Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 26 MART 2020 PERŞEMBE EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ KÜLTÜR DİZİLERE Virüs dizi setlerine ‘SET’ UĞRAMIYOR MU? ÇEKİN Neden güvenmiyorum? Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs, ülkemizde de her gün can almaya devam ediyor. Nere deyse tüm hayatın durduğu, insanların evlerinde kaldığı bugünlerde herkes te levizyonlara odaklandı. Bu durum ise kanalları ve yapımcıla rı ekstra bir yarışın içine soktu. Sanki koronavirüs dizi setlerini es geçecek miş gibi davranan kanal ÖZNUR lar ve yapımcıların hırs OĞRAŞ ÇOLAK ları, insan sağlığının önü ne geçti. Virüsün yayılma hızının en yük sek olabileceği dizi setlerinde bir arada ATV’de yayımlanan ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ın çekimleri devam ediyor. olan oyuncular ve set işçileri yakın te masta çalışıyorlar. lerle temas halindeler, salgın Oyuncular Sendikası’nın uyarıları, olmayan zamanlarda bile hij oyuncuların birlikte hareket etmesi ve yenik olmayan mekânlarda çekimlere gelmek istememelerini dik çekimler yapılıyor, banka kate alan, Ay yapım ve BKM gibi yapım lar ve devlet daireleri bile ça şirketleri de var elbette. lışanlarının değişik saatler Yine Oyuncular Sendikası’nın, defa de seyahat etmesine çabalar larca uyarmasına rağmen ATV’de yayımlanan dizi çekimlerine ara verilmi ‘Yasak Elma’nın çekimlerine bu hafta ara verildi. ken, küçücük minibüslerde onlarca kişi sete geliyor, saat yor. Hatta bir kahramanlık örneği gibi hızı ve kişi sayısını göz önünde bulun lerce sıra bekliyor, yemek yi gösterilen bu davranış bizce cehaletin durursak, bu insanlar set dışında evle yor, birşeyler içiyor. Yani bu senaryo en uç noktası... rine gidiyor, belki bir markete giriyor, ya göre ilk tatil edilmesi gereken yer Sabah gazetesi yazarı Yük hatta toplu taşıma kullanıyor. ler! Kaldı ki zaruri değil, hastane, ban sel Aytuğ’un önceki gün yayımla Tüm bunları öngörmek istemeyen ka ka, devlet dairesi açılamazsa panik olur nan “ATV’de virüs molası yok” yazı nal ve yapmı şirketleri için bizim söyleye ama set açılamazsa olan sadece diziko sı da dizi setlerine ara verilmediği ceğimiz çok uzun cümlelerimiz var ama lik birine olur. nin bir kanıtı aslında. Hatta Aytuğ ben sözü bu ortamları bizlerden daha iyi Peki, niye tatil edilemiyor? Oyuncu yazısında,“Geçen hafa RTÜK, dizilerini bilen oyunculara bırakıyorum. lar Sendikası neden yaptırım uygulamı devam ettiren kanal ve yapımcılara teşekkür etti. Çünkü herkesin eve kapandığı bir dönemde milletin tek eğlencesini devam ettirebilmek adına son derece fedakârca davranıp çalışmalarını sür Mert Turak, sözün bittiği yer diyor ve ekliyor, “ÖNCE SAĞLIK! Ne diyeyim Öznur? Yanlış! Çok yanlış!” Goncagül Sunar: dürüyorlardı. Hiçbir sey insan sağlığından Bu anlamda diziciler de tıp ve canından önemli ola kı sağlık çalışanları gibi al maz en kısa zamanda kışı hak ediyorlar” diyor. setler durdurulmalı. Hepimiz biliyoruz Burada oyuncula ki dizi setlerinde ça rin tavır koyması lışan oyuncular için gerekiyordu ama durum aynı değil. geç kalındı oyun Set işçileri işlerinden cuların ben sete olmamak için gidiyor gelmiyorum kendi çalışmaya. Tabii gitme ‘Mucize Doktor’ adlı dizinin çekimleri mi riske atamam di yerek virüs riskini göze almayanlar da yok hastanede yapılıyordu. Önce platoya alınan çekimlere son olarak ara verildi. yemediği bir 3. dün ya ülkesi TV sistemi. değil. Peki, oyuncu... Bu kabul edilir gibi Oyuncu için durum daha zor. Çünkü değil. Sete gitmeyeceksin bu kadar net. milyon TL’lere kadar giden sözleşmeleri olduğu için diziyi terk edemiyorlar. Nedim Saban: Yani durum bir kahramanlık ya da Setlerin halen durmamış olması akıl fedakârlık değil açıkça para... alır gibi değil. İki kişilik bir sahne çe Sette çalışan kaç kişi var. En az 50 kilirken bile geri planda onlarca insan yor? Sözleşmelerde mücbir sebepte sete gitmez gibi bir madde varken, bu koca salgını mücbir sebep saymayıp, neden ben bugün sete gelmiyorum demiyor kimse? İki tane star bu sebeple sete gitmese ne olur? İşin ilginç yanı, hangi setler durdu, hangi setler devam ediyor, bu konuda da hiçbir şeffaflık yok, sadece yeni bölüm girmezse devam edilmediğini anlıyoruz! Burada devletin bir yaptırımı olmalı tabii, bir de reklamverenler reklamları geri çekerek bu sağlıksız gidişe dur diyebilirler. Umarım bunlara gerek kalmaz, durum çabuk atlatılır, ancak zaten uzun sürerse reklamverenin de gücü azalacak ve setler otomatik olarak tatile girmiş olacak, bu sefer de zaten 10/15 bölüm geriden giden ödemeler aksayacak, aslında insanlar şu dönemde kendilerini fedakârca tehlikeye atmanın maddi karşılığını da alamayacaklar. Alican Yücesoy: kişi olsa, bir kişinin virüsü bulaştırma var, ışık, mikrofon, kamera gibi yüzey Artık söyleyecek bir şey kaldı mı bir DURDURULAN SETLER... Limon Yapım, Savaşçı ve Bir Annenin Günahı dizilerinin yapımcısı olarak setlere ara verdi. Bir Annenin Günahı dizisinin ise yayımlanma tarihi ileriye atıldı. Hekimoğlu ve Mucize Doktor’un da setlerine ara verildi. Mucize Doktor’un çekimleri önce iptal edilmedi, platoya geçildi, sonrasında sete ara verilmesine karar verildi. Ay Yapım en hızlı karar alanlardan, “Çukur”un setini hemen durdurdu. Diğer bir Ay Yapım dizisi “Babil”in de çekimleri durdu. Zalim İstanbul’un yapımcısı Avşar Film de çekimleri durdurdu. Yasak Elma’nın seti de 1 hafta durduruldu. MED Yapım sürece bakarak karar verecek. Şimdilik yayımlayacak bölümleri var. Aynı yapım şirketinin dizileri “Baraj” ve “Öğretmen” ile ilgili bir bilgi yok. kere onu düşünüyoru. Gerçekten kalmadı yazabileceğim her şeyi yazdım. Anladığım kadarıyla yapımcılar değil de daha çok kanallar ile ilgili bir durum hele ki bir kanal var. Tabii bazı yapımcılar da var. Tam olarak bunları da birkaç güne tespit etmiş olacağım. O kanal ve yapımcılarla bundan sonraki hayatımda çalışmama kararı alacağım. En azından kanalda insan hayatını hiçe sayan yöneticilerin yönettiği bir kanalla çalışma kararı almama gibi bir özgürlüğüm var. Beyti Engin: Açıkçası hayat, benim için cumartesi sabahı durdu. Bence birçoğumuz o günlerde bir idrak seviyesine vardı ve eve kapandı. Bu sebeple sektörün çok içinde olmama rağmen setlerin hâlâ devam ediyor olmasına çok şaşırıyorum. Her sette genellikle haftada 1 gün izinle, günde 1516 saat çalıştırılan ve özellikle soğuk ya da sıcak demeden her hava şartında saatlerce dış mekânlarda çalışan 5060 kişi var. Oyuncuları da dahil edince sayı epey artıyor. Sizce sadece 1 kişi yoluyla bulaşabilen bu virüs haftanın 6 gününü birlikte geçiren bu insanlar arasında ne hızla yayılır? Peki bu 5060 kişiden ortalama kaç kişiye yayılır? Bence bunları düşünmek ve bu korkutucu tablo karşısında derhal setleri durdurmak gerek. Kurtarılacak tek bir can bile ratingden ya da paradan daha değerli ve unutmamamız gereken bir film repliği der ki “Bazen hayat kurgudan daha tuhaftır”. Albert Uderzo 92 yaşında hayata veda etti. ASTERIKS YETIM KALDI Uderzo’yu, tüm dünya gibi biz de Rene Goscinny ile beraber yarattığı çizgi roman serisi Galyalı Asteriks’in Maceraları’yla tanıyoruz. Hangimiz bu çılgın maceraları okumadı ya da izlemedi ki? “Milattan önce 50 yılı. Galya tamamen Romalıların işgali altındadır... Hemen hemen... Yenilmez Galyalıların yaşadığı küçük bir köy, işgalcilere hâlâ kafa tutmaktadır. Totoryum, Akvaryum, Toplantıyum ve Laudanyum garnizonlarında görev yapan Romalı Lejyonerler için hayat hiç de kolay değildir...” Efsane kahramanların her macerası bu cümlelerle başlardı. Rengârenk Galya köyü, neşeli ve kavgacı ahalisi, kurnaz ve cesur savaşçı Asteriks, saf yürekli Oburiks, dünyanın bilinen tek çevreci köpeği İdefiks, biraz deli biraz dâhi, içene insanüstü güç veren iksirin sahibi Büyüfiks, cesur şef Toptoriks, ozan Kakafoniks, Dediğimdediks ve diğerleri, hepsi Uderzo’nun elinden çıkmaydı. Hem çocuklara hem büyüklere ulaşmayı başaran çizgi roman ilk kez 1961 yı lında “Astérix le Gaulois” Galyalı Asteriks adıyla Fransız Pilote dergisinde yayımlandı. Hikâyeleri Goscinny’nin yazdığı Uderzo’nun çizdiği seriyi, 1977’de Goscinny’nin ölümüyle Uderzo, tek başına yazıp çizerek devam ettirdi. 2009’da emekli olan çizer, 33 kitaptan oluşan, 107 dile ve lehçeye çevrilen, 325 milyondan fazla satan, Asteriks’i bu tarihten sonra Jean Yves Ferri ve Didier Conrad’a emanet etti. İkili 34. kitabı Uderzo’nun denetiminde yazdı ve 2013’te yayımladı. Asteriks’in kişileri Çizgi romanda pek çok tarihsel karakter, sinema oyuncuları, şarkıcılar hatta bazen siyasiler karikatürize edildi. En çok görünen, kötü adam Jül Sezar’dı. Kleopatra, Brutus, Pompeius, Spartaküs, Vercingetorix, Scipio, Cassivellanus ve Sezaryon diğer tarihsel karakterlerdi. Fransa eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, İskoç aktör Sean Connery, İngiliz Rock grubu The Beatles da çizilen ünlülerden bazıları. Pek çoğumuzun çocukluk karamanı olan karakterler bugünün çocuklarına da yabancı değil. Seriden sekizi animasyon, üçü stüdyo filmi olmak üzere 11 çizgi roman sinemaya uyarlandı. Dünyada hemen her ülkede tanınan çizgi roman, en az Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Japonya’da biliyor. Türkiye’de 1970 yıllarda Tevfik Ünsi Arkun ve Halit Kıvanç çevirileriyle yayımlanan Asteriks, çocukken kazana düştüğü ve iksirin kalıcı etkilerini taşıyan Oburiks’e söylenen “olmaz sen kazana düştün” sözüyle deyim olarak dilimize yerleşmiştir. Karakterlerinin evrenselleştiği çizgi romanın bu başarısında Goscinny ve Uderzo’nun yarattığı kahramanların özgürlükçü ve demokrat kişilikleri rol oynuyor. Küçük köylerinde demokratik bir ortam yaratan Galyalılar totaliter bir rejimle de savaşıyor. Barbar olarak bilinmelerine karşın, uygarlık getirdiklerini vaat eden Romalılara karşı savaşları 2. Dünya Savaşı sonrası yaşananlara da eleştirel bir tavırdır. l Kültür Servisi Kendime soruyorum: Neden, daha 15 gün önce her gece Sağlık Bakanı’nın açıklamalarını merakla beklerken, artık dinlemez oldum. Sırf bağırıp çağırmadan, azarlamadan, hakaret etmeden konuşuyor diye herkesin “çok yetkin, çok güvenilir” bulduğu bakana ben niye güvenmiyorum... Neden bizde açıklanan vaka, test, ölüm sayılarına inanmıyorum. Hiç ama hiçbir konuda şeffaflık olmadığı için mi? Dünya basınından gerçekleri izlediğim için mi? Türkiye’deki gerçekleri açıklamak isteyenlerin başına gelenleri gördüğüm için mi? Tüm önlemlerde geciktiğimizin bilincinde olduğum için mi? Demokrasiden uzak yaşadığımız için mi? İktidarın bu süreci kendi çıkarları için kullandığının farkında olduğum için mi? Hepsinin payı var. Gecikmeli alınan tedbirlerde bile ayırımcılığın sürmesi, güvensizliğin asıl nedeni! Şu anda iki konu benim için önde geliyor: 1) İnfaz yasası, 2) Kadına şiddetin artması. İkisi birbirinden kopuk değil. Bütünün parçaları! Cinsel suçlara indirim Uyuşturucu suçlarına, cinsel suçlara, tacize, çocukların cinsel istismarına indirim ve af ısrarı neden! Bunun kadına şiddeti daha da artıracağını, çocuklara istismarı çoğaltacağını, çocuk yaşta evlilikleri tırmandıracağını AKP ve MHP’liler bilmez mi! Bu kadar mı cahil, bu kadar mı kör bunlar! Bu kadar mı, ülke gerçeklerinden habersizler! Tüm kadın örgütleri, hukukçular eve kapanma döneminde bir yanda ekonomik sıkıntılar ve çaresizlik, öte yanda stres, güvensizlik, belirsizlik nedeniyle ev içi şiddetin arttığını avaz avaz haykırıyor günlerdir. Kadınlar için acil önlem paketi açıklanması gereği vurgulanıyor... Bunlara gözlerini, kulaklarını tıkayan iktidar tam tersini yapıyor. Hapishanelerdeki durum Hapishanelerdeki durum zaten bir rezillikti. İster tecritte, tek kişilik hücrede olsunlar, ister 50 kişilik koğuşta 150 kişi tıkıştırılmış olsunlar, koşullar korkunç. Nasıl beslendikleri/ beslenemedikleri malum... Sıkıysa ellerini sabunla sık sık yıkasınlar; giysileri, çamaşırları, dokundukları her şeyi temiz tutsunlar, dezenfekte etsinler... Zaten çoğu hasta! İçeride bir ay kalanın bile hastalandığını, bağışıklık sisteminin çöktüğünü biliyoruz! Gün boyu gardiyanından görevlisine, sağlıksızından hastasına, bağışıklıkları zaten sıfırlanmış bu insanları o koşullarda tutmak demek, bile bile tehlikeye atmak demek! Adalet Bakanı önlem alındı diyor. Nedir bu önlemler, bilen yok! İçlerinde 15 Temmuz akşamı, kamyonlara doldurulup “darbe yapmaya” götürülen askeri öğrenciler de var, yazdıkları nedeniyle, muhalif kişilikleri nedeniyle, düşüncelerini açıkladığı, tweet attığı, Erdoğan’ı eleştirdiği için hapse tıkılan da var... İçlerinde Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel gibi gazeteciler de var; kişisel kin ve husumet duygularıyla her beraattan sonra başka bir bahaneyle tutulan Osman Kavala, Selahattin Demirtaş gibiler de var... Neden içeride olduğunu bilmeyen, aylardır iddianame bekleyen de var! Ve şimdi iktidar onları içerde bırakıp katili, uyuşturucu suçlusunu, tacizciyi, tecavüzcüyü serbest bırakacak! Allah affetmez! Koronaya karşı dua Devlet, millete “Evde kalın” deyip uçak bilet fiyatlarını indirdi. Önlem olarak yandaş müteahhitleri destekledi ve yeni kaynaklar yarattı.. Kayyım atadı. Selva Gölü’nü gözden çıkardı! “Herkes kendi OHAL’ini yaratsın” deyip yaşlılara kolonya müjdesi, yatsı namazından sonra camilerden dua okuma müjdesi verdi. Bir de korunmak için herkese bol bol dua edin dedi! Koronavirüse karşı dua? Onu bilemem. Ancak ne kadar çok dua ederseniz edin, bilin ki koronavirüs riskine rağmen hak, hukuk ve adaleti yok sayanlar ne bu dünyada ne ahrette huzur yüzü görecekler! Cengiz Bektaş’ı, 21 Mart Dünya Şiir Günü’nde üzüntüyle sonsuzluğa uğurladık. Şükran Soner’in betimlemesiyle “sınır tanımayan insan sevgisi”yle dinlenmeksiniz çalışıyordu. Yorgun kalbine yenik düştü. 0, 86 yıl mavi yolculuk yaptı. Sabahattin Eyuboğlu, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Yaşar Kemal, Azra Erhat, Halikarnas Balıkçısı, Melih Cevdet Anday, Oktay Akbal, Mina Urgan, Vedat Günyol, Mehmet Başaran… yol arkadaşlarıydı. Amacı, çabası Türkiye’nin aydınlanmasıydı. Bir şairin Dünya Şiir Günü’nde yaşamla ilgili şiirlerini okuması beklenirken sonsuzluğa yolculuğu insanı çok üzüyor ama daha da unutulmaz yapıyor. Ailesine, sevenlerine, okurlarına sabırlar diliyorum. Herkes onun sürekli çalışma içinde olduğunu, yorulmak bilmediğini anlatıyor. Ben de öyle düşünüyorum. Bu durumu zaten pazar günkü gazetemizin bu sayfalarında yer alan Yazgülü Aldoğan’ın, Zeynep Oral’ın, Egemen Berköz’ün yazıları, Serfiraz Ergun’un onunla yaptığı son söyleşisi, Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün’ün değerlendirmesi de ortaya koyuyordu. Oysa yalnızca bunlar da değildi Cengiz za günü söyleşi isteklerini yerine getirmek için çırpınıyordu sanki. ‘Şiir ve Şehir’ paneli Cengiz Bektaş’la geçmişte ka tıldığım bir Dünya Şiir Günü etkin liğini anımsıyorum. Bu günü, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde “Şiir ve Şe hir” temalı panelle kutlamıştık. Mi Dünya Şiir Günü’nde marlık Fakültesi’nden Prof. Dr. Deniz Erinsel Önder’le düzenlemiştik. Yönetimini üstlendiğim panel bir şairin sonsuzluğa de Cengiz Bektaş’ın yanı sıra, Aydın Boysan ve Doğan Hasol mi yolculuğu marları, Egemen Berköz, Enver Ercan, Güven Turan ve Gonca Özmen de şairleri temsil ediyordu. Do Bektaş’ın çalışmaları. Örneğin yeni sonuçlanan 4. Vedat Günyol Deneme Ödülü seçici kurul üyesiydi. Bu nedenle son altı ayda üç toplantıda seçici kurul üyeleri olarak beraberdik. İlki ödül yönetimiyle seçici kurul üyelerinin tanışmaları için. İkincisi Vedat Günyol ve Deneme Üstüne sempozyum ğallıkla Cengiz Bektaş hem mimar, hem şairdi. İlk sözü ona vermiştim. Şiirle şehir arasındaki uyumu çok güzel özetlemiş, Aydın Boysan deneyim ve esprilerle, Doğan Hasol veriler, tezlerle anlatmıştı. Sonuçta en güzel şehir, en güzel düşleri kuran şairlerin da konuşmacı olduğumuz için. Üçüncüsü anlattığı şehir gibi bir sonuç da tartışılmış de ödül verilecek yazarları belirlemek için. tı, aklımda kaldığına göre. Egemen Ber Bunlar dışında da Cengiz Bektaş, üni köz, Enver Ercan, Güven Turan ve Gon versitelerin mimarlık fakültelerinden aldığı ca Özmen de kendi şiirlerinden “şehir” şiir konferans çağrılarını, okullardan gelen im leri okumuşlardı. (Soldan): Cengiz Bektaş, Egemen Berköz, Aydın Boysan, Enver Ercan, Doğan Hasol, Gonca Özmen, Güven Turan, Hikmet Altınkaynak; YTÜ Oditoryumu Şairliği, mimarlığı Cengiz Bektaş, çok yönlü kimliği için 15 yaşında şiir yazarak yola çıktı. Bu yıllarda oynadığı oyunlar içinde suyoluna yaptığı köprüler, bentler, adalar onu mimarlığa taşıdı. Yerel, ulusal gazete ve dergilerde yazarlık yaptı. TGC onursal üyesi oldu. Mimar olarak başta Ankara’da TDK binası olmak üzere, 101 mimari yapıya imza attı. TYS, PEN, TMMO yöneticilerindendi. Yurtiçi, yurtdışı birçok üniversitede öğretim görevlisi olarak ders verdi. Ülkemiz sorunlarının çözümüne, demokrasi savaşımına katkıda bu lundu. 106 yapıtından 22’si şiir, 6’sı çocuk, diğerleri mimarlık üstüne kitaplardan oluşuyor. Son kitaplarından biri olan Usta ile Çırak’ta (Sıfırdan Yayınları, 2016) çocuklara yalın bir dille Mimar Sinan’ı anlattı. Her kitabında sevgiyi eksik etmedi. Şükran Soner’in dediği gibi, sevgide sınır tanımadı. “Mimar Günlüğü” şiiriyle de şöyle seslendi: Bugün ayın üçü Çiziyorum kekik otlarına evlerimi Odalar diziliyorlar Sevgiyle dostlukla el ele.