sunumlar yapıldı ve Anadolu Efes Senaryosunu Zeynep Oral’ın yazdığı, ile TRT’nin katkılarıyla bu dönemde bi yönetmenliğini Selçuk Metin’in yaptı le sinemacılara kaynak aktarmayı ba ğı Leyla Gencer belgeseli 3 haftada 60 şarmış olduk. İstanbul Bienali geçtiği bin kişi tarafından izlendi. Çok yakın miz bienallerden bir film seçkisi hazır da bu rakam 100 bini geçer. Yine Sel ladı. İstanbul Caz Festivali’nin 25. yı çuk Metin’in yönet lında çok önemli bir tiği Ve Perde! isim Türkiye Cazı konse li Haldun Taner bel ri yapılmıştı. Bu kon geselinin izlenme ser de parçalar hali sayısı da şimdiden ne YouTube kanalı 25 bin civarında. mızda gösteriliyor. Çok yakında hoş bir Yani evde kalırken sürprizimiz daha sanata sarılanlar için olacak. Doğumunun İKSV’nin geçtiğimiz 100. yılında, 2002 yıllarda yaptıkların senesini UNESCO dan bir seçki sunu “Nâzım Hikmet Yı Görgün Taner ve Yazgülü Aldoğan, ka yoruz. lı” ilan etmişti. İs rantinadan çok önce, bir davette birlikte. n Dijital etkinlik tanbul Tiyatro Fes lerinizin izlenme tivali de Genco Erkal’ın hazırladığı sayılarından memnun musunuz? Şu çok özel bir yapımla Nâzım’ı anmış dönemde Instagram ve YouTube’da tı. Rumeli Hisarı’nda sergilenen oyun sayısız canlı sohbet ve etkinlik var. da Genco Erkal, Yıldız Kenter, Ayla Al Hangisini izleyeceğimizi bilemiyo gan, Zeliha Berksoy, Jülide Kural, Zu ruz, bu size olan ilgiyi etkileyecek hal Olcay, Tilbe Saran, Sema, Zeynep bir faktör olabilir mi? Tanbay ve Işık Yenersu rol almışlar İKSV olarak sosyal medyayı etkin dı. Hem oyunu, hem de belgeseli You kullanmak için çaba sarf ediyoruz. Ins Tube kanalımızdan yayımlıyoruz. Ayrı tagram, Facebook, Twitter, YouTube, ca İstanbul Film Festivali, MUBi işbirli Vimeo ve Linkedin hesaplarımızı top ği ile geçtiğimiz yıllarda ödül alan film lamda 3.5 milyon kişi takip ediyor, bu lerden bir seçki yaptı ve çok ilgi gör sayıya tüm festivallerimiz ve diğer ça dü. Film endüstrimize önemli katkılar lışmalarımızla ilgili sosyal medya he da bulunan Köprüde Buluşmalar plat saplarını da eklersek 6 milyondan faz formu da 15. yılını kutlarken ilk kez la takipçi ile iletişim halindeyiz. Sos daha seçici olacaktır. Sanatseverlere İKSV hesaplarını takip etmelerini öneririm. Eskisi gibi olmayacak n Karantina günlerinde insanlar ya evde ekmek yapıyor, ya sosyal medyada vakit geçiriyor. Bugünler geçtikten sonra eğlence sektöründe ve kültür sanat etkinliklerinde patlama yaşanacağını düşünüyorum, katılır mısınız? İlk başlarda bir çekingenlik olacaktır. Asıl sonbahara düzelme bekliyorum. Kültür faaliyetlerinin nasıl başlayacağı ve uygulamaların neler olacağını hem kendi içimizde, hem sektörde hem de uluslararası kültür kuruluşları ile tartışıyoruz. Tek bildiğim, en azından bir süre eskisi gibi olmayacak. Nasıl olacağını söylemek için ise biraz erken. Pandemi döneminde bilim, sanat ve teknolojinin değeri ve önemi bir kez daha anlaşıldı. Dünya tarihinin herhangi bir döneminde televizyonlarda veya başka mecralarda bilim insanları bu kadar söz alıp konuşmamışlardır herhalde. Umarım bundan sonra bilime, sanata ve teknolojiye ayrılan kaynaklar artar. Söylemeden geçemeyeceğim bir başka tehlike ise iklim değişikliği. Göz göre göre gelen bu tehlikeyi de pandemi gibi başımıza felaketler gelince mi dikkate alacağız acaba? Sokağa çıkmanın azaldığı birkaç gün içinde hepimiz İstanbul’dan Uludağ’ın görülebildiğini hatırladık. Çok sevindik. Dünyada hava kirliliği oranı ciddi şekilde düştü. Bugünler geçtikten sonra ilk yapmamız gereken, çok geç olmadan, hayatı nasıl sadeleştireceğimizi düşünmek olmalı. örtmüşüz. Şimdi Covid19 salgını küresel çapta tüm insani faaliyetlere geri adım attırınca, atmosferdeki sera gazlarının oranı düşüyor, hava kirliliği azalıyor, hatta yerkabuğu bile rahatlıyor, üzerindeki beşeri gürültü yükünden bir nebze olsun kurtuluyor. Buradan çıkarılacak dersler olsa gerek... Savaş söylemi Salgın çok trajik bir seyir izliyor, kayıpların vardığı boyutlar ortada; ihmaller, kapitalizmin doğasından kaynaklanan çarpıklığa eklenen neoliberalizm belası, insanın kendi yarattığı ucube bir sistemin kölesi olması acıları katlayarak çoğaltıyor. Bu kadar acıyla başa çıkabilmek için olsa gerek, neredeyse tüm dünyada bir “savaş söylemi” geliştiriliyor, bir seferberlik havası yaratılıyor. İnsan önce karşıdaki afetin büyüklüğü nedeniyle doğal karşılıyor bunu, ama sonra kendine sormadan edemiyor: Sanki uzaylı istilası altındayız, sanki uzaydan koronavirüs filoları gelip insanlığa savaş açmış, dünya ulusları da dev bütçeli Hollywood filmlerindeki gibi birleşmiş, ortak düşmana karşı kendilerini savunuyorlar. İnsanlık neden savaş dilinin bu kadar etkisinde? Neoliberalizmin hâkim olduğu her yerde, sistem çarkları arasında ezilmiş sağlık çalışanlarının salgın günlerindeki sözcüklere sığmayan fedakârlığını ifade etmek için neden başka bir dil kullanamıyoruz? Yoksa doğa ile, dünya ile, evren ile savaşta olduğumuzun farkındalığı mı bizi böyle konuşturuyor? 1969 yılında ABD’nin MIT Üniversitesi’nde bilim insanları ve öğrenciler tarafından kurulan Union of Concerned Scientists’in (herhalde İlgili Bilim İnsanları Birliği diye çevrilebilir) Nobel ödüllü fizikçi başkanı Henry Kendall, 1992’de bir uyarı bildirisi kaleme almış ve bu bildiriyi tüm dünyadan pek çok bilim insanı imzalamıştı. Uyarı şöyle başlıyordu: “İnsanoğlu doğal dünya ile savaşmaktadır.” Bu uyarı bildirisini ve doğayla savaşımızı tekrar ele alacağım. Omar ve Biz, Van Eyck: OptiK Devrim sergisi evinizde! Sıra dışı sanatçılarından biri sayılan Flaman ressam Jan Van Eyck adına, Belçika’nın Ghent Güzel Sanatlar Galerisi’nde açılan “Van Eyck: Optik Devrim”, sergisi, nisan ayının ilk haftasında dünya genelinde sanatseverlere açıldı. Galerinin salgın nedeniyle kapatılmasından sonra, sergi süresinin, 15. yüzyılda yapılan eserlerin kalitesi, kırılganlığı ve yüksek sigorta primleri nedeniyle uzatılamaması dikkate alınarak, Flaman Turizm Bürosu işbirliğiyle, “Stay At Home Museum” (Evde Kal Müzesi) projesi kapsamında çevrimiçi yapılmasına karar verildi. “Dünya Van Eyck’e gelemiyorsa, Van Eyck tüm dünyaya gidiyor” başlığıyla oluşturulan proje The Stay At Home Museum – Episode 1: Jan van Eyck başlığında Youtube’da gezilebiliyor. Sergide, küratör TillHolger Borchert’in rehberliğinde Van Eyck’i en küçük ayrıntısına kadar keşfetmek mümkün! Rasim Öztekin: İsmail Dümbüllü’nün kavuğunu bu yıl devredeceğim İsmail Hakkı Dümbüllü'nün kavuğunu, daha önce Ferhan Şensoy'dan devralan Rasim Öztekin, TRT 2'de katıldığı bir programda “Rahatsızlığımdan dolayı, doktorlar canlı performansı yasakladı bana. Bu nedenledir ki kavuğu bu sene genç bir arkadaşa devredeceğim” dedi. Ortaoyunu ve doğaçlama sanatçı Ferhan Şensoy Rasim Öztekin sı İsmail Hakkı Dümbüllü, ustası Kel Hasan’dan devraldığı kavuğu, 1968’de oyuncu Münir Özkul’a devretmişti. Münir Özkul tarafından 1989’da Ortaoyuncular Tiyatro Topluluğu’nun kurucusu Ferhan Şensoy’a devredilen kavuk, Şensoy tarafından 12 mayıs 2016'da Rasim Öztekin'e devredilmişti. Mısır’da 1600 yıllık tabut bulundu İspanyol ve Mısırlı arkeologların ortak çalışmalarıyla Mısır’ın güneyindeki Luksor kentinde firavunlar dönemine ait, içinde değerli taşlardan yapılmış gerdanlıklar bulunan bir tabut ortaya çıkardı. Mısır devlet gazetelerinden Ahram’ın haberine göre, kentin Zira Ebu Nece bölgesinde yapılan kazılarda, 17. firavun ailesi dönemine ait yaklaşık 1600 yıl lık ahşap bir tabut bulundu. Dışı beyaz, içi kırmızı renge boyalı, çınar ağacından yapılmış, tek parça tabutun, uzunluğunun 1 metre 75 santimetre, genişliğinin 33 santimetre olduğu, içinde mumyalanmış halde 1516 yaşlarında bir kadının yattığı, kulağının birinde halka şeklinde bakırdan küpenin yer aldığı kaydedildi. Arjantin’de en iyi film seçildi Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle TRT ortaklığında çekilen 2019 yapımı Omar ve Biz, Arjantin'de düzenlenen 6. Santa Cruz Uluslararası Film Festivali'nde (FECSC Festival De Cine De Santa Cruz) En İyi Film seçildi. Yönetmenliğini Maryna Er Gorbach ve Mehmet Bahadır Er'in yaptığı filmin, Polonya'daki 35. Varşova Film Festivali ile Portekiz'deki 40. Fantasporto Film Festivalinin yanı sıra 7. Kayseri Film Festivali, 9. Malatya Film Festivali, 7. Antakya Film Festivali ve 6. Boğaziçi Film Festivalinden de ödülleri bulunuyor. Gelecek aylarda sinemaseverlerle buluşması beklenen, görüntü yönetmenliğini Aydın Sarıoğlu'nun yaptığı filmde, Cem Bender, Taj Sher Yakub, Menderes Samancılar, Hala Alsayasneh, Uygar Tamer, Ushan Çakır, N'Sele Celia Sophie, Timur Ölkebaş, Ali Emrah Doğan, Volkan Girgin, Sedef Girgin ve Savaş Sezer rol alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle