20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 5 MART 2020 PERŞEMBE EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER/YORUM Erdoğan Atatürk’ün antitezidir İktidarın koalisyon ortağı Devlet Bahçeli çok tartışılan “neden Suriye’deyiz” sorusuna “İdlib’den çekilirsek, Hatay’dan oluruz” yanıtını verdi (3.2.2020). Bu aynı zamanda kamuoyu çalışması yapılan “Atatürk’ün Hatay’ı alması ile Erdoğan’ın İdlib’i almak istemesi arasında bir bağ kurma” çabasıdır! Bir süredir Ankara’da, Saray’da, bu çerçevede bir jeopolitikçilik yapılıyor… Tıpkı Bahçeli’nin söylediği gibi, “İdlib’den çıkarsak, Hatay’dan oluruz” deniliyor. Turgut Özal döneminde de vardı bu: “Kerkük ve Musul’u almazsak, Diyarbakır’ı veririz” diyorlardı. Oysa Kerkük ve Musul’u almadık; Diyarbakır’ı da vermedik! Çünkü aslında tersi geçerliydi: Kerkük ve Musul’u almak, sonrasında Diyarbakır’ı da vermek demekti! Emperyal heves İktidarın “İdlib’den çıkarsak, Hatay’dan oluruz” söylemi bir aldatmacadır. İdlib’i almaya kılıf dikmektir. Ki bunun sonu da yoktur. Bugün “İdlib’den çıkarsak, Hatay’dan oluruz” derler. Yarın “İdlib’de tutunabilmek için Halep’i de almamız lazım” diye tuttururlar. Sonra da “ama Halep’te kalabilmek için de Şam’ı almak gerekir” derler! Bunlar “emperyal” hevesin, “fetih” iştahının coğrafi bahaneleridir. Almanların ürettiği, Amerikalıların geliştirdiği ve dünyamıza büyük zarar veren bir anlayışın türevidir… Siyasi birliğini ancak 1871’de sağlayan ve sömürge yarışında geç kalan Almanya, doğuya doğru genişleme hedefi koydu ve buna da “yaşam alanı” diye bir gerekçe sundu. Özetle Almanya’nın güvenliği doğusundaki topraklardan, Polonya’dan başlıyordu. O zaman Almanya Polonya’yı işgal etmeliydi! Bu anlayış iki büyük emperyalist paylaşım savaşına ve milyonların ölümüne neden oldu… ABD, Alman devletinin bu anlayışını geliştirdi ve “terörü kaynağında bitirmek” diye bir teze dönüştürdü! Irak’ın, Afganistan’ın işgali; Libya ve Suriye’yi parçalama operasyonları işte bu “bahaneyle” yapıldı… Davutoğlu iktidarda AKP hükümetinin “ÖSO koridoru” hedefi, Ahmet Davutoğlu’nun fikirlerinin hâlâ iktidarda olduğunu gösteriyor! Önemle anımsatalım. Ahmet Davutoğlu 21 Mart 2009’da aynen şöyle diyerek AKP’nin dış politikasının ana hedefini ilan etmişti: “Türkiye, küresel yeni düzene, çevresinde alt bölgesel düzenleri yeniden kurarak katkıda bulunacak ve bu da soğuk savaş sonrasının yeni dünya düzeni olacaktır.” Davutoğlu küresel merkezlere görev tarifi yaptıktan 40 gün sonra, 1 Mayıs 2009’da da dışişleri bakanı olmuştu! AKP hükümeti hâlâ oradadır: Küresel düzenin çevresinde, alt bölgesel düzen kurmaya çalışmaktadır. Kimileri de bunu “alt emperyalizm” diye isimlendirmektedir. Fakat “sorun” şu ki, Türkiye emperyalist değildir, çünkü onun gereği olan irilikte bir kapitalist ülke bile değildir! O nedenle Şam’a 6 saatte inmek, Emevi Camisi’nde fetih namazı kılmak, Suriye’de ÖSO koridoru kurmak hayaldir. Atatürk’ün ‘güvenlik kuşağı’ modeli Türkiye’nin güvenliği Suriye topraklarında koridor kurmakla, nüfuz alanı inşa etmekle sağlanmaz, Ankara ile Şam arasında dostluk inşa ederek sağlanır! Ankara, Atatürk’ün Türkiye’nin kuzeyinde, batısında, güneyinde, doğusunda barış ve güvenlik kuşaklarını kurma anlayışını esas almalıdır. SSCB’yle dostluk anlaşması, Balkan Paktı, Sadabat Paktı… Bunlar, güvenliği komşuların toprakları üzerinde bulunarak değil, komşuyla birlikte “barış kuşağı” oluşturarak bölgesel güvenlik oluşturmanın uygulamalarıdır. Türkiye yeniden bu rotaya girmelidir. Ve sonuç olarak Atatürk’ün dün Hatay’ı “gerçekte Fransa’dan” almasıyla, Erdoğan’ın İdlib’i bugün Suriye’den almaya çalışması arasında bir paralellik yoktur; tersine, anlayış olarak tam zıtlık vardır! 5 MART 2020 SAYI: 34483 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:01 07:25 13:21 16:31 19:06 20:25 Ankara 05:46 07:09 13:05 16:17 18:51 20:09 İzmir 06:10 07:31 13:28 16:41 19:15 20:31 İdlib’de savaşı destekliyorsan, bayrağını seviyorsun! Gençlerimiz öldükçe “Şehitler Tepesi dolmaya devam ediyor” diye gurur duyuyorsan, senden daha Türkiye sevdalısı yok! Ama savaşa karşıysan, “İdlib’de ne işimiz var?” diyorsan, her şehit için kahrolup “Neden!?” diye haykırıyorsan, sanki hainsin! Ülkenin nabzı “savaş” yönünde attırılırken, okuduğum haber kelimenin tam anlamıyla beni benden aldı: İstanbul’da 10 Mart Salı gece yarısına kadar “Savaşa Hayır” sloganını kullanmak yasaklanmış! İster gülün ister ağlayın. “Yeni şehit acıları yaşanmasın” diye çırpınan kesim, açıkça hedef gösteriliyor! Peki, ölüme ve savaşa karşı ses yükseltenlerle uğraşmayı milliyetçilik sayanlar, ortada dolaşan şehit ailelerinin feryatlarını görmezden mi geliyorlar? O cenazelerde, o ateşin düştüğü evlerdeki haykırışları duyan var mı? Atatürk’ün unutulmaz iki özdeyişi “Şehitler Tepesi bizim iktidarımızda boş kalacak” diyen Kılıçdaroğlu’na karşı ağızlarına Atatürk’ten tarihi anekdotlar doladılar. 25 Nisan 1915’te, 57. Piyade Alayı’na söylediği “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!” cümlesini, şimdi harıl harıl sanki doldurmaktan gurur duydukları Şehitler Tepesi için bir emsal olarak kullanıyorlar ve aradaki farkı göremiyorlar: Atatürk, yurdu işgal edip bizi yok etmeye gelen düşmanla savaşıyordu. Tartışmaya açık teorilerle, gri dış cephelere sürmedi askerlerini. Hedefi Şehit Tepeleri doldurmak değil, tersine gereksiz tek can kaybını durdurmaktı. Atatürk’ün kendisiyle özdeşleşmiş sloganını bilmeyen yoktur dünyada: “Yurtta sulh cihanda sulh”. Bu, dünyanın en sade ve en derin cümlesidir. Son derece basit ve rip, “Bence Türkiye iyi yö netilmiyor, Erdoğan’ı dü şürene kadar onun rejimiy le savaşacağım” diye tut tursa, ne yaparız? Böy le bir mantıkla dünya ba şını savaştan kaldırabi Bataklığa balıklama lir mi? Ortadoğu’da herkes birbirini hedef göstere dalmanın bedelleri rek “Sen benim çıkarlarımı tehdit ediyorsun” diye insan yaşamının hiçe sayıldı hatta katmanlı düşünemeyenlere göre boş bir laf gibi gelebilir. Halbuki dünya tarihinin hem en çetrefilli ama en net, en felsefi ama en radikal “direkt” sözüdür. Bu cümle, tüm dünya siyasilerinin kahvaltı mönüsünde “günün vazgeçilmez spesiyali” olarak bulunmalıdır. Bunun tamamlayıcısı olan, ğı bir ortamda savaş düğmesine basabilir ve basmıştır da! Ortadoğu’nun nasıl bir bataklık olduğunu görmemek mümkün mü? Emperyalizmin her türlü ince hesabı yaparak cahil milletleri bu coğrafyada hem kullandığı hem birbirine düşürdüğünü bilmeyen var mı? Daha doğrusu, biz Ortadoğu’nun bu yapısını yok sayarak o bölgeyi büyük önderin diğer ünlü cümlesi dikensiz bir gül bahçesi, bir İsviç de şudur: “Savaş, zaruri ve haya reAvusturya kırması alana evirme ti olmalıdır. Milletin hayatı tehli ye gücümüz, halimiz, vaktimiz ye keye girmedikçe, savaş bir cina tebilir mi? Böyle bir saçma sapan yettir”. Yani: Düşman bir sınırımız hedefle Allah korusun daha kaç dan girmiş ilerliyorsa, toprağımıza, bin şehit veririz? Başka ülkelerin canımıza, ulusumuza saldırıyorsa, iç işlerine doğrudan karışmanın Çanakkale’de olduğu gibi, Kurtu yıkıcı sonuçlarını görmüyor mu luş Savaşı’nda olduğu gibi, savaş sunuz? “Biz Suriye halkının tale bir zorunluluktur. Bunun dışında, biyle oradayız” cümlesiyle kendi yan gerekçelerle bu “zaruret” imal askeri operasyonlarımıza gerek edilemez. İşte Atatürk’ün kendi ca çe oluşturursak, bunun başı so nını da bizzat ateşe atarak herke nu olabilir mi? Emperyalizmin sı se “ölmeyi emretmesi”, komutanın nır ötesi güvenlik gerekçeli ope kaçınılmaz gerçekçiliğidir. rasyonlarının maliyetleri, kaç tril yon dolar, kaç milyon ölüdür? Sa Biz Ortadoğu polisi mi vaşın ekonomik boyutlarına girdi olduk? ğimiz an, zaten iş iflas ediyor! Halkın önemli bir kısmının ay sonunu Peki, iddia edildiği gibi, Libya ve getiremediği ve çocukların etsüt İdlib’de silaha sarılmak için öne alamadan beslendikleri bir coğraf sürülen nedenler, Esad’ı düşürmek yada, biz elimizdeki avucumuzda için verilen ısrarlı ve ağır mücadele, ki son kalan maddi gücü milyarlar yukarıda aktardığımız “zaruri” şart ca dolar olarak “onlar gibi” savaşa ları oluşturuyor mu? Ortadoğu’da dökebilir miyiz? siyasi çizgisi hoşunuza gitmeyen Derdimiz bize yeter; biz çev her lideri, ister Esad ister Hafter remizdeki Suriye’nin, Irak’ın, olsun, indirmek için Türk askerle İran’ın, Libya’nın antidemokratik rini sahaya sürüp, “Hadi Mehmet yapıları, hoşumuza gitmeyen et çik, bayrağımız için savaş!” demek, nik veya dini unsurlarla alışveriş ne kadar akıl kârı? Yarın öbür gün, lerini veya askerimaddi çıkarla adamın biri de gözlerini bize çevi rımıza ters düşen tavırlarını öne sürerek kendimize yarattığımız “özel gerekçelerle” emperyalist devletlerden kes yapıştır yaparak kopya ettiğimiz yöntemlerle sıcak savaşlara daldığımızda, işte Atatürk’ün o ünlü iki cümlesinden de fersah fersah uzağa düşmüş oluyoruz. Atatürk, 19231938 arasında, isteseydi, bu saydıklarımıza benzer bin bir gerekçe yaratarak komşu topraklarında savaşa yönelebilirdi! Ama uzak durdu bu maceralardan. Savaşın yıkımını, korkunçluğunu, insaniailevi dramlarını bizzat içinden bildiği için, tersine insanlığa ışık tutan o barışçı felsefesini geliştirdi. Parlamento’da yapılabilecek beyin fırtınalarının artık tarih olduğu, ana muhalefet partisi liderinin elini şehit cenazesinde sıkmamanın, onu iktidar katından arayıp bilgilendirilmeye gerek bile görmemenin ve bu dışlamanın “hava basma yöntemi” olarak kullanıldığı yoz ortamda, maalesef “düşmanın kaç uçağını düşürdük, kaç askerini öldürdük, kaç tankını imha ettik” gibi istatistiklerle sanki dijital sayısal oyunları içeren maçlar yapıyoruz! Bu bir sayıyla kazanılıp kaybedilecek spor müsabakası veya bilgisayar oyunu değil. Siz kendinizi 23 yaşında oğlunu kaybeden bir annenin yerine koyabiliyor musunuz? Kaç “düşman” öldürünce onu rahatlatabileceğinizi sanıyorsunuz? “Bizi Suriye ile baş başa bırakın, kendi hesabımızı keselim” şeklinde Putin’e bugünkü görüşmede tekrarlanacak o yaklaşım, bırakın başka bir ülkenin egemenliğine kastetmenin ötesinde, Suriye topraklarından daha nice şehitler çıkarır. İranIrak savaşının arkasında kaç milyon ölü bıraktığını hatırlıyorsuz değil mi? Rusya ile ABD arasındaki gelgitlerimiz daha ne kadar sürecek? Benim için vatanımda toprağımı saldırıdan korurken can veren şehitlerin acısı geçmez! Yanlış politikalarla dış topraklarda yaşamını kaybeden şehitlerimizin acısını ise hiç açmayalım... Cumhurbaşkanlığı vakıflara ‘İdlib’ metni yollayarak imzalanmasını istedi Azınlıklara dayatma Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın “Bahar Kalkanı Harekâtı” çerçevesinde, azınlık vakıflarına imzalamaları için “İdlib” metni gönderdiği belirtildi. Ermeni cemaatine yönelik yayım yapan HyeTert sitesinde yer alan habere göre, söz konusu metinde, “Fedakâr ecdadımızın ve kahraman şehitlerimizin emaneti bu vatana, her koşulda sahip çıkacağımızı, devletmillet bütünleşmesiyle mücadelemizi ele ele, omuz omuza vereceğimizi bir kez daha dünyaya haykırıyoruz” dendi. Ermeni, Rum, Yahudi ve Süryani vakıflarına gönderilen metinde “Feraset sahibi milletimiz her zaman devletinin yanında olmuş ve olmaya devam edecektir. Sivil toplum örgütleri olarak bu aziz milletin bir parçası olmakla iftihar ediyoruz. Bölgemizde yaşanan gelişmeler doğrultusunda, ülkemizin huzur ve güvenliği için devletimizin bu zalim, katil ve canilere karşı aldığı her kararın arkasında olduğumuzu ve atılan her adımı desteklediğimizi ifade ediyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm zorlukların üstesinden birlik ve beraberlik içinde geleceğimizden kimsenin kuşkusu olmamalıdır” ifadeleri kullanıldı. l Haber Merkezi Öğrenciler, KYK bursları ve açılan soruşturmaları protesto etti. Ankara’da öğrenci eylemine polis müdahalesi: 30 gözaltı Ankara’da gençlik örgütlerinin kesilen Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) bursları ve açılan soruşturmalara karşı, KYK merkez binası önünde yapmak istediği eyleme polis müdahale etti, en az 30 öğrenci gözaltına alındı. “Müşteri de ğil öğrenciyiz” sloganı atan öğrencilerin önü polis tarafından kesildi ve müdahale edildi. Polis müdahalesi sonrası Kurtuluş Parkı’na giden öğrenciler, polis tarafından ters kelepçe ile gözaltına alındı. l Haber Merkezi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] 6 YIL HAPİS CEZASI ALDI IŞİD’li terörist tahliye edildi Kayseri’de cihatçı terör örtgütü IŞİD’e yönelik soruşturma kapsamında tutuklu yargılanan Mübarek Iyade, “terör örgütüne üye olmak” suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılırken, yurtdışına çıkış yasağı şartıyla tahliye edildi. Yasadışı yollarla kente geldiği belirlenen IŞİD’li Iyade, gözaltına alınmasının ardından mahkemece tutuklanmıştı. Iyade hakkında, “terör örgütüne üye olmak” suçundan Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 5 yıldan 15 yıla kadar hapis talebiyle dava açıldı. Mahkeme, sanığa 6 yıl 3 ay hapis cezası verirken yurtdışına çıkış yasağı şartıyla tahliyesine karar verdi. l DHA BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 23 4 5 6789 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Karacaoğlan’ın “Ak göğsün arası Zemzem pınarı / İçsem öldürürler iç 1 DEME V İ A S 2 ON İ ROLOJ İ 3 B EMO L L U T 4 İ Z SAHARA 5 ŞEŞ NAN R mesem öldüm” 6 K E Ş L A L dizelerinde ol 7 O F L A Z K U T duğu gibi, her iki önermenin sonucu aynı 8 9 L EM İ S L İ B UK A L EMUN olan tasıma mantık ta verilen ad. 2/ Kesilen ağacın yerde kalan kütük dibi... Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afri ka’daki son topraklarını da yitirdiği antlaşma nın adı. 3/ Eskiden ağır hapis mahkumlarının boynuna geçirilen demir halka... İki nicelik arasındaki bağıntı. 4/ Önü hendekli siper... Bir tür kısa hırka. 5/ Bir şeyi kabul etmeye rek geri çevirme... Uzaklık işareti... Satrançta bir taş. 6/ Yükselme, yücelme... Apansız. 7/ Mısır unuyla yapılan bir ekmek. 8/ Yeni Zelanda’nın yerli halkı. 9/ Örme işleri. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kişinin ruhsal olgunluğa erişmesi için gerekli şeyin acı çekmek olduğunu savunan felsefi akım. 2/ Yoksullara yiyecek dağıtan hayır kurumu... Beygir. 3/ Parlak kırmızı renkte bir süs taşı... Doğusu bağımsız bir dev let, batısı ise Endonezya’ya ait olan bir ada. 4/ Yaşamın sonu... Gürcistan’ın para birimi. 5/ Fas’ın plaka kodu... Üstten sağa doğru eğik basım harfi. 6/ En küçük izci kuruluşu... Tele fon sözü. 7/ İnsan bedeni çevresindeki man yetik alan... Kuran’ın her tümcesi. 8/ “Hakkı vardır şâd olanlar herkesi bilir” (Fuzuli)... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 9/ Bir cismin ha reketi nedeniyle kazandığı enerji.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle